Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2000 PERŞEI
14 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr
Edebiyatımızda ilgi gören yapıtlann 'yeni okur' yetiştirme işlevi, yüzyılın sonunda da sürdü
Roman yine gündemdeydi..•FERİDUNAM)AÇ
Yüzyılın sonunda romancdığı-
mızın görünümüne satır başlany-
la defindıkten sonra, 1999 'dan da
kısaca söz edebilıriz.
1999'da roman gene gündem-
deydi, denılebıbr. Ödülleri, ya-
yımlanan romanlar üzenne söz
edilmeleri, 'çok satanlar' lıstesi-
ne gırmesıyle roman gündemdey-
di. Bunun bır başka boyutu da el-
bette ki okur katında yaşanılandı.
Gene de şunu sormadan edemıyor-
duk: Acaba romanmı okuyucusu-
nu bulmuştu, okuyucu mu roma-
nını? Evet, ügi bu düzeydeydi!
1998"ın son günlennde yayımla-
nan Beaiın Adun Kırmıa'nın (Or-
han Pamuk), Sevdalinka'nın (Ay-
şeKulin) on bınlcrı aşan, hatta yüz
bıne ulaşan sanşı. .TaiTteÖlüm'ün
(Hıfzı Topuz). İstanbul Bir Ma-
saldı'nın (Mario Le\i) okur katın-
da ılgı görmesı... Ahmet Aitan'ın
öncekı yıl yayımlanan Kıbç Ya-
raa Gibi romanının bu yılda art ar-
da baskı yapması... Bu buluşma-
nın anlamını şöyle mi yorumlamak
gerekiyordu: Edebıyatın, özelde
de romanın yüzyıldaki gelişmış-
liğınin bır göstergesidir. Ya da,
evet ya da yazarla okur arasuıda
kopanlan bağın kunılmasuıda bir
misyon mu üstleniyordu bu ro-
mancılar''.. Bu tür yorumlann, so-
rulann karşılıklan pek alınmadı,
tartışılmadı. lyımserliğunizi sür-
dürerek şunu söyleyebiliriz; ro-
manın 'yeni okur' yetiştirmedeki
ışlev i yüzyılın sonundada sürüyor-
du, kirn ne derse desuı!
Hangı açıdan bakarsak baka-
lun, romana ılgi edebiyata, oku-
maya ılgıydı. Yazarlık ise bu- ka-
bul görme hanesınde yer alıyordu.
Orhan Pamuk'un, yazarlık tavn,
duruşu getırdığuıı söylemeliyım.
Bu uğraşın serüvenını gösteren,
yazarlığın ne tür bu" ış olduğunu
sergileyen, bunu da geniş kıüele-
re ulaştıran bır tavn vardı. Doğnı
bırtavırdı bu, bence! Adından söz
ettırebılmek başka bır şey, roma-
nın okura yaygın bıçımde ulaş-
masını sağlamak başka bır şey-
dir..
Her dönem ügi görüyor
Edebiyatımızda romana/ roman-
cıya dönük bu ilgı geçmiş dönem-
lerde de, farklı boyutlarda da ol-
sa, yaşandı. Bu- dönem Vaşar Ke-
mal InceMemed ile. Fakff Baykıırt
\ ılanlaruı Öcö ıle, Kemal Tahir
D«let Ana ıle, Eroi Toy İmpara-
tor ile, Vedat Turkali Bir Gün Tek
Başına ıle sınıgeleştı adeta.
Romanın okur katında her dö-
nem ılgi gören biryanı var. Bunu,
ben, uısarun kendını. ötekinı tanı-
ma; başka dünyalan keşfetme, bir
de kendısım duygusal/düşünsel
yönden eğıtme isteğine bağlıyo-
rum. Roman, sanat/edebiyat eğı-
timın aynlmaz bırparçasıdır aynı
zamanda. tnsammızm buna en çok
gereksinme duyduğu yıllar oldu
1990'lar. Romanlarda öne çıkan ta-
rih, tarihsel olanı yansıtma.. Özel-
likle yakın tarih; 'ben' ve 'öteki'
sorunsahnın işlenişi, kimlik ve
benlik sorunsallannın gündeme
getirilmesi, bireyin varoluşu-
nun/duruş yenrun anlammın sor-
gulanması.. Romamn okur katın-
dakı buluşmasını sağlayan başlı-
ca öğeler oiduğunu da ımlemek is-
tenm. Bu anlamda yeni bınli yıl-
da, romanın yüzyılının sürebüece-
ğını düşünüyorum. însani ütop-
yalara bıreyin daha çok gereksin-
me duyacağı bir yüzyıl var önü-
müzde. Roman ıse bunu başara-
bilen tek yazınsal türdür.
VI./ 1999'da yayımlanan ro-
manlan anmaya geçmeden önce
ödüllerden söz etmelıyun. Ödül-
ler yenı romancılann önünün açıl-
masında. okur katuıda kabul gör-
mede ışlevseldı gene. Bu anlam-
da yayımlanmamış ılk kitaplara
venlen ıkı yeni roman ödülü var-
dı: Can Yayınlan Ilk Roman Ödü-
lü. tnkılap Kitabevı Roman Ödü-
lü. llkını Vecdi Çıracıoğiu "Kara
Büyûlfi Uyku" romanıyla kazan-
dı. Inkılap Kıtabevi ödülünü ise
MehmetBatur "Adaımm Davku",
Ersan Üldes " Yerli Film" roman-
lanyla payiaştılar.
Orhan Kemal Roman Armağa-
nı "Yağmur Hüznö"yle Ahmet
Karcılılar'a. Yunus Nadi Roman
Ödülü'de "Kdıç Yarası GibT ıle
Ahmet Altan"a verildi.
1990"larda okuraulaşanroman-
lann önemli bu- bölümü şunlardı:
KölelerveTutkular, (Erhan Bener);
"Alo. Harika Hanım Nasılsmız?",
(Tank Dursun K.); ._ Ve Sevgili
Rozika, (Celal Hafifbilek); Gü-
ven, (Vedat Türkalı); Eryazması
Rüvalar, (Nazlı Eray); Elkrim-
den Su İçsinkr. (Gönül Pultar);
Cennetin Arka Bahçesi. (Habıb
Bekıaş); İntihar/Zamanımızın Bir
Kahranıanı. (Kaan Arslanoğlu);
Bin HüzünlüHaz, (Hasan Ali Top-
taş); Sağlık EczanesL (Emel Ebcı-
oğlu). İstanbul BirMasaldı, (Ma-
no Levı); İngiliz: İstanbul Dörtfü-
sfi 2. (Hikmet Temel Akarsu);
GençiiğinOYakıaMevsuni. (Eren-
• Acaba roman mı okuyucusunu bulmuştu, okuyucu mu
romanını? Evet, ilgi bu düzeydeydi! 1998'in sonunda yayunlanan
Benim Adun Kırmızı'nın (Orhan Pamuk), Sevdalinka'nuı (Ayşe
Kulin) on binleri aşan, hatta yüz bine ulaşan satışı..
rrhan Bener,
'Köleler ve
Tutkular'da
romancıhğının doruk
noktasuıa ulaştı.
Kaan Arslanoğlu,
topluma irdeleyici/
sorgulayıcı bakışuu
daha yoğun bir
düzeye eriştiriyor,
'Intihar'da. Mario
Levi'rün 'istanbul
Bir Masaldı' adlı
kitabı usta işi
bir roman...
diz Atasü); Mavi Senfoni, (tlker
Özünlü): Kaptan (Öner Yağcı);
İkinci Adun, (Tahır Abacı); Gü-
vercine Agrt (Gürsel Korat); Sev-
dalınka, (Ayşe Kulin); Sevdabydm.
(Gönül Ozgül); CMmasavdı Senin
deAdm. (NeşeCehiz); BbAşkBI-
mecesiniNasdÇözebttrgnK. (Atıl-
la Birkiye); UrLokantaa, (Sürey-
ya EvTen); Taif te Öiüın, Paris'te
Son Osmaniılar, (Hıfzı Topuz);
Şehrin Avnalan, (Elif Şafak); Ye-
dİDCi. (Halıl Gökhan), ÖJü Kele-
beklerin Dansı, (Hüsnü Arkan);
Kara Büytilü Uykm, (Vecdı Çıra-
cıoğlu), RomantikSalgın. (tbrahim
Altun); Masalcı, (Sebahattuı De-
mıray); HuDd Bey \v Arkadaşla-
n, (Yiğıt Okur), lsmaiL (Reha Ça-
muroğiu).
1950 Kuşağı yazarlanndan Er-
han Bener'ın, "KöJekr ve Tutku-
lar"da romancılığuun doruk nok-
tasuıa enştiğıni söyleyebilirim.
Bener, birroman dünyası kurarken,
bıreyin gerçeklığını dıdiklercesı-
ne yansırır. Yasadığı ortam, ilişki-
leri bağlanundakı açmazlan, so-
runlannın kaynağı.. Bu kez de, in-
san'a. onu tutkulannın kölesı ko-
numunageuren, ilişkileri trajikleş-
tu^n benlik arayışlanna doğVu yü-
rür.. '68'li "Hoca" ıle Batur iliş-
kisı ekseninde yansıulanlar bu ger-
çeklıklerin boyutlannı göstenr bi-
ze.
Oykû tadında romanlar
Dönenun bir başka yazan, Ta-
nk Dursun K., öykü tadında ro-
manlar yazmaya devam ediyor.
"Alo,HarikaHanonNasüsmE?"da
kaduı-erkek ılışkısinde yaşanılan
ıssızlığı, çölleşmeyi, yalnızlığı an-
latır. Kadrn-ericek kahramanın te-
lefon konuşmalan üzerine kuru-
lan roman, Tank Dursun K.'nın
dıyalog ustası yanını sergüer. 0 ko-
nuşmalann arkasındaki dünyala-
nn yansıtılması ise o ustalığmin bir
başka boyutudur.. Duygulu, içli
bu- roman.. tnsanı anlamak, an-
latmak açıstndan çok şey söyleyen
bındir, o.
"-VeSevgüRoîika'', '501i yü-
larda romana başlayan Cetol Ha-
fifbikk"m yayunlanan üçüncü ro-
manı. Tutkulann ve aşk kırgınlı-
ğınnı yaluı bir biçimde anlatımı..
Bunu 'sanatçı romanı' diye nıte-
lemek daha doğYu. 6O'lı yaşlarda-
ki bır romancuun yasadığı tutku-
lu aşkın savrulmalannı yazıya dö-
nüştürmesi.. Yasanılanlarla yazı-
lanlann buluştuğu çızgıde yaşam-
roman ilişkısıne farklı bir bakış
gerirebiliyor, Hafıfbilek.. Haldun
Bırkalem'in bitmemış romanuıı
yazduan gerçekükiere dönüş.. Aş-
kın, tutkulann izlerinde ywüme-
nin sa\Tuntusundaki tnsanuı dra-
mı.. Geçkınyaş aşkknna toplumun
bir kıyısuıdan duyarlı bakış.. Ha-
fıfbilek, gerçeklık duygusunu hiç
yitinneden başanyla kotanyorbu-
nu.
Yeni adlar öne çıktı
"Elyazması Rüyalar". \azü
Eray'm fantastık dünyasına yeni
biryolculuk romanı.. Eray, bu kez
de düşlerle kendıne yakın duruşu
denıyor anlatısında. Yaşam ve ya-
zuunbuluşma noktalannda imge-
leminınen uç kıyılanna götüriryor
okuru.. Ironı, anlatısmın gene baş
öğesi.
1980ve '9O'lı yıllar romancılı-
ğuruzda yeni adlann öne çıktıgı,
roman coğrafyamızuı gıderek zen-
guıleştirdığuiı dönem oldu. Emel
Ebaogju, 1990 Yunus Nadi Roman
Ödülü'nü kazanan ilkromanı"Ku-
zey Işıklan" ıle adını duyunnuş-
tu. Saglık Eczanesi, onun, önü
açık bir romancı olduğunu örnek-
leyen bır yapıt. Hem anlatım bi-
çemi, hem ele aldığı konunun ış-
lenişiyle yıhn üzermde duruüna-
sı gereken romanlanndan. Ecza-
cı Bediz Erensoy'un, Anadolu'da
bir kasabada açtığı eczane nede-
niyle, büyük kentten kopup taşra-
da yaşamaya başlaması; bu yöre-
de yaşadığV tanık olduklan ekse-
ninde gelişen roman örgüsü, gide-
rek sürükleyıcı bır bo>ııt ahı. Bir
yanıyla kasaba gerçeğine bakışı.
Komet - 'Hop Hop' -1986, tnval özerine >apboya.
Teknıkibi zaman
KultürServisi-"Onun resna-
nin rakibi,ne doğa,ne de mo-
dernUk. Tek bir rakibi var;
Zaman" dıyor Ferit Edgü,
Komet'in resmini anlatırken.
Komet, istanbul ve Ankara'da
eşzamanlı buluşuyor sanat
severlerie. istanbul'da Garan-
ti Sanat Galerisi'nde süren
sergi, sanatçının 80'lerin baş-
lanndan 90'lann sonlanna
dek uzanan çahşmalanndan
bir seçkiyi içeriyor. Ankara
Helikon Sanat Galerisi'nde-
ki sergide ise yalnızca 1999
tarihli resimler yer alıyor.
Ocak aymın sonuna kadar sü-
recek olan sergileri gezenler,
Komet'in masal ve efsanele-
re özgü sahnelerini, öykücûk-
lerini, düşlerini görecekler.
Ferit Edgü, Komet'in sanki
karşısındaki tuvale gördügü
düşü yazdığını belirtiyor:
" Sözcnklerfe değiL Sanki bi-
çankrlededeğfl.Varaüp sah-
neye firiartığt figürlerle. Ko-
met, bu figürierini yarattridan
sonra, sanki onlan. ardında
mum ışığı yanan küçûk bir
perdenin önüne çıkanr. Işığı
ardından alan bir perdeye
yansrvan gölgegibidir ağaçlar,
dağlar, ormanlar, çayıriar."
diğer yanıyla da kadın kimliğinin
abartıhnadan verilişi ıle başanlı
bir roman dünyası kiıruyor, Ebcı-
oğlu.
Habib Bektaş, "Hamrivanun"
romanıyla adun duyurmuştu. Dış-
göç olgusunun yansıdığı durum-
lan, bu serüvene katılan insania-
nn buradakı gerçeklıklenni konu
ediniyordu. Çocuk, anlatısında ba-
şat öğeydi. Yenı romamnda da öy-
le. Bektaş, "Cennetin Arka Bah-
çesi"nde Ege'ye dönüyor bu kez.
Memo Çalar'ın çocuksu dünyası-
na yansıyanlann izlerini, tuticuy-
la sevdiği Öykü Abla'nın gerçe-
ğini iç ıçe yansıtır. Insani ütopya-
nın romanı dıyebilınz, Bektaş'ın
romanma. Anlatımı, kurgusuyla
başanlı bir roman. Özellikle bir ço-
cuğun gözüyle yansıtılanlardakı
gerçeklik duygıısu...
Edebiyatımızda bir 'yeraib ede-
biyan/romanı'ndan söz edilecek-
se, Hikmet Temel Akarsu'nun
adından söz etmek gerekecektir.
Günümüzün yeraln kültürünü, bu-
rada yaşanılan ilişkileri, çatışma
odağındaki durumlan başanyla
anlatan biridir, o. "lstanbul Dört-
lösfi"nün ıkmcı kitabı "Ingjfiz", ye-
niyüzyılm eşiğindeki tartışmala-
ra yenı bir pencere açabilecek bn-
romaa Büinmeyendünyalann giz-
lerini, buluşma noktalannı, yaşa-
nılan ıkılemlenn surükledıği 'işgal'
ortamlannı ustalıkla anlatıyor,
Akarsu.
Kinüiksizieştirme süreci
-BinHüzünlü Haz". Hasan Ali
Toptaş'ın dördüncüromanı.Çağı-
mız insanının trajedisini yazıyor,
Toptaş. Kunliksizleştirilme süre-
cindeki bireyin romanuıı.. kimsiz
kimsesiz, zamandan ve mekân-
dan uzak 'noktalar'daki insanın
ıssızhğının/silikliğınin romam..
Sessizliğin sese dönüştügü, acı-
nm sızıya kestiği, içlenişlerin ke-
der ağı örüşünün romanı. Arayı-
şın dur durak biuneyen sarkacın-
dakı 'kahraman'ın dünyaya/m-
sanlığa dönük sozlerinin tedırgın-
liğinde süreduran ustalıkh bir an-
latı.. Toptaş, hem bıçemiyle, hem
anlatımıyla, hem de yansıtmak ıs-
tedıği sorunsal ile usta işi bir ro-
man sunuyor bıze.. bilincin derin-
liklerinde kazınacaklara döndü-
rüyor; insanın/ınsanımıan 'ben'lık
arayışının labirentlerinde göster-
meye çalıştıklanyla, yüzyılın çağ
yansımalannı okutmaya çalışıyor.
Erendiz Atasü, "Gençüğm O
Yakıcı Mevsün"ınde Cumhun-
yet'in üçüncü kuşağmdan bır ke-
sit alarak, bir dönemı ve ıkıli iliş-
kileri anlatmaya çalışır. '68 Kuşa-
ğı'nın eylemi, düşünce biçimi, iki-
li ilişkileri, neyi başanp neyı ba-
şaramadıklan, değişen-de|işme-
yen yanlan... Romanın ana örgü-
sünde yer yer öne çıkan, yer yer
de flu biçımde göstenhneye çalı-
şılanlardir. Roman, beş günlük bir
ılışkmm yıllarca izını taşıyan Ay-
şe Aysu'nun arayışmm, bağlanı-
şuım, çözülüşünün öyküsüdür bir
bakuna. Atasü, ikili ılışkilere, ka-
dmuı konumuna toplumsal çal-
kantılı dönemın içinden bakmaya;
onun kimlik arayışını yansıtmaya
çalışıyor.
"fntihar", KaanArdanoğhı nun
altıncı romanı. Arslanoğlu, bır dö-
nüm noktasının romancısı.
1970'lenn yoğun sıyasi ortamın-
dan' 80'lere geçişteki kuşağın ger-
çeklığıni yansıtıyor.. yaşanılana
tamklığm ötesinde, sorgulayıcı.
irdeleyici bir yanı var. Dönem, dö-
nem insanının gerçekliğine bakış-
ta yaşanılan ortamm gerçekükle-
riyle bu-ükte bunlann bıreyin dün-
yasındaki yansılannı da vermeye
çalışıyor Intihar'da, bu- bakuna,
bu sürüklenişin insanı götürdüğü
kıyı anlatılıyor. Tutunamayan in-
sanın trajedısi, çözülme ve çöküş-
Ie yaşanılanlar; bir bakuna da Er-
dem'in kişılığinde simgeleşıyor.
Arslanoğlu, topluma irdeleyıci/sor-
gulayıcı bakışını daha yoğun bır
düzeye enştiriyor, Intihar'da.
-İstanbul Bir Masakfe", Mano
Le\i'nın, üzennden uzuncabu- sü-
redirçalıştığı romanı.. Usta işi bu-
roman.. Yeryüzücoğrafyasuıa renk
katan bır bırikımı sunuyor bıze, Le-
vı. Yenn anlamı, kımliğın oluşu-
mu, ben 'le Öteki'nin iç içe süregi-
den serüveni.. Bir ödeşmerun de-
ğil, kaçınılmazJığın romanı deme-
liyim buna. Kimlik yansımalan-
nın derince anlamını biriktiren,
bunu da Türkçede yalın biçimde
anlatan Mario Levi; yer yer bellek
şokunu yaşatıyor; ammsananlar
unutulanlann, bir kıyıda bırakıl-
mışlıklann öyküsüyle gelişiyor
romanda. Kaçuıılmaz bir sürükle-
niş.. O, bu romanıyla unutubnuş
tarihı değil, belleğın kapılannı ara-
lıyor; bir romancı imgelemıyle
kurduğu öykülenn ardına takılıp
gıdiyorsunuz.
Gürsel Korat, üçüncü romanı
"GüveraneAğıt*ta tarihin birbaş-
ka yüzüne döndürüyor bızi.
1200'lü yıllann sonlanndata Ana-
dolu; Dılara Vadısı.. Zaman Ye-
lı'ndeki tarih-zaman kavramına
bakışuu temellendirdiği gerçek-
likler bu kez farklı bir boyutta bu
romana yansıyor. Anadolu coğ-
rafyasının külrürel/tarihsel binki-
muıin oluşmasuun kaynaklanna
dönüş.. Dille var olan kültürünbi-
çunlendiğı ortam, bu ortamdakı dı-
Unyapısal özelliklerini romancı im-
gelemiyle yenıden kurmak.. Ko-
rat'n bir yanıyla dayatmaya çahş-
rığı bu.. Ama asıl önemlisi, çok-
kültürlü/çokkimlikli bir yapının
nasıl oluştuğunu göstermesi açı-
sından tarihe nasıl bakıunası/yak-
laşılması gerektiğini gösteren bir
roman.
Hahi Gökhan'ın anlafası
"TairteOtûm", Hıfa Topuz'un
anılar/belgelerden yola çıkarak
kotardığı tarihsel romanı. Mithat
Paşa'nın sadrazamlıktan sürgüne,
oradan da idama uzanan serüveni
sürükleyici biçimde anlatılıyor.
Ayşe Kulin,
a
SevdaHnka''da Bos-
na dranunı konu ediniyor. Savaş
ortammda yaşanan aşk ve o sıcak
günlenn tanıklığmm öyküsü..
Tahir Abacı, ikinci Adım'da
1960'h yıllann Anadolukentinden
kesitleri getiriyor. 1970'lere doğ-
nı adunlayan bir kuşağın serüve-
nini duyarlı biçimde anlatıyor,
Abacı. Gerçeklık duygusunu her
sannna sındirerek yansıüyor.. Aşk-
lar, tutkuyla bağlanılanlar, edini-
len uğraşlann anlamı ve sürükle-
nilen ortam... Abacı'nın, dönem ro-
mancılığında yenı bir duyarlık ala-
nı açtığını söyleyebilirim.
"Yediııci", bir ilk roman Şair,
öykücü, çevirmen HaU Gökhan"uı
şaşutıcı anlatısı; bır bakuna da
günümüz 'genç romana'sının eği-
limlerinı, anjaönak ıstedüderıni, uf-
kunu gösteren bir çalışma. Anla-
tılan öykünün çağuı sannlannı ya-
şayan bireyin acmazlanna bir de-
va arayışuıı çağnştrrması; farklı
kimliklerde ve farklı söylemlerde-
ki roman kişilerinin dile getirdik-
len de olmalı. Birde edebiyaun ya-
ruuna dönük göndermeleri olan
bir roman. Gökhan, ilgiyle okuru-
yor.
"Bir Aşk Bilmecesmi Nasıl Çö-
zebilirsiniz?", Atilla Birkiye'nin
'AşkÜçfemea'nın son romanı. Aş-
kın derin yalnızlığmı, savruüna-
lannı, rastlannlarve an'lann bırak-
hğı izlerle hayatın akışında aşk'ın
anlamım anlatmaya çahşıyor, Bir-
kiye.
İİTTÎ
YELPAJ
ATİLLA BtRKtYE
Sonunda, Beşir Fuad.
Aslında bu da gecikmiş yazılardan biri;
"bazı şiirierin bazıyaşlan beklediği gibi", bazı
zılann da zamanı var!
Sanınm sonbahar başlangıcıydı (Niye sonbj
yaşamımda bunca önemli?). Istiklal Caddesi'
günün ortasında sevinçle yürüyordum.
Sevincim, mutluluğum ellerimdeydi. Iki tanıc
rastlamıştım; herzamanki "nehaber, ne varne)
ne yapıyorsun" klasiğinin ardından, "işte eller
de" demiştim sevinçle.
Çünkü, Beşir Fuad'ın Şiir v& Hakikat adlı k
bını, o ünlü tartışmalann bulunduğu kitabı sıkı
kı tutuyordum.
Okula başlayan bir ilkokul öğrencisinin, bab;
nın elini tuttuğu gibi...
• • •
Handan Inci'nin hazıriadığı ve çeviriyazın
yaptığı Şiirve Hakikat, edebiyatımızın, kültürün
zün çok önemli bir yapıtı.
Yıllardır bazı çevreler, intihar etti diye, Beşir F
ad'ı unutturmaya çalışmışlar, okul kitaplanna aln
mışlar, -bir keresinde de- yıllar önce üniversrte
üzerine bitirme tezi yazmak isteyen bir öğrenc
okuldan uzaklaştırmışlar.
Onun düşüncelerinden korkmuşlar!
(Bunda aslında şaşılacak bir şey yok. Çünkü
zim ülkemizde düsünceden korkulurdu; kitaplar
kılır ve yasaklanırdı. Geçen bin yıl böyle geı
umanz yenisi böyle olmaz!)
Ne var ki zaman içinde kimin yok olup gide(
ği, kimin ayakta kalacağı hiç belli olmaz. Değer
gün olur "değeri bilinirl Sonuçta Beşir Fua
unutturamadılar.
Selâhattin Hilâv kitaba yazdığı önsözde bu c
rumu şöyle dile getiriyor:
"...öteyandan, siyasal iktidann ve resmîideo
jinin, B. Fuad'ın devhmci diyebileceğimizyeni ç
rüşlerini, çeşitli yollardan baskı altında tuttuğu
da belirtmeliyiz. Dolayısıyla, B. Fuad ve benz>
leri, unutulmuşluğun alanınasüruldüler. Resmî
rih, gerçeklenn üzerine örtü çekip biryalan-gi
mişinasılyarattıysa, onun uzantısı olan resmîec
biyat tarihi ve eleştırisi de kalıplaşmış tablosL
da, B. Fuad'ın kişiliğine ve gönışlerine gereken)
ri venvedi."
Yıllardır gerek köşemizde gerekse edebiyat d
gilerinde BeşirFuad'dan çok söz ettik. (Kavram d
gisini yönetırken "özel birsayı" hazırladık, Ma
1989.)
Bu değerii edebiyat ve düşün insanımızın yaf
lannı ikinci ellerden -o da çok az bir kısmını- c
rendiğimizi yazıp durduk.
Tartışmalannı, denememizin ilk örneklerind
sayılabilecek yazılannı ve kıtaplannı günümüz Tü
çesinde bulmanın umudunu taşıdık ve dile gei
dik.
Bilindiği gibi, Beşir Fuad maddeci-pozitivist
düşünce çizgisinde yol alıp, 35 yıllık ömrüne ç
sayıda kitap ve yazı sığdırmıştır.
Edebiyatımızda gerçekçilik ile romantizm tart
masını Victor Hugo bağlamında başlatmış olı
edebiyatın yanı sıra çok değişik konularta da il<
lenmiştir
Sonra, evet sonra 1887'de intihar etmiştir. T£
yüz iki yıl sonra, Selahâttin Hilâv "Beşir Fuad
Unutulmak" (1989, Kavram dergisi, Felsefe Ya
lan, 1993) adlı yazısında, intihann felsefi boyui
nu derinlemesine sergilemiştir.
O yazıyı tek bir cümleyle özetleyecek olursal
Beşir Fuad, yasadığı çağın çok üstündedir!
Beşir Fuad üzerine iki kitap var. Biri Ahmet M
hat'ın 'Beşir Fuad'ı (biyografi, 1887, Oğlak Y;
1996), öteki Orhan Okay'ın monografisi (Be
Fuad, 1967).
Fazlı Necib ile mektuplaşmalan da yaklaşık <
yıl kadar önce Arba Yayınlan'ndan (Mektubat, ç
viriyazım Parkan Özturan) yayımlandı. On yıl k
dar önce de, Variık dergisinde Muallim Naci
mektuplaşmalanndan bir iki örnek...
Şimdi ise Beşir Fuad'ın kapsamlı biryaprtını (5*
sayfa) okuma şansını edindik. Kitapla ilgili düşü
celerimizi haftaya da sürdüreceğiz.
Evet Şiirve Hakikat'ten söz etmektegeciktik, I
gecikmiş bir yazıydı. Ancak, belki de en güzeli, <
anlamlısı 2000'e Beşir Fuad ile başlamaktı...
Karayel'e Japonya'dan ödü
• Kültfir Servisi - Dünyanın en yüksek tırajlı
gazetelennden biri olan Japon 'Yomiuri Shimbun
gazetesi' ile aynı adı taşıyan 'Uluslararası Kankatı
Yanşması'nın 'Cıtation' (Övgüye Değer Yapıt)
ödülünü karikatünstimız Erdoğan Karayel aldı.
Teması 'Kapılar' olarak belirlenen yanşmaya
10 bine yakın karikatür kaölmıştı. Erdoğan
Karayel'in bugüne kadar katıldığı ulusal ve
uluslararası yanşmalardan toplam 33 ödülü
bulunmakta.
Cazcı Nat Adderiy ötdü
• \\ASHESGTON (AFP) - Cazm dünyaca ünlü
trompet ve kornet sanatçısı, bestecı Nat Adderiy, 6
yaşmda şeker hastalığına yenik düştü. 1950'lerde
saksofon ustası kardeşi Cannobal Adderly'yle
oluşturduğu ikıliyle tüm dünyaya adını duyuran
sanatçı, Florida'da başladığı profesyonel müzık
yaşamının ilk yıllannda trompet çalıyordu.
1950'lerde seçimini kornetten yana yapan sanatçı,
bir süre orduya bağlı bir müzik gnıbuyla çalıştı,
1954'te de Lionel Hampton'ın kurduğu gruba
katıldı. tki yıl sonra kardeşıyle birlikte Adderiy
Kardeşler adlı grubu kurdu, ancak grubun ömrii pe
uzun sürmedi, bir yıl sonra yollannı ayu-dılar.
1959'da Cannobal Adderiy Dörtlüsü adı altında bir
başka topluluk kuran iki kardeş, 1975'te
Cannobal'ın ölmesiyle tamamen aynldılar.
Kardeşinin ölümünün ardından kendi grubunu
kuran Nat Adderiy. 1997'de şeker hastalığmdan
dolayı bacağını kaybedene dek müzik yaşamını
etkm bır biçimde sürdürdü. Evli olan sanatçı, iki
çocuk ve beş torun sahibiydi.