Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
r LJil. kuftur@cumhuriyet.com.tr 15
llii UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCÎ
Eskiyi yıkmak yerine yaşatmak, otomobil yerine toplu taşım ve 'önce insan'...
2000'ler ve Avrupa kültürüHemen tüm kentlen binlerce yılük
•ir geçmişe sahip olan Türkiye, 2000 'li
ıllara bu tanhsel bırikımin elde kalan
iim değerlennı korumaya "söz* vere-
ek başlıyor. Çünkü "aday iiyea* oldu-
umuz Avrupa Birtiği'ne (AB) bağh ül-
elerin kentleşme, unar ve kültûr poli-
ıkalanrun temelıru "konıma" oluştu-
uyor...
Bu nedenle AB'ye "tam üye" olabil-
aenin bır yolu da yaklaşık 50 yıldır ül-
emizı tutsak alan, "eski dokulan yık-
naya" ve arsa ve araziler üzenndeki
emiakrantmıçoğaltmava" dayalı unar
nlayışını artık "terkeûnekten" geçiyor.
iunun yenne tanhsel kent degerlerini
•aşatmayı ve "kültürel kimliği sürdür-
aeyi" hedefleyen polıtıkalan artık yeğ-
emek ıse "ortakAvrupa mirasını koru-
ua" sözlerinin de yerine getirilmesi için
önkosul" anlamına geliyor...
Peki, bu sözlen yaşama geçirmek için
caba nasıl bir unar poliükası ızlenecek-
ir? Bu sonınun yanıtı için, tçişleri Ba-
anlığı'nca kıtap haline getınlerek, "uy-
TilamaJarda yararianıunası" dıleğiyle
üm yerel yönetimlere "tebn£" edilen bir
'rehber khap" var. Avrupa Konseyi, Av-
upa Yerel ve Bölgesel Yönerimler Kon-
erana'nın 17-19 Mart 1992'deStrasbo-
ırg'da yapılan olağan toplantısının 18
4art 1992 günkü oturumunda kabul
dılen "Avrupa Kentü Haklan Deklaras-
•onu" ve bununla bırlikte onaylanan
•Avrupa Kentsel ŞartT
Işte Türkiye'nin 2000'li yıllarla bir-
ikte başlayan "AB adayhğT sürecuıde
»ncelıkle kentlerinin iman ve tanhsel
imliklerin korunması yönünde ızleme-
i gereken bu "şartlardan" bır derleme.
İzetleyerek sunduğum şartlann yaşama
;eçirilmesı ıçın ıse 57. hükümetin gün-
lemindeki "Yerel Yönetimler Reformu
t'asaa" önemli bir fırsatı oluşturuyor.
Kentsel RönesansırT hedefleri
Avrupa Konseyi'nın (AK) kentsel po-
itikaları. 1980-1982'de düzenlenen
'KentselRönesans İçin Avrupa Kampan-
TISI'' kapsamuıda gelıştinldı. AK'nın
nsan haklan ve temel hak ve özgürlük-
erin korunması çağnlanna paralel prog-
amlarla oluşturulan bu kampanya, baş-
ıca dört temel konuya ağırhk vermişti:
1 - Fıziki kentsel çevrenm ryileştjril-
nesi,
2- Mevcut konut stokunun iyileştiril-
nesi,
3- Sosyal ve kültürel olanaklann ya-
atılması,
4- Toplumsal kalkınma ve halk kau-
ımının özendinlmesi...
Bu hedeflerin 1992'de Strasbourg'da
lan edilen "Kentsel Şart"a öncü ilke-
er oluşturmasıyla birlikte şartın "etiği-
ıi" oluşturan "kentii haklan" anlayışı
la şöyle vurgulandı:
"Bu şart şiddetten. her tür kiriffikten,
mzukve çarpıkkent çevreierinden ann-
na hakkı; yaşadığı kent çevresini de-
nokratik koşuDarda kontrol edebilme
lakkı; insanca konutedinme,sağhk, kül-
ür hizmetterinden \ararlanma, dola-
,ım özgûrlüğü gibi temel kentli haklan-
un oMuğu inancuıı esas kabul eder."
Türkıye'nınde'"onayının" bulundu-
pı bu "esas* çerçevesuıde izlenmesi ge-
eken somut program ve politikalar ise
izetle şu saptamalarla belirlendi:
Kentve belediyekavramı: Yerleşım ve
>eledıyeler, daıma sosyal ve toplumsal
ıayatın süregeldiği, ThomasHobbes'in
fadesiyle onlarsız yaşamın "çaresiz,
-atauz, vahşi, yetersiz ve tehlikefi" oldu-
ğu, ideal yaşama mekânlandır..
Bu nedenle "befedh** tenmı de "ortak
;ıkarlan olan insan topluluklannm bir
ıraya geldiği özerk idari birimler" ve
'dûzenli yapüaşmış, kamu hizmetJeri
;unan ve kendi kendini yönetebilen ya-
mn merkezteri" anlamuu içenr.
Avrupa'da kent merkezleri otomobflden aruKÜrüryor, tarihi çevreler bütünüyle yaya
bölgesi yapdarak korunuyor (sokla - Aimanya'nın Bonn kenti). Tûrkiye'de ise kent
merkezleri otomobil işgahne açıbyor, dahası tarihi dokular yıkılarak otopark haline
getirihyor (yukanda - Galata KoJesi yamndaki yok edilen dokuda otopark).
• Plansız yapılaşma, imar affi, yeşil alan yağması, tarihsel
dokuya gökdelen, kültür mirasına duyarsızlık, siluete aykın
imar izinleri, kent içi otoyollar, orman talanı, otomobile
tutsaklık, kişiliksiz apartmanlar ve "her şeyi bilen" belediye
başkanlan... Avrupah olabilmek için bütün bunlann artık
"tam tersini" yapmak gerekiyor... - * .
Kentsel gehşmenin temeli ise özerk
ve mali bağımsızhğı olan yerel yönetim-
lerde halkın doğrudan katılımının sağ-
lanmasıdır
Geleceğin kimlikli kenti: Geleceğin
yaşanabilir, uyumlu, güzel, sağlıklı ve
"kentii haldannm korunduğu" kentle-
ri ıçın karar günü bugündür. (...) Bır
kent, aynı zamanda modem gelışmey-
le "tarihi mirasın korunması" arasında
dengeyı kurmalı, "eskiyitahripetmeden
veniyle bütünleştinneli^dır.
Geçmişi olmayan bir kent, hafızasını
yıtirmiş insana benzer. Eski kent doku-
lan ve tüm kültürel izler, ınsanlann kent-
lerdeki yaşamışlıkJanmn. çalışmışlık-
lannın ve "kişisel tarihJerinin" izleri-
dir. Bunlar. geçmişin mirası olup, in-
sanlann "fani" (geçici) yaşamda "ka-
bcılık duygusuyla" geleceğe hazırlan-
malannı sağlar...
OtomobUe tutsak ounayan ulaşun:
Otomobil, ilk icat edildıği 1884'ten be-
ri ulaşım politıkalanm yönlendirmiş,
hatta 'bireyci' etkisrvie toplu ulaşun sis-
temlerini dahi gözden dusürmûştür.
"Kentekarşı otomobil!—" çokbasit-
lendınunış bır ıfade olmakla bırlıkte,
dunım buna çok yakındır. Yavaş ama ke-
sin bır biçımde "otomobil, kenrJeri öl-
dürmektedir."
Öyle ki 2000'li yülar, ikisi bir arada
olamayacağından, "otomobflya da kent-
ten birini seçmemizi" zorunlu kılacak-
rır...
Bu nedenle (kentleri seçmemiz ge-
rektığinden) anahtar çözüm "lophı ta-
şrnı sistemkrini" daha da geliştirmek-
tır. Tanhı kent merkezlerine otomobüın
sokulmaması ve "yayalaştu-ma" proje-
leri ıse "geleceğin kimlikli kenti" için
kaçınılmazdır...
Çevre ve doğayla bansık kent: Yete-
rince kullanılamayan "monoton yeşil
kuşaklar" yenne, kentsel yaşamda in-
sanlann kolaylıkla yararlanabilecekle-
ri "yeşiDendirilmiş teraslar'', doğal do-
kusu korunmuş "açık avhdar", kentsel
yaşamın yogunlugundan kaçmak ısteyen-
ler için kolay erişılebılır "soluma alan-
lan", tarihsel yapı ve kalıntılarla bütün-
leşmış "kent parklan", yeşil patıkalar
vb. gibi düzenlemeler yeğlenmeli, bü-
tün bunlar kentın genehni göz önüne
alan bir "peyzaj planlamasıyla" gerçek-
leştınlmelıdır...
Bakalım, bütün bu kurallann yülar-
dn" hep *^ersmi" oluşturan politika ve
uygulamalardan artık vazgeçmek için
merkezi ve yerel yönetimlerde nasıl
bir "Avrupa sûred" yaşanacak? Eğer
Avrupa Kentsel Şartı da diğer ulusla-
rarası sözleşmeler gibi "sadece imza-
lanmakla yetinilen" bır belge olarak
kalırsa, AB üyeliğı bir yana, 2000'ler,
uygarlık ve kımhğimizi belki de "tü-
müyle yitirdiğimiz" yıllar olarak yaşa-
nacak...
Dayanışma ve 'sorumlu hemşeriliğe' dayalı eşit yükümlülükler...
Kendihaklan deklavasyoııu
Kimliğpıi koruyan bir sokakta çocuklann
neşesi de bir başka gûzeL.
Avrupa Kentsel Şartı'run temel dün-
ya görüşü "kentti haklannm" tanunı-
na, kabulüne ve güvenceye bağlanma-
suıa dayanıyor. Bu haklann gerçek-
leşmesinin ise "ferrJerin, dayanışma
ve sorumlu hemşeriliğe ihşkin eşit yü-
kümrulükkri kabul etmesme bağh vA-
duğu" vurgulanan 1992 Strasbourg
deklarasyonunda, "Avrupayerleşinue-
rindeki kent sakinlerinin sahip olduk-
lan haklar" şöyle behrlenıyor:
• Güvenlik: Mümkün olduğunca
suç, şiddet ve yasadışı olaylardan ann-
dınlmış emin ve güvenlı bir kent;
• KirleuTmemiş,sagddıbir^çevre: Ha-
va, gürültü, su ve toprak kirliliği ohna-
yan, doğası ve doğal kaynaklan koru-
nan bir çevre;
• Konut: Mahremiyet ve dokunul-
mazlıgının garantı edildiği, sağlıklı,
satın alınabüır, yeterli konut stokunun
sağlanması;
• Dolaşun: Toplutaşun, özel araba-
lar, yayalar ve bisikletliler gibi tüm
yol kullamcüan arasında, birbirinin
hareket kabiliyetini ve dolaşun özgür-
lüğünü kısıtlamayan uyumlu bir düze-
nin sağlanması;
• Sağhk: Beden ve ruh sağhğuım ko-
runmasına yardıma çevrenin ve koşul-
lann sağlanması;
• Spor ve dinlence: Yaş, yetenek ve
gelu1
durumu ne olursa olsun, her bi-
rey için spor ve boş vakitlerinı değer-
lendkebıleceğı olanaklann sağlanma-
sı;
• Kültûr: Çeşitli kültürel faaliyet-
lerin, yaratıcı aktivitelerin ve benzeri
olanaklann sunulması ve katılımın
sağlanması;
• Kühürlerarası kaynaşma: Geç-
mişten günümüze, farklı kültürel ve et-
nık yapılan banndıran topluluklann,
banş içinde yaşamalannnı sağlanma-
sı;
• Kanteü bir mimari ve fiziksel çev-
re: Tarihi yapı mirasının duyarh bir
biçimde restorasyonu ve nitelikli çağ-
daş mimarinin uygulanmasıyla, uyum-
lu ve güzel fiziksel mekânlann yara-
tılması;
• Kaotam: Çogulcu demokrasüerde;
kurum ve kuruluşlar arasuıdaki daya-
nışmanın esas olduğu kent yönetimle-
rinde, gereksız bürokrasiden anndır-
ma, yardımlaşma ve bilgilendirme il-
kelerirun sağlanması;
• Sürdürülebilir kalkınma: Yerel
yönetimlere ekonormk kalkınma ile
çevrenm korunması ükeleri arasında
uzlaşmamn sağlanması;
• Doğal zenginlikler ve kaynaldar:
Yerel doğal kaynak ve değerlerin;
yerel yönetimlerce, akılcı, dıkkatli, ve-
rimli ve adil bir biçimde beldede ya-
şayanlann yaran gözetilerek korun-
ması ve idaresı;
• Kişisel bütunluk: Bireyin sosyal,
kültürel, ahlaki ve ruhsal gelişimine,
kişisel refahına yönelik, kentsel ko-
şullann oluşturuİması;
•Eşnük: Yerel yönenmlerin; tüm bu
haklan bütün bireylere cinsiyet, yaş,
köken, ınanç, sosyal, ekonomik ve po-
litik aynm gözetmeden, fiziksel veya
zıhinsel özürlenne bakılmadan; eşit
olarak sunulmasım sağlamakla yü-
kümlü olması.
Dünya Bankası, Türkiye Kültürel Mlras Projesl'nl ele^tlrdl
Altyapı henüz tamamlanmadı
İAHARTANRISEVER
ANKARA -Kültür Bakan-
ığı ile Dünya Bankası arasın-
ia yürütülen "Türkiye Kûl-
ürel Miras Projesi''nın, ge-
tkli altyapının henüz tamam-
anmaması nedeniyle başla-
ılamadığı bildınldi. Dünya
3ankasrnın "yeterince hrda
lerlfmediği" gerekçesıyle
îleşnrdiği projenin altyapısı
)luşturulmadan kredinin kul-
anıma açıhnasuun "kaynak
srafjna" neden olacağı vurgulandı. 30 mılyon
lolariık kredi sağlanması beklenen proje kap-
amına Pamukkale, Çatalhöyük, Nemrut Da-
|ı ve Kapadokya'run alınması planlanıyor.
Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay
ühiboer'ın, Kultür Bakanlığı'yla sürdürülen
jrojenin yavaş ilerlediği eleştirisimn haklı ol-
nadığı savunuldu. "Türkiye KültürelMirasPro-
ıesi''nde gecikme olmadığı belırtıhrken, ya-
/aşlığın uygulayıcı bırimlerde görev değişık-
ikleri olması ve Dünya Bankası projelen ko-
ıusunda Kültür Bakanlığı' nın deneyıminın bu-
unrnamasından kaynaklandığı kaydedildi. tl-
pli genel müdürlüklerin teşkilat ve organizas-
/on çalışmalan yapması gerektiğıne de işaret
ı. Bakanlığm "kaynaktsrafina" yol açmak
• Dünya Bankası'nın,
hızlı ilerlemediği
eleştirisini yaptığı
projenin altyapısı yok.
Altyapısı
oluşturulmadan kredinin
kullanıma açılmasının
"kaynak israfina" neden
olacağı vurgulandı. 30
milyon dolarlık kredi
için hazırlıklar sürüyor.
istemediği behrnlerek, çalışma-
lann ciddiyetle sürdürüldüğü
vurgulandı.
Projenin hazırlanması için
aynca bir Japon hibesi alına-
cağuıı bildiren yetkililer, pro-
jeye 3-4 ay sonra başlanabile-
ceğini kaydettiler.
Dünya Bankası'ndan Fîru-
zan Biür de bakanlıktaki gö-
rev değışiklikleri nedeniyle ça-
lışmalann "yavaş" işlemiş ol-
duğunu belırtırken "Esas pö-
rüştüğümüz insanlan bulamı-
yorduk. Ama şimdi görüşmeler sürüyor'' diye
konuştu. BıUr, projeye ihşkin önçalışmalarya-
pılması gerektiğini de kaydetti.
Dünya Bankası'nın 30 milyon dolarlık kay-
nak sağlaması beklenen proje kapsamında, Pa-
mukkale, Çatalhöyük, Nemrut Dağı ve Kapa-
dokya bölgelerinın koruma ve değerlenduılme-
si; Saint Paul, Saint Nicholas ve Saint Peter ki-
liseleri ile Aspendos, Perge ve Efes tiyatrola-
nnın restorasyonu ve ülke çapmda konservas-
yon merkezleri oluşturuİması planlanıyor. 1998
Kasım ayında Dünya Bankası yetkilileriyle ya-
pılan görüşmelerde bölgelere yönelik ilk etap
çalışmalannm Ocak 2000'de başlatılması ka-
rarlaştınlmıştı. Kültürel Miras Projesi'nin 2006
yıhna kadar sürdürümıesı planlanıyordu.
3 milyon poundluk yapıt, yılbaşı gecesl Oxforddan çalındı
Cezanne'ın tablosu çalındıKültür Servisi - Yılbaşı gecesi
Oxford'daki Ashmolean Müze-
si' nde bulunan Paul Cezanne tab-
losu, güvenlik kameralannı, kul-
landığı duman makınesıyle etkı-
siz hale getiren ve böylelikle yü-
zünü de gizleyen profesyonel rur-
sız tarafindan çalındı. Cezanne'ın
'Auvers- sur-Ouise' adlı tablosu,
ressamın kısa bir süre yaşadığı
Versailles yakınlanndakı. ağaç-
lıklı bir vadide yeşillikler arasuı-
da sıra sua dızılmış beyaz kır ev-
lerinin yer aldığı küçük bir kasa-
bayı betimliyor.
Olay,ancakertesisabah farkedi-
lebildi. Ashmolean Müzesi, içle-
rinde Leonardo da Vinci'nin ve
Picasso'nun eserlerinin de yer al-
dığı Britanya'nm en iyi sanat ko-
leksıyonlanndan birini banndm-
yor. Müze, çalınan Cezanne tab-
losunu, koleksiyonuna 1980'de da-
hıl etmişti. Polis tablonun sıpanş
üzerine çalmdığı olasılığı üzerin-
de duruyor. Ashmolean Müzesi
MüdürüChristopherBrovra, Ce-
zanne'm çalman tablosunu, res-
samın olgunluk dönemıne en er-
ken geçış eseri olarak tanımhyor:
Cezanne 'Auvervsur-Ouise'yi 1879-1882 yıDanarasmda resmetmişti
"MüzemizdekitekCezannetabto-
suydu. 19. yüzyılgeç donem resmi-
ne en iyi örneklerden birrydi Ox-
ford t nhersitesi'nin parçası oian
Ashmolean, her yıl dünyanın dört
bir yanmdan gden 250.000ziyaret-
çryi ağniayan bü> ük bir kamu mü-
zesi. Bu bağlamda yapılan sadece
bir suç eylemi değfl, aynı zaman-
da bencfltik." Çalınan tabloya 'Çit'
(The Fence) alt başlığı verilmişti.
Bunun nedeni tabloyu, Cezanne'ın
diğer resimlerınden ve Van
Gogh'un aym mekânda yapmış
olduğu 'Dr. Gachet'nin Portre-
si'nden (Portrait of Dr. Gachet)
ayırmaktı. Açık artnrma rekonı-
nu elinde tutan Dr. Gachet'nin
Portresi de çalınmış eserler ara-
sında bulunuyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Okurlarla Yaşamak...
Mehmet Omay adlı bir okurum, geçen hafta-
ki Semiha Berksoy ile ilgili yazımın ardından şu
ilginç e-postayı gondermiş: 'Semiha Berksoy bak-
kında yazdığınız yazıyı çok beğendim, sizi teb-
rik ederim. Yazı bana Rusya'da yaşayan birar-
kadaşımdan geldi. Ben de hemen Güney Afri-
ka'daki birarkadaşıma gönderdim. Güzel şey-
lerin mesafe tanımadan çok çabukyayıldığını bil-
meniz için bunlan söylüyorum. Sizi tekrar kut-
lanm, okuyucunuz olmaya devam ediyoruz..."
Istanbul'un Moda semtinde, bir çatı odasında
kaleme alınmış bir yazının okurtar aracılığıyla
Rusya'dan Güney Afrika'ya uzanan yolculuğu...
Yıllar önce Selim'le (lleri) birlikte Usküdar'da,
bir dostun akşam sofrasında ağırtanırken, bir
ara balkona çikmıştık. Selim, karşımızda göz kır-
pıp duran binlerce, on binlerce ışığı gösterip şöy-
le demişti: °Biliyormusun,enkaramsarolduğum
zamanlarda şöyle diyonım kendime: Bak, şu
oda ışıklanndan bazılannda birilerisenden birşey-
lerokumaktalar! Bilmem anlatabildim mi, ne de-
mek istediğimi?"
O gün anlamıştım. Ama geçen yıllarla birlikte
daha da iyi anladım. Çünkü o zamanlar ikimiz de
henüz köşe yazan değildik. Selim, kitaplannı dü-
şünerek öyle demişti. Köşe yazariığına gelince,
daha farklı bir şey. Bir tür düzenli paylaşım. En
güzel yanı ise, tıpkı yukarda alıntıladığım okurum
gibi, beklenmedikbirandabirşeyleri, degerver-
diğiniz bir şeyleri hiç tanımadığınız kişilerie pay-
laştığınızı anlamak!
Tıpkı geçenlerde, Eskişehir'deki birsevgili öğ-
rencimin sınıfta söylediği gibi: "...haklısınız, bi-
reysel çabalan 'Ben tek başıma yapsam ne olur?'
deyip küçümsememek gerekiyor. Tek başımıza
bir şeyleryaptığımızı düşünmekle çoğu zaman
yanılıyoruz. Bizim yaptıkİanmızı yapan, bizimki-
ne benzerçabaiarharcayan başkalan da var. On-
lan biz tanımıyoruz, o kadar..."
Yaklaşık on yıldır her hafta bu köşede yazıyo-
rum. Geçenlerde eski yazılanmı gözden geçirir-
ken bir şeyin ayırdına vardım: İçinde benim de
olmadığım hiçbir yazı yazmamışım. Aynca hep
karşımda etiyle ve kemiğiyle birileri varmışçası-
na yazmışım. Zaman içersinde okurtarla kurulan
o sıcacık köprünün en önemli nedenlerinden bi-
ri de sanınm bu.
O köprü, yalnızca benden okurlanma bir şey-
ler taşımadı; zamanla okuriar da bana çok gü-
zel şeyter gönderdiler, beni dost bildiler. Tıpkı ge-
çenlerdeZeynep Ece Çadırcı adlı genç okurum-
dan aldığım mektuptaki şu satırlar gibi: "Sizinte
konuşmak istediğim öyle çok şey varki! Siyasal
Bilgiler Fakültesi'nden bu yıl mezun oldum ve
bu ülkede her üniversite mezununun ilk birkaç
yıl içinde yaşadığı/yaşamak zorunda bırakıldığı
döngünün içinde buluverdim kendimi... Bu den-
likırietılmiş bir sıyasetin ufak dışlilerinden biri ol-
mak değil istediğim... Yaşamıma ilişkin düşie-
rim var, dört senedir -yaşadığımız birkaç aylık
yan profesyonel deneyimi saymazsak- amatör
birgrupla tiyatro yapıyorum, ama bizdeki ama-
tör heyecan dışandaki para kapanlanna hem
yetersiz hem de gönülsüz bu noktada. Duvar-
lannı kendi ellerimizle boyadığımız, sahnesinin
tahtalannı ovduğumuz, kulisini heyecanla yer-
leştirdiğimiz fakültemizin konferans salonu me-
zun olduktan sonra uzak bir hayalden başka bir
şey olmuyor. Okuldayken yönetimin bütün bal-
talamalanna, politik sürtüşmelere rağmen tiyat-
ro yapabildiğimiz o yer, şimdi bir bankada ya da
milyonlarkazandıracak başka biryerde çalışma-
sı gerektiği dayatılan bana nasıl da yaşamımın
en güzelyerigibi geliyor! Bütün bunlan size ne-
den yazdığımagelince... Yaşadığımızbu toprak-
larda düşünmenin, ûretmenin, genç olmanın
sancılannı en iyi bilenlerdensiniz siz... Hani şu
her yağmurda sızlayan eski bir ameliyat izine
benzeyen susturulmuşluğu, ket vurulmuşluğu,
örselenen ama yılmayan şu coşkuyu siz bilmez-
seniz kim bilebilir zaten? Belki de bunlan, sizin
çevirdiğiniz o olağanüstü Bachmann başyapı-
tını, Malina'yı okuduktan hemen sonra yazma-
lıydım... Ama hiçbirzaman çok geç değildirpay-
laşmakiçin. Variığınızın, yaptıklannızın, birikimi-
nizin beni ve benim gibileri nasıl yüreklendirdi-
ğini bir de benim ağzımdan duyun istedim..."
Geçen yüzyılı Semiha Berksoy'a teşekkür ede-
rek noktalamıştım. Bu yüzyıla ise beni kendile-
rine dost bilen bütün okurlanma teşekkür ede-
rek başlamak istiyorum.
e-posta: ahmetcemal@superonline.com
acem20@hotmail.com
BUGÜ1\
• CRR'debugün 19.30'da Hilal Çahkoğhı'nun
vereceğı "Klasik Türk Müziği Eserieri' piyano
resitali izlenebilir. (231 54 98)
• TARDC ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZt'nde, kci Demirkan'ın katüacağı
'Sokak Hayvanlan CHdürülmeh mi?' başlıklı
konferans saat 19.00'da. (227 33 90)
• AKSANAT'ta saat 19.00'da Dr. Nesnnan
Asutay'ın "Imperhun Romanum'dan Osmanh'ya
Kadar Genel Bakış" adlı dialı söyleşisi izlenebüir.
(252 35 03)
SİNEMA - TARİH BULUŞMASINDA BUGÜN
• ALKAZARStNEMASI'nda saat 14.00'te 'Albay
Kwiatowsky', saat 16.30'da 'Hoşçakal Yarm', saat
19.00'da 'Baü Beyrut' ve saat 21 30'da 'Nison' adlı
fılmler izlenebilir. (293 24 66)
• ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.00'te
'Derinlerdeki Tarih' ve Cumhuriyet HayaDeri V,
saat 17.00'de 'Teneke Trampet' adh fıunler
gösterüiyor. (249 20 09)
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
15.00'te 'Anadolu Apartmanı', 'Hannn Suhan',
'Amentü GemM Nasıl Yürüdü?', 'Yavuz Suhan
Semn Ağhyor', saat 19.00'da 'Kuruluş' fılmleri
seyredilebilir. (251 56 00)
• LEVENT KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 14.00
ve 19.00'da 'Son Sözfeşme', 16.30 ve 21.30'da
'Libeıtarias' filmleri görülebilir. (325 72 88)
• BAHARtYE StNEMASI'nda saat 14.00 ve
19.00'da'VaatierÜlkesi', saat 16.30'da'Chiapas
Adında Bir Yer' ve 21.30'da 'Harem Suare'
görülebilir. (414 35 05)