Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6TEMMUZ1999SALI
14 iJ. U-K. kultur@cumhuriyet.com.tr
PORTAL DtKMEN GÜRÜN
Tîyatro FestivalTnde yeni hir buluşnıaUluslararası Istanbul Tiyatro Festi-
vali. Robert VVilson'un son çalışması,
"Önceki GüıUer"in ortak yapımcılan
arasında yer alıyor. Oıange Performing
Arts (îtalya). Lincoln Center Fesrivali
New York ve MC93 Bobigny Paris pro-
jenin diğer yapımcılan, ilk gösterimi
7 Temmuz'da Lincoln Center'da gerçek-
leştirilecek olan oyunun Türkiye'den bir
de çok ünlü birkonuk sanatçısı var: Se-
miha Berksoy.
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi'nın
son yıllarda ortak çahşmalara yönelme-
sindekı temel amaçlardan bırı ulusla-
rarası sanat platformlannda sadece dü-
zenlediği festivallerin değil, lstanbul'un,
Tûrkiye"nin sesini duyurmak ve dün-
yanın bakışlannı bu coğrafyaya yo-
ğunlaştırmaktır. Bu nedenle Uluslara-
rası Istanbul Tiyatro Festıvalf nin ''Ön-
ceki GünJer"in yapımcılan arasında
yer alması, IKSV'nin yurtdışına yö-
nelik açılımlar zıncınnde önemli bir
halkadır.
Tiyatro Olımpiyatlan sırasında Ro-
bert VVUson'dan edindığim bılgiye gö-
re çok katmanlı bir çalışma olan ve im-
geler, metın, ses üstüne yoğunlaşan
"Önceki Günler, öiüm, yıkun&detroit
Iü" sanatçının 1992 yılında kurmuş
olduğu Watermıll Center'da düzenle-
nen atölye çaiışmalanyla üç aşarnada
gerçekleştirilmiş. Buanlamda, "Once-
ki Günler" uzun süren bir ekip çalış-
ması ürünü. 1997'debaşlayançalışma-
larda öncelikle "mahşer" kavramı ele
alınarak "yıkun ve veniden yapun" ol-
gusundaki süreklilik ikinci bin yılın
son günleriy le örtûşüm içinde irdelen-
miş.
Bu süreç, daha sonra Robert Wil-
son'un ilk karalamalanyla, çizımleriy-
le bağlantılı bırbiçimde "mahşer" kav-
ramıyla örîüşen yazılı ve görsel mal-
zemeyle bütünleşiyor. Görsel malzeme-
nin. imgelerin. tarihsel metınlerin. söy-
lencelerin, çizimlerin buluştuğu prodük-
siyon kitabı, 12 sahneden oluşan oyu-
nun temelini oluşturuyor. Her sahne-
nin kendine özgü mitinin o sahnedeki
hareket düzenini beliriemesi de yine
VVilsona özgü çalışmanın bir başka
uzantısı 1998'dedevreye Umberto
Eco'nun romanı
u
ÖncekiGüniin Ada-
a " giriyor.
Aynca Edgar Aflen r\>e'dan kısa bir
öykü ve Christopher Knotvies'dan bir
şiir de özgürce kullanılmış. Burada
dikkatçeken nokta, metınlerin hareket
Semiha
Berksoy,
UlusJararası
tstanbul
Tiyatro
Festrvali'nin
ortak
yapımcüan
arasında yer
aldığı Robert
WUson'un son
çahşması
Önceki
Günler'in
konuk
sanatçısı.
ve sahne üstü imgelerinden ayn olarak
ele alınması ve böylelikle anlatımın
ötesinde farklı okuma biçimlerinin
oluşturduğu bir yapının ortaya çıkma-
sı.
"ÖncekiGünier" sürekliliğı olan bir
öykü değil. Yeni bir bin yılın eşiğinde
simgesel karakterlerle birlikte zamanın
istedi. Kjsa bir tanışma olacaktı bu,
çünkü zamanı kısıtlıydı. Ama Semiha
Berksoy'u tanımak demek onun bü-
yüsüne kapılmak demektir bence. Ro-
bert Wîlson için de aynı kural geçerli
oldu ve Berksoy sesiyle, tablolanyla,
oyunculuğuyla, giysileriyle, kısacası
sanatıyla bu ünlü yönetmeni de büyü-
ye hazırianryoT yann akşam (7 Temmuz)
Lincoln Center'da. Semiha Berksoy'la
New York'a hareket etmeden önce sı-
cak, rutubetli bir cumartesi günü ko-
nuşuyoruz. O. ne sıcağa, ne rutubete al-
dınyor. Sırtında siyah dantel kostü-
müyle oturuyor, daha doğrusu ben otu-
ruyorum, o dimdik ayakta; dolaşıyor ve
JL stanbul Kültür ve Sanat Vakfi'nın son yıllarda ortak çahşmalara yönelmesindeki temel
amaçlardan biri uluslararası sanat platformlannda sadece düzenlediği festivallerin değil, îstanbul'un,
Türkiye'nin sesini duyurmak ve dünyanın bakışlannı bu coğrafyaya yoğunlaştırmaktır. Bu nedenle
Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nin "Onceki Günler"in yapımcılan arasında yer alması
IKSV'nin yurtdışına yönelik açılımlar zincirinde önemli bir halkadır.
gerisine doğru bir yolculuk. Mahşer
günü karabasanlan. Uzam içinde son-
suz bir gezi.
Semiha Berksoy'u iki yıl önce Kut-
luğAtaman'ın "Senuhab.Unplugged"
filmınde gören Robert Wilson. 11.
Uluslararası Istanbul Tiyatro Festiva-
li Onur Ödülü'nü almak üzere Istan-
bul'a geldigi sırada kendisiyle tanışmak
ledi. 19 Mayıs günü yapılan ziyaret, da-
kikalar yerine saatler sürdü ve bunu
iki gün sonra New York'tan gelen da-
vet mektubu ızledi.
Geçen günlerde Semiha Berksoy
Modena'ya (son çahşmalar Modena
Operası'nda yapıldı) uçtu, provalara
katıldı ve şu anda da New York'ta. Isol-
de'nin "AşkÖhımü'' aryasını söyleme-
anlatıyor.
"Bu,çok enteresan bir ola>. Anlatüm
sana, bitryorsun; gençliğimde beni An-
kara Operası'na almadılar. Bana 'Se-
nin sesin buradaki ensemble'a uygun
değil, daha büyük ensemble lazım' de-
diler. Kovdular. Bu doğru bir şey mi?
O zamanda da ben ses kadrosunun bir
numaralı sesiyim; yüksek draraatik
soprano. Bana çok şey söyiediien' Ko-
münist' dediler; "Sesi var ama tekniği
yok' dedfler. Dediler,dediler-. Ama,mü-
cadeleci bir insan olduğum için yılma-
dım, yine deçıktun sahneye.Az çücbm.
Fark etmez. Takdir edenfcrim vann.
Cemal Reşit, Ekrem Reşit, Feridun Al-
tuna, Nâzım Hikmet, Karl Ebert... On-
lar bana yetti. Neden topariaıup gjtme-
diniz yurtdışına diyeceksin. Ben Tür-
kiye dışında yapamam. Onun için git-
mednn. Pişman da değflim. Şu işe bak_
Bugün 89 yaşundayun ve ünlü bir yö-
netmen geUyor, beni izliyor, aryalarunı
dinliyor ve Wagner söylemem için be-
ni angajeediyor. Sen de gördün adamın
beni dinlerken nasd büyülendigni. Şim-
di ne oldu benim genç yaşunda opera-
dan sürütmeme? Modena'daki prova-
larda rüm sanatçüar beni şaşkinnlda
izüyorlardL,çünku su içer gibi söylüyo-
rum VVanger'L hortum gibi çıkıyor se-
sim. Güçlü ve etküeyicL Wagner ope-
rarunzirveskür ve ben bu yaşmıda \\ig-
nersöylüyorum, kolay işdeğil 'Tristan
ve Isolde'den 'Aşk Ölümü' aryasL Ka-
rakterime de çok i>1 yerleştirdim rolfi.
Melih Fereli'ye 'Bu yaşlı sanatçı hepi-
mize sanat dersi veriyor' demişler. Ne-
dir sanat? Sanat bir duygu meselesidir.
Bifim vardır yanında. Diyalektik var-
dır. Dogruyu gösterir sanat Sanat öğ-
retki bir şeydir. Sanaü herkes öğrete-
mez. Sanatında muvafTak olan ögre-
tir."
Semiha Berksoy'un Önceki Gün-
ler'le ilgili saptamalan da şöyle: "Ben
bir tahtm üzerine uzannorum ve oynu-
yorum. Gfydiğün kostüm de kendi kre-
asyonum. Ben öyleistedfan. Robert Wil-
son provalarda hiçbir müdanalede bu-
lunmuyor. Sadece 'Semiha hayranım
sana' diyor o kadar. Oyun sanki hare-
ketierin düL Modern dans değil, ama
hareketlerçok önemli. VVîlson, oyunun-
da tabiab sanatsal yönden tzah ediyor,
ama kesinükJe naturaiist bir yönetmen
değiL SürreaHst bir o\un bu. CHülcr âle-
mini gösteriyor. Mahşeri, kryamet gû-
nünii. Sürrealist ve polhik bir yönü de
var bence™"
Sevgili Semiha Berksoy'a hem Lin-
coln Center'da, "Önceki Günler"de
hem de aralık ayında yine bir "MiBe-
nium" projesi kapsamında Kunts Mu-
seum Bonn'a alınan resimleri için ya-
pacağı çahşmalarda başanlar diliyo-
rum. Ne güzel bir duygu böyle sanat-
çılara sahip olmak...
• Springsteen,
îsveç gazetesi
Aftonbladet'in
sorulannı
içtenlikle
yanıtladı.
Dev arenalarda
halkla bu denli
samimi
olabilmesini,
onlann
duygulannı
sahnede
yakaladığı
şeklinde
açıkladı.
'Ben sahnedehalkrn
dıtygulannıyakahyorum'
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Bruce Springsteen
lsveç"te olmaktan çok hoşnut. Bunu, her
ülkede nezaketen söylemıyor. Nedenını
şöyleaçıklıyor: "bwç'tehepsevggördüm.
Avrupa'da ziyaret ettiğim ilk fllkeler ara-
sında. 1975'te geldiğinıde başardı otama-
maktan korku>x>rdum. Amerika dışına ilk
çıkışımdı. New Jersey'den Stockholm'e
gelip konser salonuna girince içimdeki
korku bir anda yok oldu. Kendimi, beni
seve seve kabul eden bir evde hissettim."
Bu konser, Springsteen hayTanlannın
öylesine hoşuna gitmişti ki müzik dün-
yasında şu söz yerleşti: "Konsere bin beş
yüz kişi girdi, dışan on bin kişi çıkD!"
Çünkü o konserde bulunmuş olmak. mü-
zik konusundabir çeşitdiploma almak gi-
biydi.
1985'te Göteborg'da, bu yıl da Stock-
holm'de dev stadyumlan dolduruyor ve
izieyicilerle, küçük birgece kulübünde gi-
bi iç içe ve samimi olabiliyor. Bu feno-
meni şöy le açıklıyor: "Bu yakınlık ve sa-
mimiytt zaten geîen insaniarda var. On-
lann müziğc bağlıhklannda var. Sanatçı
olarak yaptığım şey. sahneden bu duygu-
yu yakaiamak. Her izleyiciyle özel bir ile-
tîşim kurmak. En büyük arenalarda bile
bunu yapıyorum. TribünJerdeki her birey-
ie tek tek iletişim kuruyorum. Zorlamay-
la olmaz, icten gelmesi gerek."
Springsteen, Avrupa'da CD kutusu
"Tracks" ile kitabı "Songs"u lanse edi-
yor. Biryıldırençokbuikıyayınazaman
vermiş. Aynı zamanda geçen ilkbaharda
ölen babası Douglas'ın yasını tutmuş.
"En bûyükyardımcıın müzikti,diyt)r. Bir
de eşim Patti (SciaMa)." Çift, New Jersey
yakmlannda birçiftlikte oturuyor. Üç ço-
cuğa sahipler: Evan (8), Jessica Rae (6)
ve Sam (4).
Şarkılannda genellıkle bireyi inceli-
yor. Farklı ortamlardaki insanlann yeri-
ne koyuyor kendini. Ve bunubaşardığı da
ortada. Nasıl yapıyor bu işi: "BflmiyorunL
tnsan birtaknn elbiseyi satın almadan gi-
yip prova eder. değil mi? Aile benim için
hep önde gelmişse de şarkılanmı bir ba-
ba, bir eşolarakyazmryorum. Canlandır-
dıgım insanlann >aşamıru gerçekten ya-
şayarak yazıyorum. Biraz başanlı olabi-
liyorsam bunun nedeni olaylara, ortaro-
lara \e kişilere şöy le biraz geri çekilerek
bakmam. Kendi duygulannun derinnk-
lerine iniyorum. Kendimi asla bir dâhi
olarak görmüyorum, yalnızca çok çab-
şan ve kararh biri olarak. Kişi, gördüğü
şeyi yazmalı, biküği şeyt Ve yazdıklann-
da içten olmak"
Birçok müzisyenin aksine, uyuşturu-
cudan, aşın seksten ve alkolden uzak kal-
mayı başarmış birisi. Ideal bir insan mı?
"Yok canım, diyor. Ben işimi çok dddiye
alan birivim. Arada bir körii yanlarun
gözüküyor. Ama sıkı çauşmayı ve beni se-
venleridüş kınklıgma uğratmamayi ken-
dimeilke edindim. İdeal bir insandeğüim.
Faziaaynnüya ginnek istemiyorum, ama
inan ki benim deçoksorunlanm, güç du-
rumlarun oklu-Ama en güçzamanbnm-
da hep müzik imdadıma yetişti Müzige
çok şeyr
borçluyum. Çalışmalanmla bu
borcun bir kummı ödemeyi başanyor-
sam ne mutlu bana_'"
Etienne Sag'ın yapıtlan 26 Temmuz'a dek Fransız Kültür'de
6
Her sergi yeni
bir zeıııiıı oyunu
9
NURDAN CtHANŞÜMUL
Haritalar, ahşap parçalan, posta pul-
lan, eski gazeteler ve paralar ûzerine
yapöğı iyimser insan portreleriyle ilgi
çekiyor Etienne Sag. Bir renk cümbü-
şü içinde yansıttığı prens, işçi, boksör,
boğa güreşçisı ya da cambaz, yaşanan
tüm acılara rağinen zaferde ve yenilgi-
de var olma isteğiyle gülümseyerek kar-
şılıyor izleyenlen.
Eleştirmenler Sag'ın sanata yaldaşı-
mını tanımlarken ".\e yalın sanata, ne
çizgi romana ne deyeni şekiküiğe indir-
genebiecek ofan EtienneSag'Hisanaoger-
çektesaflığm ve bttunin kanşoğı son de-
rece karmaşık bir tarz" ifadesinı kulla-
nıyor.
Çocukluğundaki deneyimleri yeni-
den canladıran sanatçı hem kurban hem
de kahraman birçok siyah-beyaz kişiyi
resimliyor. Etienne Sag'ın resimleri 26
Temmuz'a dek Fransız Kültür Merkezi
Sergi Salonu'nda görülebilecek.
Yapıtlanna içindeki iyimserliği yan-
sıttığmı belirten Sag ise. yeryüzünde-
ki tüm insanlann hayatm zorluklanna rağ-
men gülümsemesini istiyor. Bugüne dek
farklı toplama seriler üzerinde çalışan sa-
natçı bu kez zemin olarak haritalan, fo-
toğraflan, paket kâğıtlan ve parayı kul-
lanıyor.
-Farkfczeminler üzerindeçabşmayıter-
cih etmenizin nedeni nedir?
Kullandığım zeminlertamamıylaoyun
ve eğlence isteğiyle ortaya çıktı. Önce-
likle bir belge toplayıcısıyım ve küçük
çapta birçok koleksiyonum var. Harita
koleksiyonu, şehir planı koleksiyonu,
Italya, Ispanya'da meyve ve sebzelerin
sanldığı paket kâğıtlannı toplanm. Ko-
leksiyona dair biriktirme sürecinin ar-
dından üretim süreci oluşuyor. Böyle
çalışmayı seviyorum. Sanki her sergi
yeni birzemin oyunu sergisi. Insanlar be-
nim sergilerime 'bakabm bu kez hangi
zeminler üzerine çahşmış'rnerakjylage-
liyor. Bu sergide ise özellikle 5O'li, 60'lı
yıllarda Fransa'da ilkokullarda kullanı-
lan haritalar, iskele ve liman fotografla-
n var.
- Bu zeminler üzerine özellikle insan
portreieri çizmenizin nedeni nedir?
İnsan tipleri doğrusu benim insanla-
n yansıtma biçimim. Bu tipler resimle-
rimde hep gülümsüyor, hayatın onca
zorluğuna rağmen. Ben yaşanan acıla-
ra rağmen insanlann gülümsediğı ima-
jını vermek istiyorum. Bugün birçok sa-
natçı, insanlığa dair çok negatıf bır ımaj
vererek belli aJanlarda çalışıyor. Beni ta-
nımayan insanlann resimlerime bakıp gü-
lümsediklerini göriince sevıniyorum.
nsan tipleri benim insanlan
yansıtma biçimim. Bu tipler
resimlerimde hep gülümsüyor,
hayatın onca zorluğuna karşın. Ben
yaşanan acılara karşın insanlann gülümsediğı imajını vermek
istiyorum. Bugün birçok sanatçı, insanlığa dair çok negatif bir
imaj vererek belli alanlarda çalışıyor. Beni tammayan
insanlann resimlerime bakıp gülümsediklerini göriince
seviniyorum.
Sag, zemin olarak haritalan, fotoğrallan, paket kâğrüan ve parayı kullamyor.
- Paralar üzerine çizdiğiniz resimler-
deinsanlar birazdahaasıkyüziü ve hep-
sizencL.
Zemin yalnızca resimde değil, sem-
bolik olarak hayatta da çok önemlidir.
Doğrusu ben resimlerimde, banknotla-
n herhangi bir kâğıt zemin gibi kullaru-
yorum. İnsanlar hemen kendileriyle pa-
ra arasında çok kişisel bir yorum yara-
tabiliyor. Bu resimlerime karşı olumlu
yaklaşımlar oldu. Bir anlamda paranın
bugünkü dünyasmı yansıtıyorum, böy-
lelikle ekononiikdüzene göndermeler ya-
pı yorum. Banknotlarüzerinde çalışmak
hoşumagidiyor. Kendimi ortaçağdaki kı-
tap süslemecilerine benzetiyorum.
- Toplama malzeme üzerinde çanş-
manın güçlükleri oluyor mu?
Fotoğraflar üzenneyağlıboya çalışmak
zor. Bir sürü deneme yapmanız gereki-
yor. Bir çalışmayı beğenmezsem, atmak
daha kolay. Belirli seriler üzerine çalış-
mayı seviyorum.
- Gençlerin bu alanda.vapnJdarını ta-
kip edebinyor musunuz?
Meraklı birkişiliğim var. Benden son-
raki kuşaklann neler yapüğını çok me-
rak ediyorum ve izliyorum. Özellikle
neler kullandıklan, hangi malzemeleri
dönüştürdükleriyleilgileniyoruTn. Özel-
likle de video ve enstalasyon alanında.
- Kendinizi hangi sanat görüşüne ya-
km buluyorsunuz?
Aslında belli bir çizgiye dalıilim di-
yemem. Kendimi birçok sınır üzerinde
gezen ve farklı yaklaşımlanndan ilham
alan bir sanatçı olarak görüyorum. Tüm
kültürel referanslan reddederek toplama
ve dönuştürülebilen malzemelerle çalı-
şanlarayakınhissediyorum. 1920'li yıl-
larda birçok sanatçı fakirlikten ve yok-
sulluktan birsürü toplamamalzeme üze-
rinde çalışmak zorurida kalmışlar. 1914'te
Picasso gibi sanatçılann da toplama mal-
zemeler üzerine yaptığı çalışmalar var.
- Yeni projeferiniz neler?
Yolculuklara devam. Hangi zemin
üzerine çalışacağımı bilmıyorum. Bu-
günlerde Paris te bir hastaneye fresk ha-
zırlıyorum.
YAZIODASI
SELtM İLERİ
Tokafta Bir Pazar Günü
Kim bilir, belki de tam bugünlere rastlıyor, tem-
muz başı, temmuz ortası, temmuz sıcağı. Yıllar ve
yıllar önce. Tokat Avcı Er Eğitim Taburu. Askeriik
kendi macerasını söylüyor.
Istanbul'dan aynlırken, sayısı hayli kabankdost-
lar, Tokat'a beni ziyarete mutlaka geleceklerini söy-
lüyoıiar. Görünürde kimse yok. Haziran başından
beri burdayım.
Haziranda Tokat, tepelerden şehre inen bahçe-
leriyle bir ilkbahar sonu yaşıyor. Askerlik, garip yal-
nızlık. Dostlardan ses seda çıkmaması ürpertici.
Ne var ki, garip yalnızlıkta yeni tanışıklıklar kuru-
luyor. Istanbul'u büsbütün unutmuş gibiyim.
Bir cumartesi gecesi, komutanımız Sami Derrti-
re( beni çağırtıyor. Ertesi günü Hülya Koçyiğit'le
Selim Soydan beni ziyarete geleceklermiş, SJ-
vas'tan, valilikten haber gelmiş.
Sami Binbaşı: "Ûstünü başını derieyip toparia,
şehre çıkacaksın..." diyor. O gece er giysilerim
ütüleniyor, postailanm boyanıyor. Ertesi sabah sa-
at tam on birde Orduevi'ndeyim. Orada bir süre
heyecanla bekledim. Derken, Hülya Koçyiğit'le
Selim Soydan'ın beni belediyede bektedikleri an-
laşılıyor.
Belediye Başkanı'nın odasında kucakJaşma. Se-
lim Soydan'a sanlıyorum önce, ikimiz de neredey-
seağlayacağız, Hülya daha serinkanlı. Onlara bak-
tıkça içim ürperiyor. En yakın dostlanm meğerse
Hülya'yla Selim'miş diye düşünüyorum.
Adını ne yazık ki unuttuğum Belediye Başkanı,
eşi, Hülya ve Selim, hep birlikte yeniden Orduevi'ne
dönüyoruz. Bölük komutanımız VedatYüzbaşı'yia
söyleşi. Bütün Tokat'ta Hülya Koçyiğit adı; Tokat,
Hülya Koçyiğit'in gelişiyle çalkalanıyor.
Artık öğleye doğru. Belediye Başkanı'nın hazır-
ladığı program uygulanryor ve Tanm Bakanlığı'na
bağlı Ziraat Bahçesi'ne gidiyoruz. Sofra dışarıya
kurulmuş. Elbette ünlü Tokat kebabı. Zeytinyağlı-
lar, salatalar. Tokat'a özgü tatlılar. Bahçe, yaz, çi-
çekler. Ince yel esiyor.
Sevgili Selim Soydan beni kenara çekiyor, ısrar-
la harçlık veriyor, "Ben senin ağabeyinim..." Na-
sıl unuturum inceliğini! Ve nasıl da ihtiyacım vardı
o dolgun harçhğa...
Sonra Belediye Başkanı'nın Tokat'a armağanı,
küçücük hayvanat bahçesine gidiyoruz. Başkan
cetepmiş, ama hayvanlan çok sever, üzülürmüş.
Sülünler, keklikler, tavuskuşu, alçakgönüllü, ço-
cuksu hayvanat bahçesi.
Sonra Tofcaf bir bağ içinde" bahçelerini gezdi-
riyor Başkan. Birbirine açılan, daracık ahşap ka-
pılarla bahçeden bahçeye geçilen bağlarda mey-
ve ağaçlan, yeşerti. Başkan'ın bağevinde çay ve
hem kıymaiı, hem peynirli, ev yapımı poğaça.
Fakat gün çabucak geçip gitmiş. Beşte tabur-
da olmalıyım. Ayrılık vakti geldi. Hülya'lar o gece
Istanbul'a dönecekler. Bunca yolu benim için ten-
mişler.
"Yolunuz açık olsun" diyorum.
"Dönüşte, asker dönüşû, Istanbul'da..." dfcOfc-
Dediğim gibi, yıllar önceydi, ama insan unuta-
mıyor, hayatımızda çok özel günler var, onlardan
biriydi, hele o dönem, 'birincisiydi'. Daha nice yıl
geçse unutmam.
Geçenlerde Hülya'nın eski, alabildiğine roman-
tik bir filmini izledim televizyonda, renkli sinema-
nın ilk yıllarında çevrilmiş. Bir hayal hikâyesi. Ama
o hayal hikâyeleri bizim o dönem sinema oyuncu-
lanmıza ne kadar yaraşıyormuş...
Ve Tokat'taki pazar gününü düşündüm. Tokat'a
beni ziyarete gelen Hülya Koçyiğit, beyazperde-
deki iyilik simgesi kimliğiyle ne kadar uyuşan bir
insanmış diye de düşündüm.
Yann Hülya'ya ve Selim'e telefon etmek istryo-
rum. Sami Binbaşı'ya da.
Takvimde lz Bırakan: '
"Sevdiğim, büyük mimarlann yapıtlan değil,
yüzyıllar boyu sessizce yaşlanan, her kuşağın en
iyisini, en güzelini yakalayıp koruyan yapılardı, bu
yapılardazaman sanatçının gösterişini, görgüsüz-
lerin şatafatını, kaba işçinin özrünü örtmüştür."
Evelyn VVaugh, Bndeshead'e Son Dönüş, Türk-
çesi: Filiz Ofluoğlu, Can Yayınlan, 1985.
Ugup Kökden'den
Düşlerin Günbatımı'
• Kültür Servisi - Uğur Kökden'in beşinci
deneme kitabı 'Düşlerin Günbatımı' Yapı Kredi
Yayınlan tarafından yayımlandı. Denemelerinde
coğrafya üzerindeki yolculuklannı tarih içindeki
yolculuklarla bir araya getiren Kökden. seslerin,
izlerin ve anılann oluşturduğu bir birikimi
sunuyor. Geçmiş uygarlıklann bıraktığı ipuçlannı
süren yazar dünden bugüne köprüler kuruyor,
bugünü düne bakarak ırdeliyor. Karatepe'nin ışığı,
Erythrai'de parlayan dolunay, Anemurium'un
sessLz bekçileri, Romalı fatihlerin bıraktığı miras,
banşçıl Doğu Akdenk'in yeşile boyalı ırmağı
Göksu, içinde Gedik Ahmet Paşa'nın ruhunun
dolaştığı yıkık Silifke Kalesi, gerçek Selçuklu
başkenti Alaiye'nin Tunç Süvarisi ve onun
arkasında saklı gizemli tragedya, oğul acısını tek
başına sonsuza dek göğüslemeye çalışan
yapayalnız Nigar Hatun... Isimsiz, tanhsiz
herhangi bir 'zaman'dan derlenmiş kesitleri,
yüzleri, öyküleri, yerleri anlatıyor 'Düşlerin
Günbatımı.'
Gezi Öyküleri Yartşması
• Kümlr Servisi - Başkanlığını Prof. Dr. Orhan
Kural'ın yürüttüğu Gezginler Kulübü Derneği,
'Gezi Öyküleri Yanşmasf düzenliyor. Gezi ve
gezginlik olgusuna dikkat çekmek, gerçek
gezginlerin sayısını arttırmak, gezi kültürünü
geliştirmek ve gezi edebiyatına yeni yetenekler
kazandırmak amacıyla düzenlenen yanşma
herkese açık olarak gerçekleşecek. Yanşmanm
seçici kurulunda Hülya Koç, Buket Uzuner,
Gülten Dayıoğlu, Mustafa Balbay, Nasuh
Mahruki, Prof. Dr. Nadir Paksoy, Prof. Dr. Orhan
Kural ve Prof. Dr. Tank Minkari yer alıyor.
Öyküler. 10 sayfayı geçmeyecek şekilde daktilo ya
da bilgisayarla çift aralıklı olarak yazılacak.
Yanşmacılar öykülerini tek kopya olarak birer
fotoğraf ve kısa özgeçmişleriyîe birlikte en geç 3
Aralık 1999'a kadar 'Orhan Kural, Istanbul Tekmk
Üniversitesi Maden Fakültesi, 80626 Ayazağa/
tstanbul' adresine gönderecekler. Katılımcılann
gerçek ad ve adreslerini belirtmeleri gerekiyor.
Aynnolı bilgi için Tei: 285 63 22.