01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL 1999 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA DEPREM Burdur ve Bingölpeşpeşe sallandı... Beklentileryine boş çıktı... VARTO G Ö I C degişmeyeı yazgı AYŞE YILDIRIM Depremin üzerinden 96 gün geçmişti. Insanlar hâlâ yıkınfjların öniinde yardım bekliyordu. Radyolann söylediğine göre yardım çığ gibivdi. Ama onlara verflen bir battaniye ve 3-4 kutu konserveydi. 'Yardımlan radyodan dinledik'l2Mayısl97l...6.2şid- detindeki depremde Bur- dur'da 57 kışi öldü, 150 kışı yaralandı. 10 gün son- ra 22 Mayıs'ta bu kez Bın- göl sallandı. 6.7 şiddetin- dekı depremde 878 kişı ha- yatını kaybetti, 700 kişı de yaralandı.. Yetkilıler, her zamankı gibı deprem bölgesine yar- dımlann zamanında ve ye- ten kadar götürüldüğünü söyleyıp, "güHükgülistan- hk" manzaralar çızıyordu. Bingöl 'de taş taş üstün- de kalmamıştı. Çoğu yol- suz olan köylerin bırço- ğuyla bağlantı kurmak uzun zaman aldı. 174 köy- den 141"ınde ağır hasar. 33'ünde orta ya da hafıf hasar vardı. Yardım bekliyorlar Bingöl \e çevresi he- men her tûrlü altyapıdan yoksundu. Depremden sonra yetktliler "çahsma- lann arhk BmgöTü onar- maktanziyade yeni bir Bin- göl kurma istikamerinde planlandığım" söylüyor- lardı. Gerçekse tam tersiydi. Bingöl'deki depremden 96 gün gecmıştı Insanlar hâlâ enkazlann önünde -'dım bekliyor. çadırlarda kışı nasıl ge- xeklenni düşünüyorlardı. Hıçbiryar- ıi gelmeyince "İş başa düştü" deyıp kaz- ı küreg\ alıp derme çatma da olsa ba- mk yapmaya çalışıyorlardı Mehmet ercan. "Deprem'den sonra BingöTun ılinı kamuoyuna duyurmak ıçin bölge- * gittiğinde bır gencin söyledıkleri hıç ; yabancı değildı. Şöyle dıyordu Bingöl- i depremzede: "Biz yudımlan sadece radyolarda din- Jik. Bir sürü yardım yaptlmış içeriden, jşandan diye. Ama bizler burada ber liteye bir battaniye ile 3-4 kutu konserve- den başka yardım görmedik. Üstelik ya- ptlacak barakalar da halka, borçlandin- larak dağıtuacak. Evleri az \eya orta de- recede Kasar görenlereonarun yardnru ya- pılacak demişlerdi. Onu da vermediler daha. Durumu iyi olanlarbu y ardımı bek- temeden evlerini yapıyorlar. Fakir fuka- ra da çaiır altında veya açıkta hâlâ bek- liyor. Bir kısmı da elinden geldiği kadar çamurla kerpiçle evini tamire uğraşıyor, fakat Alah korusuru bunlann çoğu Bin- göTün ktşına dayanamaz. çöküp gider." Bıngcl "de hemen her evden cenaze çık- raıştı, bnlerce ev ve ışyeri yıkılmıştı. tn- sanlar >ız sıcağında susuzluktan kıvra- nıyordu Imkânı olan "Burada yaşan- maz" drçip şehri terk edıyordu. 25 A|ustos 1971 'de Cumhurbaşka- nı' nın Engöl'e geleceğıni öğrenen çare- siz insaıJar dılekçelerle durumlannı bıl- dirmekstediler. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay.fihre geldiğınde etrafını çevirdi- ler. Ne;are ki polisler ite kaka onlan uzaklaşırdı. Ellemde dilekçeleri. yazgılanyla baş Felaketin acüanyla baş başa bırakılan ınsanlar için tek çare kaJmıştj; göçmek. Kimi civar Ulere gitti, idmiyse "Almanya'ya işçi'.. başa kaldılar. Ne mi yazıyordu dilekçe- lerde? Işte bırkaç ömek. "Depremin üze- rinden % gün geçmiş olmasuıa rağmen birçokenkaz henüz kaldınlmanuştır. Ha- sar tespiti normalşartiar altında yapdma- mıştır. Hasar tespitinde adam kayırma- lar olmuş. Önceleri bazı tcspitlerin sonra- dan değiştirildikleri görülmüştür." "Ev- leri vıkılan y a da hasar görenlere onarım için şimdiye kadar tek kuruş >ardım ya- pılmamıştır. Yapılacak konut tahsisi ya da nakdi yardımlaruı şekü henüz bilinme- diğinden vatandaşlar tam bir kararsızkk içinde kalmışlardır. KonurJann büyük bir kısmının ihaleleri bile henüz yaptlmarruş- ür. İhaleleri bir süre önce yapılanlann ise resmiteslim.yani hitim tarihlerieldm ayı sonudur. Bu tarih sonuna kadar bile ça- cak hiçbir faaliyette de bulunulmamak- tadır." Dılekçeler böyle uzayıp gidiyordu... Acılar da... Grayderler. dozerler enkaz temizleme çalışmalan sırasında su şebe- kesini tahnp etmışti. Bazı semtlere gün- de bırkaç saat su verilebiliyordu. Insan- lar sokaklardakı su bırikıntilerini kulla- nıyordu. Hastalığı, mıkrobu kimse dü- şünmüyordu. Kanalizasyon yok, su yok... Üstelık Bingöl'de doktor da yok... Cöç başladı Depremden önce sadece merkezde 7 doktor varmış. Onlar da kaçmış. Giden- lenn yerine yeni doktorlar gönderilme- tniş. Deprem felaketinden sonra Bin- tozuntoprağuıiçinde nasıl yaşandığmı, öç aydan beri bir kere bile elini yüzünü >> kamaya su bulamayanlann halini gör- sünler_" 'Yaralan saran' yetkilıler her mahal- leye bir ikı tane örnek baraka kurmuş, va- tandaş görsün diye... Görmek yetmiyor tabıi. tnsanlar isyan edıyor: "Ortalama 5-6 nüfuslu BingöUü bir ai- le buralarda imkânı yok bannamaz." Insanlar acılıydı, kırgındı, küstü... Başka illere göçebilen göçmüştü ama kimisı daha da uzağa gitmek istiyordu artık .. Cstelik resmi makamlar, "dep- rem bölgeleri nden dış ülkeiere gidecek iş- çilereöncelik tanınacağını'' duyurmuştu. Artık Bingöllülerin kafasına "Alman- ya'ya işci gjtmek" yerleşmişti. Deprem- Insanlar dört aydır ça- dırlarda yaşıyorlardı. Kış kapıdaydı... Yetkilıler söz veımıştı "Ktştanönceev- leriniz hazır olacak-." Gerçekten "hazır ohır muydu"? Burdur'da depremden en fazla Yanköy ve Yazı- köy hasar görmüştü. Dağ köylennm özelliğini taşı- mıyordu Yanköy ve Yazı- köy... Tanmın pek çok da- lı vardı. Sebzecılik geliş- mış, pancarekiminden iyi kazanıhyordu... Köylü ge- çımini sağlıyordu yani, ama başını sokacak bir ev istiyordu... Bölgede 1.1% konuta ihtiyaç vardı. Ko- nutlann bir kısmının iha- lesi gerçekleşmıştı. Fir- tnalar 75 gün içinde konut- lan tamamlamaya söz ver- mişlerdı. Ama ış yılan hi- kâyesine dönüyordu. Projeler değlytl Inşaatlar 70-80 mılyon lirabk yatınmı gerektiyor- du. Depremden 4 ay geç- miştı. Burdutjn^aat AÎrur- lıği'ne gelen para ise 4 milyon liraydı. Bunun 1 mılyonu da hasar yardı- mıydı. Para olmayınca ev- lerbıtmıyordu, ınsanlarsa merak edıyordu: "Evleri- miz kışa kadar bitmezse ölürüzbiz-" Burdur'da bazı taşeron müteahhitler HikmetÇetmkaya'ya yaşadıklan aksak- lıklan anlatıyordu: "Bizgittiğimiz zaman türedi müteahhiderin çıkacağı bir ger- çek. Köy evlerinin heta çukurian yapılıru- yor. 75 gün sonra > apacagımı/ konutlann hela çukurian olmavacak. Kanalizasyon yapmanın olanağı olmadığı için hela çu- kuru yapmak zorundayız. Ama bizim an- laşmamızda bu yok_ Konutlar bitecek ve salt hela çukuru için tekrar ihale yaptU- k " epremzedeler için yapılacak konutlann projeleri sık sık değiştirildi. Yılan hikâyesine dönen konutlar için taşeron müteahhit şöyle diyordu: "75 gün sonra yapacağımız konutlarda hela çukurları olmayacak. Kanalizasyon yapmanın olanağı olmadığı için hela çukuru yapmak zorundayız. Ama bizim anlaşmamızda bu yok. Konutlar bitecek ve sadece hela çukuru için tekrar ihale yapılacak." dır altında yaşamak intihardan başka bir şey değildir. r "Depremden sonra sağhk şarüan daha da bozulan Bingol'ü birçok memur ve amir gibi doktorlar, hemşire- lerveebeler de adeta kaçarcasına terk et- m^,gidenJerin yerineyenileri gönderüme- yince sağhk hizmeti tam deyimiy le yüzüs- tü kamuştır.Depremden sonra şehir tam bir Kerbela'ya dönmüş. susuzluk bütün dert ve ısbraplann üstüne tüy dikmiştir. Bu yıl Bingöl ilinde öğrenim yapmak ola- nağı kalmamışür. Bu konudagözeçarpa- göl'de bır doktor kalmış. Arada bir de geçıcı görevle göndenlen doktorlar uğ- ruyormuş... 17saglıkocağındanl3'üka- panmış. Hiçbir köy, hiçbir bucakta dok- tor yok. Sadece Genç, Kiğı, Karlıova ve Solhan ılçelennde birer doktor kalmış. Bingöl sağlık müdürü boşuna Ankara'ya sesinı duyurabılmek için çırpınıyordu... Bır genç kız feryat ediyordu: "Peki yetkfliler niçin gelip bu perişanlığı gör- müyorlar? Gelsinler de üç aydan beri bu den üç ay sonra Almanya'ya gitmek ıçin Iş ve Işçı Bulma Kurumu Şubesı'ne 4 bın 250 kışı başvurdu. Beklediklen yardım gelmeyen, vaat edilen konutlan yapılmayan Bıngöllüler ıçm tek çare kalmıştı geriye; 'ghmek'... Burdur'da başta Devlet Hastanesi. PTT binası ve okullar olmak üzere çok bına büyük hasar görmüştü. Başbakan Nihat Erim, yıkılan bınalann önünde şaşkınlı- ğını gızleyememiş ve şöyle demıştı: "Dep- rem, foyalan meydana çıkardı_" - Müteahhitler, sürekli proje değıştiril- dığini de söylüyordu. Ilk projede çaö ör- tümü oluklu sac denmiş, sonra bu fıkir değiştirilmiş kiremit örtümü denmiş. Ta- bii bununla birlikte kiremit fıyatlan da al- mış başını gitmış... Taşeron müteahhitler, konutlann ne kadar dayanıksız yapıldığını da büyük bir açıklıkla anlatıyordu. Konutlara de- lıksiz tuğla ıle örme yapılması istenmiş ve bir ocak göstermişler... Ama o ocagın ürettıği tuğla ile değil ev, kümes bile ya- pılamayacağını söylüyorlardı. Ekımayı- na gelinmiş ama evler yetişmemişti... Ga- zetelerde. deprem bölgelennde onarun yardımının henüz başlamadığı, konut tah- sisi ve yardım şeklinin saptanmadığı yo- lundaki haberler çıkmaya başladı. Imar ve tskân Bakanlığı bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Konutlar ileri birtarihte tamamlanacak- tı!.. Yine iş başa düşmüştü, köylülere yapacak tek şey kalmıştı: kendilennetah- tadan baraka, hayvanlara da ahır... Sürecek DUZYAZI ORHAN BİRGİT Yarayı Sarmak mı Kaşımak mı? Yüzyılımızın en büyük felaketinın acısını onarmak için dost ülkelerin giriştiği yarışı salt "insani" kay- gılara bağlamak mümkün değil. Elbette, yeni bir binyıla girerken ınsanlar birbirierıyle kederde ve ta- sadakı ortaklık bağlannı sıkıştırmayı zorunlu görü- yorlar. Ama özellıkle çoğu batı ülkelerinin ve hele ABD'nin 17 Ağustos sonrasında Türkıye'ye bakı- şı ayn bir önem kazanıyor. Cuma günkü Cumhuriyet'te bu özel önemin ne- denini anlatan bir haber yer almıştı. ABD'nin düşünce kuruluşu The VVashington Ins- titute'un Ortadoğu uzmanlarından Alan Ma- kovsky'nin, Marmara bölgesinde felakete yol açan depremden sonra ortaya çıkan durumun "dini is- tismareden bazı çevrelerce kullanılma riskibulun- duğunu" hatırlatan bir açıklamasından söz edili- yordu. Makovsky, The VVashington Times adlı gazete- ye, bu riskten dolayı Batı'nın Türkiye'ye yardımı çok büyük boyutta olmalı, diyor ve bunun Batı'nın çı- kanna olacağını söylüyordu. Yine aynı gazeteye açık- lamada bulunan Israilli çevrelerde aynı endişeleri taşıdıklannı bildirmişlerdi. Sanınm bugün bir Ortadoğu gezisine çıkması programlanan ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın, programda daha önceden yer almamasına karşın, yüzyılın en büyük deprem felaketınin yer aldığı ka- ra parçasını görmek amacı ile muhtemelen 5 Ey- lül'de Türkiye'ye de geleceginin bildırilmesi de benzerendişelerden kaynaklanıyor. Albnght, Isma- il Cem ıle btrlıkte bolgeyı gezecek ve yaralann hem daha güçlü, hem de daha hızlı sanlması için yapıl- makta olanlarla yapılması gerekenler üzerinde ba- zı saptamalar yapacak. Böylesine büyük boyutlardaki bir felaketin, sa- dece insanlar üzerinde yarattığı depresyonlarla geçiştirilmesi, elbette mucizedir. O depresyonla- nn tedavisi yapılabilir. Ama benzer bır depresyon toplumu sararsa, çaresini bulmak her zaman ko- lay olmaz. Bölgede, bizim zaman zaman kapıldığımız bü- tün karamsarlıklara karşın, büyüyen, gelışen bir Türkiye'nin, bir Islam toplumu olduğu unutulma- dan gösterdiği performansın, 17 Ağustos sonra- sında aksayıp tökezlemesinin, köktendincı akım- lann önünü açacağından kuşku duyan ABD ve Batılı ülkeler ile öyle bir coğrafya içerisınde nele- rin olabileceğini en iyi gözlemleyebilen bir Israil'in duyduğu kuşkulan acaba kaçımız paylaşmaktadır? Bu soru özellikle benım meslekte yarım yüzyılı- mı doldurduğum, bugünkü adı ile "medya"daki arkadaşlanmadır. Başbakan önceki gün eşi ile birlikte, Düzce ve Gölyaka ilçelerınde incelemeterde bulundu. Bu in- celemeleri yansıtan televizyon haberlerinı, olabıl- diğince çok kanaldan izledim ve videoya aldım. TRT, maalesef gazetecılik yapmadı ve başbaka- na tepki gösteren üç yurttaşımızla ilgili görüntüle- ri ekrana getirmedı. Ama maalesef gazetecilik yap- mayan kanallar sadece kamu televizyonunun ha- ber merkezinden ibaret değildı. Evleri yıkılmtş, ya- kınlannı yitirmiş, her açıdan yaralan taze ınsanla- nmızın hemen hepsinın başbakan ile eşini büyük birolgunluk içinde karşıladıklarını milyonlarca çıft göz görüyordu da, bazı haber merkezleri o görün- tüleri çarpıtan altyazılarla ve halkın ısyanlan oyna- dığını söyleyen konuşmalarla o gözlerin göreme- diği "şey'leri ekranlara taşıyorlardı. Bir gün sonraki gazetelerde o onlarca insanın ara- sındaki tepki öncülerinin isimlerinın Fadime Usta ve eşi ile Gül Çetinkaya olduğunu öğrendim. Ba- yan Çetinkaya, sanki yöreyeyapılan yardımlann tek sahibi Ankara Belediyesi'ymişçesine, "Onlarolma- saydı aç kalmıştık" diye bağınrken, galiba dilinin altındaki baklayı da istemeden ıslatmış oluyordu. Düzce ve Gölyaka'da gerçekten isyanlar mı oy- nandı? Başbakanı bir ya da birkaç yurttaş mı, yok- sayöre halkı mı yuhaladı? Sanınm bu konudaki tar- tışmayı basite indirmek için, radyoda gazete ha- berlerini hızlı hızlı okuyarak yorum yapmakla ünlü bir meslektaşımrzın söylediklenni bilmekte yarar var. Ben, bu konuşmayı dün sabah otomobilinin rad- yosundan dinleyen, sözüne güvendiğım bir arka- daşımın yalanasryım. Aynı zamana büyük bir ga- zetimizde her gün kendisine aynlan köşede her önü- ne geleni azarlayan bu radyo-tv yorumcusu, hal- ka "Ben sizi Ecevit'e yumurta atın diye uyarmış- tım. Niye dinlemediniz" diye sitem yolluyormuş! Bu srtern, o radyo-tv yorumcusu köşeyazannın mı, yok- sa medyamızın bugünkü düzeyinin ölçüsünü mü gösteriyor? Söylediklerinin sadece basın etiğine değil, ya- salara da uymayacağını bile fark edemeyen; ama her Allahın günü, hem gazete yazılan, hem radyo yorumlan ile dünyaya akıl satanlann fethettiği be- nim elli üç yıllık mesleğim! O akıllann kimlerin işine yaradığını merak ede- rek şöyle Gölcük'e kadar uzanıp "beyaz ünıforma- lılar"a sataşarak olay çıkartmaya kalkışanlann ha- reketlerini ya da Düzce yöresinden Çeçenıstan'da- ki düşünce arkadaşlanna lojistik yardım yapan köktendincilerin izlediği yürüyüş yolunu incelese- ler, belki oynamakta olduklan ateşin alev alma teh- likesini daha kolay anlayabilirler. Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgrt(« do.net.tr. 4 Yetkia mühendislik yasallaşsın' OZANYAMAN İZMİR Teknolojik gelişimlerle bir- likie farkl; zmanlık alanlannın oluşma- sı çağdaş jJamda yapılanmalan da be- raberinde gnriyor. Gehşmış ülkelerde uy- gulanan pnelerde, meslek içi eğıtım gö- rer ve konsuna hâkim uzmanların gö- re-\ aldığı rldirilerek, Türkiye'de de ay- nı jygulaanın yürürlüğe girmesi ge- rekıği beıtıliyor. Üniversitelerin mü- heıdıslik nlümlerinden mezun olanla- n n d a bu sıamda, eğitimlerinden sonra rraelek içde usta-çırak ılışkisine göre deıeyim Lanması, ardından girecekle- ri snavlariertifikaalıp"VetkinVlühen- dtr" olarsJTrojelerde sorumluluk yük- lertmesi czörülüyor. Marmara Bölge- s i 'ıde yajaan deprem felaketi sonrası, ayıı felatJerin tekrarlanmaması ıçin nntslek öritleri ve akademisyenlerin ynlardır çjimü istenen sorunlann bır an • Okuldan yeni mezun olmuş bir mühendisin en az 3 yıl proje ve 2 yıl da uzmanlık olmak üzere 5 yıl deneyim kazanması, gireceği sınavı kazanması durumunda 'yetkin mühendis' olması gerektiği savunuluyor. önce çözümlenmesi ve uygulanması ge- rektiğinı belirten uzmanlar, "Yaşanan kötü deneyimlerden hiç ders almıyoruz. 60yıl önce Erzincan'da meydana gelen ve binleree insanın yaşaıruna mal olan dep- rem ile Marmara'da olan ve yine binler- ee insanın hayanmn sona erdiği deprem- deki ihmaller ve sorumsuzluklann aynı olduğu görülüy»r" görüşünü dile getın- yorlar. Türkiye'de 1938 yılında çıkanlan "Mü- hendislik ve Mimarlık Hakkında Ka- mın"un öngördüğü şekliyle, mühendis- ler ünıversitelerden mezun olduktan he- men sonra her türlü projede sorumluluk alabiliyorlar. Mühendisliğin, deneyim ve kendıni yenileme gerektiren bir meslek dalı olduğunu yıllardır dile getıren mes- lek odalan da, mühendisliğin çağdaş an- lamda ve kamu yaranna uygulanması yolunda yasal düzenlemeler yapılması ıçm yasa tasanlan hazırlıyarak yetkilı yerlere sunuyorlar. Bu anlamda, TMMOB tarafından ha- zırlanan, "Yetkin Mühendislik YasaTas- lağ^nda şu tanımlamalarda bulunulu- yor: "Yetkin mühendis, ilgili mühendis- lik meslek odası bünyesinde oluşturulan yetkin mühendislik kurulu tarafından mesleki bilgisi ve yükseköğrenim sonra- sında edindigi mesleki deneyimi değerlen- diren; başanh bulunması halinde ilgili uzmanlıkalanında çağdaş tekniklere uy- gun, düzeyli ve güvenilir mühendislik hiz- metlerini Idşfler ve toplum yaranna sun- mak üzere yeterli bilgi ve deneyime sahip olduğu yine aynı kurul tarafindan belge- lendirilen; çahşmalanm meslek etiği ku- rallanndan aynlmaksızm sürdüren mü- hendistir. Doİayısı De mesleki uygulama sayıian konularda sorumluluk ifade eden imza yetkisi taşır." Yetkin ınşaat mühendisi adaylannın. en az 3 yıl proje ve en az 2 yıl uygulama ol- mak üzere 5 yıllık deneyim sahibi olma- sı ve bu hizmetleri belgelemesi yasa tas- lağında öngörülüyor. Aynca. adaylann sınav kuruluna üzerinde çalıştıklan bır ta- sanm projesıni sunmalan gerekiyor. Üs- tüste 5 yıl sınava giren ancak başanlı ola- mayan adaylann yetkm mühendis olma hakkı kalmıyor. Mühendislik fakültele- rinden mezun olanlann diplomalannın ya- nına bir de, yetkin mühendis sertif ikası- mn eklenmesi gerektiğini söyleyen Izmk Inşaat Mühendisleri Odası Genel Sekre- teri Sadettin Uçkun, uygulamanın lısans üstü eğıtim olarak da değerlendirilebile- ceğinı belırttı. Uçkun, meslek içinde edi- nilecek deneyımin ardından girilecek sı- nav lar sonrasında 'yetidn' olan mühen- dislerin projelerde sorumluluk alması ge- rektiğini bildırerek şu görüşlere yer ver- di: "Söz konusu yasa taslağı 1^ yıl çahşılarak hanrlandı. Meslek örgüueri ve üniversitelerin ilgiliböiümierindegörev- ü akademisyenlerin katkısıyla hazuianan yasanın bir an önce yürürlüğe girmesi gerekiyor. Yaşanan feiaketierin tekrar- lanmaması için alınacaktedbüier arasın- da, sorumluluk alan kişilerde deneyim aranması gerekiyor. Yıllardır üzerinde durduğumuz bu konu uygulamaya geç- seydi, bugün Marmara'da deprem son- rasında yaşanan felaketin boyutu bu den- li büyükolmazdı." Grand Princess'ten yardım Karaköy Satapazan nhtımında demirli bulunan ve "milyarderler gemisî" olarak da anılan Grand Princess yolculan ve mürettebatının topladığı 83 bin 629 dolar Kızılay vetkîlilerine Istanbul'da teslim edildi. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle