23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13EKİM2000CUMA \ V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyetcom.tr Türkiye-Batı erinin Geleceği-2 Tanju ERDEM EmekliAmiml A BD RAND kuruluşu- nun Türkiye-Balı ilişJö- lerinin geleceği konu- sunda hazırladığırapo- run sonuç olarak 'b«n- jm, kalkinmanın, gö- nenciııön pfaua ç*ö& dünyamızda, Tör- kr^Baüsskmgücönünsü-atejaıodak noktabnndan biri ohna roMnü verdi^- •i' belırtmiştik. Bu yazımda, Türkiye açısından Türkıye-Bab ilişküeri nasıl ol- malıdır, konusu üzerinde durulacakûr. Tûrkiye Cumhuriyetı'tıin kuruluşunda dıs politikası; tam bağımsızlık, yurtta ba- nş dünyada banş, ulusal güç ve anti em- peryalizm temellen ûzenne bina edilmiş ulusal birpolitikadır. Türkiye, Atatürk dö- nemınde tûm komşulanyla iyi üışkıler içinde olmuş, Balkanlar'da ve Ön As- ya'da bir banş bölgesi kurulmasına ön- dcrlik etmiştir. Batı ile de iyi ilışkiler kurma ve sürdürme çabasında olunmuş- tur. Milletier Cemiycti'nde ortak güven- lik, silahsızlanmaprojelenne katkıda bu- hmmuş; dengeli ve gûven veren poliü- kalar sonucu 1936'da Montreux Sözleş- mesi'yle Türk Boğazlan'nda cgemen ol- muş, Hatay'ı anavatana kavuşturmuştur. Ikincı Dünya Harbi sonrası Doğu-Ba- 0 kutuplasması sürecmde Türkiye Ban 'nm saflannda yer almış; 1963/64 Kıbns bu- nalimtna kadarcumhuriyetin geleneksel dış politikasından saparak Ban'nın po- litika ve stratejilenni sorgulamaksızın koşulsuz desteklemiştir. 1963/64 Kıbns bıınalımında ABD'nınyardımdansağla- dığı silah ve teçhizatın kullamlamaya- cağı ihtan, teslimiyetçi poliükalann yan- lışlığını göstermıştir. 1983'te Turgut özal'ın iktidara gelişine kadar uyanış devam etmiş, Baü ileilîşlrilerde ulusal ya- rariarla ittifak yararlan arasında denge- ler kurulmaya çahşümış, Baü'ya müza- hir ikndarlanndönemlerinde dahı, hüküm- ranlığımızı sınırlayan anlaşmalarda ryı- leştınnelersağlanmışjAnadolu'nunNA- TO sahalan dışında, enerji bölgelerinin kontrolû, Sovyethâkimiyetini engelleme maksadıyla potansiyel bir askeri hare- kâtın ûssü olarak planlanıp kullanılma- sına olanak venlmemiştır. 1960 sonrası bir kısım Baü yanlılanniB ABD ile işbir- liği halinde, komünizmle mücadele bay- rağı altmda ülke bağımsızlığını, anaya- sayı savunan Atatûrkçü düşüncc sahip- lerini dehedef alan güçlen örgütledikle- ri gerçektir. 1980'den bu yana Sovyetler Bırlığı komünızmı çökmüş, güç denge- leri değışmiş, dünya, ABD'nin süpergüç olarak yeni bir düzen geürme (küresel- leşme), kapitalizmi tek seçenek (ekono- mik düzen) olarak sunması ve bunun ka- bul görmesi sürecine gırmiştir. ABD, AB'ye dc, Ban'nın Atlantik ötesi ayağı gözüyle bakmaktadır. Sovyetler Birli- ği'nden kopan çogu Türk kökenli Av- rasya cumhuriyetleri, potansiyel doğal kaynaklara ve geniş pazar olanaklanna sahıptir. Rusya'nın bu devletlere hima- ye edici yaklaşımı Ban'dan gözJenmek- tedır. Türkiye'nin merkezinde yer aldı- ğı Balkanlar, Ortadoğu ve Kaflcaslar, böl- gesel bunalımlannyaşandığı ortamlardır. Bu durumda Türkiye'nin Baü ile iliş- kileri önem kazanmaktadır. Türkiye 'nin ABD ve AB ile iyi ılişkder içinde olma- sı, NATO'da akuf konumu, uluslararası arenada söz sahibı olması, global güven- lik, dayanışma açısından uygundur. ABD'ye göre bu yakın, iyi ilişkiler Ba- tı için de yaşamsaldır. Türkiye bu ilişki- len gehştjnrken kanımızca aşagıdaki hu- suslara dikkat etmelidir: - Türkiye, kendinı çevreleyen komşu- lanyla güven veren, çok yönlü iyi ilişİri- lerkurmau,banşı sürdürüp ulusal güven- liği güvence altına almalıdır. Bu konuda büyük güçlerin yanlış yönlendirmeleri- ne karşı uyanık olmalıdır. - Banş için ortak güvenlik politika ve projelenne BM ükeleri çerçevesinde ka- blmalı, bunlann emperyalist nitelikte olanlanna destek sağlamamaüdır. Türki- ye'nin Batı ile ilişküeri, bölgede Bafl'nın jandarmahğı rolüne soyunmuş görunü- mü vermemelidir. - Baö'nın yaman 7amiwı gözlenen üni- ter devleti parçalama, ulus kimliğmi eroz- yona uğratma, tasarladıklan bir sıyasal Islammodelini empoze ederekAtatiirk'ün kurduğu cumhunyetin temel nitelikleri- nı değışürme ve böylece Türk ulusunu tabi bir ümmet haline getirme çabalan- na geçıt verilmemelidir. - Avrasya ekonomik zenginliklerinin yannrn, üretim ve ticaretinde Baü serma- ye ve teknolojisiyle, Rusya'ya da güven vererek ortakbklar oluşturuİmalı, bu ül- kelerin olası sömürü konusu olmalanna olanak vermeksizin kültürel ışbırbğmı de geliştirerek kalıcı nüfuz, itibar, dost- luklar sağlanmalıdır. - Kıbns, Ege gibi sorunlann çözümün- de ödün taleplen kabul edilmemeli, sa- bırla dınamızmJe haklüığımız anlaülma- hdır. - Ortadoğu'da buhramn taraflan ara- sında yapıcı, güven veren, adil ve aktif davranıslanmızla etkili ve saygın olun- malıHır - AB üyeliği içinjeopolitik ve jeostra- tejik önemli konumumuz bizım güçlü yanımızdır. Bu gücü hissettirmeliyiz. Türkiye için koşullara bagımlı AB üye- liği hedef olamaz. Eşit, saygın üye olmak esasür. Bununda yolu, gelismişlerin akıl- cılığnıı, bireysel ve kamusal yaşam tarz- lannı yansıtan poliük, hukukı, örgütsel, yönetsel, ekonomik, teknolojik anlayış ve yapılarmı bılinçle algılayarak ulusal mo- delde kendimize özgü kuramlaştınp uy- gulamadan geçmektedir. - Ulusal güç unsurlannın güçlendiril- mesi çabalanna öncelık vermelıyiz. Ba- tı itufakı özellikle endüstriyel ve tekno- lojik güç oluşturmamızı engellememe- lidir. Bu çabalar, ulusal güvenlik için ol- duğu kadar bağımsızJığımız. ıttıfaklarla birliklerde etkinligimiz açısından da önemlidir. - Bizi yönetmelerine firsat vermeme- liyiz. Sonuç olarak: Türkiye, Batı ile Uiski- lerinde kjşilikli, konu ve sorunlarmı ulu- sal karar merkezlerinde çözebilme yete- neğinde, eşit ve saygın bir ülke olmah- dır. 0 koşullarda gerçek bir bölgesel güç olarak yükselmesi olanaklıdır. Kamu- oyunu etkileyebilecek egemen kesimler- de teslimiyetçi poliokalan savunan, ödün vennemizi isteyen; Atatûrkçü, ulus dev- leti modası geçmiş kabul eden, sosyal dev- letı boşlayan itüfaklar oluşmuşken eşit, saygın, onurlu ılışkilernası1 korunabilir? Bunun yanıü, ülkemızde Atatûrkçü düşünceyi bilinçle algılamış her kesim- den örgütvebireyierindemokratikortam- da bıkmadan, yorulmadan halkımızı bu haklı davada politik bir örgüt önderlığin- de bılinçlendirme çabalanndayatmakta- dır. . • *-;--; «,TS • Iş Güvencesine Gereksiz Tepkiler DKEnginUNSAL A vrupaBıriiği'nege- çiş süreci içinde uluslararası çalış- ma ölçütlenne uyum sağla- mak amacıyla TBMM 17 Ekim 1994 tarihinde Ulus- lararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) kabul etmiş olduğu 158 sayılı iş güvencesi ile il- gili sözleşmeyi onaylamış- ür. Hükümet bu onayı iç hu- kuka yansıtmak için hazır- iadığı yasa tasansını TBMM'ye sunma aşama- sındadır. Hazırlanan taslak, tş Ya- sası'nın 13. maddesinin c bendine ikinci nkradan son- ra gelmek üzere, "B&dirim snsnıda işveren feshin se- bepJerini açıkça beKrtmefc zonmdadır n biçiminde bir ftkranın eklenmesini öngör- mektedır. Bu tasan kabul edildiğınde isçilenn hizmet sözleşmelerini yasanın 13. maddesine göre sona erdir- mek isteyen bir işveren, fes- hin nedenlerini açıkça işçi- lerine bildirecek demektir. Tasan,bu bıçımiyle eksik- tir ve 158 sayılı sözleşme- nin özünü yansıtmamakta- dır. 158 sayılı sözleşmeye göre, "işçiniH k*p«*eıine veya işin yürdtümüııe veyt ijyeri gerekferine dayah ge- çeribirsoavenneııedaıiol- nuKtakça hizmet iMskisine şufiarda l?e son vennege- çaf Mr nedente^kfleönez: Sendfla âydgi ve sendflod fiuüyettere kaülma, işyeri yetctmeveyad$m açma, do- me, ırit, ctes, hamOdik, dfc, 3Jv»nlgörâş,etıûkve sosyal kdkea". Görüldüğü gibi ış- vercnin bıldirmek yükümün- de olduğu neden herbangi bir neden değildir. Fesıh, sözleş- meninbelirtüğı üç nedenden birine dayanmakzorundadır. Başka bir deyişle, işveren tş Yasası'nın 13. maddesi- ne göre işçiyi gene işten çı- karabilecek, ancak bunu söz- leşmede belırtılen nedenler- le yapabılecektır Bu husus Sonsuz bahar! ^•-« > H 100 Panel Van H 100 Kamyonet Çok kısa bir süre icin! %O'dan başlayan faizler, 48 aya varan vadeler... Hepsi Hyundai'nin sonbahar kampanyasında. Hemen bir Hyundai Yetkili Satıcısı'na gelin; bu muhteşem fırsatlarla siz de bir Hyundai sahibi olun. Bu kampanya Accent Sedan, H100 Minibüs, Panel Van, Camlı Van ve Kamyonet için geçerlidir. i. hazırlanan tasanda açıkça vurgulanmadığı için tasan böyle yasalaşırsa kargaşa- ya neden olacak gibıdır. İş Güvencesi Yasa Tasa- nsı'na işverenler ve onlar gibi düşünen bilim adamla- n tepki göstermektedirler. Bunlara göre: a- Taslak, iş- veren tarafindan göstenlecek fesih nedenlennin 158 sayı- h sözleşmede gösterilen fe- sih nedenlerine dayanması- nı öngörmemektedir. b- Ge- tirümek istenen değişikli- ğin yaptmmı taslakta göste- nlmemiştır. Bunlar hakh itirazlardır, fakat taslagın yasalaşması- na engel olacak gerekçeler degillerdir. Tasan bu itiraz- lan da gözeterek elbette de- ğişbhlmelidır. Taslak aynca lş\&sası'nm Igverenın Bildırımsız Fesıh Hakkı başlığını taşıyan 17. maddesine son fıkra olarak "Rshin hakh bir nedened»- yandığmıispatyüknmtülü- ğülşwraıe$H6r"hükmûnün eklenmesini öngörmekte- dir. Işçinin hizmet sözleş- mesinin 17. maddeye göre feshinde işveren tazminat ödemekle yükümlü değil- dir. Uygulamada feshin hak- sız olduğu savında bulunan işçi yargıya başvurduğun- da kusursuz olduğunu ve tazminat ödenmesı gerek- tirdiğini kendisi kanıtlamalc zorundadır. Tasan yasala- şırsa kanıt yükü işverene yüklenecektir. 158 sayılı sözleşme, fes- hin haklı sebeplere dayan- masını öngörmekte ve hak- lı sebeplerin neler olacağı- m saymaktadır. Tasan ya- salaşırsa işverenler fesih haklannı 158 sayılı sözleş- meye uygun olarak kullan- dıklannı da olacaklardır. Böylece, "tşveri benim, seni istedi- ğknzsman istena d m " dö- nemı sona erdirilmek isten- mektedir. Bu, iş hukukumuzda yep- yeni bir uygukmayı başla- tacak bir devrimdir. 158 sa- yılı sözleşmenin iç hukuka yansımas) ile çalışma yaşa- mına emekçiler adına gü- ven gelecek, ışçi ışyeri ve işi ile özdeşleşecek, daha üret- ken olacak, haksızuğa kar- şı hak arama özgüriüğüne daha bir güvenle sahip ola- cakür. Tasarmm ışyerine ge- tirebileceği katkı göz ardı edilmektedir. Işverenlerin bu tasanya tepkileri çokşiddetli olmuş- tur.Iş Yasası'nın baştanaşa- ğı değişmesini ve yasa hü- kümlerinin 1950 öncesi hü- kümlere dönüşmesini biraz da insafsızca istemişlerdir. Bunlar arasında kıdem taz- Tninatina. iiç yıl çalıymm hak i ve tazminatın çıpkkücretüzerindenöden- mesi, kadınişçilere tanınan birçok haklnn kaldmhnası, fazla çalışmada ödenecek ücretin yüzde 25 olması, fazla çalışmada ücret yeri- ne izin verilmesı, iş süre- sinde, ücrette esnekük kabul edilmesi gibi bugünkü yer- leşik çalışma düzenini çok sarsacak önenler bulunmak- tadır. Işverenlerin ve onlann yandaşi bilim aHamiannın bu tasanya tepkileri gerek- sizdir ve anlaşilması zordur. Tasan uluslararası bir söz- leşmeyi ıç hukuka uyarla- mak istemekte ve çalışma yaşamına gûven kavramını getirmek ıstemektedir. Evet, tasan yetersizdir. Yeniden kesinlikle düzenlenmelıdir. 158 sayılı sözleşmenin hak- lı fesih nedenlennin neler olacağı hükmü tasanya ta- şınmahdır. Tasanda yapünm hükmü mutlaka bulunma- lıdır. Işe iade karan tasan- da yoktur. Haksız feshi be- Urleyen mahkeme, işe dön- me ve boşta geçen sürenin işçiye odenmesi karannı rru verecek, yoksa sadece fes- hin haksızlığmı beUrlemek- le mi yetinecektir? Bu ko- nunun tasanda açıklığa ka- vuşturulması gerekir. Bir de "tasanya "hakstz fesih tespi-" ti mahkemece laırar attnn ahnthğmda ty» iaAe lcarmn- na uyma" konusunda işve- ren için özel bir zorlayıcı hüküm konmalıdır. Böyle birhüküm olmadan işveren mahkeme karanna uyma- yabilir ve işçi için iş güven- Üğİnİn bir anlamı kalma? işverenler butasanya sen- dika üyeliğini yaygınlaşüra- cağı nedeniyle karşı çıkı- yorlarsa endışeleri boşuna- dır. 2821 sayılı yasanın 30 ve 31. maddeleri işçilere sendika üyeliği konusunda yeterü güvence getinnekte- dir. Tasan sendika üyeliği- ni ve sendikacıhğı korumak amacı ile degıl, işsızlığın yoğun olduğu ve daha da yoğunlaşacağı bir ekono- mik ortamda işçilehn işle- rini saklı tutabilmelen ama- cı ile hazırlanmıştır. tşverenkrimiz işçikrui rahathkla işten çıkannayı degaişverkrini işçflerle bir- ikte yöoetmeyi düşünmeli- dirler. tşçi düşman değıl bir dost kabul edilmeli. üretim sürecınde onun karar alma sürecine katılması ve işye- rine bu nedenlerle bağhlığı ve işçinin kendisini işyeri ile özdeşleştirmesinin sağ- laîimasi öne çıkanlmaiııiir Işverenlerimiz işçilerini iş- yerlerinde kararlara ortak eden, onlara ömür boyu is- tıhdam saglayan, onlann sa- dakatini lcayanan Japon en- düstriyel üişkiler sistemin- den ders almalıdırlar. Çağ, işçiyi karşına almak değıl yanına almak çağıdır. AB işçilerin yönetime kanhna- lannı sağlamak için genel- geleri boş yere çıkarmamak- tadır. Işyerlerinindemokra- tikleşmesi çağımızda çok önemlidir. Çalışma banşı işçiye verilecek çalışma gü- vencesinden geçer. Işveren- lenmiz, işyeri sorumlulu- ğunu ve uretimin sonuçlan- nı çalışanlan ile bölüşmeyi içlerine sindirmelidirler. Bu yapılmazsa, işçi haklanna sürekli karşı çıkan, işçiyi iş- yerinde sürekli baskı amn- da tutmayı yeğleyen işve- ren imajı pompalanırsa ne çalışma gerçekleşir, ne üre- tim artar ve ne de Türk en- düstriyel ilişkileri demok- ratik, düzeyli, insanasaygı- h konuma gelebiür. Doğru- yu itici olarak, sürekli olum- suz davranarak değıl, karşı- lıkh söyleşi (diyalog) ile bu- labileceğimiz gerçeği asla unutulmamalıdır. PENCERE Noradunkyan Efend... Ansiklopedik sözlükte yazıyor Gabriel Noradunkyan: "Ermeni asıllı Türkdev- letadamı..." Nasıl bir "Türk devlet adamı"?.. 1852 doğumlu. Paris'te hukuk okuduktan sonra genç yaşta Babıâli'ye giriyor Ikincı Meşrutiyeften sonraTıcafet, Nafıa, Hariaye nazırlıktan yaptyor, Cum- huriyet döneminde Fransa'ya gittiği biliniyor. Noradunkyan Efendi "mutemet" kişi; en önem- li bakanlıklan zamarnn devteti, Ermeni yurttaşına ema- net etmiş... Irkçı mı bu devlet?.. • Ismet Inörtü, "Hatıra]ar"m\n ikinci cildinde Lo- zan Konferansı sürecindeki Noradunkyan Efendi'yi anlatıyor "Bir gün, eski Osmanlı Hariciye nazıriarından Noradunkyan Efendi Lozan Palas 'a gelmiş. Benim- le konuşmak istediğini söylediler. Yanında birisJ vardı, geldiler. Noradunkyan Efendi yanındaki za- tı takdim etti. Zannediyorum Paşatyan isminde bir efendi idi. Eski Ermeni ihtilalcilerindenmiş. Er- meni meseJesini benimle görüşmeye geldiklerini söylediler. Noradunkyan Efendi ile bu mesetenin görûşûl- mesini iyi bir işaret saydım. Tahmin ettim ki dev- letin en yüksek makamında bulunmuş bir kimse sı- fatıyla, Türklerin hissiyatına ve ekalliyetler üzerin- deki düşünüş tarzlanna en yüksek ölçüde, en sa- mimi şekilde vakıfoian insandır. Onunla anlaşmak kolay olacakttr. Bunlan itibaha karşıladım, itibar ederek konuştum. Ermenilerie aramızda çok şey- ler geçtiğinden bahsettiler. - Evet dedim, çok şeyler geçti. » ; Biz ne mazide, ne Birinci Dünya Harbi içinde Er- menilerie Türkler arasında geçen hadiselerle her- hangi bir suretle ilişiği olan insanlar değildik. Bah- si edilen hadiselerin tamamiyle dışında kalmış ye- niinsanlanz. Devletimiz tamamiyle yeni bir devlet- tir. Ermenilerie vatandaşlanmız olarak iyi yaşamak ve iyi münasebetlerde bulunmak emelimizdir. (...) Müşterek vatanı beraber imar edip ilerieteceğiz." •k Ismet Paşa'ntn anılannda anlatılan görüşmenin bundan sonraki böiümü daha da ilginç; attını çiz- diğim satırian aktanyorum: "Paşalyan Efendi söze karrştı. Nihayet Paşatyan Efendi'nin sözlerini Noradunkyan Efendi bağiadı: - Biz Ermeni yurdu isteriz. - Nerede istiyorsunuz?.. Doğuda mı, güneyde mi? Batıda mı? Nerededir? - Nerede olursa olsun. (...) Noradunkyan Efendi tehdit edici ifadelerie yap- tığı konuşmayı bitirince kendisine dedim ki: - Dinle, şimdi ciddi olarak konuşalım. Istekleri- niz kabili tatbik olmayan, tasavvuru, kabulü caiz o/- mayan birmahiyettedir. Memleketimizin birkısmı- nı aytnp size suni bir vatan ve devlet olarak ver- mek gibi bir teklif öne sürüyorsunuz. Biz bunu dü- şünemeyiz." Inönü diyor ki: "Noradunkyan Efendi yaşından, tecrübesinden ve. Qsmanlı Imparatoriuğu'nda üstlendiği en bût yûk vazifelerden edinmesi lazımgelen duygularia bağdaşmayacak bir inat ve sebat gösterdi. Nite- ksm Lozan'dan sonra çıkan davalarda Birieşmiş Milletler'e müracaatettiler. Hakemlere gittiler. Ha- kemlerde, Birieşmiş Milletier de Türklerin konfe- ransta verdiği cevaplar kesindir, yapılacak bir şey yoktur' cevabını vererek meseleyi bağlamışlardır." • "Büyük Larousse Ansiklopedik Sözlüğü" Nora- dunkyan Efendi'nin karşısına yazmış: "Ermeni asıllı Tün\ devlet adamı." Peki, bakanlannı Ermeniler arasından seçen bir devlet, nasıl ırkçılığın güdümünde 'jenosit' yapa- bilir?.. Amerikan Temsilciler Meclisi'nde tezgâhlanan "En-neni Soykınmı oyunu" Avrasya Satrancı'nın si- yah beyaz kareli tahtasında bir hamledir. Oyunu oy- nayan bir taşla yetinemez, arkadan gelecek ham- lelere şimdiden hazırlıklı olmanın saymakla bitmez yararlan var. TÜSES TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI Sosyal Demokrat Partilerde Program, Uygulama Politikalan ve örgütlenme İlişkileri KONUŞMACILAR: Prof.Dr. Thomas MEYER Dr. Klaus Jürgen SCHERER Prof.Dr. AyşeAYATA Doç.Dr. Seyfettin GÜRSEL {Dortmund Üniversitesi öğretim Üyesi, Friedrich Ebert Vakfı Politik Eğitim Böiümü Direktörü) (Sosyal Demokrat ParÖ Küttürel Forum Direktörü) (OrtaDoğuTeknik Üniversitesi öğretim Üyesi) (Galatasaray Üniversitesi öğretim Üyesi) Yer : Istanbul Dedeman Oteli Tarih : 14 Ekim 2000 Saat : 10.00-12.45 14.00-17.30 DUYURU ESKİŞEHtR ÖZEL YENt KOLEJ ÖĞRETMENVE ÖĞRKSClLERtNE 14 Ekim 2000 Cumartesi Eskısehir'de Geleneksel Aşure ve Püav Gûnüne Hepmizi Bekhyoruz. vy Rj|g j ^ j YÖRE TURİZM / ESKİŞEMR Tel: 222 2316500 Fax: 222 2333589
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle