Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EYLÜL 1999 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA
DEPREM
Burdur ve Bingölpeşpeşe sallandı... Beklentileryine boş çıktı...
VARTO
G Ö I C
degişmeyeı
yazgı
AYŞE YILDIRIM
Depremin üzerinden
96 gün geçmişti.
Insanlar hâlâ
yıkınfjların öniinde
yardım bekliyordu.
Radyolann
söylediğine göre
yardım çığ gibivdi.
Ama onlara verflen
bir battaniye ve 3-4
kutu konserveydi.
'Yardımlan radyodan dinledik'l2Mayısl97l...6.2şid-
detindeki depremde Bur-
dur'da 57 kışi öldü, 150
kışı yaralandı. 10 gün son-
ra 22 Mayıs'ta bu kez Bın-
göl sallandı. 6.7 şiddetin-
dekı depremde 878 kişı ha-
yatını kaybetti, 700 kişı de
yaralandı..
Yetkilıler, her zamankı
gibı deprem bölgesine yar-
dımlann zamanında ve ye-
ten kadar götürüldüğünü
söyleyıp, "güHükgülistan-
hk" manzaralar çızıyordu.
Bingöl 'de taş taş üstün-
de kalmamıştı. Çoğu yol-
suz olan köylerin bırço-
ğuyla bağlantı kurmak
uzun zaman aldı. 174 köy-
den 141"ınde ağır hasar.
33'ünde orta ya da hafıf
hasar vardı.
Yardım
bekliyorlar
Bingöl \e çevresi he-
men her tûrlü altyapıdan
yoksundu. Depremden
sonra yetktliler "çahsma-
lann arhk BmgöTü onar-
maktanziyade yeni bir Bin-
göl kurma istikamerinde
planlandığım" söylüyor-
lardı.
Gerçekse tam tersiydi.
Bingöl'deki depremden
96 gün gecmıştı Insanlar
hâlâ enkazlann önünde
-'dım bekliyor. çadırlarda kışı nasıl ge-
xeklenni düşünüyorlardı. Hıçbiryar-
ıi gelmeyince "İş başa düştü" deyıp kaz-
ı küreg\ alıp derme çatma da olsa ba-
mk yapmaya çalışıyorlardı Mehmet
ercan. "Deprem'den sonra BingöTun
ılinı kamuoyuna duyurmak ıçin bölge-
* gittiğinde bır gencin söyledıkleri hıç
; yabancı değildı. Şöyle dıyordu Bingöl-
i depremzede:
"Biz yudımlan sadece radyolarda din-
Jik. Bir sürü yardım yaptlmış içeriden,
jşandan diye. Ama bizler burada ber
liteye bir battaniye ile 3-4 kutu konserve-
den başka yardım görmedik. Üstelik ya-
ptlacak barakalar da halka, borçlandin-
larak dağıtuacak. Evleri az \eya orta de-
recede Kasar görenlereonarun yardnru ya-
pılacak demişlerdi. Onu da vermediler
daha. Durumu iyi olanlarbu y ardımı bek-
temeden evlerini yapıyorlar. Fakir fuka-
ra da çaiır altında veya açıkta hâlâ bek-
liyor. Bir kısmı da elinden geldiği kadar
çamurla kerpiçle evini tamire uğraşıyor,
fakat Alah korusuru bunlann çoğu Bin-
göTün ktşına dayanamaz. çöküp gider."
Bıngcl "de hemen her evden cenaze çık-
raıştı, bnlerce ev ve ışyeri yıkılmıştı. tn-
sanlar >ız sıcağında susuzluktan kıvra-
nıyordu Imkânı olan "Burada yaşan-
maz" drçip şehri terk edıyordu.
25 A|ustos 1971 'de Cumhurbaşka-
nı' nın Engöl'e geleceğıni öğrenen çare-
siz insaıJar dılekçelerle durumlannı bıl-
dirmekstediler. Cumhurbaşkanı Cevdet
Sunay.fihre geldiğınde etrafını çevirdi-
ler. Ne;are ki polisler ite kaka onlan
uzaklaşırdı.
Ellemde dilekçeleri. yazgılanyla baş
Felaketin acüanyla baş başa bırakılan ınsanlar için tek çare kaJmıştj; göçmek. Kimi civar Ulere gitti, idmiyse "Almanya'ya işçi'..
başa kaldılar. Ne mi yazıyordu dilekçe-
lerde? Işte bırkaç ömek. "Depremin üze-
rinden % gün geçmiş olmasuıa rağmen
birçokenkaz henüz kaldınlmanuştır. Ha-
sar tespiti normalşartiar altında yapdma-
mıştır. Hasar tespitinde adam kayırma-
lar olmuş. Önceleri bazı tcspitlerin sonra-
dan değiştirildikleri görülmüştür." "Ev-
leri vıkılan y a da hasar görenlere onarım
için şimdiye kadar tek kuruş >ardım ya-
pılmamıştır. Yapılacak konut tahsisi ya
da nakdi yardımlaruı şekü henüz bilinme-
diğinden vatandaşlar tam bir kararsızkk
içinde kalmışlardır. KonurJann büyük bir
kısmının ihaleleri bile henüz yaptlmarruş-
ür. İhaleleri bir süre önce yapılanlann ise
resmiteslim.yani hitim tarihlerieldm ayı
sonudur. Bu tarih sonuna kadar bile ça-
cak hiçbir faaliyette de bulunulmamak-
tadır."
Dılekçeler böyle uzayıp gidiyordu...
Acılar da... Grayderler. dozerler enkaz
temizleme çalışmalan sırasında su şebe-
kesini tahnp etmışti. Bazı semtlere gün-
de bırkaç saat su verilebiliyordu. Insan-
lar sokaklardakı su bırikıntilerini kulla-
nıyordu. Hastalığı, mıkrobu kimse dü-
şünmüyordu. Kanalizasyon yok, su yok...
Üstelık Bingöl'de doktor da yok...
Cöç başladı
Depremden önce sadece merkezde 7
doktor varmış. Onlar da kaçmış. Giden-
lenn yerine yeni doktorlar gönderilme-
tniş. Deprem felaketinden sonra Bin-
tozuntoprağuıiçinde nasıl yaşandığmı, öç
aydan beri bir kere bile elini yüzünü >>
kamaya su bulamayanlann halini gör-
sünler_"
'Yaralan saran' yetkilıler her mahal-
leye bir ikı tane örnek baraka kurmuş, va-
tandaş görsün diye... Görmek yetmiyor
tabıi. tnsanlar isyan edıyor:
"Ortalama 5-6 nüfuslu BingöUü bir ai-
le buralarda imkânı yok bannamaz."
Insanlar acılıydı, kırgındı, küstü...
Başka illere göçebilen göçmüştü ama
kimisı daha da uzağa gitmek istiyordu
artık .. Cstelik resmi makamlar, "dep-
rem bölgeleri nden dış ülkeiere gidecek iş-
çilereöncelik tanınacağını'' duyurmuştu.
Artık Bingöllülerin kafasına "Alman-
ya'ya işci gjtmek" yerleşmişti. Deprem-
Insanlar dört aydır ça-
dırlarda yaşıyorlardı. Kış
kapıdaydı... Yetkilıler söz
veımıştı "Ktştanönceev-
leriniz hazır olacak-."
Gerçekten "hazır ohır
muydu"?
Burdur'da depremden
en fazla Yanköy ve Yazı-
köy hasar görmüştü. Dağ
köylennm özelliğini taşı-
mıyordu Yanköy ve Yazı-
köy... Tanmın pek çok da-
lı vardı. Sebzecılik geliş-
mış, pancarekiminden iyi
kazanıhyordu... Köylü ge-
çımini sağlıyordu yani,
ama başını sokacak bir ev
istiyordu... Bölgede 1.1%
konuta ihtiyaç vardı. Ko-
nutlann bir kısmının iha-
lesi gerçekleşmıştı. Fir-
tnalar 75 gün içinde konut-
lan tamamlamaya söz ver-
mişlerdı. Ama ış yılan hi-
kâyesine dönüyordu.
Projeler değlytl
Inşaatlar 70-80 mılyon
lirabk yatınmı gerektiyor-
du. Depremden 4 ay geç-
miştı. Burdutjn^aat AÎrur-
lıği'ne gelen para ise 4
milyon liraydı. Bunun 1
mılyonu da hasar yardı-
mıydı. Para olmayınca ev-
lerbıtmıyordu, ınsanlarsa
merak edıyordu: "Evleri-
miz kışa kadar bitmezse
ölürüzbiz-"
Burdur'da bazı taşeron müteahhitler
HikmetÇetmkaya'ya yaşadıklan aksak-
lıklan anlatıyordu: "Bizgittiğimiz zaman
türedi müteahhiderin çıkacağı bir ger-
çek. Köy evlerinin heta çukurian yapılıru-
yor. 75 gün sonra > apacagımı/ konutlann
hela çukurian olmavacak. Kanalizasyon
yapmanın olanağı olmadığı için hela çu-
kuru yapmak zorundayız. Ama bizim an-
laşmamızda bu yok_ Konutlar bitecek ve
salt hela çukuru için tekrar ihale yaptU-
k "
epremzedeler için yapılacak konutlann projeleri sık sık değiştirildi. Yılan
hikâyesine dönen konutlar için taşeron müteahhit şöyle diyordu: "75 gün sonra
yapacağımız konutlarda hela çukurları olmayacak. Kanalizasyon yapmanın
olanağı olmadığı için hela çukuru yapmak zorundayız. Ama bizim anlaşmamızda
bu yok. Konutlar bitecek ve sadece hela çukuru için tekrar ihale yapılacak."
dır altında yaşamak intihardan başka bir
şey değildir.
r
"Depremden sonra sağhk
şarüan daha da bozulan Bingol'ü birçok
memur ve amir gibi doktorlar, hemşire-
lerveebeler de adeta kaçarcasına terk et-
m^,gidenJerin yerineyenileri gönderüme-
yince sağhk hizmeti tam deyimiy le yüzüs-
tü kamuştır.Depremden sonra şehir tam
bir Kerbela'ya dönmüş. susuzluk bütün
dert ve ısbraplann üstüne tüy dikmiştir.
Bu yıl Bingöl ilinde öğrenim yapmak ola-
nağı kalmamışür. Bu konudagözeçarpa-
göl'de bır doktor kalmış. Arada bir de
geçıcı görevle göndenlen doktorlar uğ-
ruyormuş... 17saglıkocağındanl3'üka-
panmış. Hiçbir köy, hiçbir bucakta dok-
tor yok.
Sadece Genç, Kiğı, Karlıova ve Solhan
ılçelennde birer doktor kalmış. Bingöl
sağlık müdürü boşuna Ankara'ya sesinı
duyurabılmek için çırpınıyordu...
Bır genç kız feryat ediyordu: "Peki
yetkfliler niçin gelip bu perişanlığı gör-
müyorlar? Gelsinler de üç aydan beri bu
den üç ay sonra Almanya'ya gitmek ıçin
Iş ve Işçı Bulma Kurumu Şubesı'ne 4
bın 250 kışı başvurdu.
Beklediklen yardım gelmeyen, vaat
edilen konutlan yapılmayan Bıngöllüler
ıçm tek çare kalmıştı geriye; 'ghmek'...
Burdur'da başta Devlet Hastanesi. PTT
binası ve okullar olmak üzere çok bına
büyük hasar görmüştü. Başbakan Nihat
Erim, yıkılan bınalann önünde şaşkınlı-
ğını gızleyememiş ve şöyle demıştı: "Dep-
rem, foyalan meydana çıkardı_" -
Müteahhitler, sürekli proje değıştiril-
dığini de söylüyordu. Ilk projede çaö ör-
tümü oluklu sac denmiş, sonra bu fıkir
değiştirilmiş kiremit örtümü denmiş. Ta-
bii bununla birlikte kiremit fıyatlan da al-
mış başını gitmış...
Taşeron müteahhitler, konutlann ne
kadar dayanıksız yapıldığını da büyük
bir açıklıkla anlatıyordu. Konutlara de-
lıksiz tuğla ıle örme yapılması istenmiş
ve bir ocak göstermişler... Ama o ocagın
ürettıği tuğla ile değil ev, kümes bile ya-
pılamayacağını söylüyorlardı. Ekımayı-
na gelinmiş ama evler yetişmemişti... Ga-
zetelerde. deprem bölgelennde onarun
yardımının henüz başlamadığı, konut tah-
sisi ve yardım şeklinin saptanmadığı yo-
lundaki haberler çıkmaya başladı. Imar
ve tskân Bakanlığı bir açıklama yapmak
zorunda kaldı.
Konutlar ileri birtarihte tamamlanacak-
tı!.. Yine iş başa düşmüştü, köylülere
yapacak tek şey kalmıştı: kendilennetah-
tadan baraka, hayvanlara da ahır...
Sürecek
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Yarayı Sarmak mı
Kaşımak mı?
Yüzyılımızın en büyük felaketinın acısını onarmak
için dost ülkelerin giriştiği yarışı salt "insani" kay-
gılara bağlamak mümkün değil. Elbette, yeni bir
binyıla girerken ınsanlar birbirierıyle kederde ve ta-
sadakı ortaklık bağlannı sıkıştırmayı zorunlu görü-
yorlar. Ama özellıkle çoğu batı ülkelerinin ve hele
ABD'nin 17 Ağustos sonrasında Türkıye'ye bakı-
şı ayn bir önem kazanıyor.
Cuma günkü Cumhuriyet'te bu özel önemin ne-
denini anlatan bir haber yer almıştı.
ABD'nin düşünce kuruluşu The VVashington Ins-
titute'un Ortadoğu uzmanlarından Alan Ma-
kovsky'nin, Marmara bölgesinde felakete yol açan
depremden sonra ortaya çıkan durumun "dini is-
tismareden bazı çevrelerce kullanılma riskibulun-
duğunu" hatırlatan bir açıklamasından söz edili-
yordu.
Makovsky, The VVashington Times adlı gazete-
ye, bu riskten dolayı Batı'nın Türkiye'ye yardımı çok
büyük boyutta olmalı, diyor ve bunun Batı'nın çı-
kanna olacağını söylüyordu. Yine aynı gazeteye açık-
lamada bulunan Israilli çevrelerde aynı endişeleri
taşıdıklannı bildirmişlerdi.
Sanınm bugün bir Ortadoğu gezisine çıkması
programlanan ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın,
programda daha önceden yer almamasına karşın,
yüzyılın en büyük deprem felaketınin yer aldığı ka-
ra parçasını görmek amacı ile muhtemelen 5 Ey-
lül'de Türkiye'ye de geleceginin bildırilmesi de
benzerendişelerden kaynaklanıyor. Albnght, Isma-
il Cem ıle btrlıkte bolgeyı gezecek ve yaralann hem
daha güçlü, hem de daha hızlı sanlması için yapıl-
makta olanlarla yapılması gerekenler üzerinde ba-
zı saptamalar yapacak.
Böylesine büyük boyutlardaki bir felaketin, sa-
dece insanlar üzerinde yarattığı depresyonlarla
geçiştirilmesi, elbette mucizedir. O depresyonla-
nn tedavisi yapılabilir. Ama benzer bır depresyon
toplumu sararsa, çaresini bulmak her zaman ko-
lay olmaz.
Bölgede, bizim zaman zaman kapıldığımız bü-
tün karamsarlıklara karşın, büyüyen, gelışen bir
Türkiye'nin, bir Islam toplumu olduğu unutulma-
dan gösterdiği performansın, 17 Ağustos sonra-
sında aksayıp tökezlemesinin, köktendincı akım-
lann önünü açacağından kuşku duyan ABD ve
Batılı ülkeler ile öyle bir coğrafya içerisınde nele-
rin olabileceğini en iyi gözlemleyebilen bir Israil'in
duyduğu kuşkulan acaba kaçımız paylaşmaktadır?
Bu soru özellikle benım meslekte yarım yüzyılı-
mı doldurduğum, bugünkü adı ile "medya"daki
arkadaşlanmadır.
Başbakan önceki gün eşi ile birlikte, Düzce ve
Gölyaka ilçelerınde incelemeterde bulundu. Bu in-
celemeleri yansıtan televizyon haberlerinı, olabıl-
diğince çok kanaldan izledim ve videoya aldım.
TRT, maalesef gazetecılik yapmadı ve başbaka-
na tepki gösteren üç yurttaşımızla ilgili görüntüle-
ri ekrana getirmedı. Ama maalesef gazetecilik yap-
mayan kanallar sadece kamu televizyonunun ha-
ber merkezinden ibaret değildı. Evleri yıkılmtş, ya-
kınlannı yitirmiş, her açıdan yaralan taze ınsanla-
nmızın hemen hepsinın başbakan ile eşini büyük
birolgunluk içinde karşıladıklarını milyonlarca çıft
göz görüyordu da, bazı haber merkezleri o görün-
tüleri çarpıtan altyazılarla ve halkın ısyanlan oyna-
dığını söyleyen konuşmalarla o gözlerin göreme-
diği "şey'leri ekranlara taşıyorlardı.
Bir gün sonraki gazetelerde o onlarca insanın ara-
sındaki tepki öncülerinin isimlerinın Fadime Usta
ve eşi ile Gül Çetinkaya olduğunu öğrendim. Ba-
yan Çetinkaya, sanki yöreyeyapılan yardımlann tek
sahibi Ankara Belediyesi'ymişçesine, "Onlarolma-
saydı aç kalmıştık" diye bağınrken, galiba dilinin
altındaki baklayı da istemeden ıslatmış oluyordu.
Düzce ve Gölyaka'da gerçekten isyanlar mı oy-
nandı? Başbakanı bir ya da birkaç yurttaş mı, yok-
sayöre halkı mı yuhaladı? Sanınm bu konudaki tar-
tışmayı basite indirmek için, radyoda gazete ha-
berlerini hızlı hızlı okuyarak yorum yapmakla ünlü
bir meslektaşımrzın söylediklenni bilmekte yarar var.
Ben, bu konuşmayı dün sabah otomobilinin rad-
yosundan dinleyen, sözüne güvendiğım bir arka-
daşımın yalanasryım. Aynı zamana büyük bir ga-
zetimizde her gün kendisine aynlan köşede her önü-
ne geleni azarlayan bu radyo-tv yorumcusu, hal-
ka "Ben sizi Ecevit'e yumurta atın diye uyarmış-
tım. Niye dinlemediniz" diye sitem yolluyormuş! Bu
srtern, o radyo-tv yorumcusu köşeyazannın mı, yok-
sa medyamızın bugünkü düzeyinin ölçüsünü mü
gösteriyor?
Söylediklerinin sadece basın etiğine değil, ya-
salara da uymayacağını bile fark edemeyen; ama
her Allahın günü, hem gazete yazılan, hem radyo
yorumlan ile dünyaya akıl satanlann fethettiği be-
nim elli üç yıllık mesleğim!
O akıllann kimlerin işine yaradığını merak ede-
rek şöyle Gölcük'e kadar uzanıp "beyaz ünıforma-
lılar"a sataşarak olay çıkartmaya kalkışanlann ha-
reketlerini ya da Düzce yöresinden Çeçenıstan'da-
ki düşünce arkadaşlanna lojistik yardım yapan
köktendincilerin izlediği yürüyüş yolunu incelese-
ler, belki oynamakta olduklan ateşin alev alma teh-
likesini daha kolay anlayabilirler.
Faks:0212 677 07 62
E-Mail:orhan.birgrt(« do.net.tr.
4
Yetkia mühendislik yasallaşsın'
OZANYAMAN
İZMİR Teknolojik gelişimlerle bir-
likie farkl; zmanlık alanlannın oluşma-
sı çağdaş jJamda yapılanmalan da be-
raberinde gnriyor. Gehşmış ülkelerde uy-
gulanan pnelerde, meslek içi eğıtım gö-
rer ve konsuna hâkim uzmanların gö-
re-\ aldığı rldirilerek, Türkiye'de de ay-
nı jygulaanın yürürlüğe girmesi ge-
rekıği beıtıliyor. Üniversitelerin mü-
heıdıslik nlümlerinden mezun olanla-
n n d a bu sıamda, eğitimlerinden sonra
rraelek içde usta-çırak ılışkisine göre
deıeyim Lanması, ardından girecekle-
ri snavlariertifikaalıp"VetkinVlühen-
dtr" olarsJTrojelerde sorumluluk yük-
lertmesi czörülüyor. Marmara Bölge-
s i 'ıde yajaan deprem felaketi sonrası,
ayıı felatJerin tekrarlanmaması ıçin
nntslek öritleri ve akademisyenlerin
ynlardır çjimü istenen sorunlann bır an
• Okuldan yeni mezun olmuş bir mühendisin en az 3 yıl proje ve 2 yıl da uzmanlık olmak
üzere 5 yıl deneyim kazanması, gireceği sınavı kazanması durumunda 'yetkin mühendis'
olması gerektiği savunuluyor.
önce çözümlenmesi ve uygulanması ge-
rektiğinı belirten uzmanlar, "Yaşanan
kötü deneyimlerden hiç ders almıyoruz.
60yıl önce Erzincan'da meydana gelen ve
binleree insanın yaşaıruna mal olan dep-
rem ile Marmara'da olan ve yine binler-
ee insanın hayanmn sona erdiği deprem-
deki ihmaller ve sorumsuzluklann aynı
olduğu görülüy»r" görüşünü dile getın-
yorlar.
Türkiye'de 1938 yılında çıkanlan "Mü-
hendislik ve Mimarlık Hakkında Ka-
mın"un öngördüğü şekliyle, mühendis-
ler ünıversitelerden mezun olduktan he-
men sonra her türlü projede sorumluluk
alabiliyorlar. Mühendisliğin, deneyim ve
kendıni yenileme gerektiren bir meslek
dalı olduğunu yıllardır dile getıren mes-
lek odalan da, mühendisliğin çağdaş an-
lamda ve kamu yaranna uygulanması
yolunda yasal düzenlemeler yapılması
ıçm yasa tasanlan hazırlıyarak yetkilı
yerlere sunuyorlar.
Bu anlamda, TMMOB tarafından ha-
zırlanan, "Yetkin Mühendislik YasaTas-
lağ^nda şu tanımlamalarda bulunulu-
yor: "Yetkin mühendis, ilgili mühendis-
lik meslek odası bünyesinde oluşturulan
yetkin mühendislik kurulu tarafından
mesleki bilgisi ve yükseköğrenim sonra-
sında edindigi mesleki deneyimi değerlen-
diren; başanh bulunması halinde ilgili
uzmanlıkalanında çağdaş tekniklere uy-
gun, düzeyli ve güvenilir mühendislik hiz-
metlerini Idşfler ve toplum yaranna sun-
mak üzere yeterli bilgi ve deneyime sahip
olduğu yine aynı kurul tarafindan belge-
lendirilen; çahşmalanm meslek etiği ku-
rallanndan aynlmaksızm sürdüren mü-
hendistir. Doİayısı De mesleki uygulama
sayıian konularda sorumluluk ifade eden
imza yetkisi taşır."
Yetkin ınşaat mühendisi adaylannın. en
az 3 yıl proje ve en az 2 yıl uygulama ol-
mak üzere 5 yıllık deneyim sahibi olma-
sı ve bu hizmetleri belgelemesi yasa tas-
lağında öngörülüyor. Aynca. adaylann
sınav kuruluna üzerinde çalıştıklan bır ta-
sanm projesıni sunmalan gerekiyor. Üs-
tüste 5 yıl sınava giren ancak başanlı ola-
mayan adaylann yetkm mühendis olma
hakkı kalmıyor. Mühendislik fakültele-
rinden mezun olanlann diplomalannın ya-
nına bir de, yetkin mühendis sertif ikası-
mn eklenmesi gerektiğini söyleyen Izmk
Inşaat Mühendisleri Odası Genel Sekre-
teri Sadettin Uçkun, uygulamanın lısans
üstü eğıtim olarak da değerlendirilebile-
ceğinı belırttı. Uçkun, meslek içinde edi-
nilecek deneyımin ardından girilecek sı-
nav lar sonrasında 'yetidn' olan mühen-
dislerin projelerde sorumluluk alması ge-
rektiğini bildırerek şu görüşlere yer ver-
di: "Söz konusu yasa taslağı 1^ yıl
çahşılarak hanrlandı. Meslek örgüueri
ve üniversitelerin ilgiliböiümierindegörev-
ü akademisyenlerin katkısıyla hazuianan
yasanın bir an önce yürürlüğe girmesi
gerekiyor. Yaşanan feiaketierin tekrar-
lanmaması için alınacaktedbüier arasın-
da, sorumluluk alan kişilerde deneyim
aranması gerekiyor. Yıllardır üzerinde
durduğumuz bu konu uygulamaya geç-
seydi, bugün Marmara'da deprem son-
rasında yaşanan felaketin boyutu bu den-
li büyükolmazdı."
Grand Princess'ten yardım
Karaköy Satapazan nhtımında demirli bulunan ve
"milyarderler gemisî" olarak da anılan Grand
Princess yolculan ve mürettebatının topladığı 83
bin 629 dolar Kızılay vetkîlilerine Istanbul'da teslim
edildi. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)