Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6TEMMUZ1999SAU
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Neden Kosova'dayız?
Türk Birliği'nin Kosova'da, özellikle Priz-
ren'de karşılanması göz yaşartıcı oldu. TV ek-
ranlanndan, gazetelerdeki fotograflardan gör-
müşsünüzdür, halk Mehmetçik'i sevgiyle bağ-
nna bastı.
Böyle günlerde duaıp düşünmek ve yanlış
anlamalara yol açacak davranışlardan kaçın-
makta büyük yarar var.
Dünkü gazetelerimizden biri, "Türk askeri
1912 Birinci Balkan Savaşı'nda kaybettiği
Kosova'da dün görülmemiş bir sevgi gös-
terisiyle karşılandı" diyordu.
Mehmetçik'in sevgı gösterileriyle karşılan-
ması, hele hele "En büyük asker bizim asker"
diye insanlann onu bağırlanna basması, hepi-
mizi duygulandınyor.
Ama sanınm, ne için Kosova'da olduğumu-
zu, hangi çerçeve içinde oraya gittiğimizi, han-
gi amaca yönelik olduğumuzu iyi düşünüp, hiç-
bir yanlış anlamaya meydan vermeyecek bir
açıklıkla ortaya koymak zorundayız.
Türk askeri NATO çerçevesinde, Kosova'da
etnik temizliği engelleyip, orada yaşayan in-
sanlann, tarafların hepsinin çıkarlarına, özlem-
lerine yanıt getirecek haklı ve kalıcı bir banşı
sağlamak amacıyla oradadır. Görevi bitince de
tekrar vatan toprağına dönecektir.
• • •
Bu çerçeve içinde, belirttiğimiz amaca yö-
nelik bir birliğin Kosova'ya gitmesinin Birin-
ci Balkan Savaşı ya da "87yıllık hasret" çağ-
nşımlannı yapmasını anlamak güçtür ve de çok
tehlikeli yanlış anlamalara yol açmak bakımın-
dan sakıncalıdır.
Seksen yedi yıl önce, Osmanlı o zamana de-
ğin yüzyıllar boyu mülkü olan yerden çekilmek
zorunda kalmıştı.
Balkan yenilgisinin nedenleri üzerinde uzun
uzun durdular tarihçiler. Ama şurası da kesindi
ki o yenilgi olmasaydı bile, Kosova bugünkü TC
sınırlan içinde yer almayacaktı.
Böyle bir şey eşyanın tabiatına aykındır. Dün-
yada o zaman egemen olan ulusçuluk akımla-
n böyle bir gelişmeye elverişli değildi.
• • •
Birinci Balkan Savaşı'nın acılannı çekerek,
yataklannı yorganlarını denk edip, yaylısında
ya da sırtında taşıyanlar arasında, daha bıyık-
lan terlememiş, ama aılenın geri kalanlan öldü-
ğü için en büyük erkek olarak kalmış olanlar,
analanna, bacılanna gözkulak olmaya çalışarak
geldikleri Dersaadet'ten Anadolu'yageçip, Kur-
tuluş Savaşımızın askerleri oldular.
Bugün Kosova'ya gidenler işte onlann torun-
landııiar. Onlar bir imparatorluğun değil, toprak-
lan üzerinde ve dünyada banştan başka ama-
cı bulunmayan, kimsenin toprağında gözü ol-
mayan Türkiye Cumhuriyeti'nin askerieridirier
ve mutluluğu, zenginliği, refahı fütuhatta değil,
kendi ülkelerinin gelişip kalkınmasında ararlar.
Birinci Balkan Savaşı'nın acıları ve anıları
Anadolu topraklarında yaşandı çok. Şimdi, kö-
kenleri ne olursa olsun, artık hepsi de Anado-
lu çocuğu olan gençler, Balkanlar'daki acılar
son bulsun diye oradalar. Elde edebilecekleri
tek kazanım da bu sonuca katkı olacaktır.
İşte bunun için Kosova'dayız, yalnız bunun
için. Türkiye Cumhuriyeti bölgede banşın ve is-
tikrarın bir öğesi olabildiği, buna katkıda bulu-
nabildiği için de onur duyuyoruz. Bu onuru da
hiçbir şoven duygu, hiçbir boş şişinme ve bö-
bürlenme He gölgelendirmeyiz.
Bilmem, açıkça anlatabiliyor muyum?
Cenel sekreterlik seçimi bugün
Öymen'den
Erdem mesajıANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu)-CHPMer-
kez Yönetim Ku-
rulu (MYK) ve
genel sekreter se-
çimlerinin ger-
çekleştirileceği parti mec-
lisi (PM) toplantısı bugün
yapılıyor. CHP Genel Baş-
kanı Altan Öymen. dün
görüştüğü PM üylerine ge-
nel sekreter olarak Tarhan
Erdem i istediği iletisinı
verdi. "Baykakı" ekibin
genel sekreter adayı olaca-
ğı belirtilen Önder Sav.
dün akşam aday olmaya-
cağını söyledi.
CHP'de bugün yapıla-
cak PM toplantısı öncesi
genel sekreterlik pazarlık-
lan kızıştı. Genel Başkan
Altan Öymen, dün arala-
nnda Tarhan Erdem, Meh-
met Moğultay, Fıkri Sağ-
lar, Ercan Karakaş, Etem
Cankurtaran ve Vakup
Kepenek'ın de bulunduğu
bazı PM üyeleriyle ayn ay-
n görüşmeler yaptı.
Öymen, dün akşam da
tüm PM üyeleriyle Devlet
Konukevi'ndekiyemekte
bir araya geldi. Öymen'in
görüştnelerinde, genel
sekreterlik için Erdem'i
işaret ettiği öğrenildi. Par-
ti içindeki gruplar, Öy-
men'in kararına koşullu
destek verdiler.
Bu noktada genel sekre-
terden önce seçilecek olan
MYK'nin oluşumunun
önemli rol oynadığı dile
getirildi.
Genel başka-
nın işaretini alan
Tarhan Erdem'in
genel sekreterli-
ğe adaylığı ke-
sinleşirken,
MYK'nin dağılı-
mı doğrultusunda da Meh-
met Moğultay ve Fikri
Sağlar'ın aday olacaklan
ifade edildi. Sağlar, Öy-
men ile görûşmesi önce-
sinde gazetecilerin sorula-
nnı yanıtlarken "Ben aday
olduğumu söylemiyorum,
ama kamuoyuna ve kurul-
taydan çıkan sonuca göre
benim aday okhığum söy-
leniyor" diye konuştu.
Mehmet Moğultay da
36 yıllık siyasi yaşamı ve
bırikimi doğrultusunda
PM'nin vereceği her göre-
vi yapmaya hazır olduğu-
nu belirtirken "Ancak ge-
nel başkana rağmen genel
sekreterliğe aday olmam
söz konusu değüdir" dedi.
Sav: Aday değflim
"BaykalcT ekipte ise
Mefamet Sevigen'in genel
sekreterliğe aday olmaktan
vazgeçtiği öğrenildi. Ön-
der Sav da, dün akşam ga-
zetecilerin sorulannı ya-
nıtlarken genel sekreterlik
görevine aday olmayaca-
ğını söyledi. Baykalcı
ekip, MYK'nin dağılımı
doğrultusunda ya hiç aday
göstermeyecek ya da Sav
ile Sevigen'in dışında bir
başka isim çıkaracak. Bu
ismin Cevdet Selvi olabi-
leceği ileri sürüldü.
Yasalaşmasının üzerinden bir yıl geçmeden, savaş açılan vergi reformunu çıkaran eski Maliye Bakanı Temizel
'Insanlar vergi vermeye alışacak'
MİYASEtLKNUR
- Kara para kavramı ile vergi kaçagı
ısraria birbirine kanşbnlıyor, değil
mi?
- Evet. Gerçek anlamıyla Türkiye'de
birbirine kanştınlan, birbirine
kanştınldıgı için de doğru sonuca
ulaşmayan odur. Kara paranm vergi
idaresiyle uzaktan yakından hiçbir
ilgisi yoktur. Vergi idaresi kara para
takibi yapmaz. Yurttaşm cebinde olan
paranın kara mı, ak mı olduğuna
bakmaz. Onun için önemli olan, bu
paranın vergisinin ödenip
ödenmediğidir. Türkiye'de kara para
takibi 4208 sayılı yasaya göre yapılır.
Kara para da konusu suç olan
fiillerden elde edilen paradır. Mafya
adam öldürme karşılığında para
almıştır, eroin kaçakçılığı yapmıştır,
silah kaçakçılığı yapmıştır. Yasada
tarifı bellidir. Bu fiillerden elde ettiği
para ile ilgili olarak mahkemelenn
verdiğı bir karar olmadan da o paraya
dokunulamaz zaten. Nemasına da
dokunulamaz, paraya da. O ayn bir
olaydır. Maliye Bakanhği'mn
görevleri arasındadır, ama vergiyle
bunun kanştınlmaması gerektiği, altı
çizilerek söylendi. Onun için birileri
kalkıp da "Yurttaşm cebindeki para
kara mı, ak mı, nereden büeceksiniz"
dedi. Halbuki mali idare kimseye
"Paran kara nu, ak mı" diye
sormuyor. Müsadere etmeye de
kalkmıyor, "Nerden buldun. ver bu
parayı" demiyor. "Sen vergisini ver"
diyor. "Vergisini verdikten sonra geri
kalan kısnunı tstediğin gibi tasamıf
et" diyor. Onun için kimse "Hayır, sen
bunun hesabuu soramazsın" deme
hakkına sahip olamaz. Deme hakkına
sahip olduğu ülkeler de devlet olmaz.
Böyle ülkeler de vardır belki, ama
onun adı başka bir şeydır. Çağdaş
ülkelerin hepsi net artış teorisine göre
vergi alırlar ve bir kazancın vergisinin
ödenip ödenmediğini de sorarlar.
lnsan bazı gelirlerden vergi kaçınr,
tamam onu tespit edememışim, daha
sonra başka bir yerde ortaya çıkmış.
İşte onu sormak zorundayım. Şimdi
asıl bu iş dünyasımn veya bu konuyu
dile getirenlerin temel amaçlanna
bakalım. Adam şirketinden elde ettiği
kazançlan şirketinde göstermiyor.
Kendi adına veya çocuklannın adına
götürüyor, bankaya yatınyor.
Bankadan yüzde 126 faiz alıyor. Şu
anda Türkiye'de yürüyen sistem bu.
Şimdi bu değişiklikten sonra
bankadaki faiz ve repo gelirleri de
izlendiği için o insana "Sen bu
kazanan vergisini verdin mi" diye
sorulacak. Halbuki eskiden hayat
standardı esasına göre bir beyanname
verip şirketinden elde ettiği paralan
kendi adına kullanıyordu. İşte kayıt
dışılık bu. Adam şirket bile kurmuyor,
faaliyette bulunuyor, vergi dairesinde
kaydı yok. Adamm şirketi var,
şirketinde iki-üç tane kayıt yapılıyor
ya da mart ayı geldiğinde eski tarihli
kayıt yapıyorlar, ama bu arada şirketin
bütün kaynaklan kendisinin.
'İS dUnyasının ısrarla
üzeflnde durduflu konu'
Faiz geliri elde ediyor. Ama bu arada
bunu şirketine gen gönderecek. Şimdi
bu sistemle şirketine geri gönderdiği
zaman "Nereden buldun, vergisini
verdin mi" sorusuna muhatap
olacağını bildiği için de endişe ediyor.
Şirket kârlan veya normal faaliyet
kârlan, şahsi hesaplara çekiliyor,
şirket kayıtlannda gözükmüyor.
Bundan faiz geliri elde edıliyor.
Faizler de vergiden anndınlsın,
sadece yüzde 10 stopaj vergisi alınsın
geçsin isteniyor. Dolayısıyla bunlar
şirkete geri döndüğü zaman "Sen
bunun vergisini verdin mi" diye
sorulacağından bu olay
dengelenecekti. tş dünyasımn ısrarla
üzerinde durduğu konu bu.
- TÜStAD mali miladı savunurken
özellikle ticaret odalan niye buna karşı
çıkıyor?
- O doğaldır. Çünkü kurumlaşmış
şirketlerde bu tür kayıt dışılıklara pek
rastlanmaz. Onun dışında şirket
kasasını kendi cebi olarak görenler
açısından mali milat tedirgin edicidir.
Aynca bu insanlann elinden paralannı
almıyorsunuz, aldığınız sadece yüzde
15 vergidir. "Bunu vermeyeceğnıı''
A dam gecekondu arsası
/ i üzerinde kat karşılığı inşaat
- Z A yapıyor, arsa
gecekonducunun. îşçilerin tamamı
kaçak. Sigortası, tazminatı falan
yok. Kumundan. çakılından,
çimentosundan belge almıyor.
Sonra o daireler bitince 100 bin
dolara, 150 bin dolara satıhyor.
Fiyatı 100 bin dolar olan bir
dairenin belgeye dayandınlan
harcaması taş çatlasa 5 bin dolar,
10 bin dolar. Sonra bunu saAğı
zaman müthiş bir kâr ortaya
çıkıyor. Bunu göstermeyecek
adam. Bunu şahsi hesaplannda
değerlendirecek ve çok daha ucuza
sattığını gösterecek. Elde ettiği
diğer parayı da yeni inşaatmda
kullanacak. O zaman devlet
diyecek ki "Sen bunun vergisini
verdin mi"? Adam o zaman
"Hayır sen bunu bana sorma" diye
feryat ediyor. "Sen bunu bana
sorarsan ben bu parayla gidip iş
yapmam, yatınmlar durur" diye
tehdide başhyor.
diyor. Bunu almayacaklarsa bu bir
siyasi tercihtir. Bundan sonra hiç
kimseden hesap kitap sorulmazsa
bugüne kadar olduğu gibi yine
paralanyla övünen insanlar ortaya
çıkar. Burada verilecek olan karar çok
net olarak şudur: Türkiye, gerçekten
kayıt dışılığıyla, kara parasıyla
övünen bir ülke mi olacak,
dinamizmini bundan mı sağlayacak,
yoksa bu paralar devlete de yüzde 15
civannda bir vergi vermek suretiyle
kayıt içerisinde legalize mi edilecek?
'Vergi vererek batmazlar"
Bunlar devlete yüzde 15 vergi vererek
kesinlikle batmazlar. Bunlann
parasına el konmuyor. Adam
gecekondu arsası üzerinde kat
karşılığı inşaat yapıyor, arsa
gecekonducunun. Îşçilerin tamamı
kaçak. Sigortası, tazminatı falan yok.
Kumundan, çakıhndan,
çimentosundan belge almıyor. Sonra o
daireler bitince 100 bin dolara, 150
bin dolara satılıyor. Fiyatı 100 bin
dolar olan bir dairenin belgeye
dayandınlan harcaması taş çatlasa 5
bin dolar, 10 bin dolar. Sonra bunu
sattığı zaman müthiş bir kâr ortaya
çıkıyor. Bunu göstermeyecek adam.
Bunu şahsi hesaplannda
değerlendirecek ve çok daha ucuza
sattığını gösterecek. Elde ettiği diğer
parayı da yeni inşaatında kullanacak.
O zaman devlet diyecek ki "Sen
bunun vergisini verdin mi"? Adam o
zaman "Hayır sen bunu bana sorma"
diye feryat ediyor. "Sen bunu bana
sorarsan ben bu parayla gidip iş
yapmam, yaünmlar durur" diye
tehdide başhyor.
- Yakınmalara baküğınızda ortaya
çıkan mantık: "Ekonominüı '
canlanması için kara paraya
dokunmayalun"_
- Aslında kara para değil; ekonomınin
canlanması için öncelikle şu faiz
oranlannın bir kere çözülmesi lazım.
tkinci konu da insanlar vergi vermeye
alışacaklar. "Vergi vermiyorunr diye
direnemez insanlar. "Sen beni bırak,
bana bir şey sorma, ben mevcut
sistemde nasıl olsa işimi yünitürüm,
dolayısıyla elde ettiğün kazançlardan
vergi vermek istemiyorum. Gelecek yıl
da vergi vermeyeceğim." Bütün
tartışma bunun üzennde.
- Mali müada karşı çıkanlar vergi
reformuyla Türkiye'den 100 mflyar
dolann kaçtığını öne sürüyorlar?
Gerçekten bu oranda bir kaçış
münıkün mü?
- Yanlış verilerden doğru sonuca
ulaşma konusunda çelişkili savlardan
biri de budur. Bu paranın cash dolar
olarak çıktığını söylüyorlar. Efendim.
100 milyar dolar varmış da bunun 4
milyar dolan kayda girmiş, geri kalanı
gitmiş. Tüm döviz rezervlerinin 22
milyar dolar olduğu bir ülkede 100
milyar dolar nerden gelmiş?
Türkiye'de Vergi Yasası'ndan önce
devlet tahvillerine, Hazine bonolanna
ödenen faiz bundan daha mı
aşağıdaydı? Türkiye o dönemlerde
Japonya'dan ABD'ye kadar çalmadık
kapı bırakmıyordu. Peki o zaman
neredeydi bu paralar? Niye
çıkmıyordu ortaya? Birinci yanlış
burada. Ikinci yanlış; milli geliri 200
milyar dolar olan bir ülkede 100
milyar dolar cash döviz dolaşamaz.
Herkes mantığını kaybetti. Birisi
kalkıp hem de bana atfetti, ben
söylemişim güya... asla öyle bir şey
söylemedim. Söylemem de mümkün
değil. Mali milattan ne kadar para
geleceği sorulduğu zaman "asla
rakam telaffuz edümeyeceğini"
söyledim. Mali milat Türkiye
ekonomisi ve özellikle dünya krizi
açısından mucizevi bir olay yarattı.
Bir kere herkesin dediği gibi sadece 4
milyar dolar döviz girdisiyle
yetinilmedi. Mali milatla kayıt altına
giren tutar, tam 2.5 milyar dolardır.
Bunun 4 mih/ar dolardan fazlası döviz
olarak geldi, 2 milyar dolarlık kısmı
TL olarak geldi. Bu arada da
şirketinin parasını cebinde taşıyan
insanlar o paralan getirip şirketinin
sermayesine kattılar.
Dolayısıyla kayıt dışı olanlar kayıt
içerisine girdi. Onun tutarı aşağı
yukan 12.7 milyar dolardır.
Bunlar göz ardı ediliyor.
'Siyasi iktidar kimi temsil ediyorsa onlann istekleri yapılacaktır'
'Ulke çıkarhm için çalışıyoruz'- Sizin başııuza
geienlerden
sonra bir daha
Türkiye'de
hangi siyasetci
vergi reformu
yapma cesaretini
gösterebilir?
- Zorluklarla
karşılaşüıyor
diye ülke çıkan için çalışmaktan
kimse vazgeçmez. Bu tamamen bir
siyasi tercih olayıdır. Buna sahip
çıkan insanlar her zaman karşı
cepheyle uğraşmak zorunda
kalacaklardır. O andaki siyasi
iktidar kimi temsil ediyorsa onlann
isteklerine paralel düzenlemeler de
yapacaktır. Türkiye tarihi böyle
olmuştur. Türkiye'de acı olan
sadece bu değildir. Şu anda
piyasada tartışılan hükümlerin bir
kısmı 1950 yılından beri
yürürlüktedir. Bir kısmı 40 yıldan
beri yürürlüktedir. Ancak şimdi
kendınden menkul vergi dehalan.
bunlan okuduklan için "Aaa, bu
da varnıış'' diyerek saldınya geçti.
Mesela, Veraset Intikal Vergisi.
1950'den beri bu hüküm vardır. Bu
Vergi Yasası'nda bu konuda hiçbir
düzenleme yapılmadı. Sadece
vergi oranlan düşürüldü. Basında
"metres vergisi, tniras vergisi'' diye
ne manşetler gördünüz. Şimdi
"Nereden buldun" yasasıyla
getirilen. bu soruya birilerinin
çıkıp "Valla babamdan aldım"
demesi karşısmda vergisini ödeyip
ödemediği soruluyor, hepsi bu.
Birden fazla işverenden ücret
alanlann, bu ücretlerinin
birleştirilmesi hükmü tam 40
yıldan beridir uygulanıyor, 40
yıldan beri... Şimdi insanlar
kendisine göre ortaya çıkan
sorunlan ve asla genel ekonomiyi
ilgilendirmeyen olaylan Vergi
Yasası'na saldırmak için malzeme
olarak kullanıyorlar.
- Hflkûmet Vergi Yasası'nda bazı
düzenfcmekre gideceğjni açıkîadı.
Bunlar değişirse nasıl bir sonuçla
karşılaşır ekonomi?
- Eğer sistemin tutarlıhğmı
bozacak şekilde bir değişiklik
yapılır ise vergi sistemi işlemez
hale gelir. Daha önceden kaynak
teorisine göre vergi alıntyordu, ona
göre otokontrol sistemleri vardı,
vergi oranlan yüksekti. belirli
kişilerin sıruna binip "Sen bunu
vereceksin'' deniyordu. Şimdi
herkesten, özellilde de hedef
kitlesi belirli olan bir kesimden
vergi ahnmasını öngören bir
sistem getirildi, düzenleme ona
göre yapıldı. Bu düzenlemelerin
kendi içinde tutarhhğı vardır.
tçerisinden iki taneyi veya üç tane
maddeyi cımbızla çekip
değiştirirseniz o takdirde o sistem
islemez. O sistem
kesin olarak işlemez.
Bu bir tercih olayıdır, o zaman
eskiden olduğu gibi götürü olarak
vergi verdirirsin. küçük esnafı
hayat standardına göre
vergilendirirsin, kısacası herkes
istediği gibi vergi verir. Eğer
memnunlarsa tümünü değiştirirsin.
Türkiye'de global krizin etkisiyle
gelişmekte olan piyasalardan
yabancı sermaye, o sıcak para denen
bela -beladır gerçekten- tüm
ülkelerden kaçtı. Rusya'dan,
Brezilya'dan kaçtı.
Türkiye'den kaçan paranın tutan da 7
milyar dolardır. Çok net olarak
belirgindir. Böyle kalkıp da bavul
içinde 100 milyar dolann kaçtığı gibi,
hayal ürünü iddialar doğru olamaz.
Bavul içinde sirküle eden parayı
dünyada kabul edecek ülke de
kalmadı.
İnanılmaz formüHer
Bavul içinde sirküle eden parayı
aklamak için ödenen bedeller.
neredeyse o paranın yüzde 40'uıı,
50'sini buluyor. Bu kadar ucuz değil bu
olaylar. Diğer ülkeleri, etik değerlerini
yitirmiş ülkeler olarak düşünüyorlar.
Belirli bir miktar çıktı. O, 7 milyar
çıktığı anda da zaten mucizevi bir
şekilde mali milat devreye girdi ve 4
milyar dolan döviz. iki milyar dolan
TL olmak üzere 8 milyar dolara yakın
para girdi kayıtlı sisteme. O zaman
bankacılık sektörü "inanılmaz bir şey
oldu, mucize oldu da kurtukhık"
dediler. Dünya Bankası Başkan
Yardımcısı bizzat bana "Siz Türider
oiağanüstü dunımlarda böyle
formüuer buhnakta inanılmazsuuz,
nereden akluuza gekti" dedi. Mali
milat batırmadı. tam tersine kurtardı.
Mali miladın batırması diye bir şey söz
konusu olamaz. Bir kere. kimseden
henüz tek kuruş para almamıssınız. Bir
günlüğüne bankalarda tutmuşlar, ertesi
gün istedikleri gibi kullanmışlar. Bir
gazetede bir yazı yazan kişi,
"Komünist ülkeleri baoran mali mttat"
başlığıyla yazı yazdı. Komünist
ülkelerde sanki vergi sistemi vardı.
Türkiye'de bu olaylar inanılmaz
derecede yanlış tartışılıyor.
- Faiz oranlannın enflasyonla paralel
halde gitmeyip aşuı derecede
yüksetdiği de vergi reformuna
baglandı. Faiz ve repo geürierine
ıngulanan vergi yüzünden paralar
yasnk altına gitti. dolayısıyla faiz
oranlan fıriadı deniyor. Faizler vergi
yüzünden mi artü?
- Para yastık altına gittiyse, getirip
vermiyorlar demektir. Ne zaman
Hazine bir ihale açsa katrilyonlar
geliyor. Bunun neresi yasök altında?
Onun olması mümkün değil. Yalnız
özellikle devletin bu konumu, müthiş
şekilde talepkâr olması bu olayı
körüklüyor. Devleti bu piyasadan
çekecek koşullan yarattığınız anda bu
olay çözülür.
- Faiz ve repo gelirieri stopajla
vergilendirUsin isteniyor. Stopaj ın
getireceği olumsuztuklar var mı?
- Olur. Getirilen sistem bir bütündür.
Net artış teorisine göre alınan ve
gelirlerin birleştirilmesini içeren üniter
sistem, beyanname verme
yükümlülüğü getiriyor. Niye?
İnsanlann geliri fazlaysa o zaman daha
fazla versinler. Gelirleri düşükse de
daha az versinler. Az kazanandan az,
çok kazanandan çok alinmasını
öngören anayasal ilke de böyle. Eğer
sadece stopajla yetinirseniz çok
kolaydır, pratiktir. ama zaten o stopaj
her zaman alınıyor, şimdi de almıyor.
Fakat sonra çok kazananlar beyanname
veriyorlar, müterakki tarifeden
vergileri hesaplanıyor,
daha önceden ödedikleri stopajı
düşüyorlar. Türkiye'de menkul
sermaye iratlannda beyanname
yükümlülüğü altına giren, 30 bin
kişiye yakın bir kitledir. tki yıldır
beyanname veriliyor. Önce kıyamet
kopacak deniyordu. Türkiye'de
kıyamet koptu mu? Birileri açısından
kopmuş olabilir, onu bilemem. Çünkü
sınırlı sayıda insan. Trilyonun üzerinde
faiz geliri elde eden insanla, bankada
5-10 milyan olan insandan aynı oranda
vergi alınması adil değildir.
- Zaten 12 miKun aşmadığı sürece
vergi söz konusu değil diye biliyonım—
- Tabii, 12 milyar olduğu zaman
beyanname de vermiyor zaten. Çok
kazanandan çok, az kazanandan az
vergi alma sistemidir bizim
getirdiğimiz. Onun için insanlara
belirli bir suura kadar beyanname bile
verdirmezsiniz.
İİTTÎ
Diyarbakır'da 3'ü MHP'li toplam 5 kişi çete kurarak zorla para toplamakla suçlanıyor
Ulkücü saıuldar için 20 yıl lıapis isteıııiDl YARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyarbakır'da çeşitli
tarihlerde vatandaşlardan zorla para
topladıklan iddıasıyla haklannda
"cürüm işlemek için teşekkül
oluşturmak" suçlanndan dava açılan
ve 20'şer yıl ağır hapisleri istenen
3'ü MHP'li toplam 5 sanığın
yargılanmasına devam edildi.
Diyarbakır 1 No'lu Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde dün yapılan
duruşmada tutuklu samklardan Cahit
Çelik, Mehmet Bakan, Mehmet Nazif
Ezgin, Takyettin Işık ve Ramazan
Metin hazır bulundu. DGM
Savcılığı'na verdikleri ifadelerde
Diyarbakır DCM'de yargılanıyorlar "Cürüm işlemek için teşekkül
oluşturmak" suçlanndan haklannda dava açılan ve 20'şer yıl ağır hapisleri istenen
MHP'liler Diyarbakır 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde dün yargılandı.
Duruşmada tutuklu samklardan Cahit Çelik, Mehmet Bakan, Mehmet Nazif Ezgin,
Takyettin Işık ve Ramazan Metin hazır bulundu.
MHP11 İdare Kurulu üyesi olduğunu
söyleyen Cahit Çelik ile eski MHP
Diyarbakır ll Sekreteri olduğunu
belirten Mehmet Nazif Ergin ve eski
MHP tl Başkanı Ibrahim Yiğit'in
korumalığını yaptığını anlatan
Mehmet Bakan ile Ramazan Metin,
Takyettin Işık adlı sanıklar hakkında
Savcılık tarafından hazırlanan
iddianemede, 20'şer yıl ağır hapis
cezası istendi. Savcılık tarafından
hazırlanan iddianamede çete
kurduklan belirtilen sanıklann,
çeşitli tarihlerde Musa Yılmaz ile
Mehmet Çarkanat adlı şahıslardan
para gasp ettikleri. Abduhnehdi
Yılmaz adlı kişiye ait sahte bir
milyar lirayı tedavüle koyduklan,
Sah Şeker adlı şahsın oğlunun
askeri ik işini erteleme bahanesiyle
150 milyon lira aldıklan, Sıdık Aktaş
ve Aziz isimlı şahıslann
cezaevlerinde
bulunan yakmlannın serbest
bırakılabilmesi vaadiyle 4 bin dolar
dolandırdıklan kaydedildi.
SanıkJar DGM Savcılığı'nda ve
mahkemede verdikleri ifadelerde ise
suçlamalann hiçbirini kabul
etmediklerini söylediler.
Sanıklar söz konusu olaylarla ilgili
uzaktan ve yakından hiçbir
bağlantılan olmadıklannı
savundular. Duruşma dosyadaki
eksik evraklann tamamlanabilmesi
amacıyla ileri bir tarihe ertelenirken,
MHP Diyarbakır il yetkilileri ise söz
konusu sanıklann şu an partileriyle
hiçbir ilişkilerinin bulunmadığını
açıkladılar.