Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 EYLUL 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eski Adalet Bakanı Denizkurdu, cezaevleri için önerilen hücre sistemini 'hayalci' buldu
4
Bu siyasi yapL, sorıınu çözemez'
Eski AdaletBakanı Hasan Denizkurdu
SERDARK1Z1K
tZMİR - Hükûmet yetkililerinin ve
birçok politikacının cezaevlerindeki so-
runlann çözûmüne ilışkın hücre ve oda
sistemi önerisini "hayalcivesonınuçöz-
mekten uzak" bulan Eski Adalet Baka-
nı Hasan Denizkurdu soruyor:
"Bakanhğıın döneminde MGK'de de
görüşülen devletin cezaevierine ilişkin
raporu, neden gizii kapakh tutuluyor,
niçüı kamuoyuna sunulup tartıs.ılmı-
yor?"
Kendı döneminden önce başlatılan
çalışmalan genişleterek oluşturduklan
raporun "en azuıdan tarüşma ortamı
yaratması açısından son derecede ya-
rarü olacağı" ınancında Denizkurdu.
Bugün, 10 hûkümlünün ölûmüne yol
açan sorunu, bu siyasi yapının ve onun
ürettiği kadrolann çözemeyeceğini sa-
vunuyor.
iki temel hareket noktasının altını çiziyor Denizkurdu. Birincisi,
mağdurlan da göz önüne alarak hükümlülerin cezalannı tümüyle
çekmeleri. îkincisi, bu cezayı çekerken özgürlüğü kısıtlanan
hükümlülerin daha doğuştan kazandıklan insan haklannın
olduğunun unutulmaması, dolayısıyla bunlann engellenmemesi.
Tıpkı deprem bölgesinde, yolsuzluk-
larla çalkalanan idari organlarla beledi-
yelerde çözemediği gibi. Çünkü, eski
bakana göre "anti değişim lobisi çok da-
ha güçlû". Bu nedenle ancak konuyla ıl-
gili geniş bir tartışma ortamı yaratılır-
sa bir umut doğar ona göre...
'Kopyasını almadun'
Denizkurdu, hazırlanan ve çözûm
önerilerinin de yer aldığı raporu, başta
gazeteciler olmak üzere ilgili herkesin
elde etmeye çalıştığını, kendisinden de
sorulduğunu, ancak görevden aynhr-
ken kopyasını almayı "devtet ciddiyeti-
ne* uygun bulmadığından yardımcı
olamadığını belirtiyor.
Nasıl hazırlandı ve ne var bu rapor-
da? Denizkurdu, yaklaşık 700 bin yurt-
taşı ilgilendiren, bu yanıyla toplumsal
proje kapsamında ele alınması gereken
raporu şöyle anlatıyor:
"Göreve geldiğimde Adalet Bakanlı-
ğı bürokratlan, cezaevlerinin yeniden
yapdanması için yapüklan çahşmalan
derlemişler. Daha sonra biz bunları eie
aldık ve çok yeni unsurlarla, bir proje
olarak hazırlâdık.
Çünkü, ülkenin ıtibannı da sarsan bu
sorunun ivedilikle çözütmesi gereldyor-
Cezaevi operasyonlannı protesto eden ÎHD üyeleri dövüldü
Polis sertleşiyor
ara Ulucanlar
Cezaevi'nde gerçekleştirilen
operasyon sonucu 10
tutuklunun vurularak
öldürülmesini protesto eden
İnsan Haklan Derneği (ÎHD)
üyeleri, Sirkeci Büyük
Postane'den Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık ve Adalet
Bakanhğı'na telgraf çektiler.
tstanbui Haber Servisi - Ankara Ulu-
canlar Kapalı Cezaevi'nde düzenlenen
operasyon sonucu 10 tutuklunun öldürül-
mesini Sultanahmet Meydanı'nda protes-
to etmek isterken gözaltına alınan 5 avu-
kat serbest bırakıldı. Önceki gün protes-
to eylemi sırasında gözaltına alınan ve
Güvenlik Şube Müdürlüğu'nde tutulan
43 'ü kadın 102 kişi "susma hakkTnı kul-
lanıyor. Hükümetin istifa etmesi istemiy-
le dün Sirkeci Büyük Postane'den Cum-
hurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Ba-
kanlığı'na telgraf çeken gruba müdahale
eden polis, bir kişiyi gözaltına aldı, çok
sayıda kişiyi tartakladı.
Sultanahmet Mehmet Akif Ersoy Par-
kı'nda cezaevleri olaylanyla ilgili açıkla-
ma yapmak isterken önceki gün dövüle-
rek gözaltına alınan avukatlar Eren Kes-
Idn, Mihriban Kırdök, Muharrem Çöpür,
Güzei Yarar ve Gül AKay gece serbest bı-
rakıldı. Güvenlik Şube Müdürlüğu'nde
savcılığın talimatıyla ifadelen alınmak is-
tenen 102 kişi ise "susma hakkTnı kul-
lanıyor. Gözaltındaki kişilerin bir süre
sonra serbest bırakılacağı belirtildi.
Ankara Ulucanlar Cezaevi 'nde gerçek-
leştirilen operasyon sonucu 10 tutuklu-
nun vurularak öldürülmesini protesto e-
den insan Haklan Dernegi (İHD) üyele-
ri, Sirkeci Büyük Postane'den Cumhur-
başkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Bakan-
lığı'na telgraf çektiler. "Ulucanlar Ceza-
evi'ndeki katliamm sorumhısu hükümet
derhal istifa etmelkür" yazılı telgraflann
çekilmesinin ardından postaneden dışan
çıkan 30 kişilik grubun etrafı güvenlik
güçleri tarafından çevrildi. Basın açıkla-
ması yapmak isteyen IHD Istanbul Şube-
si Yönetim Kurulu üyesi Şaban Dayanan,
polislerden fecı şekilde dayak yedi ve ar-
dından karga tulumba bir şekilde gözaltı-
na alındı. Polis, grubun diğer üyelerini ise
tartaklayarak postane önünden uzaklaştır-
dı. Bu arada ÖDP tstanbui ll Örgütü üye-
si bir grup dün ögle saatlerinde Ali Sami
Yen Stadı önünde toplandı. Çevrede ge-
niş güvenlik önlemi alan polis, grubun D-
SP il binası önüne bırakmak istediği si-
yah çelenk eylemine izin vermedi. Poli-
sin uyansı üzerine grup dağıldı.Enerji Ya-
Sirkeci Büyük Pbstane önünde telgraf eylemi yapan bir grup ÎHD üyesi tartaklanarak gözalüna ahndı.
pı Yol-Sen Genel Başkanı Cengiz Faydah.
hükümetin Bayrampaşa Cezaevi'nde mey-
dana gelen mafya çatışmasını seyrettiğini,
ancak siyasi mahkûmlara yönelik "katii-
ama gerekçe varatmaya" çalışıldığııu söy-
ledı. HADEP Genel Başkanı AhmetTuran
Demir de, genel af istemlerinin yükseldiği
bir dönemde olaylann gerçekleşmesinin
provokasyonlaria sürecin önünü kesmek is-
teyen güçlenn oyunu olduğunu öne sürdü.
TGC'nin açıkianıası
TGC yapılan yazılı açıklamada. "Önce-
ki gün Sultanahmette dün de Sirkeci'de
meydana gelen olayian izleyen muhabirler
Hatice Yaşar vellhan Kaya poüslercetartak-
lanırken fotoğraf makineleri de hasar gör-
müştür. Bu tür ola\lan kınıyor ve kamu gö-
revi yapan polisin, halkın haber alma hakla
için yine kamu hizmeti yapan gazetedkre
karşıdikkadidavranmasıgerektiğinibirkez
daha ammsanyoruz" denıldı.
DİSK Limter-lş Sendikası Genel Yö-
netim Kurulu, Ulucanlar'da yaşanan ola-
yı "vahşet" olarak nitelendirerek "Sflah-
SE, savunmasız, dört duvar arasına hap-
sedihniş insanlar, boğazları kesüerek,
üzerterine kurşun yağdınlarak kadedfldi-
ler" açıklamasını yaptı.
Tüm Maliye-Sen Merkez Yönetim Ku-
rulu, Bayrampaşa Cezaevi'nde çetelerin,
birbirini kurşunlamasını basite indirgeyip
geçiştirmeye çalışan anlayışm, siyasi
tutuklulara sakınmadan kurşun sıktığmı
anlattı.
du. BM'nin konuvla ilgili birimlerini ça-
ğırdım; Avrupa İnsan Haklan Mahke-
mesi, İHD gibi kuruluşlann görüşleri
alındL
'Rapor ortada yok'
O dönem zaman olsaydı sorunun un-
surlanndan mahkûm ve tutuklular ile
bunlann mağduriannm da görüşleri
derlenecekti.Avrupa Komisyonu Türld-
ye Temsifcisi Büyükelçi Karen Fogg'la
da görüştüm. Değişim istediğunizi, sı-
kuıüian ortadan kaldırma niyeti taşıdı-
ğımızL ancak ülkenin kaynaktannın bel-
li olduğunu, yardım etmeterini istedim.
Para anlamında değfl, cezaevi persoıte-
linin eğhüni gibi diğer konularda. Pro-
jeler getirin dedi, biz de hazuiadık. Da-
ha sonra konu ilk kez MGK'de görüşül-
dü. Hem de adalet bakaıunuı 16 >il son-
ra ilk kezkatiküğ] bir MGK toplanusın-
da. Ne oldu, şimdi rapor ortada y»k_"
tki temel hareket nokta-
sınm altını çiziyor Deniz-
kurdu. Birincisi, mağdurla-
n da göz önüne alarak hü-
kümlülerin cezalannı tü-
müyle çekmeleri. Îkincisi,
bu cezayı çekerken özgür-
lüğü kısıtlanan hükümlüle-
rin daha doğuştan kazan-
dıklan insan haklannın ol-
duğunun unutulmaması,
dolayısıyla bunlann engel-
lenmemesi. Yani devletin,
bireyin haklannı nerede
olursa olsun koruma ve gü-
vence altına alma zorunlu-
luğu... Bu anlamda ülkede
cezaevi düzeninin tümüyle
değişmesi gerektigini söy-
lüyor Denizkurdu. Başba-
kan Bülent Ecevh'in "dev-
letin gücünün gösterfimesi
gereldyor'' sözlerini yanlış
buluyor. Çünkü "cezaevin-
deki insanlar zaten bu güç-
le içeride tutuluyor"...
Yılmaz'ın önerisi
Bu arada birçok hükü-
met yetkiljsi gibi son olarak
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz'ın sorunun çö-
zümü için hücre ve oda sis-
temini önermesini gerçek-
çi bulmuyor Denizkurdu.
Çünkü maliyet hesaplan
yapıldığında, hücre ve oda
sistemiyle inşa edilecek ce-
zaevlenne Türkiye 'nin büt-
çesinin yetmeyeceğini söy-
lüyor. Adalet Bakanhğı'na
aynlan 4 trilyonla bunun
mümkün olamayacağını,
dolayısıyla hayali bir öneri
ortaya atıldığını belirtiyor.
Cezaevleri sorununun
çözümü için kaynağa, yeni
bir siyasal yaklaşıma ge-
reksinim olduğunu vurgu-
luyor. Kaynak konusunda
önerisi şu Denizkurdu'nun:
"Bugün mahkemeierde-
ki davalarda adaletsiz bi-
çimde alınan harçlar, Mali-
ye Bakanhğı'na gidiyor.
Harçlar adil bir hale getiri-
lir ve Adalet Bakanhğı'na
verilirse yaklaşık 100 trü-
yonhık bir kaynak sağlana-
biKr.''
Diğer yandan konu, dev-
letin yeni bir toplumsal
projesi olarak tartışmaya
açıhrsa ilk ve en önemli
adımın atılmış olacağını
söylüyor. Ardından da di-
ğer önerilerini şöyle sırah-
yor
"Cezaevlerine yeni bir
yönetim biçimi getirflmeü.
Birtarafta jandarma bir ta-
rafta polis ve diğer adü gö-
revliler olmaz. Bu yönetim
anlay^u degişmelidir. Bu
anlayış köhnedir ve çök-
müştflr. Bir ülkenin cezaev-
lerinde caa güvenliğinin ol-
maması, anlaylır bir du-
rumdeğfldirr
Adakt Bakanı Hikmet Sami Türk, cezaevlerindeki gelişmeleri Cumhuriyefe değerlendirdi
4
Orgüt üyelerinîn sorgu odaları var'
• Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, cezaevlerinde meydana gelen
olaylann iç hesaplaşma olabileceğini söyledi. Hikmet Sami Türk,
koğuşlanndaki aramalar sırasında tutuklu ve hükümlülerin birbirlerini
işkenceden geçirdikleri sorgu odalan bulunduğunu bildirdi. Adalet
Bakanı, af yasasından vazgeçmelerinin mümkün olmadığını belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Adaiet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami
Türk, cezaevlerinde güvenlik ve asayi-
şi sağlamada ciddi zafiyetler bulunduğu-
nu belirterek "Olaylarda çok sayıda tu-
tukluilehüküjnhlnün ölmesive varalan-
ması, duruımın vehametini daha da art-
nrmaktadır" dedi. Olaylarda tutuklu ve
hükümlüler arasında iç hesaplaşma ya-
şanmış olma olasıhğını dile getiren
Türk, aramalarda ele geçirilen av tüfeği
ile bu silahla ölümler arasında bağlantı
bulunabileceğinı kaydederek "Güvenlik
güçleri av tüfeği kullanmadığına göre
kunlerin süahıyla meydana geküği açık-
ür" dedi. Türk, aramalar sırasında ko-
ğuşlarda filistinaskısı bulunduğunu, tu-
tuklu ve hükümlülenn birbirlennı işken-
celi sorgulardan geçirdiklerinin anlaşıl-
dığını söyledi.
Türk, af yasasının çıkmasınm cezaev-
lerinde rahatlamaya neden olacağını be-
lirterek "Aftangeridönmemizolanaksız,
jktidar ortağı partikrin grup başkanve-
kflleriyle konuştum, partiler görüslerini
önümüzdeki haftaya kadar iletecekler"
diye konuştu.Türk, Cumhuriyet' in so-
rularmı yanıtlarken af yasasıyla cezaev-
lerinin boşalmasını sağlayıp yeni düzen-
lemeleri bundan sonra gerçekleştirmeyı
düşündüklerini belirterek "Bu olmadı.
Ama vazgeçmemiz de mümkün değfl. Sa-
ym Cumhurbaşkam'nın veto gerekçele-
ri doğrultusunda yasaya >eni biçimini ve-
receğiz'' dedi. Türk, cezaevindekı tutuk-
lu ve hükümlüler arasında iç hesaplaşma
bulunduğunu belirterek "Tutuklu ve hü-
kümlülerin kaldığı koğuşlann bazdann-
da sorgu odalan var.Oralarda flhstinas-
kısına da rastiadık. Bu durumun bir an
önceortadan kaldınlması gereldyor'' gö-
rüşünü dile getırdı.
Türk, dün bakanlıkta düzenlediği ba-
sm toplantısında son 9 gün içerisinde ce-
zaevlerinde meydana gelen olaylan ve
sorunlan değerlendirdi. Türk, terör suç-
lulannın cezaevinden tünel kazarak fi-
rar girişimine hazıriandıklan, bu çabayı
gizlemek için 2 Eylül 1999 tarihinden iti-
baren günlük arama ve sayımlara engel
olduklan yönünde istihbarat bilgilerinin
yoğunlaşması üzerine 26 Eylül Pazargü-
nü sabah saatlerinde genel arama yapıl-
maya başlandığını belirtti. Anons yapı-
larak aramalaradirenihnemesi ve koğuş-
lara girilmesine fırsat verilmesinin is-
tendiğini kaydeden Türk, "Ancak, terör
suçlulan derhal koğuşlanna çekilerek
hem havalandırma kapısuıa hem koğuş
kapılarına barikat kurmuş ve cezaevi
personeH ilegüvenfik gückrine karşı atef-
B silah, molotof kokte>1i ve tüplerin ağzt-
na hortum bagla> ıp lav sflahı gibi kuila-
narak sakünda bulunmuslardır" dedi.
Diremşlerine son vermeyen ve güven-
lik güçlerine silahla ateş eden grubun
bulunduğu bölüme gerekli güvenlik ön-
lemleri alınarak girildiğini anlatan Türk,
bu bölümde bulunan yaklaşık 50 kişilik
grubun etkisiz hale getirildiğini, böyle-
likle genel aramanın yapılabilmesi için
uygun ortamın sağlandığını savundu.
Adli ve idari soruşturmalardan ayn
olarak olayın her yönüyle araştınlması
ve incelenmesi amacıyla da 3 adalet baş-
müfettişinin görevlendirildiğini bildiren
Türk. "Otopsi tutanaklanna göre ölüm-
lerin hepsinin atesji silahlarla, bu arada
3'ünün av tüfeği ile vurulma sonucunda
meydana geldiği anlaşıhnaktadu-. Tersi-
ne iddialar, sö\1entiden öte bir değer ta-
şımamaktadır. Silahlar ve mermilere ait
balistik incelemeler devam etmektedir.
29 Eylül tarihi itibanyla rehin alma, sa-
yun vermeme ve işgal eylemleri devam et-
mektedir" diye konuştu.Cezaevleri so-
runun uzun bir sürecin birikimi
olduğunu kaydeden Türk şunlan söyle-
di:
"Son olaylar, göstermektedir ld, adli
suçlardan tutuklu ve hükümlülerin bth
nndınldığı cezaevlerinde oiduğu gibi te-
rör suçlanndan tutuklu ve hükümlülerin
banndınldığt cezaevlerinde de güvenlik
ve asayişin sağlanması yönünden ciddi
zafryetier mevcuttur.Olaylarda çoksay>
da tutuklu ile hûkümlünün ölmesi ve ya-
ralanmaa,durumun vehametinidaha da
arttirmaktadır. Süreç içerisinde yaşaıu-
lan tüm bu olumsuz gelişmeler dikkate
almmadan, cezaevleri sorununu sadece
bugünün bir sorunu gibigönnek ağır bir
haksızhk olarak gözükmektedir."
Türk, gazetecilenn "Olaylar iç çaöş-
ma mı" sorusuna, "Av tüfeği 3e kendi
kendilerini vurdular diyebflecek durum-
da değflım. Hesaplaşma olabflir, kaza ile
de olabilir" yanıtını verdi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Cumhuriyetin Anlamı
Kontiki Yayınlan'nın, gençlere yönelik ilginç bir di-
zisi var. "Işte Hayat" başlığı ile yayımlanmakta olan
bu kitaplardan birini, "68 Paris DirenmesFrim unu-
tulmaz isimlerinden Regis Debray kaleme almış:
"Kızıma Cumhuriyetı Anlatıyorum." (Bu arada ben
de "kınma" Atatürk'üanlatıyorumama, bilmem ne
zaman bitecek...)
Debray'ın kitabı, gençlere yönelik olarak kaleme
alınmış. Fakat yetişkınlerin, hatta üst düzey yargıç-
ların(!) da öğrenebilecekleri çok şey var. özellikle
Fransa Cumhuriyeti ile Amerika Birfeşik Devletle-
ri'nin karşılaştıntdığı bölümler çok ilgimi çekti. Bun-
lan sizlerie paylaşmak istiyorum:
"... Birleşik Oevletler"deyerelolan, genelolandan
Cıstündür; Fransa'da ise tam tersi. lyi veya kötü, nü-
fusun şu ya da bu kesimi için özel kanunlar çıkanl-
maz. Herkes için soy, bölge, din veya renkaynmıya-
pılmaksızın tek bir adalet uygulanır. Bizde ne siyah
sanık, ne beyazjüri; ne 'Arap' suçlu, ne 'Polonyalı'
savcı ne de Italyan-Franstzayukat vardır. Katolikbe-
lediye başkanı veya Yahudi senatör olmadığı gibi.
Her bölge bir milletvekili çıkanr ama Fransız millet-
vekili kendi bölgesini değil, bütûn ulusu temsil
eder. Yasallığı seçilmişolmasından ilerigelir, soyun-
dan değil...
... Bizim cumhuriyetimizin birinci -anayasada baş-
ta gelen- özelliği, 'bölünmez' olmaktır. Yerel renk-
lerin çeşitliliğine evet; ama ulusun, ulusal dilin, aynı
ceza ve medeni kanunun üstünlûğûnü tanımak ko-
şuluyla.
Cumhuriyet ayn dil, din, ırk ve çıkartann vartığını
kabul eder ama, bunlann, yurttaşlar topluluğunu
parçalamaya, ayırmaya, dağıtmayayönelmesine izin
vermez. Folklora ve kültüriere saygılıdırama, başka
yerlerdeki adıyla 'azınlıkların' da ortakyasaya uyma-
sınısağlar. Meclislerimizde Korsikalılar, homoseksü-
eller veya Protestanlar bulunurama, burada soyla-
n veya ülkedeki sayısal önemlen oranında yeralmaz-
lar. Fransa Cumhuriyeti topluluklardan değil, vatan-
daşlardan oluşmuştur. Bireylerin kişisel özellikleri
vardırama, vatandaşlannyoktur..."
Regis Debray'ın Fransa ve ABD arasında yaptığı
karşılaştrmanın hemen her bölümü, Türkiye ile ör-
tüşüyor
"... Orada (ABD'de) sözleşme ve anlaşmalann oy-
nadığı rolü, burada (Fransa 'da) devlet görevlilehye-
rine getirir. Fransa'da hastanede bedava ameliyat
olursun ama yığınla kâğıt doldurmak zorunda kalır-
sın. ABD'de ise çek defterini çıkarman ve cerrahın
heryaptığını ızleyecek biravukat tutman gerekir. Bu
da sonuçta çokpahalı bir t/p anlamına gelir. Birleşik
Devletler'de hukuk ve para her şeyin ûstündedir.
Fransa'da ise genelge ve memur önceliklidir. Ortak
fayda kişisel çıkariann önüne geçmelıdir...
... Amerikalı bir cumhuriyetçi, yoksullann baştan-
nın çaresine bakmasını doğal karşılarken, burada
kullanılabilir zenginliklerin hakça dağılımı hüküme-
tin sorumluluğundadır. Ana hatlanyla konuşuyorum.
Çünkü koşullar değişiyor ve Amerikan rüzgân hat-
lan kanştınyor. Biz de daha bencil, başkalanna kar-
şı kayıtsız, herkesin önce zenginleşip bireysel başa-
nlar kazanmaya baktığı bir topluma doğru gidiyo-
ruz."
Anlaşılan Fransa'nın "özal'lan" da "köşeyi dön-
mek" gibi anlayışlan egemen kılmanın savaşımı için-
de... Biz gene Debray'a dönelim:
"... Cumhuriyet çokça tarih, biraz öğreti ama her
şeyden önce bir var oluş biçimidir. Içimizdeki cum-
huriyet, hükümet bıçiminden daha önemlidir. Kalp-
lerde değil de sadece metinlerdeyse, çökmesi ya-
kındır. Çünkü cumhuriyetçi gibi davranmadan da
cumhuriyet düzeninde yaşanabilir ve fırsatlardan ya-
rarlanılabilir. Hatta bu en sık görülendir. Ve kötüye
işarettir.
Yalancı mermerden ve kâğrttan yapılmış, hukuk
devletinin kişiliksiz mekanizmalanna bırakılmış, ru-
hunu yaşatacak vatandaşlardan yoksun bir cumhu-
riyet, iskambil kartlanndan birşatoya benzer. Ûfle-
sen uçar... Yargıçlar dürüst değilse yasa hükümsüz-
dür...
... Cumhuriyetin temeli, sonuna kadar özümsen-
mesigereken üç küçük, kesin ve net sözcükle özet-
lenir. 'Laik, demokratik ve sosyal'... (Bu) düsturuya-
şama geçirmek için ne çok kan, ne çok ter döktük!
'Laik' özgüriüğün karşılığıdır, 'demokratik' eşitliğin ve
'sosyal' kardeşliğin..."
Regis Debray'ın cumhuriyet ve özellikle cumhuri-
yetin aynlmaz bir parçası olması gereken laiklik ko-
nusunda çok ilginç görüşleri var. Fakat belli bir nok-
tada durmamız gerek. Gene Debray'la bitinyorum:
"... Buralara gelmek için, halkın hiçbir keşiminin
kendiyasasını bütün bir ülkeye dayatmaması için ko-
ca bir yüzyıl gerekti. Çünkü cumhuriyette, istediğin
kadar komûnist, Müslümanya da Yahudi bulunabi-
lir, hatta cumhuriyetin başında bile. Oysa komûnist,
Islamcı veya Yahudi bir cumhuriyet, resmi inançlar
yüzünden kareleşmiş daire gibidir..."
Adalet Bakanı Türk
Yeni yapılamııa
önerüeri
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk, infaz
sistemıne duyulan güven-
sizliğin giderilebilmesi
için izlenecek yolun belli
olduğunu belirterek yapıl-
ması gerekenleri şöyle sı-
raladı:
• Tutuklu ve hükümlü-
ler ile cezaevi personeünin
can güvenlıklerinin koru-
nabilmesi için tartışmasız
olarak 'bireysel oda' ya da
en fazla 3 kişilik 'küçük
koğuş' sistemine geçilme-
si gereklidir.
• Cezaevi personelinin
nitelik ve nicelik olarakye-
tersiz kaldığı bilinmekte-
dir. Genel müdürlüğün 5
bin civannda personel açı-
ğı bulunmaktadır.
• İnfaz mevzuatının ve
Ceza ve Tevkifevleri Ge-
nel Müdürlüğü'nün teşki-
latlanmasına ilişkin mev-
zuat yetersiz kalmaktadır.
• Oda sistemine dayalı
yüksek güvenlikli cezaev-
lerinin yapımına 1999 yı-
lında başlanmıştır. Bu ce-
zaevlerinin yapımı Anka-
ra, Izmir, Bolu. Kocaeli.
Tekirdağ ve Edirne'de de-
vam etmektedir.
• Genel bütçeden Ada-
let Bakanlığı'na ve Ceza
ve Tevkifevleri Genel Mü-
dürlüğü'ne aynlan yatınm
ödeneklerinin önceki yıl-
lara göre arttınlması yo-
lunda gerekli girişimlerde
bulunulmaktadır. 2000
mali yılı bütçe teklifinden
42 trilyon 755 milyar lira
ödenek talebinde bulunul-
muştur.
• Ceza infaz kurumla-
nnda görevli güvenlik per-
sonelinin hizmet öncesi
eğitimini yapacak bir eği-
tim merkezi kurulması ça-
lışmalanna başlanılmıştır.
• Ceza ve İnfaz Kurum-
lan ve Tutukevleri Genel
Müdürlüğü'nün teşkilat ve
görevleri hakkında kanun
tasansı taslağı, Kanunlar
Genel Müdürlüğü'ne gön-
derilmiştir. Tasanya son
şekli verilıp en kısa zaman-
da Bakanlar Kurulu'na
sunulacaktır.