23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 0CAK2000SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ /ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 13 Uzantar da sayısal yayıncılıkta • ANKARA (ANKA)- Doğan Grubu'ndan sonra Uzan ailesi de sayısal televizyon yayıncılığı için kollan sıvadı. Uzan Grubu, bu amaçla Star Digital Interaktif Yazılım ve Hizmet AŞ adıyla bir şirket kurdu. 5 milyar lira olarak belirlenen şirket sermayesinde Murat Hakan Uzan ile Cem Cengiz Uzan yüzde 39.4'er pay alırken Ayşegül Akay yüzde 20 pay edindi. ISOheyeti EceyrTle göpüştü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit ile görüşen Istanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Hüsamettin Kavi, gümrüklerde bilgi altyapısı oluşturulması, Merkez Bankası'nın (MB) 2000 yılında uygulamayı planladığı programın Hazine ve maliye tarafmdan da şeffaf programlarla desteklenmesini istedi. Kavi, Türkiye'nin son yıllarda ağır bedelinı ödediğı sıyası istikrarsızhğa artık tahammül kalmadığını kaydetti. Stand-by uyum çalışmaları • ANKARA (AA)- Hazine Müsteşarlığı, stand-by'a uyum çerçevesinde, bu haftadan itibaren kamu bankalan ve KİT'lerle toplantılar yapmaya başlayacak. Toplantılarda, ilgili kuruluşlann IMF'ye verilen 'Niyet Mektubu'nun tüm prensiplerine uymalan istenecek. Hazine yetkilileri, KİT yöneticilerine stand-by ve 'Niyet Mektubu'nun gerekleri konusunda bilgi verecek ÇAYKÜR'un takiit savaşımı • RİZE(AA)-Çay Işletmelen Genel Müdürlüğu (ÇAYKUR), kuru çay iç satışlannı artnrmak amacıyla taklitçi firmalarla yaptığı mücadeleyi gazete ilanlanyla sürdürüyor. ÇAYKUR, 1985 yılından beri 80 ilde taklitçi firmalarla başlattığı mücadele kampanyasında istediği sonucu elde edemeyince, gazetelere verdiği ilanla ÇAYKUR çaylannı alırken hologram euketıne dikkat edilmesini istiyor. TÜBÎTAK raporunda kurumun satışmın ulusal güvenliği tehlikeye sokacağı belirtildi 4 Telekom'ıın satışı yanhş'BANUSALMAN ANKARA-TÜBlTAK'ın Türkiye Ulu- sal Enformasyon Altyapısı Ana Planı (TU- ENA) birimi tarafından hazırlanan Tele- kom raporu, TBMM'de göriişülmekte olan kurumun saüşına ilişkin tasarının Türki- ye'nin çıkarlanna ters düştügünü ortaya koy- du. Raporda, stratejik yatınmcılar olarak adlandınlan yabancı sermayeli dev tekel- lerin, az hisseyle bile Telekom'un kontro- lünü ele geçirecekleri uyansına yer veri- lirken, tasannın anayasaya aykırılık kay- gılan oluşturduğu da kaydedildi. Raporda, "kendigelis.mişlikdüzeyinde- ki ülkelerie karşdaştınldığında telefon hiz- metinin vaygınlığı açısından en başanlı iş- letici" olarak nıtelendırilen Türk Teleko- münıkasyon AŞ'nin öncü rolünü sürdür- mesi gerektiği vurgulandı. TUENA'nın "Türk Telekom'un Özeüeş- tirümesi Çerçevesindeki Önerfler" raporun- da, Telekom'un satışuıa ilişkin yasa tasa- nsının yabancı bir danışmanlık fırmasının tespitlen doğrultusunda "kısa dönemli he- deflere uygun" olarak hazırlandığı, ancak anayasaya aykınlık kaygılan yaratmasının yanında bilgi toplumu hedeflerine ulaşma- yı esas alan yaklaşımdan uzak olduğu vur- gulandı. Temel hizmet kapsamı Raporda, bilgi toplumuna geçiş ve en- formasyon altyapı ınşası açısından Tele- kom'a öncülük rolü düştüğü vurgulanarak "Altyapuıın kurulmasında öncülük, dü- zenleyici ortamın ve Türk Telekom'un et- kinliğine bağlı olacakür. Ulkemizin ulus- lararası taahhütlerine uygun şekilde ol- mak kaydıyla Türk Telekom'un kontrolü- nün kaybedilmemesi, hem milli güvenlik, 'ÖzeUeştirmekamuyarannad^U' gg£ JS&JZSS İstanbtdŞubesiveTfikeikileriKcHiımaDera^ Telekom'un özeUeştirilmesinin kamunun değiL, bazı çokuluslu şirketlerin yaranna olduğunu savunarak ülkedeki ekonomik çöküntünün, kanıu birikimlerinin tamamen kâr manüğryla hareket eden şirketlere saülmasıyla engellenemeyeceğini ifade ettiler. jeoekonomik ve jeopotitik hem de ana p- lanın altyapı planlanlamasında kabul edi- len bilgi toplumu hedefınin bir gereğidir" denildi. TUENA çalışmasında Internet proto- kollerini kullanacak olan enformasyon alt- yapısının temel hizmet olarak tanımlanma- sı gerektiği, yalnızca bu temel hizmet üze- rinden verilecek katma değerli hizmetle- rin özel sektörün rekabetine açılabileceği belirtildi. TÜBlTAK'ın raporunda Türk Tele- kom'un Türkiye'de bir üretim temeli ve teknolojik birikim ortaya çıkardığı, yeni dönemde de fırsatlann yakalanabilmesi için bu yapının sürdürülmesi gerektiği vur- gulandı. Stratejik yatınmcılann çoğunluğunu dev fırmalann oluşturduğu anlatılan rapor- da, "Bu stratejik müttefiklikieinde olan ve- ya telekomünikasyon işleticileri çeşitli ül- kelerde ve özellikle gelişmekte olan ülke- lerde,özefleştirflmekte olan işleticüerin his- selerini satm alma yoluna gitnıektcdirler. Bu ülkelerde belli bir hisse karşıbğında yö- netim hakkı aündığuıda. dünya çapında- ki işleri için bir ayak daha oluşturmuş ol- maktadırlar" saptaması dikkat çektı. Ra- porda yer alan diğer saptamalar şöyle: • Anayasa'nın 128. maddesinde "kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görev- hUeri elryle yürütülür" hükmü karşısında kamu tüzel kişüiğıne haiz Türk Telekom'un bazı personelinin memur ve kamu görev- lisi olması gerekir. • Telekomünikasyon Kurumu'nun gö- rev ve yetkileri arasında "teknik, ekono- mik ve sosyal ihtiyaçlara, kamu yaranna, müü güvenlik ihtiyaçlanna uygun poütika ohışturması'' ılkesı yer almıyor. Oysa ulu- sal enformasyon altyapısı bu hedeflere göre oluşturulmalı. • ABD, lngiltere ve Japonya'daki dere- gülasyon sürecine ilişkin bilimsel çalışma- lar, pazar rekabetının telekomünikasyon iş- leticilerinin kullanıcı sayısını genişletme- leri ve yeni hizmetleri kalkınmada geri kalmış yörelere götürmeleri için bir özen- dirme getirmediği sonucuna varmakta. Ağın aşın parçalanmasını engelleyecek politikalar üretilmeli. Çok parçalı yapı- larda, güvenlik, dayanıklılık ve uyum so- runlan her zaman ortaya çıkmaktadır. • Gelişmekte olan üİkeler, telekomüni- kasyon politikalanyla diğer politika oluş- turma alanlaruıı (ekonomik, toplumsal, sanayi, anti-tröst gibi) birbiriyle sıkıca iliş- kilendirmeli. 'Ödenebflir ücretie erişim' • Evrensel hizmet politikalan denilen "adil ve yaygın kamu hizmeti herkese, her zaman, her yerde ödenebilir ücreüerk eri- şim sağlanması" ılkesi yer almıyor. • Kurul, UJaşürma Bakanlığı'nın 6 aday, DPT'nin, TÜBlTAK'ın bağlı olduğu dev- let bakanlıklan, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklannın 2' şer aday önerisi üzerin- den Bakanlar Kurulu'nca atanacak 7 ki- şiden oluşabilir. (TBMM'deki tasanda ise piyasadaki şirketler kurulda söz sahibi ya- pılıyor.) • Kurum oluşturulurken, haberleşme sistemlerinde telsiz teknolojilerinin öne- minin artması ve televizyon niteliğindeki eğlence hizmetlerinin sabit şebekeler üze- rinden de verilmesi karşısında ortaya çı- kan düzenleme problemlerini daha kolay çözümlemeyi hedeflemeli. RTÜKBaşkan Yardımcısı Şevki Göğüsger, yayıncılıkta tekelleşmeye karşı uyardı 'Medya, ihalelere girmemeli'BAHAR TANRISE VER ANKARA - Radyo ve Televiz- yon Üst Kurulu (RTÜK) Başkan Yardımcısı Şevki Göğüsger, kâğıt üzerinde radyo ve televizyon alamn- da tekel bulunmadığmı belirterek "Ama bir kişi televizyon satıyor, bir tnsjde alıyor. Birbirimi/i kandınv o- °nfe* t ae'dF. l GS'ğuSğÖf, RTÜK'ünya- yffi kuruluşlannın hisse paylanna iliş- kin kendilerine verdiği bilgiyi esas kabul etmekzorunda kaldığını söy- ledi. Medya kuruluşlannın devlet- ten ihale ahnaması gerektiğini vur- gulayan Göğüsger, sayısal yayıncı- hğın tekelleşmede basamak olduğu- nu belirtti. RTÜK Başkan Yardımcısı Gö- ğüsger, yayın kuruluşlannın kayıt- lannda kimsenin yüzde 10'dan faz- la hissesı görünmediğine dikkat çekti. Gazete. radyo ya da televiz- yon şirketlerinin aynı kişinin teke- linde bulunmaması gerektiğini be- hrten Göğüsger."Yaym kuruluşu ise baskı gücü etindedemektir. Ulke ge- nelinde yayın yapan kuruluşlar, hat- ta gazete şirketleri devlet ihaleleri- ne girmemeli, devletten ihale alma- maİLYerdbff televizyon dayerelbaz- daki ihalelere girememeli" dedi. Şevki Göğüsger, RTÜK'ün yayın kuruluşlannın kayıtlannda incele- me yapma yetkisi bulunmadığına işa- ret etti. Radyo ve Televizyonlann Ku- ruluş ve Yayınlan Haklonda Ya- sa'nın değıştınlmesı yönünde ikti- dar partılen mületvekillerinden oluş- nırulah korflisyönun üyesi DSP'H Erol Al da, yayın kuruluşlanndaki hisselerin kâğıt üzerinde görünen ki- şüere ait olmadığına dikkat çekü. Al, medyanın devlet ihalelerine giri- şindekı yüzde 10 barajında deği- şiklik öngörülmediğinı belırtirken "Siz onu koysamz da ko>masaıuz da bahsettiğiniz kişikr o ihalelere gire- bfliyorlar'' dedi. Ancak, hüküme- tın ANAP kanadı, devlet ihaleleri- ne gınştekı barajının kaldınlması için , kuljş.f^iyetleriniyürütüyor. „ î>oç. I>. Nuriart lnan, Time War- ner ile American Online'uı birleş- mesini rekabet hukuku açısından değerlendirdi. Inan, Rekabet Ku- rumu'nun birleşme ve de\Tabnaya ilişkin tebliğine göre, "bnieşenşir- kederin birleştikleri alanda pi\ asa pa> lan yüzde 25'i geçiyorsa ve ayn avn iki şirketin ciroları 25 rrilvon tt- rajı geçhorsa birleşme >« devral- ma için kurula başvurulması gerek- tiğini'' anımsattı. tnan, izin verilip yçrijmsnıeşının kurulun takdirine kaldığını, ancak piyasada rekabet önemli ölçüde bozulacaksa birleş- me ya da devralmaya izin verilme- dığinı kaydetti. RekabetihlaUerigündemde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Medya, Re- kabet Kurulu'nun açtığı rekabet ihlali davaların- da sözlü savunma verecek. Medya Pazariama AŞ (MEPAŞ) ile Birleşik Medya Pazariama AŞ'nin (BİMAŞ) birbirleri hakkındayaptıklan rekabet ih- lali şikâyetleri üzerine yürütülen soruşturmalar- da her iki şirket de bugün savunma yapacak. Rekabet Kurulu, 9 Mart 1998 tarihinde ön araş- tırma karannın ardmdan verilen raporlan incele- yerek 25 Haziran 1998 tarihli toplannsında BİMAŞ ve MEPAŞ hakkmda rekabet ihlali iddiasıyla il- gili soruşturma açtırmıştı. SATEL Sabah Prodüksiyon ve DTV'nin Bl- MAŞ'ı kurarak MEPAŞ'm faaliyetlerini zorlaş- tırdıklan televizyon reklam piyasasmda rekabeti suurlayıcı uygulamaları hakkında soruşturma açılmıştı. BİMAŞ'm başvurusu üzerine de ME- PAŞ'ın BlMAŞ'ı piyasa dışına çıkarmayı amaç- layan fıyat uygulamalan nedeniyle soruşturma açılmıştı. ABD Senatosu Birleşme mercek altında WASHINGTON (AA) - ABD'de buyıl yapüacak baş- kanlık seçiminin adaylann- dan Cumhuriyetçi Parti Se- natörü John McCain, ABD'nin en büyük Internet şirketi America Online (AOL) ile medya devi Time Warner'ın birleşmesinden tüketici adına kaygı duydu- ğunu ve konunun Senato'da inceleneceğini bildirdi. McCain, tarihinen büyük şirket evüliği olan AOL- Ti- me Warner birleşmesinin, başka benzer birleşmelere de zemin hazırlayacağını ve sonunda tüketicinin zarar göreceğini söyledL , YEŞİLŞEHİR'INTEMELİNİATMIŞTI Demirel'in tanmda çifte standardı İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sonu Gelnriyor Medyada işçi haberleri çok uzun bir zamandan bu yana sadece ve sadece yeni hak kısıtlama pro- jeleri olarak yer alıyor. Hemen her gün sosyal gü- venlik haklanna ilişkin yeni kısrtlamalan hedef alan bir tasandan söz edıliyor. Özel emeklilik, özel sağ- lık projeleri "ekgönüllü sigorta sistemleri" olarak al- lanıp pullanıyor; sermaye, siyasi iktidarlar, IMFtali- matlan doğrultusunda SSK'nin işini bitirmenin yol- lannı anyorlar. En son olarak da yine, güdük bir işsizlik sigorta- sı oluşturulması bahanesiyle kıdem tazminatının kaldınlması projesi gündeme geldi. Sermaye cep- hesi, 12 Eylül artı küreselleşme ile sürekli kazanıl- mış işçi haklannda geriye gidişe doymuyor. Kaza- nılmış haklardan geriye gidişin sonu gelmiyor. 7'li sivil inisiyatif, Türk-iş, DİSK, Hak-lş, TİSK, TOBB, TESK, TZOB başkanlan bugün biraraya ge- lip Ekonomik ve Sosyal Konsey'in işletilmesi, sivil- leştirilmesine ilişkin tamamlanmış uzmanlar çalış- malarını değerlendireceklermiş. Görüntüye bakılır- sa çok demokratik bir gelişme. Işçi-işveren taraflar hükümetleri, bürokrasiyi aşarak, Türkiye'dedemok- ratikleşmeye, sivilleşmeye yönelik öncülük yapıyor- lar. Işçi-işveren ilişkilerinin düzenlenmesinde, taraf- lar olarak sorunlan çözmede belli bir olgunluğa ulaş- tıklan izlenimini veriyorlar. Işverenlerin zenginler kulübü olarak da bilinen ör- gütü TÜSİAD daha da ileri bir çizgi çiziyor. Anaya- sanın demokratikleşmesinde, demokratik değerie- rin benimsenmesinde Türkiye'de öncü örgüt oldu- ğu imajını, uzmanlanna hazırlattığı, gerçekten 1982 Anayasası'nın çok ilerisinde önerileri ile veriyor. (Ye- ri gelmişken, TÜSlAD'ın demokratik anayasa tasa- nsının hazırlanmasının baş miman Prof. Bülent Ta- nör'e teşekkür edelim.) Tabii yine yeri gelmişken yasaklı, Türkiye'nin in- san haklan, demokrasi ayıbı 1982 Anayasası'nın, özel- likle sendikal haklara ilişkin yasaklannın mimarlan- nın işveren örgütleri, TİSK ve TÜSİAD olduğunu da unutmamalıyız. Türk-lş'in 1980'li yıllarda hazırlanmış, 1982 Anayasası'nı eleştiren yazılı belgelerinde, bu anayasaya giren yasaklann işveren örgütlerinin dik- te ettirdiği maddeler olduğu bir bir kanıtlanmıştır. Yanlıştan dönme, doğru için öncülük yapma şüp- hesiz saygı ve takdir gerektiriyor. Ancak yeni ana- yasa çalışmasında, AB üyeliği, kimi çağdaş yaşa- ma ilişkin pek çok konuda bugün demokratik çizgi çizen işveren örgütleri, işçi haklan gündeme geldi- ğinde "daha da geriye" demekten geri kalmıyor. Dün bir sendikal alanda uzman dost, Ankara'dan 8'inci 5 yıllık plan için hazırlanmış işveren önerileri- nin özel ihtisas komisyonu raporundan kimi bölüm- ler okudu. Olacak gibi değil. Işverenler ağızlanndan düşümnedikleri esnek çalışma modeli içinde, iş ya- sasında yerieşik çalışma sürelerinden başlayarak bir- çok işçi hakkının yeniden budanmasını istiyoriar. Tabii ki bu önerilerin bütünü, daha ucuz işçilik an- lamındayasal güvencelerin ortadan kaldınlması an- lamına geliyor ve tabii ki kıdem tazminatının orta- dan kaldınlması, işverenlerin asla vazgeçmedikleri istemleri arasında yer alıyor. 8'inci 5 yıllık planın özel ihtisas komisyonu rapo- runun kolektif iş hukuk na ilişkin işveren önerileri- nir» arasında ise toplusözleşme ve özellikle grev hakkının nerede ise hiç kullanılamaması yönünde yeni öneriler var. 1982 Anayasası ve 2821 ile 2822 sayılı sendikal yasalardan gelen yasaklar yetme- miş. Işyerterinde sözleşmeden elde edilen haklar- dan sendikasız işçilerin yararlandınlmasından baş- layan, zaten işletilemeyen teşmili ortadan kaldıran, grevi çok zordan "hiç yapılamaz" kılacak pek çok yeni öneri var. Grev sırasında grevci işçilerin yerine içeriden ve dışandan başka işçi çahştınlabilmesi, her aşamada, grev devam ederken bile oylama ile gre- vi ortadan kaldırma türünden yeni yasal düzenle- melere ne dersiniz? Sizin, benim ne dediğimiz çok önemli değil. Ya- nn işverenlerle bir masada, "insan haklan, demok- ratikleşme, sivilleşme" adına bir araya gelecek Türk- Iş, DİSK, Hak-iş'in başkanlan nediyorlar? Işveren- lerin başkanlan "güdük sendikal haklan bile çok görmeyi, yeni demokratik, çağdaş imajlan ile nasıl buluşturuyor, açıklıyorlar" dersiniz?.. sukransoner(a yahoo.com LEVENT GENCELLİ BURSA - Cumhurbaşkaru Sü- kyman Demirel'in Türkiye Zira- atçiler Derneği'nin düzenlediği "Türkiye'de Tarun Topraklannın Amaç Dışı Kullannnı" sempozyu- munda yaptığı konuşma Bursa'da tarhşma yarattı. Demirel'in, sem- pozyumda "5-6. smıf arazi durur- ken 1. sınıf arazi üzerine sanayi ve jehir kurmamak gerek" sözlerini anımsatan çevreciler, Demirerin Cavh Çağlar'uı 1. sınıf tanm top- rağına yaptırdığı, planlanyla ruh- satlannın iptal edildiği Yeşilşehir Toplu Konutlan'nuı temelini at- masuıı çifte standart olarak değer- lendirdiler. Bursa'nın en verimli tanm top- raklannı bünyesinde banndıran De- mirtaş beldesi için 15 bin konut olarak planlanan Yeşilşehir'in ya- punına TMMOB'ye bağlı odalar- la Bursa Barosu ve ANAP Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır karşı çıkmış, idare mahkemelerine dava açmışlar ve Yeşilşehir'e izin veren Demirtaş beldesinin kararla- n iptal edümişti. Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel. iptal kararlanna karşın 7 Eylül 1997'de Bursa'ya gelerek Yeşilşehir'in temelini at- mıştı. Demirel, temel atma töre- ninde, Türkiye'nin giydiği elbise- nin bugün dar geldiğini, yeni elbi- seler dikihnesi gerektiğini vurgu- lamıştı. Cavit Çağlar'a ait Olay ga- zetesinde Demirerin Yeşilşehir'le ilgili sözleri şöyle yer almıştı: "Cumhurbaşkanı Demirel, Ye- şilşehir'de 15 bin konutluk bir kent yapüdığını, Yeşilşehir'in disipün içerisinde bü>üyen 21. asra yakışır şeldlde büvüyen yeıiere örnek ola- cağuu ifade ederek' Yeşilşehir 21. asnn şehri olacak' dedL" Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel, 1. sınıf tanm topragına yapd- dığı, ova koruma alanında kaldığı ve korunması gereken tanm topra- ğı olduğu mahkeme kararlannda dile getirilen Yeşilşehir'in temel atma törenine gehneden önce Bur- sa'daki duyarii kişi ve gruplarca uyanlmıştı. Bursa Barosu'nun ön- derliğinde Cumhurbaşkanı Demi- rel'e yapılan yazılı başvunıda mah- keme karanyla hukuk dışı duruma gelen Yeşilşehir'in temel atması- na katümaması istenmişti. Bursalı çevreciler Demirel'in mahkeme kararlanyla da tescil edi- len 1. sınıf tanm toprağma 15 bin konutluk Yeşilşehir temelini atma- sını ve önceki gün Tarun Toprak- lannın Amaç Dışı Kullanımı Sem- pozyumu'nda yaptığı konuşmanın tarihi iki olay olduğunu öne sürü- yorlar. Cumhurbaşkanı Demirerintanm topraklanrun korunmasını istediği konuşmasmda Bursa Ovasf ndaki yapılaşmayı gündeme getirdiğini anımsatan çevreciler. "Sayın Cum- hurbaşkanı ovayerineyamaçlara ev yapümasını önerijTir. Ama 1997'de Bursahlann itira/ına. mahkemeka- rarlanna karşın 15 bin konutluk Yeşilşehir'in ovada yapümasını teş- vik etmişti. Bu çelişki tarih içinde- ki yerini alacak ve gelecek kuşak- lara acı örnekler olarak gösterile- cektir" diye konuştular. Hoçta evlilik işsizlikgetiriyor tki şirket tarafından Londra Menkul Krymetler Borsası'na üetilen birleşme karanyla doğacak yeni şirketin piyasa değerirûn 114 milyar sterlin (182.4 mihar dolar) olacağı ve dünya ilaç pazannın yüzde 7J'ünü kt \ kontrol ** X edeceği befirtildL EkonomiServisi- tngiltere'nin iki büyük ilaç şirketi birleşerek sektörde dünyanın en büyük şirketini oluşturacaklannı açıkladılar. Glaxo Wellcome ile SmithKline Beecham'm birleşmesiyle işten çıkarmalann yaşanacağı belirtiliyor. İki şirketin yetkilileri, işten çıkarmalann kaçınılmaz olduğunu söylerken, Ingiliz sendikalan 15 bin çalışanın işine son verileceğinden endişe duyduklannı vurguladılar. tki şirket tarafından Londra Menkul Kıymetler Borsası'na iletilen birleşme karanyla doğacak yeni şirketin piyasa değerinin 114 milyar sterlin (182.4 milyar dolar) olacağı ve dünya ilaç pazannın yüzde 7.3'ünü kontrol edeceği belirtildi. Kesinleşmesi için ABD Federal Ticaret Komisyonu ile Avrupa Birliği'nin (AB) onayını alması gereken birleşmeyle oluşacak yeni şirketin hisselerinin yüzde 58.75'inin Glaxo'ya, yüzde 41.25'inin de SmithKline'a ait olacağı kaydedildi. Birleşmeyle birlikte, şirketlerin borsada işlem gören hisselerinde düşüş • Dünyanın en büyük ilaç şirketini oluşturacak Glaxo Wellcome ile SmithKline'ın Beecham 'evliliği', 15 bin çalışanı işinden edecek. yaşandı. Hisselerdeki düşüşün yöneticilerin maliyetleri kısma konusunda "yeterince sert" kararlar almasından kaynaklandığı belirtildi. Glaxo'nun gücünü, migren Uacı Imitrex ile astnn ve AIDS tedavilerinde etkili ilaçlan oluşturuyor. SmithKline'ın kozlan ise Augmentin adlı antibiyotik, depresyon ilacı Paxil ve yeni piyasaya sürdüğu diyabet ilacı Avandia. Son yıllarda ilaç sektöründe "dolu dizgin'* şirket birleşmesi ve ortaklıklan yaşanıyor. Uzmanlar, özellikle ilaç şirketlerin yeni üaçlann bulunması için çok büyük miktarlarda Ar- Ge harcama yaptıklarmı ve bu nedenle küresel pazarda rekabet edebihnek için birleşmeye gittiklerini ifade ediyorlar. Kararın, iş dünyasuun bütününe paralel olarak ilaç sektöründe devam eden şirket evlilikleri furyasınahız kazandırabileceği beUrtiliyor. Pharmacia&Upjohn ve Monsanto şirketleri de geçen günlerde birleşme planlan olduğunu duyururken Pzifer'in da Warner- Lambert'i almak istediğini belirtmişti. Devlet Bakanı Recep önal 'Fon bankalanna kaynak gelecek' Ekonomi Servisi - Eko- nomiden sorumlu Devlet Bakanı Recep OnaL kamu bankalan ile ilgili nihai he- defın özelleştirme olduğu- nu belirterek Tasamıf Mev- duatı Sigorta Fonu'na dev- redilen 5 bankanın satıla- bilmesi için bir miktar da- ha kaynak aktanlması ge- rektiğini söyledi. Önal, ban- kalara bugüne kadar 131 trilyon Türk Lirası banka- lann öz sermayesine mah- suben olmak üzere toplam 340 trilyon üra aktanldığı- nı kaydetti. IMF'nin des- teğiyle dış piyasalardan ge- lecek 1.5 milyar dolarlık kredinin kesinleştiğini be- lirten Önal, bu paranın ilk yansının da (750 milyon dolann) nisan ya da mayıs ayında alınacağını ve fon- daki bankalara aktanlaca- ğını ifade etti. 'Oyumm kurah' ~ _ Devlet Bakanı Recep Önal, Türkiye Genç Işa- damlan Derneği'nin (TÜ- GİAD) "Son Ekonomik Karariar, Uygulamalar ve Muhtemei Sonuçlan" baş- lıklı toplantısmda yapüğı konuşmada, kamu kesimi olarak enflasyonun dûsü- riümesinde ve temel den- geleri yeniden sağlaraada kararlı olduklannı belirte- rek, "Ozel kesimin de, oyu- nun kurauannın değiştiği- nin farkma varmış olması gerekiyor. Kamu finans- mamndabugüne kadariz- lenentutumve ahşümış fliş- kiler sona ermiştir'' dedi. Bakan Önal bundan son- ra Türkiye ekonomisinin, sahip olduğu potansiyelin açığa çıkmasına dönük ve çağdaş piyasa ekonomile- rinde geçerli kurallarla yö- netileceğini beürterek "Bu kalıba vetempoya ayakuy- duramayamann piyasalar tarafindan hızla dtşlanaca- ğnugöreceğiz'' dedi. Önal, özel sektöre eski alışkan- lıklara bağlı olarak fıyat belirlemeyi sürdürmeme uyansında bulundu. TÜSİAD Başkanı Er- kut Yücaoğlu ise davetli olarak katüdığı toplantıda, 57. hükümetin bugüne ka- dar özlenen vizyonu hazır- ladığinı dile getirerek bu re- forma kesüüikle inandık- lannı söyledi. Yücaoğlu, deprem ve eğitim dışında- ki harcamalann kısüması- nın zorunlu olduğunu öne sürdü. TÜGİAD Başkanı MuharremYıhnaz da Tür- kiye'nin liberal politikalar uygulamaya çalıştığı son 20 yıl içinde pek de mem- nuniyet verici bir noktaya varamadığını belirterek son 15 yılda teröre 100 milyar dolar, faize de 130 milyar dolar ödemiş hale gelin- mesinden en çok sabit ge- lirli halk kitlelerinin et- kilendiğinin altını çizdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle