23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
g 3 KASIM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şevket Kazaffa dava • ANKARA (AA)- Ajıkara Cumhuriyet Başsavcüığı, kapatılan RP'nin Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan hakkında, Kanal 7 televizyonunda yayımlanan bir programda yaptığı konuşmada, Yaıgıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı ve üyelerinin kişilik haklanna hakaret ettiğı gerekçesiyle 16 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Kanal 7 Televizyonu Genel Yayın Sorumlusu Ahmet Hakan Coşkun ve Siyah-Beyaz Pragiramı'nın yapımcısı Zahid Akman'ın da 16'şar aya kadar hapisleri istendı. Cumhuriyet savcısı Levent Tacer tarafindan hazırlanan iddianamede, Kazan'ın, Yaıgıtay 8. Ceza Dairesi üyelerine, Diyarbakır 1 No'lu DGM'nin kapaülan RP'nın Genel Başkanı Necmettın Erbakan hakkında veıdiği mahkûmıyet karannı onaması üzerine, televizyon programında hakaret ettığı belirtıldi. Medsie 'AsttürtC tartişması • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - TBMM Genel Kurulu'nda ek vergilerin uzatılmasına ılişkın yasa tasansı görüşülürken FP'li Musa Uzunkaya ile Maliye Bakanı Sümer Oral arasında "Oıhan Ashtürk" tartışması yaşandı. Uzunkaya, "Ben Maliye Bakanı olsam, 3 trilyon götüren Orhan Ashtürk gibi bir kayınbiraderim olsa istifa eder, burada oturmazdım" dedi. Bu sözlere tepki gösteren Oral, "Ben konunun her şeyiyle peşindeyim. Kanunlar ne diyorsa onun cezasına çarpnnlacaknr. Soyadımı taşıyan kardeşim bile olsa hiçbir şey fark etmez" dedi. Toros2000 tatUuıt] • LEFKOŞA(AA)- Kıbns Tih"k Banş Kuvvetleri'nin sorumluluğunda KKTC'de sürdüriilen Toros 2000 tatbikan kapsamında, KKTC Güvenlik Kuvvetleri'ne bağh özel görev kuvvet birlikleri tarafindan komando harekâö icra edildı. Gerçek mermilerin kullanıldığı tatbikata, kadın askerler de katüdı. Tatbikah, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu, Başbakan Derviş Eroğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ertuğrul Apakan, Kıbns Türk Banş Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Şükrii Sanışık ile öteki komutanlar ve halk izledi. Tatbikatın dünkü bölümü resmi geçitle sonaerdi. Etik Komsyonu • ANKARA (ANKA)- Doçentlik sınavlanndaki bilimsel hırsızlık olaylannı araştırmak üzere kurulan Etik Komisyonu'nun üye sayısı artnnldı. ÜniveTsitelerarası Kurul'un Doçentük Sınav Yönetmeliği'nde yaptığı değişiklik, Resmi Gazete'de yayımlandı. Doçentük sınavlanndaki bilimsel hırsızlık olaylannı araştırmak üzere kunılan Etik Komisyonu'nun en fazla 5 üyeden oluşmasını öngören sınuiama kaldınldı. Değişikliğe göre komisyon "en az 5 üye"den oluşacak. Etik Komisyonu, bilimsel hırsızlık yaptığı belirlenen doçent adaylanna, meslekten çıkarmaya kadar değişen disiplin cezalan verebilecek. F tipine karşı çocuklannın başlattığı eyleme destek veren annelerin açlık grevi sürüyor Anneler tarih yazıyor• Halkın gerçek tarihinin gerçek halk tarafindan yazılan bir bölümü de şu günlerde Müştak ve Bilgesu Erenus'un Ayaspaşa'daki evlerinde yaşanıyor. Çocuklanna destek veren anneler, inançlan için ölümü göze almış. AIAOL BEHRAMOĞLU Tarihçilere sorarsamz size tarihin kütüphanelerde yazıl- dığını söyleyeceklerdir. Ya da kendilerinin çalışma odalann- da. Oysa gerçek tarih, halkın tanhi, her zaman olduğu gibi şimdi de, gerçek yaşamın ve halkın olduğu her yerde; nere- de adaletsizlığe, haksızhğa, zulme karşı bir savaşım varsa orada ve halkın kendisi tara- findan yazıhnaktadır... Berga- malı köylülerin günümüz Tür- kiye tarihindeki belirleyici ye- rini yadsıyabilirmiyiz? Onlar şu anda da bu tarihi yazmayı sürdürmekteler. Bu satırlan yazmakta oldu- ğum sırada (19 Kasım 2000 Pazar) önümdeki "Cumhuri- yet" gazetesinden, yürüyüşle- rinin 6. gününü ve 200. kilo- metreyi geride bıraktıklannı okuyorum. Bergama'dan Ça- nakkale'ye (Şehitler Anıtı'na) doğru bu yünlyüşün amacı, 2000'li yıllarda "Kuvayı Mfl- Kye" (Ulusal Güçler) nıhunu yeniden yaşatmak... Türk Mü- hendis ve Mimar Odalan Bir- liği üyeleri, "gizfiörgûtûyesi'' olduklan gerekçesiyle hakla- nnda Izmir Devlet GüvenJik Mahkemesi'nce dava açılan Bergamalı köylülere destek ohnak amacıyla, öyleyse bizi de gizli örgüt üyesi olarak yar- gılayın diyerek bu mahkeme- ye kendilen hakkında suç du- yurusunda bulunuyorlar. Böylece bir tarih yazmakta olan halkın yanında yer alı- yorlar. Emperyalist güçlere karşı 11 yıldır savaşım veren Bergamah köylülerin ve yan- lannda yer alanlann direnişi, Türkiye'nin bağımsızlık mü- cadelesi tarihinde hiç kuşku yok ki en onurlu sayfalan oluşturacaktır. Halkın tarlhl Onlara karşı çıkanlar ise er geç bu tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır... Gaze- telere göz gezdirmeyi sürdü- rüyonım: ^evrecilerinınüca- delesi sörûyor™'' lzmir Çevre Hareketi Avukatlan, Başba- kanlığın, TÜBlTAK'tan alı- nan bir rapora dayanarak Ber- gama'da emperyalist şirketin sıyanürle altm aramasına izin veren genelgesinin iptali için Danıştay'da dava açmışlar. Böylece onlar da tarih ya- zan halkın yanında yer almış oluyorlar... Peki ya, emperya- list şirketin ülkemizdeki des- tekçilerinin bu tarihin sayfala- rmdaki yerleri ne olacak? Ta- rih er geç halkın tarihi, adalet- sizlığe karşı adaletin, tutsaklı- ğa karşı özgürlüğün tarihi ola- cağma göre, halka karşı güç- lerin bu tarihteki yerleri şim- diden bellidir... Birkaç başka gazeteden, esas olarak "Cum- hurryetw ten haber başlıklannı okumayı sürdürüyorum: Bi- rinci sayfada bir haber başlı- ğı: " Kadın Kurultayı"ndan sokağa dökülme çağnsı.... Uçurum büyüyor Alt başlıkta şöyle yazıyor u Kadın sığmakian 3. kurulta- yında, kadma uygulanan şid- dete karşı baskı oluşturmak için sokağa dökülme çağnsı yapddu." "Mor Çaü Kadın SH ğmağı Vakfi" böylece, çağdaş tarihimizin, gerçek tarihin ya- zılmasma katkıda bulunuyor. Yine ilk sayfada, bir başka ha- ber başlığı: "Memurdan protesto..." Haberden, "Sosyalhukukdev- letinesahip çtkahm" sloganıy- la Yalova'dan yürüyüşe başla- yan Kamu-Sen Genel Başka- nı Resul Akay'ı Ankara Kızı- lay Alanı'nda binlerce memu- run bir destekleme mitingiyle karşıladıklannı öğreniyoruz... Memurlar böylece, halkın ta- rihinin, gerçek tarihin yazıcı- Mûştak ve Bilgesu Erenus'un evinde annelerin ölüm orucu onuncu güne girerken bir gnıp anne de Zeytinburnu'nda ötüm orucu başlarn. 18 cezaevinde 816 hükümlü ve tutuklunun ölüm orucu sürüyor Toplu ölüm korkusuALPERTURGUT F tıpi cezaevlerine karşı sı- yasi tutuklu ve hükümlülerce başlatılan ölüm orucu 34. gü- nüne girerken yurtiçi ve yurt- dışında destek amacıyla ya- pılan açhk grevi eylemleri ya- yıhyor. "Tophı ölümlerin''ya- şanmasından korktuklannı vurgulayan tutuklu ve hü- kümlüailelen, "Bukezölüm- ler dana erken getebüir. An- cak şa dafaiMnsinki çocukla- nmm yaimz göndenneyece- ğjz. Bizkr de onlar gibi ötfime yarük" dıye konuştular. Siyasi tutuklu ve hükümlü- lerin tt öTümhücreleri'', devlet yetkililerinin de "oda tipi" dedikleri F tipi cezaevleri ne- deniyle 18 cezaevinde DHKP-C, TKP(ML) ve TKtP davalanndan yatan 816 tutuklu ve hükümlü ölüm orucu eylemi düzenliyor. Omraniye Cezaevi'nde 248, Bayrampaşa Cezaevi'nde 108, Çanakkale Cezaevi'nde 74, Çankın Cezaevi'nde 52, • Bundan önce yapılan açlık grevi eylemlerinde ölümlerin 60'lı günlerin başında meydana geldiğini vurgulayan tutuklu aileleri, "Bu kez ölümler daha erken gelebilir. Evlatlanmızrn sağlık durumu eyleme başlamadan önce de kötûydü. Cezaevlerinden gelen haberler hiç de iç açıcı değil" diyor. Bursa, Malatya ve Bartın ce- zaevlerinde 47, Ceyhan Ce- zaevi'nde 45, Aydın ve Buca cezaevlerinde 36, Uşak Ce- zaevi'nde 24, Gebze Ceza- evi'nde 18, Nevşehir Ceza- evi'nde 10, Niğde Ceza- evi'nde 7, Ulucanlar Ceza- evi'nde 6, Ennenek ve Kürk- çüler cezaevlerinde 5 ve Yoz- gat Cezaevi'nde 1 tutuklu ve hükümlü, eylemlerini 20 Ekım 2000 tarihinden bu ya- na aralıksız sürdürüyor. 'Biz de ölüme yattık' Sanatçı Bilgesu Erenus'un Gümüşsuyu'ndaki evinde 4 tutuklu ve hükümlü yakınının ölüm orucu eylemi 10'uncu gününe girerken bir grup tu- tuklu ve hükümlü yakını da önceki gün Zeytinburnu'nda- ki bir evde ölüm orucuna baş- ladı. Bu arada Avrupa'daki cezaevlerinde kalan siyasi ve adli tutuklu ve hükümlülerle, yurtdışındaki sivil toplum ör- gütleri tarafindan düzenlenen destek amaçh dönüşümlü ve süresiz açlık grevleri ise de- vam ediyor. Özgür Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaş- ma Derneği (Özgür TAYAD) üyesi aileler, bundan önce ya- pılan açlık grevi eylemlerin- de ölümlerin 60'lı günlerin başında meydana geldiğini vurgulayarak şöyle konuştu- lar "Bu kez ölümler daha er- ken gelebilir. Eviatianmızm sağhk durumu eyleme başla- madan önce de kötüydü. Ce- zaevlerinden gelen haberler hiç de iç açıcı değil. Toplu ölümlerin yaşanmasından korkuyoruz. Ancak şu da bi- finsdn ki çocuklanmızı yahuz göndermeyeceğiz. Bizler de onlar gibi ölüme yatbk. Vlc- dansahipleristzleresesleniyo- ruz. Yeter arök. Bir şeyler yapmakiçin neyi bektijoruz." Dördüncû bfiyûk eylem Siyasi tutuklu ve hükümlü- ler, 12 Eylül'ün ardından tek tip elbise, cezaevlerinde yaşa- nan baskılar, "Eskişehir ta- buthığu" ve 1 Ağustos Ge- nelgesi'nden sonra şimdi de F tipi cezaevleri nedeniyle ölüm orucu eylemi düzenli- yor. Diyarbakır Cezaevi'nde (1983) 4, Metris Cezaevi'nde (1984) 4, Cezaevleri Merke- zi Koordinasyonu'nun çeşitli cezaevlerinde düzenlediği (1996) eylemde de 12 tutuk- lu ve hükümlü yaşamını yi- tirdi. F tipi cezaevleri ile bir- likte gündeme gelen 4. ölüm orucu eylemine DHKP-C, TKP(ML) ve TKİP davala- nndan tutuklu ve hükümlüler kaûhyor. lan arasmda yerahyor... Ve Is- tanbul'da, Galatasaray'da bir kez daha dövülen, gözaltma alman tutuklu ve mahkûm ya- kınlan ile cezaevlerinde (yine bu satu-lar yazıhnakta olduğu sırada) açlık grevlerinin 30. günündeki siyasal tutuklu ve mahkûmlar, bu tarihin yaratı- cılan arasmda yerlerini alıyor- lar... Kurtuluş Savaşımız sırasm- da halkın tarihi, Ankara U- lus'taki o küçük Meclis'le bir- likte yazıhmştı... Bugün ise, ri içinde, üıançlı, gururlu ve kararlı, açlık grevindeler... Önceki gün Nihat'la (Beh- ram), başkaca sanatçı-yazar arkadaşlanmız gibi, onlarla tamşmaya, dayanışma duygu- lanmızı bildirmeye gittik... Üzüntü ve gözyaşıyla karşı- laşmayı beklerken, neredeyse bir düğün evine gitmiş gibi ol- duk... Cünkü bu insanlar inançlan için ölebilmeyi göze ahnışlardı... Onlar, kendileri- ne ve evlatlanna acındırmak için değil, başkalanna, Türki- gerçek bir halk aydmı, nere- deyse bir önder... (TAYAD'lı anneleri tanıdıkça, Maksim Gorki'nin "Ana"smm düş ürünü değil, gerçeğin ta ken- disi olduğunu her seferinde bir kez daha anlıyorum...) Annenln mektubu Şükran Anne'nin, F tipi ce- zaevleri konusunu kavraya- mayan gazeteci arkadaşlara açık mektup sayıhnası gere- ken bir mektubu, halkın yaz- C ezaevindeki çocuklannın direnişine destek olmak amacıyla açlık grevine başlayan TAYAD'lı bir grup anne, kendilerine ve evlatlanna acındırmak için değil, başkalanna, Türkiye'de ne olup bittiğini anlamayan ya da anlamak istemeyenlere insanlık denen şeyin ne olduğunu hatırlatmak için mücadele veriyor. halkın gerçek tarihini yazan gerçek halk yığınlanyla An- kara'daki Meclis arasındaki uçurum gittikçe büyümekte... Anneler açlık grevlnde Halkın gerçek tarihinin ger- çek halk tarafindan yazılan bir bölümü de, şu günlerde, yak- laşık on gündür, Erenus'lann (Müştak-BUgesu) Ayaspa- şa'daki evlerinde yaşanıyor... Orada, TAYAD 'h bir grup an- ne, cezaevlerindeki evlatlan- nın direnişini desteklemek amacıyla, geleneksel giysile- ye'de ne olup bittiğini anlama- yan ya da anlamak istemeyen- lere insanlık denen şeyin ne olduğunu hatırlatmak için mücadele veriyorlardı sanki... Oracıkta tanıdığım Şükran Ağdaş'ı, "19% 13 Mayısı'nda etinde Kurtuluş gazetesi oldu- ğu için sokak ortasmda katle- dilen lrfan Ağdaş'm annesi" Şükran Anne'yi, hiçbir zaman unutamam... Gözü yaşlı, boynu bükük bir anne değil; geleneksel giysile- ri içinde, gözlüğü, düzgün Türkçesi, elindeki cep telefo- nuyla cezaevlerinde de açlık grevlerinin gelişimini izleyen dığı gerçek tarihin belgeleri arasında yer alacak kadar önemli: "Biz de o çok övdüğün, izle- yende gidip birkaç ay yatayun izknimi uyandıran F tipi hüc- releri gördük. Biz hiçbir za- man oralann mimari yapısı- nın çirküıüğüıden, mermerle- rinin olmayışından şikâyetçi olmadık. Biz oralan yapan zihniyetin karanhk ohışundan feryatediyonız_ Ulucanlar'da dörtduvar arasmdaki insanla- ra teslim ol çağnsuıda bulu- nup, çrviu sopalarla, testereler- le boyun kesen; Burdur'da ya- rah kızlara floresan lambalar- la tecavöz eden, dozerierle kol koparan zOıniyetin yaşatmak değil, öldürmek amacında ol- duğunu ha\kınyoruz_." Şükran Anne'nin küçük oğ- lu, ilkokul beşinci sınıf öğren- cisi Erdem de, halkın kendi elleriyle yazdığı tarihin şu an- da en küçük yaştaki bir katı- lmıcısı ve tanığı olarak, Ere- nus'lann evindeki anı defteri- ne, bir anJamda bu tarihe, kar- gacık burgacık yazısıyla şöy- le bir dip not düşmüş: "Annemle gunır duyıryo- rum. Abilerim. ablalanm. be- yinlerini silmek için F tipi hüc- relere kapanlmak isteniyor. Bunu asla kabul etmeyecekler. Çünkü direnecekkr. F tipi hücrelerin bir an önce kakfanl- masmı dUryorum..." Aydınlara çaflrı Ey aydınlar, yazarlar, şairler, yayıncılar, gazeteciler, TV'ci- ler,ressamlar,müzikçiler, tiyat- ro ve sinema sanatçılan, yönet- menler, öğretmenler, öğretim üyeleri! Işçisiyle. memuruyla, işvereniyle, tüm sıvil toplum ve meslek kuruluşlan! Tarihi ya- zanlann yanında mı, yoksa on- lann karşısında olanlann ya- nında mı yer ahyorsunuz? Böy- le zamanlarda "tarafsız" ve suskun kaknak, karşı tarafta yer almakla eşanlamlıdır. F ti- pi cezaevleri ve şu af konusun- da düşüncelerinizi sözle ve ey- lemle topluma ve ilgililere du- yurmak için daha ne bekliyor- sunuz? AVRUPA'DAN GURAY OZ "YönlendiPici Küttür' Alay Konusu Oldu FRANKFURT - Almanya'daki göçmenleri se- çim propaganda malzemesi yapmak için hazırla- nan, Hıristiyan Demokrat Parti öndeıierinin orta- ya attıklan 'Deutsche Leitkultur' (yönlendirici Al- man kültürü) sloganı ters tepti. Avrupa'da yayım- lanan Cumhuriyet Hafta, 'Deutsche Leitkultur" sloganını 'Deutsche light kultur' (hafrf Alman kül- türü) olarak okuyuculanna sunmuş, kültürlerin yö- netilmesi, yönlendirilmesi tezini ırkçı birtez olarak nitelemişti. Daha sonra tanınmış Alman dergisi Der Spiegel okuyuculannın, okuyucu mektuplan köşesinde de gerçeğe daha uygun düşen 'hafiiAl- man kültürü" eleştirisine hak verdikleri ortaya çık- tı. Geçen hafta Beriin'de tüm partilerin ve sivil top- lum örgütlerinin katılımıyla yapılan ve 200 bin ki- şinin katıldığı büyük mitingde ise Almanya'daki Yahudi cemaatinin liden Paul Spiegel, 'yönlendi- rici Alman kültürü' sloganı ile şöyle alay etti: "Ne- dir leitkultur? Sinagoglan yakmak, yabancılan av- lamak, evsiz barksızlan öldürmek de dahil mi leit- kultur'e?" Alman Hıristiyan Demokratlan bu sloganı orta- ya atmakla politik bir gaf yaptıklannı herhalde an- ladılar. Ama tükürdüklerini de yalamak istemiyor- lar. Kabul edilen resmi parti belgesinde 'Alman yönlendirici kültürü' tanımını 'Almanya'da yön- lendirici kültür' şeklinde değıştiren CDU, sloganı yavaş yavaş unutulmaya terk edecek ya da daha keskin sloganlann peşine düşecek. Ikisi de müm- kün. Çünkü parti yönetimi Kohl döneminin mira- sı kara hesaplar skandalından sonra politik çizgi- sini netleştiremedi. Almanya'nın bir göç ülkesi ol- duğunu kabul etmek zorunda kalan muhafazakâr- lar, şimdi nerede duracaklarını, nereye kadar gerileyeceklerini saptamaya çalışıyorlar. Iki gazeteciye parlamentoya giriş yasağı A Iman Milli Takımı'naantrenörolmayı bek- / ı lerken, kokain kullandığı iddiası ile işini gücünü kaybeden Daum'dan sonra Alman pariamenterler de benzer bir suçlama He kar- şı karşıya kaldılar. SAT-1 TV kanalının tanın- mış programcılanndan Ulrich Meyer ve Mar- tin Lettmayer, üç hafta önce Federal Parla- mento'nun tuvaletlerinde kokain kalıntılan bu- lunduğunu iddia ettiler. Iddiaları yetersiz bu- lan savcılık ise soruşturma açmayı gerekli gör- medi. Federal Parlamento Başkanı Sosyal Demokrat Wolfgang Thierse ise, izin alma- dan tuvaletlerden örnek aldıklan ve film çek- tikleri için iki gazetecinin bundan sonra par- lamentoya girmesini yasakladı. ABD seçimleri, tarihin sonu' tezini doğruluyormuş başkanhk seçimleri Avrupa ülkelerin- deki Amenkan hayranlığına ciddi bir darbe vurdu. Seçim kargaşası bir yandan insan- bikjisayar ilişkileri konusundaki tartışmayı hızlan- dınrken seçime katılma oranının düşüklüğü de Amerikan demokrasisine duyulan güveni sarstı. Alman gazeteleri seçimlere sayfalar ayırmaya de- vam ediyoriar. Muhafazakâr eğilimli Die Welt ga- zetesi, tanınmış Amerikalı toplumbilimci Francis Fukuyama ile seçimleri degeriendirdi. Fukuyama, seçimlerin kendisine ait 'tarihin so- nu' tezini doğrulayan önemli bir gelişme olduğu- nu savundu. Fukuyama şöyle dedi: "Gore ve Bush, Amerikan seçmenlerinin hangi konulan cid- diye aldığını anlayamadılar. Klasik dış politika, re- fah, ekonomi gibi konularda partiler arasında fark yoktur. Bu konularia seçmenler yönlendirilemez. Adaylar kadınlann rolünü de küçümsediler. Se- çimler, tarihin sonu tezini doğruladı. Artık ideolo- jik konu kalmadı. Yalnızca Yeşil aday Nader'e oy veren az sayıda seçmen için ideoloji önem taşı- yor." Fukuyama gülerek ekliyon "Yalnızca onlar yeniden tarihe dönmekistiyoriar." Fukuyama, se- çime katılmayan ve yüzde 50'ye yaklaşan seçme- nin hangi nedenlerle seçime katılmadığını ise açık- lamadı. Zaten Die VVelt de böyle bir soru sormadı. Paris'te deli dana korkusu / ngiltere kaynaklı deli dana hastalığı Fransa'da / Cumhurbaşkanı Chirac ile hükümetin arasını açtı. Tam öğle yemeği saatinde bir televizyon ko- nuşması yapan Chirac, Fransızlann neşesini ka- çırdı. Hükümetten hayvan yeminin yasaklanma- sını isteyen ve sistematik denetleme talep eden Chirac, bakanlar kurulunda, "Biliyorum, söyle- mek yapmaktan kolaydır ve yapmak pratikte ne- redeyse imkânsızdır, ama anlamanız lazım, ben bunu kamuoyuna söylemek zorundayım" diye konuştu. Bakanlannın önünde şaşkınlık geçiren Başbakan Lionel Jospin ise "Cumhuriyetin ba- şı olan kişi böyle diyorsa, bana söyleyecek bir şey kalmıyor" dedi. Son 12 ayda Fransa'da 1 milyonda 5.3 oranın- da deli dana hastalığı görüldüğü belirtilirken Al- man resmi makamlan, Almanya'da deli dana teh- likesi olmadığını açıkladılar. Bu açıklamalan kuş- kuyla karşılayan Fransız Tarım Bakanı Jean Gla- vany ise "Biz 48 bin testyaptık, Almanlarise sa- dece 600 test. Ancak arayan bulabilir" diye konuştu. 1 2. Türkmen KurultayT • ERBİL (Cumhuriyet) - Kuzey h-ak'uı Erbil kentınde üç gündür süren ve dün sona eren 2. Türkmen Kurultayı'nın sonuç bildirgesinde, Irak'ta yaşayan Türkmenlerin milli kimliklerinden vazgeçmeye zorlandıklan ve asimile edıknek için zorunlu göçe tabi tutulduklan iddia edildi. Kurultayda yapılan oylamada 45 şûra üyesi seçildi. Şûra üyelerinin yaptığı açık oylamada; Türkmen Cephesi'nin başkanlığına bağımsız aday Sanan Ahmet Ağa; konsey üyeliğine Cemal Şan (Irak Milliyetçi Türkmen Partisi), Seyyah Küreci (Türkmeneli Partisi), Kenan Şakir Üzeyirağah (Türkmen Bağımsız Hareketi), Salah Merdan (Bağımsız), Aydın Beyatlı (Türkmeneli Kültür ve Işbirliği Vakfı) seçildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle