25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÛL 1999 PERŞEMBE 14 l U l \ kultur@cumhuriyetcom.tr Salvador Dali'nin 200'e yakın gravürü, kitaplan ve altın çalışmalan AKM'de sergilenecek IstanbuTdan bir 'dâhf geçiyor ESRA ALİÇAVÜŞOGLÜ İstanbul sanat ortamını 17 Eylül'den Kasım'a dek pek de alışık olmadığı tür- den hareketli günler bekliyor. 3O'a ya- kın ülkeden 56 sanatçıyı ağırlayacak olan 6. üluslararası İstanbul BienaBnden bir gün sonra açılacak diğer bir sergi sa- nınz pek çok şehirden izleyiciyi İstan- bul'a taşıyacak. 20. yüzyılın en önemli sanatçılanndan bıri olan Salvador Da- li'nin 200'e yakın gravürü, kitaplan. al- tın çalışmalan ve tunçtan iki adet 'Ca- ducee'si (yılan sembolü) Ataturk Kültür Merkezi'nde sergilenecek. tki yıl önce Ortaköy'deki Pi Art H'orks'ün açılış ser- gisinde Dali'nin yapvtlartylatanışan iz- leyiciler, bugüne dek istanbul'da açılan en büyük Dali sergisiyle karşılaşacak- lar bu kez. Kültür Bakantağı. Darülaceze Vakfi, İstanbul Tıp Fakültesi Deontoloji \e Tıp TarirûAna Bilim DalıBaşkannğıve Prof. Dr. Aslan Terzioğlu'nun ışbırlığı ıle İs- tanbul'a getinlen 200'ü aşkın orijinal Dali yapıtı, ünlü sanatçının ölümünün 10. yılıanısına 17 Mart 1999'daBarcelona'da açılan ve tıpla ilgili yapitlannın da ser- gilendiği 'LesCaduceesde Salvador Da- li' sergısinin biruzantısı. AKM'deki ser- gi, Dali'nin yakın dostu. 20 yılı aşkın sü- redir sanatçının editörlüğünü yapan ga- lerici Jean Schneider'ın işbirlıği ıle ls- tanbul'agetirildi. 18Eylül-l Kasımta- rihleri arasında açık kalacak olan sergi- nin 1 milyon TL'den satılacak olan bi- letleri, Darülaceze Vakfı tarafından dep- remzedelere bağışlanacak. Dali'nin 'Les deuxCaducesdeDali' (Dali'nin İki Yı- lan Sembolü) adlı yapıtı üzerine, Pilar BaUestanın yazdığı. Prof. Dr. Aslan Ter- zioğlu ve Dr. Sadun Kandanın Ispan- yolca ve Türkçe olarak hazırladığı hikâ- yesi sergide yayımlanacak ve kıtabın geliri de depremzedelere bağışlanacak. Yapıtiar satın ahnabilecek Salvador Dali sergısi. Atatürk Kültür Merkezi'nin gınş katından başlayarak ikinci katadek uzanıyor. Bugüne dek Sal- vador Dali'nin orijinal yapıtlanyla kar- şılaşmamış olanlar için sergi büyük önem taşıyor. Koleksiyonerler için ise yapıt- lann satın alınabilir olması aynca dik- kate değer. Serginin ilk iki katı Dali'nin gravür- lerine, üst kat ise kitaplar ve altın çalış- malara aynlmış. Yapıtiar, 'düşlerin res- saroı" olarak bilınen Dali'nin bılım ve tek- nolojiyle ne kadar yakın ıiişkide oldu- ğunu göstermesi bakımından da ilginç. Sanatçının psikanaliz kuramının ba- bası Sigmund Freud'la ilişkisi herkes tarafından bılınse de Hipokrat'tan Lo- uis Pasteur'a. Pierre ve Marie Curie, Einstein ve Edison'a kadar pek çok ün- lü bılım adamının Dali'yi ne kadar et- kilediğı. sergide yer alan portrelerle bir anlamda desteklenecek. Viyanalı profe- sörün kuramlan ne kadar ilginçse, Fre- ud'un kendisi de en az kuramı kadar il- gi çekiciydi Dali için. Bir çok kez onu, D. 1%7 tarihli ,22 ayar altından yaptlnuş 'tsis'. 'ali'nin orijinal yapıtlannın yer alacağı sergi 18 Eylül- 1 Kasım tarihlerin.de açık kalacak. Yapıtlar, 'düşlerin ressamı' olarak bilinen sanatçının bilim ve teknolojiyle olan yakın ilgisini gözler önüne serecek. Sanatçının 1981'deyapbğı 'Fiordah II' adh çataşma. resimlerinin konusu yapan Dali'nin, re- sim sanatını ve tarihin ünlü isimlerini ko- nu alan yapıtlannın yanı sıra Plcasso'dan Rembrandt'a. Chagall'dan Mkhelan- gelo'ya. Van Gogh'dan Leonardo da Vind'ye kadar pek çok ünlü ressamın 'DaM'ce' yorumu da bu sergide yer alı- yor. Dali'nin Röne- sans'a ve sanatçılan- na hayranlığının izdü- şümü, sergide "usta'la- nn portrelerinde gö- rülebilecek. Saplantı- lanndan biri olan 'Gergedan'. tutkuyla bağlı olduğu'Don Ki- şotveSancho Pancho' ise pek çok kez karşı- mıza çıkacak AKM'de. Sergide gra- vürlerin orijinal çin- ko levhalan da sergi- lenecek. Çinko levha- lann adet olduğu üze- re, sanatçının kendi- sinden başkası tara- findan kullanılmama- sı için üzerinin çizi- lerek sergilenmesi, il- gı çekecek aynntılar- dan. Dali'nin 'dahice' yorumladığı ve her bi- rine yine kendine öz- gü isimler verdiği çi- çek ve meyve baskıla- n serginin ilginç çalış- tnalanndan. Kan do- laşımının betimlendı- ği 'Begorrya'. 'sahan- da' sahansız yumurta- ların yer aldığı 'Pa- patya',bogagüreşiya- 1982 tarihli pan matadorlann dolaşüğı 'Çarlafelek' gibi çiçek serileri, Dali'nin hayal gücü- nün inanılmazlığını bir kez daha somut- laştıracak. Kendi isminden esinlenerek (Dali'nin en büyük tutkulanndan biri de adını çeşitli biçimlerde resimlerine kaynak olarak kullanmasıydı) yapnğı 'Flordalı' serisi ise görülmeye deger. AKM'nin ikinci katırun Taksim Mey- danı'na bakan cam bölümüne yerleşti- rilen New York ve San Francisco gravür- lerinin ortasındaki İstanbul'un doğal manzarası ise sergiye ayn bir anlam ka- tıyor kuşkusuz. Altın çalışmalan ise yine Dali'nin dehası- nı gözler önüne sere- cek cinsten. Dünya- daki obür yansı olarak nitelendirdiği 'sevgi- li' eşi Gala ve kendi imgesinin yer aldığı, 'DaH D'or' paralann- dan oluşturulmuş ob- jeler serginin ilgi çe- kici parçalarından. ÖzellikleAndreBre- ton'un Dali'nin para- ya ve dolara düşkün- lüğünü nitelemek için adıyla oynayarak oluş- turduğu 'Avida Doiar' anagrammı, Gala ve kendi imgesinin yer aldığı para ile birleş- tirerek bir koryeye dö- nüştürdüğü çalışma sanatçının kendi ken- dini 'alaya' aldığı ya- pıtlanndan. 20. yüzyılı kapatır- ken bu yüzyılın başın- da doğan ve 85 yıllık yaşamına rekor deni- iebilecek sayıda yapıt sığdıran Salvador Da- li'nin en azından gra- vürlerini İstanbul'da görebilmek büyük bir 'Caducee I ve H' üpla uğraşanlann ilgisini çekecek. sans... 1904'te Ispan- ya'nın Katalan bölgesinde yer alan Fi- gueras'da doğan Dali'nin, yaşamı bo- yunca büyük bir ayncalık olarak gördü- ğü 'Katalan' kökleri, onun sanatının vazgeçilmez kaynağı oldu. Altı yaşında ahçı, yedisinde Napohon olmak için ça- lışan, tutkulan yaşamı boyunca sabit bir biçimde artan Dali, sonunda kendi ol- mayı seçti. Ancak popülerliği; herkes gibi paraya düşkünlüğü, ünü ve göste- rişi sevmesi, teşhirciliği, bugün bile ya- pıtlannın önüne geçiyor, hak etmediği eleştiriler almasına neden oluyor sanat- çının. Aykın kişiliği ve söylemleriyle birçok eleştirmenin oklanna hedef olan Dali'yi anlamak için önyargılardan kur- tulmak gerekiyor kuşkusuz. Kusursuz- luğun ardında bir ressam; yazar, sena- rist, kuyumcu gibi sıfatlan adının önü- ne eklemeyi başaran Dali'nin gerceküs- tücü dünyasını anlamak bu sergiyle da- ha da kolaylaşacak. Dali resimlerini 20. yüzyılın olağandışı dünyası, gündelik yasamın sıradan nesneleri; telefonlar, saatler, yumurtalar ve gardroplarla be- timledi, sıradan gerçekçiliği sanahmn içine soktu. Görünmeyeni görselleştir- mede gerçekten ustaydı. Görüneni de ancak onun gibi bir deha bu kadar fark- lı görünür kılabilirdi. Her ne kadar aka- demik birressam, keşiften ve yaraücı ruh- tan yoksun olduğu için eleştirilse de duş- ler belki de ancak onun tekniği ve de- hasıyla bu kadar gerçek olabilirdi. Resim sanatımn kurtancısı Tam bir gerçeküstücüydü, hem de gruptan atılmasına neden olacak kadar. Gerçeküstücü akım onun sayesinde ye- ni bir ivme kazandı. Akım, 'Eleştirid panuıoya' yöntemiyle köklerini yenile- di. Resimlerinde Hitlere sempati duydu- ğu, Lenin'i ve devrimci düşünceyi ayak- lar altına aldığı iddia ediliyordu Gerçe- küstücüler tarafından. Dali, akımın ön- de gelen isimlerinin keskin eleştiri ok- lannı hiç bir zaman umursamadı, resim- lerini bildiği, hissettiği gibi yapmaktan alıkoymadı kendisini. Onun resimleri 20. yüzyıl insanının korkulannı, istek- lerini, çaresizliklerini dile getirir. Dali. kendi deyimıyle soyut 'karmaşacalık- tan' hep uzak durmuş, geleneğin biçim diliyle yürümeyi tercih etmişti. "Önce Gala ve ben. Sonra ben. Sonra diğerleri, Gala ve ben" diyebilecek ka- dar kendine ve eşine âşıktı Dali. Resim sanatının kurtancısı olarak kendini gö- rüyordu. Soyut sanat, Dadaızm ve bü- tün diğer akımlann elinde yok olacağı- nı düşündüğü resim sanatını kurtarmak alnmda yazılıydı. Zaten kendisine Sal- vador (kurtancı) adının verilmesi rast- lanrı değildi ona göre. Dini ve Politik gö- rüşünün yaşamı boyunca gösterdiği tu- tarsızlık onun anlaşılmasını daha da zor- laştırdı. Yaraücılığı. dehası, saplantılan ve fan- tezileriyle bu kez lstanbul'dan geçiyor Dali. Umanz gelecek yıllarda ünlü sa- natçının yağlıboya tablolannı da göre- biliriz ülkemizde. Joseph Kosuth, sanatın uğraş alanının renk veform değil, anlam olduğunu savunuyor 6 Sanat politik bir tavırdır 9 İLK SERGİNtN tSMİ: A\AKKABI DÜKKÂM Apartmanprojesi Kültür Servisi - Selda AsaL Tü- nel'de alternatif bir sergi mekânı- nı "Apartman Projesi" adı altında açıyor. Mekân, Şeyh Bender So- kağı 4 No'lu apartmanın giriş ka- tındaki 30 metrekarelik tek bir oda- dan oluşuyor. Izleyiciîer, 16 Eylül - 30 Ekim arasında düzenlenen sergiyi. mekâ- nın penceresinde izleyebilecekler. Bu mekâna göre proje oluşturacak olan sanatçılar bir yönetmelik çer- çevesinde sergilerini açabilecek- ler. Sanatçılar arası bir dayanışma gereksinimini karşılayacağı düşü- nülen mekânın ilk sergisi, bu pro- jenin birincisi olduğu için "ayağı uğurlu gebnek" deyiminden yola çı- kılarak "Ayakkabı Dükkânı" adıy- la açılıyor. Selda Asal sanatçılan ve bu ortama katkısı olan kişileri. üret- tiklen ya da yeniden tasarladıkla- n ayakkabılan mekânın vitrininde sergilenmeye çağınrken. sanat or- tammdaki altyapı olumsuzluklan- na, bu projeyle küçük de olsa bir iyileştirme getireceğini umut edi- yor. Projeye katılanlar şunlar Uli Aig- ner, Erdağ Aksel, Tunç Aliçam. Hüseyin Alptekin. Halil Ahındere. Selda Asal, Fatih Aydoğdu, Yıl- maz Aysan. Selim Birsel. Thomas Busch. Ela Cindoruk. Elif Çelebi. SmedarDreyfiıss, Haldun Dostoğ- lu, AyşeErkmen. Inci Eviner, Gen- co Gülan. MehmetGün, Christian Hutzinger, Şirin tskit, Gülsün Ka- ramustafa, V'asıf Kortun, Joseph Kosuth, Dieter Kleinpeter, Julia Lohmann, Beral Madra. Werner Mally, Butsch Morris. Murat Mo- rova, LotharPeter. Katharina Phil- gen, Levla Sakpınar, Zineb Sedi- ra, Sermin Sherrilf, Hale Tenger, Canan Tolon ve Müge Uluğ. Kültür Servisi - Kavramsal sa- natın önde gelen temsilcilerinden, ünlü ABD'li sanatçı Joseph Ko- suth, 'Konuklar ve Yabancdar' (RossiniTürkiv«'de)başlıklı sergi- sini Borusan Sanat Galerisi'nde açtı. Sergi 28 Ekim'e kadar izle- nebilecek. Kosuth. ünlü İtah/an besteci Rns- «a'nin ltaKa'daBirTûrk' adlı lib- rettosundan esinlenerek gerçekleş- tirdiği sergide, siyah paneller üze- rine yerieştirdiği metinlerle konuk ve yabancı kavramlannı sorgulu- yor. Sergideki tüm metinler Oruç Aruoba tarafindan Türkçeye çev- rilmiş. Panellenn en altında gün- lük yaşamı anlatan metinler, yuka- nda \Valter Benjamin, W ittgens- tein, Borges, Mary Douglas'ın rnetinleri ve Rossi'nin 'ttah/a'da Bir Türk' adh librettosundan par- çalar. en üstte de yaşamının bir bölümünüTürkiye'de geçirmiş ya- bancı sanatçılar ile yurtdışında ya- şamak zorunda kalmış Türk sa- natçılann isimleri yer alıyor. An- cak yerleştirmenm anahtar sesle- rini Rossini ve Benjamin'den yapılan alın- tılar oluşturuyor. Buna benzer bir yerleş- tirmeyı kısa bir süre önce Frankfiûi;, Os- lo ve Dublin'de yapan Kosuth'un Frank- furt'taki sergisi Goethe'nin doğumunun iki yüz ellinci yıldönümü nedeniyle Go- ethe'nin İtalya seyahatinden esinlenerek oluşturulmuş tu. Saraybosna'da çağdaş mûze 1960'larda 'dffl' temelınde ürettiği ya- pıtlaria dikkat çeken Kosuth. yapıtlannda dil ve sanat ilişkisini irdeliyor. Renk ve mal- zemeye odaklanan yaklaşıma bağlı kalmak yerine düşünceyi vurgulayan üretimler ya- pıyor. Düşünceyi iletişimin kanalına dök- mekte araç olarak kullanılan dil, Kosuth'un en önemli malzemesi. Gittiği ülkede hem birkonuk hem debir yabancı olduğunu söy- leyen Kosuth, sergisinde o ülkenin dilıni kullanıyor. îstanbul'daki sergisiyle birlik- te Türkçenin sınırlanna ilk kez giren Ko- suth, sergilerindeki işlerin bütününün, tek • 'Konuklar ve Yabancılar'(Rossini Türkiye'de) başlıklı enstalasyonu, Rossini'nin 'îtalya'da Bir Türk' adlı librettosundan esinlenerek gerçekleştiren Joseph Kosuth, çeşitli metinlerle konuk ve yabancı kavramlannı sorguluyor. tek dilleri aşan 'daha büyük bir dil' yarat- tığını söylüyor. "Sanatçının başbca uğraş alanıformverenküişkisi değü,anlamdır" dıyor Kosuth. "Sanaü bir renkveform so- runu olarak görmek. onu bir dekorasyon malzemesi halinegetirmektir.Pazariçinsa- nat yapan kişi. sanat uğraşısının getirdiği pothik sonımluiuğu göz ardı etmiş ohır. Oysa sanat, politik bir tavırdııf Yapıtın anlamının oluşturulmasında izleyicinin de büyük katkısı olduğunu düşünüyor sanat- çı. Bu nedenle de izleyicinin anlam üze- rine düşünmeye teşvik edilmesi gerekti- ğine ınanıyor: "Banagöreizteyici vapıtı ta- mamlar. Böylece iztevici, sanat v-apttını ta- rihten bir parca v^a da valnızca göze hitap eden bir eğlence olarak yaşamaz, sanatçı- nın yaraba kavramsallaşnnna süredyle bağlant kurarf Kısa bir süre önce ülkemizin Marmara Bölgesi'nde yaşanan deprem felaketi ne- deniyle, tstanbul'da sergi açıp açmamak konusunda büyük tereddüte düstüğünü söyleyen Kosuth, sanatsal etkinliklerin iyileşme dönemine büyük katkısı olaca- ğını düşünerek sergiyi açma karannı ver- diğini belirtiyor: "Bosnasavaşunnensıcak olduğu dönerode bir arkadaşımla büükte gerçeklestirdiğuniz sergiyi Saravbosna'ya götürmemiz Jcin istek gehnisti. İlaç v« gı- da yardımlan için kullandıklan uçaklaru işlerimizi Sarav bosna'vaulaştırmarrm için bize tahsis edebfleceklerini söyiediler. Üaç ve gıdayı nasıl olsa bir şekilde buluruz, bi- zim böyle biretkinliğe gereksinroemiz var. dediler. Ancak şartiar elvennediğinden gkiemedik." Kosuth, bu yaz Saraybosna'da bir çağ- daş sanat müzesinin kurulması için dün- yanın önemlı çağdaş sanatçüannın mü- zeyebağıştabulunduklannı söylüyor. Sa- vaşın gölgesinin çekilmediği bir ülkede böylesine biraulım yaşanırken, AB'nin ka- pılannı zorlayan Türkiye'de hâlâ bir çağ- daş sanat müzesinin olmadığına da işaret edıyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Bienal ve Dayanışma İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, bu yıl '6. Ulusla- raras/ İstanbul S/ena/ı'ni gerçekleştiriyor. (Binbirgüç- lükledeolsa...) Devletimiz, gelmiş geçmiş hükümetJerimiz bu tür etkinliklere ne yazık ki para vermezler; olanak ya- ratmazlar. Şimdi deprem felaketinin ardından, hiç para ver- mez, hiç olanak yaratmazlar. Belleğim beni yanıltmıyorsa, Ahmet Cemal yaz- mıştı: İkinci Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında, Vı- yana'da, belediye ilk iş olarak Opera Binası'nı in- şa etmiş! Aslında bu örnek, Avrupalılan niye sevmediği- mizin açık bir göstergesi gibi geliyor bana! • • • ist^bulKüttürveSar^Vakfı'nınyöneticileri.ulus- ça içine düştüğümüz duyguda bienali gerçekleş- tirme karannı -ki son derece doğru bir karar- al- dıklannda, karştlarına çıkan mali sorunu da ulus- lararası dayanışmayla aşıyorlar. Batı'daki, Avrupa'daki, Amerika Birleşik Devlet- leri'ndeki birçok sanat ve kültür kurumu parasal yardımda bulunuyor ve biz de istanbullular olarak bienali izleme şansını yakalıyoruz. Bu, öncelikle Batılının sanatsal ve hümanist da- yanışmasını sergilerken, öte yandan da İstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı'nın saygınlığını ve kalitesini de sergilemektedir -bizim zaten bundan hiç kuşku- muz yoktu. Bienalde çarpıcı bir etkinlik de içlerinde dünya- ca ünlü sanatçılann eserlerinin yer aldığı bir 'mü- zayede'. Bu müzayededen elde edilecek gelir, olduğu gi- bi depremzedelere verılecek bir fonda toplana- cak. Aynca, bienal etkinliklerinin bilet geliıieri de bu fonda toplanacak. Bu bienal kendi içeriğinin, kendi kavram alanı- nın dışında da çok önemli bir niteliğe bürünüyor. ••• Küratöriüğünü Paolo Colombo'nun yaptığı ve otuzun üzerinde ülkeden elli altı sanatçının katıl- dığı bu yılki bienalin başlığı, 'Tutku ve Dalga'. Başlık iki komşu ülkenin, tarihsel bağları olan iki ülkenin duygu ortaklığının da altını çiziyor bir ba- kıma. Basın dosyasından özetleyerek yol alırsak: Türkçedeki 'dalga' sözcüğü Yunancada 'tutku' (dalgas) anlamına geliyor. 1892'de Arnavutkö- yü'nde doğan Antonis Dhiamantidhis de sahne adı olarak 'Dalgas'\ kullanıyormuş. Çünkü ona göre, başka hiçbır sözcük onun mü- ziğini ve ilham kaynağı olan Istanbul'u yansıta- mazmış. Antonis Dhiamantidhis, Istanbul'da yüzyılın ilk yansında Hafız Burhan ile birlikte en büyük ses- lerden kabul edılirmiş. 'Tutku ve Dalga' duygusal bir durumu çağrıştır- makla beraber, bu şehri hem bölen hem birleşti- ren denizi de vurguluyor. Böylece bu başlık aynı zamanda bireysel tarih- lere de anlamlı Jpir gönderme yapıyor. Bu yılki bienalin, kendi sanatsal niteliğinin öte- sinde de büyük bir önemi var. Istanbullu sanatseverler üç mekânda (Dolmabah- çe Kültür Merkezi, Aya Irini Müzesi, Yerebatan Sar- nıcı) sergilenecek olan bienali izlemeli ve izletme- liler. Bienale ve dayanışmaya... Neyzen Tevfik ŞenKkleri iptal edrtdi • SAMSUN (AA) - Samsun'un Bafra ilçesine bağlı Kolay beldesinde bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan Neyzen Tevfik Şenlikleri, 17 Ağustos tarihinde Marmara Bölgesi'nde meydana gelen deprem nedeniyle iptal edildi. Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle ünlü hiciv ustası Neyzen Tevfik'in anısına eylül sonunda yapılacak şenlikler kapsamında Suna Kan'ın, Bilkent Universitesi Senfoni Orkestrası eşliğinde Derbent Baraj Gölü üzerine kurulacak platformda vereceği resitalin yanı sıra Devlet Opera ve Balesı de gösteriler sunacaktı. Tıp, eczacılık, bilim, teknoloji sempozyumu yarın • Kültür Servisi - Kültür Bakanı Istemihan Talay'm himayesinde, Osmanlı devletinin 700. yıldönümü ve Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane'nin kuruluşunun 160. yıldönümü anısına düzenlenen 'I. Uluslararası Avrupa'da Tıp, Eczacılık. Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzeleri Sempozyumu' cuma günü İstanbul Universitesi Tıp Fakültesi 1933 Üniversite Reformu Amfisi'nde gerçekleştirilecek. tÜ Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabüim Dah ile Avrupa Tıp ve Eczacılık Tarihi Müzeleri işbirliğiyle hazırlanan ve cuma günü saat 09.00'da başlayacak olan sempozyumun açılış konuşması Kültür Bakanı, üniversite rektörü ve fakülte dekanı tarafindan gerçekleştirilecek. Sempozyumda bilimsel oturumlara Prof. Dr. Yakut Irmak Ozden, Prof. Dipl. Ing. R. VVischer, Prof. Dr. Christa Habrich, Prof. Dr. Arslan Terzioğlu, Prof. Dr. J. H. VVolf, Prof. Dr. Turhan Baytop, Dr. Giorgio du Ban, Doç. Dr. K. Sabhk, ûmer Kaymakçalan, Dr. Ersin Anoğlu, Dr. M. A. Rauschmann, Prof. Dr. Afıfe Mat ve Doç. Dr. Adnan Ataç katılacaklar. Sempozyum çerçevesinde düzenlenen ve gelirleri depremzedelere bağışlanacak olan 'Salvador Dali Sergisi'de 18 Eylül-1 Kasım tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi'nde ziyarete açık kalacak. Egoisttn solisti Meltem Taşkıran Mısır'da dünya üçüncüsü oldu • Kühür Servisi - Egoist grubunun solisti Meltem Taşkıran, 20-29 Ağustos tarihlerinde Mısır'ın Kahire kentinde düzenlenen 5. Uluslararası Kahire Şarkı Yanşması'nda Türkiye adına dünya üçüncülüğünü kazandı. Meltem Taşkıran'ın, bestesi Mine Mucur ve düzenlemesi Eser Taşkıran tarafından yapılan 'istanbul is My Destiny' adlı şarkıyla üçüncü seçildiği yanşmada Yunanistan'dan Bessy Argiraky birinci, Mısır'dan Amro Hasan ise ikinci oldu. trlanda, Fransa, Jamaika, Mısır, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Isveç, Malta ve Danimarka'dan toplam 34 sanatçının katıldığı yanşmada önemli bir derece alan Taşkıran ve besteci Mucur, şarkılannı depremde yaşammı yitirenlere adadıklannı açıkladılar ve depremin ardından Türkiye'ye yaptıklan yardımlardan ötürü Mısır hükümetine şükranlannı sundular. Sanatçılanmız. Mısrr Kültür Bakanı Dr. Mamdouh El-Bellagui tarafından kutlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle