23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S OCAK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bora: Yanlış anlaşıldım • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Organızatör Hasan Bora, sanatçı tbrahım Tathses'ı öldüreceği veya öldürteceği yolunda gazetelerde çıkan haberlerde kendine ait olduğu savlanan sözlerin dost sohbeti sırasında söylediğini, sonradan yanlış anlaşıldığını belirtti. Yerel Ekspres gazetesinde yayımlanan haberi ihbar sayan Adana Cumhuriyet Savcılığı'na ifade vermek üzere gazetenin yazıişleri sorumlusu Bilal Tipi, haberde imzası bulunan muhabir Yener Ekinci ile birlikte dün adliyeye gelen organizatör Bora, savcının yerinde olmaması nedeniyle ifadesını öğleden sonra vermek üzere adliyeden ayrıldı. Mettyaya açık görüş yasagı • ANKARA (AA) - Uzun süredir devam eden cezaevlerindeki açık görüşün basın ve yayın organlannca izlenmesi uygulamasına, Adalet Bakanlığı'nca son venldi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün ımzasıyla 17 Aralık 1999 tarihinde yayımlanan genelgeye dayanarak Şeker Bayramı dolayısıyla Ulucanlar Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde yaptınlan açık görüşü izlemek isteyen basın mensuplanna izin verilmedi. Cezaevi yetkilileri, kapıda bekleyen gazetecılere, bunun ikinci bir genelgeyle yasaklandığını büdirdiler. Işçi emeklilerine TUFEartışı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tşçı emeklilerinin ayhklanndaki artış, 8 Eylül 1999 tarihinde yürûrlüğe giren yasa uyannca, her ay bir önceki aya ılışkin açıklanan TÜFE orarunda olacak. Buna göre ocak ayı içerisinde en düşük emeklı aylığı, DİE tarafindan aralık ayına ilişkın açıklanan yüzde 5.9 oranındaki TÜFE'ye göre, 4 milyon 690 bin lira rutannda sosyal yardım zammı dahil, 84 milyon 280 bin liradan 88 milyon 905 bin 860 liraya, en yüksek emekli aylığı ise 159 milyon 475 bin liradan 168 milyon 606 bin 315 liraya yükseldi. Engfn Apdıç'a kınama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet Kadınlan Derneği Genel Başkanı avukat Şenal Sanhan, gazeteci Engin Ardıç'uı bir köşe yazısrnda kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici'den "kan kız işlerine" bakan kişi olarak söz etmesine tepki gösterdi. Sanhan, bu sözlerle Ardıç'ın kadın ve genç kızlan da 'aşağıladığını' kaydetti. Çay'a tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Taşar, Mesut Yümaz'ı PKK'nin Avrupa sorumlusu Kani Yıhnaz'a benzeten MHP'li Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay'a tepki gösterdi. Taşar dün yaptığı açıklamada, bakanrn sözlerinin siyasi nezaket, siyasi ahlak ve aynı hükümette olmanın sorumluluğu ile bağdaşmadığuıı belirtti. Düzeltme • Gazetemızm dünkü sayısında yer alan "MYK'de iftar tartışması" başlıklı haberde, CHP Parti Meclısi üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Ateş'in adı, dizgi hatası nedeniyle yalnızca soyadıyla çıkmışnr. Düzeltir, özür dileriz. Prof. Dr. Mümtaz Soysal eski tezlerin artık aynı güçle savunulamayacağmı söyledi 'Kıbrıs'ta köşeye sıkışük'* BARIŞDOSTER Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Kıbns sorunuyla ilgili olarak u Kendi eBnüzfc köşeye sıkışük. Eski tezlerinıizi artık aynı güçle savunamayız" dedi. Türkiye'de beyinlerin çok kolay yıkanabildiğine dikkat çeken Soysal, sorunlan çözebilmek için bunlan bürün yönleriyle ele almak, bütünlük içinde düşünmek ve topluma bütünlük içinde bakmak gerektiğini kaydetti. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'uı danışmanlığını da yürüten • Türkiye'de beyinlerin çok kolay yıkanabildiğine dikkat çeken Soysal, sorunlan çözebilmek için bütün yönleriyle ele almak, bütünlük içinde düşünmek ve topluma bütünlük içinde bakmak gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Soysal, "KKTC yönetiminin, Kıbns Rum Kesüni'nm AB ile bütünleşmesine karşıhk. KKTC'nin de Türkiye ile bürünleşmesini önermesi, arbk oldukça zor. Daha yaratıcı tezter bulmak zorundayız" dıye konuştu. Avrupa Birliğı'nin Türkiye'yi aday üye olarak ilan etmesi, Kıbns ve Ege sorunlannda da bir an önce çözüme gidilmesini istemesinin ardından gelişen süreçte, Türkiye'nin attığı adunlar ve ızlediği politikayla kendi kendini zor duruma düşürdüğüne dikkat çeken Soysal, "Bundan böyle yapüacak en doğru iş, adada iki devletten oluşan konfederasyon fıkrini dûnyaya en açık şekflde anlatmaktır" dedi. Türk tarafının adada çözümü herkesten daha çok savunduğunu, bunun dünyaya çok iyi anJatılması gerektiğini ıfade eden Soysal, "Ama her şeyden önce bu çözümün hakça ve Kıbns Türklerinin çıkarlanna uygun ohnası gerekli" diye konuştu. Soysal, Türkiye'de beyinlerin çok kolay yıkanabildiğine de dikkat çekti ve sorunlan çözebilmek için sorunlan bütün yönleriyle ele almak, bütünlük içinde düşünmek ve topluma bütünlük içinde bakmak gerektiğini kaydetti. Kürt sorunu ile ilgili çok sayıda rapor hazırlayan CHP, konuyu yeniden masaya yatınyor 6 Terör îkkdlerinin gerekçesi olamaz 9 • Eski insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı, CHP MYK üyesi Algan Hacaloğlu, bugünkü MYK toplantısına sunacağı raporda, "terör ve detnokrasi sorunlanna çözüm getirilememesinin Türkiye'yi krize taşıdığını" vurguladı. MUTLUSERELİ ANKARA - CHP Merkez Yönetim Ku- rulu (MYK) üyesi Algan Hacaloğlu, geç- mişte partinin "Kürt sorunu ve demokra- tikieşme" ile ilgili olarak yaptığı çalışma- lan özetleyen 24 sayfalık bir rapor hazırla- dı. Hacaloğlu, MYK'nin bugün "Kürt so- runu" gündemiyle yapacağı toplantısına sunacağı raporda, terörün varlığının, hu- kuk devleti normlanndan vazgeçmenin, karşı şiddet, kuralsızlık, hukuksuzluk, te- mel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesinin gerekçesini oluşturamayacağına işaret et- ti. Hacaloğlu, "Terör ve demokrasi sorun- lanna çözüm getirflememiş ohnası Türki- ye'yi krize taşunaktadır" dedi. Hacaloğlu'nun saptamalan özetle şöyle: • Türkiye, Avrupa tnsan Haklan Mah- kemesi'nin (AİHM) dosyası kabank ülke- sidir. Komisyon aşamasında "dostane çö- züm" yoluyla tazminat ödenerek sonuç- landuılan birçok şikâyet bir yana, bireysel başvuru hakkmı tanıdığımız 1987 yılından bu yana ülkemızle ilgili başvunılar arasın- da 358 adet "Günevdoğn Anadohı Bölge- si'jKttişldnköyvakmaveboşattma'' ile 114 adet "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde iş- kence, faiü meçhuL, kayıplar* 1 konulu baş- vuru da vardır. • Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge- lerinin adeta kaderine dönüşen feodal ya- pı, yoksulluk. işsizlik. eşitsizlik, hukuksuz- luk, keyfi güvenlik uygulamalan, can gü- venliği yetersızliği, insan haklan ihlalleri ve zorunlu köy boşaltmalan gibi koşullar bölgede yaşamı son derece zorlaştırmakta; terörü besleyen ortamı yaratmaktadır. Su- Türkiye Petrolleri, koruculan işe aldı edilmesi tarüşmaJan sürerken bunun ilk örneği, Şırnak'm SUopi ilçesinde gerçekieştirildL 21 korucu, 250 milyon lira maaş- la Türkiye Petrolleri lluslararası Petrol Şirketi'nde (TP1C) güvennk görevlisi olarak işe başiaöldı. TPIC yetküileri, Kuzey Irak'tan kamyoncular tarafindan «etirilen mazotun disipline edilerek vergilendirilmesi amacıyla Habur sınır kapısı yakıri- lanndaki hac konaklanıa tesisi içerisinde oluşturulan ve 4 ay önce faaliyete geçen TPlC'nin korunması amacı\ la ilçede ge- çici köy korucusu olarak görev yapan 21 kişinin güvenlik görevlisi olarak işe başlaüldığını beiirttUer. (Fotograf: AA) surluk olayı ile bir kez daha görüldüğü gi- biyörede rüşvet, yolsuzluk,tıyusturucu ve süah kaçakçılıgı ile diğerhukuk dışı ılişki- lerde beslenen terör. iç güvenlik ve idari sistemimizden sorumlulann bir bölümü ile dayanışma oluşturmuş; ırkçı siyasete sı- ğınmış bir terör lobisinin varlığı da soru- nun boyutlannı bir kat daha artırmıştır. • Bir milletin hayatını tehdit eden tehli- kelerin başında terorizm gelmektedir. An- cak terörün varlığı, hukuk devleti normla- nndan vazgeçmenin, karşı şıddetin. kural- sızlığın, hukuksuzluğun, temel hak ve öz- gürlüklerin çiğnenmesinin gerekçesini oluşturamaz. Alınacak tüm önlemler ya- sallik çerçevesinde olmalıdır. • Devletin dini ve ırkı olamayacağı, ço- ğulcu laik toplumun iki temel doğrusudur. CHP, toplumumuzun zenginliği olan ırk, din, dil, mezhep ve etnik köken farkhuk- lanna, ulusun ve ülkenin bölünmez bütün- lüğü içinde çoğulculuk, eşitlik, hoşgörü an- layışıyla yaklaşmaktadır. Farklı etnik yapı- lann, inanç kümelerinin, alt kültür ve kim- liklerin var olması, bunlann varlıklannı sürdürmesı ulusal zengvnliğimizdır. İç ba- nşımızuı bugüne değın gereğince değer- lendirilememiş örtülü kaynağıdır. E s k i C H P M i l l e t v e k i l i B ü l e n t T a n l a 'Güneydoğu'da en iyi çözüm CHP'ninid' tstanbul Haber Servisi - Eski CHP Milletveküi ve Genel Başkan Yardım- cısı Bülent Tanla, Güneydoğu sorunu- nun geldiğı noktada ekonomi ve insan haklannda eşzamanh bir girişim ve eş- güdümün gerektiğini belirterek "Once- likle olağanüstü halin kaldınlmasu ko- ruculann hıyjatasfiyesi,altyapı yannm- lannın hemen başlatdması ve bireysd haklann çağdaş düzeye çıkarüması ge- reknr" dedi Bölge hakkmda çeşitli araştmnalar yapan Tanla, eldeki bulgular ışığında. Güneydoğu sorunu hakkmda en kap- samlı, tutarlı ve köklü çözümleri bir tek CHP'rungenrdiğini kaydetti. "Bölgesel kalkmma pianınm hanrlartması ile bi- reyselhaklanngenişletihp,eğitim\« kül- tür üzerindeki yasaklann kakünfanası eşzamanlı olarak gerçekleştirilmeudir" diyen Tanla, insam odak alan, evrensel- likle yerelliğı aynı rotada bağdaştıran bir model önerdi. Böyle bir modelin, bölge merkezli yönetim, ekonomik kalkınma kurumu ve özel finansman kaynağı olmak üze- re üç öğeye gereksinim duyduğunun al- tmı çizen Tanla, gerekli finansman kay- naklan için şunlan önerdi: • CHP Raporu'nda sözü edilen ve Şükrü Elekdağ'ın somut biçimde Gü- neydoğu Yatırım Fonu olarak adlandır- dığı fonun sermayesinin bir bölümü Türkiye 'den karşılanmalı, bir bölümü için de AB'ye başvurulmahdır. • AB fonlan, AB Yatınm Bankası, Dünya Bankası gibi kuruluşlara basvur- manın önkoşulu özgün ve aynnölı pro- jeler sunmakür. Güneydoğu Yatınm Fo- nu, yurtdışma tahvil yoluyla da kaynak- lannı armnna ve yenileme imkâmna ka- vuşabilir. • Türkiye büyük acılar çekip özveri göstererek terörü yenmiştir. Değişim rüzgârlanmn güçlü biçimde estiği bu dönemde, uygun bir aksiyon programı hazırlayarak fuıansman temini için de ginşimde geç kalınmamalıdır. • Amaç, çoğulcu, katılımcı, çağdaş, de- mokratik devleti oluşturmaktır. Devletin idari yapısı çoğulculuk, kaülımcılık ve et- kınlık ilkeleri temeünde, hukuk ve yargı sistemi ise hukukun üstünlüğü ve yarguun bağunsızhğı kurallan çerçevesinde yeni- den yapılandınlmalıdır. • Hedefimiz, demokratikleşme iddiamı- za uygun yeni bir anayasadır. Türkiye Cumhuriyeti'nı "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" olarak tammlayan 1982 Anayasası, içeriği ile demokratikleşme misyonu ve vızyonunu karşılamada yeter- siz kalmaktadır Yasakçı 12 Eylül Anaya- sası yerine, yeni bir anayasa, katıluncı ve uzlaşmacı bir anlayışla, tüm örgütlü kesim- lerin katkısı ile gerçekleştirilmelidir. • Bölgede huzursuzluğun ve ağalara çı- kar sağlamanın kaynağuıa dönüşen gönül- lü veya geçici köy koruculuğu ile can gü- venliği sağlanamaz. Köy koruculan köhne feodal düzenden özgürleştirilmeli, geçici istihdam olanaklanna kavuşturulmalı, ko- ruculuk sistemi derhal tasfiye edihnelidir. • MİT sivilleştirilmeli, faaliyetlerinın çerçevesi siyasi iradenin etkin denetırru al- tına alrnmalıdır. Kontrgerilla yapılanma- suıdan günümüze arta kalan tüm yapılan- malar ve JİTEM gibi illegal istihbarat bi- rimlen dağıtılmalıdır. Tüm güvenlik güç- leri haberalmada ihbarcılık, özel hayatı gözleme, izleme ve gizlice dinleme gibi il- kel ve demokratik ohnayan yöntemlere iti- bar etmemeli. • Iç banş için af zorunludur. Türkiye, 21. yüzyıla her türlü siyasi ve düşünce suç- lannı, gerçek kader mahkûmlan olan terö- re yataklık suçlannı. 18 yaşına kadar tüm çocuklarmı, istertutuklu, isterhükümlüol- sun, affederek girmelidir. IRMIKI AYDIN ENGtN aengin@ doruk.net.tr Başvuran: Aydın Engin. Sıradan bir yurttaş. Konu: Dışişleri Bakanı Ismail Cem hakkmda başlatılan soruşturma. Tarih: 6 Ocak 2000. Dilekçenin içeriği: Yargının dokunulmazlığının ve ba- ğımsızlığının, yargının "eteştirilemezli- ği" anlamına gelmediğini iyi biliyorum. 2000'lerin başında Türkiye'de yargının ve onun bir dalı olan savcılık kunjmu- nun eleştirilmesi, hem de kıyasıya eleş- tirilmesi gerektiğini de biliyorum. 4 Ocak 2000 günü Sabah gazetesi- nin "özel haber" olarak sunduğu ve DGM Başsavcılığı'nın, biryurttaşın suç duyurusu üstüne, Dışişleri Bakanı is- mail Cem hakkmda "bölücülük" suçu işlediği gerekçesiyle Terörle Mücadele Yasası'nın ünlü 8. maddesi uyannca so- ruşturma başlatıldığını bildiren haberi okuduktan sonra tam iki gün bekledim. Umdum ki DGM Başsavcılığı, bu ha- berin asılsız olduğunu açıklayacak ve yalanlayacak. Bugün 6 Ocak 2000. Böyle bir yalanlama gelmedi. Meslek deyimiyle "haber doğrulandı". Suç duyurusuna ve bunu ciddiye alıp soruşturma başlatan DGM savcılığına göre suç şu: Dışişleri Bakanı Ismail Cem, bir TV programında, "Türkiye'de yaşayan herkesin kendi anadilinde televizyon yayınıyapma özgürlüğüne sahip olma- DGM Başsavcılığı'na Dilekçe lıdır" demiş. Doğrudur. Dedi. . Şimdi. Once suç duyurusunda bulunan yurt- taştan başlayalım. Gazete haberine gö- re suç duyurusu, Ankara'da eczacılık yapan Abdülkadir Geylani Aksümer adlı biryurttaştan gelmiş. Ecza ve kım- ya biliminde eğitim almış bu yurttaşımız gazeteye yaptığı açıklamada, "Aynı sözleri ben ya da sokaktaki sıradan bir yurttaş söylemiş olsaydı tutuklanırdık" diyor. Atıyor. Tutuklanamaz. Bunun birdizi hukuk- sal temeli var. Bir eczacının bilemeye- bileceği ve bilemediği için kınanamaya- cağı bir dizi hukuksal temel ve neden... Ama Türkiye'de, savcıların hukuk eğitimi almış olmalan yasal bir zorunluk ve hukuk eğitimi almış bir kişinin ya da kişilerin "bilememelen" kabuledilemez. Türkiye, ulusal yasalannın "ûstünde" geçeıiik taşıyan bir dizi uluslararası an- laşmaya imza koydu. "Avrupa Şartı", "Helsinki Senedi" ve onun gelişmişi olan ve son AGİT toplantısında benim- senen "Istanbul Senedi", "Birleşmiş Milletler Sözleşmesi" ve "İnsan Hakla- n Evrensel Bildirgesi" bu uluslararası hukuk metinlerinden birkaçı. Türkiye'nin ulusalyasalan ile bu ulus- lararası metinler arasında bir "çelişki" varsa, düzeltilmesi gereken ulusal ya- salardır. Savcılann ve yargıçlann önce- lik tanımalan gereken ise bu uluslara- rası ilke ve yasa hükmündeki kurallar- dır. Yani... Yani, Türkiye bu anlaşmalann altında- ki imzasını çekmeden, bir savcı ne Is- mail Cem'in sözleri hakkmda soruştur- ma açabilir ne de dava. Açarsa ilk iş ola- rak hukuk diplomalannın gözden geçi- rilmesi gerekir. ••• Bu, konunun "yasal" yani. Gelelim hukuksal yanına. Hukuk fakültelerinde ceza muhake- meleri usulü, kara ticaret hukuku, me- deni hukuk, ceza hukuku gibi pratiğe, uygulamaya dönük derslerin yani sıra, hukuk felsefesi" ve "hukuk başlangı- c/" gibi dersler okutulur. Kimi öğrenciler için can sıkıcı derster- dir. Geçer not aldıktan sonra unutula- bilecek, eğitim döneminde de aynntılı olarak bellenmesi, özünün derinleme- sine kavranması pek de gerekli görün- meyen dersler. 