18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2000 SALI 14 il. LJJ\ [email protected] TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN i Bir Hayat İçin' arayışlarSıradan insanlar, sıradan hayatlar... Nasıldır "sradan" bır hayat? Sıradandır işte. Sabahın kö- ründe başlar, akşamın karanhğına kadar sürer ha- yat mücadelesi ve sonuçta insan ne uzar ne de kı- salır. Aslında, 1980'lerden bu yana "sıradan" olanın sûrekli kısaldığı da bır gerçek. Ne var ki, yine 1980'lerle bırlikte aradanjet ruzıyla fırlayıp da "sınrf attama" sûrecini başanyla tamamlayan çok özel gınşımcilennüz de saymakla bitmez... Bu kahramanlann hortumla- yarak sınıf atlama becerileri- ni farklı boyuytlarda ve renk- lerde tıpkı bir dizi seyreder gi- bi yıllardır nefeslerimizi tut- muş ve sessiz seyrediyoruz. UIuç Esen ve Cüneyt Ya- laz'ın birlikte yaznuş olduk- lan tek kişilik gösteri "Yeni Bir Hayat İçin" Tıyatro Boğa- ziçi'nin son çalışması. Toplu- luğun diğer oyunlanndan fark- lı. Kolay çözülebilen örgüsü her kesimde seyirciye sesle- nebilecek bir yapıya sahip. OyununkahramanıSenmÖz- ben "yohınyansma gefamş" bir adamdır. Sıradanlıktaa, tekdü- ze yaşamaktan, sıkışmışlıktan bıkan bu genç adam bir ara in- tihan bile düşünür, ama sonuç- ta "sınıf atbuna" uğraşı içine girmenın daha akla yatkın olduğuna karar verir. Bu karar Selim özben'i farklı ortamlara sokacak, farklı düzlemlerde insanlarla buluşturacaktır. Iki bölümden oluşan bu buluşmalar ve bu süreçte ya- şanan kûçük maceralar belki doğrudan doğruya para hortumlama mekanizması üstüne kurulu de- gildir ama, Esen ve Yalaz'ın eleştirilerine hedef olan günûmüzûn hortumlanmış değer ölçütleri hiç kuşkusuz son zamanlarda çok *in" olan milyon- lan, giderek miryarlan, trilyonlan hortumlama sisteminin ve bu sistemin doğurduğu çarpıklık- lann sonucudur. 1980'lerle birlikte kök salan bır süreçtir bu. Keyifvermek " Yeni Bir HayatIçm" gereğinden fazla uzun ol- masına karşın genelde keyiBe izlenen bir oyun. Eleştiri dozu ölçülü tutulduğu, yergiler kişileşti- rilmediği ve kavram karma- şasının hâkim olduğu yaşam biçimleri, değer yargılan yi- ne dozunda güldürü öğele- riyle işlendiği içinbelli bir dü- zeyi tutturuyor. Çarpıklıkla- nn, görgüsûzlüklerin, bilgi- sizliklerin, yûzeyselliklerin mizahi bir dille işlenmesi, se- yirciyi de oyun kahramanının içinde olduğu bu karmaşa or- tamına çekiyor. Sahnede ya- şanan anlamsızlıklar ve bu bağlamda Selim özmen'in buluştuğu tipler hiç de ya- bancımız değiller. Hepsi de içinde yaşadığımız düzenin bir parçası. Bu arada, genç adarnın hayatma kanşan tip- lerin daha az sayıda tutulma- lan yer yer düşülen tt tekrar" tuzağını engelleyebilir ve olaylan daha sıkıştınbnış bir bütün içinde belır- ginleştirirdi diye dûşûnüyorum. Yine de, olaylann ve çeşitli kompozisyonlann hızlı bir tempo içinde işlenmesi ilgiyi ayakta tu- tuyor. Boş yaşamlann, boş insanlann, boş değer ölçütFerinin kofluklannı gülerek paylaşıyoruz. Ama, oyunun bütûnûne yönelik bu mizahi yak- laşımın orta yerinde, Selim özben'in sanal dün- yadan doğaya, aşka, sanata uzanan sonuçsuz ara- • Uluç Esen ve Cüneyt Yalaz'ın eleştirilerine hedef olan günümüzün yönünü şaşırmış toplum yapısı ve değer ölçütleri elbette ki yıllardır 'in' olan kısa yoldan köşeyi dönme sisteminin ve bu sistemin doğurduğu çarpıklıklann kaçınılmaz sonuçlan. 1980'lerle birlikte kök salan, kökü de pek kolay kuruyacağa benzemeyen bir süreç. yışlar zincirinin bir noktasmda, bir- denbire, Uluç Esen ve Cüneyt Ya- laz'ın, saygınhğı tartışma götûr- mez bir sanat adammı son ya- pıtlanndan biri nedeniyle J hiç de hoş olmayan bir / üslupla boy hedefi al- / dıklarmı görmek şa- şırtıyor insanı. Ne- den acaba bu ucuz saldın? Genel yo- rumlar içinde kişisel burun kıvırmalara yö- nelındiğı anda anlamlar da sapıyor. Bu tavn, düzeyli bir bütûnün parçası olarak gör- mekte zorlandığımı belirtmeli- yim. Cüneyt Yalaz, "Yeni Bir Hayat lçm"de Selim Özben rolünün yanı sıra onun başansızlıkla sonuçlanan sınıf atla- ma macerasında yer alan farklı tiplerin kom- pozisyonlannı da üstleniyor ve hepsini ka- rakter özelliklerini belirleyerek sahneye ta- şıyor. Bir yandan Selim'in hikâ- yesini kendı ağzından aktanrken öte yandan yaşammda yer alan tiplenn rollerine girip çıkıyor. Böyle bir dengeyi kurmak ve geçişleri yakalayabilmek kuş- kusuz yoğun bir çalışma gerek- tirir. Cüneyt Yalaz, oyunun me- kaniğinı çok iyi kurduğu ve bu çahşmayı gerçekleştirdiği için tüm rolleri aynntılanyla can- landınyor. Oyun boyunca zevkle ızleniyor. "YeniBir Hayat tçm"i cazıp kılan da öncelikle oyunculukta tut- turulan bu düzey. Cüneyt Yalaz, "Yeni Bir Hayat Için"de Selim Ozben rolünün yanı sıra onun başansıznkla sonuçlanan sınıf atlama macerasında yer alan farklı tiplerin kompozisyonlannı da üstleniyor ve hepsini karakter özelliklerini belirleyerek sahneye taşıyor. lO.Cottbus Film Festivali'nde ağırlıklı olarak Kırgız, Özbek ve Türkmen filmleri gösterildi Orta Asya sınemasının panoraması GÖNÜL DÖNMEZrCOLİN Demirperdenin kaçınılmaz bir gerçek olduğu günlerde Doğn Bloku ülkelerinden filmlere bü- yük bır ılgi vardı. Bir Wajda,bir Zanussi filmı merakla beldenir- di. Gürcü Shengebya'nın "Pnro- mani" yapıü sınemasever belle- ğine yerleşen bir deneyimdi. Bir KUmo. bir Dovzhenko, bir Abu- ladze filrru Batı'ya ulaşabildi mi olay olurdu. Sonra Sovyet impa- ratorluğu yıkıldı, Berlin duvan ortadan kalktı. Devlet yardımı kesilen sinema endüstrileri bır yanda parasızlık, öbür yanda açı- lan kapılardan akm eden Holly- wood filmlen arasındakendını to- parlamaya çalışırken artık gizli, gizemli yönü kalmayan bölgeye ilgi de azaldı. Bu yıl onuncu yaşını kutlayan Cottbus Film Festivali işte tam o sıralarda atılan önemlı bir adı- mın ürünü. Amacı, Doğu Avru- pa sinemasına bir vitrin işlevi üst- lenerek destek vermek ve özgür- lüğc kavuştuklanndan bu yana birbırlenyle bağlantılan kesilen yönetmenler, yapımcılar ve dağı- tımcılara ortak bir forum sağla- mak. Bu arada Berlin'den 130 km. uzakhkta olsa da tümüyle kabuğuna çekihniş, eski Doğu Almanya'nın küçük bir kenti Cottbus ve çevresinde yaşayan- lar da beş gün için bile olsa mul- tipleksleri, Amerikan fılmlerini unutup kendi kaderine terk edil- mış görkemli eski sınemalannda gerçek bir sinema olayı yaşıyor. Onuncu yılını Orta Asya sine- masını odak alarak kutladı Cott- bus. Kazakistan sineması Ban'da az çok bilindiğinden ve Tacikis- tan'ın dili ayn olduğundan yal- nızca Kırgız, Özbek ve Türkmen sinemalanna yer verilmişti. Kırgız sineması deyınce akla ilk gelen isim bir yönetmen de- ğil bir yazar ve o da kuşkusuz Cengiz Aytmatov'dur. Aytma- tov'un birçok yapıtı film konu- su olmuştur. "Ak Gemi", "Ce- mfle" bunlardan birkaçı. Çoğun- luk senaryoyu kendi yazar. Bu fılmlerin en başanhlan nedense Kırgız yönetmenlerden çok di- ğer eski Sovyet ülkelerinden yö- netmenlerin (Shepkko, Kancha- lovski,Gevorkyan) imzalannı ta- şır. Yakın zamana dek Aytmatov da pek mutlu değildi bu uyarla- malardan, ama son yıllarda genç Kırgız yönetmen BakytKaragn- k»v ile aradığını bulmuşa benzi- yor. 1995 yılında Karagulov, Ayt- matov'un "Yüzyüdan Daha Uzun Bir Gün" romanından bir uyar- lama, "Kar FıranahDurak" fil- miyle Berlin'de başan kazandı. Ve Cottbus'ta da "Samanyokı" roma- nmın yetenekli bir uyarlaması ile açılış gecesi izleyiciye duygulu anlar yaşattı. Ikinci Dünya Sa- vaşı sırasında erkekleri sınırda çarpışan kadınlann öyküsünü yansıtan bu film, ekonomik zor- luklar nedeniyle pek az film çı- karabüen Kırgızistan'dan görül- meye değer bir yapıt. Orta Asya panoramasının baş konuğu olarak festivali onurlan- dıran Cengiz Aytmatov, kendisi ile söyleşmeye gelen iğne atsan yere düşmeyecek kalabahğa Cott- bus Film Festivali'nin Doğu ve Baü kültürleririi bir araya getiren birplatform olarak önemini vur- gularken duşünülmesı gereken bir noktarun alnnı çizdi:' Baü kükürünün egemenotanası- nm nedeni 'para sansürü'nden kaynakianıyor. Ideolojik sansü- rün yerini arnk para sansörü al- Örneğin Türkmenistan'da üç beş kuruşu bir araya getirebilen yönetmenler ancak video filmle- ri yapabiliyorlar. Ekonomisi da- ha iyi durumda olan Özbekıs- tan'da film endüstrisi tümüyle devlettenyardnngördüğüve halk özbek filmlerine ilgi gösterdiği için durum bıraz daha farklı ol- sa bile onlann da -her ne kadar kanitlamaktan kaçınsalar da- önenüi siyasal sorunlan var. Ör- neğin insan haklan konusunda. Yanşmalı bölümde Gürcü Na- naDjordjadze'nin "Kaçınlan27 Öpücük" fılmi, yaz tatüıni geçir- mek üzere deli dolu insanlann yaşadığı garip bir kasabada ya- şayan teyzesinin yanına gönde- rilen on dört yaşında, cinsel de- neyimlere fazla meraİdı bır genç Vozileona sınlsıklam âşık bir oğ- lanın "dgun" insanlar arasında büyüme çabalannı venyordu bı- 'Kayıp KatiUer', Gürcü yönetmen Dito Tsintsadze'nin Gürcü süıemasının •absurd" gekneğine özgün bir yorum getiren güncel bir fıhn (solda). Fesrivalin baş konuğu Cengiz Aytmatov, ideolojik sansûrûn yerini arnk para sansûrünün akfağmı beürtti. (üstte). raz yüzeysel bif hicivle. Can To- ©V'ın "GözdenlrakBirKış'' fil- mi ise Budapeşte'de yaşayan Türk kökenlı yönetmenden bir Macar "Cmema Paradiso" idi. Yanşan fılmlerin en ilginçle- rinden ikisi, beklendiği gibi jü- rinin de gözünden kaçmadı. 20.000 mark içeren baş ödülü alan "Kayıp Katilkr" (Lost Kil- lers) Almanya'da yaşayan Gürcü yönetmen Dito Tsintsadze'nin Gürcü sinemasının "absürd" ge- leneğine özgün bir yorum getir- dığı güncel bir filmdi. Yabancı- lann, kaçak işçilerin ve işsizlerin takıldığı bir Mannheim barını merkez alarak ıki çıft insanın öy- külenni veren bu filmın hemen hemen tüm ö^unculannın ama- tör olması da ayn bir ilginç ko- nuydu. Alman yönetmen Achim von Borries'in "ingBterer (England) filmı 10.000 mark ikıncı ödül ve Halk ödülü 2.000 markın yanı sıra Ekümenikjüri ödülü ile Ulus- lararası Film Kurumlan Federas- yonu'nun Don Kişot ödülünü de aldı. Film, 26Nisan 1986'daya- şanan Çernobil faciası ardından bölgeye yollanan ikı askerin, Si- vastopollu macerasever Valeri ile en yakın arkadaşı Victor'un öy- küsü. Şımdi Valen hastadır ve yaşamını noktalamasına pek az zaman kaldığını öğrenince dü- şünü gördüğü Ingiltere'ye doğ- ru uzun bir yolculuğa çıkar. Ama ılkönce Berlın'e uğrayıp arkada- şı Victor'u bulmalıdır. Çünkü In- giltere düşünü bir zamanlar bir- likte kurmuşlardır. Oysa ölüm çoktan alıp götürmüştür Victor'a Valen ise Ingiltere yerine gide gide ancak Calais'ye kadar gi- debilir. Filmin dört ayn jüriyı et- kileyenbaş öğeleri sevgı, dostluk, sorumluluk ve düşlenn önemi üzerine hümanist bir öyküyü gün- cel bir çerçeve içinde verebihne- siydi. Beş gün süren bu özgün fıhn şenliğı, adı ile şenliğın ana te- masını özetleyen ödüllü bir ılk fihn, Alman Vanessa Jopp'un "Amerika'yıUııut" (Vergiss Ame- rika) fılmi ile son buldu. Violette Leduc, Gallimard kitabını sansürleyince intihara teşebbüs etmişti Yasaklı roman 50yıl sonrayayımlandı KültürServisi- Fransa'nın öncû lezbiyen yazarlanndan Violette Le- duc'ün, üci yeniyetme kız öğrenci arasındaki tutkulu ilişkiyi konu alan 'Therese ve Isabefle' adlı romanı, sansüre uğramasmdan yaklaşık 50 yıl sonra yayımlandı. Leduc, savaş zamanı Paris'e gel- diğinde edebiyat tutkusuyla yanan genç bir yazardı. 401ı yıllarda iki ba- şansız kitap yayımladıktan sonra fe- minist filozof Simoae de Beanvo- ir'un tavsiyesiyle, savaş sonrasında Paris'in edebiyat dûnyasında yer edinmesini sağlayacak bir roman üzerinde çalışmaya başladı. Kendi lezbiyenlik deneyimleri, savaş öncesi yaptığı başansız evli- liği, başmdan geçen kürtaj ve anne- siyle olan ilişkisini ele alarak altı yıl süreyle roman üzerinde çalışan Leduc, yayrmcısıGaUnnard'msan- sürüyle karşılaşmca intihara teşeb- Ledoc, fizflod aşkm heyecanuu mümkün olabildtğinçe aniatmayı amaçhyordu. büs etti. Gallimard, kıtabın yayım- lanmamasırun gerekçesird, genç yaş- taki insanlann eşcinsel ilişkisinin doğrudan anlatıhnasmın uygunsuz olacağı ve skandala yol açabileceği biçiminde açıkladı. Leduc, 1972'de ölümünden son- ra yayımlanan biyografisi *La Chas- se a rAmour'da kendisini şöyle sa- vunuyor: "Therese ve IsabeDe tû- müyle saf vetecrübesizler. Bir kolej- de üç gün, üç gece sevişiyor ve bun- da bir kötülük görmüyoriar." Kendi ifadesine göre Leduc'ün amacı, fiziksel aşkm heyecanını mümkün olabildiğince anlatabil- mekti. Le Monde'un yorumuna gö- re Leduc'ün romanı, coşkulu bir li- rizm, insan ilişkilerinin tanımlan- masında açıklık ve cinsel çılgınlık içeriyor. Liberation'dan François Rrviera ise Leduc'ün tarzının günümüzün provokatör yazarlanndan çok daha canlı ve otantik olduğunu belirte- rek 'Therese ve lsabeüe'in baştan çı- kancı sır dünyalannın, günümüzde banal bir şekle bürünen erotik gele- neğe yaşam verdiğine değiniyor. YAZIODASI SELİM İLERİ Tanpınar, Konya, . Mevlana . Yapı Kredi Yayınlan'nda yeniden yayımlanan Beş Şehir çok sevdiğim bir krtaptır. Ahmet Handi Tanpt- nar1 ! yeniden okumak daima gerçek mutluluktur. Beş Şehir'i günün birinde 'eleştirel bas/m'ıyla oku- mak aklımın ucundan geçmezdi. önce Kaşgar dergi- sinde okudum: Eleştirel basımı hazıriayan M. Fatih Andı, Tanpınar'ın basımdan basıma, daha doğrusu Ülkü tefrikasından basımlara, eserine neler ekleyip eserinden neler çıkardığını 'Beyoğlu' odağı çerçeve- sinde kaleme getiriyordu. Hem ilgimi çekti, hem şaştrdım. Eserlerin özel öykü- lerini yazık ki pek bilmiyoruz. Eleştirimiz üzerinde dur- mamtş. M. Fatih Andı'nınyetkin çalışmasınaTanptnartutku- nu olarak nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Eser- den çıkartılmış parçalar, bizi alıp nerelere götürmüyor ki... Yalnız "Istanbul" bölümünden 'Beyoğlu' çıkarblma- mış; "Konya"nın sayfalan arasından Mevlana'ya ait bir bölümden de vazgeçilmiş. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ruh dünyasını kavramak, duyumsamak açtsından da dikkatle okunması gereken bir çıkartım. Tanpınar, Konya'dan söz açarken 699 yılının o müt- hiş günlerinden söz açar. Sanki bir önsezinin, yüzyıl- lan açımlayacak bir önsezinin yordamını kurcalamak- tadır. Anadolu, "Moğol Tahsildariannın" pençesine düş- müş, korkuyteyaşamakta, kovuklarda, magaralardaotur- makta, kıtlık içinde, kemırecek ot bulamamaktadır. Zu- lüm ve veba Anadolu'nun bedbaht insanını bir arada yakalamıştır. Artık her türlü felaket toprağa üşüşmek- te, insanlan insafstzca ezmektedir. Bu cehennem tablosunun tek aydınlığırn, Huzur ro- mancısı, Mevlana'nın şahsındaveeserinde görür. Mev- lana 'aşk'tan konuşarak birçok yoksunluga seslen- mekte, birçok endişeye ümitlerin sesini duyurmaya çalışmaktadır. Şiiri inkâr eden bu adam yeryüzünün en tuhaf, en etkileytcı şiirleonden bırinı söyler. Mevlana yıkım ve yı- kılıştan söz açmaz görünmesine karşın, bitmeztüken- mez bir aynlık acısını seslendirir. Ahmet Hamdi Tanptnar şu yorumu gereksinir "Onun dünyası hareket halinde bir dünyadır. Bura- da herşey yaraücı aydınlığın ve aşkın kendisi olan A1- lah'm etrafında döner, ona doğru yükselir, onda kay- bolur, ondan doğar ve aynlır, tekraronunla ve birbiriy- te birteşir. Her şey burada birbirini özler, birbirinin ay- nıdır, birbirine cevap verir. Bu mahşerde ne öldüren, ne öldürülen, ne seven, ne sevilen birbirinden fark edilir." Son cumlenin bir kardeşini Sahnenin Dışındakiler'de yakalanz: "Zalim mazluma, öldüren ölene sıkıca yapışmış, se~ lin ortasında onunla beraber akıp gidiyorlardı. Fakat bazen bir dalga, insanı bir kenara abyor, o zaman in- san oyunu bütün çıplaklığıyla, korkunç ve sonsuz ma- kineyi herparçası ayn ayn işler görüyordu." Sahnenin Dışındakjler'de zaman Mütareke yıllandır. Inancın en yıiksek nitelendiriHşı, Mevlana'nın esin kay- nağı, şimdi "korkunç ve sonsuz makine"ye dönüş- müştür. * Tanpınar, Karamazov Kardeşler'deki Sodom ve Mer- yem ülküsü iç içeliğini belki de en çok hissetmiş yaza- nmızdır. Yazabüsem, bir gün hikâyesiniyazmak istediğim uzak bir akrabamız van M. Abla 1950'lerin Istanbul'unda. M. Abla sıkak Konya'ya gidiyor, Mevtana'yı ziyaret edi- yor. Göztepe'deki evde bir Mevlevi tekkesinin havası esmekte. Fakat her şey biraz da Yakup Kadri'nin Nur Baba'sıdır. Yasaklanmış olanla yüceltilmiş olanın bu muthiş biriıkteliği, o zaman, o yaştayken bile gönlümü yakardı. Tanpınar'ın Konya bölümünde çıkarttığı, değiştirdi- ği satırlar, serüvenin daha çok 'bireysel' yanıyte itintili. Bana M. Abla'yı o satırlar anımsattı. Tanpınar, yeniden yazımda 'toplumsal'a ağırlık ve- riyor, Mevlana'nın sözünden kılavuzluk edinmek ısti- yor. Yazann yaklaşımıyla, Anadolu bu söze "o kadar akide ve görenekaynlığının, kin ve kanınarasındanya- ralı bir hayvan gibi sürüne sûrüne" koşmaktadır... Takvimde tz Bırakan: •"& " "r' "Gerçeklerden kopan bir insan bir daha onlara dö- nemez, çaresizbirhaldeboşluğayuvaıianır. Onun için artık hiçbir kurtuluş yolu olamaz. İşte Napolyon da - pek az insanın başına gelen bu acıklı durumda- boş- luklarda yuvarianmakta ve o yüce kalbini parçalaya- rak ölmekzorundaydı." Thomas Carlyte, Kahraman- lar (1841), Beyaz Balina Yayınlan, Behzat Tanç çevi- risi, 2000. Sıtkı Kösemen Pamukbank Fotograf Gatensi'nde • Kûltûr Servisi - Sıtkı Kösemen'in 'Ohna Hali' isimli fotograf sergisi, Pamukbank Fotograf Galerisi'nde sanatseverlerle buluşuyor. Çağdaş ve öznel deneme çahşmalanyla tanman Sıtkı Kösemen'in fotoğraflan kurgudan ve dramatik öğelerden uzak, 'anndınlmış' görüntülerle örülü bir sıradanlık içeriyor. Dürüst ve sıradan anlatımıyla sanatta gerçekçihk anlayışma yeni bir boyut kazandu-an Kösemen sıradan insanlann 'ölümsüzleştirilmesi' yoluyla kentsel yaşamın ve tüketim sisteminin insanı adsızlaştırmasmı sorguluyor. 'Ohna Hali' fotograf sergisi, popüler kültürün ironisine ve sanat imalatı yapma kaygısma başkaldırarak sıradanlığı geleneksel sanat normlanmn dışmda yeniden yorumluyor. 23 Aralık tarihine dek devam edecek olan sergi, Pamukbank Fotograf Galerisi'nde pazar ve pazartesi hariç her gün 10:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. , - 1İç Kuruşluk Opera'Enka Vakffnda • Kûltûr Servisi - Enka Vakn'mn düzenlediği 'Kültür Programı 2000'de bugün saat 20.00ye Enka Oditoryum'da tzmit Şehir Tiyatrosu 'Üç Kuruşluk Opera'yı sahneleyecek. Bertolt Brecht'in 'Uç Kuruşluk Opera'sı (Die Dreigroschenoper) Türkiye'de 1988-1989 sezonunda tstanbul Devlet Tiyatrosu'nun repertuvannda yer ahnasının ardmdan ikinci kez sahneleniyor. Düencilerin, hayat kadınlannın, gangsterlerin dünyası üzerinden Brecht'in toplumsal eleştirisinin kıvrak, neşeli, canlı ve hareketli bir çerçeve içinde verdirildiği oyunda 13 kişilik orkestra ve 23 kişilik oyuncu kadrosu yer alıyor. Genel sanat yönetmenliğini Işıl Kasapoğlu'nun yaptığı oyunu fngiüz yönetmen Malcolm Keith Kay sahneye koydu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle