Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyetcom.tr 15
Goran Bregoviç, renkli, çokuluslu orkestrasıyla bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda
Balkaıılar\laıı tanıdık bfleşimler
CUMHURCANBAZOĞLU
Açıkhava'nm bugün ve yann-
ki programında renkli. çokulus-
lu orkestrasıyla sahneye çıkacak
olan 'yabancı' bir isim var: Go-
ran Bregoviç. Ona yabancı de-
mek aslında zor; çûnkü müziğiy-
le, kühürüyle, davranışlanyla. po-
pülaritesiyle bize yakm olan, bi-
zim pop yıldızlan kadar ilgi gö-
ren biri Bregoviç.
Elindeki kartlan çok güçlü; her
yerde müthiş yeni beste sıkıntısı
çekılirken tarn bir laboratuvar
olan Balkanlar ve Akdeniz'de mü-
zik adına ne varsa toparlayıp ge-
tiriyor; aynca kartvizitinde gitar-
cı. besteci, şarkı sözü yazan. dü-
zenlemeci, yapımcı, yayımcı gi-
bi birçok önemli özelliği taşıyor.
Yüzyıllarca çeşitli göçler ya da sü-
rekli gezen Çingeneler aracılı-
ğıyla büyük coğrafyaya dağılmış
tınılan kullanarak insanlan ko-
laylıkla etkilemeyi beceriyor.
195O'de Saraybosna'da Hırvat
baba, Sırp anneden doğmuş Go-
ran'ın kansı ise Müslüman, yani
tipik bireski Yugoslavyalı. Kan-
şık bir müzik yumağınm içinde
büyümüş yetenekli müzik ada-
mı.
Profesyonel müzik yaşamma
15 yaşında kurduğu rock'n'roll
grubuyla başlamış ve kendi de-
yişiyle Tito'nun ülkesinde Mars
Tarihi doçenti olmamak ıçin üni-
versitedeki sosyoloji ve felsefe
eğitimini son dersi vermeyerek
bırakmış.
Liderliğini yaptığı Beyaz Dûğ-
me (White Button) rock grubuy-
la ülke içinde tanındı ve yıldız
oldu. Onlann 'Yugorock'ı ernik
tatlar da içeriyordu ve bu kulvar-
dan halk müziğine geçmesı zor ol-
mamıştı.
Doksanlann başında eski mü-
zisyen olan dostu genç yönetmen
Enür Kusturica, çekeceği üçün-
cü filmi Çingeneler Zamanı
(1989) için ondan müzik yazma-
smı istedi ve bu yolla tamamıyla
ernik müziğin içine girdı. KJsa
süre sonra. yine Kusturica film-
leri Arizona Dream ve Underg-
round'a yazdığı müziklerle önce
Avrupa'ya, ardından Amerika'ya
açıldı Bregoviç.
Ülkesinde savaş çıkınca 1992'de
Fransa'ya yerleşmiş ve burada
müzikleryazmayabaşlamıştı. Bir
dahaancak 1998"dedönebildi Sa-
raybosna'ya.
Film müziklerinden Brego-
viç'in kim olduğunu yakından bi-
liyordubizimmüziksever. Yaptık-
lan hoşa gitmişti: Çok yakından
tanıdığımız Rumeli havalarmı,
yine Osmanlı bandolanyla Bal-
kanlar'a gitmiş trompet ve diğer
nefeslilerle. güçlü ritim sazlany-
la sunuyordu. Bregoviç'te bizim
arabeskçıler gibi ne ararsan var-
dı; Türk, Makedon, Arap ritim-
leriyle zenginleştirilmiş Balkan
havalan, Çingene ezgileri, tan-
golar ve beğendiği her şeyi koyu-
yordu parçalann içine.
Kariyerinde yeni sayfa
Türkiye pazarında bir rekorun
sahibiydi; Arizona Rüyası (1993)
adlı fılmine yazdığı müziklerin al-
bümü Türkiye'de büyük ilgiyle
karşılanmış ve tezgâh altından
korsan satılmasına karşın tüm za-
manlann en fazla talep gören ya-
bancı albümlerinden biri olmuş-
tu.
Bu arada bizim popçulann Bal-
kan müziğine ilgisi artmaya baş-
lamıştı. Bregoviç'in Çingeneler
Zamanı, Arizona Rüyası, KraB-
çe Margot (yön.: Patrice Cheau-
1994) ve Underground albümle-
rindeki parçalar bizim popçular ta-
rafından kapışıldı. Sezen Aksu da
Rumeli soundunun piyasaya iyi-
ce sızdığını, tutulduğunu görün-
ce işin en ustası kimse onunla ça-
lışmayı kararlaştırdı ve Brego-
viç'i fstanbul'a getirdi. Bir anda
Türkiye'deki gazetelerin gözde-
si olmuştu Yugoslav besteci.
1997'de Düğün ve Cenaze Mü-
ziği Orkestrası'yla önce 4. Ulus-
lararası lstanbul Caz Festivali'ne
geldi; ardından Most Production
için Açıkhava'da konsere çıktı.
rlindeki
kartlan çok
güçlü, her yerde
müthiş yeni
beste sıkıntısı
çekilirken tam
laboratuvar olan
Balkanlar ve
Akdeniz'de
müzik adına ne
varsa toparlayıp
getiriyor; aynca
kartvizinde
gitarcı, besteci,
şarkı sözü
yazan,
düzenlemeci,
yapımcı,
yayımcı gibi
birçok önemli
özelliği taşıyor.
Sahnede ışık oyunlan; şovlar, ar-
kaya bir perde koyup görüntüler
izlettirme gibi taktikler yoktu
programda. Çıkıyorlar, insanlan
doyurana kadarçaldıktan sonra gi-
diyorlardı.
Sezen Aksu'yla yaptığı Düğün
ve Cenaze albümünden sonra po-
pülaritesi daha da arttı bu taraf-
larda. Yapıtla Aksu beklediği il-
giyi bulamadı ama Bregoviç'in
Türyiye pazannda eksik bütün
albümleri tamamlandı. Bu arada
Yunan George Dalaras'la ortak
albümü ve bir de bestof'u katıl-
dı plakçıdaki Goran Bregoviç kö-
şesine.
Geçen yıl Bregoviç'in kariye-
rinde yeni bir sayfa açıldı. Avru-
pa'da tam bir megastar olma yo-
lunda ilerliyor ünlü besteci. Bir-
çok ülkeyi geziyor. konserler ve-
riyor, film ve reklam müziği tek-
lifleri alıyor.
Söyleşilerde Kusturica ile 'kan-
kardeş' olduğunu, o günleri Fran-
sa'da yaşamasına karşın Saray-
bosna katliamında insanlann ya-
şadıklannı ve de ürettiği müziği
anlatıyor, MTV'de gözükemeyen
birinin varlığını duyuramadığı bir
düzene konserlerle karşı çıktığı-
nı söylüyor.
Kusturica'run iddialan
Bugün çevresinde müzikolog-
lar, bilgisayan ustaca kullanan
stüdyo adamlan, iyi müzisyenler
var ama Emir Kusturica yok. Fe-
derico FeDini - Nino Rota. Peter
Greenavvay - \Ikhael Nyman,Ser-
90 Leooe- E nnioManicone dost-
luguna benzetilen Kustunca - Bre-
goviç ikilisinin dostluğu neden
son Kusturica filmi Ak Kedi Ka-
ra Kedi'de bittiğini soranlara ya-
nıtı da şöyle: 'YıHardır Emir ay-
m görüntü yönetmeni, montaj-
ayta ve benimie çalışıyordu. Yeni
film için farkfa isimkr seçti. Değiş-
tirmek berzaman sağhkh bir ka-
rardırf
Oysa işin aslı bu kadar basit
değil; Kusturica yıllardır kendi-
sinin araştınp getirdiği halk ez-
gilerini emanet ettiği Bregoviç'in
bunlan düzenledikten sonra im-
zasını atarak albümlerde topla-
masmı dürüst bulmayarak ortak-
lığı bitirmişti.
Kusturica'nın iddialan çok ağır,
kanıtı da kendisine düşer, ama bu
konuda Bregoviç'in bir, iki bel-
geli sabıkası da yok değil. örne-
ğin, Poly Gram şirketi bir süre
Arizona Dream albümünün yeni
baskılanru yapamadı. Nedeni de,
iki Korsikalı bestecinin, yapıtla-
nnı albümde izınsiz kullandığı
için Bregoviç aleyhine açtığı da-
vaydı.
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç ile Halk Dansları Topluluğu üzerine
Dansla yerelden evrensele AnadoluKûltür Servisi - Geçen haziran ayın-
da Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde,
Halk Danslan Topluluğu'nun ve aynı üni-
versitenin Gençlik Orkestrası ile Çok-
sesli Gençlik Korosu'nun katılımlany-
la Yerelden Evrensele Anadolu başlıklı
bir program sunuldu. Ülkemizde, alarun-
da bir "flk" niteliğini taşıyan bu prog-
ramla ilgıli olarak, Anadolu Üniversi-
tesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç la ko-
nuştuk.
- Sayın Rektör, programın aynntıla-
nna geçmeden önce, üniversitenizin. bu-
güne kadar uluslararası başanlara da im-
za atüğuıı büdiğimiz Halk Danslan Top-
luluğu hakkında biraz bilgi verir misi-
niz?
ENGtN ATAÇ-Aslında Anadolu'nun
ortasında yer alan üniversitemiz, Ana-
dolu'nun dört bir yanından gelen ve her
biri kendi yörelennin folklor zenginli-
ğini de taşıyan renkli öğrenci mozaiğı
ile zaten halk danslan bağlamında do-
ğal bir doku oluşturmakta. Üniversite-
mizin Halk Danslan Topluluğu, 1980 yı-
lında, Halkbilim Araştırmalan Merke-
zi Halk Danslan Uygulama Birimi'nce
oluşturuldu. Kuruluşundan günümüze
kadar üç yüzün üzerinde gösteri ger-
çekleştiren topluluk, 1980-1986 yıllan
arasındakonulusunuşlaraağırlıkverdi.
Halkbilim öğelerini izleyiciye doğal
çevre düzeni içerisinde yansıtma, dün-
le bugünü kaynaştırma düşüncelerin-
den yola çıkarak 'Düğün DemekHepBir
Örnek'. 'Gel Gözüm Gör AnadohTytT,
"Dansı Cümlemize". 'Anadolu'da Gele-
• Farklı
gruplan bir
araya getiren
Eskişehir
Anadolu
Üniversitesi
Halk Danslan
Topluluğu,
Çoksesli
Gençlik
Korosu ve
Devlet
Konservatuvan
Gençlik
Orkestrası ile
birlikte bir
program
sundu.
nekte Gelecekte Yaşamak' ve 'ASTU-
pa'da Anadolu' gibi gösterilen sundu.
1986 sonrasında ise topluluk, bir reper-
tuvar anlayışı içerisinde halk danslan-
nı sergileme düşüncesini benimsedi.
Topluluğumuzun repertuvannda bugün
Adıyaman, Eskişehir, Trakya, Trabzon,
Bolu ve Artvin yöresi danslanyla 'Kıs-
kanç' adlı dans gösterisi bulunuyor.
- Büdiğimiz kadanyla bu topluluk,
Hamamın mahremiyetivegtd
Ali Akay,c
Giz ve Açıklık' ve 'Sanat ve Modalar' başlıklı sergilerin küratörlüğünü üstleniyor
Kültür Servisi - Urart Sanat Galensi
30 Eylülde: Behiç Ak, EmreZeytinoğJu.
Müşerref Z«\tinoğlu. Suz>' Hugh Levy.
Hüseyin Bahri Alptekin. Esat Tekand,
Ahmet Elhan. MehmetNazun ve Hakan
Onur'un katılacağı bir sergıye ev sahip-
liği yapacak. 'Sanat ve Modalar' başlık-
lı serginin küratörlüğünü Ali Akay üstle-
niyor.
Sergi, sanatın dönemlerine göre deği-
şen modalann modernlikle olan ilişkisi-
ni sorguluyor. Ali Akay'ın Baudelaire'in
modern olanın moda ile alakasmı kurdu-
ğu metinlerinden yola çıkarak oluştur-
duğu sergi 30 Eylül'de açılacak. 'Sanat
ve Modalan' modem sanatlann gelişi-
mindeki 'yenhijapma. mutlak'ı,^rcek-
leştirilmeyeni gerçekleştirmek' arzusunu
ortaya koyarak, aslında bunun kapitalize
edilen yaşamımızla ilgili olduğunu ve
dönemlere göre sanatçılann, modalardan
nasıl etkilenerek modern sanata baktık-
lannı göstermek amacını güdüyor.
Ali Akay'ın, bütün bir modernite sürecini ortaya koy-
makla yükümlü bir sergi olarak nitelendiği proje, Baude-
laire'in, 'modern olan aslında moda olandır' sözünü de
kapsıyor." Baudelaire'in metninde moda, kendi başına ye-
niliği olduğu kadar eskiliği de içinde saklavıp yeniden or-
ta>a çıkarma>1 gerektiren bir kavram olarak ele aluuyor.
Baudelaire böyle bir ilişki kurarken karikatüristler lis-
Seza Paker'in sergisi Akademi İstanbul binasının içindeki hamamda gerçekkşecek.
tesi de çıkanyor ve hızh çiziın meselesini devreye soku-
yor." Sanat ve Modalan başlıklı sergi bu yüzden güncel
ve moda olanı karikatürlerinde çok net bir biçimde yan-
sıtan birkarikatürist BehiçAk'ın yapıtlannı da içerecek.
Modemitenin eskiyi saklaması, yeniyi çıkarması, yeni-
yi çıkanrken hep eskinin de birlikte gelmesi serginin bir
diğer 'mesetesi'... Bu meseleler ortaya konurken Türk sa-
nat tarihinin de yansımalan olacak 'Sanatve
Modalan'nda. Baudelaire ile birlikte şiirin
de yer alacağı sergide 19. yüzyıldan başla-
yıp bugüne bakılacak.
Ali Akay"ın küratörlüğünü yaptığı bir di-
ğer sergi ise Akademi lstanbul 'un binasının
içinde bir tesadüf eseri ortaya çıkan hamam
üzerine temelleniyor. Fransa'da yaşayan ve
Türkiye'de ilk kez yapıtı sergilenecek olan
Seza Paker' in çalışmasının yer alacağı ve 16
Eylül'de açılacak olan sergi bu hamamda
gerçekleşecek. Akademi lstanbul binasının
eski sahibinin gizlediği ve daha sonra yeni
sahibi tarafından yeniden gün ışığına çıka-
nlan mekân, hamamın kubbesinin ve damı-
nın bütünlüğünden oluşuyor. Bu anlamda
hem mekânm gizliliği hem de hamamın mah-
remiyeti ortaya konulurken, şeffaf duvarlar
yapının açıklığını gösteriyor. Hamamın in-
sanlann en gizli ve mahrem yerlerini ortaya
döktükleri, açtıklan, cinselliği çağnştıran,
Oryantalistlerin kafalanndaki hayal gücü-
nü dolduran bir yer olması, bizi, gizi ve açık-
lığı bu sergiyle birlikte ele almaya doğru sürükleyecek.
Hamamı, özellikle kadmlann kendilerini en rahat his-
settiklen yer olarak tanımlayan Ali Akay, bu yapılann
çıplaklığı, eğlenceyi, gizlerin açığa vurulduğu, sırlann
paylaşıldığı bir yeri simgelemesüıin yanı sıra kapalılığı
ve mahremiyeti de en çok vurgulayan yapılar olduğu gö-
rüşünde.
yurtdışında da yoğun etkinKkfcrde bu-
lundu»
ENGtN ATAÇ - E vet. Ülkemizi tanıt-
manın en etkili yollanndan birinin kül-
türümüzün başlıca öğelerini gösterebil-
mek olduğu inancıyla Halk Danslan
Topluluğumuz bugüne kadar Avustur-
ya, Almanya, Kanada, Italya, Yugos-
lavya, Hollanda. Fransa, Belçika, Ma-
caristan, Meksika, Ingiltere, ABD ve
Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nde
uluslararası festivallere katıldı. Yurtdı-
şındayüz ellinin üzerinde gösteride yak-
laşık yüz bin izleyiciye ulaştı. Bu arada
çeşitli ülkelerdeki televizyon kunıluşla-
n aracılığıyla gösteri görüntûleri milyon-
larca izleyiciye sergilendi.
- Biraz da, geçen haziran avında Es-
kişehir'de sergilenen 'Yerelden Evrense-
le Anadolu' başhkk dûzenlemeden söz
eder misiniz?
ENGİN ATAÇ - Bu program, Halk
Danslan Topluluğumuz ile, yine üni-
versitemizin Devlet Konservatuvan 'nın
ortak çalışmalanyla gerçekleştirildi.
Uzun bir çalışma süreci boyunca, halk
danslanmızın özgün müzikleri, konser-
vatuvanmız öğretim elemanlanndan Sa-
mi Hatipoğlu tarafindan orkestra için
uyarlandı. Gülsevin Doğanay yöneti-
mindeki Çoksesli Gençlik Koromuz,
halk danslanna ait türküleri seslendir-
di. Halen çahşmalannı
~~~^~ Moskova Çaykovski Dev-
let Konservatuvan Orkest-
ra Şefliği Bölümü'nde sür-
düren öğretim görevlimiz
Burak Tûzün'ün yönetı-
mindeki Devlet Konserva-
tuvan Gençlik Orkestrası,
geleneksel halk müziği çal-
gılannı kullanan ekiple bir-
likte çok titiz ve uyumlu
bir çalışma gerçekleştirdi.
Halk Danslan Genel Sanat
Yönetmeni Sadettin Sön-
mezoğlu da farklı gruplan
bir araya getirip halk dans-
lannı sahnede bir dantel gi-
bi işleyince. 'Yerelden Ev-
rensele Anadolu' tamam-
lanmış oldu. Programa kır-
kı aşkın dansçı katıldı...
-Geçen yıl, üniversitenin
kırkıncı kuruluş yıldönü-
münde de yapt^ınız gibi,
Anadolu Üniversitesi bağ-
bmındaevTenseüiğicoksık
vurguluyorsunuz. Bunun
nedenini biraz açıklar nıı-
sımz?
ENGİN ATAÇ - Bir de-
fa 'üniversite', evrenselli-
ği kendiliğinden içeren bir
kurum. Aynca yüzyıllar bo-
yunca çok değişik uygarhk-
ların beşıği olmuş bir yöre-
nin adını taşıyan Anadolu
Üniversitesi'nin evrenselli-
ğe özel bir önem vermesi,
üniversite adına doğal bir
misyon değil midir?
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bîr Attilâ İlhan Klasiği...
Ali Kırca, "S/yaser Meydanı "nın sezonunu bu
programın ciddryetine yaktşır bir biçimde kapatt; son
programda Attilâ ilhan'ı konuk etti. Ve onunla Tür-
kiye'nin gerçek anlamda önem taşıyan hemen bü-
tün gündem maddeleri arasında belki kısa, ama çok
yoğun ve aydınlatıcı bir gezinti yaptı.
Her okurunun ve her izleyicisinin elbet kendine gö-
re bir Attilâ İlhan'ı vardır. Bendeki Attilâ llhan'ın en
önemsediğim yanı ise, onun artık bitmekte olan yüz-
yılımızda -yine bana göre- bu ülkenin yetiştirebildiği
birkaç düşünce adamı'ndan birisi olmasıdır. Bu ya-
nını öne çıkarmam, Attilâ llhan'ın şair ve yazar kim-
liğini daha geride tuttuğum anlamında yorumlanma-
maiı. Çünkü yine kişisel kanıma göre, eğer düşünür
yanı böytesine engin bir Attilâ İlhan olmasaydı, bildi-
ğimiz çizgisindeki bir şair ve yazar Attilâ İlhan da ol-
mazdı.
Ali Kırca, Attilâ llhan'a yönelteceği sorulan Türki-
ye'nin en azından üzerinde durulmayan, oysa ger-
çekte belki de her şeyden çok önemsenmesi gere-
ken sorunlanndan yola çıkarak ve büyük bir özenle
hazırlamıştı. Türkçe'nin günümüzdeki durumu, Türk
aydını, Türkiye'de eğitim anlayışı, yurtseverlik, Mus-
tafa Kemal ve kurduğu cumhuriyetin anlamı, Türk
gençliği bunlardan yalnızca birkaçıydı. Attilâ llhan'ın
bu konulara ilişkin sorulara verdiği yanıtlar, aynı za-
manda gerçek anlamda bir aydın tavnnın nasıl ol-
ması gerektiği ve aydın olmanın ne kadar kapsamlı
bir birikimi gereksindiği bağlamında da ömek oluş-
turacak nitelikteydi. Aşın iddialı gorunmekten kaçı-
nan, ama temel aldığı birikim nedeniyle kendinden
kuşku duymayan bir özgüven; bir sorun üzerinde ka-
fa yorarken, hiçbir aynntıyı olabildiğınce gözden ka-
çırmama ve küçümsememe çabasındaki bir düşün-
me eylemi; herhangi bir yöresel gerçekten kopma ge-
reksinimini duymayan bir evrensellik boyutu; ve ni-
hayet, kimi "meslekten" aydınlanmızın (!) tam tersi-
ne, buralı olmaktan hiç gocunmayan, dünyaya an-
cak buralı olduğunu yadsımadığı ölçüde açılabilece-
ğinin bilincine varmış bir aydın - "Siyaset Meydanı"rm
son programında karşımıza çıkan, işte böyle bir Atil-
lâ İlhan portresiydi...
Bir bilim adamı olmayan Attilâ İlhan, Türk dilinin bu-
günkü durumuna ilişkin saptamalanyla her dılbilim-
cinin dile ne kadar geniş açılardan bakmak zorunda
olduğunu ortaya koydu. örneğin yalnız bizim dilimi-
ze değil, fakat her dile zamanın akışı içersinde ya- -
bancı diye nitelendirilen sözcüklerin girmesinin ka-
çınılmazlığını belirttikten sonra, birdil açısından önem
taşıyan noktanın o dildeki-ister "yerli", ister "yaban-
cı"- bütün sözcükleri doğru, başka deyişle anlam-
lan bilerek kullanmak olduğunu vurguladı. Böylece
de dil olgusu açısından temel bir gerçeği, bir dili kul-
lanarak anlatabilme becerisinin kesinlıkle 0 dilde-
ki yerli ve yabancı sözcük sayısıyla ilintili sayılama-
yacağı gerçeğini gözler önüne serdi.
Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı konusunda Attilâ
İlhan, bu milliyetçiliğin ırk temeline değil, fakat Tür-
kiye Cumhuriyeti sınırian içersinde yaşama ve ken-
dini bu ülkenin insanı sayma temeline dayandığını,
dolayısıyla yalnızca yurtseverlikten kaynaklandığı-
nı önemle vurguladı. Böyle bir milliyetçilik anlayışının
zihinlere tam olarak yerieştınlebılmesi durumunda
hertürlü aynmcılığın kendiliğinden son bulacağı ger-
çeği düşünüldüğü takdirde, Attilâ llhan'ın bu konu-
da söylediklerinin önemi de kendiliğinden anlaşılır.
Attilâ İlhan, yurtseverlik konusunu bugünkü genç-
liğin durumuna ilişkin sorulara yanıt verirken de irde-
ledi. Bugünün Türk gençliğinin karamsaıiığından,
umutsuzluğundan ve ideal eksikliği duymasından
söz edilirken, sevgili Ali Kırca'ya şu unutulmaz yanı-
tı verdi: "Senin sorunu dinlerken, bir an acaba biz-
lergençliğimizde niye böyle değildik diye düşündüm.
Niye böyle değildik, bıliyormusun? Çünkü 0 zaman-
lar Cumhuriyet vardı. Mustafa Kemal, cumhuriyeti o
günün gençliğine böytesine büyük birideal olarak be-
nimsetmeyi başarmıştı..." Attilâ Ilhan'a göre bu cum-
huriyet ideali, o günkü gençliğin bütün etkinliklerine
yön verebilecek güçte bir idealdi. "Umudumuz var-
dı. Herşeyartıkcumhuriyetin kurulduğu buyurt için-
di. Derslerimizdeki başanlanmız bile yurdumuzla il-
giliydi. Bir dersten başanlı olduğumuzda, kendimizi
yurdumuza karşı bir görev yerine getirmiş sayarak
seviniyorduk. Başansız olduğumuzda ise, sankiyur-
dumuza olan bir görevimizi yerine getirmemiş gibi
üzülüyorduk..."
Attilâ llhan'ın anlattığı umutlu kuşak, o günkü cum-
huriyet tarihinin yetiştirdiği kuşaktır. Günümüzün -
bilimsel bir incelemeye göre- yüzde sekseni ülkesi-
nin geleceğini karanlık gören, bu karanlık gören yüz-
denin sekseninin ise kendi geleceğini aydınlık gör-
düğü gençlik. yani geleceği karanlık bir ülkede ken-
di geleceğinin aydınlık olabileceğine ınanan genç-
lik ise, kendilerine hâlâ "Atatürkçü" demekten hıç utan-
mayanların biçimlendirdiklen cumhuriyet sonra-
sı'nın ürünüdür!
Attilâ llhan'ın andığım programı, bugünün Türkiye-
si'nde kasetlerinin bütün orta ve yükseköğretim ku-
rumlannda öğrencilere gösterilmesini ve onlarla bir-
likte üzerinde tartışılmasını gerekli kılacak ölçüde
önemli bir programdır...
e-posta: ahmetcemalusuperonline.com
acem20(a hotmail.com
Clermont Ferrand 12.
Uluslararası Kısa Film Festivali
• Kültür Servisi -12. Uluslararası Clermont Ferrand
Kısa Film Festivali 4-12 Şubat 2000 tarihleri arasında
gerçekleşecek. Fransız Kültür ve Iletişim
bakanlıklannın desteği, Auvergne Bölge Konseyi, Puy
de Dome Genel Konseyi, Cinematografı Merkezi ve
Avnıpa BirliğTnin yardımlanyla düzenlenen festival .
kapsamında bir kısa film yanşması düzenlenecek. !
Yanşmaya katılacak olanlann 35 ya da 16 mm'lik,
kırk dakikayı geçmeyen filmleriyle 20 Ekim 1999
tarihine kadar festival komitesine başvurmalan
gerekiyor. Fihnle birlikte, orijinal diyaloglann ve
Fransızca ya da Ingilizce çevirilerinin de gönderilmesi
v
isteniyor. 15 Aralık'ta açıklanacak olan sonuçlar, n
tnternet üzerinden de öğrenilebilecek. fıhnleri seçilen ı
yönetmenler festivale davet edilecek. Büyük ödül, jüri ,
özel ödülü ve halk ödülü olmak üzere 3 ayn dalda ...
ödül verilecek yanşmayla ilgili aynntıh bilgi almak },
isteyenler, 33 473 91 65 73 (Clenmont-Ferrand / l
Fransa) numaralı telefonu arayabilirler.
BUGÜN
• BEYOĞLU StNEMASI YAZ ŞENLİĞl'nde
Avrupa adlı film gösteriliyor. (251 32 40)
• RUMELMSARI KONSERLERİ'nde Sebnem
Ferah yer alıyor. (287 84 81)
• HARBfYE AÇIKHAVA TİYATROSU'nda
Goran Bregoviç'in konseri izlenebilir.