0 derslerde insanlığın binlerce yıllık "adalet" arayışı ile yürürlükteki yasalar arasında uyumsuzluk ortaya çıktığında hukukçunun (yargıcın, savcının) nasıl davranması gerektiği açıklanır. Yargıç ve savcının yasalann değil, adaletin ve hakkın savunucusu olduklannın altı pek kalın çizilir. Keza yaşamla hukuk arasında çeliş- ki ortaya çıktığında, yargıçlara (ve sav- cılara) hukukun biçimsel labirentlerinde kaybolmadan, yaşamı hukukla değil, hukuku yaşamla uyumlu kılacak karar- lann altına imza atmaları öğretilir. Ömeğin bu derslerde, yargıçlardan (ve savcılardan), Ceza Yasası, birinin gözünü çıkarana 5 yıl hapis veriyor da, gözüne zarar vermeden gözündeki gözlüğü gasp edene 15 yıl hapis ceza- sı öngörüyorsa, bu yasanın, mülkiyeti insandan önceye yerleştiren rezil birdü- zenin kuralı olduğunu göz önüne alma- lan ve "hukuku"yasalara kurban etme- meleri istenir. Ancak böyle davranabilenlerin "hu- kuk tahsili görmüş" kişiden "hukuk- çu"ya yükselebileceklerini anımsatır. • • • Sonuç ve istem: Ismail Cem hakkm- da soruşturma açan savcılann, hukuk fakültesinde öğrenciyken "hukuk felse- fesi" ve "hukuk başlangıcı" derslerin- den aldıklan notlan öğrenmek istiyc- rum. Saygılanmla. imza: Aydın Engin. Sıradan bir yurt- taş. POIİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İftar Sofraları... Şeriatçılar azdıkça azıyor... Tek hedefleri var. ;. *• "Türk Silahlı Kuvvetleri..." • Onlara göre 'ordu' dinsiz... - * Malum gazetenin yazan, 'ASDER'in iftar sofra- sına katılmış... Yazar, ASDER'in iftar sofrasında bir bez afışten söz ediyor... Afişte "Millete sadakat şerefımizdir" yazılıymış. Yazar iftar dönüşünde askeri birliğin önünden ge- çerken "Orduya sadakat şerefimizdir" yazılı levha- yı aramış. Bakmış ki levhada bir başka yâzı var- mış: "Türkiyemi ve bayrağımı seviyorum..." '-. Çok mutlu olmuş şeriatçı yazar!.. Diyor ki: "önemli ve güzel bir gelişme. Ne diyebiliriz ki, teşekkürier komutanım. Böylece bir yanlış inattan vazgeçilmiş oldu..." Malum gazetenin şeriatçı yazan, ASDER'in iftar sofrasından söz ederken Türk Silahlı Kuvvetle- ri'nden ihraç edilen dinci subayiart öve öve biti- remiyor... Biliyorsunuz ASDER, ordudan atılan subaylann kurduğu bir dernek: "Adaleti Savunanlar Derneği..." Ordudan atılan subaylann eşleri, malum gaze- tenin şeriatçı yazarına neler anlatmışlar neler!.. Eşleri ordudayken onlar hep hor görülmüş, iti- lip kakılmışlar!.. Neden? Çünkü başlannı örtüyorlarmış, namaz kılıp oruç tutuyoriarmış!.. Bir eski subay, şeriatçı yazara şöyle demiş: "Şimdi eşlerimizonurta, başlan dik, başlannı ör- tüyohar ve biz de namazımızı rahatça kılıyomz. Sh vil hayata alışmakta güçlük çektik. önce koriduk, ama şimdi kendimizi daha iyi hissediyoruz. Bize şergibigelen şeylerde Allah hayırmurat ediyor..." Din pazarlamacılan bugünlerde derinden gidi- yorlar... Ordudan atılan şeriatçı subay, malum yazara Türk Silahlı Kuvvetleri'nde nasıl örgütlendiklerini de anlatıyor. "YAŞ kararian ile ordudan ihraç işlemteri de T- SK'de dine yönelişi patlattı. Biz 3 bin kişi ihraç edildik. Bugün orada olsaydık 4 bin o/urdu. Biz 3 bin kişi dışandayız, ama inanın, şimdi bizim gibi orduda 5 bin arkadaşımız var..." • • • Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri'nde oruç tutan, namaz kılan subay, astsubay ve eriere baskı mı ya- pılryor? HayırL Dün olduğu gibi bugün de orduda 'sahur' ye- meği çıkıyor; isteyen oruç tutuyor, isteyen nama- zını kılıyor!.. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri bunu şova dönüş- türmüyor... Din bezirgânlan, demokrasiyi araç olarak kulla- nan yobazlar 'dinsel motifleri' tıpkı dinci terör ör- gütleri gibi yorumlayıp Türkiye'yi ortaçağın lığına götürmek için çabalıyorlart. „ ., ^ ^ Burada tek hedef de Türk Silahlı Kuvvetleri,:- ^ Elbet, güçleri yetmeyecek!.. Pek çoğunun ayağı yere bastı, ama Çeçenistan'ı bahane edip yine meydanlarda İBOA-C işareti yapmaya başladılar... Bu arada CHP de, mollalann neyin peşinde ol- duklannın bilincinde olmasına karşın Bolu'da ra- mazan gösterisi yaptı... CHP neden 'tftar sofrası' kurup gösteri yapma gereği duydu? Sanırız, CHP yönetiminde bir-iki 'Fethullah' sempatizanı, Altan Öymen'i bu yola çekti, "Bize dindariar oy vermiyor" dedi... Oruç ve namazın reklamını ancak din bezirgân- lan yapar, Atatürk'ün partisi CHP yapmaz, yapa- maz!.. Laik demokratik Cumhuriyetin savunucusu bir partinin yöneticileri eğer oruç tutuyorlarsa bunu 'şov'a dönüştürmeye haklan yoktur... Ne Ismet Inönü, ne Bülent Ecevit. ne Murat Karayalçın ne de Deniz Baykal böyle bir 'din is- tisman' yaptı... ••• CHP, önümüzdeki günlerde şu sloganla boy gösterirse hiç şaşmayın: } "Başörtüsüne özgühük..." Eh, CHP ilk seçimde kampanyayı Istanbü' Ja 'Eyüp Sultan'dan ya da Izmir'de 'Susuz Dede'den başlatırsa, oylan da silip süpürür (!). Oysa Türkiye'de 14 milyon insan açlık sınınnın altında yaşıyor, Güneydoğu'da yoksulluk kol ge- ziyor... CHP ne yapıyor? İftar sofraları kurup dört dörtlük 'Müslüman' ol- duğunu anlatmaya çalışıyor... Herkesin dindariığı kendine dc midir? hikmet.cetinkaya(g cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 GOZLERIN POYRAZ Cumhuriyet k ı t a p I a r ı Gazetecı-Yazaı Hikmet Çetinkaya'nın ıçındekı ftrtınalı evrende gelıştırdıği, duygu denızınde dannttığı yazılan. Bir solukta okunacak, kimi zaman bıı nısan yağmuru altında, bazan poyraz yelının soğuk sa\urganhğtnda ya da karanlık bir gecenın yalnızlığında yenıden okunacak, yer yer okunacak bir kitap bu kitap Cumhuffyet Çağ Pazartama A.Ş Türkocağı Cad. No:39/41 .. kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel. (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle