Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13EKİM2000CUMA
\ V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyetcom.tr
Türkiye-Batı erinin Geleceği-2
Tanju ERDEM EmekliAmiml
A
BD RAND kuruluşu-
nun Türkiye-Balı ilişJö-
lerinin geleceği konu-
sunda hazırladığırapo-
run sonuç olarak 'b«n-
jm, kalkinmanın, gö-
nenciııön pfaua ç*ö& dünyamızda, Tör-
kr^Baüsskmgücönünsü-atejaıodak
noktabnndan biri ohna roMnü verdi^-
•i' belırtmiştik. Bu yazımda, Türkiye
açısından Türkıye-Bab ilişküeri nasıl ol-
malıdır, konusu üzerinde durulacakûr.
Tûrkiye Cumhuriyetı'tıin kuruluşunda
dıs politikası; tam bağımsızlık, yurtta ba-
nş dünyada banş, ulusal güç ve anti em-
peryalizm temellen ûzenne bina edilmiş
ulusal birpolitikadır. Türkiye, Atatürk dö-
nemınde tûm komşulanyla iyi üışkıler
içinde olmuş, Balkanlar'da ve Ön As-
ya'da bir banş bölgesi kurulmasına ön-
dcrlik etmiştir. Batı ile de iyi ilışkiler
kurma ve sürdürme çabasında olunmuş-
tur. Milletier Cemiycti'nde ortak güven-
lik, silahsızlanmaprojelenne katkıda bu-
hmmuş; dengeli ve gûven veren poliü-
kalar sonucu 1936'da Montreux Sözleş-
mesi'yle Türk Boğazlan'nda cgemen ol-
muş, Hatay'ı anavatana kavuşturmuştur.
Ikincı Dünya Harbi sonrası Doğu-Ba-
0 kutuplasması sürecmde Türkiye Ban 'nm
saflannda yer almış; 1963/64 Kıbns bu-
nalimtna kadarcumhuriyetin geleneksel
dış politikasından saparak Ban'nın po-
litika ve stratejilenni sorgulamaksızın
koşulsuz desteklemiştir. 1963/64 Kıbns
bıınalımında ABD'nınyardımdansağla-
dığı silah ve teçhizatın kullamlamaya-
cağı ihtan, teslimiyetçi poliükalann yan-
lışlığını göstermıştir. 1983'te Turgut
özal'ın iktidara gelişine kadar uyanış
devam etmiş, Baü ileilîşlrilerde ulusal ya-
rariarla ittifak yararlan arasında denge-
ler kurulmaya çahşümış, Baü'ya müza-
hir ikndarlanndönemlerinde dahı, hüküm-
ranlığımızı sınırlayan anlaşmalarda ryı-
leştınnelersağlanmışjAnadolu'nunNA-
TO sahalan dışında, enerji bölgelerinin
kontrolû, Sovyethâkimiyetini engelleme
maksadıyla potansiyel bir askeri hare-
kâtın ûssü olarak planlanıp kullanılma-
sına olanak venlmemiştır. 1960 sonrası
bir kısım Baü yanlılanniB ABD ile işbir-
liği halinde, komünizmle mücadele bay-
rağı altmda ülke bağımsızlığını, anaya-
sayı savunan Atatûrkçü düşüncc sahip-
lerini dehedef alan güçlen örgütledikle-
ri gerçektir. 1980'den bu yana Sovyetler
Bırlığı komünızmı çökmüş, güç denge-
leri değışmiş, dünya, ABD'nin süpergüç
olarak yeni bir düzen geürme (küresel-
leşme), kapitalizmi tek seçenek (ekono-
mik düzen) olarak sunması ve bunun ka-
bul görmesi sürecine gırmiştir. ABD,
AB'ye dc, Ban'nın Atlantik ötesi ayağı
gözüyle bakmaktadır. Sovyetler Birli-
ği'nden kopan çogu Türk kökenli Av-
rasya cumhuriyetleri, potansiyel doğal
kaynaklara ve geniş pazar olanaklanna
sahıptir. Rusya'nın bu devletlere hima-
ye edici yaklaşımı Ban'dan gözJenmek-
tedır. Türkiye'nin merkezinde yer aldı-
ğı Balkanlar, Ortadoğu ve Kaflcaslar, böl-
gesel bunalımlannyaşandığı ortamlardır.
Bu durumda Türkiye'nin Baü ile iliş-
kileri önem kazanmaktadır. Türkiye 'nin
ABD ve AB ile iyi ılişkder içinde olma-
sı, NATO'da akuf konumu, uluslararası
arenada söz sahibı olması, global güven-
lik, dayanışma açısından uygundur.
ABD'ye göre bu yakın, iyi ilişkiler Ba-
tı için de yaşamsaldır. Türkiye bu ilişki-
len gehştjnrken kanımızca aşagıdaki hu-
suslara dikkat etmelidir:
- Türkiye, kendinı çevreleyen komşu-
lanyla güven veren, çok yönlü iyi ilişİri-
lerkurmau,banşı sürdürüp ulusal güven-
liği güvence altına almalıdır. Bu konuda
büyük güçlerin yanlış yönlendirmeleri-
ne karşı uyanık olmalıdır.
- Banş için ortak güvenlik politika ve
projelenne BM ükeleri çerçevesinde ka-
blmalı, bunlann emperyalist nitelikte
olanlanna destek sağlamamaüdır. Türki-
ye'nin Batı ile ilişküeri, bölgede Bafl'nın
jandarmahğı rolüne soyunmuş görunü-
mü vermemelidir.
- Baö'nın yaman 7amiwı gözlenen üni-
ter devleti parçalama, ulus kimliğmi eroz-
yona uğratma, tasarladıklan bir sıyasal
Islammodelini empoze ederekAtatiirk'ün
kurduğu cumhunyetin temel nitelikleri-
nı değışürme ve böylece Türk ulusunu
tabi bir ümmet haline getirme çabalan-
na geçıt verilmemelidir.
- Avrasya ekonomik zenginliklerinin
yannrn, üretim ve ticaretinde Baü serma-
ye ve teknolojisiyle, Rusya'ya da güven
vererek ortakbklar oluşturuİmalı, bu ül-
kelerin olası sömürü konusu olmalanna
olanak vermeksizin kültürel ışbırbğmı
de geliştirerek kalıcı nüfuz, itibar, dost-
luklar sağlanmalıdır.
- Kıbns, Ege gibi sorunlann çözümün-
de ödün taleplen kabul edilmemeli, sa-
bırla dınamızmJe haklüığımız anlaülma-
hdır.
- Ortadoğu'da buhramn taraflan ara-
sında yapıcı, güven veren, adil ve aktif
davranıslanmızla etkili ve saygın olun-
malıHır
- AB üyeliği içinjeopolitik ve jeostra-
tejik önemli konumumuz bizım güçlü
yanımızdır. Bu gücü hissettirmeliyiz.
Türkiye için koşullara bagımlı AB üye-
liği hedef olamaz. Eşit, saygın üye olmak
esasür. Bununda yolu, gelismişlerin akıl-
cılığnıı, bireysel ve kamusal yaşam tarz-
lannı yansıtan poliük, hukukı, örgütsel,
yönetsel, ekonomik, teknolojik anlayış ve
yapılarmı bılinçle algılayarak ulusal mo-
delde kendimize özgü kuramlaştınp uy-
gulamadan geçmektedir.
- Ulusal güç unsurlannın güçlendiril-
mesi çabalanna öncelık vermelıyiz. Ba-
tı itufakı özellikle endüstriyel ve tekno-
lojik güç oluşturmamızı engellememe-
lidir. Bu çabalar, ulusal güvenlik için ol-
duğu kadar bağımsızJığımız. ıttıfaklarla
birliklerde etkinligimiz açısından da
önemlidir.
- Bizi yönetmelerine firsat vermeme-
liyiz.
Sonuç olarak: Türkiye, Batı ile Uiski-
lerinde kjşilikli, konu ve sorunlarmı ulu-
sal karar merkezlerinde çözebilme yete-
neğinde, eşit ve saygın bir ülke olmah-
dır. 0 koşullarda gerçek bir bölgesel güç
olarak yükselmesi olanaklıdır. Kamu-
oyunu etkileyebilecek egemen kesimler-
de teslimiyetçi poliokalan savunan, ödün
vennemizi isteyen; Atatûrkçü, ulus dev-
leti modası geçmiş kabul eden, sosyal dev-
letı boşlayan itüfaklar oluşmuşken eşit,
saygın, onurlu ılışkilernası1 korunabilir?
Bunun yanıü, ülkemızde Atatûrkçü
düşünceyi bilinçle algılamış her kesim-
den örgütvebireyierindemokratikortam-
da bıkmadan, yorulmadan halkımızı bu
haklı davada politik bir örgüt önderlığin-
de bılinçlendirme çabalanndayatmakta-
dır. . • *-;--; «,TS •
Iş Güvencesine Gereksiz Tepkiler
DKEnginUNSAL
A
vrupaBıriiği'nege-
çiş süreci içinde
uluslararası çalış-
ma ölçütlenne uyum sağla-
mak amacıyla TBMM 17
Ekim 1994 tarihinde Ulus-
lararası Çalışma Örgütü'nün
(ILO) kabul etmiş olduğu
158 sayılı iş güvencesi ile il-
gili sözleşmeyi onaylamış-
ür. Hükümet bu onayı iç hu-
kuka yansıtmak için hazır-
iadığı yasa tasansını
TBMM'ye sunma aşama-
sındadır.
Hazırlanan taslak, tş Ya-
sası'nın 13. maddesinin c
bendine ikinci nkradan son-
ra gelmek üzere, "B&dirim
snsnıda işveren feshin se-
bepJerini açıkça beKrtmefc
zonmdadır
n
biçiminde bir
ftkranın eklenmesini öngör-
mektedır. Bu tasan kabul
edildiğınde isçilenn hizmet
sözleşmelerini yasanın 13.
maddesine göre sona erdir-
mek isteyen bir işveren, fes-
hin nedenlerini açıkça işçi-
lerine bildirecek demektir.
Tasan,bu bıçımiyle eksik-
tir ve 158 sayılı sözleşme-
nin özünü yansıtmamakta-
dır. 158 sayılı sözleşmeye
göre, "işçiniH k*p«*eıine
veya işin yürdtümüııe veyt
ijyeri gerekferine dayah ge-
çeribirsoavenneııedaıiol-
nuKtakça hizmet iMskisine
şufiarda l?e son vennege-
çaf Mr nedente^kfleönez:
Sendfla âydgi ve sendflod
fiuüyettere kaülma, işyeri
yetctmeveyad$m açma, do-
me, ırit, ctes, hamOdik, dfc,
3Jv»nlgörâş,etıûkve sosyal
kdkea". Görüldüğü gibi ış-
vercnin bıldirmek yükümün-
de olduğu neden herbangi bir
neden değildir. Fesıh, sözleş-
meninbelirtüğı üç nedenden
birine dayanmakzorundadır.
Başka bir deyişle, işveren
tş Yasası'nın 13. maddesi-
ne göre işçiyi gene işten çı-
karabilecek, ancak bunu söz-
leşmede belırtılen nedenler-
le yapabılecektır Bu husus
Sonsuz bahar!
^•-« >
H 100 Panel Van
H 100 Kamyonet
Çok kısa
bir süre
icin!
%O'dan başlayan faizler,
48 aya varan vadeler...
Hepsi Hyundai'nin sonbahar
kampanyasında.
Hemen bir Hyundai Yetkili
Satıcısı'na gelin; bu muhteşem
fırsatlarla siz de bir Hyundai
sahibi olun.
Bu kampanya Accent Sedan,
H100 Minibüs, Panel Van,
Camlı Van ve Kamyonet için
geçerlidir.
i.
hazırlanan tasanda açıkça
vurgulanmadığı için tasan
böyle yasalaşırsa kargaşa-
ya neden olacak gibıdır.
İş Güvencesi Yasa Tasa-
nsı'na işverenler ve onlar
gibi düşünen bilim adamla-
n tepki göstermektedirler.
Bunlara göre: a- Taslak, iş-
veren tarafindan göstenlecek
fesih nedenlennin 158 sayı-
h sözleşmede gösterilen fe-
sih nedenlerine dayanması-
nı öngörmemektedir. b- Ge-
tirümek istenen değişikli-
ğin yaptmmı taslakta göste-
nlmemiştır.
Bunlar hakh itirazlardır,
fakat taslagın yasalaşması-
na engel olacak gerekçeler
degillerdir. Tasan bu itiraz-
lan da gözeterek elbette de-
ğişbhlmelidır.
Taslak aynca lş\&sası'nm
Igverenın Bildırımsız Fesıh
Hakkı başlığını taşıyan 17.
maddesine son fıkra olarak
"Rshin hakh bir nedened»-
yandığmıispatyüknmtülü-
ğülşwraıe$H6r"hükmûnün
eklenmesini öngörmekte-
dir. Işçinin hizmet sözleş-
mesinin 17. maddeye göre
feshinde işveren tazminat
ödemekle yükümlü değil-
dir. Uygulamada feshin hak-
sız olduğu savında bulunan
işçi yargıya başvurduğun-
da kusursuz olduğunu ve
tazminat ödenmesı gerek-
tirdiğini kendisi kanıtlamalc
zorundadır. Tasan yasala-
şırsa kanıt yükü işverene
yüklenecektir.
158 sayılı sözleşme, fes-
hin haklı sebeplere dayan-
masını öngörmekte ve hak-
lı sebeplerin neler olacağı-
m saymaktadır. Tasan ya-
salaşırsa işverenler fesih
haklannı 158 sayılı sözleş-
meye uygun olarak kullan-
dıklannı
da olacaklardır. Böylece,
"tşveri benim, seni istedi-
ğknzsman istena d m " dö-
nemı sona erdirilmek isten-
mektedir.
Bu, iş hukukumuzda yep-
yeni bir uygukmayı başla-
tacak bir devrimdir. 158 sa-
yılı sözleşmenin iç hukuka
yansımas) ile çalışma yaşa-
mına emekçiler adına gü-
ven gelecek, ışçi ışyeri ve işi
ile özdeşleşecek, daha üret-
ken olacak, haksızuğa kar-
şı hak arama özgüriüğüne
daha bir güvenle sahip ola-
cakür. Tasarmm ışyerine ge-
tirebileceği katkı göz ardı
edilmektedir.
Işverenlerin bu tasanya
tepkileri çokşiddetli olmuş-
tur.Iş Yasası'nın baştanaşa-
ğı değişmesini ve yasa hü-
kümlerinin 1950 öncesi hü-
kümlere dönüşmesini biraz
da insafsızca istemişlerdir.
Bunlar arasında kıdem taz-
Tninatina. iiç yıl çalıymm hak
i ve tazminatın
çıpkkücretüzerindenöden-
mesi, kadınişçilere tanınan
birçok haklnn kaldmhnası,
fazla çalışmada ödenecek
ücretin yüzde 25 olması,
fazla çalışmada ücret yeri-
ne izin verilmesı, iş süre-
sinde, ücrette esnekük kabul
edilmesi gibi bugünkü yer-
leşik çalışma düzenini çok
sarsacak önenler bulunmak-
tadır.
Işverenlerin ve onlann
yandaşi bilim aHamiannın
bu tasanya tepkileri gerek-
sizdir ve anlaşilması zordur.
Tasan uluslararası bir söz-
leşmeyi ıç hukuka uyarla-
mak istemekte ve çalışma
yaşamına gûven kavramını
getirmek ıstemektedir. Evet,
tasan yetersizdir. Yeniden
kesinlikle düzenlenmelıdir.
158 sayılı sözleşmenin hak-
lı fesih nedenlennin neler
olacağı hükmü tasanya ta-
şınmahdır. Tasanda yapünm
hükmü mutlaka bulunma-
lıdır. Işe iade karan tasan-
da yoktur. Haksız feshi be-
Urleyen mahkeme, işe dön-
me ve boşta geçen sürenin
işçiye odenmesi karannı rru
verecek, yoksa sadece fes-
hin haksızlığmı beUrlemek-
le mi yetinecektir? Bu ko-
nunun tasanda açıklığa ka-
vuşturulması gerekir. Bir de
"tasanya "hakstz fesih tespi-"
ti mahkemece laırar attnn
ahnthğmda ty» iaAe lcarmn-
na uyma" konusunda işve-
ren için özel bir zorlayıcı
hüküm konmalıdır. Böyle
birhüküm olmadan işveren
mahkeme karanna uyma-
yabilir ve işçi için iş güven-
Üğİnİn bir anlamı kalma?
işverenler butasanya sen-
dika üyeliğini yaygınlaşüra-
cağı nedeniyle karşı çıkı-
yorlarsa endışeleri boşuna-
dır. 2821 sayılı yasanın 30
ve 31. maddeleri işçilere
sendika üyeliği konusunda
yeterü güvence getinnekte-
dir. Tasan sendika üyeliği-
ni ve sendikacıhğı korumak
amacı ile degıl, işsızlığın
yoğun olduğu ve daha da
yoğunlaşacağı bir ekono-
mik ortamda işçilehn işle-
rini saklı tutabilmelen ama-
cı ile hazırlanmıştır.
tşverenkrimiz işçikrui
rahathkla işten çıkannayı
degaişverkrini işçflerle bir-
ikte yöoetmeyi düşünmeli-
dirler. tşçi düşman değıl bir
dost kabul edilmeli. üretim
sürecınde onun karar alma
sürecine katılması ve işye-
rine bu nedenlerle bağhlığı
ve işçinin kendisini işyeri
ile özdeşleştirmesinin sağ-
laîimasi öne çıkanlmaiııiir
Işverenlerimiz işçilerini iş-
yerlerinde kararlara ortak
eden, onlara ömür boyu is-
tıhdam saglayan, onlann sa-
dakatini lcayanan Japon en-
düstriyel üişkiler sistemin-
den ders almalıdırlar. Çağ,
işçiyi karşına almak değıl
yanına almak çağıdır. AB
işçilerin yönetime kanhna-
lannı sağlamak için genel-
geleri boş yere çıkarmamak-
tadır. Işyerlerinindemokra-
tikleşmesi çağımızda çok
önemlidir. Çalışma banşı
işçiye verilecek çalışma gü-
vencesinden geçer. Işveren-
lenmiz, işyeri sorumlulu-
ğunu ve uretimin sonuçlan-
nı çalışanlan ile bölüşmeyi
içlerine sindirmelidirler. Bu
yapılmazsa, işçi haklanna
sürekli karşı çıkan, işçiyi iş-
yerinde sürekli baskı amn-
da tutmayı yeğleyen işve-
ren imajı pompalanırsa ne
çalışma gerçekleşir, ne üre-
tim artar ve ne de Türk en-
düstriyel ilişkileri demok-
ratik, düzeyli, insanasaygı-
h konuma gelebiür. Doğru-
yu itici olarak, sürekli olum-
suz davranarak değıl, karşı-
lıkh söyleşi (diyalog) ile bu-
labileceğimiz gerçeği asla
unutulmamalıdır.
PENCERE
Noradunkyan Efend...
Ansiklopedik sözlükte yazıyor
Gabriel Noradunkyan: "Ermeni asıllı Türkdev-
letadamı..."
Nasıl bir "Türk devlet adamı"?..
1852 doğumlu. Paris'te hukuk okuduktan sonra
genç yaşta Babıâli'ye giriyor Ikincı Meşrutiyeften
sonraTıcafet, Nafıa, Hariaye nazırlıktan yaptyor, Cum-
huriyet döneminde Fransa'ya gittiği biliniyor.
Noradunkyan Efendi "mutemet" kişi; en önem-
li bakanlıklan zamarnn devteti, Ermeni yurttaşına ema-
net etmiş...
Irkçı mı bu devlet?..
•
Ismet Inörtü, "Hatıra]ar"m\n ikinci cildinde Lo-
zan Konferansı sürecindeki Noradunkyan Efendi'yi
anlatıyor
"Bir gün, eski Osmanlı Hariciye nazıriarından
Noradunkyan Efendi Lozan Palas 'a gelmiş. Benim-
le konuşmak istediğini söylediler. Yanında birisJ
vardı, geldiler. Noradunkyan Efendi yanındaki za-
tı takdim etti. Zannediyorum Paşatyan isminde
bir efendi idi. Eski Ermeni ihtilalcilerindenmiş. Er-
meni meseJesini benimle görüşmeye geldiklerini
söylediler.
Noradunkyan Efendi ile bu mesetenin görûşûl-
mesini iyi bir işaret saydım. Tahmin ettim ki dev-
letin en yüksek makamında bulunmuş bir kimse sı-
fatıyla, Türklerin hissiyatına ve ekalliyetler üzerin-
deki düşünüş tarzlanna en yüksek ölçüde, en sa-
mimi şekilde vakıfoian insandır. Onunla anlaşmak
kolay olacakttr. Bunlan itibaha karşıladım, itibar
ederek konuştum. Ermenilerie aramızda çok şey-
ler geçtiğinden bahsettiler.
- Evet dedim, çok şeyler geçti. » ;
Biz ne mazide, ne Birinci Dünya Harbi içinde Er-
menilerie Türkler arasında geçen hadiselerle her-
hangi bir suretle ilişiği olan insanlar değildik. Bah-
si edilen hadiselerin tamamiyle dışında kalmış ye-
niinsanlanz. Devletimiz tamamiyle yeni bir devlet-
tir. Ermenilerie vatandaşlanmız olarak iyi yaşamak
ve iyi münasebetlerde bulunmak emelimizdir. (...)
Müşterek vatanı beraber imar edip ilerieteceğiz."
•k
Ismet Paşa'ntn anılannda anlatılan görüşmenin
bundan sonraki böiümü daha da ilginç; attını çiz-
diğim satırian aktanyorum:
"Paşalyan Efendi söze karrştı. Nihayet Paşatyan
Efendi'nin sözlerini Noradunkyan Efendi bağiadı:
- Biz Ermeni yurdu isteriz.
- Nerede istiyorsunuz?.. Doğuda mı, güneyde
mi? Batıda mı? Nerededir?
- Nerede olursa olsun.
(...)
Noradunkyan Efendi tehdit edici ifadelerie yap-
tığı konuşmayı bitirince kendisine dedim ki:
- Dinle, şimdi ciddi olarak konuşalım. Istekleri-
niz kabili tatbik olmayan, tasavvuru, kabulü caiz o/-
mayan birmahiyettedir. Memleketimizin birkısmı-
nı aytnp size suni bir vatan ve devlet olarak ver-
mek gibi bir teklif öne sürüyorsunuz. Biz bunu dü-
şünemeyiz."
Inönü diyor ki:
"Noradunkyan Efendi yaşından, tecrübesinden
ve. Qsmanlı Imparatoriuğu'nda üstlendiği en bût
yûk vazifelerden edinmesi lazımgelen duygularia
bağdaşmayacak bir inat ve sebat gösterdi. Nite-
ksm Lozan'dan sonra çıkan davalarda Birieşmiş
Milletler'e müracaatettiler. Hakemlere gittiler. Ha-
kemlerde, Birieşmiş Milletier de Türklerin konfe-
ransta verdiği cevaplar kesindir, yapılacak bir şey
yoktur' cevabını vererek meseleyi bağlamışlardır."
•
"Büyük Larousse Ansiklopedik Sözlüğü" Nora-
dunkyan Efendi'nin karşısına yazmış:
"Ermeni asıllı Tün\ devlet adamı."
Peki, bakanlannı Ermeniler arasından seçen bir
devlet, nasıl ırkçılığın güdümünde 'jenosit' yapa-
bilir?..
Amerikan Temsilciler Meclisi'nde tezgâhlanan
"En-neni Soykınmı oyunu" Avrasya Satrancı'nın si-
yah beyaz kareli tahtasında bir hamledir. Oyunu oy-
nayan bir taşla yetinemez, arkadan gelecek ham-
lelere şimdiden hazırlıklı olmanın saymakla bitmez
yararlan var.
TÜSES
TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK
SİYASAL ARAŞTIRMALAR
VAKFI
Sosyal Demokrat Partilerde
Program, Uygulama Politikalan
ve
örgütlenme İlişkileri
KONUŞMACILAR:
Prof.Dr. Thomas MEYER
Dr. Klaus Jürgen SCHERER
Prof.Dr. AyşeAYATA
Doç.Dr. Seyfettin GÜRSEL
{Dortmund Üniversitesi
öğretim Üyesi, Friedrich
Ebert Vakfı Politik Eğitim
Böiümü Direktörü)
(Sosyal Demokrat
ParÖ Küttürel Forum
Direktörü)
(OrtaDoğuTeknik
Üniversitesi öğretim
Üyesi)
(Galatasaray Üniversitesi
öğretim Üyesi)
Yer : Istanbul Dedeman Oteli
Tarih : 14 Ekim 2000
Saat : 10.00-12.45
14.00-17.30
DUYURU
ESKİŞEHtR ÖZEL YENt KOLEJ ÖĞRETMENVE
ÖĞRKSClLERtNE
14 Ekim 2000 Cumartesi
Eskısehir'de Geleneksel Aşure ve Püav Gûnüne Hepmizi
Bekhyoruz.
vy Rj|g j ^ j
YÖRE TURİZM / ESKİŞEMR Tel: 222 2316500
Fax: 222 2333589