Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenr Orhan Eriaç
# Genel Yayın Koordınatörü Hikmet
Çetinkaya • Yazıışlen Müdünı Jbrahim
Yüdız • Sorumlu Müdür Fikret llkiz
• Haber Merkezı Müdürü. Hakan
Kara • Göcsel Yönetmen: Fikret Eser
Istıhbarat: C'engiz Yıldınm • Ekonomi: Özleın
Yüzak • Kültür Handan Şenköken • Spor
Abdülludir Yâcelman # Makaleler S*mi
Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı 0
Fotoğıaf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge
Edibe Boğra • Yurt Haberlen. Mehmet Faraf
Yayın Kunılu. Ûhan Sclçuk
(Başkan), Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkaya. Şöknn
Soner, tbrahim Yıkfaz,Orhan
Bursah. Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankaıa Temsikısi. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No.
125, Kat:4, Bakanhklar-Ankara Tel. 4195020 (7 hat), Faks:
4195027 • lzmır Temsılcısı. Serdar Kıak, H. Zıya Blv.
1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks. 4419117 •Adana Temsücısi:
Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No.l Kat:l, Tel. 363
12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürü. Üstnn
Akmen 0 KoTdınatör
Ahmet KorolsaD •
Muhasebe- BülfBt Yener
• Idare Höseyi* Gürer
• Sahş: Fazikt Kuza
MEDYA C: • Yönetım Kunılu
Başkanı - Genel Müdür Gölbin
Erduran • Koordınatör ReJu
Işıtman • Genel MüdürVardımcısı:
SrvdaÇobao Tel 514 07 53 -
51395 80-51384«WI,Faks.5I38463
VayunUyu ve Basan: Ycn> Ciün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncllık A Ş
Tüıkocağı Cad 39/4! Cağaloglu 34334 tjttnbu! PK. 246 - Sırtecı 34435 Islanbu!
Tel (0*212) 512 05 05 (20 hat)
Faks (0112) 513 SS 95 www.cumhuriyet.com.tr 28 OCAK 2000 lmsak:5.43 Gûneş:7.13 Öğle: 12.24 Ürindi: 14.58 Akşam: 17.21 Yatsı: 18.46
• HaberMerkea-
Japonya'nm ûnlü modacısı
Kenzo, mesleğine veda etti
ancak onun gelene|] hâJâ
sürdütülüyor. Kenzo markası
2000/2001 Sonbahar-Kış
sezonunda, erkekler için •
taklit ayıbalığı derisinden
ceket ve pantolonlar, taklit
kürk yakalı gömlekJer
hazırladı. Bu değışik eıkek
giysilerinın tasanmını da
yine Kenzo ekolünden
Danımarkalı Roy Krejbeıg
yapn.
Tartıkttaptan
gözden geçirilyor
• ANKARA(AA)-Milli
Eğitim Bakaru Metın
Bostancıoğlu, Türkiye-
Bulganstan Daımı Eğitim
Işbırlığı Komısyon
toplannsına kanlmak üzere
Türiciye'ye gelen Bulganstan
Egitim ve Bilım Bakanı
Yardımcısı Ventsislav Pançev
ve berabenndekı heyeti,
makamında kabul etti. Metin
Bostancıoğlu, imzalanan
protokol uyanncabaşta
kültûr, sanat ve tarih
alanlannda olmak üzere ders
kıtaplanndakı "dostane
olmayan" bölümlerin
gözden geçirildiğini söyledi.
Bostancıoğlu, Tûriciye'nin
kitaplan Bulgaristan'a,
Bulganstan'ın da Türkiye'ye
gönderdiğinı kaydetti.
THHn72.
kurtduşydı
• ANKAIU(AA)-Türk
Eğiam Derneği (TED),
72'nci kuruluş yıldönümünü
Çankaya Köşkü'nde
düzenlenecek törenle
kutlayacak. Törende,
Cumhurbaşkanı Sûleyman
Demirel ile Demet Akbağ,
Yılmaz Erdoğan v Cem
Yılmaz'a "Şükraı. Plaketi"
verilecek. Atatürk'ün isteği
doğrultusunda 31 Ocak 1928
yılında kurulan ve Kurucu
Genel BaşkanhğYnı Ismet
Inönü'nün yapnğı TED, bu
yıl kuruluş yıldönümünü, 31
Ocak Pazartesi günü
Cumhurbaşkanı'nın
himayesinde
gerçekleştırilecek törenle
kutlayacak.
NBffto 'Anadofcı
esfcititorf
• NEWVORK(AA)-Türk
Amerikan Demekleri
Fedetasyonu (TADF), kendi
himayesinde bir folklor
grubu oluşturmak üzere
harekete gecti.
Federasyondan yapılan
açıklamada, bu yıl 23 Nisan-
19 Mayıs tarihleri arasmda
New York'ta bır kültür
festivali düzenJenece|i ve
festivalde "Anadolu'dan
Esintiler" adı alönda bır
folklor şenlığı yapılacağı
belırtıldı.
uzaya gönderidl
• CHICAGO(AA)-Uzay
çahşmalannda tasarruf için
her çareye başvuran NASA
bilim adamlan, sonunda eski
bir roket ile bazı ticari
roketlerin parçalannı
birleştırerek NASA'nın ilk
yamalı roketini uzaya
gönderdüer. Soğuk Savaş
döneminden sonra emekliye
aynlan Minuteman II
füzesinın motoru ile bazı
parçalannın kullaruldığı
Minotaur adlı roket 23
mılyon dolara mal oldu.
hçanafzterf
• ANKARA(AA)-
Türkiye'de ilaçta analiz
yapabilecek ilk kuruluş olma
özellığine sahip "Novagenix
Bio-Analirik Ilaç Arasnrma
Gelistinne MerkezT
hizmete açüıyor. Türk
Eczacıları Vakfi, Fransız Bio
Inova Şirketi, Tüm Eczacılar
Üretim Temin Dağınm
Kooperatiflen Bırliği,
Türkıye Teknolojı Gelistinne
Vakfi ile Eczane Gereçleri
Anonim Şirketi'nce kurulan
merkez, yurtdışına giden ilaç
analizlerinin ucuza
yapıhnasma olanak
sağlayacak.
Farklı tarzıyla dikkat çeken Teoman, müzikte felsefesini ortaya koyduğunu söylüyor
Şehıi kalbinden vuruyor• Sosyoloji mezunu
Teoman, hazırlamakta
olduğu tezinde "çizgi
romanda kadın"ı işliyor.
Çizgi roman
çocukluğundan beri
tutku onun için. Siyasal
dûşûncesiyle de
bağdaştınyor bunu.
tPEKYEZDANİ
Müzığiyle ve şarkılanyla
"Kansenm havatmı değtştirmek"
gibi bir düşüncesi yok, ancak
ürettikleriyle "farkh okrağunu"
anlatmak istiyor. Kendinı çocuk-
luğundan beri "Sob yakm buldu-
ğunn" söylerken, çok sevdiği çiz-
gi roman kahramanlanna gön-
derme yapıyor: "Zaten insan ço-
cukluğunda ÇeHk Büekin veya
Tommiks'in yanındaysa, doğal
oiarak «rfcudur." Kentin kalbi
olarak gördüğü Beyoğlu'nu "Her
gün en az bir kez tavaf edecek"
kadar çok seviyor, ancak dünya-
yı da sadece kendi çevresinden ve
Beyoğlu'ndan ibaret görmüyor.
Planlan arasında "gitnıek" var,
ama ne zaman ve nereye, kendi-
si de bilmiyor... Son yıllann fark-
lı tarzıyla dikkati çeken seslerin-
den Teoman'la. Istanbul Üniver-
sıtesı Kadın Araşörmalan Bölü-
mü'nde hazırlamakta olduğu te-
zi, müziği, topluma bakışı ve po-
litika üzerine konuştuk:
- "Çizgi Romanda Kadın" ko-
nulu tezinizden biraz bahseder
misiniz, tezinizde ne anlaüyorsu-
naz?
- Çizgi roman ve normal insan
yaşayışı, aslmda bırbınnden çok
da bağımsız şeyler değil. Ben,
Karamurat, Karaoğfauı, Tarkan
gibi Türk çizgi romanlannı araş-
nrdun. En sonunda da eleşnrel bir
bakış açısı olarak gördüğüm ve
çok da beğendiğim Abdâkan-
baz'ı inceledim. Türk çizgi ro-
manlan aslında Türklerin kadı-
na bakışını da gösteriyor. Incele-
memın sonuçunda Türk çizgi ro-
manmda iki kadın tipi olduğunu
gördüm. Bir tanesi anaç kadın, ki
iffetli oluyor, diğeri de bildiğimiz
pek iffetli olmayan kadın.
Teoman'ın gekcekle Ugih" planlan arasmda 'gttmek' var- Ama nereye ve ne zaman kendisi de bilmiyor.
- Kadınlann sorunlanyla ve
haklanvla Ugileni>or musunuz?
- Her normal çağdaş insan ka-
dar ilgileniyorum, ancak bir gü-
nümü nasıl geçirdiğime baktı-
ğımda aklıma kadınlann sorun-
lan gelmiyor. Eğer ezilenler on-
larsa, kadınlann sorunlan ortaya
çıkınca elbette kadınlann tarafı-
m turuyorum.
- Fekefeye nıeraklı olduğunu-
zu söyiemiştiniz. Yapûğuuz mfi-
zjğin bir feteefesi var mı sizce?
- Ben yaptığım müzığı aslm-
da kendi kişiliğimden ayırmıyo-
rum. Yani yazdığım şarkı sözle-
n benim düşüncelerimi yansıü-
yor, eğer benim kendimce bir ha-
yat görüşüm, bir felsefem varsa
o müzikte de vardır. Benim için
müzik çok estetik bir şey.
- Yapüğınız müziği nasü tanm-
hyorsunuz?
- Yaphğun müzik, fonn açısın-
dan pop-rock'ür.. ama ben onlan
akustık gıtarla yapıyorum ve dıye-
lım ki 30 yıl önce yapsaydrm ben
bu şarkılan, o zaman da yapılabi-
leceknitelikteşarkılaronlar. 19'un-
cuyüzyüın dertleriyle 20'nci yüz-
yılın dertleri çok da farklı şeyler
değil. Içerik hep aynı.
- Sosyoloji mezunu bir şarkıcı
olarak şarkı sözlerinizi vazarken
toptumdanetküennor musunuz?
- Ben çok içıne kapanık bır ço-
cuktum, çok büyük sosyal çev-
rem yoktu.. ama, yine de ister is-
temez çevresindekilerden besle-
niyor insan. Gazete okuyorum,
orada gördüklerinden insanın et-
kıJeamemesi olanaksız zaten.
Dünyayı da sadece kendi çev-
remden, mahallemden veya Be-
yoğlu'ndan ibaret zannetmiyo-
rum. Ama yine de insanı kendi
çevresindeki buiakım şeyler çok
daha fazla etkiliyor. Ruanda'da-
ki insan katliamlan insana sanki
bir film karesi gibi gelirken, çok
da fazla üzülmüyorsua Ama Ma-
nisa 'dakı çocuklar sana daha ya-
km oluyor veya kendinle ilgili
şeyler daha fazla etkiliyor seni.
-Birröportajınnria'HalukKır-
cı insana ölürn cezasının kalk-
mamasun savunduran nedenler-
den bir tanesi' diyorsunıız. Ölüm
cezasına bakışınız nedir?
- Ben ölüm cezasından yana de-
gilim.. ama o söylediğim sözün
altına imzamı bir kez daha atıyo-
rum. Haluk Kırcı gibi adamlara
ne çok acı çektirecekse o ceza
verilmeli. Ama o insanlar hapis-
lerde, koğuşlarda, kokoreç maki-
neleriyle faian çok büyük keyif-
leryaşıyorlarsa, hatta berberleri-
ni, aşçılannı yanlanna aldırabı-
liyorlarsa, bu benim içimı acıtı-
yor. Bununçaresini bilemıyorum
ama, çaresi şu anki adalet meka-
nizması değil.
- İTk gençKğiııi 1980'H yıDarda
yaşamış birisi olarak kendinizi
depoiitizeofanuşhissediyor musu-
nuz?
- Her 'normal, iyi ofanaya çah-
şan'insan gibi ben de kendımi so-
la yakm buluyorum. Ama bu be-
nim için 'Bütün fabrika sahiple-
rine karşrvım' falan demek değil.
Ama kendımi çocukluğumdan
beri solda buluyorum. Zaten in-
san çocukluğunda ÇeHkBilek' in
veya Tommiks'in yanındaysa,
doğal olarak solcu oluyor. Yani
iyiysen, kötülere de karşısın..
-Bir şarkuuzda " Bir şehri tam
kalbinden, beyninden vurup git-
mek'ten bahsediyorsunuz. Gü-
nün birinde gitmeyi düşünüyor
musunuz?
- Gitmek kavramı, süreyle ala-
kalı bir şey. Burasını tamamen
bitirip, köprülen aüp mı gide-
ceksın.. yoksa 'biraz gideyim,bu-
rabuı özkyeyim, sonra geri döoe-
rim' mi? Ben ödleğun herhalde..
köprüleri atıp gıdemiyorum ama,
şu anda da çok memnun olmadı-
ğım bir yerde yaşıyorum. Bir in-
san normal şartlarda eğer Türki-
ye istatistikı ortalamasına göre
67 yaşına kadar yaşayacaksa, ben
35 yıl daha tstanbul'u çekemem,
onu biliyorum.
Sirketler TEAŞ'ı suçluyor
Istanbulyine
karanlıkta
tstanbul Haber Servia-
Istanbul'da son bır haftada
meydana gelen elektrik ke-
sinrılerinin nedeninın, ka-
muoyunu, Akkuyu Nükle-
er Santralı ihalesme hazır-
lamak olduğu belırlendı.
Akkuyu Nükleer Sant-
rah ihalesinin tamamlan-
masında son dört güne gi-
rilirken, IstanbuJ'un Ana-
dolu ve Avrupa yakasında-
kı birçok semtte elektrikler
yeniden kesilmeye başla-
dı. tstanbul'da elektrik da-
ğıttmından sorumlu olan
AKTAŞveBEDAŞ'ınyet-.
kililen, kesıntılerın kendı-
lerinden kaynaklanmadığı-
nı vesoruna TEAŞ'ın elekt-
rikte kısıtlamaya gjtmesinın
neden olduğunu belirttiler.
Kadıköy, Bakırköy, Kü-
çükçekmece, Kartal, Ba-
kırköy, Güngören, Uskü-
dar başta olmak üzere Istan-
bul'un birçok ılçesinde yak-
laşık bir haftadır sistemlı
olarak kesilen elektrikler
yurttaşlan çileden çıkart-
ö. Kesintiler nedeniyle ev-
lerinde bulunan birçok
eiektronik cıhazın bozul-
duğunu söyleyen yurttaş-
lar, kesintilerin sıstemli ol-
duğuna dikkat çeküler.
Istanbul'da elektnk dağı-
ummdan sorumlu olan BE-
DAŞ ve AKTAŞ'm yetki-
lileri ise kesintilerin TE-
AŞ'ın enerii kısıtlamasına
gıtmesınden kaynaklandı-
ğmı söylediler. Yetkililer,
hatlardâ ve trafolarda her-
hangı bir sorun bulunma-
dığını, meydana gelen an-
zalara ıse anında müdaha-
le edildiğinı belirttiler.
Hükümetın "baadeviet
kuruiuşlanmn görüşkri-
nin ahnamadıgr gerekçe-
siyle 1 ay ertelediği Akku-
yu Nükleer Santralı ihale-
si sonuçlannın açıklanma-
sında son dört güne girilir-
ken, TEAS yetkılıleri kesm-
tilerin ihaleyle bır ılgisı ol-
madığını, sorunun kötü ha-
va şartlanndan kaynaklan-
dığını savıındu.
e-posta : tan @ prizma. net tr
Sporun
estetiği
Avustrarya'nm Sydney
kentinde yapılan FESA
DünyaKupası
müsabakalan, sporun
estetiğini bir kez daha
gözler önüne serecek
görüntülere sahne
oluyor. Sydney'in
olimpik havuzunda
dün yapılan
yanşmalann biri de,
bayanlar kategorisinde,
eşzamanh dalma
üzerine gerçekleştirfldi.
Fransn dahna
rekortmenleri Souchon
Arboles ve Jube
Danaus 10 metreiik
platformdan (yamanh
dalarakbuyükbir
perfonnans sergflediler.
Sydney 2000 yaz
oKmpiyatlannda da,
otimpiyat tarihinden
bu yana ilk defa tanındı
ve ohmpiyatlarda arnk
bualandada
yanşılacak.
SHÇEK, istismar edilen çocuklar için telefon hattı açıyor
'Alo imdatlBabam benidövüyor'
FtGENAIALAY
Dövülen, istismar edilen, zorla ca-
hştınlan çocuklar artık telefonla yar-
dun isteyebilecekler. Her ihban doğ-
ru kabul edecek olan SHÇEK ekip-
leri kısa sürede çocuğun bulunduğu
adrese gidecek; aileyle görüşülecek,
gerekirse dava açılacak.
SHÇEK Istanbul 11 Müdürlüğu,
Çocuk Haklan Sözle^nesi'nin 10. yıl
kutlamalan çerçevesinde çeşitli sivil
toplum ve resmi kuruluşlarla işbir-
liği içinde bu yıl boyunca bir dizi et-
küılik gerçekleştirecek.
Il Müdürü Kahraman Eroğiu'nun
verdiği bilgilere göre, bu etkınlik-
lerden biri, aılelerince ya da öğret-
menlerince dövülen, istismar edilen,
zorla çalıştınlan çocuklar için
SHÇEK II Müdürlüğü'nde bir tele-
fon hatO kurulması. Bir ay içinde
hizmete girecek bu telefon hattınm
başında sürekli bir uzman oturacak
ve her ihbar doğru kabul edilecek. Bir
çocuk telefonla yardım ister istemez
ekipler hemen çocuğun bulunduğu
adrese gidecek. Eroğlu, hatnn aran-
masından sonra neler yapılacağını
şöyle anlattı:
"Örneğin,bir kapıa çocuğn Okul
benden zorla kayıt parası ıstiyor' di-
yecek. Hemen çocuğun öğrenim gör-
düğü okula gidip okul yönetimiyle
göröşeceğiz. Ya da 'Ailem beni zor-
la çalıştınyor' diyecek, '10 dakika
sonra yanındayız' deyip çocuğun evi-
ne gideceğiz. Aitesrvle görfişüp, yap-
nklarmm yasa>-a aykın oMuğunu, ce-
za» bulunduğunu anlatacak,çocuğu
yoksulluk nedeniyle cahştırmak zo-
runda kabyorlarsa ayni \c nakdi yar-
dımda bulunacağumzı söyleyeceğiz.
Çocuğu zorla çanşbrmaya devam
ederlerse haklannda da\a açacağız.""
Yaptıklan çalışma sonuçunda Be-
yoğlu'nda ailelerince zorla sokak-
larda çalıştınlan 530 çocuk belirle-
diklerine dikkat çeken Eroğlu, "Ço-
cuklan zorla çalışnrmak asunda suç.
TCK'nin 478. maddesi uyannca zor-
la çafaşbnlan çocuk 12 yaşm alnn-
daysa 30 aya kadar, üstündeyse 18
aya kadar hapiscezası öngörülüyor"
dedı. Çocuklanm zorla çahştıran ıkı
aile hakkında dava açtıklannı anla-
tan Eroğlu, şöyle devam etti:
" 9ve 11 yasjarmdaki ikiçocuk, ai-
leleri tarafindan zorla çahşnrddıkla-
ruu söyleyince evlerine gittik. Ailde-
ri yoksuDuktan buna mecbur kakhk-
brmı antatmcakendilerineyannm ya-
pılacağuu ve iş olanağı içinçaba har-
cayacağmuzı söyiedik. 'Tamam' de-
diler. Bir süre sonra çocuklan tekrar
sokakta gördük. .Ailevi yeniden uyar-
dık. Çocuklanüçüncükezsokakta ça-
hşjrken buhınca aflekrhakkmda da-
va açnk."
SÖYLEdl ATTİLAİLHAN
Basın Nasıl 'Raydan Çıktı'?
Osmanta'dâ dergi ya da gazete çıkarmak, 'ticari'
bir 'iş' değil, 'fıkrf* bir 'aksiyon' Çeytem'jdu: sa-
natçı ya da aydınlann işi ki, zaten o dönemde, bu iki
takımı' birbirinden ayırmak son derece zordur. Amaç,
para kazanmaktan çok yeni bir edebiyat görüşünün,
yeni ya da eskimekte olan bazı 'fikirierin', yurt içinde
yaygınlık kazanmasını sağlamak! 'Genç Osmanlı-
lar'dan bu tarafa, yurt dışında çıkanlmış olanlar da-
hil, hangi 'meWcırfe"ye birgöz atsanız bu böyledir 'Meş-
veret', 'Muhbir
1
, Türk Yurdu', 'Içtihat', 'Sebilür-
reşat'vs.
Peki gazetecilik farklı mı? Yooo, o da böyle: Tak-
VİTTH Vekâyi'den TOTn'e, Tercûman-ı AhvaTdan Tas-
vir-i Efkâr'a, hep aynı şey: Tanzimat ya da Meşru-
tiyet gazetecileri, bilerek bilmeyerek Fransa'nın et-
kisi altındaydılar; o kadar ki, bu etki Cumhuriyet dö-
neminde bile sürmüş, aynı 'militan' yayıncılık anlayı-
şı kolay kolay terk edilememiştirAdnan Menderes
ve Demokrat Parti'yle giriştiği fikir mücadelesi yü-
zünden, gazetesi toplam yüz yılın üstünde hapse hü-
küm giyen Adnan Düvenci, bir tarihte 'Demokrat
Izmir* gazetesini tanımlarken, bana, -üstelik Fransız-
ca olarak, mücadele gazetesi anlamına- 'une feuil-
le de combati' demişti: 1966'da filân, düşünebiiiyor
musunuz? Dahası. Hâkimiyet-i Milliye de böyle bir
gazete idi, Tan, Vatan ve Yeni Sabah da!
Başka türiü de söyleyebilirim: günlük, haftalık ya
daaylıkyayıncılıgımızın 'geleneği', onu 'menfaathır-
s/'ndan ayn tutmuştur; hatta o 'hırsı' bir yerde 'fikri',
'menfaat'alercıhı, küçümser: Namık Kemal bey'den
Hüseyin Cahrt bey'e, Sabiha Sertel hanım'dan
Cüneyt Arcayürek bey'e, cezaevinde yatmış gaze-
tecilerin çokluğu, bunu kanıtlamıyor mu? Siyasetle,
yani siyasi bir partiyle, fikir düzeyinde bir yakınlığınız
ofabilirdi; ama bu yakınlık, ne o partinin politikasını
ve uygulamasını eleştirmenize engel oluştururdu; ne
de o partiden ya da iktidanndan çıkar edinmenizi
sağlardı. Bilmem ama, sanınm hanl hanl, 'kalem er-
baö/'nın 'haysiyetini' tarife çalışıyorum; o zamanlar-
da bunun, ne acılar pahasına ve nasıl yaşandıgına,
ışık tutmaya! Bunun en somut kanıtı, çoğu başmu-
harrirlerin -ki matbuatın gerçek yıldızlan onlardı- ga-
zetelerinin aynı zamanda 'sahibi' olmalanydı; ne bir
bankaya verilecek hesaplan olurdu, ne de bir holdin-
ge; muhasebenin veriteceği, 'kutsal' yer, 'vicdanla-
n'ydı ancak.
Bu 'gelenek' gazeteciliğin Bat Avrupa'da yaşa-
dığı -yaşamaktan öte, 'yaratbğı'- gelenek: Fransa'da
cumhuriyetçiler'in, daha sonra sosyalist ve komünist-
ler'in, tabii bu arada kralcılar'ın; Almanya'da, sosyal
demokratlann, Katya'da kralcı, faşist, cumhuriyetçi
ve komünistler'in; Ispanya'da anarko/sendikalist,
komünist ve falanjistler'in gayret, feragat ve fedakâr-
lıklanyla oluşmuştu; bunalım ve gerilim dönemlerin-
de, feda-yı nefisleriyle zirveye ulaştı.
İlk çengel ne zaman atılmı$tı?
1/edat Nedim bey (Tör), ülkemizde 1927 Komü-
V nist tevkifatının müsebbibi olarak biliniyor Anka-
ra Radyosu'nda uzun yıllar genel müdüıiük görevi-
ni rfa ettikten sonra, ilk özel bankalanmızdan birinde
-galiba 'demokrasi' teşebbüsüyle biriikte,- sanat da-
nışmanı yapılmıştı: önce, bırkaç neslin unutamaya-
cağı bir çocuk dergisini hayata geçirdi; daha sonra,
ûç ayda bir yayınlanan önemli bir sanat dergisini!
Hiç unutmam, Sındırgı'dayız, 1950'li yıllar; kız kar-
deşim Çolpan (llhan) henüz ilkokulda okuyon o ço-
cuk dergisine, çözdügü bir bulmacayı gönderirken mi,
ne; bir mektup yazıyor; trak!, bır hafta içinde, oradan,
bir mektup, dogrudan ona yazılmış, imza Vedat Ne-
dim Tör: ailecek, şaşkınlık içindeyiz; bu şaşkınlık,
asıl nedenini, o küçük okurdan ne istendiğini öğre-
nince kazanacaktır: "...acaba küçük okurun sev-
gili babactğı, dergryi tanrbp, kaymakamlığını yap-
bğı ilçe ahalisinden, aboneler temini hususunda
yardımcı olur muymuş?"
Evetojay, birtarafıyla 'yenilik', hatta 'modemlik' gi-
bi görünüyor, kabul: neden, çünkü bizim çocukluğu-
muzun dergiferi, 'Mektepli', ȂocukSesi', Afacan',
'1001 Roman' vd... böyle bir teşebbüse asla cür'et
etmemişlerdir; aynca, özel birderginin devleti 'kulla-
nabilmesi', ancak 'tek parti' döneminde, o partinin
çıkardığı dergiler için mümkündü; o halde, yaşadığı-
mız olay, yayıncılık alanında 'Sermaye'nin (Bankacı-
lığın), bürokrasiye nasıl çengel attığının ilk işareti! O
senelerdeTürkiye, 'LJberalliği', heleonun 'vahşi'ör-
neğini, sadece lâf olarak biliyor, yaşamamış; o yüz-
den, yanm yüzyıl sonra, yazılı, sözlü, görüntülü bü-
tün Media'yı; holdingler'in, -hem de evire çevire- kul-
lanabileceklerini, tahayyül bile edemiyoruz.
Yapmıyoriar dlyeblllr mlslnlz?
eilmeyen kaldı mı, Türkiye'nin 'Cumhuriyef mo-
deli Fransu Cumhuriyeti'dir; bunu Toynbee de
yazmış; ama 'demokrasi' modeli Fransa mıdır, ora-
sı adamakıllı şüpheli; ||. Dünya Savaşı ertesinde,
Pariste çıkan gazeteler, hâlâ fikif gazeteteriydi: Sağ-
cı 'Le Fıgaro' da, l'Aurore da, öyle; solcu l'Huma-
nrte de, le Combat da, la Liberation da öyle! Pa-
lavra gazeteciliği yapan tek gazete vardı, France-So-
B-, öğte üstü çıkıyor; manşeti magazin/dedikodu, o yüz-
den aiay konusu; üstelik, aynı saatlerde yayınlanan,
dünyanın en ciddi fikirgazetelerinden 'Le Monde' ile
dengelenmiş!
Türkiye farklı mrydı, hayır! Belki gençler bilmez, ül-
kemizde 'ev kadınlannın, patiıcan kızartrken bi-
le okuyabileceği', ilk gazete, devr-i dil-ârâ-yı de-
mokrasiyle biriikte çıktı; başlangıcı, parlak değildi;
eğer Londra Olimpiyatlan'na rast gelmese, bazıla-
nna göre zarar edip batacaktı; Güreş MillîTakımı'mı-
zın, o olimpiyatta mucızeler yaratması yeni gazete-
nin o başanyı ülkeye en çabuk yansrtmış olması, ga-
zeteyi 'kurtarmış'; bu 'kurtuluş'Türk Basını'nı sonuç-
ta bugün geleceği yere, yani yanlış bir raya sokmuş-
tur. O yanlış ne midir?
Günümüzde, HoJdkig Media'sıyla boğazımıza ka-
dar içine batmış olduğumuz; okuru 'yurttaş' kimliğin-
den kopanp, füfreftc/'-hem de 'enayi tüketici'- kim-
liğine kaydırma 'yanlışı'dır ki, aynı zamanda bu,
Post/modemist polıtikada 'beyin yönetimi' - daha
doğrusu 'beyin denetimi'- anlamına gelryor.
Bunu yapmfyortardryebilir misiniz?
http^/www.prizrnanettr/AILHAN
http7/www.bilgiyaymevi.com.trj'ailhan
FaksyO-212/2601988