Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-9 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
"Vali Serhadlı, aralannda öğretmen ve imamlann da bulunduğunu açıkladı
Diyarbakır'da 7 bin HizbuHahçıDtYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyarbakır Valisi Ce-
mil Serhadh. yalnızca Diyarba-
lcır'da. aralannda memur, imam
v e öğretmenlerin de bulunduğu
7 binkişininHizbullah'aözgeç-
mış verdiğinin belirlendiğini
açıkladı. Diyanet lşleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz ise cami-
lerde örgûtlenen Hizbullah ko-
nusunda din görevlilerinin so-
rumluluğunun ağır olduğunu
söyledi.
Diyarbakır Müftülüğü Toplan-
tı Salonu'nda dün gerçekleştiri-
len, 13 ilin müftü, imam ve va-
izlerinin katıldığı eğitim semi-
nerinde konuşan Diyanet tşleri
Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz,
Doğu ve Güneydoğu illerindete-
rör ve şiddetin daha rahat filiz-
lenip yayıldığını söyledi. Hizbul-
• Radikal dinci Hizbullah örgütüne, sadece Diyarbakır'da 7 bin militanın özgeçmiş
verdiği belirlendi. Müftüler toplantısına katılan Diyanet İşleri Başkanı M. Nuri
Yılmaz, camilerde örgûtlenen Hizbullah konusunda din görevlilerinin ağır
sorumluluğu olduğunu söyledi.
lah'm da bu şekilde doğup diğer Türkiye'de bunlan yaşadık. Hiç- da hoş karşılanmamıştır. Çünkü
illere yayıldığına dikkat çeken
Yılmaz, bu nedenle başta müftü-
ler olmak üzere vaiz ve imamla-
nn ağır sorumluluklan olduğunu
belirtti. Din görevlilerinin halkı
terörkonusunda bilinçlendirme-
si gerektiğini ifade eden Yılmaz
şöyle konuştu:
"Bu ilkr PKK ve Hizbullah
kıskacı altında bugünlere gcldi.
tslam banş dinidir. İslam kelime
olarak teslimiyet anlamına gelse
de banş anlamındadır. Şiddetin
ve cinayetin İslamda yeri yoktur.
Allah adınacinayetişlenemez, in-
sanlara kryüamaz. Ama maalesef
bir dinde 'Allahım. senı mem-
nun etmek için adam öldürdüm'
yoktur. İslam tarihinde Hizbul-
lah gibi harekettere rastlanmış-
tır. Bu nedenle bunu çok iyi tet-
kik edip anlamalı ve halkı aydın-
latmalıyız. Bizim dinimizde terö-
riin. cinayetin yerinin bulunma-
dığını ayetve hadislerle anlatma-
hyız. Kuran'da cihatla ilgili ola-
rak yazılan ayetleri anlatmalıyız.
Müslümanlık sa>aşa karşıdır.
Müslümanlık tarihindcki savaş-
lardatecavüziçindeğiLsavunma
için verilmiştir. Savunmak meş-
rudur, amatecavüzetmek İslam-
savaş galibe de, mağluba da fela-
ketgetiriıf
Diyarbakır Valisi Cemil Ser-
hadlı ise yıllardır yaşanan laik-
antilaik tartışmalannın sonucun-
da din istisman yapan Hizbullah
gibi yasadışı örgütlerin ortaya
çıktığını belirtti. Bölgede Türki-
ye'ye oranla okuma-yazma ora-
nının çok düşük olduğuna dikkat
çeken Serhadlı şunlan söyledi:
"Bunun sonucunda namuslu,
inançlı insanlann saf ve temiz
duygularuıı din istismarcılan sö-
mürdüler. Diyarbakır'da \apilan
operasyonlarda üzüJerek gördük
ki 7 bin kadar kişinin örgüte öz-
geçmiş raponı verdiği ortayaçık-
tı. Bunlann arasında birçok va-
tandaşolduğu gibi memur,öğret-
men, imam da var.Ama bunlann
hepsi suiniyetli insanlardeğil.Al-
lah'ın adını kuüanarakdini suiis-
timaJ edenlere alet oluyorlar."
Vali Serhadlı. çoluk çocuk bir-
çok insan öldüren Hizbullahçıla-
nn. değil Müslüman, insan bile
olamayacağını ifade ederek "Ope-
rasyonlardan sonra herşeybitme-
di Bunlarörgüttenmeyicamilerde
ve crvarlannda yapilandırdılar.
Bunlara direnen birçok imam şe-
hit otdu. Bu mücadele topyekûn
bir mücadeledir. Bu nedenle eski
duyarsızbğımızdan vazgeçip va-
tandaşımıza doğruyu anlatarak
onlan bitinçlendirmeti ve bu şekil-
de mücadele vermefiyiz" dedı.
Meclis Başkanlığı
Adaylarson
günü bekliyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM'de Meclis Başkanlığı seçimi
için geriye sayım başlarken adaylar,
başvuru için "son günü" bekliyor.
Meclis Başkanlığı için başvurular
yann sona erecek ve seçim için ilk iki
tur oylama 12 Ekim Persembe günü
yapılacak. Şimdiye dek Bağımsız
Eskişehir Milletvekili Mail
Büyükerman dışında başvuru
olmazken, adaylann yannı bekledikleri
ifade ediliyor. Anayasa gereği Meclis
Başkanlığı için siyasi partilerin aday
gösterememesine karşın, adaylar
öncelikle "parti destegT aramayı
yeğliyor. TBMM Başkanlığı seçimleri
için çalışmalanna 10 gün ara veren
TBMM'de, ilk iki tur oylamalar
persembe günü yapılacak. İlk iki tur
oylamada seçilmek için, Meclis üye
tam sayısının üçte ikisini oluşturan 367
milletvekilinin oyunu almak gerekiyor.
TBMM'de belli bir aday üzerinde
uzlaşma olmadığı için ilk iki turda
başkanın belirlenmesi zor görünüyor.
Meclis Başkanı ilk iki turda
seçilemezse, 17 Ekim'de 3. tur seçim
yapılacak. Bu turda, Mecris üye tam
sayısının salt çoğunluğunu oluşturan
276 milletvekilinin desteğini alan aday,
başkan seçilebilecek. Bu turda da
sonuç alınamazsa, en çok oy alan 2
aday 4. tura kalacak. 18 Ekim'de
yapılacak 4. turda en çok oy alan aday
Meclis Başkanı olacak.
Kulisler hızlandı
Başvurulann sona ermesine kısa bir
süre kala, Meclis Başkanlığı için
kulisler de yoğunlaştı. ANAP ve MHP
*tek adayla" seçime girmeye
hazırlanırken, her iki partinin de
umudu DSP oldu. Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk'ün başkanlık için
nabız yokladığı, ancak Başbakan
Bülent Ecevit'in tavnnı beklediği
öğrenildi. DSP'den Türk dışında Emin
Karaa, Tahir Köse, Ertuğrul
Kumcuoğlu'nun adı geçiyor. DSP'nin
"iddialT bir aday çıkarmaması
durumunda, başkanlık yanşının ANAP
ile MHP arasında geçmesi bekleniyor.
Kulislerde, MHP'den Grup
Başkanvekili Ömer Izgi'nin adı ön
plana çıkıyor. MHP'liler, DSP'den
"güçlü" bir isim çıkmaması
durumunda hükümet ortağının oylannı
alma hesabı yapıyor.
Deniz Baykal, kurultay dandönerken geçirdiği tratlk kazasında ölenCHPSuruç tlçe Başkanı
Av. İbrahim Kılıçın ailesini ziyaret etti, başsağlığı dileklerini iletti. (Fotoğraf: AA)
CHP lideri Baykal, ülke koşullanna bakacak
'Sert muhalefet yok'ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - CHP'nin 11.
Olağanüstü Kurultayı'nda yenıden genel baş-
kan seçilen Deniz Baykal, kurultaydan döner-
ken trafik kazası geçirerek yaşamını yitiren
CHP Suruç tlçe Başkanı Avukat İbrahim Kı-
lıç'ın ailesini ziyaret etti. Baykal. "ülke koşul-
lan gerektirmedikçe sert muhalefet yapmaya-
cağınL kimsenin gönlünü kırmavacaklannı"
söyiedı.
Deniz Baykal, genel başkan seçilmesinden
sonraki ilk yurtiçi gezisini Şanlıurfa'nın Su-
ruç ilçesine yaptı. Baykal ve beraberindeki
Partı Meclısi (PM) üyeleri Eşref Erdem ve
Mahnıut Yıldız'ı Gaziantep Havaalanf nda
karşılayan yaklaşık 50 partili "Başbakan Bay-
kal" sloganı attılar. Baykal. buradan karayo-
luyla Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine gitti. "Par-
ti şehidimiz" olarak tanımladığı tbrahim Kı-
lıç'ın evine giderek aılesine başsağlığı dileyen
Baykal ve beraberindekiler, burada okunan
Kuran'ı da dinlediler. Taziye çıkışında basın
mensuplannın sorulannı yanıtlayan Baykal,
gerektiği takdirde sert muhalefetine devam
edeceğini belirterek "Ama biz kimseyi üzmek,
kırmak istemiyoruz. Bizim gönlümüz yumu-
şaklıktan. gülen üzlüliikten \ana. Llke koşul-
lan gerektirmediği sürece sert olmayacağtm"
dedi. Deniz Baykal. partinin teşkılatlannı güç-
lendireceklerini ve halkla daha yakın ılişkiler
kuracaklannı vurguladı.
Gazetecilerin Ermeni soykınmıyla ilgili so-
rulannı da yanıtlayan Baykal şöyle konuştu:
"Bölgede en büyük desteği verdiğimiz
ABD'nin Kongre'de böyle bir karar alma an-
layışına girmesi Türkiye'de çok büyük bir ha-
yal kınklığına yol açmıştır."
Enerji
tasarrufu
mesaisi
yann
başlayacak
• 10 Ekim gününden
başlayarak çahşma
saatlerinin yeni
düzenlemeye göre
uygulanacağına
dikkat çekilerek tüm
kamu kururn ve
kuruluşlannda bunun
için gerekli
önlemlerin ahnması
istendi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Hükümet,
enerji darboğazının gide-
rilebilmesi için kamu ku-
rum ve kuruluşlannda ye-
ni mesai uygulamasını ya-
nn başlatıyor.
Başbakanlık Müsteşan
AhmetŞağar' ın Başbakan
Bülent Ecevit'in adma ya-
yımladığı genelgede, me-
sai saatlerinin yeniden be-
lirlenmesine ilişkin Ba-
kanlarKurulu karannın 10
Ekim 2000 tarihinde Res-
mi Gazete'de yayımlana-
rak yürürlüğe gireceği be-
lirtildi. Genelgede, 10
Ekim gününden başlaya-
rak çalışma saatlerinin ye-
ni düzenlemeye göre uy-
gulanacağına dikkat çeki-
lerek tüm kamu kurum ve
kuruluşlannda bunun için
gerekli önlemlerin ahn-
ması istendi.
Yeni düzenlemeye göre
kurumlann çahşma saat-
leri şöyle: tçişleri Bakan-
hğı, Milli Eğitim Bakanlı-
ğı ve Sağlık Bakanlığı'nda
saat 07.45-16.15; diğer
bakanlıldar ve bankalarda
08-15-16-45; Başbakan-
hk, Genelkurmay Başkan-
lığı, Milli Savunma Ba-
kanlığı. Kuvvet Komutan-
lıklan, Tanm ve Köyişle-
ri Bakanlığı, Orman Ba-
kanlığı ve diğer kamu ku-
rum ve kuruluşlannda 08-
45-17.15. Tüm kuruluş-
larda bir saat olan öğle
arası tatili ise yanm saat
olarak uygulanacak.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(o doruk.net.tr
Başka gazetelerde başka
kurallarmı işler, bilemem. Ama
Cumhuriyet'te kendisine bir
köşe emanet edilen yazara ta-
nınan kısıtsız özgüriüğün hem
dolaysız tanığıyım, hem tadını
çıkaran bir gazeteciyim.
Bir Cumhuriyet yazannın gö-
rüşleri, bir olay üstüne yazdık-
lan, bir başka Cumhuriyet ya-
zan ile çelişse, zıtlıklar içerse
bile, bırakınız bir uyanyı, her-
hangi bir imada dahi bulunul-
maz. Haberde, "ne olmuşsa
o"nun yorum katılmaksızın
yansıtılmasında elden geldi-
ğince titizlik gösterilir, kıl kırk
yanlırken, yorum, fıkra, maka-
le türü yazılarda sının sadece
"Cumhuriyet yazan" çizer.
Eh, ben de Cumhuriyet'te
kendisine köşe emanet edil-
miş gazetecilerden biri olarak
ne yazdımsa inandığımı, dü-
şündüğümü, doğru bildiğimi
yazdım, yazıyorum. Eğer kimi
yazılarda bu becerilememişse
kusur bendedir, hüner göste-
rilmişse marifet de benden-
dir...
Tabii yazı yayımlandıktan
sonra Cumhuriyet okuru gibi
hiperaktif bir okuyucu kitlesin-
den gelen övgü, sövgü, yergi,
begeni, eleştiri, katkı, fırça, ya-
ni ne geldiyse hepsini derleyip
Siz Olsanız N'apardınız?
sahiplenmek de bana düşüyor.
Önceleri daha çok faks ileti-
si ya da telefon görüşmesi
olurdu. Şu elektronik posta.
yani şu "e-mail" dedikleri yay-
gınlaştığından bu yana okuyu-
cunun tepkisini gazeteye ve
gazeteciye aktarması hem ko-
laylaştı, hem yoğunlaştı.
özellikle netameli konulara
değinen yazılardan sonra
elektronik postanın dolup taş-
masına şaşmıyorum.
Nitekim.lstanbul Üniversite-
si'nin açılış töreninde Rektör
Alemdaroğlu-Bakan Mumcu
tartışması üstüne yazılan Tır~
mık\a, Ermeni sorunu üstüne
yazılan Tırmık'm çok bereketli
bir e-mail, faks, telefon hasa-
dına yol açacağını daha yazar-
ken biliyordum.
Sezgilerim beni yanıltmadı
• • •
Doğru bildiğini ve sadece
onu yazmanın, bumunun diki-
ne gitmekten, akıntıya karşı
yüzmekten çekinmemenin ga-
zeteci için bir meslek ahlakı so-
runu olduğuna inananlarda-
nım. Masa başına oturup, bir
konu seçip, ardından "Neyina-
sıl yazarsam okuyucunun ho-
şuna gider" diye hesaplama-
nırı belki olası fırça ve yergile-
re kalkan olabileceğine, ama
mesleğin onurunu da ayaklar
altına almak anlamına geldiği-
ne inanırım.
Ama bir an için böyle bir yol
izlemeye kalkışsanız bile, eğer
karşınızdaki Cumhuriyet oku-
ru ise hiçbir şansınız yok. Çok
farklı, bazen taban tabanafark-
lı görüşler, eğilimler okuyucu
mektubu, elektronik mektup,
faks mesajı, telefon sohbeti
olup karşınıza çıkar. Birinin öv-
düğünü öteki yermekte, birinin
sövdüğüne öteki alkış tutmak-
tadır.
Buyurun size son birkaç gün
içinde e-posta ya da faks yo-
luyla bana iletilen okuyucu
"tepkileri"nden bir seçki:
"Sayın Engin, özgüriüklerin
savunucusu Cumhuriyetgaze-
tesinde, Sayın Alemdaroğ-
lu'nun.... konuşmasındaki çok
önemti noktatann altını çizerek
yüreğimi birkez daha ferahlat-
tınız. Bilgisayartuşlannadoku-
nan ellerinize sağlık...
Yard. Doç. Dr. Neşe Yıldı-
ran"
Sakın bu abartılı övgüden
yola çıkıp, acele edip sevinme-
ye filan kalkmayın. Tam tersi
görüşte bir e-mektup, bilgisa-
yar ekranında belirmiştir bile:
"Aydın Bey, yazınıza en kısa
tepki olarak şunu yazacağım
ve siz artık bunu anlayın, kafa-
nızın içine koyun: Burası Ata-
türk'ün Türkiye'sidir.
...Amerika'da da 'Amerikan'
diye tekbirhalk, birdevlet, bir
bayrak, teklisan (Ingilizce) var-
dır, ama sizin yaptığınız aptal-
ca benzetme gibi, kendilerine
Nazi gibiyiz demezler. Bizlere
müsaade etmedığiniz; 'Ne
mutlu Türküm diyene!' gibi Tm
proud to be an American' der-
ler, ırkları ne olursa olsun...
...Siz Cumhuriyetgazetesin-
de ne becermeye çalışıyorsu-
nuz? Kim sizi buraya yazar ta-
yin etmiş! Niçin gece gündüz
bu vatanımı parçalamaya, yok
etmeye çalışıyorsunuz? Siz
yurttaşım olamazsınız, siz içi-
miziyitiren birkansersiniz!Bık-
tık artık, yeter artık, sizlerin 1e-
satlığınıza biryudum sabrımız
kalmadı... Sizlerden kurtulmak
istiyoruzü! Bu memleket Ata-
türk'ün Türkiye'sidir. Türkiye
Türklerindir...
S. Tınaz"
Haydi bir tane daha:
"Engin Bey, okuma-yazma-
yı söktüğümden beri Cumhu-
riyet okuruyum. Bugün Erme-
nisorunu üstüneyazdığınızya-
zıya imzamı atanm. Gazetem
beni birkez dahayanıltmadı ve
özgür düşüncenin bayrağını
bir kez daha yükseltti. Sağ ol-
un, hepiniz var olun. Ama ga-
zetemizle birlikte var olun...
Hayrullah Beç"
Son bir tane daha ister misi-
niz? Buyurun:
"...20 yıllık Cumhuriyet oku-
ru olarak bu yazınızı protesto
ediyorum. Ulus olmanın gere-
ği 'tek'liklere, Hröer sloganına
benzeterek yakışıksızca saldı-
nyorsunuz. UstelikANAP'lı ba-
kanı da liberal sanıyorsunuz.
Tırmığın metal dişli kısmına
bastığınızda sapı kafaya 'dank'
eder. Umanm sizi uyanr.
Muhsin Aydın"
•••
Yüzlerce örnekten dördünü
seçtim. Yer darlığı, ötesine izin
vermiyor. Eğer okuyucunun
tercihlerini gözeterek yazmaya
kalkarsak başımıza neler gele-
bileceğini görüyor musunuz?
Yani...
Burnumuzun dikine gidip bil-
diğimizi okumaya devam...
Maziye bir bakıver
"Unutma, unutturma"
diye başlayan
Susurluk
yolculuğunda siyasi
aktörlerin son
açıklamaları, yanm
kalmış bir
hesaplaşmanın izlerini
taşıyor. DYP Genel
Başkanı Tansu
Çiller'in, Abdullah
Çatlı'yı tanımadığını
söylemesinden önce, Bağımsız
Elazığ Milletvekili Mehmet
Ağar'ın eski liderini hedef alması
ilginçti. Ağar, DYP milletvekili
Halit Dağlı'nın oğlu için
düzenlenen nikâh kokteylinde
çevresine toplanan partililere
hararetle yakınıyordu: "18 Nisan
seçimlerinden öncb listeler
açıklanana kadar DYP birinci
partiydi. Tansu Hanım beni
listeye almayıp, 'milletvekili
seçilmesin de mahkeme
mahkeme dolaşsın' dedi
kendince. Beni
68'lilerin önüne
atacaktı. Ama biz ne
yaptık, gittik,
çabaladık tabanın
kararlılığıyla geldik."
Bir partilinin, "Sayın
Ağar partinin bu
duruma gelişinde
Demirel'/n hiç mi
suçu yok" sorusuyla
Ağar hedef değiştirdi:
"Olmaz olur mu?
Sen 40 yıl saz çalacaksın,
sonra senfoni dinleyip 'işte
çağdaş Türkiye' diyeceksin. DYP
tabanı buna uymaz.
Sonra Isparta'da Mesut
Yılmaz 'ın elini kaldırdı, DYP oy
kaybetti." Susurluk'un yargı
süreci ibrahim Şahin'ın belleğini
"yitirdiği" kazada mola verse de,
suçlamalar kayıkçı kavgasına
dönse de "kamu vicdanı" aynı
sloganı yineliyor gibi: "Susuriuk
birbütündür; bölünemez!"
Vekilsin, yaparsın...
Milletvekillerinin en yakındığı
konulann başında "seçmen
istekleri" gelir. Gerçi, ister "oy
kaygısı" densin, ister
"insaniyet namına"; seçmen
de geri çevrilmez. Yani
yurttaşın "her iş Ankara 'da
biter" düşüncesi, "boşa"
çıkanimaz. Siyasette makam
yükseldikçe, o milletvekiline
dönük "seçmen talepleri" de
o kadar artar. ANAP Grup
Başkanvekili Beyhan Aslan
daseçmenıni "kapıdan"
göndermeyenlerden. Grup
odası, her zaman en kalabalık
olan milletvekillerinden. Geçen
günlerde, gazetecilerle sohbet
ederken yine seçmen
"istekleri" akmaya başladı.
Aslan yakındı: "Ben hastane
sırasına girmek isteyenler,
yurt, yol, gibi istekler
karşısında elimden geleni
yapıyorum. Bunlarmakul
istekler. Ama beni asıl
korkutan 'liseyi bitirmiş
. ogiurnaişistjyorurn'dye
gelenler." Aslan, bunlan
söylerken danışmanı eline bir
dilekçe tutuşturdu. Dilekçe,
tam da Aslan'ın korktuğu
gibiydi: "...Partinizin 1983'ten
beri üyesiyim. Partim adına
sizden, lise mezunu kızıma bir
iş bulmanızı istiyorum..."
Aslan, bunun maku!
dilekçelerden olduğunu
söyledi ve bir anısını aktardı:
"Geçen günlerde, birisi geldi:
'Benim oğlan Anadolu lisesini
kazanamadı. Sen artık bir
şeyler yap' dedi. Ben,
'Anadolu lisesini nasıl
kazandırayım.
Merkezi sistem, böyle bir şey
olmaz' deyince, karşımdaki,
'Hadi hadi, siz politikacılar,
isterseniz her şeyi yaparsınız.
Senin çocuklar nasıl Anadolu
lisesini kazandı' demesin mi?"
Aslan, her ne kadar oğlunun
politıkaya giımeden önce,
çalışarak sınavı kazandığını
söylese de, seçmenini
inandıramamış.
Sezer, öz Türkçe konuşunca...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'in, TBMM'nin yeni
yasama yılını açış konuşması
epeyce tartışma konusu oldu.
Bazı milletvekilleri "çok uzun,
gereksiz aynntılar vardı" diye
eleştirdi. Bazıları da içerikten çok
Sezer'in kullandığı "sözcüklere"
kafayı takmış olacak ki
milletvekillerinden
"Konuşmasından hiç bir şey
anlamadık. Öz Türkçe
kullanacağım diye sanki yabancı
birlisan konuştu" biçiminde
sözler yükseldi. Eleştiri
yöneltenler arasında MHP'liler ön
sıralarda yer aldı. Bu partiden
Sezer'i destekleyen isim ise
Grup Başkanvekili Ömer Izgi
oldu. Gazetecileri sık sık
"Türkçe" konuşmaları yönünde
uyarmasıyla tanınan Izgi,
"Cumhurbaşkanı'nın
konuşmasını öz Türkçe
açısından nasıl
değeriendiriyorsunuz" sorusu
yöneltilince önce bir düzeltme
yaptı: "Bir kere öz Türkçe değil,
an Türkçe'dir" Bu uyandan sonra
da Sezer'in konuşmasında yer
alan sözcüklerden örnekler verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanı, 'ardıl'
sözcüğünü kullandı. Kesinlikle
Türkçe bir sözcüktür ve
Anadolu'da yayğin olarak
kullanılır. Örneğin bir başka
sözcük 'gönenç'. Nadasa
bırakılacak taria ekim
yapılmadan önce sulanır. Halk
arasında 'göne göne sulandı'
denir. Yeni bir eşya alındığı
zaman da 'göne göne kullan'
denir ki, huzur içinde kullan
anlamına gelir. Bu sözcüûün
kökü buraya dayanıyor. "îzgi'nin,
"Sezer'i anlayamadığını"
söyleyen partili arkadaşlanna
duyurulur...
Eskiye rağbet
Siyasette "makam ve mevki"
önemsenir. Kısa sürelıgıne de
olsa bir makama gelenler de
görevden ayrıldıklarında o
makamdaki unvanlarıyla
anılmaktan hoşnut olurlar.
Birkaç aylığına da oisa
bakanlık koltuğuna oturan
yaşam boyunca "Sayın
Bakan" olarakanılır. Çankaya
Köşkü'nden indikten sonra
"Güniz Sokağa sığamayan"
Söleyrnan Demirel'le birlikte
yeni bir makam icat oldu: 9.
Cumhurbaşkanlığı... Demirel,
bu sıfatla sık sık temel atma ve
açılış törenlerine, panellere
katılıyor, kabuller düzenliyor.
Hatta Cumhurbaşkantyken
haberlerine uzun uzun yer
veren, bir mesajı olduğuhda
kendisine "haberprogram
tahsis eden" TRT'den 9.
Cumhurbaşkanı sıfatıyla
yaptığı etkinlikleri de ayrıntılı
olarak duyarmasmı istedi.
Demirel'le birlikte eski
makamlara vurgu arttı.
DYP Amasya Milletvekili
Ahmet iyimaya geçen
günlerde yazılı bir açıkiama
yaptı. REFAHYOL ıktidarı
döneminde TBMM Anayasa
Komisyonu Başkanlığı yapan
İyimaya açıklamasının altına,
"Anayasa Komisyonu önceki
başkanı" yazmayı da ihmal
etmedi.
Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat Karakoyun. Emine Kaplan. Bülent Sanoğlu
tbmm(acumhuri>et.com.tr