18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-9 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER "Vali Serhadlı, aralannda öğretmen ve imamlann da bulunduğunu açıkladı Diyarbakır'da 7 bin HizbuHahçıDtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Valisi Ce- mil Serhadh. yalnızca Diyarba- lcır'da. aralannda memur, imam v e öğretmenlerin de bulunduğu 7 binkişininHizbullah'aözgeç- mış verdiğinin belirlendiğini açıkladı. Diyanet lşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ise cami- lerde örgûtlenen Hizbullah ko- nusunda din görevlilerinin so- rumluluğunun ağır olduğunu söyledi. Diyarbakır Müftülüğü Toplan- tı Salonu'nda dün gerçekleştiri- len, 13 ilin müftü, imam ve va- izlerinin katıldığı eğitim semi- nerinde konuşan Diyanet tşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu illerindete- rör ve şiddetin daha rahat filiz- lenip yayıldığını söyledi. Hizbul- • Radikal dinci Hizbullah örgütüne, sadece Diyarbakır'da 7 bin militanın özgeçmiş verdiği belirlendi. Müftüler toplantısına katılan Diyanet İşleri Başkanı M. Nuri Yılmaz, camilerde örgûtlenen Hizbullah konusunda din görevlilerinin ağır sorumluluğu olduğunu söyledi. lah'm da bu şekilde doğup diğer Türkiye'de bunlan yaşadık. Hiç- da hoş karşılanmamıştır. Çünkü illere yayıldığına dikkat çeken Yılmaz, bu nedenle başta müftü- ler olmak üzere vaiz ve imamla- nn ağır sorumluluklan olduğunu belirtti. Din görevlilerinin halkı terörkonusunda bilinçlendirme- si gerektiğini ifade eden Yılmaz şöyle konuştu: "Bu ilkr PKK ve Hizbullah kıskacı altında bugünlere gcldi. tslam banş dinidir. İslam kelime olarak teslimiyet anlamına gelse de banş anlamındadır. Şiddetin ve cinayetin İslamda yeri yoktur. Allah adınacinayetişlenemez, in- sanlara kryüamaz. Ama maalesef bir dinde 'Allahım. senı mem- nun etmek için adam öldürdüm' yoktur. İslam tarihinde Hizbul- lah gibi harekettere rastlanmış- tır. Bu nedenle bunu çok iyi tet- kik edip anlamalı ve halkı aydın- latmalıyız. Bizim dinimizde terö- riin. cinayetin yerinin bulunma- dığını ayetve hadislerle anlatma- hyız. Kuran'da cihatla ilgili ola- rak yazılan ayetleri anlatmalıyız. Müslümanlık sa>aşa karşıdır. Müslümanlık tarihindcki savaş- lardatecavüziçindeğiLsavunma için verilmiştir. Savunmak meş- rudur, amatecavüzetmek İslam- savaş galibe de, mağluba da fela- ketgetiriıf Diyarbakır Valisi Cemil Ser- hadlı ise yıllardır yaşanan laik- antilaik tartışmalannın sonucun- da din istisman yapan Hizbullah gibi yasadışı örgütlerin ortaya çıktığını belirtti. Bölgede Türki- ye'ye oranla okuma-yazma ora- nının çok düşük olduğuna dikkat çeken Serhadlı şunlan söyledi: "Bunun sonucunda namuslu, inançlı insanlann saf ve temiz duygularuıı din istismarcılan sö- mürdüler. Diyarbakır'da \apilan operasyonlarda üzüJerek gördük ki 7 bin kadar kişinin örgüte öz- geçmiş raponı verdiği ortayaçık- tı. Bunlann arasında birçok va- tandaşolduğu gibi memur,öğret- men, imam da var.Ama bunlann hepsi suiniyetli insanlardeğil.Al- lah'ın adını kuüanarakdini suiis- timaJ edenlere alet oluyorlar." Vali Serhadlı. çoluk çocuk bir- çok insan öldüren Hizbullahçıla- nn. değil Müslüman, insan bile olamayacağını ifade ederek "Ope- rasyonlardan sonra herşeybitme- di Bunlarörgüttenmeyicamilerde ve crvarlannda yapilandırdılar. Bunlara direnen birçok imam şe- hit otdu. Bu mücadele topyekûn bir mücadeledir. Bu nedenle eski duyarsızbğımızdan vazgeçip va- tandaşımıza doğruyu anlatarak onlan bitinçlendirmeti ve bu şekil- de mücadele vermefiyiz" dedı. Meclis Başkanlığı Adaylarson günü bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM'de Meclis Başkanlığı seçimi için geriye sayım başlarken adaylar, başvuru için "son günü" bekliyor. Meclis Başkanlığı için başvurular yann sona erecek ve seçim için ilk iki tur oylama 12 Ekim Persembe günü yapılacak. Şimdiye dek Bağımsız Eskişehir Milletvekili Mail Büyükerman dışında başvuru olmazken, adaylann yannı bekledikleri ifade ediliyor. Anayasa gereği Meclis Başkanlığı için siyasi partilerin aday gösterememesine karşın, adaylar öncelikle "parti destegT aramayı yeğliyor. TBMM Başkanlığı seçimleri için çalışmalanna 10 gün ara veren TBMM'de, ilk iki tur oylamalar persembe günü yapılacak. İlk iki tur oylamada seçilmek için, Meclis üye tam sayısının üçte ikisini oluşturan 367 milletvekilinin oyunu almak gerekiyor. TBMM'de belli bir aday üzerinde uzlaşma olmadığı için ilk iki turda başkanın belirlenmesi zor görünüyor. Meclis Başkanı ilk iki turda seçilemezse, 17 Ekim'de 3. tur seçim yapılacak. Bu turda, Mecris üye tam sayısının salt çoğunluğunu oluşturan 276 milletvekilinin desteğini alan aday, başkan seçilebilecek. Bu turda da sonuç alınamazsa, en çok oy alan 2 aday 4. tura kalacak. 18 Ekim'de yapılacak 4. turda en çok oy alan aday Meclis Başkanı olacak. Kulisler hızlandı Başvurulann sona ermesine kısa bir süre kala, Meclis Başkanlığı için kulisler de yoğunlaştı. ANAP ve MHP *tek adayla" seçime girmeye hazırlanırken, her iki partinin de umudu DSP oldu. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün başkanlık için nabız yokladığı, ancak Başbakan Bülent Ecevit'in tavnnı beklediği öğrenildi. DSP'den Türk dışında Emin Karaa, Tahir Köse, Ertuğrul Kumcuoğlu'nun adı geçiyor. DSP'nin "iddialT bir aday çıkarmaması durumunda, başkanlık yanşının ANAP ile MHP arasında geçmesi bekleniyor. Kulislerde, MHP'den Grup Başkanvekili Ömer Izgi'nin adı ön plana çıkıyor. MHP'liler, DSP'den "güçlü" bir isim çıkmaması durumunda hükümet ortağının oylannı alma hesabı yapıyor. Deniz Baykal, kurultay dandönerken geçirdiği tratlk kazasında ölenCHPSuruç tlçe Başkanı Av. İbrahim Kılıçın ailesini ziyaret etti, başsağlığı dileklerini iletti. (Fotoğraf: AA) CHP lideri Baykal, ülke koşullanna bakacak 'Sert muhalefet yok'ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - CHP'nin 11. Olağanüstü Kurultayı'nda yenıden genel baş- kan seçilen Deniz Baykal, kurultaydan döner- ken trafik kazası geçirerek yaşamını yitiren CHP Suruç tlçe Başkanı Avukat İbrahim Kı- lıç'ın ailesini ziyaret etti. Baykal. "ülke koşul- lan gerektirmedikçe sert muhalefet yapmaya- cağınL kimsenin gönlünü kırmavacaklannı" söyiedı. Deniz Baykal, genel başkan seçilmesinden sonraki ilk yurtiçi gezisini Şanlıurfa'nın Su- ruç ilçesine yaptı. Baykal ve beraberindeki Partı Meclısi (PM) üyeleri Eşref Erdem ve Mahnıut Yıldız'ı Gaziantep Havaalanf nda karşılayan yaklaşık 50 partili "Başbakan Bay- kal" sloganı attılar. Baykal. buradan karayo- luyla Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine gitti. "Par- ti şehidimiz" olarak tanımladığı tbrahim Kı- lıç'ın evine giderek aılesine başsağlığı dileyen Baykal ve beraberindekiler, burada okunan Kuran'ı da dinlediler. Taziye çıkışında basın mensuplannın sorulannı yanıtlayan Baykal, gerektiği takdirde sert muhalefetine devam edeceğini belirterek "Ama biz kimseyi üzmek, kırmak istemiyoruz. Bizim gönlümüz yumu- şaklıktan. gülen üzlüliikten \ana. Llke koşul- lan gerektirmediği sürece sert olmayacağtm" dedi. Deniz Baykal. partinin teşkılatlannı güç- lendireceklerini ve halkla daha yakın ılişkiler kuracaklannı vurguladı. Gazetecilerin Ermeni soykınmıyla ilgili so- rulannı da yanıtlayan Baykal şöyle konuştu: "Bölgede en büyük desteği verdiğimiz ABD'nin Kongre'de böyle bir karar alma an- layışına girmesi Türkiye'de çok büyük bir ha- yal kınklığına yol açmıştır." Enerji tasarrufu mesaisi yann başlayacak • 10 Ekim gününden başlayarak çahşma saatlerinin yeni düzenlemeye göre uygulanacağına dikkat çekilerek tüm kamu kururn ve kuruluşlannda bunun için gerekli önlemlerin ahnması istendi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Hükümet, enerji darboğazının gide- rilebilmesi için kamu ku- rum ve kuruluşlannda ye- ni mesai uygulamasını ya- nn başlatıyor. Başbakanlık Müsteşan AhmetŞağar' ın Başbakan Bülent Ecevit'in adma ya- yımladığı genelgede, me- sai saatlerinin yeniden be- lirlenmesine ilişkin Ba- kanlarKurulu karannın 10 Ekim 2000 tarihinde Res- mi Gazete'de yayımlana- rak yürürlüğe gireceği be- lirtildi. Genelgede, 10 Ekim gününden başlaya- rak çalışma saatlerinin ye- ni düzenlemeye göre uy- gulanacağına dikkat çeki- lerek tüm kamu kurum ve kuruluşlannda bunun için gerekli önlemlerin ahn- ması istendi. Yeni düzenlemeye göre kurumlann çahşma saat- leri şöyle: tçişleri Bakan- hğı, Milli Eğitim Bakanlı- ğı ve Sağlık Bakanlığı'nda saat 07.45-16.15; diğer bakanlıldar ve bankalarda 08-15-16-45; Başbakan- hk, Genelkurmay Başkan- lığı, Milli Savunma Ba- kanlığı. Kuvvet Komutan- lıklan, Tanm ve Köyişle- ri Bakanlığı, Orman Ba- kanlığı ve diğer kamu ku- rum ve kuruluşlannda 08- 45-17.15. Tüm kuruluş- larda bir saat olan öğle arası tatili ise yanm saat olarak uygulanacak. IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(o doruk.net.tr Başka gazetelerde başka kurallarmı işler, bilemem. Ama Cumhuriyet'te kendisine bir köşe emanet edilen yazara ta- nınan kısıtsız özgüriüğün hem dolaysız tanığıyım, hem tadını çıkaran bir gazeteciyim. Bir Cumhuriyet yazannın gö- rüşleri, bir olay üstüne yazdık- lan, bir başka Cumhuriyet ya- zan ile çelişse, zıtlıklar içerse bile, bırakınız bir uyanyı, her- hangi bir imada dahi bulunul- maz. Haberde, "ne olmuşsa o"nun yorum katılmaksızın yansıtılmasında elden geldi- ğince titizlik gösterilir, kıl kırk yanlırken, yorum, fıkra, maka- le türü yazılarda sının sadece "Cumhuriyet yazan" çizer. Eh, ben de Cumhuriyet'te kendisine köşe emanet edil- miş gazetecilerden biri olarak ne yazdımsa inandığımı, dü- şündüğümü, doğru bildiğimi yazdım, yazıyorum. Eğer kimi yazılarda bu becerilememişse kusur bendedir, hüner göste- rilmişse marifet de benden- dir... Tabii yazı yayımlandıktan sonra Cumhuriyet okuru gibi hiperaktif bir okuyucu kitlesin- den gelen övgü, sövgü, yergi, begeni, eleştiri, katkı, fırça, ya- ni ne geldiyse hepsini derleyip Siz Olsanız N'apardınız? sahiplenmek de bana düşüyor. Önceleri daha çok faks ileti- si ya da telefon görüşmesi olurdu. Şu elektronik posta. yani şu "e-mail" dedikleri yay- gınlaştığından bu yana okuyu- cunun tepkisini gazeteye ve gazeteciye aktarması hem ko- laylaştı, hem yoğunlaştı. özellikle netameli konulara değinen yazılardan sonra elektronik postanın dolup taş- masına şaşmıyorum. Nitekim.lstanbul Üniversite- si'nin açılış töreninde Rektör Alemdaroğlu-Bakan Mumcu tartışması üstüne yazılan Tır~ mık\a, Ermeni sorunu üstüne yazılan Tırmık'm çok bereketli bir e-mail, faks, telefon hasa- dına yol açacağını daha yazar- ken biliyordum. Sezgilerim beni yanıltmadı • • • Doğru bildiğini ve sadece onu yazmanın, bumunun diki- ne gitmekten, akıntıya karşı yüzmekten çekinmemenin ga- zeteci için bir meslek ahlakı so- runu olduğuna inananlarda- nım. Masa başına oturup, bir konu seçip, ardından "Neyina- sıl yazarsam okuyucunun ho- şuna gider" diye hesaplama- nırı belki olası fırça ve yergile- re kalkan olabileceğine, ama mesleğin onurunu da ayaklar altına almak anlamına geldiği- ne inanırım. Ama bir an için böyle bir yol izlemeye kalkışsanız bile, eğer karşınızdaki Cumhuriyet oku- ru ise hiçbir şansınız yok. Çok farklı, bazen taban tabanafark- lı görüşler, eğilimler okuyucu mektubu, elektronik mektup, faks mesajı, telefon sohbeti olup karşınıza çıkar. Birinin öv- düğünü öteki yermekte, birinin sövdüğüne öteki alkış tutmak- tadır. Buyurun size son birkaç gün içinde e-posta ya da faks yo- luyla bana iletilen okuyucu "tepkileri"nden bir seçki: "Sayın Engin, özgüriüklerin savunucusu Cumhuriyetgaze- tesinde, Sayın Alemdaroğ- lu'nun.... konuşmasındaki çok önemti noktatann altını çizerek yüreğimi birkez daha ferahlat- tınız. Bilgisayartuşlannadoku- nan ellerinize sağlık... Yard. Doç. Dr. Neşe Yıldı- ran" Sakın bu abartılı övgüden yola çıkıp, acele edip sevinme- ye filan kalkmayın. Tam tersi görüşte bir e-mektup, bilgisa- yar ekranında belirmiştir bile: "Aydın Bey, yazınıza en kısa tepki olarak şunu yazacağım ve siz artık bunu anlayın, kafa- nızın içine koyun: Burası Ata- türk'ün Türkiye'sidir. ...Amerika'da da 'Amerikan' diye tekbirhalk, birdevlet, bir bayrak, teklisan (Ingilizce) var- dır, ama sizin yaptığınız aptal- ca benzetme gibi, kendilerine Nazi gibiyiz demezler. Bizlere müsaade etmedığiniz; 'Ne mutlu Türküm diyene!' gibi Tm proud to be an American' der- ler, ırkları ne olursa olsun... ...Siz Cumhuriyetgazetesin- de ne becermeye çalışıyorsu- nuz? Kim sizi buraya yazar ta- yin etmiş! Niçin gece gündüz bu vatanımı parçalamaya, yok etmeye çalışıyorsunuz? Siz yurttaşım olamazsınız, siz içi- miziyitiren birkansersiniz!Bık- tık artık, yeter artık, sizlerin 1e- satlığınıza biryudum sabrımız kalmadı... Sizlerden kurtulmak istiyoruzü! Bu memleket Ata- türk'ün Türkiye'sidir. Türkiye Türklerindir... S. Tınaz" Haydi bir tane daha: "Engin Bey, okuma-yazma- yı söktüğümden beri Cumhu- riyet okuruyum. Bugün Erme- nisorunu üstüneyazdığınızya- zıya imzamı atanm. Gazetem beni birkez dahayanıltmadı ve özgür düşüncenin bayrağını bir kez daha yükseltti. Sağ ol- un, hepiniz var olun. Ama ga- zetemizle birlikte var olun... Hayrullah Beç" Son bir tane daha ister misi- niz? Buyurun: "...20 yıllık Cumhuriyet oku- ru olarak bu yazınızı protesto ediyorum. Ulus olmanın gere- ği 'tek'liklere, Hröer sloganına benzeterek yakışıksızca saldı- nyorsunuz. UstelikANAP'lı ba- kanı da liberal sanıyorsunuz. Tırmığın metal dişli kısmına bastığınızda sapı kafaya 'dank' eder. Umanm sizi uyanr. Muhsin Aydın" ••• Yüzlerce örnekten dördünü seçtim. Yer darlığı, ötesine izin vermiyor. Eğer okuyucunun tercihlerini gözeterek yazmaya kalkarsak başımıza neler gele- bileceğini görüyor musunuz? Yani... Burnumuzun dikine gidip bil- diğimizi okumaya devam... Maziye bir bakıver "Unutma, unutturma" diye başlayan Susurluk yolculuğunda siyasi aktörlerin son açıklamaları, yanm kalmış bir hesaplaşmanın izlerini taşıyor. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in, Abdullah Çatlı'yı tanımadığını söylemesinden önce, Bağımsız Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın eski liderini hedef alması ilginçti. Ağar, DYP milletvekili Halit Dağlı'nın oğlu için düzenlenen nikâh kokteylinde çevresine toplanan partililere hararetle yakınıyordu: "18 Nisan seçimlerinden öncb listeler açıklanana kadar DYP birinci partiydi. Tansu Hanım beni listeye almayıp, 'milletvekili seçilmesin de mahkeme mahkeme dolaşsın' dedi kendince. Beni 68'lilerin önüne atacaktı. Ama biz ne yaptık, gittik, çabaladık tabanın kararlılığıyla geldik." Bir partilinin, "Sayın Ağar partinin bu duruma gelişinde Demirel'/n hiç mi suçu yok" sorusuyla Ağar hedef değiştirdi: "Olmaz olur mu? Sen 40 yıl saz çalacaksın, sonra senfoni dinleyip 'işte çağdaş Türkiye' diyeceksin. DYP tabanı buna uymaz. Sonra Isparta'da Mesut Yılmaz 'ın elini kaldırdı, DYP oy kaybetti." Susurluk'un yargı süreci ibrahim Şahin'ın belleğini "yitirdiği" kazada mola verse de, suçlamalar kayıkçı kavgasına dönse de "kamu vicdanı" aynı sloganı yineliyor gibi: "Susuriuk birbütündür; bölünemez!" Vekilsin, yaparsın... Milletvekillerinin en yakındığı konulann başında "seçmen istekleri" gelir. Gerçi, ister "oy kaygısı" densin, ister "insaniyet namına"; seçmen de geri çevrilmez. Yani yurttaşın "her iş Ankara 'da biter" düşüncesi, "boşa" çıkanimaz. Siyasette makam yükseldikçe, o milletvekiline dönük "seçmen talepleri" de o kadar artar. ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan daseçmenıni "kapıdan" göndermeyenlerden. Grup odası, her zaman en kalabalık olan milletvekillerinden. Geçen günlerde, gazetecilerle sohbet ederken yine seçmen "istekleri" akmaya başladı. Aslan yakındı: "Ben hastane sırasına girmek isteyenler, yurt, yol, gibi istekler karşısında elimden geleni yapıyorum. Bunlarmakul istekler. Ama beni asıl korkutan 'liseyi bitirmiş . ogiurnaişistjyorurn'dye gelenler." Aslan, bunlan söylerken danışmanı eline bir dilekçe tutuşturdu. Dilekçe, tam da Aslan'ın korktuğu gibiydi: "...Partinizin 1983'ten beri üyesiyim. Partim adına sizden, lise mezunu kızıma bir iş bulmanızı istiyorum..." Aslan, bunun maku! dilekçelerden olduğunu söyledi ve bir anısını aktardı: "Geçen günlerde, birisi geldi: 'Benim oğlan Anadolu lisesini kazanamadı. Sen artık bir şeyler yap' dedi. Ben, 'Anadolu lisesini nasıl kazandırayım. Merkezi sistem, böyle bir şey olmaz' deyince, karşımdaki, 'Hadi hadi, siz politikacılar, isterseniz her şeyi yaparsınız. Senin çocuklar nasıl Anadolu lisesini kazandı' demesin mi?" Aslan, her ne kadar oğlunun politıkaya giımeden önce, çalışarak sınavı kazandığını söylese de, seçmenini inandıramamış. Sezer, öz Türkçe konuşunca... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, TBMM'nin yeni yasama yılını açış konuşması epeyce tartışma konusu oldu. Bazı milletvekilleri "çok uzun, gereksiz aynntılar vardı" diye eleştirdi. Bazıları da içerikten çok Sezer'in kullandığı "sözcüklere" kafayı takmış olacak ki milletvekillerinden "Konuşmasından hiç bir şey anlamadık. Öz Türkçe kullanacağım diye sanki yabancı birlisan konuştu" biçiminde sözler yükseldi. Eleştiri yöneltenler arasında MHP'liler ön sıralarda yer aldı. Bu partiden Sezer'i destekleyen isim ise Grup Başkanvekili Ömer Izgi oldu. Gazetecileri sık sık "Türkçe" konuşmaları yönünde uyarmasıyla tanınan Izgi, "Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını öz Türkçe açısından nasıl değeriendiriyorsunuz" sorusu yöneltilince önce bir düzeltme yaptı: "Bir kere öz Türkçe değil, an Türkçe'dir" Bu uyandan sonra da Sezer'in konuşmasında yer alan sözcüklerden örnekler verdi: "Sayın Cumhurbaşkanı, 'ardıl' sözcüğünü kullandı. Kesinlikle Türkçe bir sözcüktür ve Anadolu'da yayğin olarak kullanılır. Örneğin bir başka sözcük 'gönenç'. Nadasa bırakılacak taria ekim yapılmadan önce sulanır. Halk arasında 'göne göne sulandı' denir. Yeni bir eşya alındığı zaman da 'göne göne kullan' denir ki, huzur içinde kullan anlamına gelir. Bu sözcüûün kökü buraya dayanıyor. "îzgi'nin, "Sezer'i anlayamadığını" söyleyen partili arkadaşlanna duyurulur... Eskiye rağbet Siyasette "makam ve mevki" önemsenir. Kısa sürelıgıne de olsa bir makama gelenler de görevden ayrıldıklarında o makamdaki unvanlarıyla anılmaktan hoşnut olurlar. Birkaç aylığına da oisa bakanlık koltuğuna oturan yaşam boyunca "Sayın Bakan" olarakanılır. Çankaya Köşkü'nden indikten sonra "Güniz Sokağa sığamayan" Söleyrnan Demirel'le birlikte yeni bir makam icat oldu: 9. Cumhurbaşkanlığı... Demirel, bu sıfatla sık sık temel atma ve açılış törenlerine, panellere katılıyor, kabuller düzenliyor. Hatta Cumhurbaşkantyken haberlerine uzun uzun yer veren, bir mesajı olduğuhda kendisine "haberprogram tahsis eden" TRT'den 9. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı etkinlikleri de ayrıntılı olarak duyarmasmı istedi. Demirel'le birlikte eski makamlara vurgu arttı. DYP Amasya Milletvekili Ahmet iyimaya geçen günlerde yazılı bir açıkiama yaptı. REFAHYOL ıktidarı döneminde TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığı yapan İyimaya açıklamasının altına, "Anayasa Komisyonu önceki başkanı" yazmayı da ihmal etmedi. Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat Karakoyun. Emine Kaplan. Bülent Sanoğlu tbmm(acumhuri>et.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle