20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALt StRMEN 28 Şubat Sürecine Ne ONhı? Milyarlarca dolann akacağı vaadiyle, tahkim ko- nusundaki Anayasa değişikliğini gerçekleştiren iktidar, aslında TBMM'de oluşturulan "kutsal it- tifak" sayesinde birtaşla iki değil, birkaç kuş bir- den vurmuştur. içinde bulunduğumuz ekonomik bunalım, kimi konulann enine boyuna tartışılmasını engelliyor. "Dolariargelecek" dendi mi, akan sular duruyor. Piyasanın durumunu artık nerkes biliyor. içinde bulunduğumuz durumun yalnızca ser- mayeyi etkileyecegini sanmayın. Üretimin azalması, durması, büyümenin yavaş- laması ve küçülmeye dönüşmesı, herkesi etkiliyor, daha da etkileyecek. Sistemin özünü bilenler, bunalımın aşılmasını tahkime bağlamanın nasıl bir kandırmaca oiduğu- nu anlıyorlar. Bir yandan tahkimin önünü açan hükümet, öte yandan vergi yasasındaki düzenlemelerle, üreti- min önünü kapayıp, rantın sırtını sıvazlıyor. Türkiye'nin en büyük şirketlerinin büyük çoğun- luğu, üretimleriyle değil, rant gelirieriyle ayakta duruyorlar. Siyasi iktidar, vergi yasasındaki değişiklerie, ka- yıt dışına, kara paraya, ranta arka çıkmıştır. Böyle bir ekonomi nasıl ayakta durabilir ki? Böyle birekonomiye, dışardan tehlikeli rantın dı- şında kim para yatırır ki? • • • Ama olayın bu yanı gözlerden kaçınlıyor. Devletin erkini ellerinde tutanlar, devletin çarkı- nı vergi toplayarak çevirmek yerine, yüksek faiz- le borçlanarak çevirmeyi yeğliyorlar. Tahkim görüşmeleri sırasında, avanta ve talana dayanan sistemin daha da pekişmesi için Danış- tay denetimini devre dışında bırakma oyunlan oy- nanıyor. Çevrenize iyi bakın! Gözlerinizi dört açın! O zaman göreceksiniz, kimler nemalanacaklar, bundan sonra imtiyaz sözleşmelerinden. O za- man anlayacaksınız, neden ekranlar ile rotatifler tahkim konusunda genelde ağız birliği etmiştirler. 18 Nisan seçimlerine birbirlerine karşı suçla- malaria gitmiş olan, hepsi de sağ partiler, seçim- lerin üzerinden dört ay geçmeden pariamentoda kutsal bir ittıfak oluşturdular. Ittifak, politıkacının üzerindeki yargı denetimini tümüyle kaldırdı. Bir yandan yürütme imtiyaz sözieşmelerini Da- nıştay'ın denetımi olmaksızın, dilediğince keyfılik içinde imzalamak olanağına kavuştu, öte yandan da politikacının politika oyununu demokrasinin ve Anayasa'nın özüne uygun biçimde oynamasını sağlayacak olan ve her demokraside var olan Anayasa Mahkemesi denetimi de Siyasi Partiler Yasası'nda yapılan değışiklıkle, fiilen aşıldı. CHP'nin Meclis'te olamayışı da, bu oyunun en- gelsiz, itirazsız oynanmasını sağladı. • • • Artık Erbakan da, Şevki Yılmaz da pariamen- toya dönebilirler. Artık FP oyunu istediği biçimde kural dışı oynayabilir. Bu durumda, 28 Şubat sürecinin ne olduğu so- rusu geliyor gündeme. Seçimlerin üzerinden daha dört ay geçmeden kutsal ittifakın FP'yi dilediğince oynamaya ser- best bıraktığı, öte yandan sekiz yıllık kesintisiz te- mel eğitimi, 5. yıldan sonra serbest bırakılan Ku- ran kurslanyla deldiği, imam-hatiplere polislik yo- lunu açtığı göz önünde bulundurulursa, 28 Şubat sürecinin sona erdiği söylenebilir. iyi mi olmuştur 28 Şubat sürecinin sona erme- si? "Çok kendine özgü durumun sona ermesi tabii ki iyi olmuştur" diyebilıriz, eğer onu yara- tan koşullar da sona ermişse. Ne dersiniz, 28 Şubat'ı doğuran koşullar orta- dan kalktı mı? Eğer kalkmadıysa, şimdi ne olacak? Semsi Denizer cinayeti ' Soruşturma derinleştirilmiyor' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türk-Iş Ge- nel Sekreteri Şemsi Deni- zer'in öldürülmesiyle il- gilı soruşturmanın ilk bulgularla yetinilerek yü- rüfüldüğü, derinlemesine araştırma yapılmadığı öne sürüldü. Emniyet yetkilileri, cınayet sanığı Cengiz Balık ıle ılgilı her bilginin devlet arşivlerin- de bulunduğunu, burada kim tarafindan korundu- ğunun da yer aldığını bil- dirdiler. Denizer ailesinin avukatı Ergin Cinmen, olayın derinlemesine araştırılmamasından duyduklan sıkıntıyı sav- cılığa ilettiklerini söyle- di. Hapse girmeden önce Dev-Yol'a yakın olduğu belirtilen Balık"ın, hapis- ten çıktıktan sonra kent- teki ülkücülerle birlikte olmaya başladığı kayde- düdi. Ergin Cinmen, Şemsi Denizer'in öldürülme- den önce kömür ocakla- nnın, işletmecileri ile Türkiye Taşkömürü Iş- letmeleri (TTK) arasın- daki ilişkileri araştırdığı- nı belirterek, cinayetle il- gili bu yönde iddialar bu- lunduğunu dile getirdi. Emniyet yetkililerince yapılan soruşturmanın sadece olayın görünen kısmı ile sınırlı kaldığını, derinlemesine bir araştır- maya henüz girilmediği- ni vurgulayan Cinmen. bu konudaki sıkıntılannı savcılığa ilettikJerini kay- detti.Cinmen, "Deni- zer'in. bir alacak verecek nedeniyle, 40 milyon Hra- hk borçla, borç isteraekle öldürülmüş olduğuna ben inanmryorum. Diğer iddialann da araşünlma- sı gerekiyor" dedi. 'Gereken yapıldı' Turgut ÖzaTın Başba- kanlığı döneminde çıka- nlan yasadan yararlana- rak "şartü salıverilen'' Balık'ın. daha sonra Zonguldakta 5 olaya ka- nştıgı bildirildi. "Ba- lık'ın korunduğu" iddi- alanyla ilgili sorulanmı- zı yanıtlayan emniyet yetkilileri, Cengiz Ba- lık'ın kanştığı olaylarla ilgili olarak gerekenin yapıldığını ve adliyeye gönderildiğini kaydetti- ler. Yetkililer, "Balık'uı katıldığı olaylann tama- mı devletin arşivlerinde mevcuttur. Bugün basuıa yansryanlardan başka olaylara da kanşmıştır. Arşivlerdeki bilgilerde herşey vardır. Burada Id- min Balık'la birlikte ol- duğu ve kimin karşı oldu- ğu açıkür" diye konuştu- lar. Cengiz Balık'ın daha önce DSP Zonguldak Milletvekili Ömer Üs- tünkol'u da tehdit ettiği iddia edildi. Üstünkol, Balık'ı tanımadığını be- lirterek tehdit iddiasını doğrulamadı. Rıdvan Budak, sosyal güvenlik ve tahkim konusundaki yasa tasanlanna karşı çıkan tutumunu sürdürüyor 'Ecevit koalisyonu koriıyor' MİYASE tLKNUR DİSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak, işçi sınıfirun tek temsilicisi olarak 18 Nisan seçimlerinde DSP'den parlamentoya girdi. Milletvekilliği koltuğuna daha ısınmadan kendisini ve emek dünyasını zor durumda bırakan sosyal güvenlik yasa tasansı hükümet tarafindan gündeme getirildi. Budak'm DİSK Genel Başkanlığı döneminde de önceki hükümetler tarafindan zaman zaman ele alınan değişiklik tasansı o dönemde sendikalann sert muhalefeti nedeniyle yaşama geçirilememişti. Bu kez Budak'ın partisinin de desteğiyle tasan Meclis'e sunuldu. Budak, emek dünyası ile bu tasanyı savunan partisi arasında kaldı. Emek platformu'nun düzenlediği mitinglere katılarak geldiği yeri unutmadığı mesajını veriyor ve partisinin bu konudaki tutumunu eleştirirken özenli bir dil kullanıyor. Yasada herhangi bir yumuşama olmadığı takdirde "Evet" oyu kullanmayacagını açıklayan Budak, tahkim yasasında da partisinden farklı düşünüyor. DSP içinde bu iki konuda şimdilik tek aykın ses veren Budak'm bundan sonraki siyasi yaşamı dikkatle izlenmeye değer. - Sayın Budak, siz işçi sınıfınm temsikisi olarak parlamentoya girdiniz. Sosyal güvenlik yasa tasansı nedeniyle emek dünyası ay aklandu sokağa döküldü. Emekçileri sokağa döken tasanyı sizin partinizin de içinde bulunduğu hükümet hazuiadı. Sizin durumunuz hayii zor olsa gerek? RTOVAN BUDÂK - Ben sizin kadar karamsar bakmıyorum. Elbette ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin çeşitli sorunlan olduğu ve bunun için bir reforma gereksinim duyulduğu açıkhr. Ancak bu alanda gerçek anlamda bir reform, kalıcı, herkes için adil ve ilgili bütün taraflann uzlaşmasına dayalı bir nitelik taşımalıdır. Bu açıdan bakıldığında, Meclis Genel Kurulu'na indirilen tasannın sakıncalı olduğu görülüyor. Aslında sosyal güvenlik sorununa ilişkin olarak, geçmiş hükümetler döneminde. özellikle de Sayın Nami Çağan ve Sayın Hakan Tartan'ın bakanhklan döneminde taraflann katılırmyla çalışmalar yapıldı. Ne yazık ki, şu andaki tasan, bu çahşmalann hiçbirinı dikkate almadan hazırlandı. Bu hazırlığı yapan Çalışma Bakanı Sayın Yaşar Oİcnyan, başından itibaren yanlış bir çizgi izledi. tlgilı taraflann tümüyle düzenli bir temasa bile girmeden 'Ben yapüm oldu" mantığıyla hareket etmeyi yeğledi. Oysa bu konularda önemli olan, taraflann anlaşmasıdır. Taraflann anlaştığı yerde siyasetçiye düşen görev, sadece kamu adına denetim yapmak olmalıdır. Taraflann talepleri açık olduğu halde, ne yazık ki itirazlann sadece yaş ile sınırlı olduğu sanılıyor. Oysa, iş güvencesi sağlanmadan: sosyal güvenliğe devlet katkısı getirilmeden; işsizlik sigortası çağdaş ölçülerde düzenlenmeden; kayıt dışı ekonomiye yönelik güçlü önlemler getirilmeden; sosyal güvenlik kuruluşlannın yönetimi özerkleştirilmeden; emekliîik yaşında Türkiye koşullannı gözeten bir düzenleme yapılmadan ve kazaıulmış haklar azami ölçüde korunmadan atılacak adımlar soruna çare olmayacaktır. Bu açıdan hiçbir rahatsızlık duymuyorum. Çalışanlann taleplerinı savunmak için siyasete girdim. 'Celdlfllm yeri unutmam' Artık benim unvanım sendikacı değil. Ben milletvekiliyim. Ben geldiğim yeri unutmuyorsam, geldiğim yer de kendi sorunlanna benim sahip çıktığım kadar sahip çıkmalı. - Yasa tasansı parlamentoya geküğinde oyunuzun rengi 'çekimser' mi 'hayır' mı olacak? - Onun karannı yasa son şeklini aldıktan sonra vereceğim. Benim oyum bir kere "Evet" olmayacaktır. "Çekunser" mi "Hayır" mı demiyorum. " - Yasa tasansı Meclis'e geküğinde partiniz grupta bağlayıcı karar alırsa ne olacak? - Böyle zor sorular sormanız gerekiı mi? - Bu soruyu 'şeyyettirelim' diyorsunuz. Peki, sosyal güvenlik tasansı hazuianu-ken sizin görüşünüz ahndı mı? - Bu görüşlerimi gerek grubumuzda, gerekse ikili görüşmelerde dile getirdim. Bu görüşlerimi çok sayıda milletvekili arkadaşımın paylaşuğını biliyorum. Bu tasannm bu haliyle Meclis'e gelmesinin birinci sorumlusu Sayın Çalışma Bakanı ve Anavatan Partisi'dir. Sayın Ecevit, Başbakan sorumluluğuyla davranıyor ve koalisyonu korumak için tasanyı savunuyor. Ama sonuç olarak savunulan şey yanlıştır. Tasan sosyal taraflann uzlasmasını sağlayacak, sosyal banşa katkı verecek bir tasansi değildir. - Hükümetin sosyal güvenlik dışında dayatöğı bir yasa da ûntiyazlı konularda tahkimin getirümesi. uluslararası tahkim kurumlanna başvurulmasına da karşı çıkılmıyor. Söylenen şudur: Kamu hızmetleri bütün toplumu ılgilendirir. İmtiyaz devti Kamu hizmetinin şahıslara yaptınlması imtiyaz devridir. İmtiyaz sözleşmelerinin denetimi ise bütün toplum adına yönetsel yargı tarafindan yapılmahdır. Böyle bir denetim olmazsa ileride doğabilecek olumsuzluklann faturası bütün topluma çıkabilir. Kaygılar bu yöndedir. Ben de bu kaygılan paylaşıyorum. - Tahkim konusu biraz yanhş tarbşılmryor mu? Tahkim zaten gecerli, söz konusu olan kamunun hizmet verdigi alanlarda imtiyazın devri. Neden sürekli, "Tahkim kabul edilmezse yabancı sermaye Tûridye'ye geanez" deniyor? Bilinçli bir sapürma mı söz konusu? - Türkiye'de özel hukuk alanında, yani şirketler arasındaki ticaret ilişküerinde tahkim kurumuna zaten başvunılabiliyor. Türkiye bu konuda çok sayıda sözleşmeye de imza atmış durumda. Tarnşılan, "Kamu hizmetlerini kapsayan şardaşma ve sözleşmelerin denetimini kim yapacak?" sorusudur. Burada Danıştay'ın ön inceleme yetkisinin elinden alınması ileride DSP îstanbul Milletvekili ve eski DÎSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, sosyal güvenlik yasasının bu haliyle parlamentoya gelmesinin birinci sorumlusunun Çalışma Bakanı ve ANAP olduğunu belirterek Ecevit, koalisyonu korumak için bu tasanyı savunuyor. Ama sonuç olarak savunulan şey yanlıştır" dedi. Rıdvan Budak'ın bu konudaki tavn ne? - Uluslararası tahkime yoğun eleştinler getiriliyor. Eleştiri getirenlerin tümünü aynı safta görüp, marjinal düşünenlerin temsilcileri olarak değerlendirmek haklı bir yaklaşım sayılmaz. Eleştiri getirenler arasında yurtseverliğinden kuşku duyulmayacak değerli bilim adamlan, sivil toplum örgütleri bulunuyor. Bugün çeşitli siyasal düşücelerden çok sayıda bilim adamı ve sivil toplum örgütü imtiyaz sözleşmelerinde Danıştay denetimini devTeden çıkaran ve uyuşmazlıklann çözümünü sadece uluslararası tahkime bırakan anayasa değişikliğine karşı çıkıyorlar. Bu düşüncenin sahiplerinin büyük bir çoğunluğu Türkiye'ye yabancı sermaye gehnesine karşı değil. Kurallı çahşan, istihdamı arttıran, çalışanlann haklanna saygı gösteren yabancı işletmelere karşı çıkmak zaten akıl kân değildir. Hatta bu alanda çeşitli sakıncalar doğurabilir. Haklı oldugumuz konularda haksız duruma düşebiliriz. Üstelik bu durumda olumsuzluğun faturası tüm topluma çıkar. Bu denli önemli bir kaygının, "Tûridye'ye dolarlar geiecek" biçimindekı gerekçeye sığınılarak haksız görülmesi kabul edilemez. Kaldı ki yabancı sermayenin tek ölçütü uluslararası tahkim olmasa gerekir. Önemli olan ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda istikrannı sağlamış, demokrasisini oturtmuş bir işleyiş kurabilmektir. Aksi halde yabancı sermayeye yönelik umutlar boşa çıkabilir. Aynca Türkiye'deki altyapı yatınmlannın geleceği sadece yabancı sermayeye bırakılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana, altyapı yatınmlanna kaynak yaratmak için bütün toplumun seferber olduğu zamanlar yaşanmıştır. Türkiye'deki gelir dağılımının düzeltilerek iç kaynaklann daha fazla bir bölümünün planlı bir biçimde yatınma aktanlması gerekir. Bu olmadıkça Türkiye yabancı sermaye ve dış borç arayışından kurtulamaz. Bu ise ileride daha büyük fedakârlıklan gerektirir ki buna artık hiç kirnse katlanamaz; verilecek taviz de kalmaz. - Tahkim konusu tartışıhrken hep "Eğer tahkimi kabul etmezsek yabancı sennaye yatınm için gelmeyecek" korkusu veriüyor. Gelecek sermaye üretime yönelik >atınm yerine, spekülatif kazançlann <aglandıgı alanlara yaünm yaparsa ne olacak? - Kaçtı denilen para o zaten. Türkiye'de yabancı sermayenin battığı, zarar ettiği görülmemiş. Gelen her yabancı sermaye kaldığı süre içinde kârlannı katlayıp gitmiş. tstihdama ve üretime yatınm yapmayan sermayenin Türkiye'nin yaranna olduğunu düşünmüyorum. Üretime ve istihdama yatuım yapacak, artı, kurallara uygun davranacak. Tahkimde çok temel mesele Danıştay'ın varlığınm kabul edilip edilmemesidir. - Sayın Budak, gerek sosyal güvenlik gerekse tahkim yasasının çok acil bir şekilde gündeme getirilmesinde LMF'yle yapılan pazarhklann bir etkisi olabilir mi? - IMF, kendisine referans olmasını istediği bütün ülkelere bir programla gidiyor. Kamu harcamalannm kısıhnası, enflasyonun düşürülmesi, sosyal devlet anlayışmın en aza indirilmesini istiyor da silahlanma harcamalannm kısılmasmı istemiyor mesela. Niye? Çünkü IMF de uluslararası hâkim güçlerin egemenliğinde. IMF'nin telkinlerinin çok isabetli olmadığını da son 30 yıllık yaşamımızdan biliyoruz. 24 Ocak Kararlan'ndan sonra ekonomik düzenlememiz IMF'nin telkinleri ile yapıldı. Eğer bu telkinler doğru olmuş olsaydı aynı sorunlan yeniden yaşamazdık. Sorunlan ancak kendimiz çözeriz. Ekonomik dengelerinizi kuracaksınız. kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alacaksınız. Bir ülkenin vergisiz kazancı ekonominin yansını etkileyecek kadar büyümüşse o ülkede ekonominin düze çıkması, dirliğin ve düzenin sağlanması mümkün değildir. - IMF'den hükümetin beklediği kredinin daha fazlası ka\ıt dışı ekonominin kayıt içine alınması fle sağlanamaz mıydı? -Gayet tabii. IMF verse verse 10- 15 milyar dolar para verecek. Türkiye zaten şu anda yılda 36 milyar dolar iç borç ödüyor. Önemli olan sizin IMF'ye ihtiyaç duymayacağımz ekonomik düzenlemeleri yapmanızdrr. - Kendi çıkardığı vergi reformunun arkasında duramayıp faiz ve rant lobisine teslim olmuş bir hükümet IMF'ye nasıl muhtaç ohnayacak? - Mali milat ve vergi reformu tartışması Türkiye'de halkın yüzde 1 'inin bile ilgılenmediğı bir olay. Mali miladın kaldınlması demek "servetin obun ama hesabun verme" anlayışını getirmek demektir. Sanayici ve onun çalıştırdığı işçi kurallara uyuyor, vergi veriyor, prim ödüyor ve üretiyor. Diğer tarafta hiç üretmiyor, buna karşın sanayicinin on katıru kazanıyor ama vergi vermek de istemiyor. Kuralsız, vergisiz para kazanma oranı giderek büyüyor. Her türlü kazancın vergilenmesini öngören bir sisteme ihtiyacı v'ar Türkiye'nin. Sosyal devlet olmanın gereklerini yapabilmek için, sosyal devlet ve hukuk devleti olabilmek için bu şart. "Nerden buldun diye sonümasın." Nasıl sorulmaz nerden buldun diye? Nerden buldun peki? Benim milletvekilliğim süresince servetim katlanarak artarsa bana sorulmayacak mı?" - DSP milletvekilleri olarak kayıt dışı ekonomiye geçh vermeyen vergi Sayın 'Emeğpn sesinidiUemliveceğim' reformu rafa kaJdınlırken gerekli uyanlan yapmadını? mı.' Siyasete girerken her tûrlü platforrnda düşüncelerimi özgürce söyleyeceğimi ifade ettim. Bu sözümü tutmaya ve bu düşünceleri olanca gücümle siyasal platformda dillendınueye gayret ediyorum. Bu nedenle partimle cıddi bir sorun da yaşamadım. Bu düşünceleri çok sayıda milletvekili arkadaşımın savunduğunu biliyorum. Siyaset uzun soluklu bir süreçtir. Dogruyu yanlışı zaman gösterecektir. Siyasi terbiye içinde. adabı ve erkânıyla gücüm yettiğince konuşmaya, emeğin sesini dillendirmeye ve bu tasanya karşı çıkmaya devam edeceğim. - Bfldîğim kadanyla DYP-CHP koalisyonu döneminde donemin Başbakanı Çffler de aym tasanyı gündeme getirmek istemiş, ama Çahşma Bakanı Aydm Güven Gflrkan ile sizlerin daenişi karşısuıda geri çekmek zorunda kahnışü. - Evet, Aydm Güven Gürkan dönemınden beri sürüyor, uzun yıllar tartışıldı ve olgunlaştı. Bu olgunlaşmış, bir ölçüde üzerinde uzlaşma sağlanmış, işsizlik sigortası, iş güvencesi, bildirim hakkmın işçiye verilmesi ve yaş sraınnın da 50-55 olarak belirlenmesi konusunda mutabakata vanlmıştı. Bu mutabakat yok sayıldı. Doğrudan Hazine kaynaklı, yine bürokratlarm bana verdigi bilgiye göre, IMF'nin kredi koşulu olarak dayattığı öneriler dogrultusunda Sayın Bakan tasartyı aldı getirdi. Hükümet bir büyük konfederasyonla anlaşmca uzlaşma sağladığını sanıyor. Anlaşma yapılan işçi konfederasyonu kamuda örgütlüdür. Bu konfederasyonun genel başkanı, hayatında özel sektörün zorluğunu hiç yaşamamıştır. Bugün de kendi sendikasında bir tek özel sektör işçisi yoktur. Yaptıgı da doğnı değildir. Güvenilmez sendikacı konumuna düşmüştür. Tabii bu arada kişilerin yanhş yapmalan önemli değil, bunun bir kuruma mal olması acıdır. Sayın Menü, yaptığıyla emek dünyasının birlikteliğini siyaset karşısında da, sennaye lârşısında da küçültmüştür. Bu çok tarihi bir sorumluluktur. Bunun hesabını da verecektir sanıyorum. -HükümeÖeantoşarakbuyasaya'E\-et'diyenTürk-lş Başkanı Saym Mentf tarihi bir sorumluhık' abyor, dediniz. Aynı tarihi sorumluluğu partiniz ve onun genel başkam da abnjş otmuyor mu? - Başbakanın bulunduğu yer, bütçeyi altüst eden iç borç faızlerini ve varsa diğer alanlardan gelen diğer yükleri de azaltmayı, ekonomik dengeleri kurmayı zorunlu lahyor. Sayın Başbakan mümkün olduğu kadar ekonomiyi dengeleyecek bir çerçeveye oturtmak sorumluluğuyla karşı karşıya bulunuyor. Ama Türk-fş doğrudan taraf olmak zorunda. Neyin tarafi? Sosyal güvenlik sisteminin yararlandığı ve bu sistemin ekonomik gücünü ortaya çıkaran kesimlerin temsücisi. Sosyal güvenlik sisteminden kim yararianıyor? Çalışanlar yararlanıyor. Sosyal güvenlik sistemini kim besliyor? Çahşanlar besliyor. Siz kimsiniz? Türk-lş'in Başkanı Bayram Meral'siniz. O zaman siz tarafsınız. Ciddi bir şekilde taraf olmadıkça demokratik dengeleri kuramazsmız. Türk-!ş, SSK'nin yönetiminde olduğu halde. "Biz sistemi ve ülkeyi DİSK ve Hak-tşten daha çok düşünüyDruz" diyebilir mi? Siz siyasete karşı da, sermayeye karşı da tarafsınız ve öyle oknak zorundasınız. - Türk-tş taraf olmak zorunda da DSP taraf oknak zorunda değil mi? Demokratiksol partiier emek ağuiıkh Idtle partfleridir. DSP'nin de emekten yana olması gerekmez mi? - DSP tek başına iktidar değil. Siyasetin ihtiyacı ne ise siyaset onu yapar. DSP Türkiye'nin partisi. Memurun da, köylünün de, küçük esnaf ve sanatkânn da, sanayicinin de hakkını. hukukunu koruyacak. tdeolojik olarak sosyal devletin karşısında olan ANAP, 1983'ten itibaren iktidarda iken sosyal güvenlik kurumlannın artılanru ziyan etti, çok kötü kullandı ve bu noktaya gelindi. ANAP ve onun devamı olan partılerin kurduğu hükümetler batırdı, şimdi aynı parti "Kurtaracagmr diyor. Bu da DSP'nin belki göremediği, batıranrn ve kurtaracak iddıasıyla yola çıkanın aynı siyasal anlayış olduğudur. Bunu görmemesi bir eksikJik olabilir. AJma DSP yalnızca bir kesimden yana olmak zorunda değil. Ben bir kesımi temsilen giden milletvekili olarak o kesimin çıkarlannı korumak konusunda elbette kararîılığımı sürdürürüm. Fakat, Sayın Başbakan'm bir kesimden yana olması söz konusu olamaz. - Hükümet vergi reformunu rafa kaldırarak işverenm, rantiyenin, kara para sahfiHnin dSeğini yoine getirdi Bu kez de emek dünyasınuı düeğbıi yerine getirse fena ofanaz diye düşünüyorum. -Tarihte grevli. toplusözleşmeli sendikal haklan veren Sayın Başbakan, çok isteyerek çalışanlann elinden böyle bir hakkı alıyor olamaz. Bu hükümetin bir koalisyon hükûmetı olduğunu unutmamak lazım. Ben taraf olmaya de\r am edeceğim. -Bireysel olarak sizin taraf otaamzbuyasamn sizteûvesibulunduğunuzparfiyietldlevebflmeniz depmidir? - Elbette, ben grupta yapnğım konuşmada bunun böyle olduğunu anlatbm. Sayın Okuyan'm sosyal taraflann daha önce mutabakata vardjklan çalışmalarla hiç ilgilenmediğini, bunun olumsuz sonuçlar vereceğini, bu olumsuz sonuçlann faturasının çalışanlara çtkacağı için DSP'nin yumuşak karnı olduğunu söyledim. Bu basına da yansıdı. Ben bu konuda duyarîı milletvekili arkadaşlanmı etkilemeye çalıştım. Nihayeti ben bir partinin içinde görcv yapıyorum, bu partinin de kendine göre kurallan, tüzüğu var. Ben görüşlerimi söylerim ama bu bir karara dönüştûğünde yapabileceğim en fazla şey çekimser kalmaktır. Eğer yasada hiçbir yumuşama ve olumlu bir değişiklik yapılmadan gelseydi doğrudan karşı çıkacağımı açıklamıştım. - Hani böyle gıcık sorular sormayacaktın. DSP bu yasanm çıkması için öncülük yapmıştı. Bunun sorumluluğunu elbette taşıyor olacaktır. Ekonomi rayına oturduğunda umuyorum ki, bütün kazançlann vergilendirileceği bir ciddi vergi reformu yapılacaktır. - Tahkim konusunda Erbakan'm siyasi vasağuun kaikması konusunda pazarhk yapddığı iddiaiannane diyorsunuz? - Demokratik rejimi açıkça hedef almadıkça siyasi partilerin kolaylıkla kapatılmaması demokrasinin gereğidir. Bu açıdan siyasi partiler yasasında değişiklik yapılması doğrudur. Ancak zamanlama açısından bu düzenlemenin bir pazarhk konusu gibi algılanmasma fırsat verilmesi doğru olmamıştır. Pazarhk vardır ya da yoktur, onu bilmiyorum ama düzenleme doğru, zamanlama yanlıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle