Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt StRMEN
28 Şubat Sürecine Ne ONhı?
Milyarlarca dolann akacağı vaadiyle, tahkim ko-
nusundaki Anayasa değişikliğini gerçekleştiren
iktidar, aslında TBMM'de oluşturulan "kutsal it-
tifak" sayesinde birtaşla iki değil, birkaç kuş bir-
den vurmuştur.
içinde bulunduğumuz ekonomik bunalım, kimi
konulann enine boyuna tartışılmasını engelliyor.
"Dolariargelecek" dendi mi, akan sular duruyor.
Piyasanın durumunu artık nerkes biliyor.
içinde bulunduğumuz durumun yalnızca ser-
mayeyi etkileyecegini sanmayın.
Üretimin azalması, durması, büyümenin yavaş-
laması ve küçülmeye dönüşmesı, herkesi etkiliyor,
daha da etkileyecek.
Sistemin özünü bilenler, bunalımın aşılmasını
tahkime bağlamanın nasıl bir kandırmaca oiduğu-
nu anlıyorlar.
Bir yandan tahkimin önünü açan hükümet, öte
yandan vergi yasasındaki düzenlemelerle, üreti-
min önünü kapayıp, rantın sırtını sıvazlıyor.
Türkiye'nin en büyük şirketlerinin büyük çoğun-
luğu, üretimleriyle değil, rant gelirieriyle ayakta
duruyorlar.
Siyasi iktidar, vergi yasasındaki değişiklerie, ka-
yıt dışına, kara paraya, ranta arka çıkmıştır.
Böyle bir ekonomi nasıl ayakta durabilir ki?
Böyle birekonomiye, dışardan tehlikeli rantın dı-
şında kim para yatırır ki?
• • •
Ama olayın bu yanı gözlerden kaçınlıyor.
Devletin erkini ellerinde tutanlar, devletin çarkı-
nı vergi toplayarak çevirmek yerine, yüksek faiz-
le borçlanarak çevirmeyi yeğliyorlar.
Tahkim görüşmeleri sırasında, avanta ve talana
dayanan sistemin daha da pekişmesi için Danış-
tay denetimini devre dışında bırakma oyunlan oy-
nanıyor.
Çevrenize iyi bakın! Gözlerinizi dört açın!
O zaman göreceksiniz, kimler nemalanacaklar,
bundan sonra imtiyaz sözleşmelerinden. O za-
man anlayacaksınız, neden ekranlar ile rotatifler
tahkim konusunda genelde ağız birliği etmiştirler.
18 Nisan seçimlerine birbirlerine karşı suçla-
malaria gitmiş olan, hepsi de sağ partiler, seçim-
lerin üzerinden dört ay geçmeden pariamentoda
kutsal bir ittıfak oluşturdular.
Ittifak, politıkacının üzerindeki yargı denetimini
tümüyle kaldırdı.
Bir yandan yürütme imtiyaz sözieşmelerini Da-
nıştay'ın denetımi olmaksızın, dilediğince keyfılik
içinde imzalamak olanağına kavuştu, öte yandan
da politikacının politika oyununu demokrasinin ve
Anayasa'nın özüne uygun biçimde oynamasını
sağlayacak olan ve her demokraside var olan
Anayasa Mahkemesi denetimi de Siyasi Partiler
Yasası'nda yapılan değışiklıkle, fiilen aşıldı.
CHP'nin Meclis'te olamayışı da, bu oyunun en-
gelsiz, itirazsız oynanmasını sağladı.
• • •
Artık Erbakan da, Şevki Yılmaz da pariamen-
toya dönebilirler. Artık FP oyunu istediği biçimde
kural dışı oynayabilir.
Bu durumda, 28 Şubat sürecinin ne olduğu so-
rusu geliyor gündeme.
Seçimlerin üzerinden daha dört ay geçmeden
kutsal ittifakın FP'yi dilediğince oynamaya ser-
best bıraktığı, öte yandan sekiz yıllık kesintisiz te-
mel eğitimi, 5. yıldan sonra serbest bırakılan Ku-
ran kurslanyla deldiği, imam-hatiplere polislik yo-
lunu açtığı göz önünde bulundurulursa, 28 Şubat
sürecinin sona erdiği söylenebilir.
iyi mi olmuştur 28 Şubat sürecinin sona erme-
si?
"Çok kendine özgü durumun sona ermesi
tabii ki iyi olmuştur" diyebilıriz, eğer onu yara-
tan koşullar da sona ermişse.
Ne dersiniz, 28 Şubat'ı doğuran koşullar orta-
dan kalktı mı?
Eğer kalkmadıysa, şimdi ne olacak?
Semsi Denizer cinayeti
' Soruşturma
derinleştirilmiyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Türk-Iş Ge-
nel Sekreteri Şemsi Deni-
zer'in öldürülmesiyle il-
gilı soruşturmanın ilk
bulgularla yetinilerek yü-
rüfüldüğü, derinlemesine
araştırma yapılmadığı
öne sürüldü. Emniyet
yetkilileri, cınayet sanığı
Cengiz Balık ıle ılgilı her
bilginin devlet arşivlerin-
de bulunduğunu, burada
kim tarafindan korundu-
ğunun da yer aldığını bil-
dirdiler. Denizer ailesinin
avukatı Ergin Cinmen,
olayın derinlemesine
araştırılmamasından
duyduklan sıkıntıyı sav-
cılığa ilettiklerini söyle-
di. Hapse girmeden önce
Dev-Yol'a yakın olduğu
belirtilen Balık"ın, hapis-
ten çıktıktan sonra kent-
teki ülkücülerle birlikte
olmaya başladığı kayde-
düdi.
Ergin Cinmen, Şemsi
Denizer'in öldürülme-
den önce kömür ocakla-
nnın, işletmecileri ile
Türkiye Taşkömürü Iş-
letmeleri (TTK) arasın-
daki ilişkileri araştırdığı-
nı belirterek, cinayetle il-
gili bu yönde iddialar bu-
lunduğunu dile getirdi.
Emniyet yetkililerince
yapılan soruşturmanın
sadece olayın görünen
kısmı ile sınırlı kaldığını,
derinlemesine bir araştır-
maya henüz girilmediği-
ni vurgulayan Cinmen.
bu konudaki sıkıntılannı
savcılığa ilettikJerini kay-
detti.Cinmen, "Deni-
zer'in. bir alacak verecek
nedeniyle, 40 milyon Hra-
hk borçla, borç isteraekle
öldürülmüş olduğuna
ben inanmryorum. Diğer
iddialann da araşünlma-
sı gerekiyor" dedi.
'Gereken yapıldı'
Turgut ÖzaTın Başba-
kanlığı döneminde çıka-
nlan yasadan yararlana-
rak "şartü salıverilen''
Balık'ın. daha sonra
Zonguldakta 5 olaya ka-
nştıgı bildirildi. "Ba-
lık'ın korunduğu" iddi-
alanyla ilgili sorulanmı-
zı yanıtlayan emniyet
yetkilileri, Cengiz Ba-
lık'ın kanştığı olaylarla
ilgili olarak gerekenin
yapıldığını ve adliyeye
gönderildiğini kaydetti-
ler. Yetkililer, "Balık'uı
katıldığı olaylann tama-
mı devletin arşivlerinde
mevcuttur. Bugün basuıa
yansryanlardan başka
olaylara da kanşmıştır.
Arşivlerdeki bilgilerde
herşey vardır. Burada Id-
min Balık'la birlikte ol-
duğu ve kimin karşı oldu-
ğu açıkür" diye konuştu-
lar.
Cengiz Balık'ın daha
önce DSP Zonguldak
Milletvekili Ömer Üs-
tünkol'u da tehdit ettiği
iddia edildi. Üstünkol,
Balık'ı tanımadığını be-
lirterek tehdit iddiasını
doğrulamadı.
Rıdvan Budak, sosyal güvenlik ve tahkim konusundaki yasa tasanlanna karşı çıkan tutumunu sürdürüyor
'Ecevit koalisyonu koriıyor'
MİYASE tLKNUR
DİSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak, işçi
sınıfirun tek temsilicisi olarak 18 Nisan
seçimlerinde DSP'den parlamentoya girdi.
Milletvekilliği koltuğuna daha ısınmadan
kendisini ve emek dünyasını zor durumda
bırakan sosyal güvenlik yasa tasansı hükümet
tarafindan gündeme getirildi. Budak'm DİSK
Genel Başkanlığı döneminde de önceki
hükümetler tarafindan zaman zaman ele alınan
değişiklik tasansı o dönemde sendikalann sert
muhalefeti nedeniyle yaşama geçirilememişti.
Bu kez Budak'ın partisinin de desteğiyle tasan
Meclis'e sunuldu. Budak, emek dünyası ile bu
tasanyı savunan partisi arasında kaldı. Emek
platformu'nun düzenlediği mitinglere katılarak
geldiği yeri unutmadığı mesajını veriyor ve
partisinin bu konudaki tutumunu eleştirirken
özenli bir dil kullanıyor. Yasada herhangi bir
yumuşama olmadığı takdirde "Evet" oyu
kullanmayacagını açıklayan Budak, tahkim
yasasında da partisinden farklı düşünüyor. DSP
içinde bu iki konuda şimdilik tek aykın ses
veren Budak'm bundan sonraki siyasi yaşamı
dikkatle izlenmeye değer.
- Sayın Budak, siz işçi sınıfınm temsikisi olarak
parlamentoya girdiniz. Sosyal
güvenlik yasa tasansı nedeniyle
emek dünyası ay aklandu sokağa
döküldü. Emekçileri sokağa döken
tasanyı sizin partinizin de içinde
bulunduğu hükümet hazuiadı. Sizin
durumunuz hayii zor olsa gerek?
RTOVAN BUDÂK - Ben sizin kadar
karamsar bakmıyorum. Elbette
ülkemizdeki sosyal güvenlik
sisteminin çeşitli sorunlan olduğu
ve bunun için bir reforma
gereksinim duyulduğu açıkhr.
Ancak bu alanda gerçek anlamda
bir reform, kalıcı, herkes için adil ve
ilgili bütün taraflann uzlaşmasına
dayalı bir nitelik taşımalıdır. Bu
açıdan bakıldığında, Meclis Genel
Kurulu'na indirilen tasannın
sakıncalı olduğu görülüyor. Aslında
sosyal güvenlik sorununa ilişkin
olarak, geçmiş hükümetler
döneminde. özellikle de Sayın Nami
Çağan ve Sayın Hakan Tartan'ın
bakanhklan döneminde taraflann
katılırmyla çalışmalar yapıldı. Ne
yazık ki, şu andaki tasan, bu
çahşmalann hiçbirinı dikkate
almadan hazırlandı. Bu hazırlığı
yapan Çalışma Bakanı Sayın Yaşar
Oİcnyan, başından itibaren yanlış bir
çizgi izledi. tlgilı taraflann tümüyle
düzenli bir temasa bile girmeden
'Ben yapüm oldu" mantığıyla
hareket etmeyi yeğledi. Oysa bu
konularda önemli olan, taraflann
anlaşmasıdır. Taraflann anlaştığı
yerde siyasetçiye düşen görev,
sadece kamu adına denetim yapmak
olmalıdır. Taraflann talepleri açık
olduğu halde, ne yazık ki itirazlann sadece yaş
ile sınırlı olduğu sanılıyor. Oysa, iş güvencesi
sağlanmadan: sosyal güvenliğe devlet katkısı
getirilmeden; işsizlik sigortası çağdaş ölçülerde
düzenlenmeden; kayıt dışı ekonomiye yönelik
güçlü önlemler getirilmeden; sosyal güvenlik
kuruluşlannın yönetimi özerkleştirilmeden;
emekliîik yaşında Türkiye koşullannı gözeten
bir düzenleme yapılmadan ve kazaıulmış haklar
azami ölçüde korunmadan atılacak adımlar
soruna çare olmayacaktır. Bu açıdan hiçbir
rahatsızlık duymuyorum. Çalışanlann
taleplerinı savunmak için siyasete girdim.
'Celdlfllm yeri unutmam'
Artık benim unvanım sendikacı değil. Ben
milletvekiliyim. Ben geldiğim yeri
unutmuyorsam, geldiğim yer de kendi
sorunlanna benim sahip çıktığım kadar sahip
çıkmalı.
- Yasa tasansı parlamentoya geküğinde
oyunuzun rengi 'çekimser' mi 'hayır' mı olacak?
- Onun karannı yasa son şeklini aldıktan sonra
vereceğim. Benim oyum bir kere "Evet"
olmayacaktır. "Çekunser" mi "Hayır" mı
demiyorum. "
- Yasa tasansı Meclis'e geküğinde partiniz
grupta bağlayıcı karar alırsa ne olacak?
- Böyle zor sorular sormanız gerekiı mi?
- Bu soruyu 'şeyyettirelim' diyorsunuz. Peki,
sosyal güvenlik tasansı hazuianu-ken sizin
görüşünüz ahndı mı?
- Bu görüşlerimi gerek grubumuzda, gerekse
ikili görüşmelerde dile getirdim. Bu görüşlerimi
çok sayıda milletvekili arkadaşımın paylaşuğını
biliyorum. Bu tasannm bu haliyle Meclis'e
gelmesinin birinci sorumlusu Sayın Çalışma
Bakanı ve Anavatan Partisi'dir. Sayın Ecevit,
Başbakan sorumluluğuyla davranıyor ve
koalisyonu korumak için tasanyı savunuyor.
Ama sonuç olarak savunulan şey yanlıştır.
Tasan sosyal taraflann uzlasmasını sağlayacak,
sosyal banşa katkı verecek bir tasansi değildir.
- Hükümetin sosyal güvenlik dışında dayatöğı bir
yasa da ûntiyazlı konularda tahkimin getirümesi.
uluslararası tahkim kurumlanna başvurulmasına
da karşı çıkılmıyor. Söylenen şudur: Kamu
hızmetleri bütün toplumu ılgilendirir.
İmtiyaz devti
Kamu hizmetinin şahıslara yaptınlması imtiyaz
devridir. İmtiyaz sözleşmelerinin denetimi ise
bütün toplum adına yönetsel yargı tarafindan
yapılmahdır. Böyle bir denetim olmazsa ileride
doğabilecek olumsuzluklann faturası bütün
topluma çıkabilir. Kaygılar bu yöndedir. Ben de
bu kaygılan paylaşıyorum.
- Tahkim konusu biraz yanhş tarbşılmryor mu?
Tahkim zaten gecerli, söz konusu olan kamunun
hizmet verdigi alanlarda imtiyazın devri. Neden
sürekli, "Tahkim kabul edilmezse yabancı
sermaye Tûridye'ye geanez" deniyor? Bilinçli bir
sapürma mı söz konusu?
- Türkiye'de özel hukuk alanında, yani şirketler
arasındaki ticaret ilişküerinde tahkim kurumuna
zaten başvunılabiliyor. Türkiye bu konuda çok
sayıda sözleşmeye de imza atmış durumda.
Tarnşılan, "Kamu hizmetlerini kapsayan
şardaşma ve sözleşmelerin denetimini kim
yapacak?" sorusudur. Burada Danıştay'ın ön
inceleme yetkisinin elinden alınması ileride
DSP îstanbul
Milletvekili ve
eski DÎSK Genel
Başkanı Rıdvan
Budak, sosyal
güvenlik yasasının
bu haliyle
parlamentoya
gelmesinin birinci
sorumlusunun
Çalışma Bakanı
ve ANAP
olduğunu
belirterek
Ecevit, koalisyonu
korumak için bu
tasanyı savunuyor.
Ama sonuç olarak
savunulan şey
yanlıştır" dedi.
Rıdvan Budak'ın bu konudaki tavn ne?
- Uluslararası tahkime yoğun eleştinler
getiriliyor. Eleştiri getirenlerin tümünü aynı
safta görüp, marjinal düşünenlerin temsilcileri
olarak değerlendirmek haklı bir yaklaşım
sayılmaz. Eleştiri getirenler arasında
yurtseverliğinden kuşku duyulmayacak değerli
bilim adamlan, sivil toplum örgütleri bulunuyor.
Bugün çeşitli siyasal düşücelerden çok sayıda
bilim adamı ve sivil toplum örgütü imtiyaz
sözleşmelerinde Danıştay denetimini devTeden
çıkaran ve uyuşmazlıklann çözümünü sadece
uluslararası tahkime bırakan anayasa
değişikliğine karşı çıkıyorlar. Bu düşüncenin
sahiplerinin büyük bir çoğunluğu Türkiye'ye
yabancı sermaye gehnesine karşı değil. Kurallı
çahşan, istihdamı arttıran, çalışanlann haklanna
saygı gösteren yabancı işletmelere karşı çıkmak
zaten akıl kân değildir. Hatta bu alanda
çeşitli sakıncalar doğurabilir. Haklı oldugumuz
konularda haksız duruma düşebiliriz. Üstelik bu
durumda olumsuzluğun faturası tüm topluma
çıkar. Bu denli önemli bir kaygının, "Tûridye'ye
dolarlar geiecek" biçimindekı gerekçeye
sığınılarak haksız görülmesi kabul edilemez.
Kaldı ki yabancı sermayenin tek ölçütü
uluslararası tahkim olmasa gerekir. Önemli olan
ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda istikrannı
sağlamış, demokrasisini oturtmuş bir işleyiş
kurabilmektir. Aksi halde yabancı sermayeye
yönelik umutlar boşa çıkabilir. Aynca
Türkiye'deki altyapı yatınmlannın geleceği
sadece yabancı sermayeye bırakılamaz. Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana, altyapı
yatınmlanna kaynak yaratmak için bütün
toplumun seferber olduğu zamanlar yaşanmıştır.
Türkiye'deki gelir dağılımının düzeltilerek iç
kaynaklann daha fazla bir bölümünün planlı bir
biçimde yatınma aktanlması gerekir. Bu
olmadıkça Türkiye yabancı sermaye ve dış borç
arayışından kurtulamaz. Bu ise ileride daha
büyük fedakârlıklan gerektirir ki buna artık hiç
kirnse katlanamaz; verilecek taviz de kalmaz.
- Tahkim konusu tartışıhrken hep "Eğer tahkimi
kabul etmezsek yabancı sennaye yatınm için
gelmeyecek" korkusu veriüyor. Gelecek sermaye
üretime yönelik >atınm yerine, spekülatif
kazançlann <aglandıgı alanlara yaünm yaparsa
ne olacak?
- Kaçtı denilen para o zaten. Türkiye'de yabancı
sermayenin battığı, zarar ettiği görülmemiş.
Gelen her yabancı sermaye kaldığı süre içinde
kârlannı katlayıp gitmiş. tstihdama ve üretime
yatınm yapmayan sermayenin Türkiye'nin
yaranna olduğunu düşünmüyorum. Üretime ve
istihdama yatuım yapacak, artı, kurallara uygun
davranacak. Tahkimde çok temel mesele
Danıştay'ın varlığınm kabul edilip
edilmemesidir.
- Sayın Budak, gerek sosyal güvenlik gerekse
tahkim yasasının çok acil bir şekilde gündeme
getirilmesinde LMF'yle yapılan pazarhklann bir
etkisi olabilir mi?
- IMF, kendisine referans olmasını istediği bütün
ülkelere bir programla gidiyor. Kamu
harcamalannm kısıhnası,
enflasyonun düşürülmesi, sosyal
devlet anlayışmın en aza
indirilmesini istiyor da silahlanma
harcamalannm kısılmasmı
istemiyor mesela. Niye? Çünkü
IMF de uluslararası hâkim güçlerin
egemenliğinde. IMF'nin
telkinlerinin çok isabetli
olmadığını da son 30 yıllık
yaşamımızdan biliyoruz. 24 Ocak
Kararlan'ndan sonra ekonomik
düzenlememiz IMF'nin telkinleri
ile yapıldı. Eğer bu telkinler doğru
olmuş olsaydı aynı sorunlan
yeniden yaşamazdık. Sorunlan
ancak kendimiz çözeriz. Ekonomik
dengelerinizi kuracaksınız. kayıt
dışı ekonomiyi kayıt içine
alacaksınız. Bir ülkenin vergisiz
kazancı ekonominin yansını
etkileyecek kadar büyümüşse o
ülkede ekonominin düze çıkması,
dirliğin ve düzenin sağlanması
mümkün değildir.
- IMF'den hükümetin beklediği
kredinin daha fazlası ka\ıt dışı
ekonominin kayıt içine alınması fle
sağlanamaz mıydı?
-Gayet tabii. IMF verse verse 10-
15 milyar dolar para verecek.
Türkiye zaten şu anda yılda 36
milyar dolar iç borç ödüyor.
Önemli olan sizin IMF'ye ihtiyaç
duymayacağımz ekonomik
düzenlemeleri yapmanızdrr.
- Kendi çıkardığı vergi reformunun
arkasında duramayıp faiz ve rant
lobisine teslim olmuş bir hükümet
IMF'ye nasıl muhtaç ohnayacak?
- Mali milat ve vergi reformu tartışması
Türkiye'de halkın yüzde 1 'inin bile ilgılenmediğı
bir olay. Mali miladın kaldınlması demek
"servetin obun ama hesabun verme" anlayışını
getirmek demektir. Sanayici ve onun çalıştırdığı
işçi kurallara uyuyor, vergi veriyor, prim ödüyor
ve üretiyor. Diğer tarafta hiç üretmiyor, buna
karşın sanayicinin on katıru kazanıyor ama vergi
vermek de istemiyor. Kuralsız, vergisiz para
kazanma oranı giderek büyüyor. Her türlü
kazancın vergilenmesini öngören bir sisteme
ihtiyacı v'ar Türkiye'nin. Sosyal devlet olmanın
gereklerini yapabilmek için, sosyal devlet ve
hukuk devleti olabilmek için bu şart. "Nerden
buldun diye sonümasın." Nasıl sorulmaz nerden
buldun diye? Nerden buldun peki? Benim
milletvekilliğim süresince servetim katlanarak
artarsa bana sorulmayacak mı?"
- DSP milletvekilleri olarak kayıt dışı ekonomiye
geçh vermeyen vergi
Sayın
'Emeğpn sesinidiUemliveceğim'
reformu rafa
kaJdınlırken gerekli
uyanlan yapmadını?
mı.'
Siyasete girerken her tûrlü platforrnda düşüncelerimi
özgürce söyleyeceğimi ifade ettim. Bu sözümü
tutmaya ve bu düşünceleri olanca gücümle siyasal
platformda dillendınueye gayret ediyorum. Bu
nedenle partimle cıddi bir sorun da yaşamadım. Bu
düşünceleri çok sayıda milletvekili arkadaşımın
savunduğunu biliyorum. Siyaset uzun soluklu bir
süreçtir. Dogruyu yanlışı zaman gösterecektir. Siyasi
terbiye içinde. adabı ve erkânıyla gücüm yettiğince
konuşmaya, emeğin sesini dillendirmeye ve bu
tasanya karşı çıkmaya devam edeceğim.
- Bfldîğim kadanyla DYP-CHP koalisyonu döneminde
donemin Başbakanı Çffler de aym tasanyı gündeme
getirmek istemiş, ama Çahşma Bakanı Aydm Güven
Gflrkan ile sizlerin daenişi karşısuıda geri çekmek
zorunda kahnışü.
- Evet, Aydm Güven Gürkan dönemınden beri
sürüyor, uzun yıllar tartışıldı ve olgunlaştı. Bu
olgunlaşmış, bir ölçüde üzerinde uzlaşma sağlanmış,
işsizlik sigortası, iş güvencesi, bildirim hakkmın
işçiye verilmesi ve yaş sraınnın da 50-55 olarak
belirlenmesi konusunda mutabakata vanlmıştı. Bu
mutabakat yok sayıldı. Doğrudan Hazine kaynaklı,
yine bürokratlarm bana verdigi bilgiye göre, IMF'nin
kredi koşulu olarak dayattığı öneriler dogrultusunda
Sayın Bakan tasartyı aldı getirdi. Hükümet bir büyük
konfederasyonla anlaşmca uzlaşma sağladığını
sanıyor. Anlaşma yapılan işçi konfederasyonu
kamuda örgütlüdür. Bu konfederasyonun genel
başkanı, hayatında özel sektörün zorluğunu hiç
yaşamamıştır. Bugün de kendi sendikasında bir tek
özel sektör işçisi yoktur. Yaptıgı da doğnı değildir.
Güvenilmez sendikacı konumuna düşmüştür. Tabii bu
arada kişilerin yanhş yapmalan önemli değil, bunun
bir kuruma mal olması acıdır. Sayın Menü, yaptığıyla
emek dünyasının birlikteliğini siyaset karşısında da,
sennaye lârşısında da küçültmüştür. Bu çok tarihi bir
sorumluluktur. Bunun hesabını da verecektir
sanıyorum.
-HükümeÖeantoşarakbuyasaya'E\-et'diyenTürk-lş
Başkanı Saym Mentf tarihi bir sorumluhık' abyor,
dediniz. Aynı tarihi sorumluluğu partiniz ve onun
genel başkam da abnjş otmuyor mu?
- Başbakanın bulunduğu yer, bütçeyi altüst eden iç
borç faızlerini ve varsa diğer alanlardan gelen diğer
yükleri de azaltmayı, ekonomik dengeleri kurmayı
zorunlu lahyor. Sayın Başbakan mümkün olduğu
kadar ekonomiyi dengeleyecek bir çerçeveye
oturtmak sorumluluğuyla karşı karşıya bulunuyor.
Ama Türk-fş doğrudan taraf olmak zorunda. Neyin
tarafi? Sosyal güvenlik sisteminin yararlandığı ve bu
sistemin ekonomik gücünü ortaya çıkaran kesimlerin
temsücisi. Sosyal güvenlik sisteminden kim
yararianıyor? Çalışanlar yararlanıyor. Sosyal
güvenlik sistemini kim besliyor? Çahşanlar besliyor.
Siz kimsiniz? Türk-lş'in Başkanı Bayram
Meral'siniz. O zaman siz tarafsınız. Ciddi bir şekilde
taraf olmadıkça demokratik dengeleri kuramazsmız.
Türk-!ş, SSK'nin yönetiminde olduğu halde. "Biz
sistemi ve ülkeyi DİSK ve Hak-tşten daha çok
düşünüyDruz" diyebilir mi? Siz siyasete karşı da,
sermayeye karşı da tarafsınız ve öyle oknak
zorundasınız.
- Türk-tş taraf olmak zorunda da DSP taraf oknak
zorunda değil mi? Demokratiksol partiier emek
ağuiıkh Idtle partfleridir. DSP'nin de emekten yana
olması gerekmez mi?
- DSP tek başına iktidar değil. Siyasetin ihtiyacı ne
ise siyaset onu yapar. DSP Türkiye'nin partisi.
Memurun da, köylünün de, küçük esnaf ve sanatkânn
da, sanayicinin de hakkını. hukukunu koruyacak.
tdeolojik olarak sosyal devletin karşısında olan
ANAP, 1983'ten itibaren iktidarda iken sosyal
güvenlik kurumlannın artılanru ziyan etti, çok kötü
kullandı ve bu noktaya gelindi. ANAP ve onun
devamı olan partılerin kurduğu hükümetler batırdı,
şimdi aynı parti "Kurtaracagmr diyor. Bu da
DSP'nin belki göremediği, batıranrn ve kurtaracak
iddıasıyla yola çıkanın aynı siyasal anlayış olduğudur.
Bunu görmemesi bir eksikJik olabilir. AJma DSP
yalnızca bir kesimden yana olmak zorunda değil. Ben
bir kesımi temsilen giden milletvekili olarak o
kesimin çıkarlannı korumak konusunda elbette
kararîılığımı sürdürürüm. Fakat, Sayın Başbakan'm
bir kesimden yana olması söz konusu olamaz.
- Hükümet vergi reformunu rafa kaldırarak işverenm,
rantiyenin, kara para sahfiHnin dSeğini yoine getirdi
Bu kez de emek dünyasınuı düeğbıi yerine getirse fena
ofanaz diye düşünüyorum.
-Tarihte grevli. toplusözleşmeli sendikal haklan
veren Sayın Başbakan, çok isteyerek çalışanlann
elinden böyle bir hakkı alıyor olamaz. Bu hükümetin
bir koalisyon hükûmetı olduğunu unutmamak lazım.
Ben taraf olmaya de\r
am edeceğim.
-Bireysel olarak sizin taraf otaamzbuyasamn
sizteûvesibulunduğunuzparfiyietldlevebflmeniz
depmidir?
- Elbette, ben grupta yapnğım konuşmada bunun
böyle olduğunu anlatbm. Sayın Okuyan'm sosyal
taraflann daha önce mutabakata vardjklan
çalışmalarla hiç ilgilenmediğini, bunun olumsuz
sonuçlar vereceğini, bu olumsuz sonuçlann
faturasının çalışanlara çtkacağı için DSP'nin
yumuşak karnı olduğunu söyledim. Bu basına da
yansıdı. Ben bu konuda duyarîı milletvekili
arkadaşlanmı etkilemeye çalıştım. Nihayeti ben bir
partinin içinde görcv yapıyorum, bu partinin de
kendine göre kurallan, tüzüğu var. Ben görüşlerimi
söylerim ama bu bir karara dönüştûğünde
yapabileceğim en fazla şey çekimser kalmaktır. Eğer
yasada hiçbir yumuşama ve olumlu bir değişiklik
yapılmadan gelseydi doğrudan karşı çıkacağımı
açıklamıştım.
- Hani böyle gıcık
sorular sormayacaktın.
DSP bu yasanm
çıkması için öncülük
yapmıştı. Bunun
sorumluluğunu elbette
taşıyor olacaktır.
Ekonomi rayına
oturduğunda
umuyorum ki, bütün
kazançlann
vergilendirileceği bir
ciddi vergi reformu
yapılacaktır.
- Tahkim konusunda
Erbakan'm siyasi
vasağuun kaikması
konusunda
pazarhk yapddığı
iddiaiannane
diyorsunuz?
- Demokratik rejimi
açıkça hedef almadıkça
siyasi partilerin
kolaylıkla
kapatılmaması
demokrasinin gereğidir.
Bu açıdan siyasi
partiler yasasında
değişiklik yapılması
doğrudur. Ancak
zamanlama açısından
bu düzenlemenin bir
pazarhk konusu gibi
algılanmasma fırsat
verilmesi doğru
olmamıştır.
Pazarhk vardır ya da
yoktur, onu bilmiyorum
ama düzenleme
doğru, zamanlama
yanlıştır.