Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE
14 KULTUR kuttur@cumhuriyet.com.tr
Aydm Teker'in 'Glass in Glass out' başlıklı koreografisi Royal Festival Hall'da ilgi gördü
Londra'da camlarLa içli chşh
Kubrick'in vasiyet
filmi 'Artifical
Intelligence'
Kültür Servisi - Ingiliz yazar Brain AJdiss'ın
kaleme aldığı kısa bir öykü olan 'Super- Toys
Last All Summer Long', 1969'da ilk
yayımlandıgı zaman büyük ilgi görmüştû.
Kitaba ilgi gösterenlerden biri de ünlü
yönetmen Stanley Kubrick'di. Kubrick yıllarca
Aldiss'in bu hikâyesinden oluşturduğu bir film
olan 'AT (Artificial InteUegence)'ı yönetmek
için zaman kolladı.
Kubrick'in yakınlan bu fümin yönetmenin
'Eyes Wkle Shut'dan sonraki projesi olduğunu
be'lirtiyor. Hikâyede, robot olduğunun farkında
olmayan genç bir çocuğun acıklı durumu
anlatıhyor. Kubrick bu temayı geliştircrek sular
altında kalmış olan'geleceğin New York'una
taşımıştı. Bu küçük aynntının
gerçekleştirilebilmesi o zamanki koşullarda çok
zor olduğundan 'AT projesi bir tûrlü yaşatna
geçirilemedi.
Kubrick 'Jurassic Park'ı seyrettiginde anık
teknolojinin buna haztr olduğunu düşüntnüş ve
James Cameron'u 'Gerçek Yalanlar' adlı
fılmini de yanına alarak lngiltere'ye davet
etmişti.
Cameron, Kubrick'in fılmin her karesini
dikkatlice seyrederek bir çok soru sorduğunu
belirtiyor. Bugünlerde Kubrick'in ölümünün
ardından Warner Bross yetkilileri bu projeyi •
onun anısına çekmeyi planlıyor. Ama projeyi
yönetecek olan yönetmenin seçimi çok
önemli... 'Ttanic' ile bol sulu çekimlere iyice
alışan James Cameron, filmi gerçekleştirmek
için yetkililerle görüşmelerini sürdürûyor.
• Koreografi, camlara
bedenin akla gelebilecek
her bölümüyle
yaslanılması, uzanılması
ile çeşitlendirilmiş.
RANA EVCİM O'BRIEN
Saat akşamın altısı... Londra'nın
Waterloo istasyonunda trenler hınca-
hınç işten eve dönen insanlarla dolu.
Şehir homurtulu, gıcırtüı ve uğultulu
bir canavar gibi. Uzerinde kaynayan
binbir çeşit insanla birlikte sancılı, sı-
lonnlı bir varoluş yaşıyor. Royal Fes-
tival Hafl'a yaklaşırken kıyıda köşede
yuvalanmış saksofoncular, kemancılar,
flütçüler şehrin gürültülü şarkısına
kendi seslerini de katıyorlar. Londra sı-
cak bir yaz yaşıyor. Dolayısıyla, So-
uth Bank'taki oturma yerleri soluk-
lanmak ve serinlemek için oturmuş
biralannı yudumlayan insanlarla do-
lu.
Binanm Hungerford Köprüsü tara-
finda ise başlannı kaldırmış yukanda-
ki camlara bakan meraklı bir topluluk
var. Yaşlısı genci, çoluğu çocuğu çe-
şit çeşit insanlar birbirleriy le heyecan-
Iı heyecanlı konuşarak bekleşiyorlar.
Bu bekleşme. sürekli akan tren, insan
ve araba trafiğiyle zıtlaşır gibi. Geç-
mek isteyen, bu kalabahğa takılıp ka-
lıyor ve merakla herkesin neye ve ne-
reye baktığını anlamaya çalışıyor.
Az sonra, binayı yerden tavana, kat-
lar boyunca kaplayan camlarda, ince-
cik, beyaz, pamuklu giysiler içinde bir
dansçı beliriyor. Içeride, cam duvarla-
nn önûndeki dar alan boyunca mzla
koşmaya başlıyor. Bu, kısa bir süre
öncesine kadar Rkhard Alston Dan-
CamJarla yapılan dokvnma doğaçlaması gerilim ve soluksuz bekJeyişier yaraOyor.
ceCompany ile dans etmekte olan Ot-
cay Karahan. Olcay. camlann önün-
de hızla akan yaşama meydan okurca-
sına, kendini aşarcasına koşarken, ona
eşlik eden müzik, kendi ayak sesleri-
nin yankılanışından oluşturulmuş. Der-
ken, camlann diğer katlar sevıyesin-
de birerbirer Serap Meriç,Tuğçe Ulu-
gün, Mustaia Kapian,Miranda Hison
ve MoragCrossbeliriyorlar. Koreog-
rafi, camlara bedenin akla gelebile-
cek her bölümüyle yaslanılması, uza-
nılması ile çeşitlendirilmiş. Camlarla
dokunma doğaçlaması (contact imp-
rovisation) yapılıyor. Dansçılar, şehrin
nabzına meydan okuyarak yûkselen
bir hızla hareket ediyorlar. Gerilim,
umulmadık anlarda yenni soluksuz
bekleyişlere bırakıyor. Bir başka an.
camlarda yalnızca dansçılann ayakla-
n görülüyor. Birbırinin üzerine tırma-
narak yükselircesine hareketeden on-
larca ayak seyircilere şaşkınlık çığlık-
lan attınyor. Koreografi sona erdiğin-
den içten biralkış.patlıyor. insanlar, yu-
kanlara bakmaktan boyunlannın ko-
pacakgibi ağnmasmaaldırmadan, coş-
kuyla kutluyorlar bu çılgm gösteriyi.
KoreografAydm Tekerve besteci Pa-
ul Whitty gururla selam veriyorlar.
"Glass in Glass out" Royal Festival
Hall'ın camlannda ve izleyicilerin bel-
leklennde yankılannı sürdürecek.
Dansta dış mekân kullanımı, dans sa-
natını yaşamın tam ortasına getirerek
bu alanda radikal bir atılım yapmak-
ta. Aydın Teker'in ürettiği koreografi-
ler de dünyarun çeşitli köşelerini fet-
hetmekte. "Glass in Glass out"unbü-
tiin yaratıcılannı ve icracılannı, ayn-
ca onlara destek olan bütûn insanlan
yürekten kutlanm.
Bir kültürsürgününün cıncıtomisi
Vecdi Soyar 'ın Kültür Bakanı tarafindan Hakkâri de görevlendirilmesine tepkiler sürüyor
MÜJDAT CEZEN
Vecdi gibi değerli bir insanm yurtdışında olduğu
kadar yurtîçinde de yararlı olacağı inancındayım.
Ama her şey in bir şekli, bir raconu var. Bir insan en
çok nerede işe yanyorsa orada kullanılmah. Bu be-
nim akhma hep bir fikrayı getiriyor: Isviçre'de bir el-
çilikte yapılan bir davette bizim bakanlardan biri de
\ar. Elçi bızim bakana bir tanıştırma yapıyor: "Ta-
ruşbrayım, İsviçreDeniz Bakaru.' Bizım bakan da "Is-
viçre'de deniz >ok ama Deniz Bakanı var" deyınce
İsviçre Deniz Bakanı atılıyor. "Olabilir,sizdedeKül-
tür Bakanı var."
DEMİRTAŞ CEYHUN
Başbakan, tahkıme karşı çıkan bizleri "Onlar za-
ten köprüye de karşı çıkmış eski kafalı sokrulardır"
diye suçlarsa, Kültür Bakanı da Türkıye'nin yeriş-
tırdiği değerli birkaç sinema düşünüründen biri olan
Vecdi Sayar"ı elbette eski görev yeri olan Paris'e de-
ğii, bır daha sınemayla uğraşmaması için Hakkâ-
ri'ye sürecektir doğal olarak.
ORHAN BARLAS
Bu atama, Türkiye'de neredeyse kanıksanmaya
başlanan düşünce ve anlatım özgürliiğü kısıtlamala-
rırun da ötesinde. bugüne dek bildiğimiz geleneksel
ve uygar değerlenn de ölçüsüz biçımde çiğnendiği-
ni gösteriyor.
TURHAN SELÇUK
Bizde, kültür ve sanat adamlanna devletin bakışı,
öteden beri olumsuzdur, Vecdi Sayar da bu gelene-
gin bir cılvesını yaşıyor.
BÜLENT ERKMEN
Bu "arasürma" (!) yazısı belli ki sipariş üzerine
yazılmış. Ozel bilgiler, belgeler verilmiş ve "ban
entelyazarlanmıza'* (!) dolaylı bir cevap verilmek is-
tenmış. Türkıye Cumhuriyeti Kültür Bakanhfı ken-
di kültür müşavırine kamuoyu önünde söylemek is-
tedikleriru niçin doğrudan kendisi söylemezde, "Zap-
tiye" başlıği altında yazılar yazan bir yazara söyle-
tir? Ve bu > azar da "zaptiye" ısmine uygun düşecek
şekılde. bır "hükümet görevtisi" tavtıyla, bir müsa-
vir çalıştığı bakanlığı eleştiremez diyor ve sinema-
cı, yazar ve bir kültür adamı olduğu için kültür mü-
şaviri olan böyle bir kışinin önemiyle ilgısı olroayan
yerlere ta\ inıni doğru, "eleştirnıecezasını'* haklı bu-
luyor. Ateşeyi de bu cezayı çekmeye davet ediyor. Gö-
rüldüğü gibi biz '•enteller
M
in işi çok zor.
ALAETTİN AKSOY
Eleştiri ve sorgulama, sanat ve düsünün birinci
gereğidir. Kendini yenıleyen ve aşan kültürel oluşum-
larda bu şarttır. Böyle bir uğraşın kişisi olan sanatçı
ya da kültür adamı, ister böyle bir kurumun memu-
ru' ve>a 'çalışanı" olsun, bu tavnndan taviz vere-
mez. Yaptığı eleştiriden ötürü. o kurumun yetki er-
ki de öç alma duygu ve davTamşına giremez.'Sanat-
çı' ve 'kültür adamı' kışiliğinin devlet memurluğu
ka\Tamından önde geldiğıni kabul etmek çağdaş bir
düşünce ve davranıştır. Ferman üretmek bakanlık
yetkisinın. kültür üretmek 'düşün ve sanat' adamla-
nnındır.
EVİN İLYASOĞLU
Vecdi Sayar gibi yaratıcı bir insanın mutlaka Hak-
kâri'de de yapacağı çok şey vardır. Ama Sayar gibi
aydınlanmıza her köşe başında rastlanmıyor. Onca
yıllık binkimı ve atılımcı kişiliği ile Türkiye'yi tem-
sil etmek adına çok yararlı işler yapacak kişilerden
bırisi.
± ORTRE
Vecdi Sayar 1950 yılında
Zonguldak'ta doğdu.
ODTÜ Mimarlık
Fakültesi'ni bitirdi.
1971 'den bu yana çeşitli
gazete ve dergilerde sanat
yazılan yazdı, resmi ve
özel tiyatrolarda sahne
tasanmlan gerçekleştirdi.
Sinematek, Çağdaş
Sahne, Istanbul
Belediyesi Şehir
Tiyatrolan, îstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı ve
Kültür Bakanlığı'ndakı
dantşmanlık ve
yöneticilik görevlerinin
yanı sıra EXPO'92 ve
HABİTAT-H gibi
organizasyonlarda
kültürel etkinlikler
sorumlusu olarak çalıştı.
Olkemizin belli başlı
uluslararası fılm
festivallerinin dogup
gelişmesine. Türk
sinemasınm dünyada
tanıtılmasına büyük
katkılan oldu.
OSMAN ŞAHtN
Popülist olmayan, ödun vermeyen, eleştirici 'ay-
dm'tavnyla her zaman dikkati çeken Vecdi Sayar'ın
Cumhuriyet gazetesindeki 'Kedi Gözü' başlıklı kö-
şesinde yayımlanan 'eleştiri' ve Ş>orum' yazılanna
dayanamayan Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay,
kendisınden önceki şeriatçı-ırkçı kültür bakanlannın
yapamadığını yapmış. Vecdi Sayar'ı Hakkâri'ye sür-
gün etmiştir. Namık Kemal'len sürgün eden anlayı-
şın günümüzdeki uzantısıdır bu.
Saym Sayar, alkışçı kapıkulu memurlardan bin
değildir. Onurlu ve tutarlı bir 'aydın'dır. Onun 'ay-
dın' oluşu, memuriyetini kat kat aşar. Bu denli de-
ğerli bir aydını, yasamdan kopuk, birkaç sayfahk
memur disiplin yönetmeliğinin içinde tutamazsınız.
Yaşam. sizin yönetmeliklerinizden büyüktür çünkü.
Ve halkımız. Sayın Talay'a oy veren Mersin ve To-
ros yörelerinde, yanlış iş yapana, "Çalryıtepesinden
tutup sûrüklüyor" der. Sayın Talay, gelecekte "Vec-
di Sayar'ı sürgün eden bakan" olarak amlacaktır.
YEgİM USTAOĞLU
Duyduğumda çok şaşırdım. Insanlara faydalı ola-
bilecek rtıtelikte kişilerin bu tip uygulamaiara ma-
ruz kalmasına anlayamıyorum. Vecdi Sayar nereye
giderse gitsin insanlara yararlı olacaktır. Bu uygula-
mayı kınıyorum.
FİLİZ ALİ
Vecdi Sayar. Hakkâri'de de, New York'ta da. Tok-
yo'da da çok yararlı işleryapabilecek bir insan. Ama
neden Hakkâri 'ye gönderildiğine aklım ermedi. Hak-
kâri'de sinema alanında yeni bir atılım olduğu için
mi Vecdi Sa>'ar buraya gönderildi?
KOMET
Aül bir bakanlık, bir de uıtikamcı bir sürgüncü olur-
sa (hele, Sayın Ecevit'in döneminde) şaşınyorum...
ERDEN KIRAL
Vecdi Sayar, devlet memuru olmasına karşın Kül-
tür Bakanlığı'nın bazı icraatlannı eleştiren ve sonuç-
lanna katlanılması gereken yazılar yazdı. Bu az şey
değildi. Keşke. Güneydoğu, Sayar gibi kültür insan-
lannın katkı yapabilecekleri bir ortama kavuşsa.
FEHMİ YA$AR
Vatandasjık haklannm, vatandaşlann yöneticile-
rine sevimli görünüp görünmemekle bir ilgisinin bu-
lunmadığını bu ülke ne vakitöğrenecek bilemiyorum.
Yöntemsiz toplumlar acılar ve mağdurlar yaratarak
bunu er veya geç öğrenmek zorundadırlar. Ama po-
likayı meslek edinenler galiba hjç öğrenemeyecek.
Birisini size sevimli gelmediği ya da sizinle çelişen
fikirler ifade ettiğı için sürgün etmeyi kimseye layık
göremiyorum.
CENCAY CÜRÜN
Idari atamalarda tek kıstas, işin gereği ve atana-
cak kişinin o işi en iyi biçimde yürütecek kişi olma-
sıdır. Bunun dışındakı sıyasal ve kişisel kıstaslarhem
idareye hem ülkeye yarar yerine zarar getirir. Ata-
malann ceza ya da ödül olarak kullanılması pek çok
değerli insanın devlet idaresinden aynlmasına yol acar.
Bu da uzun \'adede devieri zayıflatır. Vecdi Sayar'ın
birikimlerinin ülkemıze en yararlı olacağı yerin Hak-
kâri olduğuna inanılsaydı, bu atamayı başta kendisi,
kimse eleştirmezdi.
AHMET LEVENDOĞLU
Vecdi Sayar, bir kültür msanıdır. Gösteri sanatla-
nnın tümüne yapıcı, yararcı biçimde eğilmiştir. Bü-
yük emek verdiği asıl alanı sinemada ise neredeyse
çeyrek yüzyıldır, yazar, TV program yapımcısı, şen-
lik ve etkinlik düzenleyicisi, koordinatör ve hatta
'bürokrat' kimlikleriyle yalnız Türk sinemasınm
gelşimine önemli katkılarda bulunmakla kalmamış,
ülke kültürünün uluslararası düzeyde tanıtımına yad-
sınamaz boyutlar getirmiştir. Vecdi gibilerinin kısır
politik oyunlann içine çekilmesi çabalannm bu ül-
kede hiçbirfcesimeyarar getinneyecegini söylemek
isterim.
BEDRİ BAYKAM
Vecdi Sayar'ın başına gelenler üzüntü verici oldu-
ğu kadar düşündürücüdür. Türkiye'de ender yetişen
aydın bir insanın devletin kültür ve sanat kademele-
rinde hizmet yaparken eleştirel bir bakış açısını ko-
ruması doğal hakkıdır. Vecdi Sayar'm Paris'te kül-
tür ateşesi olarak ne kadar faydalı bir görev yaptığı
ortada. Şimdi kendisinin önce Antalya. sonra Hak-
kâri'ye 'sürühmesi' bize ne yazık ki Aziz Nesin'vari
hikâyeler çağnştınyor. Sayın Kültür Bakanı 'run bu
uygulamayı durdurmasını rica ve temmenni ediyo-
rum.
ORHAN ALKAYA
Yalnızca bir ideolojık aygıtolarak değil. bir tür ide-
olojik örgüt olarak istifienen devletimizin entelek-
tüellere tahammülsüzlüğü meşhur ve ne yazık kı
kendilerini devletle özdeşleştirenlerce meşrudur.
Doğrusunu söylemek gerekirse Vecdi Sayar gibi iyi
yetişmiş, donanımlı bir kültür aktivıstinın bunca ba-
raja rağmen kamu sahasına büyük hizmetlerde bu-
lunabilmiş olmasını şans saymak gerekir. Vecdi Sa-
yar, gösterişsiz bir çalışkanlığm \ e uluslararası in-
san değerlerine ait bir formattoki kültür adamlığının
rastladığım önemli örneklerinden biridir. Bugün kar-
şılaşüğı popülistkumazlıkla harmanlanmjş zulüm gös-
terisi, kamu yararına çalışmayı göze almış entelek-
tüellere bir gözdağı olarak da algılanabilir.
METİN PENİZ
Herkesin görev yapacağı bir yer vardır. Birikim-
ler ve eğitimler ona göredir. Yanlış yerde yanlış in-
san kullanmanın yararlı bir sonucu olduğuna hiçbir
zaman inanmadım.
MAHİR CÜNŞIRAY
Vecdi Sayar hakkında uygulanmak ıstenen karar,
bu ülkede yasayan çalışkan, üretken sanatçılann ge-
leceğinin nasıl birtehlike ile karşı karşıya olduğunu
yeniden görmemizi sağlamıştır.
Evet, Devlet Memurlan Yasası'nda memurun ken-
dini ifade etme, kurumundaki aksaklıklar üstüne ko-
nuşma yetkisi yoktur. Öyle ise her birey yasalan de-
ğiştirme çabası göstermesinin yanı sıra, bu madde-
ler değişene kadar kendi inısiyatiflerinı kullanmalı-
dır. Vecdi Sayar'ın bugüne kadar gerçekleştirdikle-
ri, böyle bir sürgünün ne denli yanlış bir karar oldu-
ğunu gösterecek güçtedir.
SERAP AKSOY CÜRKAN
İnsan. kültür ve sanatla ilgili bir bakanlıkta her şe-
yin daha insancıl, demokratik, hoşgörülü ve zarif ol-
masını bekliyor. Oysa Vecdi Sayar'a yapılan işlem
çok alışıldık bir devlet hoyratlığı ve keyfıliğı izleni-
mini veriyor.
BERAL MAPRA
Bakanlık, Güneydoğu Anadolu'da uluslararası bir
fılm festivali düzenleyecekse, bir sinema enstitüsü
kuracaksa, ya da bu bolgeye çağdaş sanat ve kültür
hizmeti verecek bir merkez kuracaksa, Vecdi Sa-
yar'ın Hakkâri'de göreve başlaması doğaldır. Yok
eğer, bakanlığın böyle bir niyeti yoksa ve Anadolu
kentlerini bir 'cezalandırma' yeri olarak kullanıyor-
sa, bu bakanlığın ne denli sorunlu olduğunu göste-
riyor. Bu acilen çözülmesi gereken bir 'ideolojik' so-
run, bir kültür politikası sorunudur.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BİRKtYE
Bir Gezi Kitabı
Gündüz Mutluay yıllardır, özenle uğraşır durur.
En küçük bir ayrıntıyı, en iyi şekikte değerlendir-
meye çalışır. Bir önceki basımda yapılan yanlışla-
n düzeltir, etrafındakilerin görüşlerini alır, özellikle
deokuriardan, ilgili okurfardan gelen eleştirileri he-
men kaydeder. Bir sonraki basımda düzeltmek için.
Ekin Yayın Merkezi, Gezi '99 (Türkıye Tatil Reh-
beri) adlı kitabın (rehberin) yeni basımını yaptı ge-
çen ay. Kuşe kâğıda basılı, renkli fotoğraflarla be-
zeli, 848 sayfalık, Türkçede "türünün"tek kitabı...
Gezi kitabı, altı yıldır gelişerek, yenilenerek ve ye-
ni yerler eklenerek yayımlanıyor. Fotcjğrafları da
yenileniyor. Yazariarı arasına, özellikle de turizmci-
lerden bölgesel, yerel yazarlar katılıyor. Gezi kita-
bıyla tatile çıkan okurtardan da bilgiter, notlar ek-
leniyor.
Gezi'nin amacı tam bir "rehberkitap"olmak. Ta-
tile gidilecek yerin seçiminden seçilen yere ulaşı-
ma, tatil boyunca çevrede gezilip görülebilecek
yerlere kadar okurun başka bir kaynağa ihtiyaç
duymadan tatilini planlamasını ve uygulamasını
saglayacak bir rehber olma özelliğini taşıyor.
Bu rehber kitapta, popüler tatil merkezleriyle il-
gili bilgiler her yıl yenilenirken, az bilinen "atterna-
tifyöreler" de ekleniyor. Kendi aracıyla geziye çı-
kanlara izleyecekleri yol ve yol boyunca çevrele-
rinde görebilecekleri yerler öneriliyor, tanıtılıyor.
Gezi '99-Türkiye Tatil Rehberi, ülkemizin gene-
lini kapsıyor. Bölgelerin, yöreterin özellikleri, kalına-
cak yerler, görülebilecek yerler, tatili en iyi şekilde
geçirme biçimlen', yörenin tarihi ve özellikle de ören
yerleri, aynntılara önem veren ve bilgi aktanmını içe-
ren yalın bir anlatımla kaleme alınmış.
Bölgelerimizi kapsayan bölümlerin yanı sıra, ki-
tapta, öyküsünün ve güzergâhının anlatıldığı, "Ma-
vi Yolculuk"; doğa yürüyüşleri, dağcılık, dalış kurs-
lan, kaplıca turizmi gibi altbaşlıklan olan, "Aktif Tu-
rizm " ve geziye çıkanlara büyük bir kolaylık sağla-
yan, acentelerin bulunduğu "Rehber Bölümü" ad-
lı bölümler de yer alıyor.
Ekin Yazın Merkezi, daha önceki yıllarda Gezi ki-
tabıyla birlikte, onun eki olarak, aynı özenli basım-
la hazırlanmış iki kitap daha veriyordu: Türkiye'nin
Bütün Otelleri ve Türkiye 'nin Antik Kentteri. Bu yıl,
bu iki kitap ek olarak değil, ayn ayrı, bağımsız ki-
taplar olarak satışa sunulmuş.
Türkiye'nin Bütün Otelteri, geziye çıkanlar, tatile
gidenler için iyi bir rehber özelliğini taşıyor...
Türkiye'nin Antik Kentleri ise, yine, konusunda
Türkçede yayımlanan tek kitap. Kitapta, metinleri
arkeolog ve rehber Şükrü Tül yazmış; Haluk Özöz-
lü, Nezih Başgeten ve Şükrü Tül'ün fotoğraflan kul-
lanılmış.
Kitapta 200 antik kent tanrtılıyor; kolayca nasıl
ulaşılacağı krokilerle tarif ediliyor ve kültürel tarihi
yer alıyor. ören yerlerınin bugünkü durumunun
gösterilmesine özen gösterilmiş; birçok antik ken-
tin fotoğrafı yeniden çekilmiş. Aynca ilgili okurlar
için, yararlanılacak bir kaynak kitap listesi ile bir-
likte bir "mini" sözlük de yer alıyor Türkiye'nin An-
tik Kentleri'nde...
Gündüz Mutluay, bu kitaptenn yayın koordina-
törü ve okura yararlı bir editörlük yapıyor. Yine de
bir küçük eleştirimizi söylemeden geçemeyece-
ğiz-
Bundan birkaç yıl önce Gezi kitabında, edebiya-
tımızın önde gelen otuz yazannın, çeşitli yörelerle
ilgili, tadınadoyulamayan "gezi" ve "deneme"ya-
zılan vardı. Bu yazılar yalnızca bir yıl yayımlandı. Da-
ha sonraki yıllarda Gezi kitabında yer almadı. Oy-
saki bu tür yazılar, Gezi'ye bir başka tat katıyordu.
Belki Ekin Yayın Merkezi yöneticileri, önümüzde-
ki yıllarda yine böylesine bir bölümü, yazılan Ge-
zi'nin içine katarlar.
Bence Gezi '99, tatile çıkan, hatta çıkmayan her-
kesin edinmesi gereken bir rehber kitap. Yazımı-
zın sonunda, kitapta yer alan, felsefe tarihinin en
büyük filozoflarından Aristoteles'in üç yıl kalıp
ders verdiği Assos ile ilgili şu küçük bölümü alın-
tılayalım:
"Kentlehn gürüttüsünden kaçıp birkaç gün ba-
şını dinlemek isteyenler, yeni birsevdaya tutulan-
lar (veya eski sevdalannı her gün yeniymiş gibi ya-
şayanlar) yılın her mevsiminde bu küçük koya gi-
debilirler. Yaz günlerinin güzelliği ayndır, ama kı-
şın geçirilecek birkaç gün de unutulrnaz anlar bı-
rakır."
dağlarca
Fanl Hüsnü Dağlarca'nm bütün
yapıUarından üç kitap
• Küitür Servisi - Fazıl Hüsnü
Dağlarca'nm bütün yapıtlannı
içeren diziden üç yeni kitap
daha buluşuyor okurlarla.
Doğan Kitap tarafindan
yayımlanan kitaplardan ilki
''tlk Yapıtla 50 Yıl Sonraküer.'
Kitap, Dağlarca'nın ilk yapıü
olan 'Havaya Çizilen Dünya'
ile 'Akşamcı', 'Dişiboy',
Toprak Altındaki Ses' ve
'Sayılarda' ohnak üzere beş
bölümü içeriyor. Dizinin bir diğer kitabı ise 'Nötron
Bombası'. Dağlarca'mn çağın sömürgelerine karşı
tepkisini dile getirdiğı kitap dört bölümden oluşuyor.
'Çıplak'ta sevgiyi somutiarken, onun çirkin
olmadığını soyutlamalarla anlatıyor. 'Uzun Ikindi'de
yitirdiği dostlannı. o son namazdan sonraki büyük
sessizlikte anlatıyor.'Yunus Emre Olmak'ta ise
Türkçenin en büyük ozanma duyduğu sevgiyi. saygıyı
dile getiriyor Dağlarca. Dağlarca'mn bir diğer yapıtı
'Çukurova Koçaklaması'nda ise Anadolu insanını
kutsayan beş ayrı kitabı içeriyor. Sömürüye karşı
yiğitçe direnen Çukurova halkı, Çiğiltepe saldınsını
zamanında gerçekleştiremediği için camna kıyan
Albay Reşat'ın destanı, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra
tstanbul'un özgürlüğüne kavuşmasınm öyküsü,
Erzurumlu bir böceğin yeraltından lzmir'e yürüyüşü
ve sonra Akdeniz'de kurtuluşa ulaşması ve Atatürk'e
adanan şiirler yer alıyor bu kitapta.
VValker Fotoğraf
Yarışması sonuçlandı
• Kültür Seoisi - Johnnie Walker Red Label
tarafindan bu yıl birincisi düzenlenen Johnnie
Walker Action Times Fotoğraf Yanşması sonuçlan
açıklandı. "Doğa, insan, dayanışrria" temalı fotoğraf
yanşmasmda birincilik ve ikinciiik ödülünü Star
gazetesinden Ali Öz, üçüncülüğü ise Atlas
dergisinden Oktar Güloğlu kazandı. Mansiyon
ödüllerine yine Atlas dergisinden Oktar Güloğlu,
Skylife'tan Çetin Korkmaz ve Show Basm'dan
Gökhan Özaçıkgöz'ün eserleri değer bulundu.
Yanşmaya katılan eserlerden oluşan sergi 12-31
Ağustos tarihleri arasında lFSAK'ta gezilebilir.