20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 1999 SALI DEPREM DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Tek Felaket Deprem Oeğil Mustafa Balbay dünkü ilginç yazısını Victor Hugo'nun şu tümcesiyle bitiriyordu: "Felaket zekâyı eğitir." Başka türtü dile getirilmiş bile olsa, bizim şu atasözümüz de aynı saptamayı yapar: "Bir mu- sibet, bin nasihattan evladır." Evetzekâ, kar- şılaştığı olaylardan başına gelen felaketlerden ders alır. Hugo'nun saptaması bu bakımdan doğru- dur. Felaket zekâyı eğitir, ama ne var ki, hama- katı degiştirmez. Türkiye'nin deprem kuşağı üzerinde bir ülke olduğu bilindiğine ve son depremin etkilediği bölgelerde, daha önce de, depremler yaşandı- ğına göre, hangi dersleri çıkardık dersiniz? 100 yıllık süre içinde 160 deprem yaşanan bir bölgede, kaygan zemin üzerine kent oturttuğu- muz düşünülürse, sistemimiz zekâ üzerine mi bina edilmiştir, yoksa hamakat üzerine mi? Sorunun yanıtını bulmak için büyük birzekâ- ya gerek yok sanırım. Deprem bir felakettir, ama zekâyı eğittiğine göre, bir kez daha geldiğinde, ona karşı hazır- lıklı olunabilir. Zaten birçok ülkede bunun ör- neklerini de görüyoruz. Ama tek felaket veya en büyük felaket dep- rem değil, hamakat, yani ahmaklıktır. Ve ondan büyük bir felaket yoktur bir toplum için. ••• Yalnız Türkiye'de değil, dünyanın her yerin- de, böylesine büyük felaketlerie karşılaşıldığın- da, sivil iktidarlar, silahlı kuvvetleri yardıma ça- ğınriar. Acaba Türkiye'de neden böyle olmadı? Şimdi yetkililerimiz, orduya çağn yaptıklannı söyleyeceklerdir. Ama biliyoruz ki, 57. hükü- met deprem sonrası çalışmalannı kendi mülki erkânı aracılığıyla yürütmeye çalışmıştır. Ordu ile eşgüdüm içinde hareket yeglenmemiştir. Olağanüstü hal veya sıkıyönetim bu bölgeler için düşünülmemiştir. Üstelik öyle anlaşılıyor ki, sivil iktidarın şim- diye dek bu konuda ciddi bir hazırlığı olmamış- tır. Türkiye'yi yönetenler, bugüne dek birbirini iz- leyen depremler zincirine eklenecek yeni hal- ka karşısında ne yapacaklarını planlayıp, pro- valannı yapmış değillerdir. Yapmışlarsa bile ça- lışmalannın fazla bir kıymet-i harbiyesi olmadı- ğını yaşadığımız olaylar göstenmiştir. Peki, TSK'nin de bu konuda hazırlanmış plan- lan yok mu? Bu çevrelerin böyle bir planları olduğu, yapı- lan konuşmalardan anlaşılıyor. Peki acaba, neden hükümet bu bölgeler için olağanüstü hal veya sıkıyönetimi hemen dü- şünmemiştir? Genelkurmay Başkanı Kıvnkoğlu'nun açık- lamasından çıkan sonuç, 57. hükümetin, öne- rilen bu çözümleri istemediğidir. Acaba bu is- teksizliğin ardında yatan neden ne olabilir? Ortaya çıkan korkunç sonuç, bu sorunun önümüzdeki günlerde de gündemde kalması- na neden olacaktır. ••• Yunan kanını, Amerikan hastanesini, dene- yimli Ermeni kurtarmaekibini istemeyen birka- fanın, hangi felaketten alacağı ders vardır? Böyle bir kafa yapısını hangi felaket etkileye- bilir? Erken vanlmış "değişmişler" hükmünü ve- renler, şimdi kimlerin değişmeyip, mıh gibi ol- dukları yerde durmakta olduklarını görüyoriar- dır umanm. Evet, tek felaket deprem değil. Depremler, büyük zarariar verip geçerier, ama hamakat sü- rer. Tıpkı muzip Karadenizli yurttaşlanmızın uy- durduğu, şu Temel fıkrasında olduğu gibi: Temel'esormuşlar, 'Güzel mi olmakistersin, aptal mı?' diye. O da: - Cüzelliğu istemem, o geçucudur, demiş." Yunanistan'dan mesaj 'Bizihiçbirşey ayımmaz'ANKARA (Cumhuri- yet Börosu) - Yunan ıstan Komûnist Partisi, dep- rem felaketıni yaşayan Türk halkına resmi yayın oıganı Rizospostis aracı- lığıyla üzüntüsünü duyu- nırken kardeşlik ve daya- nışma mesaj ı verdi. Komûnist Parti'nin Ri- zospostis gazetesinde "Kardeşim Mehmet me- tin ol" başlığıyla yayım- lanan haberde, "Aramız- daki deniz bizi ayırma- makta, tam aksine birleş- tinnektedir. Bizi hiçbir şey ayıramaz. Görevimiz, banş içinde yaşayarak birbirimize destek olma- yı gerektirmektedir" de- nıldi. PR. rumuzuyla yayım- lanan yazıda, Başbakan Bükot Ecevit ve Yuna- nistan Başbakaru Kostas Simitis'in kişiliğinde si- yasiler eleştirilirken, halkJann kardeşliği ve emegin evrensel dayanış- ması vurgulandı. Rizo- spostis'in haberinde, *Kardeşim Mehmet bfli- yorum ki çok kızgınsın. Hiçbir zamao sana Llgi göstenneyen ve ısbrap çe- kerken yanında olmayan Ecevit'e kızgınsın. Ben de Simrtis"e kızardım. Bizim işçiler de bir tehlike kar- şısında bulunduklan za- man Simitis hiç ortalara çıkmaz. Sana ıstırabını paylaşbğuu söylerken de ona inanma. Simitis sade- ce Ecevit fle "anlaşabilir'. Bizim görevfaniz ve halk- lanmızm görevi, banş içinde yaşayarak birbiri- mizedestekolmayı gerek- tirmektedir'* deruldi. Felaketi duyunca kanı- nın donduğunu, "benhn komşum tehükede" diye- rek nasıl yardım edebile- ceğini düşûndüğünü ifa- de eden yazar P.R.. Türk halkına "Kardeşun Meh- met metin oL Gözyaşlan- nı siL bağnna taş bas ve gövdeni dik tut Öiüleri gömecek ve diğer yarab- lara vardım edecek kuv- veti buL Hayannı yeniden kurmay a çalış. Seni dep- remin pençesine bırakan ve bu boş binaiar içinde sıkıştıranlardan intikam almaya haznian" diye seslendı. Deprem bölgesine ilk ulaşan AKUT ekibi başkanı Sevgül koordinasyon yokluğundan yakındı 'Saglık Bakanı duble saçmalıyor' BÜLENTECEVİT ANTALYA - Deprem bölgesinde 'umudun adı' olan arama kurtarma ekibi AKUT'un kuruculanndan ve bölgeye ilk ulaşan Antalya AKUT eki- binin başkanı Yılmaz Sevgül, devletin tutumu ve beceriksizliği yûzünden böl- gede isyan çıkma aşamasına gelindiği- ni ileri sürdü. Sevgül, Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un yabancı ûlkelerin bağış ve yardımlan konusundaki açık- lamalanna, "dubte saçmahyor" diye- rek tepki gösterdi. Akdeniz Oniversitesi Beden Eğjtimi ve Spor Yüksekokulu Ögretim Uyesi olan Yılmaz Sevgül'ün ekibi, deprem- den sonra Antalya Büyükşehir Beledi- yesi'nin kendilerine tahsis etn'ği bir mi- nibûsle, deprem bölgesine ilk giden AKUT ekibi oldu. Afet bölgesinde bir haftalık yoğun çalışmanm ardından ekip, Antalya'ya • Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un tutumu konusunda "duble saçmahyor" diye tepkisini dile getiren AKUT ekibi başkanı, "Adamlar hastane kuracaklar, buna karşı çıkılıyor. Psikolojik tedavi bile yapsalar bu bölge insanmın yatıştınlması açısından çok önemlidir" dedi. dönme karan aldı. Sevgül. bölgeden son izlenimlerini ."Devtetin ilgigTİigi ve karmaşa nedeniyle bölgede isyan çık- mak iizere. Çünkü oradald insanlann kaybedecelderi başka bir şey yok" söz- leriyle aktardı. Telefonla görüştüğümüz Yılmaz Sevgül, ekibiyle birlikte Antalya'ya dönmek üzere yola çıktıklannı ve dö- ner dönmez de Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yaşar Uçar'ın istegi ile genel bir sağlık taramasından geçe- ceklerini bildirdi. AKUT olarak enkaz altından ceset değil, canlı çıkarma çalışmalan yaptık- lannı belirten Sevgül, ancak yakınlan enkaz altında bulunan depremzede yurttaşlardan. kendi enkazlanna bakıl- madığı için tepki almaya başladıklan- nı söyledi. Sevgül, yaşadıklannı şöyle anlattı: "Enkaziar arasmdan canlı olduğuna dair araşürmamızı köpeklerle yapıyo- ruz ve ondan sonra enkaz altma giriyo- ruz. Ancak bu umut azakü. Yalnız bu kadar geniş bir deprem bölgesi alanın- da su bulabilen, evlerin mutfak bölüm- lerinde sıkışıp kalan insanlar olabilir. Onlann sağ kurtanbnası mümkün. Biz Antalya grubu olarak bölgeye ilk varan ekiptik 5 gündür uyumadık ve moral- lerimiz iyice bozuldu. Zaten canlı oldu- ğuna dair istihbarat da arük gelmiyor. Herkes enkaz amndaki cesetlerinin pe- şinde." Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un açıklamalanna "duble saçmalıyor" di- ye tepki gösteren Sevgül, "Adamlar hastane kuracaklar. Psikolojik danıs- manhk yapsalar yeter. Ama Sağlık Ba- kanı bunu bile anlamryor" diye yakın- dı. Isveç ekıbinın geri dönerken tüm malzemelerini AKUT'a bıraktığuu ve bunlan kendisinin teslim aldığmı an- latan Yılmaz Sevgül, "Adamlar devle- te güvenmedi, btzeteslim etti malzeme- lerinin tümünû. Diyoıiar ki; sizler gö- nüllüsünüz, bu malzemeleri en iyi siz değerlendirirsiniz. Biz deo malzemele- ri en iyi şekilde dağrtnk ve yurttaşlann kullanımına sunduk" diye konuştu. Sağlık Bakanı Osman Durmuş Sivil savunmaya göstermelik düzenleme ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - lzmıt depreminin ardından yetersizliği ortaya çıkan sivil savunma teşkila- tını yeniden yapılandırma- yı öngören yasa tasansı göstermelik düzenlemeler- den oluşuyor. Düzenlemey- le yalnızca sivil savunma birliği sayısı 3'den 7'ye; eleman sayısı da 110'dan 770'e çıkanlıyor. Bunun dı- şında sivil savunma fonuna aktanlacak ödeneğin takdi- ri TBMM'ye bırakılıyor. Deprem felaketi sonrası Israil, Rusya, Almanya'nın da aralannda bulunduğu çok sayıda ülke Türkiye'de- ki sivil savunma personeli- nin neredeyse bir kaç katı elemanla kurtarma faaliye- tine katılırken, lçişleri Ba- kanlığı'na bağlı Sivil Sa- vunma Genel Müdürlüğü gerek personel sayısı gerek- se müdahak leknıği açısın- dan yetersiz kaldı. tĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇÎN İ5TE 9XM KANITI.' Deneyimli madenciler: Çöken binaiar pasta dilimleri gibi olmuş 'Cesetleribilezorçıkonhk' AYŞEYILDIRIM "Göçük hayatmuzın bir parçası" diyorlar. Depremden hemen sonra Zongul- dak'taki bütün maden işletmeleri harekete geçmiş. Her biri 100 kişi- den olusan 5 posta oluşturmuş. Baş- lannda bir nezaretçi ve bir mühen- disle birlikte postalar dönüşümlü olarak 3 günlüğüne yola çıkrnış... Kozlu'dan gelen ekip Koca- eli'de... Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Sa- hil Sitesi'nin enkaz kaldırma çalış- malannı sürdürürken karşı laştık on- larla... "Yatak odamız" dedikleri köprü altında konuşuyoruz. 28 da- Kozlu'dan gelen maden kurtarma ekibi "Göçük açmak bizim işimiz. Ancak felaket bölgesin- de binalara bile giremedik. Hepsi yerle bir olmuş. Toprağa gömülmüş. Biz canlı çıkarma\a geldik, olmadı. Cesetleri bile çıkarırken zorlandık" diyor. (Fotoğraf: UGUR DEMİR) Deprem felaketi yabancı basında birinci haber olarak yer alıyor 6 Devlet baba soı^ulamyor' Dtş Haberier Servisi - Türkiye'yi sarsan deprem felaketi dünya basının- da geniş yer bulmaya devam ediyor. ABD'nin en büyük haftalık iki der- gisi T1ME ve Newsweek, bu haftaki sayılannda Türkiye'nin batı kesimini etkileyen depreme geniş yer verdiler. Yaşanan dramlan fotoğraflarla göz- ler önüne sermeye çalışan dergiler, görülen mucizeleri, düşülen umutsuz- luklan, haykınşlan ve eleştirileri oku- yuculanna yansıtûlar. Kurtanlanlann sayısının ölenlerle kıyaslandığında çok küçük kaldığının altını çizen New sweek, "yaklaşık TS miryon Idşi- nin, en azmdan gecici olarak evsiz kal- dığmı; ölü sayısınin ise 45 bini bulabi- leceğaıi, böylece tzmit ve çevresini et- kileyen depremin, yüzyılın en öldiirü- cü depremlerinden biri olarak tarihe geçeceğini'' yazdı. "Deprem nedeniyle halkın da hü- kümetindeçaresiz kakuğma" değinen TIME dergisı ise "KentJeri yerle bir edendeprem" başhklı haberinde. hal- kın "Ölülerimizi koyacak yer bulamı- yoruz" dıye feryatettiğıne dikkat çek- ti. Reuters haber ajansı, depremle ıl- gili yayımladığı yorumda, "Depre- min yıkınhlan arasuıdan bir sivil ini- siyadfruhuçıkıyor" ıfadelenni kulla- nırken, geleneksel 'devlet baba' anla- yışının da sorgulanmaya başladığını yazdı. Gölcük'tekı Reuters muhabıri- nin konuşruğu bırkadın depremzede- nin "Burada devfet falan yok" sözle- rine yer veren ajans, "Sah gününden sonra, günler bo> unca öğrenciler, özd kişiler, sivilörgütier, hatta spor kulüp- leri kurtarma çahşmalaruıa yardım etti" diye yazdı. The Times gazetesi de manşetten verdıği habennde, depremin ardından enkaz altında canlı aramaktan vazge- çildiğini ve buldozerlerin enkazlan, içindeki cesetlerle birlikte kaldırma- ya başladıklannı duyurdu. Habenn başhğında "veba tehtikesi" bulundu- ğu gıbı abartılı bir ifadeye yer veren The Times, içenkte ise bu ifadesini tekrarlamadı. ireli sitede cuma akşamından cu- martesi öğle saatlerine kadar 16 ce- set çıkarmışlar. Içeride 50 kişinin olduğu söylenmiş. Umutsuzluk yüzlerine sinmiş, "Buradan artık canh çıkmaz" di- yorlar. Kozlu'dan Kocaeli'ne canlı çıkarmaya gehnişler, ama en- kazların halini görünce bu kez cesetleri bir an önce çıkarma gayretine girmişler. Ekip başı Lsmail Umar. "Göçük açmak bizim için zor değil, ama bura- da binaiar pasta dilimleri gibi olmuş. Enkazm içine bile gire- miyoruz" diyor. Vardiyalı çahşma "Buralan çok kötü" diyor bir madenci. Havamn sıcaklığı ve ölümün kokusu çahşma şartlannı daha da zorlaştırmış. tkışer saatlik vardiyalar halin- de çalışıyorlar. Bir maden işçisi "Bu koşul- larda bir kişiyanmsaat bile da- yanamaz" diyor, ama hemen ardından ekliyor, "Kz buraya çalışmaya, yardun etmeye gel- dik. Elimizden ne getirse onu yapacağız." Antalya itfaiye ekibiyle bir- likte çalışmalannı yürütüyor- lar. Iş makineleri itfaiye ekibi- nin, kazma kürek işleri ise ma- dencilerin görevi olmuş. 'HaJimizi görfin' Çalıştıklan sitenin ikinci blokunda da çökme tehlikesi var. Enkaz altından cesetleri çı- karana kadar iş makineleriyle diğer bloku yıkılmaması için desteklemişler. Dinlenme molasında olan madenciler köprü altında ye- meklerini yerken. diğerleri en- kazın üstünde çalışmalannı sürdürüyor. Bir madenci kolu- muzdan çekiyor. "Gefin bakm, enkazm halini göriin, cesetleri bile zor çıkany oruz" diyor. Hastalık tehlikesine karşı aşılanıp aşılanmadıklannı so- ruyoruz. "Mikrop kapmamamız için bir aşı yapölar" diyorlar. Yan- lanndan aynlırken Zongul- dak'tan telefon geliyor. Kozlu Işletmesi yetkililerine çıkardık- lan ölü sayısını bildiriyorlar... İZLENÎM - SERDAR KIZIK Geceran vurucu GÖLCÜK - Sokak lambalannın devreye girmesiyle ölüm kentlerinin bir başka yüzü ortaya çıkıyor. Görüntüler o denli ürkütücü, o denli anlatılmaz ki... Ne Holyvvood fılmlerinin en ınanılmaz sahnelerine, ne dehşet romanlannın, öykülerinin en ürkütücü kurgulanna sığıyor. Sokaklar bomboş. Tek tük birkaç vınç, dozer, birkaç yıkıntı arasında solgun ışıklanyla homurdanarak çalışıyor. Bir kentin boşaltılmasının ne demek olduğu gecenin koyu karanlığında daha da iyi anlaşılıyor. Yasak kent gibi kıyı bölgesi. insanlar salgın bir virüsten kurtulmak için topluca terk etmişler sanki evlerini. Sağlam binalarda bile kimseler yok. Tepeler, dağ yamaçlannda ise binlerce ışık. Dağlar devasa ateşböcekleriyle kuşatılmışa benziyor- Daha henüz yıkıntılann ücte birine dokunulan Gölcük'te yanımıza yaklaşan ve artık ağlayamayan kadının "yardun etsene" sözlerini karşılayacak tek kişilik insani eylemin ne olduğunu bilemezken, neyi nasıl anlatacaksm?.. Bir zamanlar deniz doldurularak kazanılan, bugün sular altında kalan parkı boş gözlerle seyreden astsubaym, "Ne bin ne iki bin, onbeş bin ölü var buralarda" değerlendirmesini resmi açıklamalarla nasıl kıyaslayacaksın?.. Yıkıntılarla, sokak, cadde, yol kavramlannın değiştiği, yeT yer bir başka gezegeni andıran Değirmendere'de "Kriz Masalan işliyor" anonslanna, "Yuh be" deyip, öfkelenen genci nasıl sakinleştireceksin?.. Gölcük'te hemen 5-6 metre önündeki yan yana dizili sapasağlam duran binlerce askeri lojmanı işaret edip, sonra bizi geriye çevirerek, "Bak burada kaç tane sağlam ev görüyorsun. N iye onlar duruyor, bunlar yıkılıyor" diye soran, yıkıntılar arasındaki küçük kardeşinden artık umudunu kesen genç kızı nasıl yarnıtlayacaksın? En iyisi, 600'e yakm mimar ve mühendisle bölgeye yardıma koşan TMMOB İkinci Başkanı Celal Beşiktepe'ye sormak: "Kent topragını böyle sınırsız kullann-san, dar alanlara bu kadar yoğunluk getirirsen, imar planlannı hiçbir bUimsel kritere dayanarak yapmazsan, rantçı bir sistemi her geçen gün daha da artınrsan, denetimdcn kaçarsan, mahkeme kararlanna bile uymazsan bu sonuçlar ve bunun gibi sorularia daha çok karşılaşacağız anlaşüan." Yanıt böyle, geceye dönelim yeniden... Resmi açıklamalara göre yardımlar olanca hızıyla sürüyor, çadırkentler kuruluyor. Sormak lazım: "O halde tzmit gibi bir kent merkezinde bile binlerce insan tren yolunun hat boyunda bir yasük, bir battaniye ile niye kalryor?" Resmi açıklamalara göre 'Kriz Masalan' çalışıyor... Çalışıyor da nasıl? Ikmal için gittiğimiz Izmit'ten henüz yanm saat sonra Gölcük istikametine geri dönerken, "Emir var" diye yollan kesen, "Bölgeye giremezsiniz" diyen başkomiser, sanıyor ki görevini iyi yaptı. Oysa, çevrede kesilmeyen diğer alternatif yollardan elbette haberi var. Geri dönüp valilik kriz masasından izin almaya çalışırken tanık olduğumuz gelişmeler, toplum olarak örgütlenme sıkıntısı çektiğimizi yansıtıyor. Nasıl sıkıntı olmasm ki. Yıllardır "insanlar örgütienmesin'' anlayışı üzerine kurulan bir düzende, doğal olarak bu sonuçlar ortaya çıkıyor. Kocaeli kriz masasında başı türbanlı bir görevlinin önündeyiz. Yurttaşlan kuyruğa sokmuş, matbu izin kâğıtlanndaki üç soruyu, önüne gelen yurttaşlara yöneltiyor. Üç bilgi gerekiyor. Ad-soyad, araç plaka nosu ve hangi yöne gidileceği. Zaman geçiyor. "Verin kâğıtian insanlar kendiieri doldurstuı, sonra imza işlerini yaparsınız" diyoruz, türbanlı görevli, "Hayır, etnir böyle. Bu sorulan benim tek tek sormam gerek" diyor. izin kâğıdını alıyoruz. Bu kez Gölcük yolundaki bariyer kaldınhruş. Yani izin kâğıdını soran yok. Polısler "Ne yapabm emir böyleydi, 15 dakikada değjşti" diyor. Deprem bölgesinde gecenin gerçeği, gündüzden daha vurucu ohıyor. Kentlerin koyu karanhk dağlannda otuz bine yakm acılı insanın cılız ışıklan Körfez'e düşüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle