Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
HADff'e
katılımlar
• ANKARA (AA)-
Kendılenni "Demokrasi
Hareketı" olarak
adlandıran ve aralannda
eski HADEP Genel
Başkanı Murat Bozlak ile
eski DEP
milletvekıllerinin de
bulunduğu bir grup,
çalışmalarını sona
erdirerek HADEP'e
katıldı. HADEP Genel
Başkanı Ahmet Turan
Demır, parti genel
merkezinde düzenlenen
törende yaptığı
konuşmada, partisinin
Türkiye'de demokrasi
güçlerinin bir araya
gelmesini savunduğunu
söyledi. Demir,
katıhmlann HADEP'e çok
önemlı katkılar
sağlayacağını kaydetti.
Müdürü vurana
17 yıl
• ADANA(AA)-
Adana'da, E Tipi Kapalı
Cezaevi 1. müdürü ile
infaz koruma memurunu
tabancayla yaralayan 2
sanıktan biri 17 yıl 6 ay
ağır hapse mahkûm edıldi;
diğeri beraat etıi. Sanık
YusufÜnaldı, 23 Aralık
1999 tarihınde Dervişler
Mahallesı'nde, Adana E
Tipi Kapalı Cezaevi 1.
Müdürü Mehmet Temır'e
silahh saldmda bulunmuş,
olayda müdür ve yanında
bulunan Celıl Durmuşoğlu
yaralanmıştı.
Uyuşturucu
operasyonu
• YÜKSEKÖVA(AA)-
Hakkân'nın Yüksekova
ilçesınde gerçekleştinlen
iki ayn operasyonda 41.5
kilo bazmorfm, 6.5 kılo
eroin ele geçinldi.
Jandarma Komutanlığı'nca
düzenlenen baskında,
Yukan Güveç köyünde Isa
Özdemir'e ait evde 14 kilo
bazmorfm bulundu.îlçenin
Demirkonak köyü Çukurca
mezrasında H.E'ye ait evin
yakındakı bahçede toprağa
gömülü vazıyette 6.5 kilo
saf eroin, 27.5 kilo
bazmorfin, 17 kilo eroin
artığı ve 43 litre
asitanhidnt ele geçinldi.
Olayla ılgılı olarak
f özdemır'in yanı sıra 5 kişi
gözaltına alındı.
Açıklama
- • Haber Merkeri - Berlin
- Büyükelçimiz Tugay
Uluçevik, gazeteiıjzın 17
> Eylül 2000 tarihli sayısmda
yayımlanan 'Şeriat Çağnsı'
başlıklı haberle ilgili bir
- açıklama yaptı. Haberde
Avrupa'daki irtica
, faaliyetlerine destek
, verdiği iddia edilen
Uluçevik, açıklamasmda
- şunlan kaydetti: "Atatürk
ilke ve inkılaplannı ve
başta laiklik olmak üzere
devletimizin anayasada
belirlenen temel
niteliklerini benimseyen,
içine smdiren ve meslek
hayatı boyunca bu ilkelere
, sadık kalarak görevini ifa
eden bir devlet
L memuruyum.
Bugüne kadar hiçbir irticai
örgüte veya faaliyete
destek vermediğim gibı
tam tersine. bu tür zararlı
örgüt ve faaliyetlere karşı
her zaman mücadele ettım
ve yurtdışmdaki
görevlerim sırasmda da
yurttaşlanrruza bu konuda
gerekli uyanlarda
bulunmuşumdur.
Bu asılsız haberinızle ilgili
olarak 18 Eylül 2000
tarihinde Dışışlen
l Bakanlığı Sözcülüğü'nce
» yapılan açıklamada haberin
} doğru olmadığı ve haberde
Berlin Büyükelçisi olarak
adıma yapılan atfın yanlış
olduğu açıkça belirtıldıği
halde gazetenizde bu
açıklamaya da yer
verilmemış olması
üzücüdür ve gazetecilik
ilkeleriyle bağdaşan bir
tutum değildir."
İsraiPden ithal edilen kayıp silahlar için açılan 2. dava Ankara'da başladı
'Silahlar Çatlı'yâ verildi'ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Is-
raıl'den şaibelı bir şekılde ıthal edılerek
Hospro Şirketi tarafindan emniyete hi-
be edilen silahlann kaybolmasıyla ilgi-
li olarak açılan ikincı dava Ankara'da
başladı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Hü-
seyin Yalçın tarafindan ha-
zırlanan iddianamede, ka-
yıp silahlann, dönemin
Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar'ın talımatıy-
la Korkut Eken tarafindan
yurtdışında bir operasyon-
da kullanılmak üzere Ab-
duDah Çath'ya verildiği be-
lirtildi.
Hospro Şirketi'nce Em-
niyet Genel Müdürlüğü'ne
hibe edilen 10 adet 9 mm
Mikro Uzi, 10 adet Süper
Mg, 11 adet 22 kalibre Be-
retta marka tabanca ve bu
tabancalara ait susturucular
ile 1 adet AL 50 Hv roketa-
tann kaybolmasıyla ilgili
olarak haklannda dava açı-
lan eski Emniyet Genel
Müdürlüğü Özel Harekât
Dairesi Başkan Vekıli Ibra-
him Şahin ile eski Emnıyet
Genel Müdür Danışmanı
Mehmet Korkut Eken'in de
aralannda bulunduğu 6 ki-
şinin yargılanmasma baş-
landı.
Ankara 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde bugün gö-
rülen davamn ilk duruşma-
sına, tutuksuz sanıklar Er-
tuğrulOgan,Necmetön Er-
can ve avukatlan ile müşte-
kı lçışlen Bakanlığı'nın
avukatı SemaOzgül katıldı.
Sanıklar Ibrahim Şahin,
Mehmet Korkut Eken, Lüt-
fi Eraslan ve Şemsettin
Canpolat getanedL İddiana-
menin okunmasının ardın-
dansorgusu yapılan Ertuğ-
nıl Ogan, savunmasında, o-
laytarihinde EmniyetGenel Müdür Yar-
dûncısı olduğunu betirterek Hospro Şir-
keti tarafindan silahlann bedeisiz gönde-
rihnesi için müracaatyapıkfağnu ve o nay
ahndığını anlaro. Ogan, silahlann geldi-
ğinden haberi olduğunu, ancak bedel
ödenip ödenmediği konusunda bilgisiol-
madığmı söyledL Ogan, silahlar testim
alındıktan sonra nerelerde kullanıkhğı-
Ankara Cumhuriyet Savcılıği: Kayıp silahlar,
yurtdışında operasyonda kullanılmak üzere eski Emniyet
Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın talimatıyla Korkut Eken
tarafindan Abdullah Çatlı'ya verildi.
tĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
nıbflmediğinibefirterekberaatiniistedL
Emniyet Genel Müdürlüğü'nde APK
uzmanı sanık Necmettin Ercan da sa-
vunmasında, olay tarihinde Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü'nde Ikmal Bakım Daire
Başkanı olduğunu, 1994 yılının sonu,
1995 yılının başında bu görevden aynl-
dığını söyledi.
Hospro Firması'nın, Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne silah hibe edeceğine da-
ir müracaatta bulundugunu belirten Er-
can, bunun üzerine hibe işlemlerinin ya-
pılması için ilgili birime dilekçe havale
edıldığını kaydetti. Işlemlerin tamam-
lanmasının ardından ilgili fırmanın ko-
liler halinde silahlan gönderdığını ıfade
eden Ercan, "Ben kolilerin icerisinde ne
olduğunu, nasal bir silah olduğunu bfl-
nüyordum" dedi. Hospro fîrmasınca hi-
be edilen silahlann sayılması için sayım
komisyonu oluşturulduğunu belirten Er-
can, silahlann, kendisinin yer almadığı
sayım komisyonundaki yetkililer tara-
findan demirbaşa kayıt ettirildiğini bil-
dirdi. Ercan, silahlann hibe
olarak gönderildiğini bildi-
ğini ifade etti.
Ankara 6. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde aynı konu
ile ilgili olarak görülen da-
vamn beraatle sonuçlandı-
ğmı belirten Ercan, bu dos-
yanın incelenmesini ve be-
raatine karar verilmesini is-
tedi.
Mahkeme Başkanı Nec-
det Yaman, Ankara 6. Asli-
ye Ceza Mahkemesi'nden,
aynı konu ile ilgili görülen
dava dosyasının incelen-
mek üzere istenmesine ka-
rar vererek duruşmayı erte-
ledi.
Ankara Cumhuriyet Sav-
cısı Hüseyin Yalçın tarafin-
dan hazırlanan iddianame-
de, Hospro Şirketi'nce Em-
niyet Genel Müdürlüğü'ne
hibe edilen ve 25 bin dolar
ödenerek satın ahndığı be-
lirtilen silah ve malzemele-
rin, 31 Arahk 1993 ile 15
Haziran 1994 tarihleri ara-
sında 7 ayn gümrük kapı-
suıdan yurda girişinin sağ-
landığı ve Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne teslim edil-
diğı belırtiliyor.
İddianamede, sevk ve
teslim işlemleri tamamla-
nan, son kullanıcı belgesi
verilen 10 adet 9 mm Mik-
ro Uzi, 10 adet Süper Mg,
11 adet 22 kalibre Beretta
marka tabanca ile bu taban-
calara ait susturucular ile 1
adet AL 50 Hv roketatann
kayboldugu, demirbaş ve
depo kayıtlannda yer almadığının belir-
lendiği kaydediliyor.
3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meyda-
na gelen trafik kazasına kanşan 06 AC
600 plakalı otomobilde ele geçirilen ruh-
satsız 5 adet silah arasında yer alan 22 ka-
libre Beretta marka tabancanın, Hospro
Şirketi aracüığı ile yurda sokulan silah-
lar arasından olduğu ifade edildi.
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davaya, Susurluk davasnun da sanıklan olan ve tutuksuz yargüanan polis memurlan Ayhan Çarkm, Ercan Ersoy, Oğuz Yorul-
maz, Mustafa Altunok. Topal'm iş ortaklan Sami Hoştan, Fevzi Bir ile sigortacı Serdar Özdağ kanİch. (Fotograf: KAAN SAĞANAK)
Cinayet raporunda sözü edilen silahın emanet memurluğunda olmadığı ortaya çıktı
Topal davasında kayıp silahIstanbul Haber Servisi- Kumarhane-
ler krah olarak tanınan Ömer Lütfı To-
pal'm öldürülmesınin ardmdan emni-
yet görevlilerince hazırlanan tutanakta
ele geçirildiği belirtilen uzi marka silah
ile şarjör ve 3 adet merminin adli ema-
net memurluğunda bulunmadığı ortaya
çıktı.
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde görülen 4'ü özel timci 8 sanığuı
yargüandığı davanın dünkü oturumuna
Susurluk davasınnı da sanıklan olan ve
tutuksuz yargılanan polis memurlan Ay-
han Çarİan, Ercan Ersoy, Oğuz Yorul-
maz,Mustafa Altunok, Topal'm iş ortak-
lan Sami Hoştan, Fevzi Bir ile sigortacı
Serdar Ozdağ kaöldı. Eskişehir Ceza-
evi'nde tutuklu sanık Haluk Kıra ıse
oturuma katılmadı.
Mahkeme başkanı, Istanbul 6 No'lu
DGM'den istenilen Susurluk davası dos-
yasınm, klasör sayısı çok fazla olduğu
için gönderilmediğini tutanaklara geçir-
dı. Başkan, DGM'nin, mahkemenin
dosyadan istedığı evraklan belirtmesı-
ni istediğini bildirdi. Cumhuriyet savcı-
sı ise görüşünde, emniyet görevlilerin-
ce suçun işlendiği tarihte hazırlanan tu-
tanakta ele geçirildiği belirtilen uzi mar-
ka silah ile şarjör ve 3 adet merminin ad-
li emanet memurluğunda bulunmadıgı-
na dikkat çekti. Savcı, Emniyet Müdür-
lüğü'nden silahın durumunun sorulma-
sını istedi. Mahkeme heyeti, savcuıın
görüşü doğrultusunda karar vererek otu-
rumu erteledi.
Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Çeliker, Cumhurbaşkanı Sezer'e destek verdi
'Mffletvekfllerini liderler seçiyor
9
ANKARA/tSTANBUL/AnANA
(Cumhuriyet)- Türk Parlamenterler Bir-
liği Başkanı Zeki Çetiker, Cumhurbaşka-
m Ahmet Necdet Sezerın, "MiDetvekO-
lerini liderler seciyor, önce bunu düzeft-
mek lazun" görüşüne destek vererek si-
yasi partiler ve seçim yasalannın, millet-
vekillerinin, milletle bütünleşmesini sağ-
layacak şekılde değiştirilmesini istedi.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Baş-
kanı Ercan Karakaş da milletvekili aday-
lanmn önseçimle belirlenmesinin lider
sultasını kıracağını savundu.
TPB Başkanı Celiker ve Yönetim Ku-
rulu üyeleri, Ömer Izgi'yi, TBMM Baş-
kanlığına seçilmesinden dolayı ziyaret
ederek kutladılar ve Başkan Izgi'ye,
TPB 'nin onursal başkanhk belgesini sun-
dular. Çeliker, yaptığı konuşmada Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Sı-
yasi Partiler Yasası'nda yapüması gere-
ken değişikliklere ilişkın görüşlerine de-
ğindi ve TPB olarak Cumhurbaşkanı Se-
zer ile aynı doğrultuda olan düşünceleri-
ni uzun zamandu" her platformda dile ge-
tirdiklerini söyledi. Çeliker şunlan kay-
detti : "Bu çerçevede haznianacak bir Si-
yasi Partiler Yasasu Mecös'in halk naza-
nndaki güvenini, saygınhğııu kat kat art-
üracakör. Bu, basında yeraklığı gibi lider-
lere bir güvensiztik olarak anlaşdmama-
h. Vatandaşm seçtiği kişiye olan girveni
başkadır. Bderin seçtiği ve önune dayat-
mayla koyduğu kisiye güveni başkadır."
SODEV Başkanı Karakaş da yaptığı
açıklamada, Cumhurbaşkanı Sezer'in
görüşlerine aynen katüdıklannı belirte-
rek "Kendi içinde demokrasi flkelerine
uymayan partUerin. tophunda ve deviet-
te demokrasiyi gerçekleştirme iddialan
üıandıncı değUdJr" dedı.
Türkiye'de, sıyasetin ve sıyasi partile-
nn demokratikleşmesı gerektiğini kay-
deden Karakaş şöyle devam etti: "Ulke-
mizdeki partiler genelde Hder merkezli
partilerdir. Dderler, neredeyse tek belir-
İeyicidir ve genelde tek adam da\Tanışı
sergilemektednier. Bu da partiiçidemok-
rasinin geüşmesini güçleştirmektedir. Bu
nedenle, Shasi Partiler Yasası'nda parti
içi demokrasi>i gü\ence amna alacak de-
ğişildikler yapüması kaçınılmazdır. Mil-
ktvekfli adaylannın önseçimle behrlen-
mesiveseçmenleretercihhakkıtanuuna-
sı, hem lider sultasını larmak hem de seç-
meni onay mercü ohnaktan kurtarmak
için zorunhıduıf
Türk Belediyeler Birh'ği ve Adana Bü-
yükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak
da yaptığı yazılı açıklamada, "Cumhur-
başkanımız hislerimize tercüman ohnuş-
tur" dedi. Demokrasi dersi veren bu söz-
leri alkışladıklannı belirten Durak şunla-
n söyledi: "Demokratik ohnayan parti-
ler, demokrasi adına nasılçaba gösterebi-
Br? Siyasi partilerimizdeki demokrasiek-
siknğuıin bir an önce giderümesi gerek-
mektedir."
GLOBAIj^LİTtKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Seçimlere Bin Hattadan
Az Kaldı, Ama...
Amerikan toplumu, Kennedy-Nixon yanşından
bu yana tarihinin en başabaş süren başkanhk se-
çimleri sürecinin sonuna geliyor. Adaylar arasında-
ki çekişmenin şiddeti, hâlâ, neredeyse izleyicilerin
uykusunu getirecek kadar düşük. Seçimlere bir haf-
ta kaldı, ama "Cumhuriyetçilerın adayı W.G. Bush
mu, yoksa Demokratların adayı Al Gore mu kaza-
nacak?" sorusuna cevap vermek, hâlâ çok zor.
İki aday, yaklaşık iki yıl önce seçim kampanyala-
nna başladıklarında, I. Clinton hükümetinin Çalış-
ma Bakanı Prof. Robert Reich'e göre her ikisinin
de seçmen desteği yüzde 40 dolaylanndaydı. Her
iki aday da kampanya stratejilerinde, ortadaki ka-
rarsız yüzde 20'nin isteklerini ve ruh halini hedef al-
dılar. Işte bu taktik, Reich'e göre "orta zeminin or-
talama bayağıhğının seçimlere damgasını vur-
masına neden oldu" (The Observer, 29/10). Bush
biraz "sola", Gore da biraz daha "sağ"a gelerek
merkeze yerleştiler. Gündemde son derece önem-
li savunma, dış politika, toplumsal ve çevre sorun-
lan olmasına karşın adaylar, bu "orta zemini" oluş-
turan kararsızlan çekmek için, aralanndaki farklan
yumuşatarak, Amerikan toplumunda kutuplaşma-
ya yol açan kürtaj, silah denetimi gibi konulan söy-
temlerinden çıkardılar. Sonuç olarak geride, Bush'un
kampında "sefkatJi muhafazakârtık", "liderlikya-
pan lider", "devlete değıl halkına güvenmek"; Go-
re'un kampında da "pragmatist idealizm", "fec-
rübeli, bilgili lider", "küçükazınlığın değıl büyükço-
ğunluğun temsilcisi", "bırakın sizin için mücadele
edeyim" gibi, belirsizliği adeta yavanhga ulaşan slo-
ganlar kaldı. Şefkatli muhafazakârtık, Bush'un
gerçek çizgisini gizlemek için, adeta ilacın üzerin-
deki şeker gibi bir şey. "PragmatJk idealizm" ise
venlen sözlerin tutulmayacağının daha şimdiden bir
itirafı: Şimdi söz veriyorum, ama daha sonra, pra-
tikte ne yapacağım belli olmaz...
Tüm bunlar için, dikkatlerin adayların kimlikleri
üzerindeyoğunlaştığı; balonlaria, konfetılerie, ban-
do mızıkayla adeta karnaval havasında yaşayan
ABD seçimleri geleneğine bakarak "Yenibirşeyyok
kü" denebilir. Ama bu kez, eskiyle karşılaştınldığın-
da, adeta niteliğe ilişkin bir fark var.
ABD eskiden beri, kitlesel üretimin yüksek düze-
yine atıfla, "tüketim toplumunun" ilk vatanı olarak
bilinir. Bu toplumda dikkatler tüketim araçlan üze-
rindedir. Günlük yaşam, reklamlann, mallann gö-
rüntülerini taşryan imajlann bombardımanı altında
geçer. Bu, Guy Debord'un daha 1967'de, La So-
ciete du Spectacle başlıklı, artık klasik sayılabile-
cek çalışmasında, biraz da zamanından önce, "eko-
nominin bizzat kendisinin kültürel bir metaya
dönûştûğü" çağdaş kapitalizmin genel özelliği ola-
rak saptanan durumdur. 1980'lerde, Reagan-
Thatcher yönetimlerinin, birdenbire hızlandırdığı
yeni metalaşma atılımı (önce serbest piyasa, daha
sonra da küreselleşme adıyla pazaıianan süreç). o
güne kadar metalaşmamış kamusal ve özel alanla-
n da sermayenin değerlenme alanınm, kâr dinami-
ğinin içine çekti. Imaj yaratma ve imajlann dola-
şım/tüketim sürecinin hızlanmasıyla ("teknolojik
devrim") meta kültürü yaşamın günlük olagan sü-
reçleri üzerinde tümüyle egemen oldu. 1990'larda,
yeni teknolojinin, yeni bilgi işlem araçlannın, yeni tü-
ketim metalannın devreye girmesi bu egemenliğin
oturmasında büyük rol oynadı. Insanlargiderek hız-
lanan bir biçimde her şeye bir fiyat/deger biçmeye
başladıkça, her toplumsal ilişki, değer meta/biçim-
ler alanında sabitleştirilerek anlamlandınlır oldu. Üre-
tici ve vatandaş kavramlan, yerini "tûketiciye" bırak-
tı. Böylece, kapitalizmin en derin sımnı, ona niteli-
ğini veren ilişkilerin "konuşulmasını sağlayan" kav-
ramlar ve ifade biçimleri günlük siyasi-kültürel söy-
lemin dışına itildi. Yüzey biçimleri tek gerçeklik ha-
lirte geldi.
Bu seçimlerde yukanda kabaca özetlediğim sü-
recin, bir adım daha giderek mantıksal sonuçlanna
ulaştığı görülüyor. Adaylar kampanyalannı "ortaze-
min" üzerinde yoğunlaştınnca aralanndaki farklar si-
linmeye başladı, teknolojik gelişmelerinde katkısıy-
la adaylann stilleri büyük önem kazandı, Bu seçim-
lerde bilgi işlem ve iletişim endüstrisinin tüm olanak-
lan harekete geçti, "orta zemin" mikroskop altına
alındı; istedikleri, sevdikleri, nefret ettikleri, giyim-ku-
şam, renk gibi zevkleri, benimsediği duruş, davra-
nış, ses tonu gibi özellikleri, hatta en çok kullandığı
deyimler, en yeni şakalar, kısaca genel anlamıyla
egemen stil bulunup ortaya çıkarılmaya çalışıldı.
Adaylar bu egemen stili temsil etmeye giriştiler. Bu
durum, üç TV tartışmasından sonra izleyicilerie ya-
pılan görüşmelerde tüm açıklığıyla ortaya çıktı. İz-
leyicilerin aklında kalan, adaylann konuşma tarzı, s-
estonu, kullandığı deyimler, savunduğu değil inan-
dıncılıkdüzeyi, sevimlilik, samimiyet derecesi, özet-
le, bir "adayyaratma makinesi" tarafindan kurgula-
nan ve bir araya konan biçimlerin oluşturduğu stil
idi. Yale Üniversitesi İş Idaresi Bölümü'nden Prof.
J.G. Koppell'in işaret ettiği gibi "Stil, eskiden,
töz'ün önüne geçerdi, şimdi arbk yerine geçmiş-
ti" (LA.Tımes, 30/10)
Karşımızda, Peter Sellers'ın unutulmaz filmi
"Orada var olmak"tak\ (Being there), geçmişi olma-
yan, içine her isteyenin her anlamı koyabileceği ge-
nellikteki ifadelerie konuşan, "mükemmel", amafil-
min sonunda da hiç bir "ağırlığı" olmadığı için far-
kında bile olmadan, suyun üzerinden yürüyüp gide-
bilen, başkan adayı gibi adaylar var. Bu durumu, tüm
toplumsal ilişkilerin metalaşmasının, tüm değerie-
rin fiyatlara dönüşmesinin, tüm kimliklerin de ser-
mayenin egemeniiğine tabi kılınmasının olağan bir
sonucu olarak saptamak mümkün. Ancak, bu "ola-
ğanlık", dünyanın en güçlü ülkesinde, siyasi süreç-
lerin böylesine insani ve toplumsal ilişkilerden ann-
dınlmış bir biçimde sermaye ilişkisine tabi kılınmış
olmasının korkunçluğunu ortadan kaldırmıyor.
Uıksoy'dan Sezer'e yanıt
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Başkanvekili Ali Ilıksoy, partilerin kendi ıçlerinde
demokrasiyi işletmemesinden yakınan ve
milletvekillerine "yasama yetkısine sahip
çıkmalan" çağnsmda bulunan Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'e yamt verdi. Ilıksoy,
Sezer'e yanıt da ıçeren konuşmasmda "Bu
Meclis büyük bir Meclis'tir. Milletin iradesinin
en üst düzeyde temsil edildiği bu Meclis'in
üzerinde hiçbir kurum ve kuruluş yoktur.
Kimsenin TBMM'ye etkisi söz konusu olamaz.
Bu Meclis'in hamiliğine kimsenin sahip
çıkmasına da gerek yoktur. TBMM kendi hakkına
sahip çıkabilecek olgunlukta, güçte,
yetenektedir" dedi.