Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 1999 SALI
DEPREM
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Tek Felaket Deprem Oeğil
Mustafa Balbay dünkü ilginç yazısını Victor
Hugo'nun şu tümcesiyle bitiriyordu: "Felaket
zekâyı eğitir."
Başka türtü dile getirilmiş bile olsa, bizim şu
atasözümüz de aynı saptamayı yapar: "Bir mu-
sibet, bin nasihattan evladır." Evetzekâ, kar-
şılaştığı olaylardan başına gelen felaketlerden
ders alır.
Hugo'nun saptaması bu bakımdan doğru-
dur. Felaket zekâyı eğitir, ama ne var ki, hama-
katı degiştirmez.
Türkiye'nin deprem kuşağı üzerinde bir ülke
olduğu bilindiğine ve son depremin etkilediği
bölgelerde, daha önce de, depremler yaşandı-
ğına göre, hangi dersleri çıkardık dersiniz?
100 yıllık süre içinde 160 deprem yaşanan bir
bölgede, kaygan zemin üzerine kent oturttuğu-
muz düşünülürse, sistemimiz zekâ üzerine mi
bina edilmiştir, yoksa hamakat üzerine mi?
Sorunun yanıtını bulmak için büyük birzekâ-
ya gerek yok sanırım.
Deprem bir felakettir, ama zekâyı eğittiğine
göre, bir kez daha geldiğinde, ona karşı hazır-
lıklı olunabilir. Zaten birçok ülkede bunun ör-
neklerini de görüyoruz.
Ama tek felaket veya en büyük felaket dep-
rem değil, hamakat, yani ahmaklıktır.
Ve ondan büyük bir felaket yoktur bir toplum
için.
•••
Yalnız Türkiye'de değil, dünyanın her yerin-
de, böylesine büyük felaketlerie karşılaşıldığın-
da, sivil iktidarlar, silahlı kuvvetleri yardıma ça-
ğınriar.
Acaba Türkiye'de neden böyle olmadı?
Şimdi yetkililerimiz, orduya çağn yaptıklannı
söyleyeceklerdir. Ama biliyoruz ki, 57. hükü-
met deprem sonrası çalışmalannı kendi mülki
erkânı aracılığıyla yürütmeye çalışmıştır. Ordu
ile eşgüdüm içinde hareket yeglenmemiştir.
Olağanüstü hal veya sıkıyönetim bu bölgeler
için düşünülmemiştir.
Üstelik öyle anlaşılıyor ki, sivil iktidarın şim-
diye dek bu konuda ciddi bir hazırlığı olmamış-
tır. Türkiye'yi yönetenler, bugüne dek birbirini iz-
leyen depremler zincirine eklenecek yeni hal-
ka karşısında ne yapacaklarını planlayıp, pro-
valannı yapmış değillerdir. Yapmışlarsa bile ça-
lışmalannın fazla bir kıymet-i harbiyesi olmadı-
ğını yaşadığımız olaylar göstenmiştir.
Peki, TSK'nin de bu konuda hazırlanmış plan-
lan yok mu?
Bu çevrelerin böyle bir planları olduğu, yapı-
lan konuşmalardan anlaşılıyor.
Peki acaba, neden hükümet bu bölgeler için
olağanüstü hal veya sıkıyönetimi hemen dü-
şünmemiştir?
Genelkurmay Başkanı Kıvnkoğlu'nun açık-
lamasından çıkan sonuç, 57. hükümetin, öne-
rilen bu çözümleri istemediğidir. Acaba bu is-
teksizliğin ardında yatan neden ne olabilir?
Ortaya çıkan korkunç sonuç, bu sorunun
önümüzdeki günlerde de gündemde kalması-
na neden olacaktır.
•••
Yunan kanını, Amerikan hastanesini, dene-
yimli Ermeni kurtarmaekibini istemeyen birka-
fanın, hangi felaketten alacağı ders vardır?
Böyle bir kafa yapısını hangi felaket etkileye-
bilir?
Erken vanlmış "değişmişler" hükmünü ve-
renler, şimdi kimlerin değişmeyip, mıh gibi ol-
dukları yerde durmakta olduklarını görüyoriar-
dır umanm.
Evet, tek felaket deprem değil. Depremler,
büyük zarariar verip geçerier, ama hamakat sü-
rer.
Tıpkı muzip Karadenizli yurttaşlanmızın uy-
durduğu, şu Temel fıkrasında olduğu gibi:
Temel'esormuşlar, 'Güzel mi olmakistersin,
aptal mı?' diye.
O da:
- Cüzelliğu istemem, o geçucudur, demiş."
Yunanistan'dan mesaj
'Bizihiçbirşey
ayımmaz'ANKARA (Cumhuri-
yet Börosu) - Yunan ıstan
Komûnist Partisi, dep-
rem felaketıni yaşayan
Türk halkına resmi yayın
oıganı Rizospostis aracı-
lığıyla üzüntüsünü duyu-
nırken kardeşlik ve daya-
nışma mesaj ı verdi.
Komûnist Parti'nin Ri-
zospostis gazetesinde
"Kardeşim Mehmet me-
tin ol" başlığıyla yayım-
lanan haberde, "Aramız-
daki deniz bizi ayırma-
makta, tam aksine birleş-
tinnektedir. Bizi hiçbir
şey ayıramaz. Görevimiz,
banş içinde yaşayarak
birbirimize destek olma-
yı gerektirmektedir" de-
nıldi.
PR. rumuzuyla yayım-
lanan yazıda, Başbakan
Bükot Ecevit ve Yuna-
nistan Başbakaru Kostas
Simitis'in kişiliğinde si-
yasiler eleştirilirken,
halkJann kardeşliği ve
emegin evrensel dayanış-
ması vurgulandı. Rizo-
spostis'in haberinde,
*Kardeşim Mehmet bfli-
yorum ki çok kızgınsın.
Hiçbir zamao sana Llgi
göstenneyen ve ısbrap çe-
kerken yanında olmayan
Ecevit'e kızgınsın. Ben de
Simrtis"e kızardım. Bizim
işçiler de bir tehlike kar-
şısında bulunduklan za-
man Simitis hiç ortalara
çıkmaz. Sana ıstırabını
paylaşbğuu söylerken de
ona inanma. Simitis sade-
ce Ecevit fle "anlaşabilir'.
Bizim görevfaniz ve halk-
lanmızm görevi, banş
içinde yaşayarak birbiri-
mizedestekolmayı gerek-
tirmektedir'* deruldi.
Felaketi duyunca kanı-
nın donduğunu, "benhn
komşum tehükede" diye-
rek nasıl yardım edebile-
ceğini düşûndüğünü ifa-
de eden yazar P.R.. Türk
halkına "Kardeşun Meh-
met metin oL Gözyaşlan-
nı siL bağnna taş bas ve
gövdeni dik tut Öiüleri
gömecek ve diğer yarab-
lara vardım edecek kuv-
veti buL Hayannı yeniden
kurmay a çalış. Seni dep-
remin pençesine bırakan
ve bu boş binaiar içinde
sıkıştıranlardan intikam
almaya haznian" diye
seslendı.
Deprem bölgesine ilk ulaşan AKUT ekibi başkanı Sevgül koordinasyon yokluğundan yakındı
'Saglık Bakanı duble saçmalıyor'
BÜLENTECEVİT
ANTALYA - Deprem bölgesinde
'umudun adı' olan arama kurtarma
ekibi AKUT'un kuruculanndan ve
bölgeye ilk ulaşan Antalya AKUT eki-
binin başkanı Yılmaz Sevgül, devletin
tutumu ve beceriksizliği yûzünden böl-
gede isyan çıkma aşamasına gelindiği-
ni ileri sürdü. Sevgül, Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'un yabancı ûlkelerin
bağış ve yardımlan konusundaki açık-
lamalanna, "dubte saçmahyor" diye-
rek tepki gösterdi.
Akdeniz Oniversitesi Beden Eğjtimi
ve Spor Yüksekokulu Ögretim Uyesi
olan Yılmaz Sevgül'ün ekibi, deprem-
den sonra Antalya Büyükşehir Beledi-
yesi'nin kendilerine tahsis etn'ği bir mi-
nibûsle, deprem bölgesine ilk giden
AKUT ekibi oldu.
Afet bölgesinde bir haftalık yoğun
çalışmanm ardından ekip, Antalya'ya
• Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un tutumu
konusunda "duble saçmahyor" diye tepkisini dile
getiren AKUT ekibi başkanı, "Adamlar hastane
kuracaklar, buna karşı çıkılıyor. Psikolojik tedavi bile
yapsalar bu bölge insanmın yatıştınlması açısından
çok önemlidir" dedi.
dönme karan aldı. Sevgül. bölgeden
son izlenimlerini ."Devtetin ilgigTİigi ve
karmaşa nedeniyle bölgede isyan çık-
mak iizere. Çünkü oradald insanlann
kaybedecelderi başka bir şey yok" söz-
leriyle aktardı.
Telefonla görüştüğümüz Yılmaz
Sevgül, ekibiyle birlikte Antalya'ya
dönmek üzere yola çıktıklannı ve dö-
ner dönmez de Akdeniz Üniversitesi
Rektörü Prof.Dr. Yaşar Uçar'ın istegi
ile genel bir sağlık taramasından geçe-
ceklerini bildirdi.
AKUT olarak enkaz altından ceset
değil, canlı çıkarma çalışmalan yaptık-
lannı belirten Sevgül, ancak yakınlan
enkaz altında bulunan depremzede
yurttaşlardan. kendi enkazlanna bakıl-
madığı için tepki almaya başladıklan-
nı söyledi. Sevgül, yaşadıklannı şöyle
anlattı:
"Enkaziar arasmdan canlı olduğuna
dair araşürmamızı köpeklerle yapıyo-
ruz ve ondan sonra enkaz altma giriyo-
ruz. Ancak bu umut azakü. Yalnız bu
kadar geniş bir deprem bölgesi alanın-
da su bulabilen, evlerin mutfak bölüm-
lerinde sıkışıp kalan insanlar olabilir.
Onlann sağ kurtanbnası mümkün. Biz
Antalya grubu olarak bölgeye ilk varan
ekiptik 5 gündür uyumadık ve moral-
lerimiz iyice bozuldu. Zaten canlı oldu-
ğuna dair istihbarat da arük gelmiyor.
Herkes enkaz amndaki cesetlerinin pe-
şinde."
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un
açıklamalanna "duble saçmalıyor" di-
ye tepki gösteren Sevgül, "Adamlar
hastane kuracaklar. Psikolojik danıs-
manhk yapsalar yeter. Ama Sağlık Ba-
kanı bunu bile anlamryor" diye yakın-
dı. Isveç ekıbinın geri dönerken tüm
malzemelerini AKUT'a bıraktığuu ve
bunlan kendisinin teslim aldığmı an-
latan Yılmaz Sevgül, "Adamlar devle-
te güvenmedi, btzeteslim etti malzeme-
lerinin tümünû. Diyoıiar ki; sizler gö-
nüllüsünüz, bu malzemeleri en iyi siz
değerlendirirsiniz. Biz deo malzemele-
ri en iyi şekilde dağrtnk ve yurttaşlann
kullanımına sunduk" diye konuştu. Sağlık Bakanı Osman Durmuş
Sivil
savunmaya
göstermelik
düzenleme
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - lzmıt depreminin
ardından yetersizliği ortaya
çıkan sivil savunma teşkila-
tını yeniden yapılandırma-
yı öngören yasa tasansı
göstermelik düzenlemeler-
den oluşuyor. Düzenlemey-
le yalnızca sivil savunma
birliği sayısı 3'den 7'ye;
eleman sayısı da 110'dan
770'e çıkanlıyor. Bunun dı-
şında sivil savunma fonuna
aktanlacak ödeneğin takdi-
ri TBMM'ye bırakılıyor.
Deprem felaketi sonrası
Israil, Rusya, Almanya'nın
da aralannda bulunduğu
çok sayıda ülke Türkiye'de-
ki sivil savunma personeli-
nin neredeyse bir kaç katı
elemanla kurtarma faaliye-
tine katılırken, lçişleri Ba-
kanlığı'na bağlı Sivil Sa-
vunma Genel Müdürlüğü
gerek personel sayısı gerek-
se müdahak leknıği açısın-
dan yetersiz kaldı.
tĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇÎN
İ5TE 9XM KANITI.'
Deneyimli madenciler: Çöken binaiar pasta dilimleri gibi olmuş
'Cesetleribilezorçıkonhk'
AYŞEYILDIRIM
"Göçük hayatmuzın bir parçası"
diyorlar.
Depremden hemen sonra Zongul-
dak'taki bütün maden işletmeleri
harekete geçmiş. Her biri 100 kişi-
den olusan 5 posta oluşturmuş. Baş-
lannda bir nezaretçi ve bir mühen-
disle birlikte postalar dönüşümlü
olarak 3 günlüğüne yola çıkrnış...
Kozlu'dan gelen ekip Koca-
eli'de...
Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Sa-
hil Sitesi'nin enkaz kaldırma çalış-
malannı sürdürürken karşı laştık on-
larla... "Yatak odamız" dedikleri
köprü altında konuşuyoruz. 28 da-
Kozlu'dan gelen maden kurtarma ekibi "Göçük açmak bizim işimiz. Ancak felaket bölgesin-
de binalara bile giremedik. Hepsi yerle bir olmuş. Toprağa gömülmüş. Biz canlı çıkarma\a
geldik, olmadı. Cesetleri bile çıkarırken zorlandık" diyor. (Fotoğraf: UGUR DEMİR)
Deprem felaketi yabancı basında birinci haber olarak yer alıyor
6
Devlet baba soı^ulamyor'
Dtş Haberier Servisi - Türkiye'yi
sarsan deprem felaketi dünya basının-
da geniş yer bulmaya devam ediyor.
ABD'nin en büyük haftalık iki der-
gisi T1ME ve Newsweek, bu haftaki
sayılannda Türkiye'nin batı kesimini
etkileyen depreme geniş yer verdiler.
Yaşanan dramlan fotoğraflarla göz-
ler önüne sermeye çalışan dergiler,
görülen mucizeleri, düşülen umutsuz-
luklan, haykınşlan ve eleştirileri oku-
yuculanna yansıtûlar. Kurtanlanlann
sayısının ölenlerle kıyaslandığında
çok küçük kaldığının altını çizen
New sweek, "yaklaşık TS miryon Idşi-
nin, en azmdan gecici olarak evsiz kal-
dığmı; ölü sayısınin ise 45 bini bulabi-
leceğaıi, böylece tzmit ve çevresini et-
kileyen depremin, yüzyılın en öldiirü-
cü depremlerinden biri olarak tarihe
geçeceğini'' yazdı.
"Deprem nedeniyle halkın da hü-
kümetindeçaresiz kakuğma" değinen
TIME dergisı ise "KentJeri yerle bir
edendeprem" başhklı haberinde. hal-
kın "Ölülerimizi koyacak yer bulamı-
yoruz" dıye feryatettiğıne dikkat çek-
ti. Reuters haber ajansı, depremle ıl-
gili yayımladığı yorumda, "Depre-
min yıkınhlan arasuıdan bir sivil ini-
siyadfruhuçıkıyor" ıfadelenni kulla-
nırken, geleneksel 'devlet baba' anla-
yışının da sorgulanmaya başladığını
yazdı. Gölcük'tekı Reuters muhabıri-
nin konuşruğu bırkadın depremzede-
nin "Burada devfet falan yok" sözle-
rine yer veren ajans, "Sah gününden
sonra, günler bo> unca öğrenciler, özd
kişiler, sivilörgütier, hatta spor kulüp-
leri kurtarma çahşmalaruıa yardım
etti" diye yazdı.
The Times gazetesi de manşetten
verdıği habennde, depremin ardından
enkaz altında canlı aramaktan vazge-
çildiğini ve buldozerlerin enkazlan,
içindeki cesetlerle birlikte kaldırma-
ya başladıklannı duyurdu. Habenn
başhğında "veba tehtikesi" bulundu-
ğu gıbı abartılı bir ifadeye yer veren
The Times, içenkte ise bu ifadesini
tekrarlamadı.
ireli sitede cuma akşamından cu-
martesi öğle saatlerine kadar 16 ce-
set çıkarmışlar. Içeride 50 kişinin
olduğu söylenmiş.
Umutsuzluk yüzlerine sinmiş,
"Buradan artık canh çıkmaz" di-
yorlar.
Kozlu'dan Kocaeli'ne canlı
çıkarmaya gehnişler, ama en-
kazların halini görünce bu kez
cesetleri bir an önce çıkarma
gayretine girmişler. Ekip başı
Lsmail Umar. "Göçük açmak
bizim için zor değil, ama bura-
da binaiar pasta dilimleri gibi
olmuş. Enkazm içine bile gire-
miyoruz" diyor.
Vardiyalı çahşma
"Buralan çok kötü" diyor
bir madenci. Havamn sıcaklığı
ve ölümün kokusu çahşma
şartlannı daha da zorlaştırmış.
tkışer saatlik vardiyalar halin-
de çalışıyorlar.
Bir maden işçisi "Bu koşul-
larda bir kişiyanmsaat bile da-
yanamaz" diyor, ama hemen
ardından ekliyor, "Kz buraya
çalışmaya, yardun etmeye gel-
dik. Elimizden ne getirse onu
yapacağız."
Antalya itfaiye ekibiyle bir-
likte çalışmalannı yürütüyor-
lar. Iş makineleri itfaiye ekibi-
nin, kazma kürek işleri ise ma-
dencilerin görevi olmuş.
'HaJimizi görfin'
Çalıştıklan sitenin ikinci
blokunda da çökme tehlikesi
var. Enkaz altından cesetleri çı-
karana kadar iş makineleriyle
diğer bloku yıkılmaması için
desteklemişler.
Dinlenme molasında olan
madenciler köprü altında ye-
meklerini yerken. diğerleri en-
kazın üstünde çalışmalannı
sürdürüyor. Bir madenci kolu-
muzdan çekiyor. "Gefin bakm,
enkazm halini göriin, cesetleri
bile zor çıkany oruz" diyor.
Hastalık tehlikesine karşı
aşılanıp aşılanmadıklannı so-
ruyoruz.
"Mikrop kapmamamız için
bir aşı yapölar" diyorlar. Yan-
lanndan aynlırken Zongul-
dak'tan telefon geliyor. Kozlu
Işletmesi yetkililerine çıkardık-
lan ölü sayısını bildiriyorlar...
İZLENÎM - SERDAR KIZIK
Geceran
vurucu
GÖLCÜK - Sokak lambalannın devreye
girmesiyle ölüm kentlerinin bir başka yüzü
ortaya çıkıyor. Görüntüler o denli ürkütücü, o
denli anlatılmaz ki...
Ne Holyvvood fılmlerinin en ınanılmaz
sahnelerine, ne dehşet romanlannın,
öykülerinin en ürkütücü kurgulanna sığıyor.
Sokaklar bomboş. Tek tük birkaç vınç, dozer,
birkaç yıkıntı arasında solgun ışıklanyla
homurdanarak çalışıyor. Bir kentin
boşaltılmasının ne demek olduğu gecenin koyu
karanlığında daha da iyi anlaşılıyor. Yasak kent
gibi kıyı bölgesi. insanlar salgın bir virüsten
kurtulmak için topluca terk etmişler sanki
evlerini. Sağlam binalarda bile kimseler yok.
Tepeler, dağ yamaçlannda ise binlerce ışık.
Dağlar devasa ateşböcekleriyle kuşatılmışa
benziyor-
Daha henüz yıkıntılann ücte birine dokunulan
Gölcük'te yanımıza yaklaşan ve artık
ağlayamayan kadının "yardun etsene" sözlerini
karşılayacak tek kişilik insani eylemin ne
olduğunu bilemezken, neyi nasıl anlatacaksm?..
Bir zamanlar deniz doldurularak kazanılan,
bugün sular altında kalan parkı boş gözlerle
seyreden astsubaym, "Ne bin ne iki bin, onbeş
bin ölü var buralarda" değerlendirmesini resmi
açıklamalarla nasıl kıyaslayacaksın?..
Yıkıntılarla, sokak, cadde, yol kavramlannın
değiştiği, yeT yer bir başka gezegeni andıran
Değirmendere'de "Kriz Masalan işliyor"
anonslanna, "Yuh be" deyip, öfkelenen genci
nasıl sakinleştireceksin?..
Gölcük'te hemen 5-6 metre önündeki yan yana
dizili sapasağlam duran binlerce askeri lojmanı
işaret edip, sonra bizi geriye çevirerek, "Bak
burada kaç tane sağlam ev görüyorsun. N iye
onlar duruyor, bunlar yıkılıyor" diye soran,
yıkıntılar arasındaki küçük kardeşinden artık
umudunu kesen genç kızı nasıl
yarnıtlayacaksın?
En iyisi, 600'e yakm mimar ve mühendisle
bölgeye yardıma koşan TMMOB İkinci
Başkanı Celal Beşiktepe'ye sormak:
"Kent topragını böyle sınırsız kullann-san, dar
alanlara bu kadar yoğunluk getirirsen, imar
planlannı hiçbir bUimsel kritere dayanarak
yapmazsan, rantçı bir sistemi her geçen gün
daha da artınrsan, denetimdcn kaçarsan,
mahkeme kararlanna bile uymazsan bu
sonuçlar ve bunun gibi sorularia daha çok
karşılaşacağız anlaşüan."
Yanıt böyle, geceye dönelim yeniden... Resmi
açıklamalara göre yardımlar olanca hızıyla
sürüyor, çadırkentler kuruluyor. Sormak lazım:
"O halde tzmit gibi bir kent merkezinde bile
binlerce insan tren yolunun hat boyunda bir
yasük, bir battaniye ile niye kalryor?"
Resmi açıklamalara göre 'Kriz Masalan'
çalışıyor...
Çalışıyor da nasıl? Ikmal için gittiğimiz
Izmit'ten henüz yanm saat sonra Gölcük
istikametine geri dönerken, "Emir var" diye
yollan kesen, "Bölgeye giremezsiniz" diyen
başkomiser, sanıyor ki görevini iyi yaptı. Oysa,
çevrede kesilmeyen diğer alternatif yollardan
elbette haberi var.
Geri dönüp valilik kriz masasından izin almaya
çalışırken tanık olduğumuz gelişmeler, toplum
olarak örgütlenme sıkıntısı çektiğimizi
yansıtıyor. Nasıl sıkıntı olmasm ki. Yıllardır
"insanlar örgütienmesin'' anlayışı üzerine
kurulan bir düzende, doğal olarak bu sonuçlar
ortaya çıkıyor.
Kocaeli kriz masasında başı türbanlı bir
görevlinin önündeyiz. Yurttaşlan kuyruğa
sokmuş, matbu izin kâğıtlanndaki üç soruyu,
önüne gelen yurttaşlara yöneltiyor. Üç bilgi
gerekiyor. Ad-soyad, araç plaka nosu ve hangi
yöne gidileceği. Zaman geçiyor. "Verin
kâğıtian insanlar kendiieri doldurstuı, sonra
imza işlerini yaparsınız" diyoruz, türbanlı
görevli, "Hayır, etnir böyle. Bu sorulan benim
tek tek sormam gerek" diyor. izin kâğıdını
alıyoruz. Bu kez Gölcük yolundaki bariyer
kaldınhruş. Yani izin kâğıdını soran yok.
Polısler "Ne yapabm emir böyleydi, 15 dakikada
değjşti" diyor.
Deprem bölgesinde gecenin gerçeği, gündüzden
daha vurucu ohıyor. Kentlerin koyu karanhk
dağlannda otuz bine yakm acılı insanın cılız
ışıklan Körfez'e düşüyor.