18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KAS1M 2000 PAZAR 14 i l U l \ [email protected] Tiyatro Istanbul, Selim îleri'nin yönettiği 'Zelda' adlı oyunu bugün sahnelemeye başlıyor 'Sanat hiç de nıasum değfl'MELTEMKERRAR Yazar, balerin ve ressam... 1930'lu yülann Lady D'si... Ga- zete manşetlerinin vazgeçilmez ismi, delidolu, kaçık... 'Caz ça- ğının kraliçesi'... Ama hepsi bır yana, yazar ScottFHzgerald'ın ka- nsıydı Zdda Fltzgenüd! Tiyatro tstanbul, yeni oyunu 'ZeMa' ile bugün izleyici karşı- sına çıkıyor. \Vflliard Simms'ın yazdığı Selim Üeri'nın yönetti- ği tek kişilik oyunda DenizTür- kali rolahyor. DürinTunç'un Türkçeleştirdi- ği oyun, ülkemizde 'Muhteşem Gatsby' ve 'Geceler Güzddir' kitaplanyla tanınan Amerikan romancı Scott Fitzgerald'ın ka- nsı Zelda'nın fırtınalı yaşamöy- kûsünden kesitler içeriyor. Bir tür biyografi niteliği taşıyan oyun, onun yaşamının en çarpıcı nok- talannı öne çıkararak farklı par- çalan bir araya getiriyor. Birinci Dünya Savaşı'nın ar- dından 'CazveCiıı' dönemi ola- rak adlandınlan yıllarda yitik kuşağın parlak yazarlan arasın- da yer olan Scott Fitzgerald, 1920'lerde yazdığı 'Caz Çağı Hikâyeleri', 'Cennetin Bu Yanı', 'Bütön Mahzun Deükanhlar' ad- lı Iritaplannda yenı bır duyarlı- ğı temsil etti. Ardından gelen 'Muhteşem Gatsby' ile Ameri- *. kan klasıklen arasında yerini al- dı. Özgürlüğün peşinde^. 1918 yılında Scott Fıtzgerald'la tanıştığında 18 yaşındadır Zel- da. 21 yaşına gelip evlendiğin- de ise Güneyli güzel kız, 'Scott FtagerakTnı kans' olmuştur ar- nk. Ardından gelen yıllarda bi- lerek ya da bilmeyerek hep bu- nun altında ezilir. Ünlü bir ada- mın kansı olarak, yaptığı her ha- reket olay olur. Kocası tarafindan hep olması gerektiğı konum ha- ürlatılır. Ama o tutkulan, kıs- kançlıklan, cesareti ve asi ruhu Ue bir şeylere karşıdır hep. Yap- "maik istediği o kadar çok şey var- dır ki! Fakat kolay değüdir her- kesın kabullendiklenni reddet- mek. Susup oturmahdır o. lyi bir eş, anne olarak ve daima ko- casının başansmı destekleye- rek... Tıpkı, sonralan Scott'ın çok yakın bir dostu olacak He- mingway'in kansı gibi. Zor yolu seçer Zelda. Tûm çabası, onun için tutkunun düş- leriıü gerçekleştirmek, kendini var etmektir aslında. Bütün ol- mazlara kulak tıkayıp 28 yaşın- da, onun için yaşamın ta İcendi- si olan baleye başlaması, var ol- ma çabasının en büyûk gösteT- gesidir. Ama başta kocası ohnak üzere herkes engeldir özgürlüğü- ne! Bir akıl hastanesinde bulur kendini sonunda, acı tatlı tûm anılan ve hiçbir zaman kendıne ait olmayan yaşamı ile... Daha önce de 'MihriMûşfik', 'Cahkle' gibi oyunlanyla tarih- te belli bir yer edinmiş özel ki- şiliklerin yaşamlannı tiyatro sah- nesine taşıyan Selim tleri, yö- nettiği bu oyunla da çizgisini de- vam etîiriyor. " Benim için iki tip iiKanın yaşamı önemlLYaşamla- n boyunca acı çekmiş ve başan- sz insanlar ya da bir yamamlar başanh olup daha sonra bu ba- şanlarmıkaybetmiş olanlarf lle- ri için, ilgilendiği bazı özel in- sanlann yaşanılannı romanın ya- pı sıra tiyatro sahnesine taşunak çok dahavurgulayıcı biryol, çün- kû ûyatro tûm görselliğiyle bel- leklerde yer eden bir sanat dalı. Hemingvvay'e eteştiri 'Zdda'yı sahneleme fıkri De- niz Tûrkali'den gelmiş. Türkali, oyunu daha önce Ingiltere'de iz- leyip çok etkilenmiş ve teksti Ileri'ye getirmiş. "Gerekoyunu anlaması gerekse benim oyun- cuhığumakatkılanaçBindanSe- Mm'egüvenim büyük.Benimiçin çokönemliydi bu oyun, güven- diğim bir insanla çahşmak so- nuç açKUMİan da çok ohımhı ol- du." Peki neden Zelda? Zelda'nın yaşamını bu kadar özel kılan neydi? Türkali alıyor sözü he- men: "Zelda'nınyaşadıklan, ün- lü bir erkeğinkansı olan her ka- dınuı yaşayabileceği şeyier. As- hnda oyunu Lderken her kadı- nın Zekla'da kendinden bir şey- lerbubcağına inanıyonım.Onun yaşamı, kadın oimanın tüm zor- hüdannm alüm bir kez daha çi- ziyoı:'' Zelda bulunduğu klinikte dok- torlanna deli olmadığını ispat etmeye çalışırken izleyiciye dö- nükkomışuyor sürekli. Sırdaşı ol- duğu gibi, yargılayanı, inandır- mak zorunda oldugu da izleyi- (Fotoğraflar: HATİCE' TUNCER) . . illiard Simms'in yazdığı ve Deniz Türkali'nin rol aldığı oyun, yazar Scott Fitzgerald'ın kansı Zelda'nın firtınalı yaşamöyküsünü konu alıyor. Ünlü bir erkeğin yaşamını paylaşan her kadının ortak yazgısının anlatıldığı oyunda kadın oimanın tüm zorluklanna dikkat çekiliyor. . ı . cinin kendisidir sanki. Delidolu gençlik yıllan, dillere destan gü- zelliği, bınlerce insanın gözbe- beği olduğu yıllar bugün gibi taptazedirbelleğinde. Ama hiç- bir zaman kendi seçtıği hayat de- ğildir bu. "Tıpta gazetecüerin 'aç Zelda aç' komutlannda ol- duğu gibi insanlar nasıl istiyor- sa öyle yaşıyor Zelda. Onlann görmek istediği kadın ön plana çıkryor. Kendi seçtiği hayat değil onun vaşadjğr" diyor îleri. Diğer oyunlannda olduğu gi- bi bu oyunda da 'başkasuun be- ni'ni ön plana çıkanyor tleri. Çünkübaşka birinin yaşamı kar- şısında daha çok soru sorabili- yor insan. Bu oyun tarafsız ba- kışlı oyunlanndan farklı olarak belli bir bakış açısuu içeriyor. örneğin, Zelda'nın kocasıyla birlikte uzun öğleden sonralan- nı geçirdiği dönemin Paris sanat ortamınm Gertmde Stdn, Ezra Pound gibi tanınmış isimlerinin yanı sıra Hemingway de sert eleş- tirilere maruz kalıyor: "Benyaz- saydım belki farkh bir taraftan bakarak yazardnn ZeJda'u Ama sözkonusu isimlerin gerçekte na- sl insanlarokiuklannıve nasılha- yatiar yaşadıklannı tam olarak bihnivoruz kL" Oyunun düşündürdüğü soru- lardan biri de kişilerin yaşamla- n ne kadar konu olabilir bir ya- zara? Zelda'nm yazdığı birçok öykünün, yaymevlerinin şart koş- m'alanyla, kocasuıın ismiyle ba- sıhTiasuıdan, geçirdiği nöbetleT- den pek çok özel aynnüya kadar yaşa dıklanrun Scott'm kitapla- nna k'.onu olması bunun en gü- zel önieği. "Başkasuun hayaö- nı ne kadar çalabüıriz sorusu- nun ya&'mda bir soru daha var burda. Z.ekU,Heming>va\'inka- nsıgibi değü. Kurallar bozulma- ya başlıyor, ünlü bir yazann ka- nsı her zaman munis otanahdır çünkü. Eğer Zelda munis şeyier vazsaydı değişirdi her şey. Yazar bazen ne kadar avip bir şey ya- pıyorum duygusuyla olsa da, en yakmmm dahi vaşannnı yazmak- tan ahkoyamaz kendinL sanıyo- nım ki o> unculuk da böyle bir şey" dıyen Selım Ilen ıçın u Za- ten sanat hic de masum değil!*' 4 1 . U l u s l a r a r a s ı S e l a n i k F l l m F e s t l v a l l ' n i n a r d ı n d a n Altın îskender'Son Umut'unASUSELÇUK 41. Uluslararası Selanik Film Festiva- li bu yıl yine güzel etkinliklerle izleyici- nin büyûk ılgısıru kazandı. Başta gelen ödüllerden Alhn Iskender'i (36.500 Eu- ro) ve FIPRESCI'yı Polonyalı yazar- yö- neünen Pawel Pawfikowski'nın lngiliz yapımı ikinci uzun metraj çalışması "Last Resort" (Son Umut) aldı. Jüri Özel Ödü- lü Gümüş tskender'e (22.000 Euro) Gür- cüyönetmen DitoTsintsadze'nin Alman yapunı "LostKiBers''ıne (Kayıp Katiller) verildi. Uluslararası seçiciler ünlü Polonyah sinemacı Jerzy Skofimowski başkanlığın- da çalıştı. Jüri, yönetmenler Çek Judit Elek, Alman Fred Kekmen, Yunanlı Fo- tos Lambrinos. Türk oyuncu Tuncel Kur- tiz, festıval yönetıcisi îtaryan ABbertoBar- bera ve Meksikalı yapımcı Jorge Sanc- bez'den oluşuyordu. Kayıp insanlar, yurtsuz göçmenler Polonyalı Pawlikowski, ödülünü yurt- taşı, ustası Skolimowski'nin elinden alır- kengerçektenheyecanlıydı ve "BirkDws- ki diğer bir mowskkfcn ödülünü ahyor" diye espri yaparak sevincini açıkladı. 1986'da belgesel fıbnler çekerek sine- maya giren Pawlikowski, "Son Umut"la Edmburgh'da da bır ödül kazanmış. BBC Firnı ve Belgesel Bölümü'nün yeni baş- latöğı bir programın ilk projelerinden bi- ri "Last Resort". Bölümün yönetmenle- ri, konulu bir deneysel fılmi özellikle kendi bakış açılannı katarak oluşturma amacındalar. Böylece "Last Resort" ger- çekleşiyor, oğlu ile ilk defa Ingıltere'ye gelen Rus bir kadınla ilgili bu dramatik çahşma. Yolculuğu boyunca Tanya, ken- dini ve oğlunu yeniden keşfediyor. Lond- ra'ya lngiliz nişanlısı Mark'ı bulmak için gelen genç kadın, nişanlısma bir türlü ulaşamıyor. Umudunu yitirince de poli- tik sığuıma hakkı istiyor. Birçok göçme- ni ve sığmmacıyı banndıran kıyı kasaba- sı Stonehaven'a gönderilen Tanya ve oğ- luna, eğlence parkının sorumlusu lngiliz AhTe yardımcı oluyor. Başmdan iki mut- suz evlilik geçen Tanya, yaşamı boyun- ca sürekli o büyük aşkı aramıştır. Pawh- kowski, şürsel, özgün anlaümı, devingen kamerası ile Rus anneyle oğulun, tngilız Alfıe ile olanilişkilerinı, birbirlerine des- tek olmalannı çarpıcı bir biçimde irdeli- yor. Bu filmdeki oyunlanyla en iyi kaduı oyuncu ödülünü Rus DinaKorzun, en iyi erkek oyuncu ödülünü de lngiliz Paddy Consküne aldılar. Abarnsız ve son dere- ce yalın yorumlanyla film boyunca çok etkileyici bir performans sergÛiyorlardı. Gümüş îskender'se "LostKmers"e (Ka- yıp Katiller) verildi. "Last Resort" gibi bu film de kayıp insanlan, yurtsuz göç- menleri anlatan bir çahşma. Film Gürcü yönetmen Dito Tsintsadze'nin ikinci uzun metrajı. Ök çalışması "Snnrda", 1993 Locarno olonyah yönetmen Pawel Pawlikowski'nin yönettiği 'Son Umut' en iyi film ödülünü alırken Gürcü yönetmen Dito Tsintsadze'nin 'Kayıp Katiller'i Gümüş Iskender'e değer görüldü. Iranli Marziyeh Meshkini ise en iyi yönetmen seçildi. Festivali'nde Gümüş Leoparödülünü ge- tiriyor Tsintsadze'ye. "KayıpKatiDer"de yönetmen, Ahnanya'nın Mannheim ken- tinde yaşamaya çalışan göçmenlerin öy- küsünü işlemiş. Son dönemlenn yurtsuz- laştnlan insanlannın çaresizliklerini ye- ni binyüm en insanca acüannı açıklıyor. Filminin bütçesüü ZDF ve Arte'den sağ- layan yönetmen, çalışmasmı bir kültür mozaiğine eğihne olarak nitelendıriyor. Kahramanlan gibi kendisınin de Alman- ya'da bu süre kaçak yaşadığını ve çalış- masmda yaşanundan kesitler kullanıldı- ğmı beürtiyor. Hırvat Branko, Gürcü Me- rab, Haitili Carios ve Vietnamlı Lan'ın sıradışı yaşamlannı kara mizahla dolu bir yaklaşımla aktanyorbize Tsintsadze. Başroldekı Hurat Misel Matisevic en ıyı erkek oyuncu ödülünü "Last Resorfun lngiliz Conskhne ile paylaşh. Tsintsad- ze, Gümüş tskender ödülünü alırken Gür- cü yönetmenlerin son derece zor koşul- lar altmda çahştığmı da vurgulayarak ödülünü meslektaşlanna ve Gürcü sine- masına adadı. îranh kadmlann yaşam koşuflarT En iyi yönetmen ödülünü "The Day I Becama A Woman" (Kadın Olduğum Gün) filmi ile kazanan tranh Maniyeh Meshkini,ünlü yönetmen MohsenMakh- malbarın okulundayetışmiş. Makhmal- baf'a ve kızı Samira'ya asistanhk yapan Meshkim'nin senaryosu ustası Mohsen Makhmalbaf'a ait. Bu ilk filminde yönet- men değişik üç kuşaktan kadını ele alı- yor. lran'dakikadınlannzoryaşam koşul- İan içınde olduklannı belirten ve başan- smı ülkesindeki kadınlara adayan Mesh- kini, filminde yalın, güçlü, estetik bir an- latım kullanmış. "NewHorizons" da (Yeni Ufuklar) her zaman olduğu gibi bu yıl da yaratıcı, alı- şümamış, sıradışı 39 tîlmden oiuşan bır programla geldi izleyicisinin karşısına. Özellikle bu bölümün meraklılannın ola- ğanüstü bir ılgı gösterdığı bu filmler ka- palı gişe oynadı, içeri gıremeyen kapılar- da kalanlar da oldu. Bölümün ılginç ça- lışmalan arasında Roy Andersson'un "Songs From The Second FToor"ı (Ikin- ci Kattan Şarkılar), Baltasar Korma- kur'un FIPRESCI ödülü kazanan "101 Reykjavik"ı. Andrucha VSaddington'urı "Eu, Tu, Eles"i (Ben, Sen, Onlar), Pier- re-Paul Renders'ın "Thomas est amo- or «n"sü (Âşık Thomas), Jose Pedro Rod- rigk«s'in "O Fantasma"sı (Hayalet) yer alıyordu. "NewHorizons" bölümü bu se- ne Fransız Yeni Dalga akımının ustası Agnes Varda'nın son belgeseli "LesGb- neurset La Glaneuse" (Çöp Toplayıcıla- n) başta ohnak üzere dört çalışmasına yer verdı. Altın Îskender Onur Ödülü'nü meslektaşı ve festıvahn Onursal Başka- m Theo Angelopoulos'un elinden alan Varda ödül töreninde, "Krikflemyaşıyo- nnn, böylegüzel birfestivalekonukohnak, lüks bir oteide kahnak ve her gün lezzet- Myemekleryemekle belgeselmı 'Çöp Top- layıcılan' arasuıda sert bir çeüşki var. Çfinkfl ben aç msanlara, başkalarmm at- bğı şeyleri toplayarak yaşamlannı sür- dürmeytçahşanmsanlaradairbir fîbnçek- tim" diyerek, Selanik'te bulunmaktan do- layı çok sevinçlı olduğunu, büyük dede- sinin Selanikli, dedesinin de tzmirli ol- duğunu da vurguladı. Belgesel fılmde objdctifiiğe asla ınanmayan Varda: "Her belg£selde kesüüikk yönetmenin bakışı veyor'uninvanfar.ÇöpToplavıcılan'nıçe- kerken üstetikTOksullannkendikrinden çokdahii yoksul olanlandüşündüğünüşa- şmu-aka.aladım" dedı. Belgeselinde oy- nattığı yok sul ınsanlarla ılışkisini kesme- diğinı, Mo.ntreal festivalinde kazandığı para ödülüyle onlara yardun edeceğim debeürtti. Festivalin dı'.ğer önemh bir etküıüği ise Yunanlı piyaniiît-besteci Eleni Karaind- rou'nun 16 ve 17 Kasım günleri üst üste verdiği konserlertii. Yapunı henüz iki ay öncetamamlanan, deniz kenanndaki ye- ni görkemli konser sîalonunda, Karaind- rou, Angetopoulos'uı.1 "Kitera'ya Yoku- hık","Ana","LeyleğftiGedkenA(hnıı'', "Ulis'in Bakışı" ve "S<msuziuk ve Bir Gün" fümleri için besteı'edığı parçalan- nı seslendirdi. Patras Orkestrası ve mü- zisyenleri eşliğinde dinleyı cilere unutul- maz zamanlar yaşatan Kar.'ündrou'nun konseri tıpkı sonsuzluk ve ikitgece gibiy- di. Katiluncılannuı çoğunu üiOİversiteli gençlerin oluşturduğu 41. Ulu'Sİararası Selanik Film Festivali, 10-15 K.îsım ta- rihleri arasında tam 29.600 izleyici agır- ladı. Fihnler, etkinlik boyunca Ol^vmpi- on sinema merkezi ve limandaki Pı wli- ta multimedya kültür merkezindeki Cop- lam 6 salonda gösterildi. Selanik'in yt*ni konser salonun da yer aldığı bölümler.i, saruyorum aruk Selanik festivali için için aynlmış bir sanat adası olacak... Y A P 1 Y 0 R L A R ? Victor Jara 'nın yaşamı film oluyor lEmma Thompson, Şili'de diktatörlük döneminde işkenceyle öldürülen solcu halk sarkıcısı Victor Jara'nm yaşamımfılm yapacak.lkı Oscar'lı Thompson, yörıetmenliğini yapacağı fılmin çekimleri için Şili'de yer aramaya başladı.Victor Jara, Augusto Pinochet'nin askerleri tarafindan darbeden bir gün sonra, 12 Eylül 1973'te yakalanmış ve gitar çalan parmaklan kmlmıştı. Victor Jara'nm işkenceye uğramış ve kurşunlanmış bedeni birkaç gün sonra bulunmuştu. Jara'yı fılmde Antonio Banderas'm canlandırmak istediği bildirildi. • Sandra Bullock yeniden kamera karşısına geçti. Bullock, Barbet Schroeder'in yönettiği 'Murder By Numbers'ta, öldürülen öğrencilerle ilgili araştırma yapan bir FBI ajanmı canlandıracak. • Patrlda Kaas, Fransa^da UNICEF'in ünlü isimlerden oiuşan ve içlerinde lngiltere'den Ewan McGregor ve Yunanistan'dan Nana Mouskouri gibi ünlülerin de bulunduğu 'UN Children's Fund' adma para toplama kampanyasım tanıttı. UNICEF'in 16 ünlü ismi, baştan başa tüm Avrupa'da sergilenecek olan Alman fotoğrafçı Werner Pawlok'un fotoğraf sergisinden elde edilecek gelirin, savaşta zarar gören Sierra Leoneli çocuklar için oluşturulan bir fona aktanlması konusunda fikir birliğine vardılar. UNICEF, daha önce de savaş çocuklanmn adma bir yardun programı düzenlemiş ve 1700çocukaskerin ailelerine geri dönmelerini finanse etmişti. • Barry Whlte en son Avustralya'da verdiği konserde ses düzeni ve organizasyon bozukluğu yüzünden hayranlanmn tepkileriyle karşılaşrı. Müzik dünyasında 'Aşk Tannsı' olarak tanınan White'ın polisin kontrol altma almakta zorlandığı 2000'den fazla hayram, biletler için ödedikleri paranın iade edilmesini istedi. White'm sesini duyamadıklanm ve yanlış sahne düzeni yüzünden yüzünü göremediklerini söyleyen hayranlarınm tepkisi üzerine White, 'Entertainment Centre'da 6 Aralık'ta ücretsiz bir konser vereceğini açıkladı. • Meg Ryan ve Russell Crowe özel yaşamlanndaki birlikteliği film setine de taşıdılar. Güney Amerika'da çekimleri süren 'Proof of Life' adlı yapımda Ryan, kocası gerillalar tarafindan kaçuılrmş çaresiz bir kaduıı, Crowe da gerillayı canlandrnyor. • Cong U, ülkesi Çin'de bir ödüle layık görüldü. Bugüne dekÇinHalk Cumhuriyeti'ni uluslararası alanda küçük düşürücü demeçler verd^i x gerekçesiyle yönetün tarafindan eleştirilen Gong Li, sonunda Çin Kültür Bakanlığı'nca 'Preety Mother' fılmmdeki rolü nedeniyle 'en iyi kadın oyuncu' seçildi. • Arnold Schwarzenegser, Avusturya Özgürlükçü Partisi'nin lideri Haider'e savaş açü. 'Onun yüzünden Avusturya 'nın uluslararası alandaki görüntüsü zedeleniyor' diyen Schwarzenegger, seçmenlerin bir daha böyle bir hata yapmaması için çalışmalar yapacağını açıkladı. • ıstvan szabo, Berün'de ünlü orkestra yönermeni WiUıelm Furtvvaengler'in yaşamıru çekmeye hazırlamyor. Başrol oyuncusunu henüz seçmeyen Szabo, senaryoyu Ronald Hanvood'un tiyatro oyunu üzerine kuracağını açıkladı. • John Malkovlç ve Laetitia Casta, Şilili yönetmen Raoul Rois'in 'Ames Fortes' filminde başrol oynayacak. Jean Giono'nun kitabmdan sinemaya aktanlan filmde, Alp Dağlan'nm buzlu eteklerinde geçen birhikâye anlatıhyor. Casta, bu fılmle birlikte podyumlardan uzaklaştığmı ve artık sinemaya yöneldiğini söylüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle