19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA r LJil. [email protected] 15 llii UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCÎ Eskiyi yıkmak yerine yaşatmak, otomobil yerine toplu taşım ve 'önce insan'... 2000'ler ve Avrupa kültürüHemen tüm kentlen binlerce yılük •ir geçmişe sahip olan Türkiye, 2000 'li ıllara bu tanhsel bırikımin elde kalan iim değerlennı korumaya "söz* vere- ek başlıyor. Çünkü "aday iiyea* oldu- umuz Avrupa Birtiği'ne (AB) bağh ül- elerin kentleşme, unar ve kültûr poli- ıkalanrun temelıru "konıma" oluştu- uyor... Bu nedenle AB'ye "tam üye" olabil- aenin bır yolu da yaklaşık 50 yıldır ül- emizı tutsak alan, "eski dokulan yık- naya" ve arsa ve araziler üzenndeki emiakrantmıçoğaltmava" dayalı unar nlayışını artık "terkeûnekten" geçiyor. iunun yenne tanhsel kent degerlerini •aşatmayı ve "kültürel kimliği sürdür- aeyi" hedefleyen polıtıkalan artık yeğ- emek ıse "ortakAvrupa mirasını koru- ua" sözlerinin de yerine getirilmesi için önkosul" anlamına geliyor... Peki, bu sözlen yaşama geçirmek için caba nasıl bir unar poliükası ızlenecek- ir? Bu sonınun yanıtı için, tçişleri Ba- anlığı'nca kıtap haline getınlerek, "uy- TilamaJarda yararianıunası" dıleğiyle üm yerel yönetimlere "tebn£" edilen bir 'rehber khap" var. Avrupa Konseyi, Av- upa Yerel ve Bölgesel Yönerimler Kon- erana'nın 17-19 Mart 1992'deStrasbo- ırg'da yapılan olağan toplantısının 18 4art 1992 günkü oturumunda kabul dılen "Avrupa Kentü Haklan Deklaras- •onu" ve bununla bırlikte onaylanan •Avrupa Kentsel ŞartT Işte Türkiye'nin 2000'li yıllarla bir- ikte başlayan "AB adayhğT sürecuıde »ncelıkle kentlerinin iman ve tanhsel imliklerin korunması yönünde ızleme- i gereken bu "şartlardan" bır derleme. İzetleyerek sunduğum şartlann yaşama ;eçirilmesı ıçın ıse 57. hükümetin gün- lemindeki "Yerel Yönetimler Reformu t'asaa" önemli bir fırsatı oluşturuyor. Kentsel RönesansırT hedefleri Avrupa Konseyi'nın (AK) kentsel po- itikaları. 1980-1982'de düzenlenen 'KentselRönesans İçin Avrupa Kampan- TISI'' kapsamuıda gelıştinldı. AK'nın nsan haklan ve temel hak ve özgürlük- erin korunması çağnlanna paralel prog- amlarla oluşturulan bu kampanya, baş- ıca dört temel konuya ağırhk vermişti: 1 - Fıziki kentsel çevrenm ryileştjril- nesi, 2- Mevcut konut stokunun iyileştiril- nesi, 3- Sosyal ve kültürel olanaklann ya- atılması, 4- Toplumsal kalkınma ve halk kau- ımının özendinlmesi... Bu hedeflerin 1992'de Strasbourg'da lan edilen "Kentsel Şart"a öncü ilke- er oluşturmasıyla birlikte şartın "etiği- ıi" oluşturan "kentii haklan" anlayışı la şöyle vurgulandı: "Bu şart şiddetten. her tür kiriffikten, mzukve çarpıkkent çevreierinden ann- na hakkı; yaşadığı kent çevresini de- nokratik koşuDarda kontrol edebilme lakkı; insanca konutedinme,sağhk, kül- ür hizmetterinden \ararlanma, dola- ,ım özgûrlüğü gibi temel kentli haklan- un oMuğu inancuıı esas kabul eder." Türkıye'nınde'"onayının" bulundu- pı bu "esas* çerçevesuıde izlenmesi ge- eken somut program ve politikalar ise izetle şu saptamalarla belirlendi: Kentve belediyekavramı: Yerleşım ve >eledıyeler, daıma sosyal ve toplumsal ıayatın süregeldiği, ThomasHobbes'in fadesiyle onlarsız yaşamın "çaresiz, -atauz, vahşi, yetersiz ve tehlikefi" oldu- ğu, ideal yaşama mekânlandır.. Bu nedenle "befedh** tenmı de "ortak ;ıkarlan olan insan topluluklannm bir ıraya geldiği özerk idari birimler" ve 'dûzenli yapüaşmış, kamu hizmetJeri ;unan ve kendi kendini yönetebilen ya- mn merkezteri" anlamuu içenr. Avrupa'da kent merkezleri otomobflden aruKÜrüryor, tarihi çevreler bütünüyle yaya bölgesi yapdarak korunuyor (sokla - Aimanya'nın Bonn kenti). Tûrkiye'de ise kent merkezleri otomobil işgahne açıbyor, dahası tarihi dokular yıkılarak otopark haline getirihyor (yukanda - Galata KoJesi yamndaki yok edilen dokuda otopark). • Plansız yapılaşma, imar affi, yeşil alan yağması, tarihsel dokuya gökdelen, kültür mirasına duyarsızlık, siluete aykın imar izinleri, kent içi otoyollar, orman talanı, otomobile tutsaklık, kişiliksiz apartmanlar ve "her şeyi bilen" belediye başkanlan... Avrupah olabilmek için bütün bunlann artık "tam tersini" yapmak gerekiyor... - * . Kentsel gehşmenin temeli ise özerk ve mali bağımsızhğı olan yerel yönetim- lerde halkın doğrudan katılımının sağ- lanmasıdır Geleceğin kimlikli kenti: Geleceğin yaşanabilir, uyumlu, güzel, sağlıklı ve "kentii haldannm korunduğu" kentle- ri ıçın karar günü bugündür. (...) Bır kent, aynı zamanda modem gelışmey- le "tarihi mirasın korunması" arasında dengeyı kurmalı, "eskiyitahripetmeden veniyle bütünleştinneli^dır. Geçmişi olmayan bir kent, hafızasını yıtirmiş insana benzer. Eski kent doku- lan ve tüm kültürel izler, ınsanlann kent- lerdeki yaşamışlıkJanmn. çalışmışlık- lannın ve "kişisel tarihJerinin" izleri- dir. Bunlar. geçmişin mirası olup, in- sanlann "fani" (geçici) yaşamda "ka- bcılık duygusuyla" geleceğe hazırlan- malannı sağlar... OtomobUe tutsak ounayan ulaşun: Otomobil, ilk icat edildıği 1884'ten be- ri ulaşım politıkalanm yönlendirmiş, hatta 'bireyci' etkisrvie toplu ulaşun sis- temlerini dahi gözden dusürmûştür. "Kentekarşı otomobil!—" çokbasit- lendınunış bır ıfade olmakla bırlıkte, dunım buna çok yakındır. Yavaş ama ke- sin bır biçımde "otomobil, kenrJeri öl- dürmektedir." Öyle ki 2000'li yülar, ikisi bir arada olamayacağından, "otomobflya da kent- ten birini seçmemizi" zorunlu kılacak- rır... Bu nedenle (kentleri seçmemiz ge- rektığinden) anahtar çözüm "lophı ta- şrnı sistemkrini" daha da geliştirmek- tır. Tanhı kent merkezlerine otomobüın sokulmaması ve "yayalaştu-ma" proje- leri ıse "geleceğin kimlikli kenti" için kaçınılmazdır... Çevre ve doğayla bansık kent: Yete- rince kullanılamayan "monoton yeşil kuşaklar" yenne, kentsel yaşamda in- sanlann kolaylıkla yararlanabilecekle- ri "yeşiDendirilmiş teraslar'', doğal do- kusu korunmuş "açık avhdar", kentsel yaşamın yogunlugundan kaçmak ısteyen- ler için kolay erişılebılır "soluma alan- lan", tarihsel yapı ve kalıntılarla bütün- leşmış "kent parklan", yeşil patıkalar vb. gibi düzenlemeler yeğlenmeli, bü- tün bunlar kentın genehni göz önüne alan bir "peyzaj planlamasıyla" gerçek- leştınlmelıdır... Bakalım, bütün bu kurallann yülar- dn" hep *^ersmi" oluşturan politika ve uygulamalardan artık vazgeçmek için merkezi ve yerel yönetimlerde nasıl bir "Avrupa sûred" yaşanacak? Eğer Avrupa Kentsel Şartı da diğer ulusla- rarası sözleşmeler gibi "sadece imza- lanmakla yetinilen" bır belge olarak kalırsa, AB üyeliğı bir yana, 2000'ler, uygarlık ve kımhğimizi belki de "tü- müyle yitirdiğimiz" yıllar olarak yaşa- nacak... Dayanışma ve 'sorumlu hemşeriliğe' dayalı eşit yükümlülükler... Kendihaklan deklavasyoııu Kimliğpıi koruyan bir sokakta çocuklann neşesi de bir başka gûzeL. Avrupa Kentsel Şartı'run temel dün- ya görüşü "kentti haklannm" tanunı- na, kabulüne ve güvenceye bağlanma- suıa dayanıyor. Bu haklann gerçek- leşmesinin ise "ferrJerin, dayanışma ve sorumlu hemşeriliğe ihşkin eşit yü- kümrulükkri kabul etmesme bağh vA- duğu" vurgulanan 1992 Strasbourg deklarasyonunda, "Avrupayerleşinue- rindeki kent sakinlerinin sahip olduk- lan haklar" şöyle behrlenıyor: • Güvenlik: Mümkün olduğunca suç, şiddet ve yasadışı olaylardan ann- dınlmış emin ve güvenlı bir kent; • KirleuTmemiş,sagddıbir^çevre: Ha- va, gürültü, su ve toprak kirliliği ohna- yan, doğası ve doğal kaynaklan koru- nan bir çevre; • Konut: Mahremiyet ve dokunul- mazlıgının garantı edildiği, sağlıklı, satın alınabüır, yeterli konut stokunun sağlanması; • Dolaşun: Toplutaşun, özel araba- lar, yayalar ve bisikletliler gibi tüm yol kullamcüan arasında, birbirinin hareket kabiliyetini ve dolaşun özgür- lüğünü kısıtlamayan uyumlu bir düze- nin sağlanması; • Sağhk: Beden ve ruh sağhğuım ko- runmasına yardıma çevrenin ve koşul- lann sağlanması; • Spor ve dinlence: Yaş, yetenek ve gelu1 durumu ne olursa olsun, her bi- rey için spor ve boş vakitlerinı değer- lendkebıleceğı olanaklann sağlanma- sı; • Kültûr: Çeşitli kültürel faaliyet- lerin, yaratıcı aktivitelerin ve benzeri olanaklann sunulması ve katılımın sağlanması; • Kühürlerarası kaynaşma: Geç- mişten günümüze, farklı kültürel ve et- nık yapılan banndıran topluluklann, banş içinde yaşamalannnı sağlanma- sı; • Kanteü bir mimari ve fiziksel çev- re: Tarihi yapı mirasının duyarh bir biçimde restorasyonu ve nitelikli çağ- daş mimarinin uygulanmasıyla, uyum- lu ve güzel fiziksel mekânlann yara- tılması; • Kaotam: Çogulcu demokrasüerde; kurum ve kuruluşlar arasuıdaki daya- nışmanın esas olduğu kent yönetimle- rinde, gereksız bürokrasiden anndır- ma, yardımlaşma ve bilgilendirme il- kelerirun sağlanması; • Sürdürülebilir kalkınma: Yerel yönetimlere ekonormk kalkınma ile çevrenm korunması ükeleri arasında uzlaşmamn sağlanması; • Doğal zenginlikler ve kaynaldar: Yerel doğal kaynak ve değerlerin; yerel yönetimlerce, akılcı, dıkkatli, ve- rimli ve adil bir biçimde beldede ya- şayanlann yaran gözetilerek korun- ması ve idaresı; • Kişisel bütunluk: Bireyin sosyal, kültürel, ahlaki ve ruhsal gelişimine, kişisel refahına yönelik, kentsel ko- şullann oluşturuİması; •Eşnük: Yerel yönenmlerin; tüm bu haklan bütün bireylere cinsiyet, yaş, köken, ınanç, sosyal, ekonomik ve po- litik aynm gözetmeden, fiziksel veya zıhinsel özürlenne bakılmadan; eşit olarak sunulmasım sağlamakla yü- kümlü olması. Dünya Bankası, Türkiye Kültürel Mlras Projesl'nl ele^tlrdl Altyapı henüz tamamlanmadı İAHARTANRISEVER ANKARA -Kültür Bakan- ığı ile Dünya Bankası arasın- ia yürütülen "Türkiye Kûl- ürel Miras Projesi''nın, ge- tkli altyapının henüz tamam- anmaması nedeniyle başla- ılamadığı bildınldi. Dünya 3ankasrnın "yeterince hrda lerlfmediği" gerekçesıyle îleşnrdiği projenin altyapısı )luşturulmadan kredinin kul- anıma açıhnasuun "kaynak srafjna" neden olacağı vurgulandı. 30 mılyon lolariık kredi sağlanması beklenen proje kap- amına Pamukkale, Çatalhöyük, Nemrut Da- |ı ve Kapadokya'run alınması planlanıyor. Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay ühiboer'ın, Kultür Bakanlığı'yla sürdürülen jrojenin yavaş ilerlediği eleştirisimn haklı ol- nadığı savunuldu. "Türkiye KültürelMirasPro- ıesi''nde gecikme olmadığı belırtıhrken, ya- /aşlığın uygulayıcı bırimlerde görev değişık- ikleri olması ve Dünya Bankası projelen ko- ıusunda Kültür Bakanlığı' nın deneyıminın bu- unrnamasından kaynaklandığı kaydedildi. tl- pli genel müdürlüklerin teşkilat ve organizas- /on çalışmalan yapması gerektiğıne de işaret ı. Bakanlığm "kaynaktsrafina" yol açmak • Dünya Bankası'nın, hızlı ilerlemediği eleştirisini yaptığı projenin altyapısı yok. Altyapısı oluşturulmadan kredinin kullanıma açılmasının "kaynak israfina" neden olacağı vurgulandı. 30 milyon dolarlık kredi için hazırlıklar sürüyor. istemediği behrnlerek, çalışma- lann ciddiyetle sürdürüldüğü vurgulandı. Projenin hazırlanması için aynca bir Japon hibesi alına- cağuıı bildiren yetkililer, pro- jeye 3-4 ay sonra başlanabile- ceğini kaydettiler. Dünya Bankası'ndan Fîru- zan Biür de bakanlıktaki gö- rev değışiklikleri nedeniyle ça- lışmalann "yavaş" işlemiş ol- duğunu belırtırken "Esas pö- rüştüğümüz insanlan bulamı- yorduk. Ama şimdi görüşmeler sürüyor'' diye konuştu. BıUr, projeye ihşkin önçalışmalarya- pılması gerektiğini de kaydetti. Dünya Bankası'nın 30 milyon dolarlık kay- nak sağlaması beklenen proje kapsamında, Pa- mukkale, Çatalhöyük, Nemrut Dağı ve Kapa- dokya bölgelerinın koruma ve değerlenduılme- si; Saint Paul, Saint Nicholas ve Saint Peter ki- liseleri ile Aspendos, Perge ve Efes tiyatrola- nnın restorasyonu ve ülke çapmda konservas- yon merkezleri oluşturuİması planlanıyor. 1998 Kasım ayında Dünya Bankası yetkilileriyle ya- pılan görüşmelerde bölgelere yönelik ilk etap çalışmalannm Ocak 2000'de başlatılması ka- rarlaştınlmıştı. Kültürel Miras Projesi'nin 2006 yıhna kadar sürdürümıesı planlanıyordu. 3 milyon poundluk yapıt, yılbaşı gecesl Oxforddan çalındı Cezanne'ın tablosu çalındıKültür Servisi - Yılbaşı gecesi Oxford'daki Ashmolean Müze- si' nde bulunan Paul Cezanne tab- losu, güvenlik kameralannı, kul- landığı duman makınesıyle etkı- siz hale getiren ve böylelikle yü- zünü de gizleyen profesyonel rur- sız tarafindan çalındı. Cezanne'ın 'Auvers- sur-Ouise' adlı tablosu, ressamın kısa bir süre yaşadığı Versailles yakınlanndakı. ağaç- lıklı bir vadide yeşillikler arasuı- da sıra sua dızılmış beyaz kır ev- lerinin yer aldığı küçük bir kasa- bayı betimliyor. Olay,ancakertesisabah farkedi- lebildi. Ashmolean Müzesi, içle- rinde Leonardo da Vinci'nin ve Picasso'nun eserlerinin de yer al- dığı Britanya'nm en iyi sanat ko- leksıyonlanndan birini banndm- yor. Müze, çalınan Cezanne tab- losunu, koleksiyonuna 1980'de da- hıl etmişti. Polis tablonun sıpanş üzerine çalmdığı olasılığı üzerin- de duruyor. Ashmolean Müzesi MüdürüChristopherBrovra, Ce- zanne'm çalman tablosunu, res- samın olgunluk dönemıne en er- ken geçış eseri olarak tanımhyor: Cezanne 'Auvervsur-Ouise'yi 1879-1882 yıDanarasmda resmetmişti "MüzemizdekitekCezannetabto- suydu. 19. yüzyılgeç donem resmi- ne en iyi örneklerden birrydi Ox- ford t nhersitesi'nin parçası oian Ashmolean, her yıl dünyanın dört bir yanmdan gden 250.000ziyaret- çryi ağniayan bü> ük bir kamu mü- zesi. Bu bağlamda yapılan sadece bir suç eylemi değfl, aynı zaman- da bencfltik." Çalınan tabloya 'Çit' (The Fence) alt başlığı verilmişti. Bunun nedeni tabloyu, Cezanne'ın diğer resimlerınden ve Van Gogh'un aym mekânda yapmış olduğu 'Dr. Gachet'nin Portre- si'nden (Portrait of Dr. Gachet) ayırmaktı. Açık artnrma rekonı- nu elinde tutan Dr. Gachet'nin Portresi de çalınmış eserler ara- sında bulunuyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Okurlarla Yaşamak... Mehmet Omay adlı bir okurum, geçen hafta- ki Semiha Berksoy ile ilgili yazımın ardından şu ilginç e-postayı gondermiş: 'Semiha Berksoy bak- kında yazdığınız yazıyı çok beğendim, sizi teb- rik ederim. Yazı bana Rusya'da yaşayan birar- kadaşımdan geldi. Ben de hemen Güney Afri- ka'daki birarkadaşıma gönderdim. Güzel şey- lerin mesafe tanımadan çok çabukyayıldığını bil- meniz için bunlan söylüyorum. Sizi tekrar kut- lanm, okuyucunuz olmaya devam ediyoruz..." Istanbul'un Moda semtinde, bir çatı odasında kaleme alınmış bir yazının okurtar aracılığıyla Rusya'dan Güney Afrika'ya uzanan yolculuğu... Yıllar önce Selim'le (lleri) birlikte Usküdar'da, bir dostun akşam sofrasında ağırtanırken, bir ara balkona çikmıştık. Selim, karşımızda göz kır- pıp duran binlerce, on binlerce ışığı gösterip şöy- le demişti: °Biliyormusun,enkaramsarolduğum zamanlarda şöyle diyonım kendime: Bak, şu oda ışıklanndan bazılannda birilerisenden birşey- lerokumaktalar! Bilmem anlatabildim mi, ne de- mek istediğimi?" O gün anlamıştım. Ama geçen yıllarla birlikte daha da iyi anladım. Çünkü o zamanlar ikimiz de henüz köşe yazan değildik. Selim, kitaplannı dü- şünerek öyle demişti. Köşe yazariığına gelince, daha farklı bir şey. Bir tür düzenli paylaşım. En güzel yanı ise, tıpkı yukarda alıntıladığım okurum gibi, beklenmedikbirandabirşeyleri, degerver- diğiniz bir şeyleri hiç tanımadığınız kişilerie pay- laştığınızı anlamak! Tıpkı geçenlerde, Eskişehir'deki birsevgili öğ- rencimin sınıfta söylediği gibi: "...haklısınız, bi- reysel çabalan 'Ben tek başıma yapsam ne olur?' deyip küçümsememek gerekiyor. Tek başımıza bir şeyleryaptığımızı düşünmekle çoğu zaman yanılıyoruz. Bizim yaptıkİanmızı yapan, bizimki- ne benzerçabaiarharcayan başkalan da var. On- lan biz tanımıyoruz, o kadar..." Yaklaşık on yıldır her hafta bu köşede yazıyo- rum. Geçenlerde eski yazılanmı gözden geçirir- ken bir şeyin ayırdına vardım: İçinde benim de olmadığım hiçbir yazı yazmamışım. Aynca hep karşımda etiyle ve kemiğiyle birileri varmışçası- na yazmışım. Zaman içersinde okurtarla kurulan o sıcacık köprünün en önemli nedenlerinden bi- ri de sanınm bu. O köprü, yalnızca benden okurlanma bir şey- ler taşımadı; zamanla okuriar da bana çok gü- zel şeyter gönderdiler, beni dost bildiler. Tıpkı ge- çenlerdeZeynep Ece Çadırcı adlı genç okurum- dan aldığım mektuptaki şu satırlar gibi: "Sizinte konuşmak istediğim öyle çok şey varki! Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden bu yıl mezun oldum ve bu ülkede her üniversite mezununun ilk birkaç yıl içinde yaşadığı/yaşamak zorunda bırakıldığı döngünün içinde buluverdim kendimi... Bu den- likırietılmiş bir sıyasetin ufak dışlilerinden biri ol- mak değil istediğim... Yaşamıma ilişkin düşie- rim var, dört senedir -yaşadığımız birkaç aylık yan profesyonel deneyimi saymazsak- amatör birgrupla tiyatro yapıyorum, ama bizdeki ama- tör heyecan dışandaki para kapanlanna hem yetersiz hem de gönülsüz bu noktada. Duvar- lannı kendi ellerimizle boyadığımız, sahnesinin tahtalannı ovduğumuz, kulisini heyecanla yer- leştirdiğimiz fakültemizin konferans salonu me- zun olduktan sonra uzak bir hayalden başka bir şey olmuyor. Okuldayken yönetimin bütün bal- talamalanna, politik sürtüşmelere rağmen tiyat- ro yapabildiğimiz o yer, şimdi bir bankada ya da milyonlarkazandıracak başka biryerde çalışma- sı gerektiği dayatılan bana nasıl da yaşamımın en güzelyerigibi geliyor! Bütün bunlan size ne- den yazdığımagelince... Yaşadığımızbu toprak- larda düşünmenin, ûretmenin, genç olmanın sancılannı en iyi bilenlerdensiniz siz... Hani şu her yağmurda sızlayan eski bir ameliyat izine benzeyen susturulmuşluğu, ket vurulmuşluğu, örselenen ama yılmayan şu coşkuyu siz bilmez- seniz kim bilebilir zaten? Belki de bunlan, sizin çevirdiğiniz o olağanüstü Bachmann başyapı- tını, Malina'yı okuduktan hemen sonra yazma- lıydım... Ama hiçbirzaman çok geç değildirpay- laşmakiçin. Variığınızın, yaptıklannızın, birikimi- nizin beni ve benim gibileri nasıl yüreklendirdi- ğini bir de benim ağzımdan duyun istedim..." Geçen yüzyılı Semiha Berksoy'a teşekkür ede- rek noktalamıştım. Bu yüzyıla ise beni kendile- rine dost bilen bütün okurlanma teşekkür ede- rek başlamak istiyorum. e-posta: [email protected] [email protected] BUGÜ1\ • CRR'debugün 19.30'da Hilal Çahkoğhı'nun vereceğı "Klasik Türk Müziği Eserieri' piyano resitali izlenebilir. (231 54 98) • TARDC ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZt'nde, kci Demirkan'ın katüacağı 'Sokak Hayvanlan CHdürülmeh mi?' başlıklı konferans saat 19.00'da. (227 33 90) • AKSANAT'ta saat 19.00'da Dr. Nesnnan Asutay'ın "Imperhun Romanum'dan Osmanh'ya Kadar Genel Bakış" adlı dialı söyleşisi izlenebüir. (252 35 03) SİNEMA - TARİH BULUŞMASINDA BUGÜN • ALKAZARStNEMASI'nda saat 14.00'te 'Albay Kwiatowsky', saat 16.30'da 'Hoşçakal Yarm', saat 19.00'da 'Baü Beyrut' ve saat 21 30'da 'Nison' adlı fılmler izlenebilir. (293 24 66) • ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.00'te 'Derinlerdeki Tarih' ve Cumhuriyet HayaDeri V, saat 17.00'de 'Teneke Trampet' adh fıunler gösterüiyor. (249 20 09) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 15.00'te 'Anadolu Apartmanı', 'Hannn Suhan', 'Amentü GemM Nasıl Yürüdü?', 'Yavuz Suhan Semn Ağhyor', saat 19.00'da 'Kuruluş' fılmleri seyredilebilir. (251 56 00) • LEVENT KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 14.00 ve 19.00'da 'Son Sözfeşme', 16.30 ve 21.30'da 'Libeıtarias' filmleri görülebilir. (325 72 88) • BAHARtYE StNEMASI'nda saat 14.00 ve 19.00'da'VaatierÜlkesi', saat 16.30'da'Chiapas Adında Bir Yer' ve 21.30'da 'Harem Suare' görülebilir. (414 35 05)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle