Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
TBMM'ye
soru
Okurumuz Remzi
Erkürem, sade bir
yurttaşolarak
T B M M
Başkanlığı'na
i letılmek üzere bir
soru önergesi
hazırlamış. Soaılar
ç o k kısa:
1 - TBMM'de halen
kaç milletvekili, hem
rnilletvekili emekli
rnaaşı hem de
milletvekili maaşı
almaktadır. Tutar
toplamı nedir?
2- Sigortadaki
çalışma sürelerini
Emekli Sandığı'na
devrederek SSK
emeklisi olmak
yerine Emekli
Sandığı'ndan
milletvekili emeklisi
olanlar kaç kişidir ve
mümkünse kimlikleri
açıklanabilir mi?
ISIK KANSU
Olaylan emek açısından değeriendiren-
ler, "sosyal güvenlik reformu" adı al-
tında çalışanların haklarını budayan pa-
ketin emeklilik yaşını yükseltmekle kal-
mayacağı, hemen ardından emekliliğin,
sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin de
gündeme geleceğini ısraria vurgulamış-
lardı.
Son gelişmeler, özel emekliliğin kapı-
da olduğunu gösteriyor. Önce, Çalışma
Bakanı Yaşar Okuyan sorumlu olduğu
SSK'yi kötüleme kampanyası başlattı.
Ardından, büyük yabancı sigorta şirket-
lerinin Türkiye'de taşeron bürolar açma-
lanna tanık olundu. Sigorta şirketleri ne
için Türkiye'ye geliyoriar? Yabancı bir si-
gortanın yeiîi taşeronunun geçenlerde
yaptığı açıklama, bu soruya yeterince
açıklık getiriyor aslında: "En büyük he-
defimiz sağlık sigortacılığı alanında
ürün çeşitliliği sağlamak. Sağlık si-
Taslağı beğenmişler de...gortası farklı farklı kitlelere sablması
gereken bir ürün. Uzun vadede bakıl-
dığında özel sağlık sigortacılığının da-
ha iyi biryere gelmesi gerektiğine ina-
ruyoruz. Doğru yapldığı takdirde sigor-
ta şirketi de sağlık kuruluşu da kâr
eder."
SSK'nin emeklilik hizmetleri ile sağlık
hizmetlerinin aynlmasına dönük çalış-
malann varacağı sonuç, iyi ya da kötü,
az ya da çok SSK'nin milyonlarca yurt-
taşa sağladığı sağlık hizmetinin, daha
çok kâr için şimdiden hazırlık yapan şir-
ketterin eline düşmesi olacak. Getelim özel
emekliliğe... O konuda da bir taslak ça-
lışmadan söz ediliyor. Bu taslaktan işçi
sendikalannın, memur sendikalannın fi-
lan haberi yok. Kimin haberi var? "Dev
yabancı sigorta şirketleri"nin özel emek-
lilik için hazırlıklanndan söz eden bir ga-
zetecinin izlenimleri şöyle:
"Sigorta şirketleri uzun yıllardır böy-
le bir yasanın çıkmasını bekliyordu.
Tasan yasalaştığı takdirde istedikle-
rine nihayet kavuşmuş olacaklar."
Demek ki sigorta şirketleri, bürokrat-
lann hazırladıkları yasa taslağından ha-
berdarlar, belki de taslağı kardeş kardeş
bürokratlarta, siyasilerle birlikte yazıyor-
lar. Aynı gazetecinin aktardığı aşağıdaki
bilgi, savımızı epeyce güçlendirecek içe-
rikte:
"Sigortacılaf, 'Yasanın tek eksiği şu:
Biz sistemin zorunlu olmasını istiyor-
duk. Tasarıda böyle bir maddeye rastla-
yamadık' diyorlar." Tasandan haberdar
olmakla kalmıyor, "özel emekliliğin zo-
runlu olması" gibi isteklerinin de taslak-
ta olmasını önerebiliyorlar. Sağlığını,
emekliliğini sattn almaya mahkûm edile-
cek milyonlar da masum masum geliş-
meleri bekliyorlar.
TÜSİAD Genel Kurulu'na sunulan
"Türkiye'de Demokratik Standart-
lann Yükseltilmesi" başlıklı rapo-
run, son günlerde pek gözde olan
"azınlık haklan" ile ilgili bölümün-
de, Siyasi Partiler Yasası'nın "Azın-
lık yaratılmasıntn önlenmesi" baş-
lıklı maddesinin tümüyle kaldırrima-
sı öneriliyor. önerinin gerekçesi de
şöyle:
"Anayasa ve söz konusu yasa-
da devietin ülkesi ve milletiyle bü-
tünlüğünü koruyucu hükümler ye-
terince vardır. Kaldınlması öneri-
len hüküm ise banşçı, üniter dev-
lete bağlı, ama küttürel aidiyetle-
ri de temsil etmek isteyen parti-
Azınlık ve partilerin kapanmalanna neden olmak-
tadır."
TÜSİAD raporundaki öneriye iliş-
kin SBF öğretim üyesi Prof. Dr. Si-
na Akşin'e görüşlerini sorduk:
- Sayin Akşin, siyasi partiler ne
için kurulur?
- Partiler, üzerinde tartışma yapı-
labilir şıyasi düşünceler üzerine ku-
rulur. Ülke liberal düşüncenin ilkele-
ri ile mi yönetilsin, sosyalist ya da sos-
yal demokrat ilkelerie mi yönetilsin
gibi.
- Azınlıkların, dinsel ve etnik
gruplann siyasi parti kurmasının
"demokratikleşme" ile bir ilintisi
var mıdır?
- Demokrasi ile demokratikleşme
ile hiçbir ilgisi yoktur. Siyasi partiler
biraz önce değindiğim gibi tartışıla-
bilen olgular, düşünceler üzerine ku-
rulabilir. Mantıklı olanı budur. "Hı-
ristiyanlık mı, Ortodoksluk mu,
Katolikiik mi, Müslümanlık mı, Şi-
ilik mi, Sünnilik mi üstün olsun" gi-
bi konular üzerinde tartışılmaz ki...
Aynı biçimde kalkıp da Kürt partisi,
Gürcü partisi, Çerkez partisinin ku-
rulmasının da bir anlamı yok. Söz-
gelimi Çerkez partisi kuruldu diye-
lim. Ne yapacak? Ülkedeki herkesi
Çerkez olmaya mı ikna edecek? Bu
son derece anlamsız. Bu anlamda
kültür kulübü kurulabilir, insanlar
kendi kültürlerinin müziklerini, âdet-
lerini, etnolojisini inceleyebilirler ama,
kalkıp parti kurmalan anlamsız. Din-
sel parti olamayacağı gibi, etnik par-
ti de olamaz. Ustelik, böyle bir du-
rum neAmerika'da ne Ingiltere'de ne
de Almanya'da vardır...
- Öneriye ilişkin yorumunuz?
- Bu tür öneriler, sosyal devietin ve
ulusal devietin zayıflatılması ile so-
nuçlantr.
Bilimsel
Prof. Dr. Anıl Çeçen,
Hukuk Kurultayı'nda özel
hukuk kurumu olan
tahkimin Türkiye'de
kamusal alana
taşınmasının
tehlikelerinden söz
ederken, araya Yargrtay
Başkanı Sami Selçuk
girmiş:
"Söyledikleriniz bilimsel
değil..."
Sayın Sami Selçuk,
emekli vaiz Fethullah
Gülen'in başını
çektiği vakfın düzenlediği
"bilimsel" toplantılara
katıldığı için bu
konuda deneyimlidir.
Neyin bilimsel, neyin
bilim dışı olduğunu
çok iyi bilir...
Sayın Sami Selçuk,
hem doçent hem de
Yargıtay Başkanı'dır.
Dolayısıyla, kimin
bilim insanı, kimin
olmadığını rahatlıkla
yargılayabilir.
Sayın Sami Selçuk,
yargı yılının açılış
konuşması metnine
bakılırsa, pek demokrat
ve hoşgörülüdür.
Sayın Sami Selçuk,
Anıl Çeçen'in mikrofonunu
elinden almış, onu
konuşturmamış
olabilir. Ancak, o ana
kadar Çeçen'i bizzat
dinlemesi ve izleyicilere
dinletmiş olması bile Sami
Selçuk'un engin
hoşgörüsünün ve de
demokratlığının bir
göstergesidir.
Aynca Anglosakson
hukukuna uyum, böyle
davranmasını gerektirir...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Yiiksel Endeğer Anıları -1
Bu köşede benden önce "Yük-
sel Endeğer" vardı! Yeni dünya
düzenine âşık bu "köşe yazan"
hep sermayeyi, gücü, globalleş-
meyi, ABD'yi ve en çok da dola-
n savunuyordu. Bu "dinozor ga-
zetesinde" yazmaktan sıkılınca,
köşeyi ben devraldım!
"f Yüksel Endeğer'i yazdkjım za-
manlarda basıt bir kuralım vardı:
Benim sevip benimsediğim kişi-
leri ve değerlen o hiç sevmiyor,
eleştirıyor; benim içime sinme-
yenlerde ise tam tersini uygula-
yıpövgülerdüzüyordu. Hatta, ters
orantılı olarak, şiddetle irkıldiğım
olaytan Yüksel Endeğer'e yorum-
latırken, övgü dozunun arttığını
farkediyordum. Yüksel Endeğer,
ruhumun negatifiydi.
Bu tipi bir mizah dergisinde
yazsam, "mizah tipi" olduğu he-
men anlaşılacaktı. Oysa ben ilk ba-
kışta ciddı sanılmasını ıstıyordum.
Fazla umudum yoktu, ama Cum-
hunyet'e getınp ilk önce llhan
zetenizde bir yazar var ki, bütün
moralimi, dahası gazetenizin bû-
tün havasını bozuyor. Bu kişi Yük-
selEndeğer"dir. Bu kışı gazeteniz-
deki tüm havayı bozmaktadır. Me-
sela Tûrkıye'nin YDD doğrultu-
sunda sömürvlmesini Türkıye için
bir gelişmişlik saymaktadır.
28.03.1998 tarihli yazısında suç-
lu olduğu apaçık ortada olan Gü-
lay Aslrtürkü eleştırenlen ıftira-
cılıkla suçlamış, Abdi Ipekçi su-
ikastının baş adamı Oral ÇelikV
övmüş, onun arkasında olduğu-
nu yazmıştır. Bir okur olarak size
rahatsızlığımı bildirmek isterim.
Bu kışigazetenizin kimliğini kara-
lamaktadır. Lütfen bu okur eleş-
tirisinilyiyönde değeriendiriniz En
içten dileklerimle. A. E.
Not: Şunu eklemek istiyomm:
Aynıyazaryine aynıyazısında Be-
şiktaş'ı istila etmeye çalışan Fet-
hullahçılann başı Ihsan Kalka-
van'f övüp, Süleyman Seba'y
dinozoriukla suçlamıştır."
Selçuk Ağabey'egösterdim. Mi-
zah dergıcilığınden geldıği için ol-
sa gerek, llhan Ağabey, Yüksel
Endeğer'i sevdi ve Yayın Kuru-
lu'na sundu. Sonuçta, "dönekli-
ğiyle gumr duyan" ve "birzaman-
larsol şeritten hızla giderken sağ-
da müsaıt biryerde duran" Yük-
sel Endeğer; Cumhuriyette yaz-
maya başladı.
"Yüksel Endeğeryazıyor" baş-
lığının yanında Zafer Temoçin'in
çizdiği sıntan bir kelle vardı. Çok
da "ciddi" olsun istememiştim.
Hangi köşe yazan sütununa ka-
rjkatürden kafasını koyardı ki?
Üstelik isim okununca "yükselen
değer" oluyordu. Yani bu yazann
sanallığını anlamak zor değildi.
Buna rağmen Yüksel Endeğer'i
birçok okuyucu gerçek sandı ve
yazmaya başladığı ilk günden iti-
baren "Böyle bir adamın gazete-
mizde ne işi var" sorusunu içeren
mektuplar, fakslar geldi Cumhu-
riyet'e, Çünkü Yüksel Endeğer,
daha önce bir sürü "dev" medya
kurumlannda çalıştığını; komis-
yonculuk, iş takibi gibi nedenler-
den dolayı sürekli iş değıştırdiği-
ni yazmış ve Cumhuriyet'e gelme
nedenini de şöyle açıklamıştı: "He-
defim, bu siyah-beyaz, demode
gazeteyi modernleştirmek; pınl
ptnl. renkli, bol magazin haberli,
çıplakkadın fotoğraflı, promosyo-
nun en görkemlisinıyapacak olan
yeni Cumhuriyet'/ çıkarmaktır!"
Birkısım okur, bu "hedeften" çok
rahatsız oldu, "okurken sinirden
miöesinin ağndığını" söyleyenler
bile çıktı! O dönemde, Cumhuri-
yefIn Genel Yayın Yönetmeni Or-
han Erinç'e gelmiş olan
31.03.1998 tarihli bir mektubu
sizterle paylaşmak istiyorum:
"Sayın Erinç,
Cumhuriyet gazetesindeki en
yetüli kişi olarak sizi gördüğüm
içir, mektubumu size yazıyorum.
Okumayı çok sevdiğim, okurken
bü)vkbirheyecan duyduğumga-
Okurun açık adı ve soyadı dı-
şında mektup aynen böyle. Yük-
sel Endeğer'in sanal olduğunu
bilmeyen biri gerçekten de sinir-
lenmekte haklı! Düşünün, bir kö-
şe yazan aynı yazıda hem Oral
Çelik'i, hem Gülay Aslıtürk'ü hem
de Ihsan Kalkavan'ı övüyor, üs-
telik YDD'yı alkışlıyor. Ve bu adam
Cumhuriyette yazıyor! Benim yaz-
dığımı bilmesem ben de kızar-
dım!
Fakat Yüksel Endeğer'in "ha-
kiki anılan" okuyucu tepkilerinin
çok ötesinde. Hele televizyon
dünyasından mühim bir kişiyle
telefonda yaptığı bir görüşrne var
ki, kalan yere sıkıştırmaya gönlüm
razı olmuyor. O görüşmeyi ve di-
ğer °şok" anılan önümüzdeki haf-
talarda sizleıie paylaşacağım.
Bazen öyle haberler izliyor ve
okuyorum ki, kendi kendime "Keş-
ke Yüksel Endeğer'iyazmaya de-
vam etseydim" diyorum. Bazen de
medya içinde öyle yalaklanma-
lar oluyor ki, zavallı sanal tip Yük-
sel Endeğer, o önemli ve de "ger-
çek" şahsiyetlerin yanında naif
kalıyor.
Orneğin, "canlı yayın rezaleti-
ne" ne derdi acaba Yüksel Ende-
ğer? Iki tarafa da yüklenmez, ak-
sine onları banşmaya çağırır ve
hatta "Ge//n, aranıza beni de alın,
üçümüzyeniişleryapalım, yenişir-
ketlerkuralım" diyerek rant peşin-
de koşardı.
Peki ben ne diyorum? Benim de
bir cümlem var: Bu kadar şaibe-
li, karanlık, "sübjektif" bir adamın
prograrnına ısim olarak "ObjektiF
demesi beni dumura uğratmıştır!
Mumcu için
Iki gün sonra, sevgili Uğur
Mumou'nun alçakça katledilişinin
yedinciyıldönümü. Mumcu'yaöz-
lemimiz, savunduğu değerlere
bağlılığımız her geçen gün çoğal-
maktadır. Nur içinde yat sevgili
gazeteci...
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇİZGİLİK KÂMÎL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY semihpomy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Ocak
RİDANİYE ZAFERİ
15f7'P£ OS*V1A/l/ OROUSU.KI-
Ofye f
1Sİ6DAKI MERC-IOA8IK >ST-
MLS/S/MPEA/ SOHRA VfA*.
KL $
GEÇMİÇTİ YAIAJ2SULTBN££UM,
BARIŞÇJ TBKUJPLeH GÖTUREN
EL Ç.ILERİ ÖtOÛRÜUJHCE, OR-
DUSUYL4 MISIR U2£RİNE YLJ-
RUOü SırJ4'n A$IP, RibANİYE
OS MEMUUO-ERLE K4g$/lA$ri
OBDVNUN BİR KISUI HUCUUA
&EÇEKK£N,OİĞER BİR KJStÂI
MEULUKLEKİAgKAOVJSAKOI.
SAVA$I OSMAHL1LAR KA2AN-
P>, TOMAHBAV KKTt BU ZA -
£ERLE, H4L/fr£LÛ< !T OSM4Aİ.
LILARA 6E
İSMAİL AKCAf
ıS-
UAIL AKÇAY, OUNYA MA.
RATON ŞAMPIYONASINDA
.OLMUŞTU
İAS VEGAS KBNTİNOe
ILA» YAPf$M4C>4 KA-
NACtfU MOKRlS, IKİ
]
ATJ36 İLE ŞifUHO O.
LLIRKEN, İKİNCJAK-
ÇAY.İKJ SAAT2.4- 3T£
KOŞMUŞTU. 3 YIU31R
İSMAİL AKÇAY25
YA $MO4XCV. 05 KlflNM
Ğ$
'P/ĞER ATLETMİ2 MJS£-
Y/N/IKTA$ l'S£ SEKI2M-
Cİ OLMAYt BASAItMIŞTI,
GÖRÜŞ
Dr. EMİN GÜRSES
Hizbul-PKK
Geçen yıl, Milliyet gazetesindeki Naki Özkan
ileyaptığımızbirsöyleşide, etnik-Kürtçü PKK'nin
yerine dinci-Kürtçü Hizbullah örgütlenmesinin
güçlenebileceğini ifade etmiştik. Bunu söyler-
ken, Doğu ve Güneydoğu'da bazı il ve ilçelerde
PKK'nin etkinliğini yitirmeye başlamasıyla Hizbul-
lah'ın faaliyet alanını genişlettiğini vurgulamak is-
temiştik. Güvenlik güçlerinin enerjisinin önemli bir
kısmını uzun yıllar boyunca PKK ile mücadeleye
yöneltmesi, bölgede Hizbullah örgütünün faali-
yetleri için uygun ortam yaratmıştır.
Batı Iran'daki gruplann Türkiye ve Irak'a yöne-
lik faaliyetleri üzerinde Tahran'ın görmezlikten
gelme politikası sonucu bu gruplar bazı yasadı-
şı sınırticaretine yönelmiş ve bu ticaretten önem-
li gelirler elde etmeye başlamışlardı. Iran üzerin-
den Türkiye'ye yasadışı yollarla yapılan hayvan,
uyuşturucu, silah, petrol kaçakçıhğından alınan
örgüt vergilerindeki rakamlar artınca örgütler ara-
sında bunun paylaşımı konusunda da anlaşmaz-
lıklar başladı. PKK ile hem bu gelirlerin paylaşı-
mı, hem de coğrafı hegemonya konusunda so-
runlar yaşayan Hizbullah örgütü arasında çatış-
malar başlamıştı. Güneydoğu'da hiçbir sol örgüt
bırakmayan PKK'nin en çok korktuğu, bölgede
Hizbullah ile topyekûn bir çatışmaya sürüklenmek-
ti.
Hizbullah ile PKK arasındaki bu sürtüşmeyi bi-
len güvenlik birimleri bunu değerlendirmiştir. 1992,
1993 ve 1994 yıllan PKK'nin saldınlannın ve ulus-
lararası örgütlenme ve desteğinin en üst düzeye
vardığı yıllar olmuştur. Bu yıllarda Güneydoğu'da
artan çatışmalann yarattığı dumanlı havada ba-
zı güvenlik mensupları, PKK'ye karşı mücadele
vermenin en kestirme yolunun PKK'nin yöntemi-
ni kullanmak olduğunu düşünerek buna göre ha-
reket etmişlerdir. Aynı yöntem Kuzey Irlanda'da
bazı güvenlik mensuplarınca Protestan terör ör-
gütleri aracılığıyla IRA'ya karşı, Bask bölgesinde
ise bazı Ispanyol güvenlik birimleriyle bağlantılı
GAL gibi örgütler aracılığıyla ETA'ya karşı uygu-
lanmıştır. Zamanla kontrol dışına çıkabilen bu tür
örgütlenmelerin terör örgütlerinin gelir elde etme
kaynaklarına da el attıklan görülmüştür.
Dumanlı havadan Türkiye'de yaraıianan örgüt-
terin en önemlilerinden biri Hizbullah olmuştur. Kur-
ban derisi, zekât, bağış adlan altında elde ettik-
leri gelirlerle insan kaynaklarını arttırmayı da ba-
şarmışlardı. Bazı bölgelerde camileri Iran örne-
ğindeki gibi birer sıçrama tahtası olarak kullan-
ma yoluna girmişlerdi. Bölgenin etnik yapısına rağ-
men dinsel eğılımlerın daha güçlü olması Hizbul-
lah'ın işini kolaylaştırmış, şiddet kültürünün ege-
men olduğu bu bölgede PKK ile aynı sosyal grup-
taki yoksul, dışlanmış gençleri tarafına çekme
yarışına girmişti.
PKK'nin tasfiyesiyle sıranın kendisine gelece-
ğini düşünemeyecek kadar bir köylü hareketi olan
Hizbullah, Güneydoğu'da güvenlik birimlerinin
operasyonlarını kendileri üzerine çevirmesiyle
batı bölgelerine doğru kaymaya başlamıştı. Za-
ten artan göç nedeniyle özellikle büyük kentler'*
de uygun bir potansiyel taraftar tabanı oluşmuş-
tu. Genelkurmay'ın uyanlannın arkasında Hizbul-
lah gibi örgütlenmelerin kontrol edilemeyecek
kadar büyümesi, durdurulmadıklan takdirde top-
lumsal çatışmalann kaçınılmaz olabileceği gerçe-
ğiyatmaktaydı.
Istanbul ve çevresinde örgütlenmeye ve gelir-
lerini buralarda yatırıma dönüştürmeye başlayan
Hizbullah, daha önce kendisine gönüllü olarak des-
tek veren işadamlarının ve kendisinin işadamı
yaptığı şahıslann, güvenlik birimlerinin takipleri ne-
deniyle örgütten sırt çevirmesiyle sorunlar yaşa-
maya başlamıştı. Bunları kendi usulünce ceza-
landırma yoluna gitmiş, bunu yaparken de ken-
di sonunu hazırlamıştır.
Bu örgütün yarattığı dehşet Güneydoğu'da in-
sanlar arasında korkunun yayılmasına yol açmış
ve binlerce insan ya korkudan ya da bir menfa-
at ilişkisinden dolayı kendisini Hizbullahçı ofarak
tanıtmaya başlamıştı. PKK'ye karşı olan gençler
için birzırh rolü görmekteydi, hukukun, kanunun
olmadığı bu yörelerde Hizbullahçılık.
Şiddet kültürünün egemen olduğu, geleneğin
sadece "şiddet" ile uyumlu olan tanımının kabul
gördüğü, bunun buradaki Müslümanlık anlayışı-
nı da büyük bir oranda içerdiği bu bölgede, mer-
kezi otorite entegrasyonu sanayileşme ile sağla-
yamazsa, yeni dinci-Kürtçü Hizbul-PKK"\ehn
yeşermemesi için hiçbir neden yoktur.
E-mail: emingurses@yahoo.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDA^tSAĞA: 1 2 3 4
1/ Sacda ya da
külde pişırilen
bir tür ekmek...
Dâhi. II Bir şe-
yin esas tutulan 3
yüzü... Yoksul-
lara yıyecek da-
ğıtan hayır ku- 5
rumu. 3/ Polis-
lenn kullandığı
sopa... Aynıahır
adîna koşan ya-
nş atlanna veri-
len ad. 4/ Arpa, 9
buğday ve ben-
zerlerinin kalburdan ge-
çirilmiş bölümü... "—
göğsün üstünde çakır di-
keni / Bitmeyince gönül
yârdan aynİmaz" (Ka- 3
racaoğlan).5/Yugoslav 4
ulusal dansı... "Boşuna 5
değil dökülen — / Tari-
hin akışından anlıyo-
rum" (Necati Cumalı). 6/
Yerinde yapılan ve be- 8
ğenilendavranış ..Içine g
başka bir sıvı kanştınl-
mamış içki. II Bitkisel, hayvansal ve madensel madde-
lerinkanşımından yapılan macun... Çinve Japonya'daoy-
nanan bir strateji oyunu. 8/ Jüpiter'in bir uydusu... Ke-
miklerin içindeki yağh madde. 9/ Ortaoyununda kadın
rolüne çıkan erkek oyuncu... Mesafe.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Muğla'nın Fethiye ilçesine bağb turistık bir belde...
"Eve ekmekle — götürmeyi / Böyle havalarda unuttum"
(Orhan Veli). II Şaraplan inceleyen bilim dalı. 3/ Omuz-
lardan aşağı dökülen, genış ve kolsuz bir çeşit üstlük. 4/
Bizmut elementinin simgesi... Bir şey üzerindeki gerekli
bilgi. 5/ Kütahya'nın bir ilçesi... Uzaklık ışareti. 6/Bir süs
taşı... llgi eki. II Otlak... Iskambilde bir kâğıt... Birnota.
8/ Toplum hayatından uzaklaşarak bir kenara çekilen. 9/
Bir kımsenin davranışlanna temel olan ahlak ilkelennin
tümü... Yapraklanndan kokaın elde edilen ağaççık.