28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2000 CUMA OLAYLARVE [email protected] İlkesizlik ve Sorumsuzluk Prof. Dr. Nevzat YÜKSEL S on yülarda ülkemizde ilke- siz davTanma, başkasının haklannı saymama, so- rumsuzluk ve saldırganlık eğilimi moda olmaya baş- ladı. Herkes kısa dönem- deki kışısel çıkarlannı ön planda tut- makta; tutum ve davranışlannın uzun va- deli sonuçlanm görememektedir. Sıklık- la bu davranış sorunlan vatanseverlik söylemleri ile birlikte gitmektedir. Yol- suzluklan diz boyu bir lider çıkıp vatan- severlik nutku atabilmektedir. Bu yak- Iaşımı hemen her meslekte görebilmek- teyiz. Öğretim elemanı mısınız? Bulundu- ğunuz kadroda ne yapnğınızla kımse il- gılenmediğtnden sız de bır şey yaprnaz- sınız. Derslenruzi asistanlannıza anlat- tınrsınız. Üniversiteye gelmez, öğretim elemanlan içın çalışma saatlerine bağ- ü kalmanın anJamh oimadığını savu- nursunuz. Başkalanrun makalelennı kopya eder, ben yapüm dersiniz. Size ina- nan olacaktır. Ceza alsanız bile çok ha- fif kalacağından ödül bile sayılabilir. Kendinızi yenilemez, derslerde kendi- nizi yineler durursunuz. Zaten bilimsel niteliğinizle kimse ilgilenmemektedir. Arada bir ne kadar zorluklar altında gö- rev yaptığınızı anlatır, koşullardan ya- Gazi Üni. Tıp Fak. Psik. Anabilim Dalı kınırsınız. Üniversitede yönetıci misiniz? Bu pi- yangoda büyûk ikramiye gibidir. Arbk her istediğinizi yaparsınız. Kendinizı beUi mevkilere getirecek siyasilerin tel- kinlerine uyar, üniversitede yapüğmız işlerin sonuçlanm düşûnmezsiniz. Ka- yırma yolu ile atama yapar, liyakata önem vermezsiniz. Gerektiği yerde so- nucu ne olursa olsun en iyi şeyleri yap- tığınızı, fakülte veya ûniversitenizi çağ- daşLaştırdığıruzı söylersiniz. Size muha- lefet edenJer çıkacaktır. Onlann sizi çe- kemediğinı, çağdaş olmadıklarmı söy- lersiniz. Araştırma görevlisi misiniz? Hocala- nnıza başta profesörler olmak ûzere yağ çekersiniz. Onlann buynıklanna uyar, yaptığıruz yayınlara hiç katkısı olmadı- ğı halde isimlerini ilk sıraya koyarsınız. Verdiği makale veya kitaplan tercüme eder götûrürsünüz. Onun bunlan ken- disi yapmış gibi kitap haline getirmesi- ne ses çıkarmazsmız. Düşüncelerinizi ifa- de etmez, hocayı hep haklı görürsünüz. Bunlan yapma yeteneğiniz yoksa sırn- nızı dayayacak birini bulur, yükselirsi- niz. Zaten yükselmelerde nesnel ölçüt- ler aranmarnaktadır. Öğrenci misiniz? Sizi araşüncılığa yönlendinneyen, niteliklerinizi artbr- manıza katkıda bulunmayan sisteme uyar, ezberci olursunuz. Size seçme ola- nağı vermeyen programlara uyarsımz. Bir arayış içinde olacağınıza kötü ile yetinırsiniz. Pblis misiniz? Size gelen mağdurla- n suçlarsımz. Hırsızlık mı olmuş? Mağ- dur önlem almarmştır. Tam olarak po- litize olur, kendınize yakın insanlan ko- rursunuz. Suç işleyenlerden haraç alır, haracı tarifeye bağlarsıruz. TahJakat sı- rasında da yeterli kanıt bulunamaması gerekçesiyle çıkannıza uymayan olay- larda dosyalan kapatırsınız. Doktormusunuz? Eski bilgilerinizi ye- nilemegereği duymazsınız. Hastanızı siz- den yardım almaya gelen bir insan de- ğil, bir müşteri olarak görürsünüz. Bu- lunduğunuz kurumun olanaklannı çı- kannıza kullanır, buna karşı çıkanlan suç- larsımz. Kendinizi de hizmet yapngını- zı söyleyerek savunursunuz. Nasıl olsa çıkar ilişkileri nedeniyle size inananlar ve sizi savunanlar bulunacaktır. Eğitimci misiniz? Ne öğrettiğinizin önemi yoktur. Bilimi, öğrendiklerinizi bir kenara bırakır propaganda yaparsı- nız. Size benzemeyenleri suçlarsınız. Bu özelliğınizle bazılanna yeterince sempatık gelirsiniz. Bunu da hakJılığı- mza gerekçe olarak görürsünüz. Milletvekili misiniz? Köşeyi döndü- nüz demektır. Bankalardan kredi alır, krediyi ödemezsiniz. Krediyi bazen de işbirlikçileriniz aracılığı ile alırsınız. Yasalan uygulayan memurlan görevle- rinden almakla tehdit ederek ışinizı yap- ünrsınız. Bu tehdide karşın haddini bîl- meyenleri sürdürerek gücünüzü göste- rirsiniz. Iştnize gelmeyen her yerde ya- sayı çiğnersiniz. Zaten dokunulmazlığı- nız vardır. Dokunulmazlığınızı sınırla- mak isteyenler çıkacaktır. Kuşkusuz, güçlü direncıniz karşısında onlar geri adım atacaklardır. Bir partinin yerel yö- neticisiyseniz işe adam almalarda yet- kililere liste götûrürsünüz. Listedekile- rin de gerçek vatanseverler olduğunu iddia ederek kendinizi savunursunuz. Din adamı mısınız? Inançlannızı in- sanlann ufkunu genişletmek yerine da- raltmak için kullanırsımz. Kendinıze benzemeyenleri dinsizlıkle suçiar, inanc- lanmzı siyasi göşlerinizle bağdaşnrma- ya çalışırsınız. Kendinizi yenilemez, il- kel düşüncelerinizi çağdaş diye yuttur- maya kalkarsımz. Gazeteci misiniz? Yaym ilkelerine uymaruz gerekmez. Insanlann kişilik haklanna saldınrsımz. Sizi durdurmak isteyenleri basın özgürlüğüne saldır- makla suçlarsınız. tnsanlann kendini geliştirmesini sağlayacak yayıncılık ye- rine cinayet, tecavüz haberlerini ön pla- na çıkanrsınız. Çanak çömlek dağıtarak gazete satmaya çalışırsınız. Sızın dağıt- tığımzm ne kadar değerlı olduğunu ve ne kadar ucuza verdiğinizi söyleyerek tanıum yaparsınız. Kimse size gazete mi, yoksa tabak çanak mı satüğınızı sorma- yacakor. Her zor durumdan kendı çıkınnıza bir şey bubnaya çaüşırsınız. Kazaya ne- den olduğunuzda kabahatli bile olsa- nız, karşı tarafı suçlarsınız. tnandıncı ol- mak için kamtlar ileri sürersiniz. Sızin haklı olduğunuzu sağlayacak rüşvetle- ri dağıtır, adamlarınızı araya koyarsı- nız. Çalıştığuuz kurumda çalışma arka- daşlanmz size karşı mı? Yöneticiyi ya- nıruza almayı başanrsanız, arkadaşını- zı suçlarsınız. Yalancı tanık bulmak zor olmayacaktır. Bu şekilde karşıtlannızı tasfıye edersiniz. Size söz düştüğünde mangalda kül bırakmaz, vatanseverlik nutuklan atarsınız. Sizden kuşku du- yanlar varsa ses tonunuzu arttınrsınız. Oldukça karamsar bir tablo çizdim. Çok şükür ki bu davramşlar beUi ke- simler dışında hâlâ azınlıkta. Ancak gi- derek arttığı da gözlenmekte. Bu gidi- şi durdunnak gerekir. Bunu sağlamanın yolu bilimi ön plana çıkarmak ve bilim toplumu olmaktır. 17 Ağustos depremi ile oluşan dayamşma ortamının devam etmesıni umuyor, toplumumuzun bir an önce bilim toplumuna dönüşmesini diliyorum. ARADA BİR V E D t t BİLGET EmeUiAmiml Tepki ve Çığlıklar Türkiye, gerçekte değişiklik ya da değişim için- de değildir, apaçık bir "değiştirme" süreci yaşa- maktadır. Değiştirme nedir? Kısaca, bir ürün ve- rerek başka bir ürün almaktır. Pazar ekonomisi- nin temeli olan bu değiştirme eyfemi, Türkiye'yi pazarlama eylemidir. Kim ile kimin arasında olu- yor öyleyse? MAI'si, Tahkim'i, DTÖ, IMF'si, Dünya Bankası, NATO'su ve daha bir sürü çıkar ilişkileriyle, ABD ve Türkiye arasında. Şu farkla ki ABD'ye verilen ürünün adı, Türki- ye'yi Türkiye Cumhuriyeti kılan devrim ilke ve inançlar büitünüdür. Ondan alınan ise Friedman'ın sıkı para politi- kası adlı, upuzun ve karanlık bir öykü... Kapitalizm temelli ekonomik sistemler, adlan ne olursa olsun, ekonomik dalgalandırmalan ve politik oluşumlan yönetebilmek bakımından eko- nomiye katkı getirecek -sömürgeleştirme, baskı ve savaş dahil- her türlü yönteme başvururlar. Bugün Türkiye'ye ne yönden bakarsanız bakın, büyük depremlere yol açacak darboğazlara doğ- ru sürüklendiğini görürsünüz. Ekonomik-politik durumunun ne denli önlene- mez biçimde, uçurumlann en dibine kaydığını saptamak işten bile değildir. "Sistem"in yeni amaç- lan doğrultusunda siyasal yandaşlannın şu gün- lerde işbaşında olmast, bizi daha da kritik sorun- larla karşı karşıya bırakacaktır kuşkusuz. Bu nok- taya vanlırken, onurtu dış politika özlemlisi kesit- lerin de önünü alamadıklan iç gelişimimizin diye- tini en ağır biçimlerde ödemek zorunda kalacak- lan da su götürmez bir gerçektir. Siyasal girişimlerinde "sistem "in çıkarlan söz ko- nusu olunca tüm "idare-i maslahatçı"Itğını takj- nan Demirel ve Ecevit ya da her türlü sorun kar- şısında satt "eyyamcı" kesilen ve alt amaçlanna ulaşmaya çabalayan TBMM'deki tüm siyasal par- tiler, önümüzdeki günlerde, en kaypak tutumlar- la uluslararası sisteme verecekleri ödünlerin po- litikasını gündemlemeye iç bünyeleri ve kuruluş- lanndaki dayanaklan açısından şartlanmışlardır. Bu ortamda "Ecevit Hükümeti"nüen beklenen tekşey, "BM'de, NATO'da, IMF'de, MM'de, Tah- kim'de, Dünya Bankası'nda, Dünya Tıcaret ör- gûtû 'nde" bağımltsı olduğumuz Amerika ne ister- se onu uygulamaktır. Işin özü; Lozan Türkiye'sini siyasi ve iktisadi egemenliği altına alma uğraşın- daki "S/srem"in, büyük ve güçlü devletlerine bi- at etmektir. ••• Yeni Dünya Düzeni'ne uzanan yolda serüven- tere atılmak aymazlığı, Türkiye'nin varoluşunu "sistem "in sömürgeleştirme planlan adına riske etmek demektir. Kapalı kapılar ardında "sistem"in istediği kar- şılık ne olursa oisun Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'sinin Lozan'dan verebileceği en ufak bir ödünü yoktur. "Ulusal Kurtuluş Savaşı" savaşçılan Türkiye'si halkının böylesi konuiarda yokundan çıkaracağı en ufak bir "yonga "sı da kalmamıştır artık. "Ka- raoğlan"\n kara gözleri hatın için dahi olsa... Uluslararası "sistem "in hegemonya ilişkilerine dayalı bir Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'si (o ül- ke ki ya istiklal ya ölüm andıyla kuaılmuştur) as- la düşünülemez. Bu alanda, ulusal varlığımıza, tam bağımsızlı- ğımıza sahip çıkanlan saygıyla selamlıyorum. Ka- muoyundan, "Müdafaa-i Hukuk"çu\ardan, "Ku- vayı M;7//ye"cilerden, "ADD"öen, Ulusal Sanayi- ci ve Işadamlan Derneği'nden yansıyan tepkileri ya da çığlıktan duymazlıktan gelen sayınlara anım- satınz. "Büyûk Söylev"\ bir kez daha okuyunuz, Mus- tafa Kemal Atatürk'ün Türk gençliğinin koruyucu- luğuna btrakbğı armağanı da Demem o ki ulus dev- letlerin şirketleştirildiği, dolarzenginleri soygunu- nun "s/sfem"leştirildiği, yoğunlaştınldığı günümüz dünyasında söz konusu olan: Mustafa Kemal Tür- kiye'sinin bağımsız ve sömürüsüz onurlu bir ulus devlet olarak bütün yannlandır. özelleştirmesiz, MAl'siz, IMF'siz, tam bağımsızlık yolunda, tüm ulusumuzun 2OOO'Iİ yıllan kutlu olsun. ZEYTİNBURNU SULH HUKÜK MAHKEMESİ EsasNo: 1999/1242/KararNo: 1999/1540 Hâkim: Kemal Guzel Kâtip: Nuran Taşkıran HÜKÜM ÖZETİ Mahkememize ait 1999/1242 esas, 1999/1540 karar sayıh 24.12.1999 tarihli ilam ile Mustafa Etokur vesa- yet alüna alınarak kendisıne Ziya Doğru vasi tayin edıl- miştir. 24.12.1999 Basın: 3543 Mumcu'ya Ileti... OlSan TAYHANI Manisa Üniversitesi öğretim görevlisi S evgilı kalpaksız Kuvayı Milliyeci, aramızdan almışının yedinci yıl- dönümünde her zaman olduğu gi- bi acınuzı yüreklerimize bastınp, salonlarda seni, "Adalet ve Demok- rasiHaftssı'' kapsamında, gene bır ocak ayı yitiği olan Prof. Dr. Muammer Ak- soy'u ve öbür demokrasi ve devrim şehitlerimi- zi anacağız. Yılın üç yüz altmış beş günü anma toplanb- lan düzenlememizden zevk alan sadist ruhlu ca- navariar, can almaya devam edıyorlar ne yazık ki! Görüşmüş olmahsınız, senden sonra bayrağı onurlataşıyan, içtenlikli Kemalist, eşsiz yurtse- ver, güzel insan Prof. Dr. Ahmet Taner K^lah da, bundan tam üç ay, üç gün önce npkı senin gibi bombalı bir suikastla alçakça öldürüldü. Sevgili Mumcu, Kışlalı Hoca, kitleleri bilinç- lendirmekamacıyla katüdığı salon toplanülann- da, senin cenaze törenındeki devingenlığın öne- mini, "Mumcn'nuncen*zesiııinarkasıııd*nynz btoterayaldanveyürekleriileyürndfller''türn- cesiyle dile getirırdi. Lütfen Sayın Kışlalı'ya söyler misin, 23 Ekim'deki törende; yüz binler onun da cenazesinin arkasından ayaklan ve yü- rekleri ile yürüdüler. Senin cenaze töreninde ol- duğu gibi yağmur da yağıyordu. Ühan Sdçuk, gazetemizin Ankara bürosu önündeki konuş- masmda, yüz binlerin salt cenaze törenlerinde değil, her zaman kenetlenmesı gerektiğini özen- le vurguladı. Senin katledilişinin ardmdan geçen 7 yılda 8 hükümet, 5 başbakan, 10 içişleri, 9 adalet baka- nı, 5 savcı değişti; TBMM'de 3 komisyon suikast üzerinde çalıştı, ancak komisyon raporlannda- ki öneriler gözardı edildi. Köşe yazüannda sık sık adlannı geçirdiğin Ir- fan Ça^ıa'lara, Şefik Polat'lara, Zöbeyir Gü- mnş'lere, Abdullah Yiğitlere, AbduDah Çift- çi'lere ulaşüamadı. Ulaşılanlar ise konuşturula- madı. Yine senin sürekli olarak iTini sürdüğün, içe- risinde üst düzey bürokratlann yer aldığı çete- nin baş aktörü AbdulhhÇatlı, Susurluk'ta mey- dana gelen bir kamyon kazasında öldü. Söz ko- nusu kaza, temiz yönetim için bir şanstı, milat olabilirdi. Vatandaşlar umutlandı. Ucu gözüken yumağın çözülmesi ıçın "ışık söndürme" kam- panyası başlatıldı, bu uğurda on binlerce ampul feda edildi. Çözüldü, çözülüyor derken görün- mez eller, nasıl olsa toplumsal bellek zayıfhr dü- şüncesiyle bu dosyayı da tozlu raflara kaldırdı- lar. Hani senin yıllar ve ydlar önce adını verdi- ğin yedi TÎP'li gencin katili "Idi Amin" lakap- lı Hahık Kıra da yakalandı. Üstelik Susurluk ka7asının "karakûtusu" olduğu biliniyor. An- cak o da konuşmuyor, konuşturulamıyor. Bu canınin susma hakkına saygı duyulduğu gibi, 57. hükümetin çıkarmayı tasarladığı af yasası kapsamına aJınarak her an dışan salıverilme- si söz konusu. Şimdilik beklemede, pazarhk- lar sürüyor! Sevgili Mumcu, yine senin bıkmadan usan- madan üzerine gidilmesi gerektiğini söylediğin ülkücü mafya babası Aburttin ÇaJacı Fransa'da yakalandı. Ama geçen günlerde Türkiye'ye ge- rjrilen Çakıcı da sorgulanamıyor. Sadece Fran- sa'daki ağır cezaevi koşullanndan kurtulup, Kar- tal Cezaevi'nde rahat etmesi için getuilmiş. Ra- han yerinde imiş! Yakında çıkacakmış zaten! Senin hep yinelediğin gibi Çakıcı'lar, Kır- cı'lar bir konuşsa, konuşturulabilse baş_ta senin olmak üzere Ipekçi'lerin, Aksoy'lann, Uçok'la- nn, Kışlalı'lann, tüm faili meçhullenn failleri ortaya çıkacak. "Tarik*t- ticaret-siyaset" üçge- nindeki köşe taşlan sergilenecek. Siyasettemiz- lenecek, kamu vicdanı rahatlayacak, ama... izin verihniyor, verihniyor!.. Bayan başbakamn bana göre "devlet içinknr- şon atan da, yiyen de kahramandn-" şeklindeki talihsiz değerlendirmesinden sonra "Tfirkiye bunlarta gurur duymaya" başladı sevgili Mum- cu, kendilerinı Türkiye yerine koyan kimi çete artıklan, bunlar mahkeme salonlanna getirilip götürülürken "Türkiye sizinle gnrur duyuyor" diye sloganlar atıyorlar. Sadece gurur duyulsa neyse, kirruleri çıktıktan sonra saygın bir ışada- mı oluyor. Kimileri de dokunulmazhkzırhmabü- rünerek parlamentoya kapağı atıyor ne yazık ki! AdL cephedeki tüm bu çehşkilere, 2000'lere faili meçhullerle girmemize karşın, geçen ay yemek yediği lokantada kurşunlanarak öldürü- len ülkücü mafya babası Nihat Akgün'ün katil- lerinin yirmi dört saat geçmeden yakalanabildi- ğini, konuşturulup tetiği çektirenlere de ulaşı- labıJdiğıni anımsatmalıyım sevgili Mumcu! Her biri ayn bir ileti (mesaj) konusu olabile- cek nitelikte tam bağımsızlığımızı zedeleyici "tahkim yasası", Avrupa Biriiği'nin beldeme odasma ahnışumz, kayıt dışı ekonomi, rrulyon dolarlarla ifade edılen naylon fatura yolsuzlu- ğu, bütçe açıklanm kapatmak için ücretlı kesi- me karşı hükümetlenn takındığı acımasız tu- tum gibi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuri- yetine yakışmayan bir dızı konu var. Sevgili Mumcu, uzun sözün kısası, senin 1974*lerde yazdığm gibi birileri bizi işletiyor, ge- ne senin yazdığın gibi "rutkulannın ipi beden- lerine hangi yönde sanlmışsa o yöne dönen" to- paç tipi pohtikacılar var sahnede... ilkesizlik kol geziyor! Sevgili Mumcu, iyi haberlerim de var kuşku- suz! Bir onur anıtı gibi dık duran eşın Güldal Mumcu. oğlun Özgör ve kızın Özfcm dostlann- la, okurlannla kenetlendiler. Yeni araşürmacı gazeteciler, yeni Mumcu'lar yetiştirmek için "unuag" Vakfı'nm ağlannı ilmik ilmik örmeye devam edıyorlar. Cevhan Mumcu başta olmak üzere gazeten ve kalem arkadaşlann unutulmaz anını sürekli canlı tutuyorlar. Biliyor musun sev- gili Mumcu, geçen yıl kalem arkadaşın Sayın Dr. Alev Coşkun'un da konuk olduğu "24 Ocak Uğur Mumcu'ya Saygı GecesPnde sahnedeki tüm mumlar birer birer söndü. Yalnızca um:ag Vakfi'mn armağanı, karanfillerle bezeli büyük boy postennın önündeki mum, gecenin sonuna değin sönmedi. Işıdı, ışıdı... Bu yıl da, bundan sonraki yıllar da, her yıl bir öncekınden daha parlak ışıyacak. Kurtuluş Savaşı, senin 8 Aralık 1970'te yaz- dığm gibi "Cerck d'Orienfa adım atmamış boz kalpaklı "Kuvay-ı Mflli>'eci''lerce kazanıl- dı. Hiç kuşkun olmasın, ikinci kurtuluş da boz kalpaklı "Knvay-ı Milliyeci'"lerce kazamlacak. Ozlemle sevgili Mumcu, özlemle... İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE ÇAĞRI! ODA'MIZIN ÇAĞDAŞ, DEMOKRAT, LAİK, YURTSEVER ÇİZGİSİNİ SÜRDÜRMEK İÇİN GÖREVBAŞINA! BİR TEK OY'UNUZ BİLE ÖNEMLİDİR! ^ W $ İMO İSTANBUL ŞUBESİ37. OLAĞAN GENEL KURULU VE SEÇİMLERİ GENEL KURUL : 29 Ocak 2000 Cumartesi SEÇİMLER ASIL YEDEK: : 30 Ocak 2000 Pazar Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu Yıldız/BEŞİKTAŞ (09:00 -17:00) Şişli Karagözyan llkokulu (Adliye karşısı) .. _•. ŞİŞLİ (09:00-17:00) V . * " ? ••'••" YÖNETİM KURULU ADAYLARIMIZ Cemal GÖKÇE, Murat GÖKDEMİR, Cemal AKÇA, Selami BAKİOĞLU, Tımur SEMERCİ, Ali KOCAER, Rezan BULUT : Necla AYDINTÜRK, M. Akif ADSIZ, Temel PİRLİ, Cihangir UZUN, Hüseyfn TAŞ, GOrkan Emre GÜRCANU, Ismet DOĞAN SİZLERİ GENEL KURULUMUZA KATILMAYA VE OY VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ Prof.Dr.Nahit KUMBASAR, Prof.DrZeki HASGÜR, Prof.Dr.Kemal ÖZÜDOĞRU, Prof.Dr.Mehmet Ali TAŞDEMİR, Prof.Dr.Haluk GERÇEK, Prof.Dr.Ergun GEDİZLİOĞLU, Prof.Dr.Güngör EVREN, Prof.Dr.Metin AYDOĞAN, Prof.Dr.llhan AVCI, Prof.Dr.Eren OMAY, Prof.Dr.Erbil ÖZTEKİN, Prof.Dr.Cankut ÖRMECİ, Prof.Dr.Oğuz MÜFTÜOĞLU, Prof.Altay GÜNDÜZ, Prof.Dr.Hulusi ÖZKUL, Prof.Dr.Nuray AYDINOĞLU, Prof.llhan BERKTAY, Prof.Dr.Zerrin BAYRAKTAR, Prof.Dr.Atilla ANSAL, Prof.Dr.Hasan BODUROĞLU, Doç.Dr.Beyhan OĞUZ, Izzettin SİÜER, llkay İZER, Mete AKALIN, Hakkı N.ÇELEBİ, Mustafa ALTINELLER, Nezihi KARAHASAN, Cahit KARAHAN, Haluk İŞÖZEN, Solmaz MARŞAN, Şakir Sinan GÜNGÖR, Selahattin KARABABA, Münevver MELEKOĞLU, Gaffar MELEKOĞLU, Serdar KUBİLAY, Cemal İNAN, Uygur KONRAPA, Şükrü KÜTÜKOĞLU, Dursun BULUT, Fevzi EKİNCİ, Tezer TOKSARI, Fikret BERKER, Afet BERKER, Doğan ALP, llhan ÇEÇEN, Nesim Ovadya İZRAİL, Abdullah DÜZGÜN, Yalçın BİLGİN, Irfan BUMİN, Latif TUĞLU, Izzet AYDOĞDU, Davut BOY, Işık YÜCEL, Meral YÜCEL, Ercü YÜCEL, Erdoğan YILDIZ, O.Nuri TAŞKIN, llvan Ünalan SÜRAT, Emin TOPALOĞLU, Fatih ÜNVER, Turhan ÖNALAN, Üner EYÜBOĞLU, Ahmet ŞENOL, Nuriye BERBEROĞLU, Erdem KARAMUK, Haluk UYGUR, I.Fırat AYKUT, Niyazi PARLAR, Gülsun PARLAR, Halide Saniye BAŞARAN, Erdir ÇIVMAZ, Oktay GÜLAĞACI, Doğan GÖKSOY, Yusuf ÖZKAN, Metin KORKMAZ, Adem ERCAN, Rıza HAYAT, Tevfik ESKİMUMCU, Faruk BULUBAY, Hasan SULA, Kasım GÜNGÖR, Ali Taner DİNÇ, Hüseyin SURİ, Necip GÜVEN, Haydar ÇEÜKLER, Alpaslan DAĞISTANLJ, Alaettin YAZICI, Akif DUMAN, Emin DUMAN, Fikret TUNCER, Hıdır KAZAN, Murat ÖZENİR, Meral ÖZ, Cihangir UZUN, Celil GÜCÜYENER, Nice DAMAR, Eftal ERGÜN, Murat ANTİK, H.ÜIkü ÖZER, Levent YAMAN, Ali ALBAYRAK, M. Uğur GÖKSAL, Servet BİNGÖL, Ismail UZUNOĞLU, Adil YILDIRIM, Bekir YAZICIOĞLU, Fikret TUNCER, Hasan BEYDİLÜ, Murat KIRÇIL, Mehmet DOĞAN, Murat AKAD, Nusret SUNA. PENCERE Devlet Diye, Devlet Diye Devlet TepelendL. Türkiye'de bir Cumhurbaşkanı var mı?.. Var.. Bir Başbakan?.. Var.. • " ' • . Bir Meclis?.. Var.. Bir hükümet?.. Var.. Peki, Meclis'e karşı hesap vermekle yükümlü bir hükümet ülkeyi yönetmez mi?.. Evet.. j "Derin devlet" ne oluyor?.. • Meclis 'derin devletr \n hesabını hükümete so- ramıyorsa, Meclis'in varlığı ne işe yanyor?.. Yeni bir milletvekili tipi türedi; başbakanına laf kondurmuyor, parti grubunda ağzını açmıyor.. Sanki ünlü "üç maymun" bu türden bir millet- vekilinde buluşmuş gibi: Milletvekili işitmiyor.. ; Ağzını açmıyor. i ^ ' " • Konuşmuyor.. -*'•" Ama aybaşında maaşını cebine atıyor, seçme- nin karşısında gözünü kaşını oynatıyor, ellerini iki yana açarak suçu üstünden atıyor -•- - Ne yapalım derin devlet!.. • Çoktan beri yeni bir başbakan türü ortaya çık- tı; ülkede iki devlet olduğunu sanryor.. Birinci devtet, kendisinin Başbakanlık kottuğun- da oturduğu devlet.. İkinci devlet 'derin devlet'.. Bakanlann da iki devleti var Birincisi, koltuğunda oturduğu hükümetin dev- leti.. Ikincisi 'derin devlet'.. . Başbakan, bakan ve Bakanlar Kurulu, devterte 'derin devlet' arasında beynamaz.. Aybaşı gelince maaşlar cebe, makam otomo- billeri lüks, protokol yerii yerinde, bakanlık koltu- ğu sıcak!.. • Halk da altştı.. • •* •• Soruyorsun: - Çefe, Susurluk, yolsuzlukdosyalan, mafya, iş- kence, üçkâğıt, korku, ürkü... -'- Yanrt: - Abi, derin devlet!.. Sokaktaki vatandaş, artık seçtiği hükümeti olan bitenlerden sorumlu saymıyon yaşamının düze- leceğine ilişkin bir umudu da kalmamış; boşveri- yor. • Hükümet "dinci" ile "derin devlet" arasında sa- lıncak kurmuş; yönettiği devletin bütün olanakla- nnı haramzadetere açıyon ancak dışardan para ge- lirse bu işin içinden çıkabileceğini sanıyor. Ya gazeteoi?.. , >. .; . Yeni bir meslektaş türü ortaya çıkn; cumhur- başkanıyia, başbakanla, bakanlarla iç içe, el ete, sıkı fıkı yağlama ve yalakalık üzerine; ama, iş eles- tiriye geldi mi gerekçe hazır Derin devlet!.. 21 'rci yüzyıladoğru sorumsuz hükümettürü üret- tik; muhatefet zaten buhar oldu gitti. Alın haynnı görün!.. TEŞEKKÜR Uzun zamandır süreo ve daha önce geçırmış olduğum 2 amelıyata Karşın bir türlü lyileşmeyen hastalığımın lyileştınlmesı yönünde; teşhısleri, ılgisı ve kışıliği ile benle benden daha çok ilgilenen Op.Dr. Ayhan ARlKAN'a, Amelıyatın karannı vefen ve en iyi bjçımde uygulayan, ameliyat öncesı ve sonrasında lyıteşmem ıçın olağanüstû enerjisfni ve çabasını esırgemeyen Kadıköy Şrfa Hastanesı Başhekimi Op.Dr Ömef ARlKAN'a amelıyatımda yer alan AneSteZİ UZmani Or. Melih OKTAY ve Dr. Alper Tunga DEMİRARSLAN'a, başanlı bır ameliyat geçırmemı sağlayan Ameliyat Ekfbine, Ameliyat sonrası tedavtmle ılgıtenen Dr. Ebru SAVECİ ve Acil Servis Hemşireleri Burcu EYİKES, Merih ÇAVUŞLU, Meryem BEK Ve tüm Acil Servis Doktor ve Hemşirelerine, her gün sıcak ılgılennı ve sevecenlıklerını hıssettığim tüm Kadıköy Şifa Hastanesı Doktor, Hemşire ve Çalışanlanna en ıçten teşekkürterimi sunmayı büyûk bir borç bılinm. Ömer Çamoğlu ŞİŞLt 2. SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN 1999/1459 Istanbul, Beyoglu Yenişehir cilt: 0041, kütük sıra no: 0397'de nüfusa kayıth bulunan Vartan oğlu, Leydi Agavni'den olma 05.10.1961 d.lu Harutyan Opsar'ın hacir altına alınaıak aynı yerde nüfusa kayıtlı ve Nişantaşı Valikonağı Cad. No: 39/1 Şişli adresinde ikâmet eden annesi Leydi Agavni Opsar'ın velayeti altına konulmustur. llan olunur. 25.1.2000 Basın: 3444 ANTALYA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRtMENKUL AÇIK AKITIRMA İLANI 4 EsasNo: 1999/3 Satış Antalya Merkez Kızıltoprak Mah. 7200 ada, 3- 5 parselde kayıtlı taşınmazlar, Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1999/64 E, 1999/718 K. sayüı karan gereğince satılacaktır. 3 parsel tapuda 425.00 m2'lik arsa ve 5 parsel tapuda 278.00 m2'lik arsa olarak kayıthdır. Par- seller boş arsa vasfindadır. Parseller aynk nizam- da 4 kat inşaata müsaittir. Mahallı rayiçlere göre 3 No'lu parsel 425.00 m2xl0.500.000 TLym2 = 4.462.500.000 TLair. 5 No'lu parsel 278.00 m2xl0.500. 000 TL/m2 = 2.919.000.000 TEdir. 1. Satiş 20.03.2000 günü 3 parsel saat 13.30- 13.40, 5 parsel 20.03.2000 günü saat 13.45- 13.55'te Antalya Adliye Sarayı K: 3, N: 22'de açık arrtırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerinin % 75'ini bulmadığı takdirde 30.3. 2000 günü ay- nı yer ve saatte 2. arttmna yapılacaktır. 2. Sanşta değerinin % 4O'ı ve mahkeme masraflannı geçti- ği takdirde en çok arttırana ihale edilecektir. Saüş peşin para iledir. Ancak isteyen alıcıya 20 günü gecmemek üzere mehıl verilebüir. Satışa iş- tirak eden değerinin % 20'si nispetinde teminat yarırması şarttTr. Damga resmi, KDV alıcı tarafin- dan, birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. Ihaleye iştirak eden şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgi almak ısteyenlerin memurluğumuzun 1999/3 Satış sayılı dosyasına başvurmalan ilan olunur. Basın: 3302
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle