Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 O OCAK 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JjjJvUiı\_/İTJ_l. / ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13
yiaden sahalan
özelleşiyor
• ANKARMAA)-Türkiye
KLömür Işletmeleri (TKİ)
Genel Müdürlüğü, atıl
vaziyette duran ve çeşitli
nedenlerle üretime
alamadığı 20 maden
sahasının arama ve işletme
faaliyetlerüıi özel sektöre
açtı. TKl'nin, kanuni
kullanım haklan kurumda
kalmak şartıyla rödovans
(kiralama) sistemine göre;
işletmeciliğıni özel sektöre
açtığı sahalann büyük
böKimü Manisa, Erzincan ve
Edime'de bulunurken bazı
sahalar ise Manisa, Soma,
Akhisar, Gördes, Nevşehir,
Aydın, Tekirdağ, Erzurum,
Bolu, Bursa ve Karaman'da.
İran'a transit
nakliyat
• TRABZON(AA)-
198O'liyıllarda,yılda 1
milyon tona yakın transit
eşyanın tran'a nakledildiği
Doğu Karadeniz limanlan,
bu ülkenin durumunun
giderek düzelmesi üzerine
yeniden hareketlenmeye
başlayacak. Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanvekili ve uluslararası
nakliyat firması sahibi Ali
Osman Ulusoy, Iran'ın
petrol gelirlerinde önemli
bir artışın olduğunu ve bu
nedenle dış ticaretinin
yeniden artacağı sinyallerini
aldıklannı bildirdi.
Deride pazar
arayışları
• İSTANBUL (AA) - Türk
deri sektörü, tek pazara
bağımlı olmanın
sakıncalannı aşmak için
yeni pazar arayışlanna hız
verdi. Avrupa Birliği (AB)
başta olmak üzere Çin,
ABD, Kanada, Japonya,
Tayvan gibi büyük ve
dinamik pazarlan kendine
hedef olarak seçen sektör,
bu amaçla tanıtım
çalışmalannı bu pazarlara
yönlendiriyor. 1999yılında
516 milyon 921 dolarlık
ihracat gerçekleştiren sektör,
1998'deki 678 milyon 482
dolarlık ihracat
performansının gerisinde ,r
J
kaldı.
ÇUKOBİRÜK
GAP'a yöneliyor
• A D A N A ( A A ) -
ÇUKOBlRLlK, GAP
Bölgesi'nde pamuk
tanmının yaygınlaşması
üzerine, başta Şanlıurfa
olmak üzere yöre illerinde
yatınm karan aldı.
ÇUKOBİRLİK Genel
Müdürü Yakup Şahin, bu yıl
pamuğun yaklaşık 90 bin
tonunu GAP Bölgesi
üreticilerinden aldıklannı
belirterek "Pamuk, GAP
Bölgesi için cazibe ürün
oldu. ÇUKOBlRLlK olarak,
bölgede yatmm karan
aldık" dedi.
Gaziantepli iki ustanm başansı, AR-GE desteği verildiğinde neler yapılabileceğini gösterdi
KOBI lerle gelen luııııt• Polipropilen halı
ipliği makinesini
üreten Aksoy,
KOBİ olarak
yüksek teknoloji
ürünü makine
üreterek, bu alanda
'biz de vanz'
demenin gururunu
yaşadıklannı
belirterek
'KOBİ'ler
ekonominin
candaman. Yeter
ki fırsat verilsin,
önleri açılsın,
destek sağlansın'
dedi.
GAZtANTEP (AA) -
Gaziantepli 2 ustanın, po-
lipropilen halı ipliği ma-
kinesi üretebilmesi, KO-
Bl'lere Ar-Ge desteği ve-
rildiğinde neler yapabil-
diklerini gösterdi.
Akademi ve iş çevrelerinin ilgisini çe-
ken bu makinenin miman, Özçelik Teks-
til ve Pres Döküm Sanayi Ticaret A.Ş Yö-
netim Kurulu Başkanı Mennan Aksoy,
KOBl'lenn ekonominin candaman oldu-
ğunu belirterek "Yeter ki fırsat yerilsin,
önleri açılsın, destek sağlansın. İrettiği-
miz makinenin birçok ulusal ve uluslara-
rası bilimsel >avında tanıtılması. seminer.
konferans ve benzeri toplantılarda bikliri
olarak sunulması başanmızın tescilidir.
Bir KOBİ olarak yüksek teknoioji ürünü
makine üreterek bu alandaki devlere 'biz
de vanz' demenin gururunu yasıyonız." di-
ye konuştu.
Aksoy. teknoloji üretimine giden süre-
cin, ortağı Cahit Özçelik ile birlikte 1973
yılında bir atölye kurarak imalat sanayi-
ıne gıımeleri ile başladığını so>leüı.
Para kasalan ve otomotıv sanayi parça-
lan, yol butonlan ve reflektörleri, metal en-
jeksiyon kalıplan, metal pres dökümü, gı-
da ve tekstil makineleri ile yedek parça-
lan imalatı yaptıklannı söyleyen Aksoy.
"Bu ve benzeri birçok başanlı çahşmadan
sonra gözümüzü yukarı diktik. ufkumu-
zu açtık. Destek verildiğinde KOBİ'lerin
neler yapabileceğini ispatla-
dık, mutluyuz" dedi.
Özçelik" 1996'da, Türkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfi
(TTGV), TÜBİTAK ve Ga-
ziantep Üniversitesi'nin 2
milyon 630 bin dolar deste-
ği ile Doç. Dr. Yusuf Azrail
Uskaner'in sorumluluğunda
proje hazırladıklannı kayde-
derek, "Yoğun ve ciddi çauş-
nıalarsonunda bir Ar-Ge pro-
jesi ürünü olan POLYSPIN
BCF4 polipropilen halı ipliği
makinesi ortaya çıktı. Mald-
nemiz, uzun test çalışmalan
sonrası Türk tekstil sektörü-
ne başanyla sunuldu" şek-
linde konuştu.
Kaliteli halının kaliteli ip-
lik ile üretildiğini vurgula-
yan Aksoy. şöyle devam et-
ti: "Ürettiğimizve 1998 yüın-
da TÜBİTAK, TTGV ve TÜ-
SİAD tarafından teknoloji
başan ödülü ile ödüllendiri-
len makine, dünyada bir elin
parmaklan ile ifade edilebi-
İecek ülkede üretilen emsal-
lerinden çok üstün özellikle-
re sahiptir. Bundan dolayı kaliteli ipliğin
POLVSPIN BCF4 Ue üretildiği iddiasmda
bulunuyoruz."
Bu arada, makineyi inceleyen Sanayi
Odası Başkanı Nejat Koçer, "Bu makine-
yi gördükten sonra gücümüzü bir kez da-
ha anladım, teknoloji üretebileceğimizi
gördiim" diyerek memnuniyetini dile ge-
tirdi.
Vergi iadesine
jet denetim
• Maliye Bakanlığı, vergi
iadesi için verilecek fiş ve
faturalar üzerinde anında
denetim sistemine geçileceğini
bildirdi.
ANKARA (ANKA) - Maliye Bakanlı-
ğı, vergi iadesi için verilecek fiş ve fatu-
ralar üzerinde anında denetim sistemine
geçileceğini bildirdi.
Maliye Bakanlığı, ücretlilerin 20 Ocak
akşamına kadar bir bildirimle işyerenle-
' 'TtiesHmehneîeri gereken fiş ve faturala-
5
'foh gerçek ve yasalara uygun olup olma-
dığı konusunda yapılacak denetimlerin
her ilde defterdarlıkJar tarafindan organi-
ze edileceğini bildirdi. Tüm defterdarlık-
lara konuya ilişkin bir genelge gönderil-
diği kaydedilerek, genelgeyle kamu kurum
ve kuruluşlan ile değişik işkollanndaki
mükellefler nezdinde örnekleme yoluyla
seçilecek bildirimler üzennde denetim
yaptınlmasının istendiği belirtildi.
Söz konusu genelge uyannca, inceleme-
lerde, bildirimde kullanılan fiş ve fatura-
lann eğitim, sağlık. giyim ve kira harca-
malanna ilişkin olup olmadığına ve bu
belgelerin özellikle gelir ya da kurumlar
vergisine tabi mükelleflerden alınıp alın-
madığına bakılacak. Defterdarlıklar tara-
fından yapılacak denetimler için özel ekip-
ler oluşturulacağı kaydedilerek. sahte fiş
veya fatura düzenlenmesine ilişkin istih-
barata önem verileceği, en küçük şikâye-
te anında müdahale edileceği belirtildi.
Doğrudan gelir desteği sistemini AB bile henüz uygulamaya koymadı
Tanma destek çarpıtılıyor'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Uluslararası Para Fonu'nun
(IMF) bu yıl pilot, gelecek yıl ül-
ke çapında. 2002'de de tamamen
yürürlüğe girmesini istediğı doğ-
rudan gelir desteği (DGD) sis-
temı. henüz Avrupa Bırlıği'nde
(AB)bıle uygulanmıyor. Türkı-
ye'de hem maliyet hem de ta-
nmsal üretim açısından tartış-
malı olan DGD sistemiyle.tan-
ma yönelik desteklemeJerin kal-
dınlması amaçlanıyor. Türk-tş
Yıllığı'nda, tanma desteklenn
fazla olduğu ve "kara delik"
oluşturduğu savlanndakı çarpıt-
malar ortaya konulurken. bu ko-
nuda siyasilerin, teknisyenlerin.
uluslararası kuruluşlann ipoteğı
dışına çıkamadıklanna dikkat
çekildi.
Türk-lş Yıllığı'nda IMF'nın
Türkiye'de uygulanmasını ıste-
diği DGD sistemi irdelendi. "Ta-
nmsal Destekleme PoHtikalan\e
DoğrudanGelir Desteği* başlık-
lı Prof. Dr. OğuzOyan'ın çalış-
masmda, Türkiye'de tanmın ge-
lişmiş ülkelerin yaklaşık 3 katı
düzeyinde, yani ulusal geliriçin-
de yüzde 15'i aşkın paya sahip
olduğuna ve sivil istihdamın da
gelişmiş ülkelerdekinin 8-10 ka-
tı üzerinde yüzde 43 'ünü sağla-
dığına dikkat çekildi. "Gelişmiş
• Türk-lş Yıllığı'nda, tanma desteklenn fazla
olduğu ve "kara delik" oluşturduğu savlanndaki
çarpıtmalar ortaya konulurken, bu konuda
siyasilerin, teknisyenlerin, uluslararası
kuruluşlann ipoteği dışına çıkamadıklanna
dikkat çekildi.
kapitalist ülkelerin hiçbirinde
ulusal gelir ve istihdam içinde
tarunın payi yüzde 5'lerin dahi
alüna inmesine rağmen hiçbi-
rinde üretidye ve sektöre yöne-
lik konıma destekleme politika-
lan terkedilmemiş, hatta tanm,
Türkiy e'de olduğundan mutlak
ve göreli olarak daha hacimli
süfranshonlannodağıolagelmiş-
tir" denildi ve tanmın Cumhur-
başkanı 'ndan başlayarak çarpık
bir zeminde tartışılmaya zorla-
nıldığı belirtildi.
DGD sistemine AB ülkele-
rinde geçiş hazırlıklannın sür-
dürülmekte olduğu belirnlirken,
Dünya Ticaret Orgütü ve güm-
rük birliği nedeniyle sistemin
zorunlu duruma geldiği ıddiası-
nın kabul edilemez olduğu kay-
dedildi. Tanmsal desteklemede-
ki çarpıtmalar şöyle ortaya ko-
nuldu:
• Hazine kaynaklı kredilerin
tümü destekleme olarak görü-
lemez. Piyasa faizleri ile sübvan-
siyonlu faızler arasındakiferkka-
dar olan kısım. destekleme ola^
bılır. Genellikle kredi miktan
geri dönüşsüz bir doğrudan ge-
lır desteğiymiş gibi hesaba ka-
tıIdığı için inanılmaz derecede
abartılı destekleme büyüklükle-
rine ulaşılmakta. Birdiğerçar-
pıtma, geri dönüşü geciken kre-
dileri yüksek faiz bindirmeyle
çok yüksek düzeylere çıkarma-
dır.
• Tüm hasat miktannın des-
tekleme kapsamrnda olduğu sa-
nılıyor. Oysa tek alıcı Türkiye
Şeker Fabrikalan AŞ olmasına
karşın şekerpancannda bile
1991-1998 döneminde alım mik-
tannın üretime oranı yüzde 79-
97 arasmdadır. Buğdayda bin-
de 2.3-yüzde 25.8. tütünde yüz-
de 51.5-74.4, kütlü pamukta
yüzde 9.7-48.9, findıkta binde
6.6-yüzde 41.2, ayçiçeğinde yüz-
de 15.4-67.9 arasmdadır. Tütün
dışında sayılan bu ürünlerde
1996-1998 alım oranlan 1990-
1992'ninaltındadır.
• Desteklere bütçeden sağ-
lanan destek, 1997'de yüzde
33.8'ken, 1998'de yüzde 23.2'ye
geriledi.
• Ziraat Bankası'nın. fınans-
man sıkıntısına çözüm olarak,
4 Nisan 1995 tarihli kararla 1993
yılı pamukta prim uygulaması
nedeoiyle yapdan ödemeler için
ticarifeiz+yiizde2O'hk faiz ora-
nının 3 'er aylık dönemler itiba-
nyla yürütülmesiyle borç kat-
merlenerek arttınldı. Böylece
bankanın prim uygulamasından
alacağı 124 milyon dolar anapa-
ra, 1997 ve 1998 yıllannda 1
milyar dolar ödenmesine kar-
şın 1998yıl sonunda 7.7 milyar
dolara yükselerek, bankanın ak-
tiflerinin yüzde 39'una ulaştı.
Ticari faize yüzde 20'lik ekle-
me ancak 1998 yıl sonundan iti-
baren kaldınldı. DPT'den Zafer
Yükseter'in çalışmasında, bu-
nun çiftçilere yönelik bir destek
olarak açıklanmasının gerçek-
çi olmadığı belirtilmekte ve
1997-1998 tanm sektörüne trans-
ferin gayri safi yurtiçi hasılaya
oranının yüzde 10.24 değil yüz-
de 7.15 olması gerektiği kay-
dediliyor.
DÜNYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGÎN \ILDIZOGLUJ LONDR.4 ergin a ergin.demon.co.uk
Boris Yeltsin 31 Aralık günü is-
tifaetti. Yeltsin'in yetkilerini Baş-
bakan Putin üstlendi. Başkanlık
seçımleri, üç ay öne, marta alın-
dı.ŞimdiBatı'daveRusya'dayo-
rumcular arasında iki konuda gö-
rüş birliği var: 1- Önümüzdeki
başkanlık seçimlerinin sonuçlan
artık şimdiden bellidir: Rusya'nın
yeni devlet başkanı Putin otacak.
2- Karşımızda "yeni tip birRus li-
deri var", ama kimse bu adam
hakkında pek bir şey bilmiyor.
1990'lann başındaki neo-libe-
ral şok tedbırierinın mımarı. Ana-
toliChubais. Izvestiya'ya verdı-
ği bir demeçte, "Rusya 'da altı ay,
clevasa bjrsüredir" demişti, "her
şeyolabilir". Şimdi seçimlere ka-
dar, Putin'in önündeki süre üç
aya indi. Ancak üç ay da çok uzun
bir süre. Bu dönemde bile çok şey
olabilir. The Economist dergisi-
nin kapak başlığındakı gibi, "Pu-
tin, bilinmeyen adam" saptama-
sı da doğru değil. Putin ve bun-
dan sonra neler yapabileceğı hak-
kında gerçekçi birfikiredınmeye
izin verecek kadar bilgi var.
Seçimleri Putin kazanacak
S İ ^
Bizzat Putin'in de yeni yılın ilk
basın toplantısında kabul ettiği
gibi (Wall Street Journal. 5/01),
Yeltsin'in süresi dolmadan istifa
ederek yerini Putin'e bırakması,
seçilme şansını arttırdı. Bu yeni
durum hem Putin'in, Çeçenistan
savaşıyla, olumlu ekonomik ko-
şullardan kaynaklanan popülari-
tesini seçimlere kadar koruma
şansını arttırdı hem de siyasi itti-
faklann yeniden ve Putin lehine
değışmeye başlamasını sağtadı.
The Moscovv Times'tan Sarah
Karush'un bildirdığine göre, fe-
derasyon konseylerinin liderleri,
seçımlerden sonra Kremlin'e kar-
şı daha uzlaşıcı birtutum içine gir-
meye başlamışlardı. Seçimlerde
Luzkov-Primakov blokunu des-
tekleyen yerel konsey liderlerin-
Vladimir Putin ve 'Yeni Rusya'
den oluşan "Bütûn Rusya" adlı
grup, Putin'in başkan adaylığını
desteklemediğinı açıkladı. Böy-
lece Putin'in rakibi Primakov'un
başan şansı kalmadı (05/12). Şim-
di, Putin'e, Komünist Parti lideri
Zuganov'dan başka ciddi rakip
yok.
Gerçı Boris Kagarlitsky'nin
ORT televizyonuna verdiği de-
meçte belirttıği gibi, bu koşullar-
da bile "Pnmakov, Yabloko ve ko-
münistlerden oluşan bir blokun
matematikolarakseçımlerikazan-
ması mümkün. Hatta böyle bir
blok ideolojik olarak da müm-
kün. Ancak siyasi olarak bu blo-
kun oluşma şansı yok" (4/01).
Öyleyse gelecek seçimlerin so-
nuçlarının şimdiden belli olduğu-
nu söylemek çok abartılı olmaz.
Çeçenistan savaşı belirleyici
Putin'in roket hızıyla yükselen
siyasi kariyerine bakınca, genç-
liği ve KGB geçmişinin yanı sıra
tek bir şey dikkati çekiyor: Çeçe-
nistan savaşı. Putin, başbakan
olur olmaz Çeçenlere karşı acı-
masız, uzlaşmaz bir savaş baş-
lattı. Bu tutumuyla Rus yönetici
elıtiyle halkın desteğini aldı. "Ye-
ni Rusya" konseptine uygun,
genç, dinamik, kararlı ve sert bir
lider olarak sivrildi.
Putin'in kaderi büyük ölçüde
Çeçen savaşının kaderine bağlan-
mış durumda. Çeçenistan sava-
şı başlarken, Rus generalleri bir
ay içinde sonuç alınır dıyorlardı.
Geçen hafta Putin de "Çeçenis-
tan '/ Rusya 'nın kaderinin belirle-
neceği biryer" olarak gördüğü-
nü açıkladı (Wall Street Jour-
naO- Kudüsziyareti arasında Yelt-
sin, "Savaş birhafta içinde biter"
dedi (Jarusalem Post). Halbukı
cumartesi günü gelen haberler.
Çeçenistan'da işlerin planlandı-
ğı gibi gıtmediğini gösteriyordu.
Rus saldırısı- süresiz olarak dur-
durulmuş, savaşı yöneten iki ge-
neral görevinden alınmıştı (Le
Monde, 08/01). Bundan üç gün
önce de St Petersburg Tımes'ta
"Çeçenleryenilmedi, Grozni'nin
birkısmını da gerialdılar" başlık-
lı bir habervardı. Seçim kampan-
yaları kızıştıkça Çeçenistan ope-
rasyonuna
ilişkin haber-
ler giderek
artacaktır.
Buna bir de
Çeçenistan
savaşına yol
açan bom-
balamaolay-
larının, ger-
çekte Rus
gizli servisı
tarafından
planlandığı-
na ilişkin de-
dikoduların
yoğunlaşma-
sı eklenırse,
Putin'in yıldı-
zı sönükleş-
meye, belki
de Prima-
kov'unki par-
lamaya baş-
layabilir.
Moskova
Siyasi Araş-
trmalar Enstitüsü Direktörü Ser-
gey Markov'un Sydney Mor-
ning Herald muhabınnedediğı gi-
bi, "Bugün seçmen, politikacı-
nın dediğine değilyaptığına oy ve-
riyor. Halk Putin 'in görüşlerini bil-
miyor, ama Putin 7 desteklerken
bir umudu desteklemiş otuyor"
(08/01). Putin'in seçilmesi bu
umudun gelecek üç ay içinde
canlı tutulmasına bağlı. Bu ise ilk
anda görüldüğü kadar kolay bir
ış değil.
Putin kim ve ne yapabilir?
Batı, ama özellikle de ABD si-
yasi analiz çevreleri Rusya'ya yak-
laşırken, bir süredır gerçekte var
olmayan birreformistkomünist iki-
lemıne başvuruyoriar. Reformist,
başlangıçta serbestpiyasa yan-
lısı, liberal demokrat anlamına
geliyordu.
Rusya'nın
Özal'ıChu-
baıs,
1990'lann
başında
şok tedbir-
leriyle eko-
nomiyiyıkıp
talan ettik-
ten, kendi-
siyle birlik-
te birkaçki-
şinin cebini
doldurup
oligark dü-
zeyineyük-
selmelerini
sağladığın-
dan bu ya-
na, bu ay-
nm artık an-
lamını kay-
betmişti.
VVashing-
ton Post si-
yasi analis-
ti Jim Hoagland'm geçenlerde
tespit ettiği gibi, bir süredir de re-
formist "ABD'yekıyakçılıkyapmış
olan ya da yapması beklenenler"
anlamına geliyor (05/01). Artık
"Reformist mi, komünist mi" so-
rusu Putin'i anlamaya olanak ver-
mıyor. Bu yüzden de "Bu adam
kim" sorusu sıkça soruluyor.
Diğer taraftan, bıraz dikkatle
bakınca, soğuk savaş döneminin
antikomünist. sağcı diktatörle ha-
şır neşir olmuş, tecrübeli yorum-
culan arasında, Putin konusun-
da belirsızlik daha az. Örneğin
Wall Street Journal'ın 3 Ocak
başyazı ve yorumlannda kimi kuş-
kulan dile getırilmekle, mülahazat
hanesi şımdilik boş bırakılmakla
birlikte Putin'in başbakanlık ola-
sılığını umut verici birgelişme ola-
rak yorumladı. Putin'in aniden
Yeltsin'in yerine atanmasını Rus-
ya'da çeşitli yayınlar, demokrasi-
ye müdahale olarak görürken (St
Petersburg Times. 06/01) Rus-
AmerikanTş Konseyi, gelişme-
lerden memnundu (New York
Times, 07/01).
Soğuk savaş döneminin pro-
paganda aracı Radio Free Eu-
rope'un dırektörterinden Donald
Jensen de "Refonvist-komünist
ya da diktatör-demokrat aynm-
lannın Putin için geçerli olmadı-
ğını, adamın bunlann hepsinin
bir kanşımı olduğunu" söylüyor.
Jensen'e göre Putin öyle biline-
meyecek biri de değil. "Çünkü
Putin, Rus sistemihin son 10 yı-
lının ürünü" (CNN, 07/02). Bu,
bizim Rus seçimleriyle ilgili ola-
rak yaptğimız 'YeniRusya' (20/12)
saptamasıyla birlikte düşünüldü-
ğünde Putin'in gerçek kimliğini
açıkiamakta önemli bir ipucu oluş-
turuyor. Putin'in son on yıllık de-
neyimi, hep yolsuzluk söylenti-
leriyle, yolsuzluklara bulaşık çev-
relerle iç içe: 1990-91, Peters-
burg Belediyesi Sobçak ve Chu-
baıs; 1996, Kremlin, arkasından
Güvenlik Konseyi Şekreterliği;
1998, İç Güvenlik Örgütü Baş-
kanlığı; Yeltsin ailesini soruştu-
ran savcının istifasına yol açan
skandal ve oligark Bezerovski
ile yakın ilişkilervb...
Bu bağlamda, Putin'in resmi
birvvebsitesindeyayımladığıgö-
rüşlerinde (29/12) dile getirdiği, Ba-
tı'da sanki bir çelişki gibi göste-
rilmeye çalışılan güçlü devlet-özel
mülkiyet savunuculuğunun ga-
rip bir yanı yok. Bu ilişkilerine ba-
karak Putin'in yolsuzluklann üze-
rine gidemeyeceğini saptamak
mümkün, ama yazdıklanna baka-
rak yapmayı planladıklarına iliş-
kin bir öngörüye sahıp olmak da..
Putin Yeltsin'den kalan son de-
recede otokratik anayasal yetki-
len kullanarak, "devletigüçlendir-
mek", Rusya'nın "ataerkil, daya-
nışmacıruhunu", "ulusal onuru-
nu ve gücünü yeniden canlandır-
mak" istiyor.
Putin, piyasa reformlanna kar-
şı bir seçenek olmadığını sapta-
makla birlikte, Rusya'nın "gele-
neğinde olan ekonomiye devlet
müdahalesine", karma ekono-
miye dayanmak gerektiğini sa-
vunuyor. Yabancı sermayeye gü-
ven vermeye dikkat etmekle bir-
likte, esas olarak iç kaynaklara,
ihracata dayanmakten yana oldu-
ğunu ıfade ediyor, böylece de
Rusya'nın doğal kaynaklarının
korunması, eski sömürgelerin ye-
niden kazanılmasının önemini vur-
guluyor.
Tüm bunlara bakınca da Putin'in
çehresi giderek Pinochet gibi bi-
rine benzemeye başlıyor. Işte bu
yüzden de Batı'nın muhafazakâr
çevrelerinde bir rahatlık var. An-
cak Clinton'ın ulusal güvenlik
danışmanı Berger"in "Rusya'nın
potansiyel bir tehlike olarak şe-
killenmeye başladığına" ilişkin
endişelerinde de (Washington
Post 07/01) bir gerçeklik payı var.
Putin'in ilk işlerinden biri, ulusal
güvenlik stratejisini, Uluslar (sö-
mürgeler) Bakanı'nı yenileyerek,
"çokkutuplu birdünya"gibi, ABD
hegemonyasına karşı kod terim-
ler kullanarak yeniden şekillendir-
meye başlamak oldu. Özetle, Ye-
ni Rusya şekillenmeye devam
ediyor. Putin de Yeni Rusya'nın
önemli mimariarından biri olma-
ya aday.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Yüzyılın insam' Einstein
Tjmedergisı, büyükfizikçivedüşünür AlbertEins-
tein'ı Yüzyılın Insanı seçti. Einstein'ın, görelilik
ve kütleçekimi kuramlanyla bilim ve teknolojide
yaptıkları günlük basına yansıyor. Ancak, bir de,
günlük basına yansımayan toplumsal Einstein var.
Bunun en çarpıcı kanıtlarından biri, Einstein'ın,
bundan yanm yüzyıl önce, Mayıs 1949'da, bağım-
sız sosyalist dergi Monthly Revievv'de yayımla-
nan başyazısı; 'Neden Sosyalizm?'dir. Einstein,
ekonomik ve toplumsal konularda uzman olma-
yan kişilerin de sosyalizm üzerine görüş belirtebi-
leceklerinı vurguladıktan sonra şöyle sürdürüyor
(Koyu sözcükler bu makaleden serbest çeviridir):
Önce, soruyu bilimsel bilgi açısından ele ala-
lım. Ekonomi ve astronomi arasında esaslı
yöntem farklılıklan yok sanılır... gerçekte var-
dır. Bunun nedeni, ekonomi alanında kavram-
laştırmanın güçlüğüdür. Ekonomik olgularda, bir
dizi etmen işe karışır. Bunlann etkilerini ayınp de-
ğeıiendirmek çok güçtür. Bu da ekonomide
genel yasalara ulaşılmasını güçleştirir. Kaldı ki,
uygarlığın başlangıcından günümüze gelen deney
birikimini etkileyen ve sınırlayan ve salt ekono-
mik sayılamayacak etmenler var. Örneğin, tarih-
te, çoğu büyük ülke varlığını fetihlerden alır. Top-
rak mülkiyetinin tekelleşmesi, dinsel öğelerle
beslenen eğitim ve toplumun sıntflara aynlma-
sını kurumlaştıran değerler sistemi oluşturuldu.
Buradan da, büyük ölçüde bilinçsiz halkın top-
lumsal davranışlan, yönlendirildi. Tarih geçmiş-
te kaldıysa da, bizler, insan gelişmesinin yagma-
cı döneminin hiçbir yerde gerçekten üstesinden
gelemedik. Sosyalizmin gerçek amacı, insan
gelişmesinin yağmacı dönemini aşmak ve onun
üzerinde gelişmektir...
Ikincisi, diye sürdürüyor, Bnstein, sosyalizm, top-
lumsal ahlaki bir amaca yöneliktir. Bilim amaç
yaratamaz. Amaçlan, insanlar belirler... Bu ne-
denle insan sorunlarını bilime ve yalnız uzmanla-
ra bırakmayacak kadar tedbirti olmalıyız. Günümüz-
de onca insanın acı çekmelerinin nedeni nedir
ve bu acılar sona erdirilebilir mi? Sorulan sorma-
nın kolay, bunlara yanrt bulmanın güç olduğunu be-
lirten Einstein, bu noktada, sınıfsal birçözümleme-
ye yöneliyor.
İnsan, eşzamanlı olarak, bir yalnız varlıktr ve
bir sosyal varlıktır... (O) biyolojik oluşumunu de-
ğıştıremez: ancak kültürel oluşumunu değişti-
rebilir... İnsan, yaşamanın anlamını, kendisini
topluma adayarak bulur... Kapitalist toplumun
ekonomik kargaşası, bugünkü durumuyla, be-
nim görüşüme göre, kötülüğün gerçek kay-
nağıdır... Uretim araçlannın sahibi, işçinin iş-
gücünü satın alacak konumdadır. Üretim araç-
lannı kullanarak işçi yeni ürünler üretir. Bun-
lann mülkiyeti kapitaliste aittir. Bu süreçte te-
mel nokta, işçinin ürettiği ile kendisine yapı-
lan ödemedir. Iş sözleşmesi "özgür", işçinin al-
dığını, ürettiklerinin gerçek değeri değil, onun
asgari gereksinmeleri ve... iş bulmak için ya-
nşan işçiler belirler... Özel sermaye giderek az
sayıda elde yoğunlaşır. Bu büyük güç demok-
ratik toplumlarda bile denetlenemez... Yasama
meclisi üyelerini seçen siyasal partiler, özel
sermayedarlar tarafından ya parasal olarak
desteklenir ya da etki altına alınır... Sonuçta,
halkın temsilcileri, nüfusun sosyal haklardan
yararlanamayan kesimlerinin çıkannı yeterin-
ce korumaz... Ek olarak... özel sermayedarlar,
ana bilgi kaynaklarını (basın, radyo, eğitim)
doğrudan ya da dolaytı olarak denetler... Siz bu-
na TV'yi ekleyebilirsiniz. Kapitalizmin yarattığı re-
kabet ortamı sonucu, bireylerin toplumsal bilin-
ci felç olur. Einstein bunu, kapitalizmin en bü-
yük kötülüğü sayıyor. Ve ekliyor: Tüm eğitim sis-
temimiz bu kötülüğün acısını çekiyor.
inanıyorum ki bu büyük kötülükleri bertaraf
etmenin bir tek yolu var, sosyalist bir ekono-
mi kurmak ve bunu toplumsal amaçlara yöne-
lik bir eğitim düzeniyle tamamlamak. Böyle bir
ekonomide üretim araçlannın mülkiyeti toplu-
ma aittir ve kullanımları planlı yapılır... üretim
gereksinmelere göre uyaıianır... işler çalışabi-
lecekler arasında bölüştürülür ve tüm erkek ka-
dın ve çocukların yaşamı güvence altına alınır.
Bireyin eğitimi, bugün olduğu gibi güçlü olma-
yı ve basarıyı yücelteceğine, kendisinde saklı
yetenekleri ortaya çıkanrken toplumun öbür bi-
reylerine karşı sorumluluk duygusunu gelişti-
rir.
"Insanlık tahhinin en büyük yaratıcı zekâsına sa-
hip" kişisinin görüşleri bunlar. Elli yıl öncesine gö-
re kapitalizmin niteliği üzerine söylenenler ne yön-
de değişti? Küresel dünyada neler oluyor? Bu nok-
talar bir yana, "meraklısı için", Einstein'ın Sovyet-
ler Biriiği'nin baskıcı rejimini hiç de onaylamadığı-
nı belirtelim.
•••
Einstein'ın düşünsel köklerinde, Ingiliz aydın-
lanmacı filozofu David Hume ile olgucu (pozitivist)
düşüncenin iki ucunda yer alan deney ve gözlem-
ci Emst Mach ile insan aklının mantıksal kurgu-
suna öncelik veren Henri Poincare'nin bulundu-
ğu görülür. Einstein, her büyük düşünür gibi ken-
disinden önceki düşünürierin çok ileri düzeyde bir
bireşimidir. Einstein'ın görelilik kuramlarını deney-
lerle kanıtlaması, kendisinin, olguculuğun ya da po-
zitivizmin baş azizi sayılmasına neden olmuştur
(Philipp Frank, Einstein, His Lrfe and Times,
1970, s. 214). Kütle ile enerjinin eşdeğerliliğini ka-
nıtlayan, uzay ve zaman konulannda yeniden dü-
şünme yolları açan ve eski düşünce alışkanlıkla-
nnı kökten değiştiren Einstein için bu tür niteleme-
ler çok yetersiz kalır.
Einstein'ın bilim insanlığı, toplumsal sorumlu-
luktan kaçınmasına gerekçe olmaz; tam tersine bu
sorumluluğu arttırır. Bu nedenle, Einstein, önde
gelen bir banşçıdır; sonra, ırkçı ve dinci tüm ge-
riciliklere karşıdır; daha sonra da tüm bunlann
bir sonucu olarak 1930'ların başında Almanfaşiz-
minin baskısına dayanamamış ve göçmen bilim
insanı kimliği kazanmıştır. Yaşamı boyunca, ge-
zegen toplumu dediği insanlığın sorunlarının,
uluslararası düzlemde çözümü için uğraş vermiş-
tir.
Anımsanacağı gibi onlarca göçmen bilim insa-
nı o yıllarda Mustafa Kemal'in Türkiyesi'ne gel-
miş ve aradıkları özgürlüğe ve özgür bilimsel ça-
Itşma ortamına kavuşmuştur. Mustafa Kemal dö-
neminin düşünsel temellerini karalamayı iş edi-
nenlerin en azından bu gerçeği görmeleri gerekir.
e-posta: yakup@metu.edu.tr