25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 1999 PERŞEMBE 4 HABERLER Bipdal'ın yargılanması • DİYARBAKIR (ANKA)-Diyarbakır2 No'lu DGM'de. İHD Mardin Şubesi'nin 1997 yılında düzenlenen kongresindeki konuşması nedeniyle tHD Genel Başkanı Akın Birdal ile IHD Mardin Şube Başkanı Cemil Aydoğan ye PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlanndan Mahmut Şakar'm yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya sanıklardan hiçbiri katılmazken, mahkeme heyeti, Şakar'ın talimatla istenen ifadesinın beklenmesine karar vererek duruşmayı ilen bir tarihe erteledi. Askeri helikopter düştii • DtYARBAKIR (Cumhurivet Bürosu) - Sıirt ll Jandaıma Alay Komutanlığf na ait UH1 tipi askeri helikopter Siirt'in Pervari ilçesi Köprü Çayı yakınlarında teknik bir anza nedeniyle düştü. Olayda Yüzbaşı Ersan Dağ ile Eruh Sağlık Ocağı hemşireleri Leman Akkuş ve Tülay Çelik yaşamını yitirdi. 5 er de yaralandı. Askeri yetkililer. helikopterin düşüş nedeninin araştınldığını söylediler. Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi kırsalında güvenhk güçlerince düzenlenen operasyonda ise 10 PICK'li öldürûldü. Soysal bugün yargı önünde • ANKARA (ANKA)- Milli tstihbarat Teşkilatı'nın operasyonu ile Moldova'da yakalanarak Türkiye'ye getirilen PKJC'nin Avrupa sorumlulanndan Cevat Soysal. bugün Ankara l No'lu DGMde hâkim önüne çıkacak. PKK'nin Avrupa "daki ikınci adamı olarak bilinen "Cemil Mehmet Hoca" kod adlı Cevat Soysal hakkında TCY'nin I25'inci maddesi uyannca "Devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmmı devlet idaresinden ayirmaya yönelik eylemlerde bulunmak" suçundan idam cezası isteniyor. Uslu görev başında • ADANA (AA) - Çukurova Pamuk, Yerfıstığı ve Yağlı Tohumlar Tanm Satış Kooperatifleri Birliği (ÇUKOBİRLİK) Genel Müdürü Kadir Uslu, yazılı talimat gelmediği sürece görevinin başında olduğunu ve hizmetleri ilk günkü şevkle sürdürdüğünü söyledi. Uslu, dün gazetelerde görevden alındığı yolunda çıkan haberlere ilişkin olarak "Görevimin başındayım" dedi. Atatürk'e ttakaret davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan RP'nin eski Ankara milletvekilı Hasan Hüseyin Ceylan'ın, yaptığı bir konuşmada. Türkiye Cumhuriyetı'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsiyetine hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi. Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasına. Yargıç Tayyar Köksal. suçun 4454 sayılı kanun kapsamına girip girmediği konusunda görüşünü bildırmesi için dosyanın Cumhuriyet Savcısı'na verilmesine karar vererek duruşmayı erteledı. Sami Selçuk, numaralı cumhuriyetçi ve îslamcıları önceden haberdar etmiş, desteklerine özel önem vermiştir 'Yargıtay Başkanı istifa eMUSTAFA REŞİT KARAHASAN Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı (A)KONUNUN BELİRLENMESİ 8.2.1983 tarihinde yürürlüğe giren, 4.2.1983 gün, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu. md. 59 hükmüne göre; "Her adli yıl Ankara'da bir törenle açıhr. Yargrtay Birinci Başkanı bir konuşma yapar. Açdış konuşmasuun merni ve tören gündemi üzerinde daha önceden Başkanlar Kurulu'nun düşüncesi alınır." Bu yasa hükmü değerlendirilirken gözetilmesi gereken 21/1. maddeyle de Yargıtay'ı temsil etme görevi birinci başkana verilmiştir. Başkan Sami Selçuk, yeni adalet yılmı bir konuşmayla açmıştır. (B) DEĞERLENDİRME 1. GENEL OLARAK Yeni adalet yılmı bir konuşmayla açan Birinci Başkan Sami Selçuk'un konuşması büyük bir yankı yarattı. Bunun nedeni, Selçuk herhangi bir kışi olmayıp konuşmasını cüppe içinde ve Yargıtay Başkanı niteliği ile yapmış olmasıdır. Oysa ki konuşmada yer alan düşünceler, herhangi bir başkası tarafından dile getirilmiş bulunsaydı -nitekim çok getirilmiştir- bazı görüşlerin üzerinde hiç mi hiç durulmazdı. Belki de daha konuşmanın yapıldığı günün akşamından başlayarak bu bazı "görüşler"i ne zamandır ıleri süren çevrelerin -numaralı cumhuriyetçilerle belli laisizm anlayışına sahip çevrelerin- televizyonlarda ve gazetelerinde konuşma üzerine atlamalan bu yüzdendtr. Selçuk'un bunlardan birincilerin sevdiği "Demokrasi cumhuriyet değü, cumhuriyet demokrâsiyi yönetiyor" tekerlemesine ve ikincilerin -eski RP'li yeni FP'lilerin- laisizmi dejenere etmek için kullandıklan "laikçilik" sözüne yer vermekle onlann alkışlanna kendisini layık kılmıştır. Dahası. bunlardan "Cumhurbaşkanı Sami Selçuk" yazı başlığı atanlar da çıktı (Metin Toker, Not Defterinden, Bir Nutuk Ve Sonrası: 1. Cumhuriyet Demokrasi, 9.9.1999 tarihli Milliyet gazetesi, sh. 16, aynca bkz., Cüneyt Arcayürek, 10.9.1999 tarihli Cumhuriyet gazetesi). Sami Selçuk, numaralı cumhuriyetçi ve Îslamcıları önceden haberdar etmiş, o çevrelerin desteğine özel önem vermiştir. Kuşkusuz bu desteğin kendisini güçlendireceğini hesaplamıştır. Ne var ki bu destek aynı zamanda kendisini siyasal bir duruma getirmiştir. (Melih Aşık, 9.9.1999 tarihli Milliyet gazetesi, Sh. 15). 2. KONUŞMA METNİNİN HAZIRLANMAŞI VE IÇERİĞI Sami Selçuk. özet olarak yaptığı konuşma, 55 sahifede topladığı konuşma metnınin hazırlanmasında ve içeriğini belirlemede Yargıtay Kanunu'nun 59. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, "Açüış konuşmasuun metnL. üzerinde daha önce Başkanlar Kurulu'nun düşüncesi alınır" yolundaki hükmün kesin buyrugunu çiğnemiştir. 10. 9.1999 tarihli Cumhuriyet gazetesinin birinci sahifesinde Selçuk'un Yargıtay Daire Başkanlan'nın önerilerini dikkate almadığı, yargı sorunlannın göz ardı edildiği, konuşmanın içeriğini belirleme, toplantıda kendisine iletilen Yiice Atatürk diyor Yaptığımız ve yapmakta edemeyen düşünüleri yok olduğumuz devrimin etmek zorunludur. Şimdiye amacı, Türkiye değin ulusun beynini Cumhuriyeti halhnı paslandıran, uyuşturan bu tamamen, çağdaş ve bunun düşünüşte bulunanlar anlam ve biçimi ile uygar olmuştur. Herhalde bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimimizin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul düşüncelerde yer alan boş inançlar tamamen atılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça beyne ki: gerçeğin ışıklarını yerleştirmek olanaksızdır... Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, tarikata bağlılar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatidır. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçlerinden, II, Sh. 214/215) 'Şeriatçı kesimin istemleri karşısında suskun kaldı' Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Mustafa Reşit Karahasan, "Yeni adalet yıhm bir konuşmayla açan Birinci Başkan Sami Selçuk'un konuşması büyük bir yankı yarattL Bunun nedeni, Selçuk herhangi bir kişi ohnayıp konuşmasını cüppe içinde ve Yargıtay Başkanı niteliği ile yap- mış olmasıdır" diyor ve eleştirUerme basından aktardığı şu görüşlerle devam ediyor: Yinelenerek önenüe vurgulayahm ki Selçuk. cumhuriyetin laiklik yorumuna ve uygulamasuıa ağır eleştiriler getirmekte ve devletin din a)anmrian tümüyle çekilmesini istemekiedir. Burada ilgüıç olan, cum- huriyetin laik anlayişuun sorgulanmasına sahifeler ayıran Selçuk'un devlet-din UişkUerinin degerlendirildiği bir metinde şeriatçı kesimin istemle- ri karşısındaki suskunluğudur. Cumhuriyet ve onun laik anlayışı karşısında cömertçe kullanılan eleştiri hakla, şeriatçı kesünden nedense esirgen- mektedir (Sedat Ergin - Hürriyet). Selçuk, hiç geregi yokken. toplumu iç savaşın eşiğine getiren, 28 Şubat Kararlan ile noktalanan, daha ild yıl önce REFAHYOL dönemindeki tarüşmalan, Yargıtay Başkanı olarak yeniden başlatmaktadır (Muharrem Sankaya - Hürriyet). tahkım, af yasasının eleştirilmesi ve yargı sorunlanna ilişkin konulan gündeme gtirmediği haberine yer verildiği gözlemlenmiştir. Yaptığım soruşturmadan edindiğim bilgiler, bu haberi doğruladığı gibi, şeriat tehlikesine ilişkin düşüncenin toplantıda ileri sürüldüğünü, çok daha önemlisi, Selçuk'un özet konuşmasında ve 55 sahifelik kitapçıkta yer verdiği konulan Başkanlar Kurulu önüne getirmediğini. tartışma açmadığını. bu bağlamda başkanlann düşüncelerini almadığını saptamış bulunmaktayım. Sami Selçuk, başkan olarak Yargıtay'ı temsil yetkisi bulunduğuna göre, açış konuşmasuun Başkanlar Kurulu'nda ileri sürülen düşünceler çerçevesinde hazırlanması, böylece ortaya çıkacak konuşma metnindeki konularla ilgili düşüncelerin, Yargıtay tüzelkişiliği adına açıklanması sö2 konusu olabilirdi. Kamu Yasası niteliğinde olan Yargıtay Kanunu'nda yer alan hükümlerin bağlayıcı olduğu besbellidir. Sami Selçuk, yasanın 59/2. maddesinin hükmünü çiğnemiş, açış konuşması metnini kurulda belirtilen düşünceler çerçevesinde ve doğrultusunda hazırlamamış, kurulda tartışıhp düşünce alınmayan konulan konuşma metnine sokmuş ve kendi belirlediği konulara ilişkin kişisel görüşlere bu metinde yer vermiş, böylece Yargıtay tüzel kişiliğinin değil de Sami Selçuk'un kişisel görüşlerini yansıtan bir metin ortaya konmuşrur. Sami Selçuk, kişisel görüşlerini, adalet yıhm kullanarak giydiği cüppeyle kamusal nitelikteki Yargıtay binasında dile getirmiş, hazırladığı kitapçıgı da dağıtmıştır. Bu konuşmanın kişisel düşünceleri yansıttığı o derecede açıktır ki Sami Selçuk hep "ben, ben" demiş, özellikle bu tutumu kitapçığın 54/55. sahifelerinde yer alan açıklamalarla da gün ışığma çıknuştır. Belirtmek önemlidir ki güncel ve yaşamsal yargı sorunlan gözardı edilerek hiç mi hiç geregi yokken seçilen siyaset ve anayasa ile ilgili konulann tartışmaya açılması, konuşmanın siyasal nitelikte olduğu gerçeğini, apaçık gözler önüne sermiştir. 3. KONUŞMA METNİNİN ÖZELLİKLERİ Sami Selçuk, Atatürkçülüğü, cumhuriyeti sorgularmş; laklik üzerine temelsiz açıklamalarda bulunmuş, bu bağlamda kavram kargaşası yaratmaktan çekinmemiş, 1982 Anayasasf nı da "gayri meşru" ilan etmiştir. Ben, Sami Selçuk'un hazırladığı konuşma metnini çok dikkatle inceledim. Vardığım sonuç şudur Bu konuşmanın gerçek amacı, yargının güncel sorunlan yerine cumhuriyetin temeli olan laiklik konusunda kavram kargaşası yaratıp laikliğe kendince yüklediği işlevin gereği olarak "toplulukların (cemaat. tarikat vb.) din okullan açmalannın \e din dersleri \ermelerinin engeUenemeyeceğuıinT açık seçik ortaya konulmasıdır. Ona göre Diyanet Işleri Baskanlığı kaldınlmalı ve din işleri özgür cemaatlere-tarikatlara bırakılmalıdır. Önemle vurgulayahm ki konuşmanın hemen ardından yoğun tartışmalann başlaması, Sami Selçuk'un Yargıtay Başkanı olmasındandır. Oysa başkan niteliğinden yoksun, dahası yargı ile ilgisi kalrnadığı bir evrede bu kişisel görüşlerin şu ya da bu yolda açıklanmasının hiçbir yankı yaratmayacağı besbellidir. Üstelik Yazar Ismail Nacar, Yargıtay Başkanı'nı Islam dışı tarikatçılann desteklediğini söyledi Sami Selçuk'a tepkiler sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yazar İsmaii Nacar, Yargıtay Başkant Sami Selçuk'un konuşmasına fslam dışı tarikatçı ve irticacı çevTelerin verdigi desteğe dikkat çekerek "Bu mannk, rasyonel dfişünceyi ve tek Uahı esas alan Sokratös'i değü, iasan doğasına yakışmayan çok ilahh sofistleri çağnştınr" dedi. Adli yıl açılışında yaptığı konuşma nedeniyle şeriatçılar ve 2. cumhuriyetçiler tarafindan alkışlanan Yargıtay Başkanı Selçuk, dün Başbakan Bülent Ecevit tarafindan kabul edildi. Selçuk'a tepkiler ise sürüyor. Yazar Ismail Nacar, Selçuk'un önerdiği gibi Diyanet İşleri Başkanhğı'nm cemaatlere bırakılması durumunda, Türkiye'de Afganistan'daki inanç çatışmalannuı yaşanacağını vurguladı. Din eğitiminin tarikatlara bıraküması duşüncesine de tepki gösteren Nacar. "Böyle bir uygulama Tfirkiye pratiğinde vahim sonuçlar doğurur. Böyle bir yola girilirse 2000'lerin ilk 10 yıhnda Türkiye Afganistan'a döner. Bilindiği gibt'Müslünıanlık iddiasmda bulunan dini gnıplar, bugün Kabü sokaklannda Allah adına birbirkrini keayortar" diye konuştu. Ayn camtterde namaz Cemaatlerin birbirterinin camilerinde namaz bile kılmadığını vurgulayan Nacar, Diyanet'in korunması ve Müslümanlığı gerçek anlamda öğretmesi için yönlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Nacar, "Savm Yargıtay' Başkanı'nın sözfcri, Ban ve Baülı degerler açısudan doğrudur. Ama Islam coğrafyası, bir aydınlanma, bir ronesans süreci yaşamadığı için henüz taraflardan hiçbirisi bu tarz bir öneriyi ve Bygubmayı kaJdıramaz" dedi. Selçuk'un konusmasmın eski Yunan felsefecilerini de gündeme getirdiğini kaydeden Selçuk, "Başta Sayın Seİçukun kendhi obnak üzere bu konuşma)a dört eüe sanlan Istam dışı tarikatçı ve irticacı çevreler bu cıkış Sokrat la özdeşleştirmeye çahşıyorlar. Halbuki tam tersidir. Ükçağ rasyonalistlerinden olan Sokrates, Arina'ıun sahte ilahlanyla alay ederek bunlann üstünde gerçek bir ilahtan söz ediyordu. Sofistterse onu inaaçnzhkia suçlayarak idama mahkûm ettirdiler" görüşünü dile getirdi. Selçuk'un, Diyanet'in kaldınlarak din işlerinin cemaatlere bırakılmasım istediğini anımsatan Nacar, "Yani bu konuda kendtterine üahbk yakıştınlan Fethullah Efendi, Mehmet Efendi, Mahmut Efendi, Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz gibüerine mahkûm edikceğiz. Doğrusu bu mantık, rasyonel düşünceyi ve tek ilahı esas olan SokratesM değu, insan doğasına yakışmayan çok ilahlı sofktleri çagnşünr" değerlendİTmesini yaptı. Nacar, Selçuk'un konuşmasuun büyük bölümüne teorik olarak katıldığmı. ancak bunun Türkiye pratiğinde bir şey ifade etmeyeceğini belirterek "Divanet'in lafvedilip cemaatlere bırakılması önerisi kabul edikmez" dedi. kamusal niteliğine sahip olarak Sami Selçuk, bunlan Türkiye Günlüğü adlı derginin Yaz 1999 sayısında aynı ifadelerle yayımlamıştı. Yazının başlığı da "Laiklik ve Demokrasi" idi. Söz konusu derginin, "Yaz Mektubu" başlıkh yazısında Türkiye'de bazı kesimlerin "muhayyel (hayali) bir irtka tehlikesi"ni gündemde tuttuğu belirtiliyor. Bu kişilerin de yüksek makamlarda ve medyada bulunduğu belirtiliyor. Bunlar için de "güruh" ifadesi kullamlarak aynen şöyle devam ediliyor: "_ Bu güruhtan başka bir tehükeyi ciddiye alan ruh sağkğt yerinde pek fazla kimse yoktur." Evet, bir Yargıtay Başkanı'nın yazı yazmak için seçtiği "medyanuı" başyazısının üslubu budur. (Ertuğrul Özkök, 8.9.1999 tarihli Hürriyet gazetesi, Sh. 33). Böylece Sami Selçuk'un "Laiknk ve Demokrasi" başlığı altında yayımladığı aynı görüşleri, kamuoyunda hiçbir yankı bulmamış, Islamı siyasallaştırmak isteyen çevrelerden şimdiki gibi alkış ve övgü almamıştır. Şimdiye değin kararlılıkla sürdürülen uygulamada, Yargıtay başkanlannın adalet yıhm açış konuşmalannda hep yargı sorunlan, konuşmalannın temelini oluşturmuş, yargıyı ilgilendiren güncel konular da irdelenmiştir. Oysa Sami Selçuk, bu geleneği gözardı etmiş, yargı sorunlannı dışlamış, konuşmasını özel bir amaç için laiklik temeli üzerine kurmuş, gerçek amacını gizlemek için de yeni adli yılın açılmasında güncelliği olmayan konulara ilişkin açıklamalar yapmayı yeğlemiştir. Gerçek amacı, devletin din alanıyla ilgisini kesmek, böylece cemaatler- tarikatlann özgürleşmesini sağlamaya yöneliktir. Öyle ki Cumhuriyet yerine "tnançlar Cumhuriyeti'' istediğini açığa vurmada da hiçbir sakınca görmemiştir. Yinelenerek önemle vurgulayalım ki Selçuk, cumhuriyetin laiklik yorumuna ve uygulamasına ağir eleştiriler getirmekte ve devletin din alanından tümüyle çekilmesini istemektedir. Burada ilginç olan, cumhuriyetin laik anlayışmın sorgulanmasına sahifeler ayıran Selçuk'un devlet-din ilişkilerinin degerlendirildiği bir metinde şeriatçı kesimin istemleri -' s karşısındaki suskunluğudur. Cumhuriyet ve onun laik anlayışı karşısında cömertçe kullanılan eleştiri hakkı, şeriatçı kesimden nedense esirgenmektedir. Bugün bile güncelliğini koruyan şeriat tehlikesini önemsemeyen Selçuk, Türkiye'de dini siyasallaştırmak isteyen, "cennetin anahtannı vaat eden" siyasi çevrelerin varlığını göz ardı etmektedir (Sedat Ergin. Hürriyet gazetesi. Gündem. Yargıtay Başkanı Selçuk'un çelişkisi). Selçuk, hiç gereği yokken, toplumu iç savaşın eşiğine getiren, 28 Şubat Kararlan ile noktalanan, daha iki yıl önce REFAHYOL dönemindeki tartışmalan, Yargıtay Başkanı olarak yeniden başlatmakta (Muharrem Sankaya, 7.9.1999 tarihli Hürriyet gazetesi, Sh. 32), hiç mi hiç sakınca görmemiştir. Bu, çıkar yol değildir. Açık yürekle belirtmek zorundayım ki bu konuşmasıyla Selçuk, Islamı siyasallaştırmak isteyen çevreleri, deyim yerindeyse yüreklendirmiş, onlann ekmeğine yağ sürmüştür. Böyle bir tutumun, demokrasi ile, çoğulculukla, düşünce özgürlüğüyle yakından uzaktan ilgisi yoktur. (C) ELEŞTİRİ ' Sami Selçuk'un konuşma metninde izlediği yöntem, daha önce birçok kişinin ortaya koyduğu doğrulan dile getirip, bunlann arkasında gerçek amacını saklamaktır. Yargıtay ve mahkemelerin güncel sorunlannı dışlayıp sahifelerce bilinen konularda "teorik bflgüer" vermesi, gerçek amacmın perdelenmesini sağlamak içindir. O nedenledir ki doğrularla yanlışlan bir metinde toplamıştır. Selçuk, gerçek Atatürkçü değildir. (Selçuk, "Atatürk'ün mirasçKiyım" (14.9.1999 tarihli Milliyet gazetesi) demiş; ama, eylem ve tutumuyla "reddi miras" yapmıştır.) Yüce Atatürk'ün "en büyük eserimdir" diye nitelediği laik cumhuriyeti yıkıp şeriat devleti kurmak isteyen çevreleri yüreklendiren Selçuk'un, Atatürk'le ilgili açıklama r ' yapmasında içtenlik yoktur. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle