Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2000 PAZARTESİ
O L A Y L A R V E G O R U I Ş L E R olay.goni3@cumhuriyetcom.tr
Bugün İdareciler Günü
Doç. Dr. Ayşe YÜKSEL ÇYDD KırsalAlan Koordinatörü
H
epimiz ılkokulda, yurt- heyecanla çalışan bir idareci. tnanamı-
taşlık bilgisi derslerin-
de, kaymakamın ve va-
linin görevlerini öğ-
rendik; ama, biz bü-
yûk şehirlerde yaşa-
yanlar onlan hiç tammadık. Sanki on-
lar ulaşılmazdı, sanki onlar bulunamaz-
dı. Oysa eğer ulaşmak isterseniz, eğer
konuşmak, paylaşmak isterseniz onlar
size çok yakın, hemen yanı başınızda...
Biz sağlıkçılar, Anadolumuzun deği-
şik yörelerinde halkımıza sağlık hizme-
ti götûnnek için çahştığımız yıllarda
hep önce iiin valisine ya da ilçenin kay-
makamına nezaket ziyareti yapar, çahş-
malanmız hakkında bilgi verirdik. Bu
çalışmalara gönülden destek alır, onlar-
dan aldığımız güçle başanlı olurduk.
Yıllar önce Elazığ Valisi ve zarif eş-
leri, benim çok yakından tanıma şansı
edindığim ilk valimizdi. Elazığ Cüz-
zam Hastanesi'nin dafaa çağdaş, daha bi-
limsel konuma gelmesi için dönemin
kolordu komutanı ile birlikte epey uğ-
rası vermişlerdi. Çocukluğumda düşün-
dügüm gıbi degildi, onlar ulaşılabilen,
paylaşılabılen, bizden birileriydiler.
Aradan yıllar geçti, ben yine, lepralı
(cûzzamlı) hastalanmız için köy, kasa-
ba yollanndayım; onlara saglık, eğitim
ve sosyal gelişme götürmeye çalışıyo-
nım. Yolum ldil ilçesı... Bir kaymakam
tanıyorum, heyecanlanıyorum, ülkesıni
çok seven, onun gelişmesi, Atatürk'ün
söyledigi gibi "muasır medeniyetlerse-
viyesCne ulasabilmesi ıçın canla başla,
yonım, oysa her şey dogal, zaten böyle
olmalı, öyle değil mi? Hep şikâyet eden-
leri gördükçe, çalışmayıp tembelliği se-
çenleri tanıdıkça, bu olması gereken in-
san yapısı bizi şaşırtıyor. Ülkemizin ko-
şullannın daha zor olduğu, yapılacak
ve yapılması gerekenlerin oldukça faz-
la olduğu bu bölgelerde sevinçle, coş-
kuyla, akılh ve doğru yaklaşımlarla ça-
lışan, halka iyı örnek olan, onun sevgi
ve güvenini kazanan bu insanlan tanı-
mak, sanki çölde suya rastlamak gibi se-
vinç ve mutluluk verici.
Aydın, çağdaş her insanın, ülkesinin
kırsal alamna destek vermek, o bölge in-
sanının eğıtiminin niteliğinin (kalitesi-
nin) iyileşmesini sağlamak gibi görev-
leri vardır. Biz de bu görevlerimizi işte
bu çalışkan, heyecanlı, ûlkesini ve in-
sanlannı seven yöneticilerimize (idare-
cilerimize) destek olarak yerine getire-
bilirdik. Bu amaçla yola çıktık, önce
ldil derken, sonrasında Digor. Kağız-
man. Adilcevaz. Cizre. Güçlükonak,
Yüksekova ilçeleri, Siirt, Hakkâri ve
Şırnak illerinin değerli idarecilerini ta-
nıdık, aynı sorunlara üzülüp aynı se-
vinçleri paylaştık. Onlar inarulmazı ger-
çekleştiriyor, ülkemizin çağdaşlaşma-
sında çok önemli görevleri yerine geti-
riyorlardı.
Ülkemizin aydınlık dolu gûnlere ula-
sabilmesi için her birimize dûşen görev-
lenn daha zorunu onlar seçmişti; genç-
lik, enerjı dolu ve delıkanlı çağlannı
zor, olanaklan kısıtlı bölgelerde seve
seve geçiriyorlardı. Biz büyük şehirler-
de yaşayan duyarlı kişi ve kurumlar on-
lann işlerini kolaylaştırmakta görev al-
mahydık. Bu amaçla, Cumhuriyet tari-
hındebelki de ilk kez vali ve kaymakam-
lanmızı, sivil toplum kuruluşlan ile ta-
nıştırıp ortak çalışmalar planlamak için
bir sempozyum düzenledik. Bu sem-
pozyum oldukça ilgi gördü, büyûk şe-
hirlerde tanıyamadığımız idarecilerimi-
zi doyasıya tanıdık, sevdik, onlann so-
luduğu havayı soluyup, yarattıklan gü-
zellikleri, yaşadıklan zorluklan paylaş-
tık. Bu sempozyumda, babacan Tunce-
li Valimizi, Şırnak ve Siirt vali yardım-
cılanmızı, Adileevaz, Cizre, Digor, Dar-
geçit, Eruh, ldil, Hamur, Kağızman, Pcr-
vari, Posof, Pülümür, Saray, Ulukışla, Tu-
tak kaymakamlanmızı tanıdık. Onlann
kendi bölgelerinde yaptıklan, bizim ina-
nılmaz bulduğumuz, ama onlann ol-
dukça mütevazı sunduklan çalışmalan-
nı dinledik. Kişisel becerilerini, yete-
neklerini keşfettik. Çalıştıklan bölgeler-
de eğitim eksikliği nedeniyle yaşanan
olumsuz koşullan, eskiden beri sürege-
len, işe yaramayan gelenekleri, yaşam
modellenni, eğitim, aydınlanma ve çağ-
daşlaşma yolu ile değıştirmeye, yöre in-
sanlannın gelişmiş, iyi eğitılmiş ve uy-
garlığı yakalamış birer birey olmalan-
nı sağlamak için canla başla çalıştıkla-
nnı gördük. Onlann başta çocuklar ol-
mak ûzere, halkı ile nasıl bütünleştiği-
ne, onlann sevgi ve saygısını nasıl ka-
zandıklanna şahit olduk. Geçmişteki
devlet korkusu, yerini onlarladevlet sev-
gisine bırakıyordu.
Bir başka gün yine Anadolu yollann-
dayız, yolumuz Mardin'den geçıyor. Sa-
yın Valimıze uğramadan edemiyoruz,
sanki yıllardır tanışıyorgıbi bizi kucak-
lıyor, devletimizin gûvencesini duyu-
ruyor (hissettiriyor), içimiz esenleniyor.
Onda, genç, yaşlı, çocuk, kadın, erkek
tûm insanlanmızı görüyor, onlan düşü-
nen idarecilen olduğunu biliyoruz.
Bu yılki kırsal alan sempozyumunu
Ardahan'ın Posof ilçesinde yaptık, ül-
kemizin en doğusundaki güzellikleri
yaşadık. Yine birbirinden değerli, göz-
lerinin içi parlayan, heyecanlı, çalışkan
idarecilerimizi; Damal'ın aday kayma-
kamını, Çıldır, Hanak, Göle ve Posofkay-
makamlan ile duyarlı, duygulu, doğa
ve insan sever Ardahan Valimizi tanı-
dık, onlann heyecanını paylaştık. Hal-
kına süt fabrikası yapmak için dinlen-
ceye (tatile) bile gitmemeye karar vercn,
çocuklara spor alanı yapmak için ken-
di de işçi gibi çalışan, Cumhuriyetimi-
zin 1930 'lardakı ruhunu yeniden yaşat-
mak isteyen kaymakamlanmızı görmek
hepimize mutluluk verdi. Atatürk ilke
ve devrimlerinın ışığında, ülkemizin her
yerinin çağdaş uygarlığa ulaşmasında biz
sivil toplum örgütlerinin, kırsal alanda
görev yapan yöneticilerimizle işbirliği-
nin oldukça önemli olduğuna inanarak
yola çıktık, Cumhuriyetimizin çok de-
ğerli valilerini, gencecik kaymakamla-
nnı tanıdık. Onlarla kırsal alan kalkın-
masında işbırliği yaparak eğitime kat-
kıda başanyı ve tnutluluğu paylaştık.
Biz, ÇYDDIiler (Çağdaş Yaşamı Des-
tekleme Demeği), tstanbul'da KuduAk-
taş Valimizle, yaşadığımız şehrin eğitim
ve kültürel sorunlanna birlikte çözüm
- , , • <
bulmaya çalışırken onun başanlı yöne-
ticiliğini yaşadık. Kendi bölgelerimiz-
de gerçekleştindiğimiz eğitim ve kültür
projelerinde bıze destek olan kayma-
kamlanmızı tanıdık. Biz Küçükçekme-
ce ilçemizde her çahşmamızda yanı-
mızda duyumsadıgımız değerli kayma-
kamtmızdan aldığımız güçle daha gü-
zel şeyler ürettik. Birçok şubemiz de
kendi kaymakamlan ile birlikte ilçele-
rinde başanlı çalışmalara imza atıyor-
lar.
Çocukluğumuzda ulaşılmaz diye dü-
şündüğümüz kaymakamlanmızla, va-
lilenmizle el ele, omuz omuza, telefon,
faks desteği ile birlikte çalışarak ülke-
mizin çağdaşlaşmasına katkıda bulunu-
yoruz. Söz ettiklerim bizzat tanıdığı-
mız, birlikte çalıştığımız idarecilerimiz,
biliyorum ki henüz tanımadığımız, bu-
lunduğu ilçe ya da ilde halkı için coş-
kuyla çalışan idarecilerimiz de var. Her
birine oldukça önemli ve anlamlı görev-
lerinde kolay gelsin, hep başanlı olsun-
lar diyoruz.
Değerli valilerimiz, gözlerinin içi par-
layan kaymakarnlanmız; sizler bilgi bi-
rikiminiz, heyecanınız ve idealizminiz-
le, Cumhuriyetimizin temel ilke ve de-
ğerlerinin ışığını, kalkınma coşkusunu
geleceğe taşıyacaksınız. Bizler, Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği olarak, bü-
tün gönüllülüğümüzle, deneyimlerimiz-
le, başta çocuklann, gençlerin ve ka-
dınlann eğıtımi konusunda yanınızda
olacağız. Cumhuriyetimizin siz değer-
li yöneticilerinin 10 Ocak "Idarecfler
Gflnü"nü kutluyor, saygı ve sevgi ile
selamlıyonız.
ARADA BİR
ERAY KAREVCA Hukukçu
Irkitten Olaylar...
Taleban yönetiminin, Hindistan Hava Yollan'na
ait uçağı kaçıran korsanlara, ortadan kaybolma-
lan için on gün süre tanıdığını gazetede okuyun-
ca irkildim. Birtanıdığımın yakınmalannı anımsa-
dım o an. Batık beş bankanın sahiplerinin, mal-
varlıklanna, üçüncü kişilere satılmasının ve dev-
redilmesinin önlenmesi için mahkemeden ihtiya-
ti tedbir istemekte sekiz gün beklenmesinin ne-
denini ve bunu kimsenin sorgulamayışmı anlaya-
mamıştı tanıdığım.
Bir başka yakınması da, kendisine yılbaşı arma-
ğanı olarak getirilen Vakko marka gömleği değiş-
tirmeye gıden eşinın, mağazada gömlek kalma-
dığı için eli boş dönmesiydi. "Koca Vakko'da ba-
na göre gömlek kalmamış, düşünebiliyor mu-
sun" dryofdu. Yüzde on beş maaş zammını az bu-
larak protesto gösterisi yaparken polis köpekle-
rine ısırtılan memuriarla ve asgari ücretin aylık 80
milyonlarda açıklanmasıyla bir bağlantı kurmadı
tanıdığım. 'Ben de kurmadım!'
Aynı gün akşamüzeri kızıyla birlikte Başbakan-
lığın önünden geçmişler. Kameralann kızının ikji-
sini çekmesi üzerine oraya sokulmuşlar. Başba-
kanhğın önünde haber peşindeki muhabir ve ka-
meramanlarla bir konuşma geçmiş aralarında.
Medyanın Adalet Bakanı'na haksızlık ettiğini, faz-
la yüklenildiğini, hocası olan Bakan'ın iyi niyetli,
uygar düşünceli, nesnel, önyargısız, insancıl bir
kişi olduğunu anlatmaya kalkışmış. Ama genç bir
muhabir ya da kameraman, "Içişleri Bakanı, 'Ça-
kıcı'yı Adalet Bakanlığı sorgulatmadı' derse, el-
bette yüklenilir" diye yanrtlamış. Tanıdığım, ülke-
mizde olaylann bazen tersinden gösterildiğini,
Adalet Bakanı'nın ve üye-
si olduğu partinin Çakı-
cı'nın sorgulanmamasın-
da bir yarannın olmadığı-
nı, öncelikle kimin bundan
yarar sağlayacağının araş-
ttnlması gerekeceğini an-
latmaya çalışırken bir ha-
rekettenme olmuş, kame-
ramanlar kameralarmın ba-
şına geçmişler. Kollan dir-
seklerinden hafifçe bükük,
külhanbeyi yürüyüşlü biri,
merdivenlerden inerken
kameralan görür görmez
o yöne doğru poz vererek
kaptsı açılan makam oto-
mobiline binip gitmiş.
O gün yaşadıklan, kafa-
smı kanştrmıştanıdığımın.
Küçük kızı ise yaşadıkla-
nndan mutlu, "Akşam ha-
berlerini biz daha önce
görmüş olduk, değil mi
baba" demiş.
Tanıdığımın bir günde
yaşadıklarının yoğunlu-
ğundan aklm kanşt benim
de.
Pencereden dışarıya
baktım. Ankara'ya 2000'in
ilk kan yağıyordu. Duygu
ve düşüncelerimi paylaş-
mak için eşimin yanına ge-
çerken kapı önündeki
sürpriz konuklarımızı, eşi-
min verdiği yemeği hızla ve
hırsla yemekte olan yaşlı
adamla, torunu olduğunu
sandığım küçük çocuğu
gördüm. Paçavralar için-
deydiler. Yemeğini bitir-
dikten sonra tokluğun
mutluluğunu paylaşır-
casına dedesinin yanağını
okşadı çocuk.
İşte 2000'li Yıllardayız...
Eltrf ERTUĞRUL Hukukçu-Aydın Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı
T
ürkiyemiz, 2000'li yıllara ne ya- bölüm yöneticinin, katilleri, hırsızlan, uyuştu-
zık ki genel olarak deprem acı-
lan ve tedirginliğiyle girdi. 17
Ağustos Marmara ve 12 Kasım
Düzce depremleri ulusumuzu
yüreğinden yaraladı. Bir dep-
rem ülkesi olan güzel yurdumuzda, geçmişten
bu yana depremle ilgili önlemlerin alınmamış
olması, bu yolda gerekli özenin gösterilmemiş
olması, depremden zarar gören vatandaşlanmı-
zın sorunlannın hâlâ çözülmemiş olması acı-
lanmızı arttınyor, derinleştiriyor.
Acılanmız yalnızca depremle sınırlı değil.
Türk aydınlanmasını görmezlikten gelerek, ül-
keanızde 4in$eL yönetim (teokratik) bir düzen
kurmaya çalışanlar, çabalannı açık ya da gizli
sürdürüyoflar. 28 Şubat ginşımı ile durdurulan
irtka, elde ettiği kazanımlan korumaya çalışır-
ken, yeni yerler elde etmek için de uğraşıyor.
Bir yığın genç kızımız, bilerek ya da bilmeye-
rek, inanç sömürücülerinin amaçlanna hizmet
ediyor. Siyasal bir gırişimin simgesi olan tür-
banlanyla, okul kapılannı gösteri yerlerine dö-
nüştürüyorlar. Neyse ki Danıştay'm Sekizinci
Dairesi, geçen günlerde verdiği bir kararla,
"Tûrkiye'de yargıçtar da var" dedirtecek bir bi-
çimde son noktayı koyuyor ve "okuflarda tflr-
banlaeğhün yapıfaunâyiicağı
n
yolunda, bir ger-
çeğin daha altını çiziyor.
Geçen yıllarda, devlete çetelerin bulaştığuu
ve bu durumun, devleti yöneten bir bölüm ki-
şilerce hoş görüldüğünü, açık bir biçimde, Su-
surluk olayı ile görmüstük. Ve o günlerde, bir
rucu satıcılannı, hiç sıkılmadan, vatansever gi-
bi gösterdiklerini gördüğümüzde de "Onlar
vabuuevene biz değJHz" demiştik! Şimdı de
nûkleer enerji ulusumuza dayatılmak isteniyor.
Hem de buna karşı çıkanlar için "geri zekâh"
denilerek... Bizler, uygar ülkelerde artık zarar-
lan bilinip terk edildiği için, çevreyi yok ettiği
için, olası bir depremde ölüm saçacağı için, bu
girişimin bazı yabancı şirketlere yeni iş olanak-
lan sağlayacağını bildiğımiz için nûkleer ener-
jiye karşı çıkıyonız. Ve bizler, geri zekâh ol-
madığımızı biliyoruz. Ulusumuzun çıkarlanna
ters bu girişimi, birilerinin çıkarlan için uygun
görenlere baktıkça, gerçekte kimlerin geri ze-
kâlı ye hıyanet içınde olduklannı halkımızın de-
gerlendırmelenne bırakıyoruaiCipkı, tahkime
karşı çıktığımız gibi, nûkleer santrallara da kar-
şı çıkıyonız. Ve tahkimde, Danıştay'm yetki-
sinin kaldınlmasıru, yeni kapitülasyonlar ola-
rak bir kez daha yineliyoruz.
2000'li yıllara girdiğimiz şu günlerde, bagım-
sız yargı, hukukun üstünlüğü, insan haklan ko-
nusunda eksiklenmizi görüyoruz. Avnıpa kar-
şısında, insan haklan konusunda nasıl zorda kal-
dığımızı görüyoruz. Ve günümüzde, Atatürk-
çü Düşünce Dizgesi (Sistemi) demenin, insan
haklan anlamına geldiğini de biliyoruz. Tüm
bu durumlann, ulusumuza hiç yakışmadıgının
da bılincindeyiz.
Yaşadığımız günlenk, Avnıpa Birlıfi'ne aday
ülke ohnamızın sevincini aşın yaşıyor bazı çev-
reler. Avnıpa ile birlikteliğe elbette evet, çağ-
daşlaşmaya evet, karşılıklı uygar ve eşit ilişki-
lere evet, ama onurumuza uymayan şeylere ha-
yır. Çıkarlanmıza ters düsen oldu-bittılere ha-
yır. Ulusumuzdan verilecek ödünlerin, Ege'de,
Kıbns'ta yitirilecek haklann hesabını gelecek
kuşaklar sorar. Atatürk'ün geçmişte, tüm bü-
yük devletleri karşısına alarak onurumuzu na-
sıl koruduğunu, ancak tüm dünya ile dost ol-
duğumuzu, tüm dünyanın bizim dostlugumu-
zu kazanmaya çalıştığını ve ödün venlmeden
bunun sağlandığım unutmamalıyız. >
Sevgili Bahrfye Üçok, Sevgili MuammerAk-
soy, Sevgili Uğıır Mıuncu ve en sonda Sevgili
Ahmet Taner Kışlaü'yı alçakça cinayetlerde
kaybettik. Katillerini bulamadık. Bu durum-
dan bizler utanıyoruz. Yitirdigimiz bunca değer-
li insana karşı sorumluluklanmız var. Onlardan
utanıyoruz. Sorumlu olması gerekenler, bu ül-
keyi yönetenler neden utanmıyor diye sormak-
tan da kendimizi alamıyoruz.
Büyük Millet Meclisi'ne dönüp bakıyoruz.
Umutlanmız kınhyor, TBMM'yi dolduranlann
bir bölümü, cezaevlerindeki eski katilleri, es-
ki arkadaşlannı, eski suç ortaklannı kurtar-
maya çalışırken bir bölümü de Türkiye'yi or-
taçağ karanlığına götürmenin yollannı anyor.
En kötüsü de bunca aymazlığa bir avuç oy için
ve gelecek seçimler için göz yumuluyor Ül-
kemizin çıkarlannı dışlayarak...
2000'in son yılına büyük umutlar ve
Atatürk'ün devrimine içten bağhlıkla giren hal-
kımız, bu büyük ihaneti cezalandırmaya karar-
lıdır. Yeni yil yurdumuza esenlik ve mutluluk-
lar getirsin.
M E N Û
Spor
Galatasany
tngiltere Premier Ligi
Italya Ligi
EfcsPilsen
Ülker
Tofaş
Belgeseüer
Microcosmos
Evrenin Gizemleri
20- Yüzyüın Devleri
Disneyonlcc:
"BeautyandtheBeast
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8
Şişli/İSTANBUL
Tel:(0212)2120707(pbx)
10Hat
Fate: (0212) 212 68 35
Açık büfe... (Günlüğü 375 bin TL)
Her ay 25 yeni film, en popüler diziler, futbol karşılaşmaları, belgeseller, sinemadan müziğe özel ödül geceleri, çizgi filmler ve sürpriz şovlar..
Haftanın her gûnü, günde 20 saat yayında. 6 ay veya 12 ay üyeliklerden birine çok uygun TL taksitlerle sahip olabilirsiniz.
Unutmaym, CINE5in günlüğü sadece 375.000 TL! Üstellk dekoder bedava.
CÜMHURİYFn
OKURLARA
ORHANERİNÇ
Şeker Bayramfndan
Ramazan Bayramfna
2000 yılının ilk Şeker Bayramı bugün sona eri-
yor.
Ay yılının 354 gün olması nedeniyle aralık ayı-
nın sonunda bir Şeker Bayramı daha yaşayaca-
Laikliği kıyısından köşesinden kemirmeye çalı-
sanlann sayesinde, çocukluğumdan beri "Şeker
Bayramı" olarak kutladığımız bu dinsel bayramın
adı "Ramazan Bayramı" oluverdi. Laiklik yanlısı ol-
duğunu bildiğımiz kişiler arasında bile, şeriatçı
çevrelerin her şeye biraz din kanştırma çabalan-
na ayırdına varmadan ayak uydurarak dinci giri-
şimlere destek verir duruma düşmeleri, bu bay-
ram daha somut örnekler oluşturdu.
Medyamızın neredeyse yanm yüzyıllık gazete-
leri bile eski sayılannı yok sayarak bir Ramazan
Bayramı'dır tutturdular.
Türkiye sanki Islamiyeti yeni tanıyor gibi bir gö-
rüntü var. Ama uygulama, Türkteşmeyi bir yana abp
Araplaşma yönünde gelişiyor.
Osmanlı'daki yazılı resmi kutlamalarda "lyd-i
SaidiFıtr" ofarak geçen ve "Kutiu Oruç Açma Bay-
ramı" anlamını taşıyan bayram, Türkler için "Şe-
ker Bayramı"ydı. Gazeteler de okurlannın Şeker
Bayramı'nı kutlarlardı.
Yıllar yılı yayınlanan Bayram gazetesi de Şeker
ve Kurban bayramlannda toplam beş gün okur-
lanna ulaşırdı. Kısaca Basn-lş Yasası olarak anılan
"Basın Mesleğinde Çalışanlaria ÇalıştıranlarAra-
sındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Ka- .
nun" da bunu yasal açıdan vurgulardı.
Basının geleneklerini yıkmayı özel görev edinen ;
gazetecilerin gırişimıyle yasanın Anayasa Mahke-
mesi'nce kaldınlan 20. maddesi de şöyle başlar-
dı:
'Günlük gazetelerin Şeker Bayramı 'nın ikinci ve
üçüncü günleriyle Kurban Bayramı'nın ikinci,
üçüncü ve dördüncü günlerinde intişar etmeleri
memnudur (yayımlanmalan yasaktır)."
Madde, iktidara geldiğinde ilk yaptığı iş ezanı
Arapçaya çevinmek olan Demokrat Parti done-
minde; 12 Şubat 1954 günü yasaya eklenmişti.
Dini eytemli olarak kullanan ilk parti olan Demok-
rat Parti'nin yöneticileri bile geleneğe uyarak Ra-
mazan Bayramı dememişlerdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi de bayramın "Şe-
ker Bayramı" olduğunu yasalara geçirmişti.
"Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz" diyen
başbakanlar döneminde sahıp çıkılan gelenekle-
rimiz, biryandan laik olduğunu söyleyen Cumhur-
başkanı ve başbakanlanmız, biryandan da DP'nin
ardılı olduğunu söyleyen partilerimizin yöneticile-
ri tarafından elbirliği ile yok ediliyor.
önce Türkiye'yi Araplaşmaya doğru itenlerin •
ekmeğine yağ sürülüyor, sonra da laiklik konusun-
da kimseye ödün verilmeyeceği dıllerden düşü- ı
rölmüyor. • '.'/ .'•"•"•'-" .1''.'-'.£' ı
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
oerinc@cumhuriyetcom.tr w.. j , \>
Başka Türkiye Yok
Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKANLlCl/ ••
AĞAÇLANDIRMA VE
EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Filmler
jjçj.my 25 yeni flinu
Legionnaire
Sphere
American History X
Very Bad Things
The Postman
Blade
MadCity
House on Haunted Hill
Faüen
Tango
Dennis the Menace Strikes Again
Major League: Back to the Minoı^
Scoobe DooonZombiefcland
Sürprfoier
öizüer, JconserJer
OdM geceJeri, özej
ciNesHemen arayın (0212) 355 55 55
• w w . c i a e 5 . c o m . t r
t