18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA PAZARTESİ SÖYLEŞtLERI Ağtama duvanna sanki yapışmak istercesine vaslanmış bir adam gözyaşlannı başımn iki vanından sallanan buklelerine siiiyordu. Yahudi şeriat yasalanna göre giyinmiş, uzun saçh, uzun sakallı bir Musevi duvara doğru sallanarak dualar okuyordu. Banşa ıızak iilke Israil• Son olarak bir 'kasabın', Şabra ve Şatila katliamlarının baş sorumlusu Ariel Şaron 'un darbe vurduğu barış gerçekleşse bi- le asıl özlem duyulan o sihirli sözcüğe ulaşmaya daha çok uzun süre olduğunu düşündûm: Huzur!.. '•',-.• - ' • Hemen altımızda uzanan binlerce mezar bir gün geleceği düşlenen Mesih 'i bekliyordu. O gün bu mezarlarda yatmakta olan yüz binlerce, belki milyonlarca ölü ilk ayağa kalkan inan- mışlar olma onurunu kazanacaklardı... • TelAviv, Kudüs 'ten çokfarklıydı... Sırtını Akdeniz 'e dayamış bu kent, daha modern, daha kalabahk ve daha vurdumduymazdı... Ya da öyle görünmek istiyordu!.. Heryerde sırhnda tüfeği bir kadınya da erkek askere rastlıvordunuz.. ÜMİTZtLELt Henüz sabahın altı buçuğu olmasma karşın Atatürk Havalimanı tıkhm tıklım doluydu, ba- lık istifi gibi!.. Zorlukla ıl işebildiğim kuyruk- ta yaklaşık bir saat bekledikten sonra kontu- vara ulaşıp biletimi uzattım. Görevli biletime göz attıktan sonra başını iki yana sallayıp bi- letimi iade etti: - Siz Israil'e gidiyorsunuz, onun bölümü özel!.. Özel bir bölümden geçıp, özel sorulara ya- rut venp, özel koşullarda aranarak uçağa bin- mek tuhaf bir duygu!. Ama Israil'e gidiyorsa- nız bu 'özelliklere' katlanmak zorundasınız. Kurulduğu 1948 yılından bu yana, tam 52 yıl- dır sürekli savaş halinde yaşayan bir ülkeye gi- dişin en 'normaJ' yolu bu!.. Israil Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi sekiz gazeteci, Kııdüs, Tel Aviv ve Golan Tepeleri'nde beş gün geçirdik. Olkenin övünç kaynağı ta- nm çiftlikleri 'Kibbutz'lardan birinde gecele- dik. Yetkılilerden bıtmez tükenmez brifingler aldık. Sokaktaki insanlarla konuştuk. Boyu 470, eni 135 kilometre uzunluğundaki bu küçücük ül- keyi kısacık sürede tanımaya çalıştık. Diğer- lerini bilmem ama benim vardığım sonuç pek iç açıcı degildi. Son olarak bir 'kasabın', Şab- ra ve Şatila katliamlannın baş sorumlusu Ari- el Şaron'un darbe vurduğu banş gerçekJeşse bile asıl özlem duyulan o sihirli sözcüğe ulaş- maya daha çok uzun süre olduğunu düşün- düm: -Huzur!.. '&* - Ben Gurion HavaaJanı 'nda uçaktan iner in- mez yüzüme çarpan sıcak dalgası, Ortadoğu- Akdeniz kanşımı bir ülkede olduğumu anım- satmak istiyorgibiydi... Bize tahsis edilen kü- çük otobüsün soğutma sisteminin gayet iyi ça- lıştığıru görünce denn bir soluk aldım!.. Ilk du- rağımız 60 kilometre uzaklıktaki Kudüs'tü.. Kudüs Bir dik yokuşu tırmanıp, geniş bir kavis çiz- dikten sonra Kudüs karşımızda beliriverdi.. Üç dinin kutsal kenti Kudüs eski san renktey- di.. Hemen tüm binalar 'Kudüs taşı' denılen sıcağa dayanıklı taşlarla ınşa edilmişti. Pazar günü olmasına karşın ortalık sakindi. Bu ara- da; Israil'de tatil günleri değişik. Müslüman- lar cuma, Museviler cumartesi, Hıristiyanlar ise pazar günü tatil yapıyor.. Bakanlıkta ilk brifingi aldığımız genç dip- lomat, banş görüşmelerinde vanlan son nok- tayı anlatırken hiç de umutlu görünmüyordu. Camp David'de başansızlıkla sonuçlanan gö- rüşmelerin kilit noktası Kudüs'tü. Israil yıllar önce tüm tepkileri göze alıp başkent ilan etti- ği Kudüs'ü Filistm'le paylaşmaya hıç de he- veslı görünmüyordu. Resmi görüş, diğer konu- larda anlaşıp, 'Kudüs sorununu' zamana bırak- maktı... Ezberledığı bir metnı okuyormuş ha- vasıyla sorulan yanıtlayan genç diplomatın bir cümlesi ise asıl sancıyı anlatıyordu: - Filistin ile her konuda anlaşsak bile yine de banş tam anlamıyla gelmiş sayılmaz. Sun- ye ile sorunlan çözmeden olmaz!.. Sonraki günlerde sık sık aynı soruyu sorduğumuz so- kaktaki Israillilenn çoğu ise Kudüs konusunun tartışılmasınıbile istemiyorlardı. Kullandıkla- Soysuzluğun fotoğraflan Kudüstetd soykınm Müzesi'nde insanın insana zubnü antaohyor. Buz gibi bir ûrperti... tnanmazlık... Acıma... Vedehşet.'.. Kudüsteki Soykmm Müzesi "YadVashenTde hıssettiklerim bunlardı... Dünya Savaşı sırasında Alman Nazilen tara- fmdan sistemli şekilde imha kamplannda yokedı- !en alö mılyon Yahudinın anısına kurulan Yad Vas- hem, insanın insana yaptığı kötülüğün, zulmün ve yok edişin, yine insanlann yüzüne tutulan ay- nasıydı... Ben bu duygunun benzerinı daha bırkaç ay önce "Leningrad Kuşafma Müzesi''nde yaşa- mıştım. Orada da tam ıkı mılyon Rus, ülkelen- ni işgale gelen Nazılere geçıt vermemek ıçın can vermişti... Ama bu farklıydı.. Altı milyon Yahudi bilinçli ve sistemli bir şe- kilde özenle hazırlanmış ımha kamplannda top- luca yok edilmişti... Bunun adı soykınmdı!.. Bir ırkın tamamıyla ortadan kaldınlmasına yönelık bir "operasyon'du... - Yok edilen Yahudilerin bir buçukmilyonu ço- cuktu!.. Soykınm Müzesi'nin girişinde gaz odalanna doğru son yolculuğuna çıkanlann yazdıklan son satırlar, "Last Testaments" başiıgı altında duva- n baştan başa kaplamıştı. Ölüme gidenlerin tut- tuklan günlükler, yazdıklan "son vaayetter" sa- vaşın hemen sonrasında Auschwitz, Dachau. Chelmno, Treblinka, Sobıbor, Bergen-Balden, Majdanek gibi toplama ve ımha kamplannda bulunmuştu... Amsterdamh AnnaFrank'ın gün- lüğünden: "Kim ro'a gördii tüm bunlan bize?. Kim b e Yahudileri diğer insanlardan farkfa yapn?.. Ce- $ur oJ! Bizi ödevim'ute baş başa bırak vesakın şi- kâyet etme, çöziim mutiaka getecek_" Chelmno ölüm kampından bir Yahudi mahkû- mun son sözlen: - Bu satırlan okuyan kişı, yaşadıklanmıza ınanmakta zorluk çekecek.. Ama tüm bu trajedi tamamıyla doğru... Chelmno'nun 12 kilometre uzağında bir ınsan mezbahası var!.. Nymburk gettosundan 12 yaşındaki Eva Pic- kova'nın "Korku" başlıkh şiirinden: "Hayır, ha> ır. Tannm j aşamak tstivoruz/ Lze- rimizdeki numaraların eridiğini görmek istemi- yoru/Aalnı/ca daha iyi bir dünya istiyoruz/Ça- lışmak isriyoruz, ölmek degil!.." Küçük Pavel Friedmann'ın 1942 Haziran'ın- da yazdığı "Kelebek" şnnnden: "_Hiç başka kelebek görmedim/o kelebek en sonuncuvdu. kelebekler maaksef yaşamıyor bu- rada/Gettoda~ n Ve resımler... Yahudilenn düşman olarak ilan editoıeye baş- landığı 1930 lar, "nihai çözüm" adı altında im- ha kamplannda yok edılmeye başladıklan 4O'lı yıllar, olancadehşetıyle siyah-beyaz haykınyor- du... lşte, bebeklerin ve çalışamayacak kadar küçük çocuklann zorla annelerinden kopanldığını gös- teren fotoğraflar... önce onlar yok ediliyordu!.. lşte, "Hipokrat YeminFetmiş Alman doktor- lar, Yahudi mahkûmlar üzennde deney yaparlar- ken... lşte, Yahudilen topluca yok etmekte kullanı- lan ünlü zyklon gazı tenekeleri tşte, topluca çukura atılan "nihai çözüm" kur- banlan!.. Müzenm en üst katında altı milyon soykınm kurbanmın ısımlerinin bulundugu arşrv salonu var- dı. Loş salonu aydınlatan ayaklı lambalar çığlık çığhğa havaya açılmış el fıgürlennden yapılmış- «... Çıkışta yer alan sütunlarda hangi ülkelerde ne kadar Yahudinin katledıldiğı yazılıydı. Polonya, altı ımha kampıyla açık ara bırinciydı: - Polonya: 3 milyon. Sovyetler Birlıği: 1.5 mil- • yon, Çekoslovakya: 300 bin, Transilvanya ve Macanstan: 300 bin, Romanya: 295 bın, Alman- ya: 170 bin, Hollanda: 105 bın, Avusturya: 65 bin, Yugoslavya: 55 bin, Fransa: 90 bin, Litvan- ya: 135 bin, Latvia: 85 bin, Yunanistan: 60 bin. Yad Vashem, ınsan gaddarhğınm, insan soy- suzluğunun nerelere dek uzanabileceğinin yad- sınmaz kanıtıydı... Golan Tepeleri: Süohlonngölgesindeyoşom Golan tepelerinde gördüğümüz her şey ve konuştuğumuz herkesten edindiğimiz izlenim İsrail'in bu bölgede kalıcı olduğu yönünde. Bu bölgedeki sımr bir İsraillinin dediği gibi silahla çizümiş. - Suriye sının nerede başlıyor?.. - Yeşilin bıttıği yerde!.. Golan Tepeleri'ndeyiz. Aşağıda uçsuz bucaksız gibi görünen Sunye toprakla- n... Görüntü gerçekten çarpıcı. Sınınn Israil tarafında elma bahçeleri, pamuk tarlalan ve yeşilin binlerce tonu göz alı- cı bıçimde uzanıyor. Suriye tarafi ise tam anlamıyla bir çöl 1 .. Aynı toprak. aynı güneş, aynı su ve taban tabana zıt iki görüntü!.. Aynı görüntüyle Lübnan sınınnda da karşılaştık. "Good Fence" diye adlandınlan Isra- ıl'ın enkuzey, Lübnan'ınengüneynok- tasında da durum değışmiyordu. Israil askerlennce sıkı sıkıya kontrol edilen sı- nınn diğer tarafi yoksul ve çoraktı. Sı- nınn Lübnan tarafında san renkli Hiz- bullahbayrağı dalgalanıyordu. tsrail'in, ışgalı sona erdirdığı andan itibaren o bölgenın kontrolü Hızbullah mılitanla- nnın kontrolüne geçmişti. Haluk Şahin, sınınn ıkı yakasındaki çarpıcı farklıhğa, sonra da Hizbullah bayrağına baktıktan sonra düşüncesini bir cümleyle özetleyiverdı: - Önemlı olan, toprak ıçın can vermek- ten önce toprağa can vermektir!.. Çok haklıydı. Israil 73'ten sonra Go- lan'da fabnkalar kurmuş, yollann tümü- nü asfaltlamıştı. Toprak göz alabıldığı- ne ekilmişti. Modern yerleşim merkez- leri kurulmuştu. Golan'ın tam ortasındaki Kıneret Gö- lü büyük ölçüde kurutularak son dere- ce venmlı topraklar elde edilmişti. Is- rail'ın dünyaya ıhraç ettiğı şaraplann üzümlen de bu bölgede yetışıyordu... Ve kim ne derse desin Israil, Golan Tepe- leri 'ni geri vermeyi hıç mı hıç düşün- müyordu!.. Konuştuğumuzyöre ınsan- larından ızlediğimız propaganda fılm- lenne dek her şey israil'in bu bölgede kalıcı olduğunu göstenyordu!.. 1973 'te kanlı çarpışmalann yaşandı- ğı tepelerde elıyle Suriye topraklannı işa- ret eden rehberimizin söyledıklen, Go- lan Tepeleri"nın stratejik önemini vur- guluyordu: - Bulunduğumuz noktadan rahatlık- la 60 kilometre ötedekı Şam'daki bir gazetenin başlıklannı dahi okuyabılir- sıniz!.. Eğer bu tepeleri Suriye'ye ve- rirsek aynı avantaja onlar sahip olacak- lar. Bu olacak şey mı?!. Bunun yanında bir de ekonomik ger- çeklervardı. Bugiin İsrail'in ıçmesuyu- nun yüzde 50"sını, meyve-sebze ihtiya- cının yüzde 50 sıni, et ihtiyacının yüz- de 40'ını ve şarap endüstnsi ıçın üzü- mün yüzde 21 'înı Golan Tepeleri sağ- lıyordu! . İsrail'in en venmli 33 tanm çiftlıği, diğer adıyla Kibbutz bu bölge- de faaliyet gösteriyordu. Yılda 2.1 mıl- yon turistin yaz ve kış turizmi için gel- diği merkezler yine bu bölgede bulunu- yordu. Aynca demir-çelikten savunma- ya, plastıkten bılgısayara kadar bırçok fabrika bu bölgede kurulmuştu... Tüm bu venlere bakınca "Golan so- rununun" daha çok uzun bir süre "so- run" olarak kalacağı açıkça görülüyor- du!.. Bırlsraıllının "çokaçıklayıcır 'söz- leriyle bıtırelım: - Bu bölgede sınırlar hıçbır zaman anlaşmaylaçızılmedı.. Sılah zoruylaçı- zildi \e korundu!.. Bızden nefret eden Araplarla imzalanacak bir banşa inan- mıyoruz. Savaşı ancak kuvvetlerdenge- sı önler!.. n dil bile ortaktı: Aynı toplantıda Kudüs'ün toplumsal yapısı üzerine de bilgi aldık. Israil"e göç edenlerin en az yüzde onu bu kente yerleştınlıyordu. Özel- lıkle de Rusya'dan gelenler... Çünkü Rus Ya- hudilen bılgısayar endüstnsınde kullanılıyor- du ve Israil Kudus'te bir nevı 'silikon \adisi" oluşturuyordu. Dınci Musevılenn de ağırlıklı olarak bu dalda çalıştıklannı öğrenınce Star ga- zetesinden Semih Idiz günün espnsını patlat- tı: - Hi-Tec Fundamentalıstler!.. Afllama duvarı Kudüs'ün parçalı dinsel yapısı eğıtimde de kendinı göstermişti. Nüfusun üçte biri Arap eğı- timı, üçte biri Yahudi şenatı eğitimı, genye kalan kısmı da laik eğıtım göriiyordu Musevılenn ağlama duvarı 'gerçek ötesi' bir görüntüydü 1 Sıze nasıl anlatmalıyım, ne şe- kilde tarif etmeliyim bılemıyo- rum. Içeriye omuzlannda sılah- lanyla günahlarını itiraf etme- ye, Tann'ya yakarmaya gelen kızlı erkeklı askergrubuyla bir- liktegirdik. Eskı, san, bozuk yü- zeyli bir duvann önünde bırık- miş yüzlerce insan bir nevı iba- det halindeydi. Kadınlar ve erkek- ler ayn bölümlerdt dua ediyor- lardı. Bırçok kadının ağlamaktan rimellennın aktığını gördüm. . Erkeklerin bölümüne gırerken kapıdakı görevlı kartondan va- pılmış küçük bır takkeyı gıyme- mizi işaret etti. Görüntü gerçek- ten inanılmazdı. Bız Musevile- rin akşamüstü duasına tanık olu- yorduk. Burası onlann ınancına göre Tann'ya en yakın oldukla- n, günahlarını ıtıraf edıp rahat- ladıklan, şefaatdılendıklen ver- di... Tel Avıv, Kudüs'ten çok fark- lıydı... Sırtuıı Akdenız'e dayamış bu kent, daha modern. daha ka- labalık ve daha vurdumduymaz- dı!.. On binlerce ınsan gündüzlen kılometrelerce uzunluktakı kum- salda güneşin ve denizın tadıni çıkanyor, akşamüstü saatlenn- de Dızengof Caddesi'nde alış- verişe çıkıyor, gecelen ise ço- ğunlukla Allenby Caddesı'nde- ki restoran ve barlara dağılıyor- lardı. Kısacası 45 dakika uzak- taki Kudüs'te neler olup bittiği kimsenin umurunda değildı . Küçük Türklye Tel Aviv'deki ılk gecemizde Türk mahallesı olarak bılınen Batyam semtıne gıttık. Türki- ye'den göç eden Musevılenn kur- duğu denız kenanndakı bu sem- tuı Türkiyeden pek bır farkı yok- tu!.. Restoranlan, barlan, kahve- haneleriyletıpkı IstanbuFun. lz- mır'inbirsemtinebenzıyordu Et- rafta gördüğümüz hemen herkes Türkçe konuşuyor, Türk müziği dinliyor, hatta Türkçe küfur edi- yordu!.. Yemeğımizı yediğımız. gece geç saatlere kadar Israil ışı rakı- mızı yudumlayıp şarkılar söyle- diğimiz lokantanın adı bile ben- zerlığı yansıtıyordu: - Küçük Türkiye!.. Dönüş Israil'den bir cuma günü ay- nldık... Ben Gurion Havalima- nı'ndan çıkışımız girişimizden daha zor oldu!. Bavullanmızla THY kontuvan önundekuyruğa ginneden önce genç bir görev lı tarafından sıkı sıkıya sorguya çekıldım! Tam uçağa bınerken sağcı Lı- kud Partısi'nin liden Anel Şa- ron "un banşı baltalama >olunda ba^anya ulaştığını öğrendık Onlarca insanın can vereceğı ola> lar Kudüs'te başlamıştı.. Ve ilk iki can alınmıştı bile!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle