23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA Erken seçim Ramazan geride kaldı ama Demokratik Sol Parti'nin Konya Ereğli ilçe örgütü sayesinde mana ve ehemmiyeti devam ediyor. Şöyle ki, DSP Ereğli ilçe başkanlığı 6 Ocak'ta iftar yemeği vermiş... Tarikatlann iyisini çok iyi bilen DSP'nin iftar ve benzeri dini etkinlikleri artık sıradan sayılıyor. Bu iftarın özelliği Türkiye'nin siyasi gündemine "güm" diye oturacak bir konu içeriyor olması... İlçe yönetim kurulunun hazırladığı iftar davetiyesinde "Yemekte milletvekili adayımız Mustafa Özşenol da bulunacaktır" deniyor. Şu sıralar birilerinin milletvekili adayı olabilmesi için öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden erken seçim karannın çıkmış ve seçim takvimine göre partilerin de aday adaylan arasından seçimlerini yapıp aday listelerini beiirlemiş olması gerekiyor. Bu durumda ya DSP'liler erken seçim karannı "aile içinde" aldılar ya da Konya Ereğli'deki DSP'liler biraz erken davrandılar! 17 D E N I Z S O M Bektronifc posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 A dalet Bakanı Hikmet Sami Türk, hafta so- nu Istanbul'da aralannda bizim de bulun- duğumuz bir grup gazeteciyle yemek ye- 1 di. Türk'ün anlattıklanndan altını çizdiği- miz en önemli konu, "mayıs ayında cezaevlerinde büyük eylemler"in başlama olasılığıydı. F tipi ceza- evleri ile koğuş düzeninden oda düzenine geçme- yi planlayan Adalet Bakanlığı, ilk altı yeni cezaevini mayıs ayında teslim alacak, cezaevlerini eğitim mer- kezine dönüştüren terör ve çete suçlulannı burala- ra nakletmeye başlayacak... Mevcut koğuşlara girip nakilleri yapabilirlerse! Hikmet Sami Türk, bilim adamı kimliği de taşıyan iyi niyetli bir politikacı... Basında çıkan hakkındaki asılsız iddialan bile yargı yoluyla düzettemeyecek den- li iyi niyetli! Bakan Türk, cezaevlerinin iç ve dış gü- venliği ile sağlık koşullarını düzeltmeyi amaçlayan bir protokolün Adalet, Içişleri ve Sağlık bakanlıkla- rı arasında imzalanmakta olduğunu da anlattı. Fa- - Sağlık Bakanı'na göre Türkler gribe bağışıklık kazanmış... "Türk aibî aripal!" Adalet Bakanı kat, ömeğin cezaevi müdürünü girişte kimin araya- cağını, tek otoıitenin kimde olduğunu söyleyeme- di, çünkü iki başlılık devam ediyor. Bütçe içindeki binde 7'lik payı ile Adalet Bakan- lığı'nın cezaevlerinde sağlıklı bir düzen kurması çok zor. Mahkûmlaraerattayın bedeli kadar 1 milyon 300 bin liralık üç öğün yemek çıkartılması gerekirken bakanlığın ayırabildiği para 500 bin lira. Hal böyle olunca mahkûm kendi yemeğini hazırlıyor. Kendi yemeğini hazırlayınca da bıçak gibi kesici aletler ve alev makinesine dönüştürebileceği gaz tüpleri mah- kumların elinin altında bulunuyor. Bakan Türk'ün yakındığı bir başka konu ise Istan- bul Oumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çikici'nin de belirttiği gibi, soruşturma aşamasında polisin sav- cılardan baskın çıkması; savcılann polis üzerinde et- kili olamaması... Çözüm adli kolluk kuvveti kurulma- sında fakat Içişleri Bakanlığı "yetk'fsini ve etkisini yitirmek istemiyor! Bizim gündemimizde ise Prof. Dr. Rona Sero- zan'ın Medeni Kanunu tümüyle değiştirecek tasa- nnın, Türkiye Cumhuriyeti Devrimi mirasını reddet- me anlamına geldiği yolundaki eleştirisi vardı. Türk, yasanın devrimin simgesi olduğunu vurgulayıp tü- müyle değiştirilmeyeceğini, özünün korunacağını ve dili sadeleştirilerek daha çağdaş bir yapıya ka- vuşturulacağını söyledi. Kamu yatınmlannda uluslararası tahkimin kabu- lünü bir "devrim" olarak savunanların tahkimi geri- ye doğru işletecek düzenlemelere de soyunmuş ol- ması, ister istemez Medeni Kanun'da "hangi dev- rim"in korunacağı sorusunu akla getiriyor. Mayıs ya da herhangi bir ay, Türkiye'yi hep "iyi ni- yetli" zor günler bekliyor! SESSÎZ SEDASIZ (!) c NVJtlKÜRTCEBE Özgüplükçü başkan, sınıfta kaldı! Özgürlükçü söylemteriyle ikinci cum- huriyetçilerin ve şeriatçıların gözbe- beği olan Yargıtay Başkanı Sa- ^mi Selçuk, Ankara'daki Hu- kuk Kurultayı'nda bir oturu- mu yönetirken, Prof. Dr. Anıl " Çeçen'in çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda bir kamu dü- zeni oluşturulduğu yolundaki konuş- masını beğenmiyor ve Çeçen'i konu- ya "bilimsel yaklaşmamak"la suçla- dıktan sonra yanıt hakkını kullanma- sını engelleyip mikrofonu kapatıyor. Yasa gereği ancak üniversite orta- mında kullanabileceği doçentlik un- vanı ile kamuoyunun önüne çıkmak- ta sakınca görmeyen Sami Selçuk, düşüncelerine katılmadığı bir profe- sör karşısındaki yasaklayıcı tavn ile "öz- güriük sınavı"nda sınıfta kalıyor! Şeriatçı dershaneye devlet desteği Ankara Yenimahalle'deki Mustafa Kemal Lisesi'nde okulun "rehberlik servisi" tarafından hazırlanan ve son sınıf öğrencilerine üniversite sınavın- da Türkçe testinin önemini belirten bir yazı panoya asılıyor. Okul panosundaki yazının bir tüm- cesinde "Sözel, eşit ağırlık ve sayısal grupların Türkçe'den başanlı olma- ları, Safa Dersanesi sisteminde ke- sindir" deniyor. Safa Dershanesi'ni, Anka- ra'daki şeriatçılann meşhur Mu- ( radiyeVakfı'nı reformist olarak eleştirip aynlan gaıbun kurduğu biliniyor. Devlet lisesinin rehberlik servisi şe- riatçılann rehberliğini yapıyor! Drhan Barlas'la Yeniden... Prof. Dr. MÎNE GÖĞÜŞ TAN Orhan Barlas: Yazar, hu- kukçu, partili, Antepli, hemşe- ri, yurttaş... Öldüğünü duydu- ğumda onu, bütün bu özellik- leriyle düşündüm. Pek çok ki- şi gibi benim de zihnimde bu özellikleriyle yaşamayı sürdü- recek Orhan Barlas. Ama en çok 1970 yılının 4 Kasım günü yaptığımız görüşmeyle anım- sayacağım onu. Çok yönlü kim- liğini büyük bir sadelikle özet- leyen özentisiz sözleriyle... Doğup büyüdüğüm şehir- deydim. Ankara Hukuk Fakül- tesi'nde yaptığım doktora te- zimin (*) alan araştırması için Gaziantep Barosu avukatlany- la görüşüyordum. Elimde so- ruları önceden belirlenmiş bir görüşme kılayuzu. Barlas, ko- nuştuğum ikinci avukattı. So- rulanma verdiği yanıtlar onun hukuk, siyaset ve edebiyatla hiçbir zaman basit olmayan ilişkisine ayna tutuyordu: "1921'deAntep'te doğdum. Istanbul Hukuk Fakültesi'ni bi- tirüim. 1948'den ben avukat- lıkyapıyorum. Bunun yanında, günlük gazetelerde para karşı- lığı olmadan yazı yazanm. Ba- bam doktordu ve o da siyaset- leilgiliydi. 1939'la 44 arasında CHPII Başkanlığı yapmıştı. 1957 ile 65 arasında ben de Cumhuriyet Halk Partisi'ne ka- yıtlıydım. Ozamanlar il teşkila- tında biryıl kadar Danışma Ku- rulu üyeliği de yaptım. Artık partili değilim, fiilen siyasete katılmıyorum. Ama her okur- yazargibi siyasetle ilgiliyim. Bu düzene karşıyım. 1945'te, çift parti hayatının başlamasıyla herkes gibi po- litikaya ilgi duydum. Tabii, li- se yıllannda, 1936-37'de fi- lan, solyaymlan takip ederdim. Kerim Sadi, Sabiha Sertel, Nâzım Hikmet... Onlar, biline- nin dışında çözüm sunuyoriar- dı sorunlara... Siyasetle ilgilenmem aile- den gelen biretki değildir. 01- sa, çok daha erken faal olur- dum politikada. Amcamın oğ- /u CHP'nin bakanlanndandı... Benim çizgim 1942'lerde ecte- biyatın topluma dönük oldu- f u yıllarda başlar ve Türk ede- iyatının çizgilerine uygun gi- der. Topluma dönük edebiyat siyasete uyandınyordu ben/... 1957'de CHP'nin kıl payıyla seçimleri kaybetmesi, 57 An- tep olaylanndaki tutuklama- lar, vaziyetalmazaruretinido- ğurdu. DemokratParti'nin ana- yasaya karşı gelişi üzerine ay- dınlann yaptığı güçbirliği be- ni partiye itti. Seçimlere itiraz ve ötekileri savunma işi üze- rime düştü. Cemil Cahit Gü- zelbey, Nail Bi|en, Refık Da- niş, Cemil Sait Barlas, Se- lim Kahraman tutuklananlar arasındaydı. Bunlardostlanm ve meslektaşlanmdı. Bu olay bardağı taşıran damla oldu. Partiye girdim. Zaten gelişen olaylar bu girişi hazırtamıştı. En yoğun politikayı Tahkikat Komisyonu kurulması ve ça- tışması sırasındayaptık. Yasak olduğu halde toplandık, be- yannameler dağıttık. 1 Mayıs 1960'ta tutuklamalaroldu, on- ları savunduk. Ama ne mahal- li ne genel seçım/erde aday fı- lan olmadım. 1965 yılında partiden aynl- dım. Hükümet edişi sırasında ödüncü (tavizci) buldum Halk Partisi'ni. 60'tan sonra ekono- mik sorunlarsu yüzüne çıkmış- tı. Şimdi düşündüğümde, 1957-60 arasındaki çalışmala- nmız bana komik geliyor. Ana- yasa değişikliği, sorunların çö- zümlenmesine yaramıyordu. CHP'den, ümidi kestiğim için aynldım. Ben parti içinde ya- bancılaşarakpartiye zaraıiı olu- yorum. Hemen eleştirmeye başlıyorum." O zamanlar, Türkiye'de çok partili siyasete geçildikten son- ra hukukçulann ve özellikle ayukatların TBMM'de en ge- niş oranlaria temsil edilen mes- lek grubu oluşu ilgimi çekiyor- du. Weber'in, hukukçuyu de- mokrasinin vazgeçilmez un- suru ve modern politikacının prototipi saydığını okumuş- tum. F. Frey gibi bazı yazarlar bunu, "siyasal bakımdan ge- lişmekte olan bir parlamenter sistem" diye niteledikleri Tür- kiye'de uzun tecrübelere sa- hip Batı pariamentolanyla ilginç bir kesişme noktası olarak be- timliyorlardı. Orhan Barlas'a, avukatlann yerel ve ulusal dü- zeyde politikayla ilgilenmele- ri konusundaki düşüncelerini sormuştum. "Hukuk, düzeni devam ettirmeye yarar" diyor- du, "Hukukçunun menfaatı deyletin işlemesiyle ilgili oluyor, düzenin korunmasıyla. Şiya- setin temeli ise deyrimciliktir. Ben, bu ikisi Türkiye'de nasıl bağdaşıyor anlamıyorum as- lında. Ama Türkiye'nin yapı- sında kanımca bir devlet, birde buna yabancı duran halk var. Halk, aracı olarak kullanıyor avukatı. Birtüralışveriş... Va- tandaş işini gördürüyor ayu- kata, karşılığında oyunu veriyor. Avukatlariyikazanmıyoriar. Ge- nellikle mebuslukta alınan pa- ra, avukatlıkta kazanılandan iyi. Bu da milletvekili maaşını çe- kici hale getiriyor. Avukat bü- yür büyür de mebus olur, baş- ka ne olur? Politikayla uğraşmak, avu- katlıkta kazancı desteklemeye de yardım ediyor. İlk hızı veri- yor en azından... Davalannı genellikle parti başkanlanna götürürierköylüler. BugünAn- tep'te gerek CHP'nin gerek AP'nin il başkanlan avukattır. Hatia parti yönetim kurulu üye- leri de bundan yararianıyor- lar Sonra, mahkeme hayatı- nın esnekliği, adam adama münasebetlerin uzunluğu, dertleri papltılı dile getirme... Devletle ilişki kurma bakımın- dan güçlü olrna... Karşılaştığı adamın dilinden anlama... Bunlar avukata siyasette bir- takım avantajlar sağlıyor. Sa- vunma sanatmı biliyor. Ama 'Keşke ben de hukukçu ol- saydım, daha iyi yapardım şu politikayı' derlerse de yanlış! Ben ceza davalannı seviyo- rum. Hukuk davalarında ege- men çevrenin adamı olmak zo- rundasınız. ötekinde ezilmişin yanındasınız. Sanat tarafı da fazla. Ceza avukatı daha atak olabilir. Bunlar da siyasal yön alışa neden oluyor." Sanatın, edebiyatın, eleştiri- nin, ezilmişin savunmanı olan sevgili Orhan Barlas, gecike- rek de olsa size uğurlar olsun, ışıklar olsun, diyorum. (*) M. Tan, Meslek Olarak Hukuk ve Siyasette Hukukçu, TODAİE Yay., Ankara, 1972. HAYVANLAR ISMAIL GVLCEÇ ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACl HARBİ SEMİH POROY semihporoy(&yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇI TARlHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 18 Ocak V/ashmghn D.C.'deki A8O Seıtafo bînası AMERİKA 2OZ4AT/ 7ANIMIYOR- 1327'P£ 8U6ÜM,L0H ANLAŞMS, C BİRLeÇİK OEVlETl&tİ PARiAMENTÜSUHPA DEDİLDİ- ABD, TTJRKİYE İLE, OSMAHU T/'NP£H AUUAKI PemOLAYÜICAUIOAII^O NERLİK ÇAUŞMALARI V£ &ZMŞHİSTAH SOflUUÜ NEPEMYLE li&İLeNiroeoü- ÖZBUJICLB, MAH~ DASI AUTINDA KURULMASI PL4AİLANAN ÖZERH 8İR. E8MEUİS7AH DEVLETİ ÜZERİNDE ISRAK- LA DURuyOROU. 24- 7EMKAUZ 1923'TŞ İM2A- LANMIŞ OLAN LO2AN ANTLAŞMASt İSE, SEVR ANTLAŞlAASlNI HÜKÜMSÜZ 8'HAKAN MADOE- LEfSİYLE VE GETİROİ6İ POÜTİtL SAĞIMSlZ- UKLA, TÜRKİYE'YE, AZJULIKJ-A& OEMETLE- ME HAKKI TAHlYOR,AYfUCALIKLA&l KAL- D/gfYORC>Ü.. T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ H A K İ M L İ Ğ İ ' N D E N DosyaNo: 1999/182 Davacı ÎSKİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalı Ismail Yurtbay aleyhine açılan itirazvn iptali davasında: Davacı vekili tarafından mahkememize verilen 25.3.1999 tarihlı düekçesi ile davacıraüvekkilininalacağının tahsili için Bakırköy 1. tcra Mü- dürlüğü'nde ilamsız takip yaptıklannı, borçlunun bu takibe itiraz ettiğini ve durdurduğunu, bu nedenle borçlunun itirazuun iptaline, takibin de- vamına, alacağrn %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazmiaatıaa mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiş olup; Halen Haznedar Mahallesi Şevketdağ Cad. No. 34 D.2 Güngören/İstanbul adresinde ikamet ettiği bildirilen davalı İsmail Yurtbay'a çıkartı- lan davetiyelerin bila tebliğ iade edildiği ve zabıtaca yaptmlan araştırma sonucu davalımn adresinin meçhul bulunduğu anlaşıldığından adı ge- çene ilanen tebligat yapılmasına karar verilmekle davalı İsmail Yurtbay'ın duruşma günü olan 9.2.2000 günü saat 10.00'da mahkememizde bizzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi takdirde hakkımzda HUMK'nun 213 ve müteakip maddeleri gere- ğince duruşmamn gıyabınızda yapılacağı ve karar verileceği hususu tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 13.1.2000 Basın: 1691 GÖRÜŞ SACtT SOMEL EmekliElçi Nükleer Santral Asla! Daha nükleer santralı kunmadan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nda(TAEK) yapılan bir ihmalin so- nucu ilk nükleer kazayı yaşadık. Yabancı uzman- lar, Ikitelli'de iki nükleer izotopun hurda olarak pı- yasaya sürülmesini, en yüksek risk düzeyinde olan 3 numara ile sınıflandırıyorlar (1). Kaybolan iki izotoptan birisi hâlâ bulunamadı. Nasıl bulu- nabileceği bilinmiyor. Şimdi de hükümetimiz ye- ni nükleer santrallar kurma peşinde. Memleketimizin yüzde 92'sinin deprem bölge- si olduğu daha 1985 yılındaTBMM'de resmen açık- landı (2). Ülkemizin bu özelliği nedeniyle, yalnız Türk profesörler değil, Batılı uzmanlar da Türki- ye'de kurulacak bir nükleer santralın felaketle so- nuçlanacağı hakkında hükümetimizi uyardılar (3). Son 10 yıl içinde dünyada 2 bin nükleer kaza ol- du. Batılılar bütün gayretlerine karşın kazalan ön- leyemediler. Ellerinde de ne yapacaklannı bileme- dikleri 500 bin ton nükleer atık birikti. Bunun üze- rine artık kendi ülkelerinde nükleer santral kurul- masından vazgeçtiler. Mevcutlan da peyderpey tasfiye ediyorlar. Ancak, nükleer santralları sök- mek, kurmaktan çok daha pahalıya geliyormuş. Şimdi onu da ucuza mal etmenin yolunu bulmuş- lar. USA adlı Amerikan gazetesi, "2010yılına ka- dar sökülecek santrallann parçalannın deniz aşı- n ülkelere ihraç edilerek santrallann sökülmesinin ucuza getirileceğini" yazmış (4). Bu da bize, Ba- tılıların nükleer santral satmaya neden bu kadar hevesli olduklarını anlatmaktadır. Peki, Batılı ülkelerin vebadan kaçar gibi kaç- tıklan bir şeyi almaya biz niçin bu kadar hevesli- yiz? Türkiye'de kaynaklanmızın yeterince kullanılma- dığı en yetkili ağızlardan söyleniyor. TBMM'ye, mevcut enerjimizin gereksinimleri- mizin de üstünde olduğu hakkında bir rapor da verilmiş (5). Bundan başka ihalelere katılan NPt Ortaklığı Başkanı Ulrich Fisher. "Biz ille de Tür- kiye'de nükleer santral yapalım demiyoruz. Ter- mik santral da yapanz, güneş santralı da. Ama siz nükleer santral istiyorsunuz" diyor. Bir an için, bütün uzmanlanmızın verdikleri ra-.- porlann ve sundukları rakamların yanlış olduğu- nu ve yeni enerji kaynaklanna gereksinimimiz bu- lunduğunu kabul edelim; elde bu kadar olanak varken, nükleer enerjide ısrarla Türk toplumunu tehlikeye atmanın anlamı var mı? Eğer bu kara- rın başka bir nedeni var ise mutlaka Türk toplu- muna açıklanması gerekir. Çünkü kimsenin key- fi bir kararla halkımızın hayatını tehlikeye atma- ya hakkı yoktur. (1) Hürriyet, 3.2.1999. (2) TBMM Tutanaklan, 2.5.1985 (3) Cumhuriyet, 26.9.1998 (4)Dr. TanaySıtkı Uyar, Cumhuriyet, 17.8.1998 (5) Cumhuriyet, 5.11.1999 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: "| 2 3 4 5 6 7 8 1/ Göktaş). 2/ Süzgeç, kevgir. 3/ Pirinci kabu- ğundanayırmak ya da bulgur 3 dövmek için kullanılan di- bek... Kar firtı- nası. 4/ Işaret... Hizlı bir trafık akımı sağlamak için yapılmış, çift yönlü geniş ° yol. 5/Yüz met- g rekaretutannda yüzey ölçüsü birimi... "Sen ki bülbül gül içün ^ — edersinbî-derd"(Ne- dım) 6/ Ayakkabı kah- * bınınçapı...Kent. 7/Kü- 3 çûkeıkekkardeş... "Do- 4 ğar — midelerden nur c topu ihtilaller" (F.N. ^ Çamlıbel).8/Fiyaka,ca- 6 ka... Motif. 9/ Şii mez- 7 hebinde belli başlı din- g selliderlere verilen şeref „ unvanı. YUKARIDAM AŞAĞIYA: 1/ Normalden daha küçük boyda bir at cinsi. II Acıklı... "Gülsin —": Piyanistimiz. 3/ Ruh... Öngün. 4/ Devlet büyüklerini yolculuklan sırasında koruyankonvoy Kö- pek. 5/ Bilgisiz, kültürsüz kimse... Bir haber ajansının simgesi. 6/ Genellikle boynuz ya da hayvan başı biçimin- de yapılmış antik içki kabı... Sahra. 7/ Yumurtadan yeni çıkmış ve henüz ayaklan oluşmamış yavru kurbağa... Lübnan'ın plaka işareti. 8/ Bir halatla makaralardan oluş- turulan ve agıı cisimleri kaldırmaya yarayan donanım. 9/ Boyalann inceltilmesinde kullanılansıvı... Yan mem- nunluk belirten bir ünlem. İLAN T.C. ANKARA GÂYRİMENKUL „ .. ŞATlŞİCRA MUDURLUĞU'NDEN KIYMET TAKDtR R^\PORUNUN tLANEN TEBLİĞİ 1999/171 l.Ş. Ankara, 17. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 29.6.1999 tarih ve 1997/56 esas 1999/722 karar sa- yılı ilamı ile, satılmak suretiyle hissedarlar arasın- daki ortaklığın giderib^esine karar verilen, Anka- ra, Çankaya ilçesi, Balg a t Mahallesi'nde köy üstü mevkii 6914 ada 13 Humarah parseli teşkil eden 784 m2 miktanndaki z^imın satışına ilişkin olarak yapılan takip nedeniylç, gayrimenkulün satışa esas kıymet takdiri yapılmış 0 İ U P ) bilirkişilerce tanzim olunan 7.12.1999 taHhij r a p o r l a g a y r i m e n k u l e 65.263.791.570 TL. takdir edilmis olup, hissedar- lardan Mehmet oğlu S;,tılmış Özcan'ın adresi tespit edilemediğinden adın^ iianen t e b l i g a t y a p l l n ı a 8 1 I l a karar verilmiştir. Karar gereğince histedar Saöhnış Özcan'm işbu ilanm yayımı tarihindtn itibaren 7 günlük yasal sü- reye ilaveten 15 gün K toplam 22 gün içinde varsa ıtirazını ilgili mercie yipması, olmadığı takdirde bu süre sonunda kıymet Ukdirinin kesinleşmiş sayıla- cağı, kıymet takdir raoorunun tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunır. 28.12.1999 1363 t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle