Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 O OCAK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
i l \jMX kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKtVCt
Mrs. Clinton'ın Türkiye'de yaptığı 'tarihsel mirası koruma' çağnsına 'sorulannuzla' katılıyoruz
Hillaıy^ııiıı Aspendos konuşması
• ABD Başkanı Clinton,
AGÎT zirvesi nedeniyle
Istanbul'da toplantıdayken
Mrs. Clinton da antik
kentleri gezdikten sonra
Aspendos Tiyatrosu'ndan
şu çağnyı yaptı: "Kültür
mirasını gelin birlikte
koruyalım..." First
lady'nin bu sözlerine
"içten" bir destek
verebilmemiz için biz de
şu çağnyı yapıyoruz:
"Kültür düşmanı
küreselleşmeyi gelin
birlikte sorgulayalım..."
Hfflarv Clinton, 18 Kasım 1999 günü
Aspendos Tîyatrosu'nda konuşurken_
"1920%flkMecfis'm açınşı üzermden
dahaikihafta geçmeden ve bağnnsdıkhe-
nûz befli bfledeğüken, Atatûık eski eserier
icmbffbirimkunnuştu.EfeswAspendos'u
geafi,Hititkalmhtarmmortaya çıkantaa-
sznı teşvik etü ve bunbum konmmas için
girişimlerde buhındu.(_)Cumburiyetn Ik
yıUannda karsuaşûğı bötün zorhıklara
rağnıendigerbvçokldenıİDİatdakldede-
bfleceği şevlere öncetik verecek öngörüye
sahipti („) Bizim hiç unutmamamız gere-
kenbirşeyibüiyordu; küitürim,hayatm ru-
hu oMuğuniL-"
Bu sözler, geçen kasım (1999) ayında
Istanbul'daki AGİT (Avrupa Güvenlik ve
Işbirligi Teskılan) zirvesi için kocasıyla bir-
likte Tütkiye'yegelenlHaryClmton'aaıt...
Anımsanacaktr. ABD Başkanı CKntoo, di-
ğer liderlerle görüşmeler yaparken Bayan
Clinton, kızıyla antik kentlen gezmiş ve
Antalva bölgesindeki ıncelemeJeri sıra-
sında Aspendos u da ziyaret etmişti. Hil-
lary Clinton'ın 18 Kasım 1999 günü As-
pendos Tiyatrosu'ndaki konuşması ise
medyamızda çok az yer aldı.
Gazetelerve televızyonlar. *ürst)aây*nm
kocasıyla münakasalarına ve Türkıye'de-
ki alışveriş saatlerine genış yer venrlerken
ömeğin; "flerleme adına kültürel hazine-
lerin kötü turizm yönetimleri etinde harap
edüdiğinigordük-."" dedıği aynı konuşma-
sını hemen hiç yansıtmadılar. Bu sözleri
"ciddiyeabuı" ve üzerinde değeriendirme
yapmak üzere toplantılarbıle düzenleyen-
ler ise ne yazık kı bizimkiler değil "Ame-
rikaMar" oldular. 13 Ocak 2000 günü İs-
tanbuL Ankara ve Adana'dakı elçilik bl-
nalannda vapılan ve NVashingtondakı
ABD'li küİtür mirası uzmanlanyla Türk
U2manlann uydu baglanülı televizyon ek-
ranlan aracılığıyla katıldıklan "djyatog"
programında oturumun yöneticıleri söze
şöyle ginyorlardı - "ABD tarihinde ilk de-
fa bir başkan eşi. kültürel mirasın korun-
masmı gûndeme getiriyor ve bunu dünya
kühür tarihinin odağı otan bir ülkeyi ziya-
retindeyapnor. Tarihsdmhsa olan budes-
teğin 2000'lerin gekneksel pofitikası hati-
ne dönüşmesiiçin iyideğeriendirihnesi ge-
rekiyor-''
Atatürk'fin 'koruma' vizyoniL-
Bizim de tam metnini işte bu toplanö-
da edinebildiğimiz Aspendos'taki konuş-
manın bazı bolümlerinı aktarmak istıyo-
rum: Türkiye'ye ılişkin gözlemini, *tu-
rizmin yarattığı tahribaün" yanı sıra, ör-
neğin, "Tarihi binalann yıkıbp otopark
yapıkbğını da gördük" diyerek çarpıcı bir
gerçekükie dilegetiren Hillary Clinton, bu-
na rağmen önce "ldbarhk" göstererek şöy-
le dıyor: "Dünyamız. kendi (dünyaya ait)
kittürdmnsınıtilidildekonıyanTürkin-
samna çok şey borçludur_" Bugün Türki-
ye'de korunabılmış ne kadar tarihsel ya-
pı, anıt, ören yeri, SİT, arkeolojik alan, es-
ki doku ve sivil mimarlık örneğı varsa bu-
nun, "Cumhuriyet'intemdmdekia>dmbn-
ma" düşüncesının genel polıtıkadakı "et-
tdsi oranmda" mümkün olabıldığı gerçe-
ğini de şu sözleriyle özetliyor: "Törki-
ye'vi gezmek. insanoğhımm yeryûzönde-
İd deneyimlernım tarihinde gezintiye çık-
mak gO>i bir şey (_) Türkiye'nin flerleme-
sinin büyük bötümündeoktuğu gjbibu Ita-
rihsel mirasın korunması çabası) da Ata-
türk'ün vizyonu veruhuflebaştayanbirge-
fenektir-."
Bayan Clinton, Aspendos ziyaretınde
kendısıne eşlik eden Kültür Bakanı Iste-
mihan Taiay'a da dönerek diyor kı: "Ata-
türkcumhurbaşkanıohnasa Kühür Baka-
nı olmak istediğini söyleniişti. Saym Ba-
kan, (ülkenızi) gördükten sonra neden
Atatürk'ün sizin yerinizde obnakisteyece-
ğmi ga>rtiyi anfayorunu."
'KûreseBeşmcye karşı kültür'
Hillary Clinton, tarihsel mirasın korun-
masının Ataturk çizgisi açısından da "öne-
Mrs. Clinton'ın Türkiye'deki kültürel
zengmliğı "küreseUeşmenin tahribatma''
karşı korumak için açıkladıgı düşüncele-
ri ise aynı konuşmada özetle şöyle yer ah-
yor:
• Tüıkiye'ye aittarihsel degerierin T&--
kiye'de korunması'' için işbirliğini geliş-
tirmek;
• Türkve Yunanbilım adamlannın "or-
taktarihselgeçmişi yenidosthddaradönüş-
tûrmek üzere" karşılıklı her iki ülkede
araştırma yapmalannı desteklemek;
• Dünya Bankaa'nın, Türkiye'nin bü-
yük kültürel eserlerini korumaya yönelik
projesinin güçlendirilmesi;
• Halkın tanhsel degerleri konıması
u
büincini~ ve "oianaklarmr geliştirici ça-
hşmalar yapmak;
• ttaiya'dakı, çocuklara koruma kültü-
rünü kazandırmaya yönelik "bir anıa da
"yardmınıkesnıiş'' ve böylece dünya kül-
türlerine olan duy^rsızhğinı açıkça kanıt-
lamış olan bir devletin "başkan eşi" böy-
le konuşuyorsa, üzerinde durup "düşün-
memiz" gerekmiyor mu?
Türkiye'de Anadolu kültürlennın kalkm-
ma ve kentleşmede hemen tümüyle "göz
anh" edilmeye başlandığı dönem "1950
sonrasj"dır. Yani yine Mrs. Clinton'ın sık
sık altını çizdiği "Ataturk dönemine" has
çağdaş tarih bılıncınden hızla uzaklaşıldı-
ğı yıllar. Bu dönemin "kalkmnıa ve kül-
tür poHtikabnnın'' belirleyicısı ise -first
lady kusura bakmasın- öncelikle ABD'dir.
Tanhi kentlenmız -küçük Amerikaobc*-
ğE" denilerek >ıkıldı ve mimari mirasnruz-
la oluşan güzelim dokulann yenni aynı
özlemin karşılığı olan "kişitiksiz aoart-
""', ktan-' doldurdu. Benzer şekilde 1
bul'un ve giderek diğer kentlerin tarihsel
mim" böylesine güçlü birsöyletnle dile ge-
tirdikten sonra, acaba "neyi" öneriyor, ge-
leceğe dönük ne gibi "dflektenfc" bulunu-
yor?.. Aspendos konuşmasının bu bölümü-
ne de ABD'li yazar \Vlfliam Faulkner'in
ünlü sözü olan; "geçmtş asla ötanez; hatta
geçmemiştir bik™" deyışıni anımsatarak
başlayan Mrs. Clinton. şöyle devam edi-
yor: "Eğerhareketegeçmezsek,ortakgeç-
miîimizin birçok kahnnsı tehüke attmda-
dır. (_.) Topkapı Sarayı'ndan Tac Mahal'e
gençlerin aynı marka nşörüer gryinip, ay-
mTV^iarndan.fiknayuncuianndanbab-
settiğinigörmT>rum_" Ve bu e\xensel göz-
leme dayanarak da korumanın önündeki
"aşüması gereken" en önemli "engefi" yi-
ne tam bır açıklık içinde Aspendos 'tan ba-
kın nasıl ilan ediyor: "KüreseOeşmiş po-
püler kültürün dünyamızm en has kûhfir
hazineleri>1e.van vana konuşlandıgmıgor-
düğümde, çoğu zaman bir kullan-at' gö-
rüntüsü veren bir dünyada kaba oianı ko-
rumaya acil öncelik vermemiz gerektiğini
daha hi anirvorunu."
sen sahiplen'' programına benzer çabala-
nn Türkiye'de de başlatılması. tlköğre-
tımden başlanarak tarihın öncelikle "kül-
türvennat yönüyfe" öğrenilmesının, böy-
lece düşmanlıklar yenne "insan varaûa-
hğma ve sevgisine dayah bir tarih büİDciy-
le" geleceğe bakan kuşaklann yetisroesi...
Pfeki, ya ABD'nin tutumlan?
ABD Deviet Başkanı eşinin, ABD Kon-
solosluğu aracıhğıyla Türkıye'de daha yay-
gın duyulmasını ve "değeriendirihnesnıi''
istedigi işte bu konuşması karşısında, bu
toprajdardakı tarihsel mirasın korunması
için yıllardır büyük özverilerle ve hatta
"türtübaskmaradagoğüsgerETek''çabagös-
terenlerm ka>ıtsız kalması elbette ki müm-
kün degil. Eminim ki eğer Mrs. Clinton'dan
hiç söz etmeden yukandaki alınülan sıra-
lasaydım. kimsenin aklına ABD'nın first
lady'si gelmezdi, belki de örneğin bir
UNESCO yetkilisınin konuşması sanıla-
bilırdı. Ne var ki UNESCO'yabıle; "3. dÖD-
yayı destekMyor
1
' gerekçesiyle yıllar önce
ENKA Sinfonietta'yı Sakpınar yönetiyor
Gtilsin Onay fle
Çocuk Korosu
KühürServisi-ENKA
Sinfonietta'nın bugün saat
19.00 "da pıyanist Gübin Onay'ın
da katılacağı konseri, Istinye Sadi
Gülçeük Tesisleri'nde •
gerçekleşecek. Ender Sakpınar ın
şefliğinde seslendirilecek konser,
Prof. Dr. Cenan Akın'ın koro
şefliği yapacağı 'ENKA Çocuk
Korosu' ile açüacak. 1999 yılında
ENKA Oditoryumu Genel Sanat
Yönetmeni Ender Sakpınar
taraiindan kurulan E>İTCA
Sinfonietta Orkestrası 50 kişilik
kadrosu ile Istanbul'un en büyük
özel orkestrası niteliğini taşıyor.
Aynı zamanda 'Müzikte İlk
Admlar' projesi ile çocuklan
erken yasta klasik müzikle
tanijtırmayı amaçlıyor. ENKA
Çocuk Korosu'nun '23 Nisan
Şarbsı', 'Heyamol', 'Kıriara
Do^n' ile 'Karadeniz' şarküannı
seslmdirecekleri açılış, ENKA
Sinânietta Orkestrası ile devam
edecek. Orkestra, W.A. Mozart'uı
'KJûpik Bir Gece Müziği KV 525
SolVIajör',A.CorelU'nin
'Ccıcerto Grosso op.6 No:8' ile
G. lolst'un 'St Paul Süit"ni
sesmdirecek.
Güiin Onay geceye W.A.
Moart'ın 'KV414No:12La
Maör Piyano Konçertosu' ile
kanacak.
îlk konserini 6 yaşında lstanbul
Radyosu'nda veren sanatçı
Üstün Yetenetdi Çocukbr
Kanunu' çerçevesınde 2 yıl
Adnan Saygun ve Mithat Fenmen
tarafından eğitüdikten sonra
Paris'e gönderildi. Orada PieiTe
Sancan, Nadia Boulanger ve
Monique Haas ile çalışan Onay,
Marguerite Long- Jacques
Thibaut Fernıdo Busoni gibi
önemli uluslararası yanşmalarda
ödüller kazandı.
Aralannda Berlin Radyo Senfoni
Orkestrası, Varşova Filarmonisi
City of London Sinfonia,
Salzburg Mozarteum Orkestrası,
Bavyera, Finlandiya, Danimarka
ve Hannover radyo orkestralannın
da bulunduğu birçok büyük
orkestra ile konserler verdi.
Beethoven, Schubert. Chopin,
Debussy, RaveL Franck, Bartok
ve Adnan Saygun'un solo
eserlerini; Çaykovski, Hubert
Struppner, Mozart ve Saygun'un
piyano konçertolannı kaydeden
Gülsin Onay Londra'da Quenn
Elizabeth Hall'da dünyaca ünlü
piyanistlerle aynı sahneyi
paylaşü. 1987'deDevletSanatçısı
kabul edilen sanatçı, 1988'de
Boğaziçi Üniversitesi 'Fahri
Doktorhık' unvanına layık
görüldü.
Onay, Mozart'm 'KV 414 No:12 La Majör Piyano Konçertosu'nu seslendirecek.
Brrtish Councühn müenyum etkinlikleri
lültür Servisi -The British Council milenyum et-
kiaikleri çerçevesinde ocak ayı içinde Ankara, Istan-
bu.ve Izmir'de bir sergi ve söyleşi gerçekleştirilecek.
Agıca kütüphane üyeleri arasında bir makale yanş-
nr»aı düzenlenecek.
ıgiltere'de yayımlanmış güncel 122 kitaptan olu-
şsusergi, bilgi toplumu ve yönetimin bölgeselleşme-
sL, Wrupa, dünya ve Güney-Kuzey boyutlan, deği-
şeıış dünyası, kentlerin geleceği vatandaşlık bilinci
v<e eni kamu yönetimi anlayışı gibi çeşitli konulan
içeyor. Sergi 17- 22 Ocak tarihleri arasında Anka-
ra The British Council Sanat Galerisi'nde, 25-29
Ocak'ta lstanbul Bilgi Üniversitesi'nde ve 31 Ocak-
4 Şubat tarihleri arasmda The British Council Iz-
mir'de açüacak. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin
toplumsal etkilen ve yaşamboyu öğrenme konusun-
da uzman Chris Yapp Türkiye'ye gelecek. 1996 Av-
rupa Yaşamboyu Öğrenme Yılı programında ana ko-
nuşmacı olan Yapp, 'Bflgiyedayahtoplum' konusun-
da, kitap sergisi Üe bağlantılı olarak, 21 Ocak saat
17.00'de Ankara'da, 24 Ocak saat 15.00'te Istan-
bul'da, 25 Ocak saat 17.00'de lzmir'de dinleyicilerle
olacak.
Kütüphane ve Enformasyon Birimi'nin düzenledi-
ği milenyum etkınliklerinden biri de 'Bilgiye Dayah
Toplum' konulu makale yanşması. Mevcut üyelerle
kitap sergisinin son günü olan 5 Şubat 2000 tarihine
dek kütüphaneye üye olanlara açık olan bu yanşma-
da birincilik kazanan üye Ingiltere ziyareti ile ödül-
lendirilecek. Yanşma ile aynntüı bilgi http://www.bri-
tishcouncil. org.tr adresinden veya Ankara, lstanbul
ve Izmir kütüphanelerinden elde edilebilir. The Bri-
tish CouncU lstanbul Tel: 0212 252 7474.
peyzajlannı parçalayan "gökdeknJer" de
ABD'ye öykünenlenn ürünü değil mıdir?
O kadar ki şimdı vurtdısında "kaçak" olan
eski Şişli Beledıye Başkanı da "Türld-
ye'nkıManhattan'mıyanuma" projeleriy-
lepopülerolmuştu... Heleşu AmerikanMıi
Heyeti'nın 1948'de verdiği ve Türkiye'nin
"demiryoiunuterkedp karayohmageçme-
sfai" öneren raporu? "ABD hayrani" po-
litikacılannuzca ülkenin "tetnd poütika-
a" haline getirilince, sayısız kültür mira-
sı karayollanyla yok edildiği gibi, yine ts-
tanbul, eski dokusunu kurtaracak tek çö-
züm olan metro ve tüp geçışten 50 yüdff
yoksun kaldı. Köprüler ve kent rçi otoyol-
lar ile de tarihsel peyzajı yokedildi... Şim-
di ise ABD'nın ülkemize dayattığı ve "fi-
nansdestegi'" bıle sağladığı "Karadenizkı-
yı yohı" projesıyle yüzlerce kılometrehk
doğal ve kültürel sfr kusağı hızla beton-
lanıyor...
^.Ve bizden HiDary'ye soruhr
ABD polınkasının işteböylesine ve say-
maklatükenmeyecekkadarçok "laütürkar-
şrtı" uygulamalan alnndatarihsel değerle-
rini sözde kalkınma projelenne kurban
eden Türkiye'de, Hillary Chnton'uı As-
pendos konuşmasındaki çağnsına, "gönfil
rahathğoia" destek verebilmek için "bi-
zim" de kendısıne aynı türden "tarihsel
bir çağnda" bulunarak şu sorulara yanıt al-
mamız gerekiyor
• Acaba Bayan Clinton. örneğin "kö-
reseUe$meden >akınarak" dile getirdığı
"tarih bilinci yoksunu popüler kültürün"
yerel kültürler üzerindeki "tahribatmı" da
durdurma yönünde, ABD kökenli tekelle-
re ve "tüketim pazan trostfcrine" çağnda
bulunacak mıdîr?..
• Yine acaba anıtsal eserlere duyarlı
first lady'miz, sözgelimi HasankeyTi yut-
maya hazırlanan baraj projesine uluslara-
rası kredi kurumlannın destek vermeme-
si yönünde "kocasmm da devreye girnıe-
smi" sağlayacak mıdır?..
• Ya da Dünya Bankası'nın arnk sade-
ce otoyollara değil, biraz da "denüryohı"
yatınmlanna destek olmasını, böylece ör-
neğin lstanbul'un tarihi dokusunu kurta-
racak "rayb tüp geçiş projea" üzerindeki
otomobil lobılennuı "engefleme" girişim-
lerinin de boşa çıkarümasını ABD'li eko-
nomi kurmaylanndan rica edecek midir?
• ABD'nin Ingiltere'yle birlikte deste-
ğini çektiği UNESCO'yla yeniden banş-
ması ve "kültürler arasında aynm yap-
mayan" tüm koruma projelerinde ortak
çalışmalar içine girmesi için çaba göste-
recek midir?
• lstanbul 'daki HABITAT-II zirvesinde
ABD'nın kabul etmediği "konut hakto"
kavramını insan haklan kapsamında onay-
lamak üzere hükümetine baskı yapacak
mıdır? Böylece örneğin "konut kredfleri"
politıkasında "âvfl mimarhk örneği yap»-
bun" da restore edüerek değerlendiril-
mesi yönünde gınşunlerde bulunacak mı-
dır?..
• Ve yeryüzünün Anadolu'yla birlikte
"en eski uygariık merkeani" oluşturan
Mezopotamyanın ABD savaş uçaklan ta-
rafından "Saddam'ıcezalandn-ma" adına
ıkıde bir bombalanmasını ve başta Bağdat
ile böigedelri "antik kentfcr" olmak üze-
re dünya mirası yerleşmelerin bomba yağ-
muru altında tahnp olmalannı, kocasına
"Aspendos konuşmasmıhaoriatarak" dur-
durabilecek midir?..
^.Bekliyoruz
Bu sorulann yanıtı, sadece Mrs. Clin-
ton'ın seslenişini "j-aşama geçirnıe'' açı-
sından değil, 2000'lerin gerçekten "daha
uygar" ve tarihin uygarlık biriknnlerine de
"daha saygıh" birdönem olması için önem
taşıyor.
Hillary Clinton'a hem kültürel mirasın
önemini hem de korumadaki temel engel-
leri anımsattığı için teşekkür ediyor ve
merakınuzı bir an önce gidermesinı bek-
liyoruz..
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
SanatEplinMe1
SanatÜzerine
Düşünme'nin Yeri (I)
Geçen hafta şu soruyla başlarnıştık: Türkiye'de uy-
gulanmakta olan sanat eğitiminin genelinde 'sanat
üzerine düşünme', başka deyişie 'öğrencileri sanat
üzerine düşündürtme hedefi' ne ölçüde ağırlık taşı-
yor?
Konuya giriş niteliğindeki bu temel sorunun ardın-
dan, sanat eğitimi veren kurumlarda 'teknik' dersler
ile kuramsal' diye adlandınlan dersler arasındaki
ilişkiye yönelik baa alt-sorular da ortaya atmıştık. Bun-
lann yanıtlanna geçmezden önce, bir sanat eğitimin-
de 'sanat üzerine düşünmenin ve düşündürtmenin'
neden gerekli olduğuna ilişkin bazj açıklamalarda bu-
lunmayı zorunlu görüyoruz. Bu açıklamalar bağla-
mındaki birincil hedefimiz, zanaata, başka deyişie
uygulamaya ve işçiliğe, sanat üzerine düşündürtme
hedefinin neredeyse gözden silinmesine yol açacak
ölçüde ağırlık tanryan bir egitimin hâlâ 'sanat eğiti-
mi' diye adlandınlabilip adlandınlamayacağını tartış-
mak, başka deyişie öğrencilerde zanaat ile sana-
tın eşanlamlı olduğu gibi bir izlenim yaratan bir eği-
tim uygulamasının sakıncalannı göstermektir.
Klasisizmin egitim yöntemi ile resim sanatının bağ-
lannın kopmasına öndertik etmiş 19. yüzyıl ressam-
lanndan olan Theodore Gericault (1791 -1824), sa-
nat okullanna ilişkin bir yazısında şöyle der: "Diye-
lim ki okullanmıza alınan bütün gençler ressam ola-
bilmek için gerekli bütün niteliklere sahiptirier; o za-
man onlan yıllarca birlikte çalıştırmak, aynı model-
leri kopya etmeye ve yaklaşık aynı yollan izlemeye
zoriamak tehlikeli değil midir? Daha sonra onlardan
belli bir özgünlüğü korumalan nasıl beklenebilir?
Böyle birdurumda bu öğrenciler, sahip olabilecek-
leri kişisel nitelikleri kendilerine rağmen feda edip,
doğantn güzelliklerini bireysel düzlemde kavrama-
ya ilişkin ve hepsinde bulunan tarzı tek bir üslubun
kalıbına dökmûş olmazlar mı?.. Her yıl büyük bir
üzüntüyteyakJaşıkaynı tarzda gerçekleştirilmiş, baş-
tan aşağı görenin cesaretini kıran bir yetkinlik dü-
zeyinde resmedilmiş, ancak hiçbir özgünlük belirti-
si taşımayan on ya da on iki kompozisyonla karşı-
laşmaktayız..."
Bütün sanat kaynakçasında sanat ile zanaat ara-
sındaki aynmı böylesine açık biçimde ortaya koyan
bir metin daha bulabilmek, gerçekten zordur. Bu sa-
tırlan kaleme alan Gericauit, özgünlüğü sanatçının
ve sanat eserinin temel niteliği olarak belirlerken,
aynı zamanda salt teknik yetkinliğe yönelik bir sa-
nat eğitiminin yetenekli öğrencileri bile sanattan na-
sıl uzaklaştırabileceğine de dikkati çekmektedir.
Burada, sanat tarihinin en önemli dönemlerinden
birinde, Rönesans'ta, usta-çırak ilişkisini temel alan
bir eğitim uygulamasında da durumun farklı olma-
dığı, örneğin çıraklann ustalannı yıllar boyu kopya et-
miş olduklan gibi bir itiraz ileri sürülebilir. Ancak eli-
mizde, durumun Rönesans'ta da böyle olmadığını
gösteren ve yine çok önemli bir sanatçı tarafından
kaleme alınmış bir metin bulunmaktadır. ölümünden
neredeyse yüz yıl sonra, 1947'de "Biçim ve Işlev"
başlığıyla krtaplaştınlan yazılanyla mimarlık alanın-
da işlevselciligin kuramcılarını geniş ölçüde etkile-
miş olan Amerikalı heykeltıraş ve sanat denemeleri
yazan Horatio Greenough (1805-1862), ölümünden
kısa süre önce kaleme aldığı "Sanat Üzerine Ders-
terinin bir yerinde şöyle demektedir: "Avrupa'da
bir sanat eğitimi modeli geliştirilmek isteniyorsa
eğer, o zaman Italya'da, sanatın altın çağında elde
edilen başanlara dönelim.. Michelangelo, Raffa-
eflo ve onlann hocalan, modem birakademidekı han-
talmekanizmadan ve katı disiplinden uzak olarakye-
tişmişlerdi... Deneyimli birprofesyoneli edilgin ko-
numda dinlemekle yetinmek yerine, arkadaşlanyla
farklı eserierin yararianm, birbirine rakip yöntemle-
rin ve değişik otoritelerarasında seçimyapmanın ka-
zandırabileceklerinitartışmışlardı. öğrenciler, biran-
lamda birbirierinı de yetiştirmişlerdi..."
Demek ki eğitim açısından sanat ile zanaat ara-
sındaki ayrımın, bu bağlamdaki tartışmalann ve 'sa-
nat üzerine düşündürtme'nn geçmişi, en azından
uygulamada, ta Rönesans'a kadar uzanmaktadır.
Peki günümüzde, sanat eğitimi veren kurumlann
programlannda yer alan 'kuramsal' dersler, böyle
bir düşünme ve tartışma ortamını hazırlayıcı nitelik-
te midir? Bu konuyu da getecek yaada irdeleyeceğiz.
e-posta: ahmetcemal(â superonlme.com
acem20(5 hotmaiLcom
SpieUepg, Harry Pottep
filıra çekiyor
• Kültûr Servia - Steven Spielberg J K Rovvling'in
kitabı 'Harry Potter and the Philosopher's Stone'un
Hollywood versiyonu yönetmeye razı oldu. Geçen ay
Stanley Kubrick'in üzerinde çalıştığı 'A I' ve Tom
Cruise'un bir projesi olan 'Minority Report' arasında
karar venneye çalışan ünlü yönetmen, son anda Harry
Potter'ı çekeceğini açıkladı. Bu iş için kendi yapım
şirketi 'Dreamwoks'e rakip olan 'Warner Bros' ile
anlaşan Spielberg'in Ingiliz okul öğrencisi Harry Potter
tiplemesini bilgisayarda yaratacağı bir animasyon
olarak canlandıracağı söyleniyor.
TOBAV gençler için oyun
sahneliyor
• Kühür Servisi - Deviet Tiyatrolan Opera ve
Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfi'mn (TOBAV)
Gençlik Tiyatrosu, gençlerin sanat ve tiyatroyu
keşfetmeleri amacıyla Anton Çehov'un 'Hapşınk'
adjı oyununu Deviet Sanatçısı Sevinç Aktansel'in
rejisiyle sahneye koyuyor. Topluluk, 23 Ocak'ta
Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Afıfe
Jale Sahnesi'nde galası yapılacak olan 'Hapşuık'
adı altmdaki 7 kısa oyundan 5'ini lise ve dengi
okullarda sahneleyecek.
BUGÜN
• BORUSAN KÜLTtTRVE SANAT MERKEZİ'nde,
Fuat Erman'ın 'FütüristMüzikve FütüristSinema' baş-
lıklı söyleşisi 18.30'da gerçekleşecek. (292 0655)
•AKSANAT'ta, Prof. Dr. Ara Altun'un konuk olaca-
ğı 'Anadohı Selçnklu Döneminin Gfinfimfizdeki Öne-
mi' adlı söyleşi 19.00'da izlenebilir. (252 35 00)
•TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKE-
Zt'nde, Tomris Giritlioğlu, Etyen Mahçupyan, Zafer
Algöz, Alin Taşçıyan, Nihal Bengisu, Ercüment Dur-
sun ve Metın öztürk'ün katılacağı "Salkun Hanunm
Taneieri' füminin söyleşisi 18.00'de gerçekleşecek.
(227 33 90)
• P l ART YVORKS'te, Gülçin Aksoy, Ünsal Bahtiyar,
Fatoş Beykal, Elif Çelebi, Fulya Çetin, Ümit Özsoy,
Neriman Polat ve Vahit Tuna'nın katıldığı 'Video Art
Günleri 1' sergisi izlenebilir. (236 68 53)
• CRR'de, 19.30'da Muzaffer Özdemir'in bağlama
resitali gerçekleşecek. (231 54 98)
• tFSAK ta, Kamil Fırat ile Kent Üçlemesi' üzerine
söyleşi 19.30'da izlenebilir. (243 14 01)