20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Boğazlar'dan güvenli geçiş için öngörülen kulelerin inşa edilecek yerleri belirlendi Radar sisteınmde ihale yanşıCENGİZ \TLDIRIM tstanbul ve Çanakkale Boğazlan'nda güvenli geçiş için radar sistemleri ku- rularak petrol taşımacılığı için kıhf ha- zırlanıyor. tstanbul 3 ve 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulla- n "doğal ve mimari dokusu yasalaria kesin koruma altına ahnmış ve bu ne- denle inşaat > asağı da getirilmiş olan Bo- ğazlar'da SİT alanı öngörünüm bölge- sinde yasal gerekçeler açısından" radar kulelennı "kabul edilemez" bulurken, radar kulelerinin ihalesi için dev firma- lar birbirleriyle yanşıyor. Kamuoyunun ve çevTecilerin "Boğaz petrol yolu olamaz" içerikli, birçok kez gerçekleştirdikleri protesto eylemleri- ne karşın; lstanbul Boğazı'nın 7 ayn yerine radar kulelerinin kurulması, Bo- ğaziçi'nden tanker geçişini meşru ve devamlı kılacak girişim olarak değer- lendiriliyor. Dev kulelerin herbiri, üze- rine kurulacak radar sistemi ile birlikte devlete 4 milyon dolara pazarlanacak. Kuleler 30 metre yüksekliğinde inşa edilecek. Radar kulelerinin inşa edil- mesi için belirlenen yerler ve konumla- n şöyle: Üsküdar: Kıyıda Şemsipaşa Ca- mii'nin yanı. Aynı zamanda tüp ge- çit/metro yeraltı istasyonunun yeri. Kandilli: Birinci derecede tarihi Edip Efendi Yalısı bahçesi. Kanlıca: Kanlıca ıskelesinin yanı. Beykoz: Boğaza bakan Beykoz korusu. Istinye: Müşir Fuat Paşa Yalısı'nın yanına (Merkez Kontrol Binası) Garipçe (Sanyer): Tarihi evlerin önündeki kıyı kuşağına. Rumelikavagı: Ormanlık yamaca. Toplam 7 ayn yere kurulması öngö- rülen 30 metre yüksekliğindeki radar kuleleri ile güvenli geçiş amaçlamyor. tstanbul 3 Numaralı Koruma Kurulu, tstanbul Boğaziçi'nde kurulmak iste- nen radar kuleleri ve tesislerine ılişkin Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlı- ğı 'nın başvurusu üzerine aldığı kararda; "ulusal ve evrensel ölçekte korunması gerekü bir dünya mirası niteliğindeki Boğaziçi'nin petrol tankerlerine geçiş yolu olamayacağınr vurguluyor. Kurul karannda, Türkiye Cumhuriyeti hükü- metlerinin de bu sorunu çözmek üzere Hazar ve Kafkas petrollerinin Akde- niz'e boru hattıyla taşınması yönünde sürekli ve ciddi görüşmeler ve hazırlık- lar içinde olduğu anımsatılarak, Boğa- ziçi'nden tanker geçişini durdurma sü- recini olumsuz yönde etkileyecek ve ge- ciktirecek girişimlerin kurul tarafindan sakıncalı bulundugu anlatılıyor. Boğazlar'a kurulması öngörülen, an- cak üç kez iptal edilen "Gemi Trafık Yönetim ve Bilgi Sistemi" için yapım ihalesine Hollanda, ABD, Fransa, Al- manya'nın dev firmalan kanlıyor. Edirne Koruma Kurulu'nun Çanak- kale Boğaz'mdaki SÎT alanında yapıl- mak istenen radar kulelerine onay ver- mesi ise korumacılann tepkısine neden oldu. Çanakkale Boğazı'nda kule dikil- mesi planlanan yerlerin birinci derece arkeolojik StT olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Edirne Koruma Kurulu'nun buna onay vermesinin 2863 sayılı koru- ma yasasına ve koruma yüksek kurul il- ke kararlanna da aykın olduğunu belirt- tiler. Son 50 yılda 292 kaza olduMarmara Denizi ve Boğazlar'da son 50 yıl- da 292 kaza meydana geldi. Bu kazalardan 40 kadan. çok sayıda yurttaşın ölümüne neden olan büyûk kaza olarak nitelendirildi. Son 50 yılda Marmara Denizi, tstanbul ve Çanakkale boğazlannda meydana gelen önem- li deniz kazalan şöyle: - 14 Aralık 1960: Yugoslav tankeri Zoranic ile Yunan tanken World Harmony Boğaz'da çarpıştı, 20 kişi öldü. - 15 Eylül 1964: Norveç bandıralı Norhom adlı gemi, batık durumdaki Zoranic tankerine çarptı. Binlerce ton akaryakıt denize yayıldı. - 1 Mart 1966: Sovyet bandıralı Lutsk ve Kransky çarpıştı. Binlerce ton petrol denize yayıldı. - 3 Temmuz 1966: Yeni Galatasaray motoru kereste yüklü Aksaray motoru ile çarpıştı, 13 kişi öldü. -18 Kasım 1966: Rumen Ploesti gemisi Be- reket yolcu motorunu batırdı, 8 kişi öldü. -1 Temmuz 1970: ltalyan bandıralı Ancona kıyıya çarptı, bir bina çöktü ve 5 kişi öldü. - 21 Nisan 1979: Rumen bandıralı Karpat ile Türk Kefeli gemisi çarpıştı, 5 kişi öldü. - 15 Kasım 1979: Yunan tankeri Evriali ile Rumen bandıralı Independenta tankeri Hay- darpaşa açıklannda çarpıştı. tnfılak eden Inde- pendenta tankerinde 43 kişi öldü. - 2 Nısan 1980: Yunan ve Sovyet bandıralı iki tankerin çarpışmasında iki kişi öldü. Öğretmenler Yüksekliği30m. olan kulenin ma/ıyetı 3.5 milyon dolar, radar ise 500 bin dolar Koruma kurulu ne diyor?- 24 Eylül 1985 Meltem hücumboru ile Sovyet savaş ge- misi çarpışt Meltem battı ve 5 denizcimiz şehit oldu. - 29 Ekim 1988: Malta bandıralı tanker, Ga- ziantep tankeriyle çarpıştı. Bin ton amonyak Marmara'ya yayrldı. - 14 Kasım 1991: Lübnan bandıralı koyun yüklü Rabunion 18, Filipin bandırah Madon- na Lili'yle çarpıştı. Rabunion, 22 bin koyunla Boğaz'ın en dar yerinde battı. - 14 Mart 1994: Nasia adh Rum bandıralı tanker. Sea Broker adlı şileple Anadolu Kava- ğı açıklannda çarpıştı 27 kişi öldü. Lodosun çıkmasıyla lstanbul büyük bir felaketten kur- tuldu. -13 Şubat 1997: Tuzla'da Gemsan adlı özel bir şirkete ait tersanede bakıma alınan Türki- ye'nin en büyük gemisi TPAO tankerinde kay- nak yapılırken meydana gelen yangında 2 it- faiyecı öldü. değerlendirmesinde; "ulusal ve evrensel öiçekte korun- ması gerekli bir dünya mirası niteliğindeki Boğaziçi'nin petrol tankerlerine geçiş yolu olamayacağmT anımsat- h. Kurulun bu konudaki 17 Mart 1994 tarih ve 6466 sa- yılı karannda özetle şunlar vurgulanıyor: "Türkiye Cumhuriyeti hükümetieriııin de bu sorunu çözmek üzere Hazar ve Kafkas petrollerinin Akdeniz'e boru hatnj la taşınması yönünde sürekli ve ciddi görüş- meler ve hazırtıklar içinde olmasının dikkate ahnması gerekir. Bu nedenle Boğaziçi'nden tanker geçişini meş- ru ve devamh kılacak girişimlerin yukardaki temel ko- ruma ilkesiyle çeüşen yönü irdelenmelidir. Kültür Ba- kanhğt Kültür veTabiatVarlıklannı KorumaGenel Mü- dürlüğü'nün Kuruhımuzayazdıgı 16.4.1994günve 1095 sayıh Bakanhk jjöruşü \ aasında da Türkiye'nin de im- J l toJ¥?İV&i zası bulunan uluslararas koruma ve kültür sözleşmele- rine göre Boğaziçi'nin petrol tankerlerine karşı korun- masıyönündetüm ülkelerin de sorumluluğunun bulun- dugu vurgulanmıştır. Bakanhk yazKindaki avnnüh bfl- gi vedeğertendirmeler ışığında da Boğaziçi'nden tanker geçişini durdurma sürecini olumsuz yönde etküevecek ve geciktirecek girişimleri kurulumuzca sakuıcalı bu- lunmaktadır. Kurula sunulan fotoğraflar üzerindeki si- luet betgeleri incelendiğinde de her biri yaklaşık 30 met- reyüksekh'kteki kulelerin ve teknikservis binalannın do- ğal ve mimari dokusu yasalaria kesin koruma aluna ahnmış ve bu nedenle yeni inşaat da getirilmiş Boğaziçi SİT alanı öngörünüm belgesinde koruma ilkeleri ve ya- sal gerekçeler açısından da kabul edilmesi mümkün de- ğüdir. Son yıllarda gkkrek artan deniz kazalan da göz önüne ahnarak Boğaziçi'nden tanker geçişinin alterna- tif boru hatü projelerinin devreye girmesiyle tümüyle en- geUenmesine kadar geçecek süre içinde kaza riskini azai- üa ve güvenli geçişi sağlayıa önlenüer Boğaziçi dokusu- na zarar vermeyecek ve tanker geçişini sürekli kümaya- cak geçici yöntetnlerle ahnması daha doğrudur. Dolavv sıyla bu tür yüksek ve büyük kule ve bina yapdaşması gerektirmeyen üeriteknotojik sistemkr araşonlmah, kı- lavuz kaptan kuDanunı düzenli ve zorunlu ounalıdır. Kurulumuzun bu doğrultudaki görüşü Kültür Ba- kanhğı tarafindan ilgüi ulusal kuruluşlaria birlikte UNESCO, ICOMOS, LTVEP ve UIA gibi uluslararası kurumlara. 163.1994 tarih ve 1095 sayılı Kültür ve Ta- biat Varhklan Koruma Genel Müdüriüğü yazısındaki değeriendirmelerle birlikte bir kez daha Uetilmesine kararverildi." Atanuıkır eski sistemle yapûacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu. Devlet Memurian Sınavı'nın yapıldığı dönemde öğretım yılının başlamış olacağmı belirterek, öğretmen atamalannın eski sisteme göre önceden yapılmasını istedi. Milli Eğitim Bakanhğı yetkilileri, konuya Bakanlar Kurulu'nun olumlu yaklaştrğını ve bu yönde çıkacak karan beklediklerini kaydettiler. Bakanlar Kurulu'ndan onay çıkmasmm ardından 35 bin öğretmenin ataması eski sisteme göre bilgisayar kurasıyla yapûacak. llköğretim ve orta dereceli okullar 13 Eylül Pazartesi günü açılacak, Devlet Memurian Sınavı ise 17 Ekim 1999 tarihinde yapûacak. Uluslararası firmalann aynı ilaçlan yerli üretime göre iki kat pahalı sattıklan belirlendi 4 Ilaç tekefleri halkı kanchrıyor' Gazi Paşa'ya saygısızhk sürüyor Atatürk,27Ağustosl925'teKastamonu'da,eundekişapka- sını göstererek. "Efendüerî Buna şemsiperli serpuş derVerî.." demiş ve Şapka Devrimi'ni ilan ermişti tşte o dev rinıin ilan edfldiği Turkocağı binası, şu an ayakta kalma çabası içinde, ne kadar direneceği de meçhul. Çürümeye terk edilmiş ve yıktlmak üzere. Kastamonu Valisi ve tnebolu Bekdiye Baş- kanı'nın binayı kurtarmak için yapoklan girişnnlerden ne yazık ki bugüne dek sonuç alinamamış. 1992'dc KüMr B&- kanbgı" na devredilen ve kürrür merkezi olması için çauşma- lar başlatüan binava, odenek yokluğu nedeniv le 1998 yüına dek çhi bile çakılamanuş. Bina daha sonra beiediyeye dev- redilmiş ve onanm işj de Milli Sarav lar Daire Başkanhğı'na verümiş. Ancak ne betediye ne de Vlilli Sarav lar binaya ge- reken özeni göstermiş. lstanbul HaberSenisi- Uluslararası ilaç tekellerinın yerli üretime oranla aynı ilaç- lan iki katma varan farklarla daha pahalı sattıklan belirtildi. Tekellerin şimdi de bü- yük oranda eczacılann kurduğu koopera- tiflerin denetiminde olan ilaç dağıtım ka- nallannı ele geçirmek üzere kooperatifle- re ilaç vermediklerî kaydedildi. tstanbul Eczacı Odası Başkanı Erkan Önsel. Eski SSK Genel MüdürüKemalKı- hçdaroğlu ve lstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri KürşatYıknz dün Eczacılar Oda- sı tstanbul Şubesi'nde bir basın toplantısı düzenledi. tstanbul Eczacı Odası Başkanı Erkan Önsel, 1990'lı yıllarda tstanbul Ec- zacı Odası ile tstanbul Tabip Odası'nın et- kin çabalanyla SSK'de "ucuzeşdeğerüaç'' karamamesi yayımlandığını ve bu uy gula- ma sonunda 1994'te bir yılda 2.5 trilyon li- ralık tasarruf sağlandığını anımsattı. Ucuz eşdeğer ilaçlann yerli. pahalı eşdeğer ılaç- lann ise yabancı olduğunu belirten Önsel. "tlaçta iki kalite kabul edilemeyeceğine gö- • tstanbul Eczacı Odası Başkanı Erkan Önsel, 199O'lı yıllarda tstanbul Eczacı Odası ile lstanbul Tabip Odası'nın etkin çabalanyla SSK'de "ucuz eşdeğer ilaç" kararnamesi yayımlandığını ve bu uygulama sonunda 1994'te bir yılda 2.5 trilyon liralık tasarruf sağlandığını anımsattı. re çarpKi boyutlardaki fiyat farklaru ya- amacıyla 1700 eczacının imza verdiğini ve bancı ilaç tekelkrinin davatmasıv la açıkla- nabilir" dedi. Tekellerin ilaç pazanndaki hâkımiyetlerini daha da pekiştirmek için şimdi de Türkiye'deki ilaç dağıtım kanal- lanna da girme çabası içinde olduklannı ifade eden Önsel, şunlan söyledi: "Bu son derece tehlikeH bir vöneliştir. Bu- günlerdeyaşadığınuz çarpıcı bir uygulama da uluslararası bir ilaç tekeli olan Pfizer'in eczacı kooperatiflerine ilaç vermeme olgu- sudur. Kooperatinerin birleşme karan aşa- masmdayken sergilenen bu tavnn amacı, kooperatiflerimizin pazarpayını küçültmek ve giderek ortadan kaldırnıaktır. Bütün bu senaryolar boşaçıkarılacaktırr Onsel. Pfi- zer'in bu uygulamasını protesto etmek bunlann şirketin ABD'deki genel merkezi- ne gönderileceğini söyledi. tstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri KürşatYıkhzda son yıllarda tıbbi cihaz ve ilaçlara yapılan har- camalarda büyük bir savurganlık olduğu- nu, bununen somut göstergesinin de 1990- 96 arasında SSK'nin tutarlı politikalarla yaptığı harcamalar sabit kalıp toplam har- camaîar içindeki payı sürekli düşerken, ge- nel harcamalann iki katına çıktığını söyle- di. 1990'da 1.2 milyar dolar olan toplam harcamanın, 1996'da 2.3 milyar dolara yükseldiğine dikkat çeken Yıldız, "SSK'nin kişi başına en az hareamavı yap- masının nedenu kurumun kendi tedâvi hiz- mederinikendisininorganizeetmesidir. Ba- n 3açlankendfei ürettiğigibi,flaçpiyasasın- dan uygun koşuDarda ilaç alabilmektedir. Bütün bunlara karşın SSK'nin sağhk hiz- metini dışandan almasını istevenkri anla- mak mümkün degUdu-" dedi. SSK'de eşdeğer ucuz ilaç uygulamasını başlattıklannı belirten eski SSK Genel Mü- dürü Kemal Kıhçdaroğlu, bu sayede 1994'te 2.5 trilyon lira tasarruf sağlandığı- nı söyledi. SSK'nin 32 milyon yurttaşın sağlığından sorumlu olduğunu ve en büyük ilaç alıcısı olduğunu ifade eden Kıhçda- roğlu, yine 1994 yılında 4 serum tekelinin verdiği fıyatlan fazla bularak uluslararası ihale açttklannı, bu sayede yüzde 75 daha ucuz serum bulduklannı. ancak Sağhk Ba- kanlığı engelini aşamayarak serum tekel- lerineyenildiklerini anlattı. Sosyal Güven- lik Reformu'nu da eleştiren Kjlıçdaroğlu, emeklihk yaşının yükseltilmesinin doğru olduğunu, ancak bununla birlikte iş güven- cesinin de getirilmiş olması gerektiğini kaydetti. -rdıyan yar?lı Buca Cezaevi'nde eykm tZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su)-Buca Kapalı Ceza ve Tutuke- vi'nde, siyasi tutuklulann 'sayun vermeme' eylemi sürüyor. Koğuş- larda battaniyeleri yakan eylemci- lerle sayım almak isteyen gardiyan- lar arasında çıkan çatışmada 4 gar- diyan yaralandı. Eylem sürerken yetkililer, güvenlik önlemlerinin ar- tınldığını belirtriler. Buca Cezaevi'nde siyasi tutuklu- lann yaklaşıkbir haftayı aşkın süre- dir sayım vermediği bildirildi. Spor- tif faaliyetler için koğuşlar arası gö- rüşlerin idarece yasakîandığı, He- patit C hastası olan Gfirhan Tamer ile birlikte çok sayıda hasta bulun- masma karşın gerekli sağhk muaye- nesinin yapılmadığı, bu nedenle, 1,2,3, 4,6 ve 7. koğuşlarda kalan toplam 68 tutuklunun bir haftayı aş- kın süredir sayım vermedikleri gibi koğuş kapılannı döverekuygulama- yı protesto ettikleri öğrenildi. Cezaevi yetkilileri ve savcılıktan edinilen bilgiye göre, dün sabah sa- yım ahnak için koğuşlara girmek is- teyen gardiyanlarla eylemciler ara- sında çatışma çıktı. Çatışmada Nazif Türk, Yaşar Türk Bilgi, Rıza Yıhnaz ve Murat Doğan adlı gardiyanlar yaralandı. Yeşilyurt Atatürk Devlet Hastane- si'ne kaldınlan yaralı gardiyanlann ayakta tedavileri yapıldıktan sonra taburcu edildikleri öğrenildi. Yetkililer, eylemcilerin koğuşla- nndaki battaniyeleri yakarak yan- gın çıkarmak istediklerini, ancak o- lay yerine gelen itfaiye ekiplerinin yoğun çalışmalan sonucunda yangı- nın büyümeden söndürüldüğünü, cezaevi içindeki güvenlik önlemle- rinin artınldığını belirttiler. Yetkililer, eylemcilerin sayım ver- memeyi sürdürdüklerini, ancak alı- nan önlemler nedeniyle cezaevinde durumun sakin olduğunu söyledi- ler. Bu arada yakuılanm görmek iste- yen ailelere, eylemler nedeniyle gö- rüş izni verihrıediği öğrenildi. Olaylarm devam ettiği sırada gö- rüş için cezaevine giden tutuklu ya- kınlanmn cezaevi bahçesinden am- bulanslann çıkmasıyla paniğe ka- pıldıklan görüldü. Öte yandan önceki gün Buca Ce- zaevi'ne görüş için giden ve göruş- ten çıktıktan sonra gözaltına alınan Yahya Alkan admdaki kişinin sor- gusunun sürdüğü bildirildi. ARAYIŞ TOKTAM1Ş ATEŞ Osmanlı'mn 700. Yılı Cumhuriyetin 75. yılının kutlanmasının ardından, Osmanlı'mn bağımsızlığının ilan edilişinin 700. yı- lı kutlanıyor. Aslında "Osmanlı'nın 700. Yılı" slo- ganının ne anlama geldiği de pek belli değil. Za- ten belli olması da beklenmemeli. Zira Osmanlı Beyliği'nin bağımsızlığını ilan ettiği tarih konusun- datartışmalarvar. Helehele "kurutuşunun" neza- man olduğu hiç belli değil. Kimine göre kuruluş ta- rihi 1296, kimine göre 1297. Bağımsızltk konusun- da da birbirinden çok farklı tarihler ileri sürülüyor. Bana öyle geliyor ki cumhuriyetimizin görkemli törenlerle 75. yılını kutlamamız, kimilerini "heves- lendirdi" ve bu 700. yıl kutlamalan gündeme ge- tirildi. Degerli televizyoncu Hulki Cevizoğlu'nun aynı konuyu, her zamanki ciddiyetiyle ele alması, bu konudaki tartışmalara yeni bir boyvt getirdi. In- sanlar, eteklerindeki taşı dökmek fırsatını buldu- lar. llginç tartışmalar izledik. Eskiden Atatürk'e dil uzatmaya cesaret edeme- yen kimi "muhteremler", Ismet Paşa'ya çatar ve onun yaptıklarını eleştirirlerdi. (Şimdi maaşallah dilleri bir kanş...) Şimdilerde de, cumhuriyeti doğrudan eleştir- meye cesaret edemeyen kimi "muhteremler", Os- manlı'yı yeregöğe sığdıramıyorlarve böylece akıl- lan sıra cumhuriyeti küçümsemiş oluyorlar. Aslında cumhuriyetimizin "kökeni" konusunda, uzun süreden beri süregelen ve "büyük hocaları- mızın" yönlerini beürlediği bir tartışma yaşanmış- tır. Bir görüşe göre, cumhuriyetimizle Osmanlı ara- sında organik bir bağ vardır. Osmanlı Imparator- luğu'nun son yanm yüzyılında ortaya konan gö- rüşler, cumhuriyetle birlikte bir "senteze" ulaşmış ve cumhuriyetimizin ideolojisi böyle ortaya çık- mıştır. Tank Zafer Tunaya hocamızın genişliğine işle- diği bu anlayışa karşıhk; bu konudaki bir başka "büyükhoca", Enver Ziya Karal; cumhuriyetimi- zin "özgün" bir yapı olduğunu ve Osmanlı'yia her- hangi bir bağı olmadığını ya da var olan bağın abartılmaması gerektiğini ileri sürer. Bu sütunda daha önce, başka bir vesileyle be- lirttiğim üzere, ben Tank Zafer Hoca'nın anlayışı- nadahayakınım. Cumhuriyetimiz, Osmanlı Impa- ratorluğu'nun son döneminde ortaya atılan "Batı- cı" (Garpçı) ve "Türicçü" düşüncelerin sentezini yaparak tarih sahnesine çıkmıştır. Osmanlı'yı tarihten silen cumhuriyetimiz, çok il- ginç bir biçimde "Osmanlıcılık" akımının da etki- sinde kalmıştır. Osmanlıcılık akımı, imparatorlu- ğun son dönemındeki "dağılmayı" ortadan kaldır- mak üzere ortaya atılan düşüncelerin bir bölümü- nü kapsar. Imparatorluk içindekj çeşitli "uluslar- da", hertüriü etnik ve dinsel kimliklerin "üzerinde", bir Osmanlılık bilinci yaratma amacına yöneliktir., Cumhuriyetimiz de benzer bir biçimde, "Türk- lük" bilinci oluşturmaya çalışmıştır. Her türlü ''et- nik duygulann" üzerinde, "vatandaşlık" ve resmi dil "Türkçeye" dayanan, "anayasal" tyr.Türklük... Neyso. bunlar ayn bir konu. '" * Bana kalırsa, biraz yukanda da değincSgim üze- re, ben Tank Zafer Hoca'nın yaklaşımına dahaya- kınım ve Osmanlı'yia cumhuriyetimiz arasında or- ganik bir bağ görüyorum. Gökten zembille inme- diğimize göre, kökenimizi bilmek zorundayız ve köken Osmanlı'dır. Ancak burada, altı özenle çizilmesi gereken önemli bir nokta var. Osmanlı'yı "ecdadımız" ola- rak görmek; Osmanlı'mn "zihniyetini" benimse- mek, ya da "desteklemek" anlamına gelmez. Os- manlı'yı "geçmişimiz" olarak kabul etmekle, Os- manlı'mn "zihniyetini benimsemeyi" birbirinden ayırmak zorundayız. Osmanlı Imparatoriuğu, tarihin belirli bir evresi- ne damgasını vurmuş bir "cihan imparatorlu- ğu"dur. Ve bu imparatorluğun devamı olarak, "Os- manlının görkemiyle" övünmek hakkına sahibız. Fakat Osmanlı Imparatoriuğu, "çokuluslu" ve "teokratik" bir meşruti monarşi idi. Her ne kadar yüzyıllarca şer'i hukukun yanı sıra, örfi hukuk da uygulanmışsa da, aynı zamanda "halife" olan pa- dişah, hem dünyayı ve hem de ahireti belirliyordu. Cumhuriyetimiz ise, "halk egemenliğine daya- nan, laik ve çağdaş" ve "çağdaş uygarlık düzeyi- ni" yakalamayı hedef olarak belirlemiş olan mo- dern bir devlettir. Ve geçmişle olan "aidiyet duy- gulanmız" biryana, gözümüzü "ileriye" çevirmek zorundayız. Osmanlı; eğer çok "matah" bir şey olsaydı tarih sahnesinden silinmezdi. Ve eğer Mustafa Ke- mal'in önderliğinde sürdürülen Ulusal Kurtuluş Savaşımız başanyla sonuçlandırılamasaydı Os- manlı'mn izi bile kalmazdı. Bu türden konulartartışıhrken, fazla "keskin" ol- mamak gerekir. Zira unutmamak gerekir ki, top- lumsal konularda "siyah" ya da "beyaz" yoktur. Varolan, sadece grinin değişik tonlarıdır. Bunlar "göreli" konulardır... 5 yabancı gozaltmda îstanbul'da nükleer madde operasyonu tstanbul Haber Servisi - Yurtdışından getirdiklen nükleeT silah yapımında kullanılan sezyum-137 radyoaktif izotopunu Türkiye'de satmak isteyen biri yabancı 5 kişi gözaltına alındı. tstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdüriüğü ile Milli tstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) ortaklaşa düzenlediği çalışma sonucu, içlerinde yabancı uyruklu kişilerin de bulundugu bir grubun, yurtdışından tstanbul'a kaçak yollardan radyoaktif maddeler getirerek satışını yapacaklan belırlendi. 5 Ağustos günü harekete geçen güvenlik güçleri, alıcı gibi davranarak kendilerine radyoaktif madde satmak isteyen 1 'i Gürcistan uyruklu 5 kişiyi gözaltına aldılar. Gözaltına alınan kişilerden elde edilen, iç ağırhğı 49 gram olan 2 ayn çelik tüp içerisindeki radyoaktif madde, incelenmek üzere Küçükçekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'ne göndenldı. Yapılan incelemeler sonucu, söz konusu maddenin, uranyumdan daha güçlü olan ve nükleer silah yapımında kullanılan sezyum-137 radyoaktif izotopu olduğu belirlendi. Polisteki ışlemleri tamamlanan 5 kişi daha sonra adliyeye sevk edildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle