Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2000 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş ile Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri konuştuk
'Rumlannkuzeydehakkı yok'
'Sonuna
kadar
direnmeliyiz
- Siz ne cevap verdiniz?
- Dedim ki:
"Rumlar Kıbns'a sahip olabilmek için
her yolu denemektedirier."
Bizim yapmamız gereken şey sonuna
kadar direnmektir, ta ki Rum yola
gelinceye kadar...
- Demin de sorduğum gibi bu son
gelişmelerin KKTC'deki iç
gelişmelerle bağlantısı var mı?
- Bence büyük bağlantısı var. Bütün bu
krizleri dördüncü ve beşinci tur
görüşmeler arasmdaki dönemde
yaşadık. Rumlann içimizdeki ajanlan
da şöyle telkin ettiler: "tş tamarndır.
Artık direnecek halleri kalmadı.
Önlerine ne koyarsanız kabul
edeceklec" Bu, başka türlü izahı
mûmkün olmayan bir şeydir. Bizim
muhaliflerimiz dış dünyada bizimle
birlikteyken devleti tamamıyla
savunuyorlar. Ama içerde, federasyon
konuşmaya gelince Rum tarafina ve
onlar adına kendilerini görenlere de
ümit verirler. Federasyonu Rum tarif
ediyor. "Alman usulfi federasyon"
diyor. Bu da, Almanım, diyen herkesin
o topraklarda oturabilmesidir. Yani size
belediye yönetimi gibi bir şey veriyor.
Bunu söyledikleri halde hâlâ
bizimkiler.
u
İki kesimli. ild tophımlu
federasyon" diyorlar. Rum bunu
istemiyor. tki toplumluluğu, iki
kesimliliği ortaya koyduğunuz anda
reddediyor. O bitti, zaten. Herkesin
kendi yerine dönmesi ilkesi ortaya
atılıp yer ertiğine göre Rum'a, "Dur
jbakalım, artık hangi federasyondan söz
"* '*
s
*ediyorsunuz'' sorusunu sormak lazım.
Ben bunu anlamıyorum. Bu ülkede
yüzde bir bile oy alamayacak insanın
sözü bizim sözümüzden daha değerli
hale geliyor, raporlannda...
'Rumlara AB
-ı uo tb,-.*
üyeliği
yanlıştır1
- Bir ara referandumfikri ortaya
atümışü. O ne oldu?
- Ben, "Getin, şimdi referanduma
gideüm. Bakahm bu halk ne istiyor?"
diyorum. Bu halk devletinden,
Türkiye'nin garantisinden vazgeçer
mi? Çokuluslu güç kabul eder mi?
Rumlann geri gelmesine, ada sathına
yayılmasma, kendisinin 30 yüdır
yerleştiği yerden tekrar sökülmesine
razı mı? Bunlan soralım, diyorum.
Hayır, deniyor. Bir noktada artık buna
gitmek lazım.
- Diyelim ki KKTC'de referandum
yapıldu Rumlar bunun sonucunu
kabul edecekler mi?
- Bu noktada artık Rum'la derdimiz
yok. Benim davam artık Rum'a haksız
yere, yasadışı, ahlak dışı, gerçek dışı,
"Meşru Kıbns hükümeti sensin"
diyenlerle. O nedenle de onlara, "Top
sizde. Siz bu insanlara meşru Kıbns
hükümeti olduklannı söylemediniz mi?
O zanıan da bunlar hakhdır" diyorum.
Ama Rum artık hükümet olmaktan
çıkmıştır. Şu anda Kıbns'ta arük iki
ayn cemaat, toplum yönetimi var. Hâlâ
meşru hükümet, birlik beraberük diye
bu iki toplumu bütünlük içinde
tutamazsınız. Bu yanlış yoldur. AB
kapısım onlara açık tutarak, bunu
Türkiye'nin üyeliğiyle birleştirerek
oyun oynanamaz. Bu yapıhyorsa bunu
yapanlar demek ki iyi niyetli değiller.
Girit örneği burayı da Yunanistan'a
vermek istiyorlar. Türkiye buna razı
değilse, jeopolitik haklan buna izin
vermiyorsa, Kıbns'ta bu hezimete
boyun eğdiği takdirde sadece adada
değil, bölgede ve yörede nüfuzunu
kaybetmiş olur. Ege meselesi hayal
olur. Kıbns gibi hakh bir davayı
kaybetmiş olan Türkiye, Türk
cumhuriyetlerine hangi güvenceyi
verebilir?
PORTRE/ RAUF DENKTAŞ
LEYLA TAVŞANOĞLU: Kıbns denince ağızda kalan acı bir tat. Tıpkı Ingilizyazar-diplomat ve özgeçmişinde daha ne marifeî varsa, Lawrence Durrett'ın
"Bitter Lemmons ofCyprus " (Kıbns 'ın Acı Limonlan) adlı anı kitabım okuduktan sonra ağzımda kalan tat gibi bir şey... Çok taraflı bir oyun... Çok taraflı ka-
pışmalar, aldatmacalar, göz boyamacalar. cambazhklar, hileler, hokkabazhklar... Yazılan senaryoyu oynayan ne kadar çok oyuncu var... Akıl almaz bir ihanet dü-
zeni... Ve bu ihanet düzeni dünyanın dört bucağını kapsıyor... Herkes birbirine kazık atıyor, herkes birbirinin gözünün içine baka bakayalan söylüyor... Sırfbu
adacıkyüzünden, olabildiğince temiz bildiğiniz insanlar günün birinde, lağım kaçkını örneği karşımza çıkıveriyor... Ne uğruna? Bir yerlerden pay kapmak, çı-
kar bölûşmek, önem kazanmak uğruna... Ama insan
haklan laf ebeliği yapanlann gerçekte insanlann
haklan umurlannda mı? Kuzey Kıbns 'ta yaşayan-
lan kim düşünüyor? Kuzey Kıbns 'ta, 200 bin kişi
dünyadan yahtılmış yaşarken birileri, seçim kazan-
ma derdinde; yine Kıbnslı Türkleri kurtardığını id-
dia edenlerden, el altından çok çokparalar alıp on-
lan satmıyorlar mı? Nasıl rastlantıysa AB 'nin Tür-
kiye 'yle ilgili katılım ortaklığı belgesinde Kıbns
maddesinin yer aldığı gün BM Genel Sekreteri Ko-
JiAnnan, Kıbrıs Türk tarafina 180derece birdönüş-
le dayatmacılık maddeleri verebiliyor. O arada hem
Türkiye hem KKTC 'de bankalar krizine giriliyor.
Türkiye 'ye Ermeni soykınmı dayatmalan başlatılı-
yor. Büyük bir plamn hayata geçirilmek istendiği
çok açık. Bakahm, göreceğiz; el mi yaman, bey mi
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktas, 27 Ocak 1924'te Baf
kasabasında doğdu. İlkokul öğrenimini îstanbul ve Kıbns'ta yaptu
1941'deLefkoşa-İngiliz Okulu'ndan mezun oldu. 1944-47arasında
tngütere 'de hukuk eğitimigördü. 194 7'de Kıbrıs 'a döndü ve avukathk
yapmayabaşladu 1949'dan 1958'ekadarsavcıhkyaptu 1960'ta Türk
Cemaat Meclisi Başkanlığı ile lcra Komitesi Başkanlığı 'na seçildL
1960-1963 arası TMT adına Nacakgazetesiniçıkardu 28Şubatl964'te
BM'de yaptığı konuşma nedeniyle Makarios tarafindan istenmeyen
kişi ilan edildi ve Kıbrıs 'agirmesiyasaklandu 1973 'te Kıbns Cumhur-
başkanı muavini ve Türk Yönetimi Başkanı oldu. 15 Kasım 1983'te
Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilan edilmesiyle cumhuriyet ku-
rucu meclisini kurdu. 1985Anayasası'na göre cumhurbaşkanlığı için
bağımsız olarak adaylığını koydu.
- KKTC 'deki bankalar krizi, öteyandan Türkiye 'de neredey-
se eşzamanlı patlak veren mali kriz burasım, özellikle de BM
Genel Sekreteri Kofi Annan 'ın aractltğıyla yürütülen dolayh
görüşmeleri nasıl etkiledi?
- Üst üste gelen seçımler nedeniyle seçim savurganlığı, genel
savurganhk yüzünden ekonomi dibe vurdu. Bankalann mevdu-
atlan da hükümet tarafindan kullanıldı.
- Hortumlandu diyebilir miyiz?
- Bu sözler hoşuma gitmez. Hortumlama, çalma anlamına ge-
lir. Ben şöyle diyorum: Bankalar zorluğa gırdiğinde, her biri ta-
kasa gittiğinde mevduatlan olmuş olsaydı. bunlan da kullana-
bilmiş olsalardı bu kriz büyümeyecekti. Neyse... Kriz oldu. Bu,
büyük bir krizdir. 60 bin kadar insanın mevduatı gittı. Kaç za-
mandır sinsi sinsi hazırlanan, dış kaynaklı paralarla beslenen ba-
zı hareketler firsat buldu ve bu ezilmiş insanlann öncülüğüne
soyundu. Onlar da o şaşkınhk ve o darbe içinde önlenndekıle-
rin ne amaçla hareket ettiklerine bakmaksızın büyük bir dalga
halinde onlann peşinden koştular. Ama o öncülerin amacı. Kıb-
ns Türkü'nü Türkiye'den ayırmak, Kıbns Türkü'nü acele bir uz-
laşmaya zorlamaktır. "AB'ye girdiğiniz zaman bütüo bu sorun-
lar kökünden çözûlecektir" vaatlenyle kandınp kendi istedik-
leri yola çekmektir. Türkiye'ye karşı bir husumet havası yarat-
mak ve böylece Kıbns Türkü'nün dayanağı olan Türkıye-KK-
TC işbirliği, gönül birliği, karşılıklı güven ortamını ortadan kal-
dırmaktır. tlk dalga parlamentonun basılmasına kadar gitti, Tür-
kiye'ye karşı bir hava yaratıldı, sankı bundan Türkiye sorum-
luymuş gibi... Bu hava içinde ekonomik paket ortaya çıktı. Baş-
langıçta uzmanlarla konuşarak
bunu sonuca vardıran hükümet
uzun süre bunu benimsemedi.
Sanki başkası yapmış da kendı-
lerine zorla, hatta yaptınm teh-
didiyle kabul ettirmeye çalışı-
yormuş havasını yaydılar, uzun
süre...
Ama işin nereye gittiğini gör-
düklerinde ve vahametin dere-
cesini anladıklannda önce Mali-
ye Bakanı Bayram, "Bu, bizim
paketimizdir" diye sahıp çıktı.
Derken Sayın Eroğlu (KKTC
Başbakanı) sahip çıktı. Böylece
de halk hiç olmazsa sorumlunun
kim olduğunun bilincine vardı.
Ekonomik krlz
- Ekonomik pakete muhale-
fet devam ediyor mu?
- Pakete karşı olanlar var, "Bu
daha iyi olabüirdi'' diyenler var.
O kendi fikırlendir. Ama eko-
nomik paketin savunulması la-
zımdır. O da hükümetin işidir.
Bizi Türkiye'den soğutmak,
Türkiye'den ayırmak isteyen li-
derlik benı de ekonomik paket-
ten sorumlu tutarak, "Paketi Denktas yapü" diyerek dalgalar
yarattılar. Bu, yavaş yavaş oturmaktadır. Bu, Hazine'yı kurtar-
ma, israfi önleme paketidir, ama aynı zamanda ekonomiyi dar-
beleyen bir pakettir. Parayı kısma paketidir. Siz ekonomiyi kal-
kındırmak için ayn bir paket yaptınız mı? Ben Ankara'yla ko-
nuştum. Türkiye bunun parasını vermeye hazır. Öyle bir paket
elinizde var mı? Yok. Hazırlarsanız Türkiye hem mudılerin der-
dine çare bulacak, hem ciddi yatırımlar istiyorsanız yatınmla-
ra yardımcı olacak.
Şu anda yatışan bir hava var. tnşallah daha da yatışır. Çünkü
bizim bu badireden kurtulmamızın yolu Türkiye'yle bağlantı-
yı kesmek değil, aksine daha fazla önem vermek v e bundan son-
ra işleri ciddi biçimde yapacağımız yönünde güvence vermek-
tir. Sanıyorum bizim hükümet yanlışıru anlamıştır. Türkiyeyı
suçlamakla, Türkiye'ye laf atmakla bir yere vanlamayacağım
görmüştür. Kendileri iktidarda değilmiş gibi, her şeyin suçunu
ya Türkiye'de, ya Denktas'ta aramakla bir yere varamayacakla-
nnı anladılar. Yurtdışından dönüşümde daha sakın ve daha so-
rumlu bir havayla karşılaştım. Bundan memnunum. Dolayısıy-
la, bu ekonomik kriz olmasaydı halk şimdi, "Beşinci turda ne
oldu? Bunlar niye bize yapddı?" sorusu üzerinde duracaktı. O-
nun vahametini anlamaya çalışacaktı. Ama bizim yaptığımız
açıklamalar ve Anavatan'dan gelen açıklamalar önemli ölçüde
aydınlanmayı sağlamıştır. Halk da birdenbire gerçekleri görme-
ye başlamışür.
- Ekonomik kriz var, ama KKTC'nin 17. yıldönümü nede-
niyle yeni yoUar, yeni okullar açılıyor...
- Evet, Türkiye'nin yatınmlanyla bunlar oluyor. Bu da yeni
bir firsat yaratmıştır. Türkiye'yi dillerine dolayan bazılanna ce-
vap verip halkı uyarmak için firsat yaratmıştır.
Burada ne yapıhyorsa Türkiye yapıyor. O zaman da çekınme,
bunusöyle. Diyorlar ki: "Anavatan'ınkatküanylayapük.'' Yok,
efendim. Anavatan'ın parasıyla yaptık. Anavatan yaptı. Bunu
halka söyle. Bitsin artık. O gençler bilsin.
Anavatan'dan her şeyini ıstedik, verdı. Niçm? Kıbns Anava-
tan için çok önemli bir yerdir. Siz Kıbns Türkü olarak bu önem-
li yerde çok önemli fedakârhklar yaptınız, burasını hıç kımse-
ye kaptırmadınız.
Şunu, bunu söyleyenler var. Olacak. Demokratik bir sistem-
de bunlar olur. Ama halkın mayası sağlamdır. Halkın mayası.
bizı 1963'lerden 1974'lere kadar çıkartan insanlann mayasıdır.
Bu, bozulmamıştır, değışmemıştır. Bizim gücümüz de budur.
- Cenevre 'de ne oldu da şimdi Annan ağız değiştirdi?
- Bıliyorsunuz, dördüncü tur görüşmelerde Genel Sekreter'in
ortaya koyduğu bir yol haritası vardı. Diyordu ki: "Bu yolun so-
nunda iki eşit statüde birim oluşacakbr. Bunlardan biri öbürü-
ne tahakküm edemez. Biri öbürü hakkında söz sövleyemez. Di-
ğerini temsil ermez, edemez ve etmeyecektir. Bunlar iki eşit tara-
fin birimidir. Kurulacak olan bu yeni oluşum yeni bir ortakhk
olacakür." Ne birimleri tanımlıyor, ne de ortaklığın adını koyu-
yor. Bu yeni mesajın içmde bizim istediğimiz her şey var. Bu,
iki ayn devlete dayalı bir sonuç demektir.
- Yani konfederasyon mu?
- Annan, "Konfederasyon'' demiyor. Ve bizi de, "Bu konfe-
derasyon mu, yoksa federasyon mu olsun? Siz uğraşm" diye ser-
best bırakıyor. Esas bu.
AB normları ne der?
- Annan, "Aramzda anlaşın " mı diyor?
- Annan, "Sizio, Rumlann bir yere varmayacağmızı anladım"
diyordu. Bu iyi bir şeydi. Tabu Rum ısyan etti. bağırdı çağırdı,
boykot ettı. Arada da, "Biz Vunanistan'la biıükte bunu değiştir-
mek için uğraşıyonız" diye açridamalar da yaptı.
Derken, beşinci toplannya, Cenevre'ye gittik. Bu sefer önü-
müze, dördüncü turdakı yol haritasıyla ilgili olmayan ve bizi
1974 öncesine. hatta bazı hususlarda 1960 öncesine götüren
tekliflerle karşı karşıya kaldık.
- Örneğin?
- Biz, iki tarafın temsilcilerinin, hangi makam, ya da statüde
olursa olsun ortaklaşa seçılmesine karşıyız. Bizim ayn demok-
ratik varlığımızı ayn seçimler sımgeler. Orada bir cumhurbaş-
kanı ve vekilı müessesesi çıkanldı. Yani 1960 Anayasası'na
benzer bir şey. Seçim de o şekılde olacakmış. Zaten fiyasko ora-
dan. En önemlisı. mal mülk konusunda göçmen Rumlann eski
yerlenne dönme hakkının tanınması. Mülkıyet hakkının orta-
dan kaldınlamayacağı esası AB normlanna göre vardır, bunun
aksine bir şey olamaz, yaklaşımı ortaya çıktı. Durun bakahm.
ABnın legal normlan ne der? "tnsanmülkryethakkuıdanmab-
nun edilemez" der. Ve ekler. "meğer ki kamu > aran için olur ve
doyurucu tazminat ödenirse™" Klerides (Kıbns Rum Lıderi)
gelip de "Ben Fikirler Dizisi'ni (bir önceki BM Genel Sekrete-
ri Butros GaM'nin Kıbns'la ilgili fikirler dizisi) reddediyorum''
deyınceye kadar sistem neydi? Sistem mülkiyet meselesinin de-
ğış tokuş ve tazmınatla yeniden tanzım edilmesıydi. Biz mülki-
yet hakkını reddetmiyoruz. Ama Rum gelecek, şimdi politik ne-
denlerle burada bir mülk alacak, onunkinden daha az değerliy-
se bir de kendısine tazminat ödenecek. Bunu kabul etmişlerdı.
Cüvenllk rejlml
- Peki, şimdi ne oldu dafikir değiştirildi?
Loizıdu davası (Kıbnslı Rum bir kadının Gıme'deki mallan-
nı geri almak için açtığı dava) sonucu hukuki değil, siyası bir
karar alındı. Üstelik bu karar tek yanh bir mahkemede verildı.
Bızım buna katılmamız, bunu kabul etmemiz mümkün değil-
dir. Onu da bıliyorlar. Dolayısıyla Avrupa normlanna uyulsun
ve hıçbir şekilde mahkemeye başvurulmasın, istiyorlar.
Avrupa normlanna uyulacaksa demek ki Klendes'in beyana-
tı doğru. Klerides, "Biz AB'ye siyasi amaçlaria başvurduk. Ka-
bul ediürsek, AB yasalanna göre göçmenler kendi yerlerine dön-
me hakkını elde eder. Garanti anlaşması etkisiz hale gettr. Yunan-
hhkzafere ulaşır." Bıze, "Avrupa normlan budur" diyorlar? De-
mek ki o zaman iki kesimlilik de ortadan kalkıyor. iki kesimli-
lik varsa bütün Rumlar eski yerlerine nasıl gelecekler? Tabii
Rum ertesi gün kendi bölgesinde bunu yayınca bütün Rum göç-
menler şaha kalktı. Bana, "Merak etmeyin, çok az insan gele-
yaman:
cek" diyorlar. Ben halkımın geleceğiyle kumar oynayamam.
Herkesi gelebilecek duruma getiriyorlar, onlara bu hakkı tanı-
yorlar. Bakın Karpaz'da kaç yıldır Rumlar yaşıyor, "Hayır or-
da kalacaksuuz" diye onlara maaş bağladılar.
- Peki, ya garanti anlaşması ne oluyor?
- Şimdi buna da yeni bir deyim buldular. Buna "güvenük re-
jimi'' diyorlar. Şımdiye kadar bu her belgede garanti anlaşma-
sı ittifak anlaşması, diye geçmiştir. Şimdi birdenbire bunu kal-
dırdılar. "Klerides bunlann adını duymak istenüyor" diye ku-
lağımıza üflüyorlar. Allah, Allah, çok güzel. Daha kötüsünü de
söylediler. "Bu güvenak rejiminden amaç, kurulus anlaşmasuu
da kapsamak" diyorlar.
Kuruluş anlaşmasında Ingiliz üslenyle ilgili, tngilizlere hak
veren pek çok şey var. Ama bizi vuran pek çok şey de var. Bu
da Kıbns Cumhuriyeti'nin doğuşunu belgeleyen kuruluş anlaş-
ması. Yani Rum onun devamını sağlayacak. Kuruluş anlaşma-
sında, "Kıbns Cumhuriyeti'nin egemenUğmi, toprak bûtünlû-
ğünü koruma taahhüdünde bulunulur" denılıyor.
Buna ek olarak anlaşmada, yurtdışında yaşayan Türkler ve
Rumlann ülkeye dörtte bir oranında geri dönme haklan bulun-
duğu kaydediliyor. Ama dört Rum dönmezse bir Türk dönüp
yerleşemez. Bunlar hayal âleminde yaşıyorlar. Bu koşullan biz
mümkün değil, kabul edemeyiz. Bir de bir idari sistemden söz
ediliyor. Bunu okuduk, ama anlayamadık. Allah'tan Klerides de
bunu çok karmaşık bulmuş ve reddetmış. Dolayısıyla baştan aşa-
ğı baktığımızda bizi 1960 öncesine de götüren, 1974 öncesine
kesinlikle götüren ve sürekli bizim güvenlik açısından reddet-
tiğimiz çokuluslu polis gücü gibi
teklifler bize dayatılmak isteniyor.
Slzl oyalayacaklar
- Bu çokuluslu polis gücüne
tepkiniz ne oldu, peki?
- Biz dedık ki: "Çok kan akan
bir yerde olabilir. Örneğin BM as-
kerini 1964te getirdiniz. Şimdib«-
nş yapıyoruz, Banş yapacağumza
göreböyk bir kuvvetistemenizde-
ki korkunuz nedir?"
Bu konuda sıkıştınnca da kula-
ğunıza yıne şöyle üflediler:
"Banştan sonra, bizim değer-
lendirmemize göreçok büyükteh-
Üke var. Kan akmasını önlemek
için de bu kuvvedere ihtiyaç var."
Yani Rum bızım Kuzey'de yaşa-
mımızı kabul etmiyor, Rum malı-
nı istiyor, iddialı olacak, bizi mah-
kemelerde süründürecek, ikide bir
gelip bizi tedirgin edecek, biz ce-
vap verdiğimızde kan akacak, o
nedenle de polislerini getirip bu-
nu engellemeye çahşacaklar. Biz
böyle banş istemiyoruz. Bu ola-
caksa, siz Rumlara, "Akhnta ba-
şuuza ahn. Ada ikiye böhuımüşse
suç sizindir. tkmizin oian bir ülkeyi Rum Cumhuriyeti yapmak
istediniz. Yansını\'apm,şimdLÖbüryansıiKİahakkınızyok
r>
di-
yemiyorsunuz. Şimdi deyin, bakahm. Bütün bunlan dayatmca
kavga çıkmaz mı? Bunu hesap etmiyorlar mı? Böyle banş an-
laşması olur mu? Biz de dedik ki: "Hem onlan, hem bizi mem-
nun etmedüşüncesiyle bunuöyle bir harmanladmız kiortayabir
acube çıktı. Biz bunu böhlşemeyiz. Bu. dar, vunhş bir çerçevedir.
Bu çerçevenin içme kesinlikle girmeyiz. 12 Eylûlyol haritasmı can-
landınn,bunu ortadan kakhnn; görüşmeleredevam edefim." Bu
sözleri kendilerine Cenevre'de söyledik Ama bu sözlerimize şu-
nu da ekledik: "Hükümetmıizie, medisimizle, Türiayemide bu-
nu konuşacağız.'' Sayın Sezer'in, Ecevit'in, Cem'in beyanatlan
da gösteriyor ki onlann da değerlendirmeleri aynıdır.
- Ekonomikpaket, AB Katılım Ortaklığı Belgesi'ndeki Kıb-
ns maddesi ve BM Genel Sekreteri Annan 'ın önerilerinin ay-
nı zamana rasûaması rastlanü mı?
- Ona dikkatle baktık. 8 Kasım'da BM Genel Sekreterliği, ya
da temsılcisi Alvaro Desoto'dan bu acube belge geldi. Yine ay-
nı gün AB Türkiye-Kıbns meselesini gündeme getirdi. Biraz ön-
ce Avrupa Parlamentosu Türkiye'nin Ermeni sonınunu ortaya
attı. Son anda bir düzeltme yaptı. Beni bir televizyon kanalın-
dan aradılar ve aynı soruyu sordular. "Bunlar rastianrj değiL İn-
sanlardosya hazırhyor. Her şey halledikn dryetim. Gün geldi, ka-
bul edilme aşaması oldu. Diyecekler ki 'Dur bakalım. Soykınm
yapmış, tazmınatını da ödememış bir Türkiye'yi mi alacağız?'"
Türkiye'yi AB üyeliğine kabul etmemek için adamlar elle-
rinden geleni yapıyorlar; dosya hazırlıyorlar. Daha da hazırla-
yacaklardır. Ama sizi oyalayacaklar. AB üyeliğine alınacakmış-
sınız gibi önce Kıbns'ı Türkiye'den koparacaklar, ondan sonra
da Yunanistan Ege'de at oynatacak. Çünkü Yunanistan Kıbns'ta
köklenmiş olacak, Türkiye ise Kıbns'tan çıkmış olacak.
O kâğıtlarda daha neler olduğunu ben size aynntısıyle anla-
tayım. Toprak meselesi var. Rumlar içimize girecek. Buna kar-
şın biz "yetertitoprakdüzenlemesi" yapacakmışız. Biz toprağı
konuşmayız. Kuzey'de benim toprağımın egemen olduğu kabul
edilecek.. ondan sonra toprak konusunu konuşuruz. Harita ma-
rita katiyen getirmesinler. Cesaret edip getirirlerse diye, "Ke-
sinlikle söylüyorum, ben görüşmeleri terk ederim'' dedim.
Harita getıremediler, ama bu belgeyı verdikten sonra, "Bir da-
haki sefere haritaya da hazır ohm" mesajını verdiler.