19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2000 CUMARTESJ O L A Y I J A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Hukuk Devleti ve Hukukun Üstünlüğü M. İskender ÖZTURANLI Hukukçu D unyanınençağdaşana- den ayınnaıruşlardır Anayasa Mahke- yasalanndan bın olan mesı'nıngörüşüdebudoğrultudadır Bı- 1961 Anayasası'nda "hukukun üstünlüğü" dıye bır deyım yoktur Anayasaıun hıçbır ye- nnde boyle bır tenme yer venlmemıştır Ne var kı "hukukun üstünlüğü" soylem olarak değü, kavram olarak bu anayasa- mn her sayfasında vaıdır Yasama, yûıût- me ve bır ölçüde yargı organlannın tum ışlem ve eylemlen yargı denetımıne bağ- lanmıştır Anayasa Mahkemesrnın ve Danıştay'ın yargı yetkılen olabıldığınce yüksek düzeyde tutulmuş, yargı bağım- sızlığı tıtızlıkle korunmuştur 1982 Anayasasrnın ıkı yennde "hu- kukıın üstünlüğü" sözcuğü vardır Ama bu sözcuk sözde kalmış, yargı bağımsız- lığı ve yargıç gûvencesı gereğı gıbı dü- zenlenmenuş Anayasa Mahkemesrnın ve Danıştay'ın yargı alanı daraltılmıştır Bılındığı gıbı 1961 'den ben anayasa- nm yorumu Yuksek Mahkeme'nın go- revlen arasındadır Anayasa Mahkeme- sı çeşıtlı kararlanyla "hukuk devleti" ve "hukukun üstünlüğü" kavramlannı ta- mmlamıştır Omeğm 25/2/1965 tarihlı ka- ran ıle hukuk devletını şöyle belırlemış- ür "Hukuk devleti demek,idarenıntüm işlem ve eylemlen yargı denenmıne bağ- hoUndevktdemektir."l9 4 1966 tanh- h bır kararla da "Hukuk devleb, huku- knn üstünlfiğü temeh üzenne oturur" yargısını geormıştır Türk hukukçulan ve Turk düşünürle- n en az 1961 yılmdan ben hukukun üs- tünlüğü ıle bırlıkte hukuk devletını de sa- vunmaktadırlar Bu ıkı kavramı bırbınn- lımsel bır gerçekür kı hukuk devleti' kukun üstünlüğü benimsenmeden kuru- lamaz." 5 Nısan 1974 gunü Izmır Barosu'nun duzenledığı "Hukuk Devleti Sempozyu- mu"nda konuşan yamanm Anayasa Mah- kemesı Başkanı Muhittin Tayjan ve Da- nıştay Başkanı İsmail Hakkı Ülgen, hu- kuk devlen sorununu gundeme geürmış- ler, yargı kararlanna dayanarak hukuk devletıne ancak hukukun ustünlüğünü benımsemekle ulaşılabıleceğını vurgula- mışlardır Daha sonrakı başkanlar da ay- nı düşunceyı çeşıtlı ortamlarda dıle ge- tırmışlerdır Bu sempozyumda konuşan buyük hu- kuk bılgını H. Vddet Veüdedeoğlu da hu- kuk devleü konusuna değınmış ve şu çarpıcı sözlen söylemışür "Bugün ül- kemizin çektiği akıntdar, hukuka inan- mayan hukukçıüaryüzündendir Bu ger- çeğiaçıkçaveiçtenliklesöylüvorum. Hu- kuk fakültesinden her djptonu alan, ger- çek hukukçu değiklir. Hukuka yürekten inanmak, onu önce kendinde, sonra da çevresinde uygulamak demektir. Ama biz boyuna hukuktan söz edip, Tevfîk Fıkret'in dediği gibi 'yasalan tepelemek- le' uğraşıyoruz. TBMM'nm albümleri- ne lütfen dikkatfc bakınız.Ük döneroden itibaren göreceksıniz Irî, üvderinden ço- ğunhığu hukukçulardan oluşmuştur.Eğer ofllann hepsı hukuka ınanmış olsalanh, aravaçıkaralargınneseydi,durunıunTU2 bugünkü gibi oimazdı." Velıdedeoğlu bu sozlen, 1961 Ana- yasasrnın 1971 ve 1973 yıllannda gen- ye doğru değıştınlmesı, hukuk devleün- den uzaklaşılması üzerme söylemıştır 6 Eylül 1999 gûnu Adalet Yılı'nın açılışı- nı yapan Yargıtay Başkanı Sami Sel- çuk'un, Vehdedeoğlu'nun yıllarca önce belırledığı "hukuka inanmayan hukuk- çular" arasına gmp gınneyeceğını tar- tışacak degılım Ne var kı "hukuk dev- leti" sıstemınm, Fransız modebne, "hu- kukun üstünlüğü'' ılkesmın de Anglosak- son modelıne uyduğu yolundakı değer- lendırmesınırahatçatartışabılınm Ata- türkçü cumhunyetın geürdığı laık dev- let ve laık hukuk dızgesını eleştırnıeye kaHaşmasını da kolay kolay bağışlaya- mam Sayın başkanın anlayışına gore "hukuk devleti'' Fransız ve Alman ko- kenlı, "hukukun üstünlüğü'' ıse Anglo- sakson kokenlıdır Bu doğru bır yakla- şım değıldır Ustelık, Anayasa Mahke- mesı kararlanna da aykındır Hukukunustunluğu evrensel bır deyım- dır Nasıl Fransız fızığı, Alman mate- manğı ve Ingüızkımyası olmazsa, Fran- sız ve Ingüız modelı hukukun üstünlü- ğü deohnaz Hukukun ustünluğunü ta- nımak, "Adaletin temd akekrini, objek- tifhukuk normlaruu, hukukun bflinen ve bütun uygar toplumlarda benunsenen kuraBarmı tanımak" demektir Anaya- sa Mahkemesı çeşıtlı kararlanyla bu ger- çeğı dıle geormışnr Sayın Selçuk açış konuşmasmda bu ka- rarlann tumunu görmezlıkten gelmış, Danıştay'ın yaklaşımını, Yargıtay adına bugune değın soylenenlen bır yana bı- rakarak kışısel gorüşlermı bebrtmıştır Sayın başkanın buna hakkı yoktur Ay- nı gun Barolar Bırlığı adına konuşan Sa- yın Eralp Ozgen'ın "istiyoruz, beurtivo- ruz, düşünüyoruz" gıbı sozcukler kullan- masınakarşın, Yargıtay Başkam, "DüşÜD- ceferveiııaııciarcunifliıriyea'suyonım_ Özürsüz ve ödünsüz laiknği geri istiyo- rum_ Meşruluğunu hukuktan alan güç- hı bir devlet istiyorum" bıçımınde tum- celer kullanmıştır Bu suretle de Yargı- tay adına değıl, kendı adına konuştuğu- nu açıkça bellı etmıştır Bugün ulkemızde hukuk devletının tam olarak var olduğunu, hukukunüstün- hığunün benımsendığnıı hıç kımse soy- leyemez Ne var kı Fransız modehnıbe- nımseyıp Anglosakson modelını dışladı- ğımız ıçın bu dunım meydana gelmış değıldır Sorun model sorunu değıl, ın- sansonmudur Anayasada hukuk devle- ti ve hukukunüstünlüğüsözcuklennmyer alması önemlıdır Ama onlan uygulaya- cak devlet adamlan ve hukukçuiann var- lığı daha çok onemlıdır Büyuk devlet adamı Mustafa Kemal, 5 Kasım 1925 tanhınde Ankara Hukuk Fakultesı'nı açarken bu konuya da değm- mıştır Eskı hukuktan ve o hukuka bağ- lı olanlardan bakırnz nasıl soz etmekte- dır "TBMM'unkuruluşgünlenndebo otuşu,hukuk flkdernıe vebttimsel gerçek- lereaykmtaıJanlarmbaşuıdaüııtühukuk- çular vanü. Büyük Mfllet Mecüsi'nde egemenliğin uhısta olduğunnbefirten ta- sarrv ı öne sürdüğum gün, buflkenmOs- manlı Anavasası'na aykmhğuıdan doia- yı karşısına çıkanlann başuıda yine esld ve bihmsel erdemı ıle ün salan, ulusu al- daüp durmuş olan betti hukukçular yer atayordu. Cumhurryet flan oiunduktan sonra bile, baş gösteren bu aakh olayı gözlerinizin onünde canlandumak iste- rim. En fieri, en baymdır bir kentimizin bem btnm yurdumuzda, bem Avrupa'da okuyupyettşnuşseçkinuzmanlardanka- ruiu baro tophıluğu, açıktan açığa hfla- fetçi olduğunu söyleyıp duran birisini kendine başkan dıye seçmışnr. Bu olay, könne hukuka saplannuş olanlann cum- hurryet anlayışına karşı nasıl bır eğQim- de olduklaruu belirtmeye yetmez mi? Bütun boyle olaylar. devrimcilenn en büyük, ama en sınsi can duşmanhnnın yfinımfij hıılnılda nnnn ffvniı ^ıri^ııı^^n olduğunu göstennektedir." Atatürk'ün 1925 yılında sözünu et- tığı başkan, tstanbul Barosu Başkanı Lütfü Flkri Bey'dır Bu tanhsel konuş- masuun sonunda Atatürk, "eski hukuk lamaya başlar başlamaz hemen can- lanarak devnm Ukelennı. ona ıçten bağ- lı olanlan, onlann kutsal ülkülerini kötülemek içm firsat bekkdflderini" de vurgulamışnr Sayın Selçuk'un, Atatürk'ün beür- ledığı "firsat bekleyen hukukçular" arasına gınp gırmeyeceğnıı ırdelemek ıstemem. Ama ne var kı 6 Eylul'den son- ra çeşıtlı yerlerde ve laıklık karşıtı sıyasılerle yaptığı konuşmalanm, gazetelerdekı soyleşüenru açık oturum- lardakı davranışlannı göz önunde tutacak olursak Turk devnmınmyenşurdığı "bik hukukçular kuşağı" ıçmde yer alabıleceğmı de kolay kolay soyleyemem. Söyleyebıleceğım tek şey, bugüne değm oldugu gibi bundan boyle de Turk hukuku ve Türk hukukçulan, M Kemal Ataturk'un çızdığı yolda yuruyecek ve bu yüruyuşu hıçbır guç durduramayacak ve gen döndüremeyecektır Yannın Tur- kıyesı, şenat yandaşlannın değıl, Ataturk devnmnıı özümseyenlenıı, bemmseyen- lenn ve savunanlann Turkıyesı olacak- tır EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Çetelerin Binde Türkiye! Kendı aralannda parseJlemışler' Nereyı mı'? Butun ulkeyı' Hepsı Islamcı, hepsı Turkıye'nın bır şenat devleti olması ama- cında. Ama her bın ayn yolda, ayn çatı altında Işte Hızbul- lahçılar yanı Allah'ın partısı yandaşlan 1 tşte Necıp Fazıl'ın ızın- den gıtttğını soyteyen İBDA'cılar, ışte Almanya dakı Kaplan'cı- lar, tşte şu ışte bu 1 Bır de başkalan var, yan ortük, yan açık dın somurgenlen Yoksul halkı kandıranlar "faızsız" kazanç sağladıklannı soyte- yıp ellenndekı paralan kapanlar Ne kadar da çoklar 1 Ne ka- dar da rahat çalışıyorlar* Ne kadar da halkımızı saf buluyorlar* Ne kadar da guçluler, zengınler 1 Bır de partı var, Meclıs'te uyelen olan, her seçlmde mılyon- larca oy alan 0 da, Islamcı, o da Turkıye'nın duzenını değış- trmek ıstıyor Adı Selamet de olsa, Nızam da olsa, Refah da olsa, Fazılet de otea, değışen bır yanı yok' Onun ıçın demok- rası bıraraç gıdeceğıyere kadar gtder, sonra teblığ "den ey- leme geçılır* Irtıca kalkışmalan, Hızbullahlar bılmem neler, a- nayetler, baskınlar bır yanda, ama Fazılet boyle şeyten ne go- rüyor, ne duyuyor Ne de kınıyor* Daha başkalan da var, Fethullah'çılar Ulkede, dunyanın bılmem kaç yennde okullar servetler, yandaşlar üder ıse ABD'deyaşamakta. Nezamangelır?Nezaman butun buzen- gınlıklere, bu kadar servete, bu denlı genış orgute ulaşaoılme- nin hesabını venr^ Bın daha var, "Adnan Hoca" dıye bır adam O da Islam- a'AnTarnaske olarakAtatürk'ukullanmakkustahlığında. Mut- hış bır orgut kurmuş En luks vıllalar, çıftlıkler, haremler Seks ve dınsel somum 1 Gencecık ınsanlan tuzaklara duşunnek 0 da Turkıye'ye kendı şaşkın kafasına gore yon vermek heve- sınde Atatürk Turkıyesı yıllar yılı suruklene suruklene, ıtıle kakıla ıştebudurumaduştu, duşuruldu Gelıpgıden ıktıdarlaryagoz yumdular bu gıdışe ya destek oldular ya da başrolu oynadı- lar Son ellı yılda ışbaşına gelenler sorumlu değılse kım'' Ellı yıl boyunca gencılığe, çıkarcılığa sessız kalanlar yıne so- rumlu yerlerde değıller mı? Kanlı katıllenn hangısı cezalandı- nldı Cınayetlenn bır tekı bıle aydınlığa çıkanldı mı*? Açık açık yasalara meydan okuyanlar bakıyoruz en onemlı yerlerde Ko- nuşuyorlar bır gun eyleme geçerek ulkenın yazgısını değıştı- reoeklennı soyluyorlar Hem de demokrası, ınsan haklan dıye dıye Hızbullah denen örgut ıçın onlan "denn devlet" desteklıyor derlerdı "Denn Devlet" nedır, kımdır, kımlerdıt' 7 Demırel'ler, Ecevifler bunlan duymaz mı, bılmez mı' Yıllar once Ecevıt bıldırmemış mıydı "Kontrgenlla" dıye bır örgutun varlıgını? Sonra sustu mu, susturuldu mu"? Yoksa beynı mı yıkandı? Ya da korkuya mı kaptırdı kendını? Son gunlerde Hızbullah'ın maskesı duştu Ne kadan duştu, duşuruldu? Koku kazındı mı, kazınacak mı? Onun ve otekıle- nn? Mezarlar açılıyor, bır ay once kaçınlan Islamcılara yakın işadamlannın ışkenceyle oldurulmuş olduklan anlaşılıyor Ce- setler paramparça llımlı Islamcılar bıle katıllenn elınden kur- tulamıyor? Kımın adına, hangı ınanç adına, bır gun şenat dev- letnın kurulması adına mı? Ulkemızı parsellemış bu çeteter' Bınnı yakala, otekılen bı- rak! Oysa butun bu karanlık artk kokunden çözulmelı Bunu lom başaracak? Kım Turkrye'yı kanlı çetelerden, gena orgut- lerden, kutsal duygulan somuren ışkencecılerden kurtaracak? Sağlık Sistemimiz Hükümetlerin Oyuncağı Değildir! Dr. MehmetALTINOK S ağlık hızmetlenmızın nıtelıgı- nın düşüklüğü şüphesız kı bırçok nedene bağlıdır Ancak, bu ne- denler ıçensınde başat olanı, uzun yıllardır ülke koşullanna uygun bır sağlık polıtikamızm ol- mayışıdır Bu pohtıkasızüğın bu- alt bıleşenı de üp eğıtımı alanında yaşanan durumdur Mezumyet öncesı ve sonrasındakı eğıtım sü- reçlennm yetersızlığı nedenıyle hekımlenn bılgı ve becen düzeyı hızla genlemış, bu du- nım sunulan sağlık hızmetlenmn nıtelığmı olumsuz yönde etkılemışür Populıst ve plansız polıtıkalarla sayılan alt- mışa yaklaşan üp fakultelenndekı nıtelık eroz- yonu kadar onemlı olan bır dığer tıp eğıtımı sorunumuz da tıpta uzmanlık surecınde yaşa- nanlardır Sağhk insan gücümüzün temd be- Mrleyenlerinden buı tıpta nmıanhk eğnunknr. Bu eğıtım, ap fakultelen ıle Sağlık Bakanlı- ğı ve SSK eğıtım hastanelennde venlmekte- dır Tıp fakultelen dışındakı eğıtım hastane- lennde uzman hekımlenn yetıştınlmesı ıle klınık şeflen, şef yardımcılan ve başasıstan- lar görevlendınlmış, bueğitim kadrotanmn ka- zanıhnalaışuBandaTababetUzmaııhkYoaet- mdiğiiebefirlenmiştir. Sağhk Bakanhğı,Tababet UzmanhkYöoet- mefiği'nm şef ve şef yanhmahğı smavbn ie Bgfi maddeİerinin smav koşukuHi defiriarca de- ğişüımişüı. Bakanlık. Ankara Tabıp Odası yö- netımındeolduğumuzl996yüırjda(07 03 1996 tanh ve 22573 sayılı R.G) yaptığı bır yönet- melık değışıklığı ıle doçent ve profesörier ıçın şef ve şef yardımcüığı sınavuıa gırme koşu- lunu kaldınnışür Bunun üzerme Odamızıno dönemkı Genel Sekreten Dr Cihat Oğan ta- raftndan Danıştay'a dava açılarak değışıklığm ıptalı ıstenmıştır Bu dava devam ettnekteyken hekım örgutlennın zoriamasıyla donemın Sağ- lık BakanıDr YıkünmAktuna,yanlışlığıgö- rerekyerubırdegışıklıkyapmıştır ResmiGa- zete'nin 20.02.1997 tarih ve 22911 sayın nüs- hasmda yayimbuıan b« değişiklik üe her tût- Iüka>ınnacıhğıönleyecek,tümaday1ariabir- Iktedoçentveprofesörfcri de kapsayan, ÖSYM tarafindan yapdacak yazıh yabana dfl ve mes- leki bigi smavhui fle jürflerce yapdacak mfi- faıkat esagna dayah mesieid beceri ve yetenek smaviarmda başan zorunhıluğu getirttmiştir. Ancak, bu dönemde hukümet değışıklığı ger- çekleşmış, Sağhk Bakanlığı'na getınlen tsma- fl Karakuyu, getınlen bu nesnel sınav koşul- lanndan rahatsızlık duyan, bır anlamda şef ve şef yardnncılığı smav sıstemındekı yıllardır sür- mekte olan sıyası kayınlmalara açık, Sağlık Bakanlığı'nca atananjünlerce yapılan, müla- kat esasına dayalı smav sıstemı ıle kanyer el- de etme peşmde olan çevrelenn baskısı ıle tum adaylar ıçnı ÖSYM tarafindan yapılacak yabancı dıl ve meslekı bılgı sınavını "bir ke- reye mahsus" askıya alarak eskı smav sıste- mmedönmekaranvennışnr(22 06 1997 ta- nh ve 23027 sayılı R.G) Yönetunde olduğu- muz dönemde Ankara Tabıp Odası, hukuka açıkça aykın olan bu uygulamanın da yürüt- mesını durdurmuştur Böylece doçent ve pro- fesorler dahıl, tüm adaylar ÖSYM ve jünler tarafindan yapılan sınavlara gırmıştır Bu ko- şullarda yapılan şef ve şef yardımcılığı sınav- lan ıle atanan şef ve şef yardımcılan eğıtım hastanelennmstandartlaruııyükseltrnışur He- kım camıasınca desteklenen bu sınavlann so- nuçlannm bu- dığer çarprcı yönü de ÖSYM tarafindan yapılan yazıh yabancı dıl ve mes- lekı bılgı sınavlannda bırçok doçent ve pro- fesörün başansız olmasıdır Bu dunım, YÖK tarafindan saptananjünlerce mulakat esasına gore yapılmakta olan doçenthk smavlannm da tartışılmasuıa neden olmuştur Son dönemde de Sağlık Bakanı Dr Osman Durmuş, Bakanlık merkez teşkılatı, ıl ve has- tane yöneücılennm değıştınlmesı dışmda Ba- Iranlıgin en onemlı ve hukumet değışıklığı ıle değıştınlemeyecek bmcık kadrosu olan şef ve şef yardımcılığı kadrolanmn da sıyası ter- cıhler doğrultusunda doldurulması ıçm ken- dı hükumetlennden oncekı hukümetlenn bul- dugu ve kullanmaya çalışbğı çözümü bulmak- ta gecıkmemıştır Sıyası nedenlerle sık sık degışıklığe uğra- yan Tababet Uzmanlık Yönetmebğı'nm söz konusu maddelermı, hızmet gereklen ve yar- gı kararlanrun ışığında vardığı nesnellık öl- çütlennden saptırmayı denemış, yukanda an- lattıgım sureç sankı hıç yaşanmamış gıbı, yü- rürlûğünden itibaren 14kezdeğistirflen Taba- bet Uzmanhk Yönetmeuğı'nin sınavla Ugıli maddeteruu bir kez daha değışorerek doçent veprofesörier ıçın smav koşulunu yenkkn kal- dunuşar (09 09 1999 tanh ve 23811 sayılı R.G) Gennlen bu değişiklik ıle buakm ılgı- h branştakı ıi7man doçent ve profesorlenn eşıt koşullarda ve nesnel bır sınav sıstemı ıle ya- nşmasını, boş bulunan kadrolara atanacak do- çent ve profesörier ıçm hıçbır başvuru koşu- lu, seçım ve atanmalan ıçm hıçbır ölçüt geu- nlmemışur Yanı, dığer bırçok alanda olduğu gjbı şef ve şef yardımcılığı alamndada Dr Dur- muş, kışısel ve sıyası tercıhlen doğrultusun- da, ıstedığı doçent ve profesoru ıstedığı şef ve şef yardımcılığına atama yetkısını elde etme- mn yolunu açmışnr Eğıtım hastanelennde klınık şeflığı ve şef yardımcüığı çok onemlı kadrolardır Şef ve şef yardımcılanmn sadece bellı bu- bılgı bınkımı- ne sahıp olmalan yetmemekte, bunun yam sı- ra ıyı bu- uygulayıcı ve yonetıcı nıtelığme de sahıp olmalan gerekmektedır Boylesı strate- jık bır kadronun smav koşulu oknadan, tama- men Sağhk Bakanlıgı'nın sıyası tercıhlen doğ- rultusunda behrlenmesı, kamusal yarar açısın- dan buyük sakmcalar ıçennektedır Nıtekım, yönetmehk değışıklığı sonrasında, boş bulu- nan 142 şeflık kadrosunun 58'ı (yûzde 41) Sağlık Bakanlığı'nca alelacele doldurulmuş- tur Atanan doçent ve profesorlenn yüzde 79'unun yukanda anlattığım surece ÖSYM ta- rafindan yapılmış olan merkezı bılım sına- vında başansız oldugu göz önüne alımrsa du- rumun vahametı daha ıyı anlaşılmış olacak- tır Danıştay, oncekı süreçte olduğu gıbı Anka- ra Tabıp Odasf nın 1994-1998 donemı Genel Sekreten Dr Cıhat Oğan'ın kışısel, Ankara Ta- bıp Odası ve Turk Tabıplen Bu-lığı Merkez Konseyı'nm kurumsal olarakaçtığı davada, Dt Durmuş'un, Sağlık Bakanlıgı'nın kalıcı kad- rolannı tamamen kendı sıyası görüşlen doğ- rultusunda belırlemesı anlammı taşıyan bu uygulamanm da 27 09 1999 tanhınde yürüt- mesmı durdurmuştur Danıştay5. Dairiesı vurutmeyı durdurma ka- ranndan sonra Sağlık Bakanhğı mn yamtmı değerienduinış ve sonuçta "bügi, becerive de- •eytm gerektiren bu görevlere atama konn- sunda yönetmehk değışıkfiği Be getinJen yet- kinmuygubunada keyfi yetidye dönüşturüldü- ğünüaçıkçagösterd1ğmi","vapılanbuyenidü- zndemede kamu yaran amacmmve hizmetge- reklerinin gözetibnediğnu", "maksat unsuru yönünden hukuka aykm olduğunu'' belırte- rek Ugılı yönetmdik değişiknğini ve bu değı- şıklığe dayanarak yapılan 71 şef ve şef yar- dnnası »tamaıanı esastan iptal etmıstir. Boy- lece, daha önce yapılmış olan merkezı bılım sınavında başansız olarak bu kadrolara atan- ma hakkı ohnamasınarağmenDr Osman Dur- muş'un sıyası ve kışısel kayırmasıyla şef ve şef yardımcılığına atananlar eskı konumlan- na dönmüş, bılgı ve becenlennı nesnel olçüt- lerdoğrultusunda kamtlayarak bu onemlı kad- rolan hak eden adaylann atanabılme yolu açıl- nuşor Yanı, Dr Durmuş'un bılıme, hukuka ve enğe aykın bu gınşnnı ıdan yargı engeh- ne takılmıştır Dflerim ki, idari yarguun verdiği bu son karar fle üpta ıırmanhk sürednin hukümet- krin oyuncağı oimadığıtüm çevrderceanlaşri- mışolsun! PENCERE İrticanın Kendisi Vahşet Demektip! 20'ncı yuzyılın ılk çeyreğınde Osmanlı Impara- toriuğu'nun ıler tutar yanı kalmamıştı, 1920'de duşman ışgalı attındakı bır ulkeden başka şey de- ğıldık... Ancak devletın ıskeletı ayaktaydı, Osmanlı or- dusunda 25 bın subay vardı kı bu az buz bır sayı değıldır; Osmanlı devleti sıvıl ve asker burokrası- de hatın sayılır bır deneyıme sahıp guçlu bır mı- rası ustlenıyordu O tanhte yeryuzu çoğunlukla sömurgelerden oluşuyordu. Somurge ulkede devleti oluşturan sı- vıl ve asken burokrası metropol devletın kadrola- nydı. Demokrası, sanayı devnmını gerçekleştırmış Batı ulkelennden pek azında uç verebılmıştı, çun- kü ınsan haklan ıçın "soylu" ve "köylü" dışında ıkı yenı sınıfın -burjuva ve profetarya- tanh sahnesı- ne gırmesı gerekıyordu. 1923'te Turkrye Cumhunyetı kurukJuğu zaman bu ıkı yenı sınrftan yoksundu. • K/ı kı o dönemde laık b»r cumhunyet devletını ku- rabılecek asker ve sıvıl burokrası gucune sahıp- mışız, yoksa bugun Turkıye bulunduğumuz yer- den çok daha gende bır karanlığı yaşayacaktı Islam dunyasında Cumhunyet Turkıyesı'nden ıler- de bır devtet gosteremezsınız, Avrupa Bıriığı'ne aday uyetığımız bıle 2000'lerde vardığımız duzeyı vur- gular; ama, buna karşm ulkemızde demokrasıyı sağ- lıkla taşryabılecek bır sanayı yapılanması da olu- şamadı, yansı tanm kesımınde yaşayan bır Islam toplumunda ırtıca tehlıkesı azımsanacak tehdrt değıldır Pekı, ırtıca ne demektir?.. ^ Irtıca vahşet demektın1 Murtecının öğretsı, ılkel, kanlı, vahşı, korkulu, urkutucudur Irtıca hırsızın ehnı palayla keser, kocasını alda- tan kadını taşlayarak oldurur, ıdam mahkûmunun kellesını gövdesınden kılıçla ayınr Hızbullah'ın vahşetı salt terorun doğal ıçenğın- den doğmuyon ırtıca karanlığının ınsan njhunda guduledığı akreptenn ve çıyaniann turebmınden oiu- şuyor Menemen'de Derviş Mehmet ve yobazlannın Kubtlay'ı oldurmelen başka, kafasını kortesterey- le kesıp bırsmğm ustunetakairakdotaştırmalan baş- ka! Teror de vahşettır, ama, ırtıca vahşetının ıl- kellığıne yetışemez • Pekı, Hızbullah'ın camılen kullanması bugunkü Turkrye'de ne anlam taşıyor?.. Camı teror ussu olabılır mı?. Camı terörun tohumlandığı, cınayetın tasarlan- dıgı, ışkencenın gudulendığı yer olabılır mı?.. Camı deviete karşı kıyamın, gızlı örgutun, yeral- tı çetesının yuvası olabılır mı?.. Olursa ne olur? Turkıye'de Muslumanı en çok duşundurmesı gefeken soru budur Islamın ıbadetını yenı bır Kerbela kıyımına donuş- turecek ve kardeşı kardeşe gozu kanlı duşman edecek örgutlenmenın camıde tohumlanması, Anadolu'yu tanhının en buyuk kıyımına surük- leyecek tehlıkeyı beslryor • DerrokraaTün\r/e'de,arcakMeclJsvecarnımur- tecıden kurtulduğu gun gerçekleşebılır. *J* FATtH 4. SULH HUKUK HÂKİMLtĞl'NDEN 1999/993 Mahkememızden venlen 2912 1999 tanh ve 1999/993-1119 esas karar sayüı üam ıle Gazıantep, Ka- rakamış, Çarşı Mah cılt 0001, L sıra no OO75'te nü- ftısa kayıth Hıdır ve Zeynep oğlu 15 12 1958 dogumlu Mustafa Aygün'e aynı yerde nüfusa kayıtlı annesı Zey- nek Aygün vası tayuı edılmışnr Danolunur 29 12 1999Basın 2199 T.C URLAİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL SATIŞ tLANININ 1AVZİHİLANIDIR DosyaNo 1997/358 Ta. 01 12 1999 Tanhlı Cumhunyet Gazetesı'nın 11 sa- hıfesının ıkmcı ve üçüncfi sütununda yayınlammş bu- lunan Saüş tianmHa sanlmasuıa karar venlen taynma- zın parsel numarası 142 olarak yazılmış ıse de saula- cak taşınmaz Urla tlçesı Denızlı Mahallesı Yelkenkaya mevlamde kaın, 13 pafta, 1423 parsehnde kayıth, E ü- pı 4 bagunsız numarah Dubleks meskendır llgı ılan tavzıh olunur 13 1 2000 Basm 2145 Biz KREDİSÎ verelim. Bir günde. Kefilsiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle