01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet Çetinka_va# Yazıişlen Müdürü İbrahim Yıldu 0 Sonımlu Müdür- Fikret llkiz • Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yonetmen- Fikret Eser Istihbarat Cengiz Yıidırım # Ekonomı: Özlem Yözak 0 Kültür: Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Düzeltme: Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 0 Bilgı-Belge: Edib« Bıığra 0 Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, tbrahbn Yıldız, Orhan Bursaiı, Mustafa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemsilcısr Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No. 125, Kat:4, BakanlıkJar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks:4195O270IzmirTemsilcisı:SerdarKızık, H.ZiyaBlv 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks 4419117 0 Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğhı. tnönü Cd 119 S. Noi Kafl.Tel:363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Mudurü. Üstâo AkmeD # Koordmalör Ahme» Koruhan • Mufaa- sefae Bûlent Yener«Jdare Hüseyin Cürer • Bılgı-lşlem. N'afl İMI • Bılgı- sayar Sıstem. Mfirövet ÇBer • Saü$ FızflttKuza MEDVA C: • Yönetım Kuıulu Bajkanı - Genel Müdür Gülbla Erduran # Koordınatör Reka Iptman • Genel MüdürYarduncısı: SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 51395 80-513846fr61,Faks:51384O ^ ayımla>an ve Basan: Yçnı Gün Haber Aıansı. Basın \e Yaymcılık A Ş Turkocağı Cad 39 41 Cagaloğlu 34334 Istânbül PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 1 EYLÜL 1999 Imsak:4.51 Güneş: 6.23 ÖğJe: 13.12 Ikindi: 16.50 Ak$am: 16.46 Yatsı: 21.12 Alman güzellepden destek • Haber Merkea-1999 Almanya güzelleri. deprem sonrası Türk turizmınin kötü etkilenmesıni önlemek amacı> la Türkiye"ye geldi. Ajansının para yardımı vaptığını da belirten Alman güzeli Britten Sonnenschein. depremden korkanlan çekmek için tatilinı Türkıye'de geçirecef ını açıldadı. Okuflar öğretmensiz açılacak • ANKARA (ANKA)- Öğretmen atamalannın De\ let Memurluğu Sınavı kapsamına alınması nedenıv le öğretmen atamalannda yaşanan zaman ka>bı. bırçok okulun yeni öğretim dönemine öğretmensiz basjamasuıa yol açacak. Mılli Eğitim Bakanlıgı'nca 40 branşta 30 bin öğretmen alımı için başvuru süresi dün dolarken atamalar 13 Eylül'e yetişmevecek. Başvurulann 30 binın üzerine çıkması durumunda. başvuru fazlası olan branşlarda. yanşma sınavı gündeme gelebilecek. Deprem bölgesindeki öğretmen adaylan ise 3 EylüTe kadar başvuruda bulunabilecek. Atama ışlemlerinin en erken eyüilün son haftası yapılabilecegı bildinlırken ögretmenlenn göreve başlaması da 15 Ekım'e kadar uzayabilecek. Deprem çocuklarına onJük • Haber Merkezi - Istanbul Ünıversitesı Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi. deprem bölgesinde öğrenıme başlayacak olan öğrencilere ulaştırılmak ûzere okul önlükleri hazırlıyor. Merkezin içinde yer alan atelyede dikilmeye başlanan önlûkler Kadın Araştırmalan Derneği tarafindan paketlenerek deprem bölgesine ulaştırılacak. Aynca her pakete önlüğün yanından öğrencinin bazı gereksinmelerini karşılayacak gereçler de konulacak. Deprem bölgesi çocuklarına birer "eğitim paketi' ile ulaşarak yardım etmek veya her türlü katkıda bulunmak isteyenlerin 0212 5119826.0212 5140323. 0216 3952006 0216 3553178 nolu telefonlara başvurabilecekleri belirtildi. Balinalarm yakm akrabası • WASHLNGTON(AA)- Japon bilim adamlan. geliştirdıkleri yeni genetik araştırmaya dayanarak balinanın yaşayan en yakın akrabasının su aygın olabileceğini öne sürdü. Tokyo Teknoloji Enstitüsü'nden bir grup bılim adamı, milyonlarca yıl öncesinden günümüze DNA zincirlerini izleyerek hayvanlann genetik tarihine bakmak için yeni bir teknik geliştirdi ve bu yeni teknikle balinalar ile su aygırlannın genetik yapısının birbirine çok benzediğini buldular. El cerrahisi kongresi • ANKARA (ANKA)- Dünya EI Cerrahisi Kongresi 2001 yılında Türkiye'de gerçekleştirilecek. Prof. Dr. Rıdvan Ege, 1-5 Eylül günlerinde Boston'da gerçekleştirilecek Amerika El Cerrahisi Kongresi ve Dünya EI Cerrahisi Dernekleri Federasyonu Genel Kurulu'na katılacak. TTB Başkanı Füsun Sayek, Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir doğal afet birimi oluşturulmasını istedi Sagkk sistemi depreme yenfldi• Türk Tabipler Birliği Başkanı Füsun Sayek, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu ve doğal afetlerle ilgili gerekli önlemlerin ahnmadığını söyledi. Depremde 25 doktorun yaşamını yitirdiğini açıklayan Sayek, deprem bölgesindeki sağlık kuruluşlannın hızla artan nüfusa hizmet veremez hale geldiğini vurguladı. İSTANBUL (ANKA) - Türk Tabipler Birligi (TTB) Başkaru Füstın Sayek depremde 25 doktorun, çok sayıda hemşire ve teknisyenin ya$amıru yitirdiğini bildirdi. Tûrkiye'de sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu kaydeden Sayek, doğal afetler sonrasmda hemen harekete geçilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı'nın özel bir birim oluşturması gerektiğini söyledi. TTB Başkanı Fûsun Sayek, deprem bölgesinde, illerde, ilçelerde sağlık ocağı, hastane sayısınm az olduğunu belirterek her yıl Türkiye nüfusunun arttığını, ancak sağhk hizmetlerinde bir gelişmenin yaşanmadığını kaydetti. Sağlık sornnlannı çözebilecek, izleyecek kamu hastanelerinin yapılmamasından şikâyetçi olan Füsun Sayek, bir hemşirenin, doktorun bir hafta içinde yalnızca bir gün nöbet tutması gerektiğini, sağlık çalışanlannın sayısının yetersiz olduğunu, doktor dağıtımının ihtiyaca göre yapılmadığını bildirdi. Sayek "Deprem yaşadık. Türkiye'de depreme haariık konusunda büyûk sorun var. Erancan, Adana, Dinar depreminden sonra bu konuya eğüinilmesi gerektiğini, bu alanda bir kurumu oluşturulmasının önemine dikkat çektik. TTB olarak sel feiaketierinde, deprem sonrasında Deprem sonrası, sağhk çalışanlan ve gönüllüler yarahlaria hastalan tedavi etmek ve olası bir salgını önlemek için yo- ğun çaba harcadı. Ancak deprem, sağhk alanında da doğal afetlere hazırukh olmadığımız] gösterdi. (REUTERS) 'Atatürk Barış Ödülii depremde yardım eden ulkelere verilsin' Bugün Dünya Barış CünüANKARA/ÎSTANBUL (Cumhuriyet)-1 Eylül Dün- ya Banş Günü, parti ve de- mokratik kitle örgütlerince kutlanacak. CHP Ankara II Gençlik Kolu, bugün saat 11.OO'de Kazılay'da bildıri ve siyah kurdeleli karanfil da- ğıtacak. lnsan Haklan Der- neği'nin (tHD) Yüksel Cad- desı'nde yapacağı basın açık- lamasına, Emeğin Partisi (EMEP) Ankara II Örgütü de katılacak. Çağdaş Hukukçular Der- neği Genel Başkanı AB Er- sin Gür, tüm insanlann dün- ya banşı için ellerinden ge- leni yapması gerektiğini be- lirtti. Yeryüzünde hiçbir şe- yin banştan, dostluktan, kar- deşlikten ve insan onunuıa yakışır bir yaşamdan daha üstün olamayacağını söyle- yen Gür. bu değerlerin in- sanlık tarihi kadar eski ve bir o kadar da yapılan miicade- leler sonucu oluşturulan de- ğerlerolduğunu vurguladı. CHP Ankara ll Başkanı LeventGök, hükümetin top- lumsal banşı engelleyecek tüm yasalan büyük bir vur- dumdu>TOazlıkla Meclis'ten geçirdi- ğini belirtti. Gök, "Sermaveıünçıkar- lan ve özlemleri Susurluk cetelerinin gücü ne jazık kihalkarağmengafipgel- meyi becerebilmiştir r dedı. Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa GazakL depremin ilişkilerin bozuk ol- duğu ülkeler hakkındaki düşünceleri degıştirdiğine ışaret ederek. heryıl ve- rilen Atatürk Banş ÖdühVnün türki- ye'ye yarduna koşan ulkelere verile- bilmesi önerisınde bulundu. EMEP'ten yapılan açıklamada. dep- remden sonra yabancı ülkelerin Tür- kiye'ye yarduna koşmasının dünya halkJannın birbirlerine düşmanhğı ol- madığını ortaya koyduğu vurgulandı. Dünya halklannı birbirine kışkırtanla- nn ülkeleri yönetenler, dünyaya hâ- kim olmak isteyen büyük sermaye ve birkaç savaş ağababası olduğu sav r unu- lan açıklamada, "Türki>-e"deki felake- te yardım için koşan dünya halkJan, gerçek dünya ban- şının ancak bir avuc sömü- rücüye, zalime rağmen ken- dileri tarafindan sağlanabi- leceğini kanıüamışlaniır'" de- nildi. Açıklamada, Kürt sorunu- nun adil, onurlu ve demokra- tik birbanşı beklediği kayde- dildi. Demokrasi ve Banş Parti- si (DBP), Türkiye'yi yöneten- lerin tüm toplumsal sorunla- n yasak ve şıddetle çözmek istediklerini belirterek, Dün- ya Banş Günü'nde. demok- rasi. banş ve özgürlük yan- Iısı olan tüm insanları bu "çağdışı gjdişe" engel olma- ya çağırdı. tnsan Haklan Derneği (IHD) Istanbul Şubesi, Dün- ya Banş Günü nedeniyle Or- taköy "de bir basın açıklama- sı yapacak. İHD kurucula- nndan Didar Şensoy'un da ölüm yıldönümünde Feri- köy'deki mezan başında anı- lacağı bildirildi. Kamu Emekçileri Sendika- sı Konfederasyonu (KESK) Merkez Yürütme Kurulu'nca Dünya Banş Günü'yie ilgili olarak ya- pılan yazılı açıklamada, savaşm insa- ni değerlerin en büyük düşmanın sa- vaj olduğu kaydedildi. Açıklamada, "Ulkemiz doğal afetin ötesinde yıkım varatan si>asi biriktidaria karşdaşıyor. Bu acılı günlerde bile farklı din ve mil- letkrden olanlan 'dışiayan', kendi ır- kı ve dini dışında olanİara korku ve kuşkuyla yaklaşanlar banş niyetini ta- şınar mı?" denıldi. 1998 harcamaları 745 milyar dolar, Türkiye dünya 3'uncüsü Silahlanma çıigınlığı durmuyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -1 Eylül Dünya Banş Günü kutlamrken başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkeier silahlanma çılgınlığını sürdü- rüyorlar. Dünyada 1998 yılında 745 milyar dolarlık silah harcaması ger- çekleşirken "küresel banş'' söylemini dilinden düşürmeyen ABD, dünya si- lah üretiminin yansını gerçekleştirip bir numaralı silah satıcısı oldu. ABD'nin banştumak için çabaladıgı Türkiye ve Yunanistan, Washington yönetiminin en büyük silah alıcılan olarak ilk 6'ya girdiler. Stockholm Uluslararası Banş Ens- titüsü'nün (SIPRI) 1999 Yıllığı'nda dünyadakı silahlanmayla ilgili şu bil- gilereyerverildi: -Dünya silah üretimi yaklaşıkon ka- dar geiişmiş ülkede yoğunlaşnuş buJu- nuyor.Aralannda Fransa,Ingi/tere, Al- manya gjbi geUşmiş kapitaüst de\ letie- rin de bulunduğu on ülke dünya silah üretiminin yüzde 90*ını gerçekieştirir- ken ABD'nin bunlann içindeki oranı yüzde 50'>i aşıyor. - Dünya silah harcamalan Soğuk Sa- vaş'ın son buhnası ile azalma eğilimi- ne girmişken bölgesel çanşmalann art- masıyla 1997 yılında tekrar yükseldi. - Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile iki süpergüç, ABD« Rus>a'nın silah har- camalannda azalmaokia ABD. 1998'de silah harcamalannı >üzde 3^ azamr- ken Rusya'da bu oran viizde 55 kadar düştü -1998 yılında meydana gelen 27 bü- yük çatışmanın, yalnızca iki tanesi dev- letler arasında gerçekleşirken diğerle- ri devletlerin kendi topraklan içerisin- de farklı etnik grupiar arasında oldu. 1998'de 6 bölgede çatışmalar bir ön- ceki yıla göre daha da şiddetlendi. - 1998'de dünya silah harcamalan 745 milyar dolar oldu. Her bir dünya yurttaşısilahaiunıiçiııortalaına 125 do- lar ödedi. - ABD, 1994-1998 döneminde 55 milyar dolarlık silah ihraç etti. Türki- ye 6 milyar 615 milyon dolarla dünya- nm en çok silah alan 3., Yunanistan ise 4 milyar 754 milyon dolarla en çok si- lah alan 6. ülkesi oldu. -Zengin \eralti rezenlerinin bulun- duğu Hazar Bölgesi hızla silahlanıyor. Aralannda ABD, Türkiye ve Rusya gi- bi bölgesel güçlerin de devreye girdiği petroiboru haüaruun güzergâhlan üze- rindeki silahlanma.ikriki > ıBardaönem- liçanşma risldni deheraberinde getiriyor. Sağlık Bakanlığı'na sadece valvarnıadığunız kaldı" diye konuştu. Sayek, Sağlık Bakanlığı'nın doğal afetler sonrasında anında müdahale edilmesini sağlayacak bir birim kurmasının önemine dikket çekti. Devlet olmadan sıvil kuruluşlann yeterli olamayacağına dikkat çeken Füsun Sayek, sivil kuruluşlann yapacağı çalışmalarda mutlaka devletin olması gerektiğini söyledi. 'Olağanüstü koşullar' TTB'nin 1991 Körfez Krizi'nden bu yana "Olağanüstü KoşuDarda Sağlık HizmetierT adı altında proje oluşturduğunu, burada görevli sağlık personelini Avrupa Birliği'nin katkılanyla eğittiklerini vurguladı. 'Kamusuz olmaz' TTB Başkanı Füsun Sayek, verilen eğitim sonrasında doğal afetlere karşı deneyimli bir grup oluşturduklannı. aynntılı planlar yaptıklannı, ancak tek başına bu çalışmamn bir şey ifade etmediğini belirtti. Sağlık hizmetlerinin Türkiye'de çok yıpratıldığına dikkat çeken Füsun Sayek, kamu hizmeti olmadan sağlık hizmetlerinin yürütülemeyeceğıni, sağlık alanında acilen toparlanmaya ihtiyaç olduğunu ifade etti. Sayek, ilk beliriemelere göre 25 doktorun deprem nedeniyle yaşamını yitirdiğini bildirerek doktorlann yanı sıra çok sayıda hemşire ve teknisyenin de depremde öldüğünü kaydetti. Sayek, aynı depremi yaşayan, aynı şoİca giren doktorlann deprem sonrası hizmet vermek zorunda kaldığını, doktorlann da moral çöküntüsü içinde olduğunu söyledi. Sayek, yaptıklan hizmetin taktirinin depremi yaşayan doktor ve diğer sağlık personelinin tek moral kaynağı olduğunu ifade etti. DEPREM, DOKTORLARLA VALİYİ KARŞI KARŞIYA GETİRDİ TTB'den i hmn f suçlamasına tepfd ALİAYAROĞLU ZONGULDAK - Deprem felake- tinden hemen sonra bölgeye giden an- cak Adapazan Deviet Hastanesi'nde- ki yetkililerin teknik donanım yoklu- ğunu gerekçe göstererek geri gönder- diği Zonguldak SSK Bölge Hastane- si 'nde görevli üç doktora, Zonguldak Valisi Ismet Metin tarafindan yönel- tilen suçlamalar tepkilere neden oldu. Zonguldak Valisi Ismet Metin, he- kimlerin deprem bölgesini izinsizterk ettiklerini ileri sürerek doktorlan 'cep- bedenkaçanasker' olmakla suçlamış, haklannda vatan hainliği anlamına gelen sıfatlar kullanmıştı. Bu geliş- me üzerine ortak bir açıklama yapan Zonguldak Tabip Odası, Zonguldak Dişhekimleri Odası, iddialann ve it- hamlann çok ağır olduğunu belirterek suçlamalara şu yanıtı verdiler. "17 Ağustos 1999 Salı günü ülkenûzi yasa boğan deprem felaketinde Sakary a Ui- ne Kütahya'dan sonra varan ikinci ekip, Zonguldak Sağlık ekibidir. Zon- guldak \ alisi ise Türk Tabipler Büü- ği'nin deprem bölgesine gidecek gönül- • Zonguldak Valisi Ismet Metin'in, Adapazan Devlet Hastanesi yetkililerinin geri gönderdiği doktorlan hainlikle suçmasma, tabip odalan sert tepki gösterdi. TTB Merkez Konseyi, valinin hekimlerden özür dilemesini istedi. lü hekimler listesindeki arkadaşlannu- n "cepheden kaçan asker'olmakla suç- iamaktadır. Organizasyonu yapan dev- iet mekanizmasıdır. Ekip, devlet sözü ile gümiş, devlet yazısıyla geri geimiş- tir. 'Cepheden kaçan asker' sözünü kabul etmiyoruz. Cevabını devtet, Va- li İsmet Metin'e vermelidir. Zonguldak sağhkçauşanian olarak vaü Metin'i he- kün arkadaşlan sanki linç ettirmek için hedefgöstermekten vazgeçmeye ve gerçeğe davet ediyoruz.' 'Soruşturma yapılsm 5 Zonguldak bölgesi SSK Hastahane- si hekimlennden Dr. Zna Karamanoğ- lu,Dr. ZeynepTürkçeJik ve Dr. Taner Özel 27 Ağustos'ta başhekimliğe baş- vuruda bulunarak vali Ismet Metin'in "sonışturma açördım" sözüne rağ- men bugüne kadar başlatılmayan so- ruşturmamn bir an önce başlatılması için talepte bulundular. Türk Tabipler Birliği Merkez Kon- seyi fkinci Başkanı Dr. Sedat Abba- soğhı da sorunun konseyde göriişül- düğünü belirterek Vali Ismet Metin'in tüm tabipierden özür dilemesini iste- di. Cuma günü konsey adjna Zongul- dak Valisi Ismet Metin'e gönderilen açıklamada şöyle denildi: "Ne vaak ki mülki amiıierin hazır- hksız yakalanıp müdahalede gecikti- ğiMarmaradeprenıindesaghkcafcşan- lan ilk saatlerden itibaren cansipera- ne çahştılar. çahşıyoıiar. De\ letgörev- lilerinin bilgisi dahilinde katkdaruıı 0- lerinde sürdürmek üzere geri dönen meslektaşlanmız için yürüttüğunüz anlaşılmaz runımu kınıyor, yalnızca onlardandeğfl.tüm sağhkçahşanbrm- dan özür dilemeniz gerektiğini düşü- nüyoruz." SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN 'Millet'in 'Işadamı' Olmak!... tr\emokrat Izmir' gazetesinin sahibi Adnan Dü- L/venci, 'mütehevvir' adamdı: babacan bir şa- kacılıktan, kaşla göz arasında, kınp dökücü bir öfke- ye geçebiliyor; o yüzden, söyleşirken, son derece ih- tiyatlıyız. O, ben ve o sıra Istanbul'dan gelmiş Nâci Sadullah bey, bir sonbahar öğle sonu, bilmiyorum hangi münâsebetle, Cumhuriyet'in ilk yıllannı tartışı- yorduk: o nesil ki, Izmir'de önce Istiryadis'in mavi haçlı Yunan bayrağını, scxıra da Kemal Paşa'nın at- lılannı görmüştür, o yıllaratoz kondurmaz; buna rağ- men, Adnan bey'in ('Düvenci 1 ) birden köpürerek, şu- na benzer şeyler söylediğini hatırlıyorum: "...sen ne dryorsun kardaşım, o bahsettikleri- miz 'millet'in 'işadamı' değildiler, hiç olmadılar bazılan, 'MilfîŞsf in 'tüccan' ve 'sanayicisi' idi; di- ğer bazılan ise, Celâl bey'in ('Bayar') tüccan' ve 'sanayicisi'!.." Bu, şu mu demekti? Cumhuriyet, 'özelsektörûnü', birkere 'kamu'dan beslemiştir ya; üstelik bu işi, 'si- yasefç/fer'i aracılığıylayapmıştır. Oysa Istanbul Üni- versitest Hukuk Fakültesi'ncteki, iktisat hocamız Prof. Dr. Neumark, 'serbest teşebbüs'ü başka türlü an- latmıştı; 'burjuva', ne soyludur, ne ruhban, o 'piya- sa'dan yetişmiştir; üstelik, en acımasız rekabet ko- şullarıyla uğraşıp, alt ederek! Peki, 'rekabet'i nasıl al- malıydık? Müsabaka/yanşma tarzında bir şey mi; yoksa,'mücaûfe/e/sava?/m'tarzındabirşeymi?Ders çıkışı koridorda yakalayıp bunu hocaya sorduğum- da; o kusursuz, sadece r'leri yuvarlayan Türkçesiyle demiştiki: '-...mücadele.hemdegözününyaşınabak- maksızın!..." Siz hiç Türkiye'de, böyte kıyasıya bir rekabet or- tamı gördünüz mü? Ben gördüğümü hatırlamıyorum; sanınm, liberalliğin vatanı sayılan ülkelerde de, pek kalmamtştır; yoksa Tröst ve Kartellere, Çokuluslu ve Uluslararası Şirketler'e karşı, önlemlertasarlanır mıy- dı? Bu, fotoğrafın, iyimseryorumu; birde 'kötümser' yorumu var ki, gerçeğin hasını daha iyi anlatıyor ko- şulsuz liberallik olsaydı, zaten gezegende 'tek tüfek' geçinen 'Sistem', üçüncü ülkeleri daha iyi soyabil- mek için, ellerini kollannı sımsıkı bağlayacak koşul- lan önce dayatır; sonra bunlann uygulanmasını de- netlesin diye, iki ünlü çoban köpeğini ('IMF ve Dün- ya BankasT) bekçi diker miydi? Oysa 'ınsanlık' olaya 'farklı' bakmıştır. Sistem'. 'tek tabanca' olursai... Uberalliğin ünlü formülünü kim hatırlamaz? "Bıra- anız yapsınlar, bırakınız geçsinler!". 'Bırakldığı' zaman, ortaya ne tür biryaşantı çıkmıştı, ünlü bir söz onu guzel özetliyor 'VahşiOtman Kanunu!'. Vahşi Or- man, iki şeyden anlar, hile ve şiddet! Kim ki bu ikisi- nin 'öey'idir, 'malı' götürür!; hak, hukuk, adalet, vs. hak getire! Gelip üç kurdun elinden, nasılsa avta- yabildikleri geyiği alıp götüren, arsİanın davranı- şını beğenmeyebilirsiniz; aynı şeyi, derme çatma bir şirketin satş payını, paldır küldür gelip götü- ren, uluslararası holding için de söyleyebilir mi- siniz? Tuhaftır ama, mahiyeti aynı olduğu halde, ilkinin adı 'vahşet', ikincisinin adı 'ticaret'tir. Birtarihte. Bankalar Caddesi'ndeki 'ithalatçı' bir patronun 'veliahtına' 'ders çalıştınrdım'; soğuk, us- tura gibi titiz ve keskin bir zattı; kitap kâğıt ve kalem insaniannı handiyse füzumsuz addetbğini anlamak için, gözlerine bakmak yetiyordu; ticaret'ı, besbelli 'kut- saT diye alıyordu; bir keresinde demişti ki: "-...rekâ- bet esastır, iyi olan kazanır; tabiatın kanunu buduıi." Doğru söylemek gibi kötü bir huyum var ya, kendi- mi tutamayıp: "-...yâni, 'güçlü' olan mı?..." demiş- tim; "-...ikisi aynı şeydir!" deyip kesti attı: eksik ol- masın, sâyesinde, sonradan geliştirebildiğim düşün- celerin tohumunu, gönlüme böylece atmış oldu. Doğaıdur, güçlünün güçsüzü bastınp malı götür- mesi, tabiatın şaşmaz bir kanunu; öyle olduğundan dolayı, tabiatn içinde, onun bir parçası olan in- sanlar da, 'insanlıklanm' anlayıncaya kadar, ay- nı acımasız kanuna göre yaşamışlar; gel gör ki insan, 'insanlığım' anlayınca, hayvanlığın -daha da beteri, 'vahşi hayvanlığın'- 'kanunu' otduğu bes- belli 'düzene' karşı, önce eleştiri oklannı yönel- tiyor; sonra onu düzeltmenin -başka bir deyişle, 'beşeri kılmanm'-, çarelerini araştırmaya başlıyor. Insanlık tarihi, bir bakıma üretiminin, koşullannm ve kurallannın 'insanileştirilmesi' tarihidir ki, akri ve duygu ise kanşır, 'Vahşi Orman Kanunu', in- sana ve insanlığa yakışır bir çerçeveye oturtul- mak istenin köleliğin kaldınlmasından, tutsaklı- ğın yasaya bağlanmasından, sendikalara, sekiz saatiik iş gününe, sosyal sigortaya, üretimin, da- ğrbmın ve tüketimin ioplumsallaştnlmasına', yâ- ni Sosyalizm'e kadar, bir sürü 'sosyal fetih', 'in- sanlığın' o ünlü 'Vahşi Orman Kanunu'nu düzelt- me çabasıdır o çabanın sonucudur! Taraflar, işte o zaman netleşıyor: a/ Güç sahibine 'bırakınızyapsın, bırakınızgeçsin'dtyen kuşkusuz ta- bii', fakat hiç de 'beşeri' olmayan bir düzen mi? b/ Yoksa, insanı insan yapan akıl ve duygu değerleriy- le; üretimi, dağıtımı ve tüketimi toplumsallaştıran 'in- sam" bir düzen mi? Sıra kimde? Siz bakmayın işi lâfa boğup, yüzünüzeyıldızlı may- taptutmaianna; sorun, bu kadar basit! Elinizin ter- siyle borsa, piyasa, repo, faiz, özelleştirme, küresel- leştirme, Yeni Dünya Düzeni, vs. vs. 'kiriiliğini' sü- pürüp, işi aslına ircâ edebilirsiniz: 'Sistem', geze- gende 'tek tabanca' kaldı ya; insanlığın, bunca yüz- yılda elde edebildiği ne kadar 'sosyal fetih' var- sa, onlan birer birer geri almak; güçlüsü zayıfı, za- limi mazlumu çoktan belli bir dünyada; mazium- lann ve zaytflann, saadetten (refahtan) pay tale- binde bulunmasını, önlemek peşindedir. Nasıl mı yapacaklar? Hanidir yaptıklan gibi! Önce düsman, en beşeri olandır(sosyalist), yâni üretimi, da- ğıtımı ve tüketimi sosyalleştiren toplumlar; ondan sonraki düşman, üretimi, dağıtımı ve tüketimi ulusal- laştırandır, (ulusal) toplum! Son 40 yıl, 'Sistem'in, - kötü de olsa- gerçekleştirilmiş bir 'sosyaldüzeni' da- ğıtmasını sağladı; o düzeni yaşadığı topraklarda ar- tık 'Vahşi Orman Kanunu' geçiyor fahişeliğe mec- bur elektronik mühendislerini, uyuşturucu düşkünü baterinleri, Beyoğlu'nun çöplüklerinden toplamakta- yız. 'Totaliter' Bolşeviklik, cefakeş aydın ve sanatçı üretmiştir, evet; ama bu sonraki 'haşerâtı', asla o üretmedi: onlan, 'Serbest Rekabet' üretiyor; hem de ne kadar kolay, ne kadar da bol! Artık sıra, gezegenimizdeki, 'ulusallaştınlmış' dü- zenleridağıtmayagelmiştir: Tahkim'i, 'muhkem'an- layabılmek için, bu kadarcık da olsa iktisâd-ı siyâsi öğrenmeye, elimiz mahkûm! httpV/www.pnzma.netfr/AJLHAN httpy/www.bilgiyayınevi.com.tr/ailhan Faks/0-212/2601988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle