Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2000 ÇARŞAMB,
10 D I Ş H A B E R L E R dishab@cumhuriyet.com.tr
PapancJreu
Öfkeli
Rumları
yatıştırdı
• Yunanistan
Dışişleri Bakanı, Rum
liderlerle, Simitis'in
Basın Danışmanı
Pandea'nın
konfederasyon tezini
destekleyen yazısını
ele aldı.
REŞATAKAR
LEFKOŞA - Yunanistan
Dışişleri Bakanı Yorgo
Papandreu, Kıbns
sorununun çözümüyle
ilgili ikinci tur
görüşmeleri öncesinde
Rum liderlerle
"muhtetnel çözüm
senaryolannı'' tartışn.
Rum kaynaklanndan elde
edilen bilgilere göre,
Papandreu'nun ele aldığı
konular arasında, KKTC
Cumhurbaşkam Rauf
Denktaş'ın
•*konfederasyon" önerisı
de bulunuyor. Yunanistan
Başbakanı Kostas
Simitis'in Basın
Danışmanı Yorgo
Pandea'nın,
konfederasyon önerisini
destekleyen makalesi
sonrasında öfkeli
demeçler veren Rum
liderlerini yumuşatmak
isteyen Papandreu'nun ilk
günkü temaslan yoğun
geçti. Papandreu ilk
görüşmesini Rum
Dışişlen Bakam
Yannakis Kasulides ile
yaptı. Papandreu, daha
sonra, konfederasyon
tezine karşı çıkan Rum
Temsılciler Meclisi
Başkanı Spiros Kipriyann
ile görüştü.
Papandreu'nun,
Kipriyanu'ya "ultısal
strateji" hakkında bılgı
vererek destek istediği
iddia ediliyor.
Rum Başpiskoposu
Hrisostoroos'un.
federasyona da karşı
çıktığmı bilen Papandreu
bugünkü ziyaretlerine
kiliseyi de ekledi.
'Yanhş anlaşıkhm'
Bu arada Sımıtıs'ın
damşmanı Pandea,
Eleftrotipia gazetesindeki
makalesinde
konfederasyonla ilgili
açıklamasımn yanlış
yorumlandığını söyledi.
Pandea, Rum haber
ajansına yaptığı
açıklamada, yazısmda
Atına ile Rum
yöneömınin belirlemış
olduğu tavn değiştirmeye
yönelik açıklamalarda
bulunmadığını kaydetti.
Papa'ya elestiri
Vatikan
huzursuz
ROMA(AA)-Alman
pıskopos Karl
Lehmann'ın "Papa istifa
edecek cesarete sâhip
otanak zorundadır"
şeklındekı sözleri, Vaükan
çevresinde huzursuzluk
yarattı. Lehmann, önceki
gün bir radyoya verdiği
demeçte, Hıristiyanlık
âlemınin basında güçlü.
dinamik, sağlıkü kışüerin
bulunması gerektiğıni dile
getirerek Papa II. Jeaa
Paul'ûn sağlık problemleri
yûzûnden görevine daha
fazla devam
edemeyeceğini ima
etmiştı. Vatikan, Alman
piskoposun açıklamalanna
resmi bir cevap
vermezken, Vatikan'ın
elçileriyle bir görüşme
yapan Papa. "ADah
bizden. gücûmüzün
üstünde hiçbir şey istemez.
Görevierünizi yerine
getinnek için gereken gücü
bize verir" dedı.
Dün bir basın
açıklaması yapan
Lehmann,
söylediklerinin yanlış
anlaşıldığuu belirterek
Papa'nın görevinden
aynhnasıyla ilgili
herhangi bir talepte
bulunmadığını bıldırdi.
Alman piskoposun yaptığı
açüdamalara Italyan
basını önceki gün ve dün
geniş yer ayınrken,
gazetelerde, Papa'nın
istifa etmesinin gerekıp
gerekmediği konusunda
tartışmalar yer aldı.
16 yıl boyunca iktidarda kalan CDU'da yolsuzluklann ardı arkası kesilmiyor
Almaııya toz dıımaıı
W.SchaeuWe
OŞMANÇUTSAY
GÜRAYOZ
FRANK-
FUKT-Hı-
ristiyanDe-
mokratBir-
lik (CDU)
Genel Baş-
kanı Wolf-
gang Scha-
euble'nin,
önceki gece
televizyonda, silah tüccan Kart-
heinz Schreiber'den partısi ıçin
bizzat 'ekfen bağış" aldığını ve bıı-
nun parti kayıtlannda.görünme-
diğini açıklaması Alman siya-
setinde bir bomba gibi patladı.
Schaeuble, Karlheinz Schre-
iber'den aldığı 100 bin markı
parti kasasına aktardığını söy-
ledi.
Schreiber'in nedenleri
16 yıl Ahnanya"nın başbakan-
lığmı yapan Heİmut Kohl'ün se-
lefı Wolfgang Schaeuble'nın, bu
açıklamayı, arnk gerçekleri gizle-
menın mümkün olmadığının orta-
ya çıkması nedenıyle yaptığı ve si-
yasi hayatına da muhtemelen bir
nokta koyduğu ilen sürüldü.
Schaeuble'nin bu açıklama-
da geciktiğini savunan siyasi
gözlemciler, "Bağışlan karşıb-
ğında herhangibir maldbuzda aJ-
mayan Karfbcinz Schrriber, böy-
ktikfeönemtimiktardabirpara-
dan feragat etmiş otuyordu. Bu-
nun içm nedenleriotanaa gerekir-
di" derken 'bu gedkmenin CDU
genel başkanhğı makamma nu-
lolabfleceği, bonım, ne kadar ön-
ce yapıhrsa parti için o kadar iyi
oiacağı' yonımlan da basında
yer aldı.
Başbakanlığı döneminde Hel-
mut Kohl ile çok yakın bir me-
sai içinde çalıştiğım kabul eden
Wolfgang Schaeuble, CDU'ya
egemen *pederşahi sistemin' bir
parçası olduğunu, bu nedenle
bırçok konuda bilgı sahibı ol-
duklannı belirtti.
Bflançoda görûnmûyor
1994 yılında bir sponsorlar top-
lantısında silah tacıri Karlheinz
Schreıberıle tanıştığını ve bırgün
sonra da kendısınden 100 bın mark
nakit bağış aldığını behrten CDU
• CDU
Genel Başkanı
Schaeuble,
silah tüccan
Karlheinz
Schreiber'den
bağış aldığını
vebunu
kayıtlara
geçirmediğini
itirafetmek
zorunda kaldı.
Schereiber,
'Bunlar daha
başlangıç'
diye konuştu.
Genel Başkanı, bu paranın bılan-
çolarda göriinmediğıni söyledi.
Helmut Kohl'ün geçmişte de
parti yönetim kurulu toplanüla-
nnda CDU'ya yük geürmeyen
parasal kaynaklar bulduğunu
söylediğine işaret eden Scha-
euble, "Kohl'ün özel bağışçılan
oidnğnnu duşûndûk. Bunlan o
zaman sonnad^mnzvedoğra ol-
duğuna düşündüğünıüz için bi-
zfcn debh-sommluluğnnıuz var"
diyekonuştu. Almanya'nın 1998
yıhna kadar iktidar sorumluluğu-
nu üstlenmiş böyle bir partinin
geürlerinin düzgün olmadığının
ortaya çıktığını kabul eden Scha-
euble, "Bütün bunlan açıkhğaka-
vuştunnah ve sonuçlanna da kat-
lanmahyıy" dedı.
CSUşokagirdi ~
CDU Genel Başkanı, 100 bin
markı parnye olağan yollardan ak-
tardığını, bu konuda parti sayma-
nı Brigittc Baumeisterın usulsüz
da\Tandığına dıkkatçekerken "Bu
durum benim genel başkanhktan
çekflmemi gereknrmez" göruşünü
dile getirdi. Bavyera eyaletinin ra-
kıpsiz iktidar partısi ve Kohl hü-
kümetleruun koalisyon ortağı Hı-
ristiyan Sosyal Birlık (CSU) ise bu
açıklamalardan sonra adeta şoka
gırdi. CSU yönetiminin Schaeub-
le ile araya mesafe koymak iste-
diği belirtildi.
ladesi isteniyor
Kanada'da bulunan ve Alman-
ya'ya iadesi istenen silah tacıri
Schreiber, tüm Alman sıyaset sı-
nıfi ve özellikle muhafazakâr bi-
ünen Bavyeralı siyasetçüerle il-
güi yeni kanıtlann bu süreçte or-
taya çıkacağını hanriatarak "Bu da-
ha başlangıç. Almanya için asıl
zarann arifesinde buhınuyoruz"
uyansında bulundu.
TÜRKİYE DOSTU YUNANLI POIİTtKACI STEFANOS MANOS, HELStNKİ ZtRVESÎNt DEĞERLENDİRDİ
'Dd ülke, işbirliğiyle sonuüan aşacaktır'
Otefanos Manos, iki ülke üişkilerinin
nomıalleştirilmesi gerektiğini;
Türkiye ve Yunanistan'ın, önlerindeki
konulan gerçekten tartışmalan
gerektiğini düşünüyor.
LEYLA TAVŞANOĞLU
ı Stefanos Manos, Yunanistan'da. Tûrki-
ye'yle yakınlaşmayı savunan bir politika-
cı. Bir dönem vatan haini bile ilan edildi.
Manos, Yeni Demokrası Partisi içinde çe-
şıtli bakanhklarda görev aldı. Daha sonra
Liberal Parti'yı kurdu. Manos, bugün Tür-
kiye'yle yakınlaşma amacından sapmadı-
ğı gibi bunu geliştirmeye çahşıyor. Onun-
la Avrupa Birliği'nin (AB) Helsinki zirve-
sinde aluıan kararlann Türk - Yunan ilişki-
leri ve Kıbns'ı nasıl etkileyeceğini ve Tûr-
kiye'nin AB üyeliğınin bağunsızhğın kay-
bı olduğunu iddia edenlenn amaçlannın ne
olduğunu konuştuk.
Manos. "Basın da pofitikaoJar da bu söy-
lemi kuttanıriar. Çünkii poiitikacılar artîk
AB kontrolü nedeniyle kamunun paralan-
nı çarçur edemejecekkrdir" dedı.
Manos'Ia konuşmamız şöyle gelişti:
- Hebinki'den sonra Türk - Yunan flişlti-
lerindeveKıbns'ta nasıl genşmeier oiabüir?
MANOS - Olaylar, bizler öyle istediği-
mız içuı belh bir yönde gelişir. Ne yapmak
istediğimize karar vermelıyiz. Ben, bir Yu-
nan pohtikacısı olarak, ılişkilerimizin nor-
malleştırılmesi gerektiğı görüşündeyim.
Türkiye ve Yunanistan, önlerindeki konu-
lan gerçekten tartışmalıdırlar. Örneğin, Ege
Denizi konusunda her ıki ülke de yaraücı-
hk kısırlığı içinde olduklannı kanıtlamış-
lardır. Pek çok konuda pireyi deve yaptığı-
mızı düşünüyorum. Iki tarafın da çeşitli
alanlarda işbirlıği içine gırmeleri sorunla-
nn aşıhnasını kolaylaştıracakür.
Dikkatınu çeken bir konu şu: Gazeteci-
ler bir araya geldıkleri zaman sıkhkla kar-
şılanndakine hasmane bır dıl kullanıyoriar.
Küçük bir grup bır araya gelebilır ve bu ga-
zetecilere, "Nedenböviebirdilkunaııdmız''
diye sorabilir. Bizde şöyle bir eğilim var:
Çoğu zaman, Türkiye bir şey yapmak için
bize şantaj yapıyor, deriz. Bu tarzı değiş-
tirmeye başlamalıyız.
- Sizfa, Ud tarafin da oknl Idtapiarmdaki
düjmanca i&deJerin çıfcantanas konusun-
da bir çafajmanız var«
MANOS - Okul kıtaplannı incelemeye
ahnamız lazım. Bu ifadeler nedeniyle ge-
lecek kuşaklar birbirierine karşı hasmane
duygularla yetişnriliyorlar. Görüşmeye baş-
lamamızı düşündüğüm bir konu da karşı-
hkh askeri kuvvet indınmıdir. Türkıye ve
Yunanistan inanılmaz askeri harcamalar
yapıyorlar, çünkü birbirierine tehdit oluş-
turduklannı düşünüyorlar. Bu çok saçma.
Bunu başanrsak her iki ülkenin ekonomı-
si üzerinde inandmaz etkilen olacaknr. Tür-
kiye Avrupa'ya doğru Uerlerken öyle konu-
lar ortaya çıkacaktır ki bunlar yine üişkile-
nnuzi ekşitecektir. Bunlan şimdiden tahmin
edip kendi aramızda konuşmalıyız.
Enerji işbirligi
AB'nin, Kıbns Yöneumi'nin (Rum Yö-
netimi) tam üyelik görüşmelerini sürdürür-
ken iki toplum arasındakı görüşmeleri de
izleme karan bence en doğrusudur. Ne ka-
dar az seçenek olursa poiitikacılar ıki tara-
fin da kabul edebileceği bır çözüme o ka-
dar yaklaşırlar. Bence Helsınkı'nin sonuç-
lan Kıbns, Yunanistan ve Türkiye için çok
hayırlı olmuştur.
- Ama Kıbns Tnrk tarafnun sonuçtan
çok nmtlu olduğunu söyieyeme>Tz_
MANOS - Bilıyorum. Bence Kıbns Türk
tarafimn kafası kanşık. Görüşmeler sonuç-
landığında bana kahrsa Türk tarafi önlerin-
de daha basıt kararlar bulacaklar ve karar-
lannı daha kolay ve daha beceriyle verecek-
lerdir. Yüz tane elbıseniz olsaydı hangisı-
ni giyeceğinize karar vermekte zorianırdı-
nız. Bu yüzden de randevunuza geç kala-
caktmız. tki-üç elbise arasında seçün yap-
manız daha kolay olur. Kıbnshlann da ön-
lerinde yüz tane elbise var. Arnk işler ba-
sitleşeceği için alınacak karar da daha ba-
sit olacakur. Kıbns Türk tarafı ya da baş-
ka bir taraf bunu beğenmeyebılir. Ama ka-
-Türkiye veYunanistan arasmda bire
jiişbiıfiğindenrâedinyor.BukDiiudanedd-
şünüyorsunuz?
MANOS - GenişleyenAvrupa'da btr ener-
ji taşıma pazan da gelışecektir. Bunda iş-
birliğı ımkânımız var. örneğin, elektrik
santrallannda ortak yaönma gidebiliriz.
Böylece iki ülke en ucuz elektriği elde et-
me olanağını bulacaktır.
-OnemB bir engel Kıbns sorunu. Sizce bu
sorun nasıl çözülebflir?
MANOS - Bunu bir engel olarak görmü-
yorum. Çünkü hükümetleralacaklan her ka-
rarda, pohnkacılann ödün vermekte zorluk
çekmeleri yüzünden zorluklarla karşı kar-
şıya kahrlar. Bizim bölgede politikacılann
ödün venneleri ve uzlaşma yoluna gitme-
leri pek hoşlanümayan bir deyim. Bizler, is-
teyerek uzlaşmaya gitmeyiz.
MANOS - Poiitikacılar, kendilerine oy
kaybettireceğıni düşündükleri kararlar al-
maktan korkarlar. Depremlerden sonra pek
çok politikacı Türkiye'ye ıhşkilen düzelt-
menın çok zor olmadığını gördü. Helsinki
öncesinde ise bizim sıyasetçiler yanlış bir
karar almaktan o kadar çok korktular ki at-
mosfer yeniden ağırlaştı.
Halkyakmlaşmaistiypr
Helsinki'den üç hafta önce yazdığım bır
makalede Yunanistan'ın Türkiye'nin aday-
hğına evet demest gerektiğini savunmustum.
Önce tepkıler aldım. Ama bır hafta sonra
benimle aynı söylemi kullanmaya başladı-
lar. Çünkü halkın ne istediğıni anlamışlar-
dı. Birden, herkes Türkiye'nin adaylığını
onaylamanın en akılcı yol olduğunu keşfet-
mişti. Yunanistan 'da bunu söyleyen ilk par-
ti lideri ben oldum.
-BazılanTürkiyçTtleABüyenğiyiebağım-
sızhğnı dden gideceği çjğırtkanhğı yapıyor.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
MANOS - Gazeteciler ve poiitikacılar
çıkarian ıçuı zaman zaman bu çığutkanlı-
' ence Kıbns Türk tarafimn kafası kan-
şık. Görüşmeler sonuçlandığında bana
kalırsa Türk tarafı önlerinde daha basit
kararlar bulacaklar ve kararlannı daha
kolay ve daha beceriyle vereceklerdir.
rar zamanı gelmiştir. Kıbns, sonunda Av-
rupa ailesuun ferdi oiacağı için herkes da-
ha güvenli ve daha demokratık bu* toplum-
da çok daha güvencede olacaktır.
Türkiye'nuı AB'ye kanlması Yunanis-
tan için büyük kazançtır. Doğnı ya da yan-
hş biz her zaman Türkıye'nnı tehdidi altın-
da olduğumuzu hıssettik. Her ikimiz de or-
tak davranış kurallannı kabul ettiğimiz bu
geniş ailede yerimizi aldığımız zaman ken-
dimızı daha iyi hıssedecek, sorunlanmızı
çözme olanağını bulacağız
- tki ülkede yaşanan depremkrden son-
ra ihşkuer yumuşannşken Hebinki'den he-
men önce Atina'da nava yeniden ağniaş-
nuşü. Sizce bunun nedeni neydi?
ğı yaparlar. Yunanistan'da aynı sav ortaya
atılmıştı. Onlar için bağımsızlığı kaybet-
mek şu demek: Artık, halkın parasun kont-
rolsüz harcayamayacaklar. Pohukacılar bun-
dan memnun olmayacaklar.
Çünkü AB kontrolü nedeniyle kamunun
paralannı çarçur edemeyecekler. Poiitika-
cılar başkalannın parasmı kendi amaçlan
uğruna harcarlar. Bugün oy kapabihîıek
için yannın kuşaklannı borç altında bıra-
kırlar. Yunanistan anayasasının değiştuile-
rek dengeli bütçelere yol açıhnasını, olma-
yan parayla bütçe yapılmasmın engellenme-
sinı ıstedun. Gelecek kuşaklann ödeme yü-
kü altında kalacaklan harcamalann ahlak
dışı olduğunu düşünüyorum.
AY SAUJNIYOR
Cumhuriyef
k ı t a p 1 a r ı P.E.N.lnDetro«flMİ
P.E.N.'DEN
TAVSÎYELİ
Depremden zarar görenlere, görmeyenlere, j»örecek
olanlara... Muzır Kuruluna, YÖK'e, RTÜK'e,
Talim ve Terbiye Kurulu'na...
'Cumhurtyet ÇağPazarlamaA.Ş.TürkocağıCad.No:39/41
^kitapkulûbü (34334)Cağaloğlu-lstanbulTel: (212)51401 96
Bu kitabın tüm geliri depreme ugrayanlara bağışlanmıştır.
MAVİ BİR MERHABACumhuHyef
k ı t a p 1 a r ı (Aviye Alpay
Bu kıtap "1999 Yunus Nadi Öykü Ödülü"nü paylaştı Yüceyi
bulma çahasmda bır yazarla tanışmak ıstersemz okuyun bu
kıtabı. Yqjyenı bır öykü bıçemı, pınl pınl bır dıl, ınsanı sarsan
kahramanlar... Yazuumıza kutlu olsun.
Cumhuriyeî Çağ Pazariama A.Ş. Tüfkocağı Cad. No:39/41
.. kitap kulûbû (34334)Caâaioöiu-lstanbul Tel: (2121514 01 96
litüıöyt*ıi/i-2.
SARISESSIZLJK.
AY BAZEN MAVIDIR
36. Antalya Altın Portakal Fıfm Festivalı, Yaşam 80)01 Onur Ödüiüne
değer görülen yazar Osman Şahın'in 67 öyküsû bır arada . Doğu,
Güneydoğu. Çukurova ve Toros msanımızın gizemli dünyası, lyılığı,
kötûlüğü, koricusu, çarpıtılmış cmsellıklen. doğa ile savaşımı,
efsaneleşmış aşklan... Hepsı iki kıtapta bır arada Bu kıtap coşkulu.
zevfclı, dogurgan. şiırsel dıllı gerçek bır Osman Şahın "oratoryo"su
CumhurtYet Çağ Pazarlama A.Ş Türkocağı Cad. No.39/41
kHap küIOEu (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel (212)514 01 96
BIÇAKSIRTI
EROL MANİSALI
Medya Tekeli Demokpasinto
Önündeki En Büyük Engel
Türkiye'de demokrasinin önündeki en önem-
li engel, "iletişimdeki" tekelci yapılanmadır. Biı
şişenin boğazı ya da otoyolun bir noktasındc
frafiğin tek şeride düşmesi gibi ekonomik ve po
litik düzeni altüst etmektedir.
Neden en önemli? Toplumda "saydamlık" ol-
maz ise doğaılar ve yanlışlar birbirinden aynla-
maz. Geniş halk kitleleri neyin gerçek, neyin ger-
çek dışı olduğunu iyi göremezler. Daha ötesi hiq
olmayan olmuş, olan da hiç olmamış sanılabilir
Demokrasi, aşağıdan yukanya kademe kade-
me giden bir oluşumdur. Işçinin, memurun, çift-
çinin, esnafın nelerin olup brttiğini, olanlann, ken-
dilerine ne getırdiğini ve ne götürdüğünü anla-
yabilmeleri için saydamlık en başta gelir.
Avrupa Örneği
Hitler ve Stafin dönemlerinde insanlar yanıl-
tılıp olaylar saptınlmıştır. Bu tek yanlı (tekelci) or-
tamda doğrular ve yanlışlar yer değıştirmiştir.
Bugün özendiğimiz Batı Avrupa'da gazete ve
televizyonların faaliyetleri, saydamlığı ve iç top-
lumsal dengeleri sağlayacak bir biçimde "dü-
zenlenmiştir". Bunu sağlamak için çok katı ku-
rallar konmuştur. Bu toplumsal iletişim araçlan-
nın, "belirfi güç odaklannın elinde" toplanması
engellenmiştir. Batı Avrupa'da demokrasi toplum-
sal gruplar (sınıflar) arasında denge kurularak
oluşur. Kapitalizmin en azından içerde, geniş halk
kesimlerini ezmemesi, bu yolla sağlanmak is-
tenmiştir. ^
Demokrasideçoğulculuk yalnızca herkesin oy
sahibi olması ve her görüşün ifade özgürlüğünün
bulunması degildir. Bu çogulculuk, saydamlık ve
toplumsal denge altyapısı üzerine oturmuyorsa,
sağlanmış görünen haklann kullanılma olanak-
lan sıfırla çarpılmış olur.
Biçimsel bir demokrasi kılıfı içinde belirli güç
odaklannın, işlerini toplum aleyhine istedikleri gi-
bi yürütmelerine ortam hazırlanmış olur.
Ve Türkiye...
Türkiye'de Batı Avrupa ölçülerine uymak için
ilk yapılması gereken, "iletişimdeki tekelciliği"
ortadan kaldıımak ve "medya çoğulculuğunu"
sağlamaktır.
Bu yapılamaz ise belirli çıkar gruplan medya
tekelini ellerinde tutarak ekonomiyi, politikayı
hatta dış ilişkileri "kendigrup çıkarian doğrultu-
sunda" yürütürfer. Bunu bir "silah" olarak kulla-
narak siyasiler üzerinde, bürokrasi üzerinde, en-
telecensiya üzerinde baskı yaparlar.
Geniş halk kitleleri gerçekte ne olup brttiğini açık
olarak göremez ve demokrasi kılıfi içinde "örtü-
lü birbâskrrö/fmi" kuruluh Buhun için, Avrupa'ya
benzeme gayretleri içinde "ilkyapılması gereken",
medyada Avrupa oiçülerini getirmektir. Olaylar,
söylenenler, yazılanlar "tekelci medya"nın "giz-
li sansüründen geçerek" kamuoyuna sunulu-
yorsa ne demokrasi, ne toplumsal çıkariar ne de
Türkiye'nin ulusal çıkarian sağlanmış olur.
Dördüncü kuvvet, beşinci kol...
Günümüz teknolojisi medyanın çok güçlü si-
yasal, ekonomik ve kültürel bir silah olarak kul-
lanılmasına olanak vermektedir. Insanlan, gaze-
telerin, televizyonlann "tekelcibombardımanr al-
tında tutup istediğiniz gibi yönlendirebilirsiniz;
siyasileri tehdit edip büyük ekonomik çıkarlar
sağlayabilirsiniz; hatta dışardaki güç odaklan ile
anlaşıpTürkiye'yi pazarlayabilirsiniz. Bütün bun-
lan da, biçimsel bir demokrasi kılıfı içine sakla-
nıp rahatça yürütebilirsiniz.
Işte bu nedenlerle Türkiye'de ilk yapılması ge-
reken şey, bu alanda tekelciliği ortadan kaldır-
mak, basının "gerçek bir dördüncü kuvvet" ola-
rak demokratik ve sosyal bir düzen içinde yeri-
ni almasını sağlamaktır.
Bu yapılamadığı takdirde Türkiye, "belirliiç ve
dış güç odaklannın gizli egemenliği altında" ka-
lır. Meclister, hükümettergöstermelik kurumlarolur-
lar. Dünyada bu konudazaafgösteren ülketer şöy-
le bir resim sergiliyorlar Içerdeki belirli güç odak-
lan dışardakilerle işbirliği içinde, demokrasiyi ve
iç toplumsal dengeleri engelliyorlar.
Ve bütün bunlann görulebilmesi, anlaşılabil-
mesi için medyanın, belirli güç odaklannın ma-
şası olmaktan kurtanlması gerekir, aynen Batı
Avrupa'daki gibi.
Bu yapılamaz ise dördüncü kuvvet adı attında
beşinci kol ortalıkta kol gezer, kimse de farkın-
da olmaz.
HAYATIMIZ VE
DEĞERLERİMİZ
Cumhunyef
k 1 t a p 1 a r ı
Değerlerimiz süreldı mı değıçıyor? Değer değişimi
dünyamızı da degiştirir mı
9
Kalıcı değerlerimiz hiç mi
yok? Her değişen iyi ya da değişım kötü mödür? Çok geç
kalmadan. gelüı bu konulan konuşalım. Ama konuşmadan
önce. bu kitaptaki yanttlara bakalım.
y Cumhurryrt Çağ Paiartama A.Ş Tûrkoca§ı Cad. No:39/41
^ . kitap kuMBu (34334)Caga!c#ı-lsianbul Tel- (212)51401 96