Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE
8 HABERLER
Kişi başına düşen milli gelirin azlığı, gelir dağılımı bozukluğu ve terörün yükselişi, eğitimin yetersizliğinden kaynaklanıyor
Eğitiıııdo yoksul bir ülkevizLATİFMUTLU
Türkiye, dünya coğrafyasına bakıldığında ılıman
kuşakta ve dünya haritasının tam orta yerinde görû-
lüyor. Üç tarafı, içi balıklarla dolu denizlerle çevrili.
Verimli topraklan, billur ınnaklan, buzdankaynak-
lan var.
Yeralti maden kaynaklan dünyayı kıskandıracak
kadar bol ve zengin. Demir yataklan yanında, dün-
yada ikinci zenginlikte krom yataklan var. Krom gi-
bi, stratejik ve ender bulunan bor mineralinin dünya-
dakı en büyûk yataklan Türkiye'de. Balıkesir/Bandır-
ma'da.
Cam sanayiinin ikinci tüketim kalemi olan soda,
yurdumuzda doğal olarak bulunuyor. Kömür için ka-
zı yapıhrken tesadüfen bulunan doğal soda (trona)
Ankara/Beypazan' nda.
Ağır sanayinin vazgeçilmez madeni vvolfram Ulu-
dağ'ın tepesinde. çok değerli ve ender görülen mo-
libden minerali de Uludağ'ın arka eteklerinde.
Doğaldır ki, 'Cumhuriyet' gazetesinin aydm oku-
yuculannca ülkesı ve ülkesinin zenginlikleri en ince
detayma kadar bilinmektedir. Burada ülkemizin zen-
ginliklerini anımsatmanın amacı ne olabilir diye me-
rak edenler olacaktır.
Konuya girmeden, bir de kısaca orman zenginli-
ğimize birgöz atalım. Ülkemızın yüzde 26'sı orman-
larla kaplı. 20 milyon hektar ormanımız var. Yansı-
na yakın bir kısmı bozuk ve az verimli, 10 milyon
hektar iyi vasıflı ve verimli.
Turistik plajlan, yaylalan, ruha huzur veren dağ-
lan, bitmez tükenmez estetik güzellikleri saymadan
geçebiliriz, ama bu topraklarda bizden önce yasamış
atalanmızın bıraktığı paha biçilmez tarihı eserleri ve
kalıntılan görmezlikten gelemeyiz.
Özetleyerek yukanya aldığımız bu bilgileri okul sı-
ralannda iken öğrenmiştik. Ulkemizi çok sevdiğimiz
için, gurur verici, cesaretlendirici ve Türkiye'nin gû-
cünü belirleyen bu değerleri unutmadık.
Gerçekten Türkiye dünyanın neresinde? Bütün ih-
C
umhuriyetin 75. yılında
Cumhuriyetin
eserlerinin envanterini
gördük. Nereden nereye
gelmişiz. Şu kadar okuldan bu
kadar okula, nüfusa, uçağa,
trene, her şeyimiz artmış ve
artmakta. Bir önceki yıla göre
daima ilerdeyiz. Kalkınma hızı,
son 10 yılın ortalaması yüzde
5.5. Avrupa Birliği'nde ise bu
ortalama yüzde 2'de kahyor.
tişamı ve heybetiyle hep aynı yerde, Doğu uygarlığı
ile Batı uygarlığı arasında. çok stratejik bir konum-
da. Eskı uygarlıklann çok bol olduğu ülkede yeni bir
uygarlık oluşturarak ilerlemekte ve yükselmekte.
Cumhuriyetin 75. yılında Cumhuriyetin eserlerinin
envanterini gördük. Nereden nereye gelmişiz. Şu ka-
dar okuldan bu kadar okula, nüfusa, uçağa, trene, her
şeyimiz artmış ve artmakta. Bir önceki yıla göre da-
ima ilerdeyiz. Kalkınma hızı, son 10 yılın ortalama-
sı yüzde 5.5. Avrupa Birliği'nde ise bu ortalama yüz-
de 2'de kahyor.
Oh ne âlâ! Birkaç on yıl sonra biz de Avrupa sevi-
yesine ulaşır ve keyifli bir yaşama kavuşuruz.
Avrupa cidden güzel yaşıyor. Bu yeryüzünde biz-
den 10 yıl daha fazla kalma şanslan var.
Almanya'da Frankfurt'taki bir fabrika işçisi Al-
man veya büro memuru, hafta sonu Lufthansa'ya at-
layıp tstanbul'agelerek Hilton'da iki gün dinlenir, pa-
zartesi işine dönebilir. Yapacaği masraf onun bütçe-
sini sarsmaz.
Bizde değil bir işçi veya memur. lstanbul valisi ve-
ya Istanbul Üniversitesi rektörü, hafta sonunu Frank-
furt'ta geçirmeyi aklından bile geçiremez.
Sahi, okulda bize öğretilen ormanlanmız ne du-
rumda? Yine 20 milyon dekar mı? Bilemiyonız?
Ormanlarla ilgili olarak bilinen bir gerçek şu: Or-
manlanmızı bakım. muhafaza, koruma, yenileme ve
işletme için teslim ettiğimiz 'kurumlar', her yıl ol-
duğu gibi geçen yıl da zarar ettiklen için devletten
tam 24 trilyon TL almışlardır. Üstelik ormanlan ke-
sip biçerek. odun ve tomruk olarak sattıklan ve ihraç
ettiklen halde.
Maden işlerimiz, Türkiye'nin geri kalmışlığının
bir belgesi. Bazı düşünürler madenlerin ham olarak,
topraktan çıktığı gibi ülke dışına ihracını geri kalmış-
lığın bir özelliği olarak kabul etmektedirler.
Bor mineralleri. ham ve yarı mamul, molibden,
vvolframı tamamen ham olarak ihraç ediyoruz.
Dünyanın Rodezya'dan sonra en zengin kromlan-
nı ham ve az bir kısmını da yan mamul (feno krom)
olarak ihraç ediyoruz.
Doğal sodaya (trona) el sürmeye cesaret edemiyo-
ruz. Dünya tröstleri bizi şaşırtıyor ve yanıltıyor. Eğer
bir gün tronayı bir mühendis grubumuz işletecek ol-
sa Asya ve Avrupa soda piyasasının tamamı elimize
geçmiş olacak. Bilinen yataklann zenginliği, 200 yıl
Asya ve Avrupa "ya yetecek kadar.
Hiçbir işlem yapmak gerekmiyor kullanılması için.
Pompa ıle yeryüzüne çıkanlacak ham soda yıkanıp
temizlenecek, ambalajlanıp sevk edilecek durumda.
Ama şimdilik böyle duruyor. Ben inanıyorum ki ül-
kemizde hızla artan üniversıtelerin yetiştireceği mü-
hendisleryakın birtarihte bu madeni işletecekler. Ye-
ter ki üniversitelerimiz çoğalsm ve piyasanın bekle-
diği girişimci, işietmecı ve teknik personelımizi ye-
tiştırsın.
Madenlerimi/in islenmeden ham madde olarak ih-
racu ormanlann, K1T gibi de> lete yük olması, doğal,
zcnginliklerimiz ve turistik >erlerimizin gereğince de-
ğerlendirilmemesi. kişi başına düşen nıilli gelirin az-
lığı. gelir dağüımının bozukluğu, terörün yükselişi ve
diğer bütün olumsuzluklaruı temelinde ülkemizdeki
eğitimin yetersizliği yatmaktadır.
Genel egitim düzeyimizin 3.5 yıl olduğunu hesap-
layan ve hâlâ ilkokulu bitirmediğimizi öne süren gö-
rüşler var.
Kesin olan, 9 milyon okuryazarolmayan vatandaş-
lanmızın varlığı, yükseköğretimde okullaşmanın ye-
tersizliği.
llköğretim ve ortaöğretim görmüş ınsanlar, sana-
yi devriminde ve devamında yeterli idi.
Bilgi çağındayız, bu iki eğitim kurumu artık temel
egitim durumunda. Lise mezunlan
geçimlerini sağlayacak bir beceri ve
yeteneğe sahip olmadan hayata baş-
lamak zorunda kaldığı için mezunla-
nn %15'i işsiz. Diğer büyük bir kıs-
mı ise gizli işsiz. Uretime katkılan
küçük.
Yükseköğretim çağındaki gençle-
rimize bilgi ve beceri kazanmalan,
bir sanat veya iş veyahut daha yüksek
bir yetenek kazandırmak için çok
miktarda okutmalıyız. Okumak iste-
yen her gence dilediği dalda okuma
olanağı verecek yükseköğrenim ku-
rumlannı açmalıyız.
Yükseköğrenimde okullaşma ora-
nı Vo50'ye ulaşıncaya kadar insan kaynaklanmızı
okutmalıyız.
Halen, bunlann ancak %25'ine bu olanağı verebi-
liyoruz. Atatürkün özlemini duyduğu ve hedef ola-
rak bize gösterdiği çağdaş uygarlük düzeyine ulaşmak
için yükseköğretimde okullaşma oranı %50 olmalı.
(2) EGİTİM HARCAMALARI KARŞILAŞTIRILMASI KAMU
Ülkeler
AJmanya
Fransa
Ingirtere
Italya
Türkiye
Öğrenci
başına
yılda$
5.663
4.965
4.564
4.573
172
Kişi
başına
yılda$
8 9 0
1.108
770
921
112
Kaynak: Eğitimin Ekonomisi, Latif Mutlu,
Bin
nüfusta
öğrenci
sayısı
2.770
2.665
1.543
2.182
1.112
lstanbul
Kamu
eğitim
harcaması
miiyar $
64
95
4 8
5 3
6
1999.
Geçen hafta Cumhuriyet gazetesinde, değerli ya-
zar Demirtaş Ceyhun'un bir yazı dizisi çıktı. Orada
gerçeği yansıtmayan, aynca bugünkü çağdaş dünya-
nın gidişine uymayan görüşler vardı.
Bu sebepten dolayı o yazı dizisiyle ilgili bir açık-
lama yapma zarureti doğmuştu.
Dünyada da yüksek
öğrettm paralı
Yükseköğretim, eski Arnavut-
luk, tran, Afganistan ve Yunanis-
tan gibi bazı ülkelerde parasız. Bu
yüzden bu ülkelerde verilen eği-
tim yetersiz. Yunanistan, gençler-
den gelen yükseköğretim talebi-
ne cevap veremediği için 50 bin
insam ülke dışında eğitim olana-
ğı anyor. Aynı sebepten dolayı
Yunanistan Avrupa Birliği'nin en
fakir ülkesi. Doğudan Japon-
ya'dan başlayalım. Japon muci-
zesi diye anılan üretim patlama-
sı, Japon eğitim sisteminin bir başansıdır.
Japonya'da 874 özel üniversiteye karşılık 300 ci-
vannda devlet üniversitesi var. Hepsi paralı. Devlet
500 alıyorsa, özeller 1000 alıyor. Japonya'da parasız
yükseköğrenim yok.
Çin Halk Cumhuriyeti'ni ziyaretimizde, 627 üni-
(1) DÜNYADA YÜKSEKOGRETIMİNDE GELİŞMELER
Dünya ortalaması
Dünya Ortalaması
Türkiye Genel
Türkiye Açıköğretim
Gelişmiş Ulkeler
Kuzey Amerika
Gelişmekte Olan Ulkeler
Azgelişmiş Ulkeler
Okullaşma oranı %
1985
12.9
11
8.6
39.3
61.2
6.5
2.5
1995
16.2
21
12.2
59.6
84
8.8
3.2
Kaynak: Eğitimin Finansmanı, LATİF MUTLU 1999 YAYINI
(3) BAZI OECD ULKELERINDE KAMU BUTCESINDE
EĞİTİME AKTARILAN PARALAR
Uikeler
AT Ortalaması
OECD Ülkeleri
Dünva Ortalaması
ABD
Almanva
Fransa
Italva
Yunanistan
Türkiye
Oârenci başına
6.585
5.936
3.370
16.262
8.897
6.569
5.013
2.716
755
Kişi başına
-
_
1.390
1.250
1.242
1.079
214
82
Yükseköğretimde çeşitli dallarda halen 1.250.000
öğrencimiz var. Bu sayıyı ilk hamlede. daha fazla
gencimizi telef etmeden, hemen 2.5 milyona çıkar-
malıyız.
(BKZ. TABLO 1)
EĞİTİM, DEVLET BÜTÇESİNİN
VEREMEYECEĞI KADAR PAHALI
Bilün ve teknolojınin gelişmesine paralel olarak
yükseköğretime talep artıyor. Aynı zamanda altyapı
için gerekli olan araç-gerecin çeşitliliği ve değerde
yüksek oluşu. eğitimin maliyetini arttınyor.
Avrupa'da nüfus bakımından bize yakın 4 ülke ile
karşılaştırma yaptığımtzda karşınuza ibret verici tab-
lo çıkıyor.
(BKZ. TABLO2)
Bu tablo durumumuzun fakirliğini ve çaresizliği-
ni açıkça gösteriyor. Almanya, Fransa, Ingiltere ve
Italya nüfus bakımından yaklaşık aynı, yine aynı ik-
lim kuşağında ve bize göre hepimiz Avrupa 'dayız. A-
ma bu ülkeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büt-
çesi kadar bir parayı insan kaynaklannı yetiştirmeye
harcıyor. Diğer bir kanıt daha görebiliriz. Yayına ha-
zırlanmakta olan EĞÎTÎMÎN FİNANSMANI adlı ki-
tabımızdan bir alıntı yaparak başka bir karşılaştır-
mayı aşağıya ahyoruz.
(BKZ. TABLO 3)
Bu tablo da böyle. Işte biz böyleyiz. Başka nasıl
olabiliriz. Pekâlâ işlerimiz ilerliyor, ülke her yıl %5.5
zenginleşiyoy, daha ne isteyelim diyemeyiz, çünkü
dünyadan ve Yunanistan'dan geri kahyoruz. Onlann
%2 kalkınması bizim %100'ümüzden fazla. Peki ne
yapalun?
EKONOMİ YÜKSEK OLDUĞU İÇİN Mİ
OKUYANLAR ÇOK
Dünya ülkelerinde, yükseköğrenimde okullaşma
oranlannı sıra ile alt alta yazsak. karşısına da o ülke-
de kişi başına gayri safi milli gelirini yazsak, bu iki
değerin paralelliğini açıkça görebiliriz. Ek Tablo I.
Fert başına milli gelir azalıp çoğaldıkça, yükseköğ-
retimde de okullaşma oranı aynı şekilde azalıp çoğa-
lıyor. Bu ülkelerde üretime katkıda bulunan insanla-
nn, yani yükseköğrenim görerek beceri kazanmış iş
ve meslek sahibi kişilerin çokluğuna bağlı olarak ül-
kede gelir artişı oluyor.
DlE'nin yaptığı 1994 tarihli hane halkı geliri an-
ketinin sonuçlanna göreTürkiye'de öğrenüne göre ai-
lelerin ortalama gelirleri:
(BKZ. TABLO 4)
Açıkça görüyoruz ki eğitim düzeyi yükseldikçe
fertlerin gelirleri artmakta. Istatistikler ve gerçek ha-
yat, fertlerin eğitim seviyesi yükseldikçe gelirlerinin
arttığını gösteriyor. Fertler zenginleştikçe ülke de
zenginleşiyor.
Yükseköğretimde okullaşma oranı arttıkça ülke
nüfus oranında yavaşlama olmaktadır. Aynca yaşam
süresi de artmaktadır.
Demirtaş Ceyhun'un
gdrttslerl güncel deflll
Demirtaş Ceyhun şiirsel kitaplarla gönülleri fethe-
derken övünç kaynağı idi. Kitaplan olduğu kadar ye-
tiştırdıği evlatlan da insanlığı aydınlatıyordu. Alman-
ya'da parlamentoya girmeyi başaran Ozan Ceyhun'un
ünü buralara kadar gelıyor.
Doğaldır ki bu genç. babasından ve devam ettiği
okullardan iyi kazammlarelde ederek yükseldi. Oku-
masaydı ne olurdu?
Demirtaş Ceyhun, vakıf ve özel eğitime düşman-
lık için kendini şartlandırmış ve sıkıntıya sokmuş.
Birkaç ay önce, eski özel yüksekokullan karalayan
bir dizi yazı yazdı. Neredeyse 30 yıl önce meydana
gelen, yaşayan ve ölen o okullann ardından konuş-
manın doğrusu kimseye pek faydası yok. Bizde 'ölû-
nûn ardından konuşulmaz' diye bir deyım vardır, bu
versitesinin paralı duruma geçtiğini gördük. Inter-
netten, bu devrimin devam ettiğini okuyoruz.
Rusya ve bağlı devletlerde 180'den fazla özel üni-
versite kuruldu. 70'i Amenkalı girişimcilere ait Hep-
si paralı. 10 yıl önceki koyu Leninist yazarlar: "En
önemK itid gûcfin para olduğunu kabul etmek zorun-
da kaldık*1
demeye başladılar.
Ingiltere: Göriilmeye değer. Devlet, beş yıla kadar
eğitimden tamamen çekilecek deniyor. Hem de Tony
Blair'in ifadesiyle. ABD: Lise sona kadar eğitim ta-
mamen parasız. Kitap, taşıma, yemek, devletten, pa-
rasız veriliyor. Ama yükseköğretime gelince parasız
hiçbir hizmet yok. Burs sistemi iyi çalışıyor.
Türkiye'ye gelince: Anayasa gereğince ilköğretim
parasız oiması gerekirken, devlet zorda olduğu için
ilköğretim öğrencilerinden ve liseden para alıruyor.
Yükseköğretim, yasalanmıza göre paralı oiması
gerekirken parasız sürüp gidiyor. Yüzde beşlik bır
(4)TÜRKİYE'DE ÖĞRENİME GÖRE AİLELERİN ORTALAMA GELİRLERİ
Eğitim Düzeyi
Okuryazar değil
Okuryazar, Okul Bitirmedi
llkokul
Ortaokul
Ortadengi Meslek
üse
Use Dençji Meslek
Yüksekokul
Master
Doktora
Toplam ve Ortalama
Fert
Sayıst
4.439.868
1.858.834
14.768.515
2.244.801
31.379
2.420.557
546.770
1.301.763
31.128
20.457
27.664.088
Milyon TL.
30
57
68
87
6 6
135
107
268
585
449
80
Dolar$
1.004
1.325
2.308
2.915
2.231
4.550
3.612
9.016
19.704
15.125
2.689
deyim bu konularda da geçerli.
Sayın Ceyhun, bu kez yine eski özel yüksek okul-
larla birlikte bugünkü vakıfiara karşı anlamsız bir ka-
ralama ve yakıştırma çabası ile ortaya çıktı.
Yazı dizisinde, eğitimin kalitesi. yaran ve gereği-
ne hiç temas edilmeden sanki bilinen çok kötü bir ola-
yı aktanr gibi davramyor. Ona göre vakıf, kazanç ve
YÖK izaha gerek kalmayacak kadar fena kurumlar
imiş gibi bir tutum içerisinde. Oysa ki bir anayasal
kuruluş olan YÖK'ün Türk eğitimine katkılan orta-
da. Sayın Ceyhun bunu vakıf üniversitelerini görme-
den, belirli bir tenkit konusu ortaya koymadan, ah,
bunlar yok mu! şeklinde anlamsız yakınmalar yapı-
yor. Yazı dizisi biterken, benim yönetim kurulu baş-
kanı bulunduğum Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı'nca
kurulan lstanbul Bilgi Üniversitesi'nin değerli deka-
nının 35 yıl önceki görevinden doğan düşüncesine de
yersiz ve gereksiz olarak temas etmektedir. Demir-
taş Ceyhun üniversitemizi ziyaret etseydi doğru bil-
giler alu1
ve böyle yanlış düşüncelere saplanıp kal-
mazdı.
katkı payı alınıyorsa da öğrencinin sağlık ve beslen-
mesine harcanıyor.
Demirtaş Ceyhun'un söylediği gibi Türkiye'de özel
üniversite henüz yok.Vakıflann kurduklan üniversi-
teler Tüzelkişiliği haiz kurumlardır. Kanunla kuru-
lan bu üniversiteler tüzelkişilik kazandıklan için, pa-
rasal yönden kurucu vakıfla ilgisi kalmıyor. Devlet
üniversitelerinden farksız. Olkemizde 100 devlet üni-
versitesinin yanında 100 tane vakıf. şirket ve kişile-
re ait üniversiteler, serbest rekabet ortamında genç ku-
şaklan yetiştirme yanşına girdiklerinde ülkemizin
dünyadaki saygın yerini almaya başlayacağına inanı-
yoruz.Bilim ve teknolojide meydana gelen gelişme-
ler îkinci Cihan Savaşı'ndan sonra baş döndürücü bir
hızla gelişti. Uluslararası ilişkiler karmaşık ve girift
bir hal aldı. Mal ve hizmet üretimi için, becerikli, uz-
man personele ihtiyaç var. Uluslararası ilişkiler ve ti-
careti ülke lehine yönetecek iyi yetişmiş aydınlara ih-
tiyaç var, madde sermayenin ve emeğin yerini bilgj-
li insanlar, 'insan sermayesi' aldı.
Avrupa'da sanayi devrimi yaşanırken Osmanlı top-
lumu hiç ilgılenmedı, hatta habersizdi. Şimdi yeni bir
çağ, yani 'bflgi' çağmı yaşıyoruz. Bu çağı başlatan ve
yaşatan ülkeler birbirleri ile yanş içinde.
Başta ABD ve Kanada, yükseköğretim çağındaki
nüfusun %80'uıi bir yüksekögretımden geçinyor. Bu-
na rağmen Bill Clinton, "En önemli sorunumuz eği-
Ojndû-" diyor ve 15 yıl süre ile peş peşe yapılacak eği-
tim reformlanyla kaliteyi yükselteceğini ilan ediyor-
du.
Aynı şekilde Avrupa'da yükseköğretimde okullaş-
ma %50-60'lan aştı. Ingiltere daha kaliteli eğitim ve-
rebilmek için 5 yıl içinde tüm egitimi özelleştirece-
ğini ilan ediyor.
Rusya ve eski SSCB'nin yerine kurulan devletler-
de yükseköğretimde okullaşma oranı yüksek olduğu
halde yabancı uyruklu girişimciler okul ve üniversi-
te açarak eğitimi daha yaygmlaştırmak için çalışı-
yorlar. Rusya'da Perestroika'dan sonra yabancılann
kurduğu üniversitelerin hepsi paralı.
Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti ve Fransa'nın
I995"ten beri eğirimde reform hareketi başlattıklan
ve sürdürdüklerini lnternetteki Web sayfalannda gö-
rüyoruz. Dünya ülkelerinde yüksek eğitim ile ekono-
minin ilişkisini gösteren Ek Tablo I'dedir. Burada
açıkça şunu görüyoruz.
Bir ülkede yükseköğretimde okullaşma oranı ne
kadar yüksekse o ülkede kişi başına düşen gelir de
aynı oranda yüksek. Eğitim seviyesi düştükçe gelir
de azahyor. Bu tablo dünya nüfusunun tamamına ya-
kınını ve tüm ülkeleri kapstyor.
Yayına hazırladığım 'Eğitim Sistemünizin GeKş-
mesi için Yasa Önerfleri' isimli son kitabımda bu ko-
nu etrafiıca incelenmiştir.
Ek Tablo 2 de, eğitilmişlerin (yüksek) daha kolay
ış bulduklanru gösteriyor. Lise ve ortaokul mezunla-
n hayatlannı kazanabilecekleri bir beceriye sahip ol-
madıklan için işsiz. Ailesine ve toplam yük 11 no'lu
çizelgede yükseköğretim görenlerin %86'sının iş bul-
duklannı ve diğerlennin ıstıhdam sorunlannın daha
fazla olduğunu gösteriyor.
Ek Tablo 3 de, eğitim seviyesi yükseldikçe kişinin
gelirinin arttığını açıkça gösteriyor. Böylece en iyi iş
bulan, en çok kazanan, en çok vergi veren yükseköğ-
retimden geçenlerin arasında olduğu kanıtlanmışolu-
yor. Yükseköğretim görenler çoğaldıkça nüfus aröş
hızı ve çocuk ölümlerinde azalma oluyor.
Yükseköğretimin gereği ve yaran için bu kadar
bilgi yeterli.
Türkiye'de yasalanmız eğitimin gelişmesine ve
yaygınlaşmasına engel oluyor. Çünkü yasalanmız
Lozan zaferinin verdiği şevk ve heyecan ile dışa ka-
palı olarak düzenlenmiş izlenimini veriyor.
625 sayılı Özel Öğretim Kanunu yabancı girişim-
cilere kapalı olduğu gibi, yabancı uyruklu öğrencile-
re de kapalı...
Anayasamız tamamen devletçi bir düşünce ile ya-
zılmış. üniversiteler devlet tekelinde.
Yapılan bir değişiklikle kâr amacı olmayan vakıf-
iara yükseköğretim kurumu açma izni veriyor ise de
yeterli teşvik olmadığından beklenen gelişmeyi gö-
remiyoruz. Japonya'da üniversitelerin %70'i özel.
bizde öğrenci sayısı bakımından %3.
Yükseköğretim, paralı olmadıkça gelişmesi zor.
Yükseköğretimin kurumsal iki etkisi var:
a. Eğitim alanının bilgisi ve statüsü yükseldiği için
toplum içinde itiban ve geliri yüksek oluyor.
b. Eğitimli kişiler arttıkça toplumun kalitesi yük-
seliyor.
Bu nedenle eğitim için gerekli masraflan, ondan
yararlanacak iki tarafın karşılaması gerekiyor.
R
usya ve eski SSCB'nin
yerine kurulan
devletlerde
yükseköğretimde okullaşma
oranı yüksek olduğu halde
yabancı uyruklu girişimciler
okul ve üniversite açarak
eğitimi daha yaygınlaştırmak
için çalışıyorlar. Rusya'da
Perestroika'dan sonra
yabancılann kurduğu
üniversitelerin hepsi paralı.
Esasen Yükseköğretim Kanunumuzun 46. mad-
desi öğrenci katkı payı ile devlet katkısının yapıhş
şeklini düzenlerken devlet katkısının, eğitimin rnali-
yetının yanstndan az olmayacağını hükme bağlamış-
tır. Eğitim giderlerinin en az %50'sini karşılarnak du-
rumunda olan devlet, bugün %95'i kadannı karşıla-
makta, öğrenci ancak %5'ini katkı payı olarak ver-
mektedir. fngiltere İşçi Partisi iktidara gelir gelmez
'parasız yükseköğretim devrinin kapandığuu' ilan et-
ti. Halen Ingiltere'de öğrencılerden yılda 1000 ster-
lin aluımaktadır. Beş yıl içinde reel giderleri öğren-
cilerden alacaklar. Türkiye'nin birinci sorunu egitim.
Eğitim sorunu çözülmedikçeTürkiye'nin hiçbirsoru-
nu çözülemez. Sayın Demirtaş Ceyhun'un bu yıl ÖSS
sınavı sonucunda elenip bir tarafa atılacak tam bir
milyon gencimizin gelecekleri için bir düşüncesi var
mı? Ne olacak bu genç insanlar. Yurtdışında öğrenim
olanaklan arayan 50.000 öğrencimizden haberi var
mı?Çağdaş bir egitimi yerinde görerek değerlendir-
me yapması ve gelişen dünya şartlanna uyum sağla-
mak üzere eğitim sistemimizüı yönlendirihnesi için
yapılan araştırmalarkonusunda bilgilendirilmek üze-
re kendisini vakfımıza davet ediyorum.
Bu söz benim değil. 18 Nisan seçimlerine giren 20
siyasi partiden 12'si de programlarrnda, seçim bildir-
gelerinde eğitimin, Türkiye'nin öncelikli ve birinci
sorunu olduğunu bildirmişlerdir.
Böylece Türkiye'nin, eğitiminin önünde duran en-
gelleri kaldıracağını ümit etme hakkımız doguyor.
Mecburi eğitim 8 yıla çıktığı için 5 yıl sonra üni-
versite smavına gireceklerin sayılannda bir patlama
olacaktır. Şimdi 1.5 milyon aday var. 2004 yılında
yükseköğretim isteyenler 2 milyonu bulacaktır.
Bunu şimdiden düşünüp önlem almalıyız.
LATÎF MUTLU
lstanbul Bilgi Üniversitesi Kurucu
Not: Bu konuda karşı fîkri olanlar veya daha uy-
gun ve kullanılabilir fıkirleri olanlann düşüncelerini
bildirebilecekleri adres:
a) Latif Mutlu, lstanbul Bilgi Üniversitesi, Kuşte-
pe 80310, Şişli - tstanbul.
b) Faks:(0212)216 25 31
c) e.mail:[email protected]