18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 31 TEMMUZ 1999 CUMARTE HABERLER kamu kuruluşlannda geniş çaplı kadro hareketi gerçekleştirdi VP kadrolaşması sürüyorıdünkü ı 50 ındı. Josyal ile bağlı inJann i 17'yi ANKAR4(Cıunhuri}«tBûrosu)-Hükümet, 7 bakanlık ve kamu kuruluşlannda geniş çap- lı kadro hareketi gerçekleştirdi. Resmi Gaze- te'nin dünkü sayısında 50 atama karan yayım- landı. Yalnız Çalışma ve Sosyal GüvenJik Ba- kanlığı ile bağlı kuruluşlannda çahşanlann ata- ma kararnameleri 17'yi buluyor. Çalışma Ba- kanlığı ve birimlerindeki kadro değişikliği 41 kişiye ulaşü. TBMM Başkanı Yddınm Akbulut, TBMM Genel Kurul Salonu yolsuzluğunun ortayaçık- masının ardından eski TBMM Başkanı Hik- met Çetin'in göreve getirdiği Teknik Işlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Kın'ı görevinden aldı. Kın'ın yerine Genel Sekreter Vahit Erdem'in Sivil Savunma Miiş- tesarhğı dönemindebirlikte görev yaptiğı Cen- gizKöksal atandı. unanis- >aşlayıp irüşme- a.Terör lanson- rtcheye- ı,görûş- şbitiıid tlerinın alog sü- t dikkat .•yetleri- ıde Ati- ılerinde •lerek 6 rayışına .ylül ta- ıpıiacak ı, ticaret 'a getin- hlerinde ıtoplan- lar, terör konula- nalarya- <anı Mit- iç beş ay ;yin hal- : "ancak kaydede- radekar- nmustur, ırgkkce- ıdlardan edı. saatlerde sın men- antısı dü- ri heyeti- dardagö- jekti. jefanedi yapılan en nokta- îörüşme- İagazete- layan Yu- rerkonu- Vbduüah fuz bile r. Yunan öreTûrk la hiçbir . Ancak unuoyu- •re bağlı ilerimiz k Yunan conulan ı ve not nan Dı- inci tur olduk- TürkpotisininABD'de eğitimiplanlanıyor ANKARA (CumhuriyetBûrosu)-ABD'nin in- san haklanndan sonanlu Dışişleri Bakan Yardım- cısı HaroM Koh, dün Ankara' ya geldi. Koh, Gü- neydoğu illerinde de incelemelerde bulunacak. Koh, dûn Adalet Bakanı Hikmet Sami Tûrk ta- rafindan kabul ediidi. Türk, iki üike insan haklan alanmda işbiriiği yapılması konusunun ele alındı- ğını kaydetti. Türk, ABD ile Türkiye arasmdaki işbirligi çerçevesmde "Törk po&terinin ABD'de e^tim progranuna kanlmaa. hâkim ve savcüar araanda karşıhktı egtim mübadek programlan- aiB vapümasr uygulamalannm öngörüldüğünü bildirdi. Koh'un eski tHD Başkanı Akm Birdal'ı cezaevindeziyaret etmek için başvuruda bulundu- ğu yönündeki haberlerin anımsatılması üzeriıre Türk. "Btam hukukumuza göre hûkümtüler. ak- rabalanvçTürkiye'ninih^sibulunduğuulııstar»- rssıkunılıı^aniitefliskileritarafindaııziyar^edi- lebffir. Bunun dışmda bbr ziyaret ofatna& joktnr" dedi. Koh, Ankara'daki temaslannın ardından Gü- neydoğu illerine ve IstanbuFa gideceğini, daha sonra yine Ankara'ya döneceğini bildirdi. Fazilet Partili Cul: Dıs müdahale siyaseti zayıflatıyor Yalçıntaş da istifa ettiANKARA (Cumhurm* Büro- su)-FP Başkanlık Divam'nda, si- yasi yasaklı Necmettin Erba- kan'ın müdahalelerine tepki için başlayan istifalar sürüyor. Abdul- lah GüL Cemil Çiçek, AJİ Coşkun ve Abdülkadir Aksu'dan sonra dün de Nevzat YaJçuıtaş, genel başkan yardımcılığı görevinden aynldı. FP lstanbul Milletvekili Abdullah Gûl, partinin çok daha iyi yönetilmesi gerektiği düşün- cesinde olduklannı, dı- şandan müdahalelerin siyaset kurumunu za- yıflattığmı söyledi. Başkanlık divanmdaki görevierinden alınarak yerlerine atama yapı- lan trfan Göndüz ve Eyüp Sanay ile bu ge- lişmeye tepki göstere- rek genel başkaniık gö- revlerinden istifa eden Gül, Cemil Çiçek, Ali Coşkun ve Abdülkadir Aksu, dün kendilerine destek ve- ren grup başkanvekili Bfilent Annç ile ortak basın toplantısı dü- zenleidi. Milletvekilleri partiden aynl- mak ve yeni bir parti kurmak gi- bi bir amaçlan olmadıgını belir- tirken yine parti yönetimini eleş- tirdiler. Ortak basın toplantısınm sözcüsü Abdullah Gül,şunlan söyledi: "Biziınbakışaçımıza gö- re Türk siyasaJ hayatı derin bir kriziçindedir. Si>aset kurumu her geçengünzavrflamaktadırvesiya- setçilerin toplum nezdindeki iö- ban ber geçen gün güç kaybet- mektedir. Kuşkusuz bunda siyaset kunununa dışandan yapılan hak- su müdahalelerin payı büyüktür. Fakat siyasetçiler, olumsuzluklan dış unsuriara yükieyerek sorum- • FP Başkanlık Divianı'nda, Erbakan'm müdahalelerine tepkiler yenilikçi gruba yakın isimlerden Nevzat Yalçıntaş'ın istifasıyla sürdü. Abdullah Gül, isnfalann ucuz iktıdar mücadelesı olmadığuu söyledi luluktan kurtulamazlaıf Gül, "dışandan müdahaleter" tanımını yaparken Kecmettın Er- bakan'ı mı kastettiğine ilişkin so- ruya. "Burada söyiediğiın, genel olarak Türk siyasetine dışandan yapılan telkinlerdir. Bu bir parti değüdir. Bütün Türk siyasetini sö>tüyorum'* yanıtını verdi. "FP'yedtşandanmüdahaJevar mı" sorusuna "Genel başkanımız bu konuda açıklamalarda bulun- du" karşılığmı veren Gül, "Siz müdahak istiyormusunuz" soru- su üzerine "tsteğimiz,partinin da- ha iyi yönetilmesi ve beklentileri kar^lamaya yöneök bir yapüan- m m gHTnesJdir" dedı. Gül, Anayasa Mahkemesi 'nde- ki kapatma davası dolayısıyla kongre takviminin henüz belirle- nemediğini söyledi. Gül, genel başkanlığa aday olup olmayacagi- na ilişkin olarak "Bu, giinü geonce parti için- deki arkadaşlaıia ko- nuşarak karar verile- cek bir konudur" de- di. Gül, istifalannın da yansıtılmaya çalışıldı- ğı gibi "ucuz bir ikti- dar mücadelesi olma- djğı" görüşünü savun- du. Yenilikçi gruba yakın isimler- den Nevzat Yalçıntaş da Recai Kutan'a sunduğu istifa dılekçe- sinde, u Başkanlık divanında bo- şalmış olan üye savısmın çok ol- maa sebebiyte ve FP Başkanlık Divanı'nın teşkilini kolaylasür- mak gayesiyle Genel Başkan Re- cai Kutan Bey'e bu imkânı sağla- mak için görevimden çeküiyo- rum"dedi. Hükümetin, dünkü Resmi Gazete'de yayun- lanan atama kararlanyla KtT Genel Müdürü Ayşe Dönmezer ve Sigortacılık Genel Müdü- rü TeomanKerman, HazineMüstesar Yardım- cılığı görevlerine atandüar. MHP'ye bağlı olan Toplu Konut Idaresi'nin başkanı da defiştınIdı. Kemal Ünsal başka bir göreve atanmak üzere görevden almırken ye- rine Selçuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Kamil Uğurtu TOKİ Baş- " • " " " " " " ^ kanı yapıldı. BaşbakanJık Müstesar Yardımcısı Ömer Kayır, Başbakanlık Mûşa- vırhği'ne atandı. Bakanlık ve kuruluşlarda yapılan atama kararlan da şöyle: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı APK Daire Başkanı tsmail AŞÇJ- oğlu, Ömer Gürsov Basba- kanlık Müşavirliği görevine getirildi. Devlet Meteorolo- ji Işleri Genel Müdür Yar- dımcılığı'na Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara Bölge Müdürlüğü Dikimevi Yurt Müdürü Ömer Yıimaz, Maden Tet- kik ve Arama Genel Müdür- lüğü Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürlüğü'ne ise Kadri Bozan getirildi. Adalet Bakanlığı Müste- sar Yardımcılığı'na Kanun- lar Genel Müdürü Uygur Aktalay atanırken aynı ku- rumda daire başkanı olan Ali Em genel müdür oidu. Açık bulunan Tanm ve Köyişleri Bakanlığı Müste- sar Yardımcılığı görevine Bakanlık Müşaviri Mehmet Alkan, Sanayi ve Ticaret Bakanhğı tç Ticaret Genel Müdürlüğü'ne Genel Mü- dür Yardımcısı Abdurmh- man Ozenbaş, Ölçüler ve StandartlarGenel Müdürlü- ğü'ne aynı yer genel müdür yardımcısı İsrafil Çetikatan- dı. Kültür Bakanlığı Müste- sar Yardımcılığf na Hukuk Müşavin Abdullah Dörtle- mez getırilirken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı- ğı'nda Müstesar Yardımcı- lığı kadrosu dörtten beşe çı- kanldı. Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdür Yardımcılığı'na ay- nı yer daire başkanı AJB İb- san Gelberi getirildi. lçişle- ri Bakanlığı Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sını- fı'ndan açık bulunan Bakan- lık Müşavirliği'ne Müstesar Yardımcısı Ozgen Gökalp atandı. SSK Genel Müdür Yar- dımcısı Selahattin Aras gö- revinden alınarak yerine Ta- nm ve Köyişleri Bakanlığı Bakanlık Müşaviri Ömer Emre, SSK_ Genel Müdür Yardımcısı ÖmerÇakmak- çı görevinden alınarak yeri- ne Dr. Serdar Sargm getiril- di. Görevinden alınan yöne- tim kurulu üyesi Tuncer Dönmez'ın yerine Dr. Hüs- nü Sivaboğtu, Çalışma Ge- nel Müdür Yardımcısı Ka- sun Afşin'in yerine de Ay- nurGüneş getirildi.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan- lığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Perihan San, Bakanlık Müşavirleri Isma- il Bayer, Ahmet Koçak, Bü- lent PiyaL Okay Karayakan görevlerinden aluurken Fat- ma Zeliha, Filiz Erman Örekü Bakanlık Müşavirli- ği'ne atandı. ARAYIŞ TOKTAMIg ATE$ lyimserüK Çok tartışılan ve eleştirilen iki yönüm olduğunu bili siniz. Bunlardan biri; kimileri tarafından ışın bulunan v karşırndaki insanlara prim verdiğim iddia edilen ho< görüm; ikincisi de, insanlanrehaveteittiği ileri sürüle iyimseriiğim... Gene bildiğiniz gıbi, bu iki konuda sayısız yazı yaz dım ve bu yönlerimin gerekçelerini anlattım. Zaten ya şadığım olaylar da (en azından bence), beni haklı çıkar tıyor. Bu gün sizlere, iyimseriiğimi doğrulayan bir şey lerden söz etmek istıyoaım. Geçenlerde postadan ilginç bir kitapçık çıkt. Dr. Ha^ şim Taşbağ, "Hekimlîk Yaşamımdan Anılar" başlıkl bir kitap yayımlamış. 1913 yıhnda Sinop'ta doğan Dr Taşbağ, dahiliye ihtisası öncesinde ve sonrasında, mecburi hizmeti sırasında görüp yaşadıklannı kaleme almış. Genç hekimlerimiz bundan ne sonuçlar çıkartır- lar bilemem, ama ben kendimce çok şeyler çıkandım ve bunlan sizlerie paylaşmak istiyorum. Dr. Taşbağ'ın hafk ile ve memteketin sağlık soaınla- nyta ilk karşılaşması, 1930'lann sonlannda staj için grt- tiği Adana'da oluyor. O yıllarda sıtma ve trahomun çok yaygın olduğu Adana bölgesınde bulunan Sıtma Ens- titüsü'nde staj yapan Dr. Taşbağ, izienimlerini şöyle di- le getiriyor: "...Sıtma o yıllarda memleketin her tarafında adeta epidemik bir boyutta kol geziyordu. Adana 'da gittiği- miz her köyde odalann köşelerinde anofeller (sıtmayı bulaştınan sivrisinek cinsi) ûzüm salkımı gibı kûmelen- mişlerdi. Çocuklardan ayakta olanlann kannian şişti ve yürümeJeri hamile kadınlan andınyordu... Köyün me- zartığı evlerinin hemen bitişiğinde idi, ölümleiç içeya- şıyoriardı. İlk kez gördüğümüz bu acıklı tabto her köy evinde aynı idi ve bizleri çok üzmüştû..." Dr. Taşbağ'ın trahomlu köylerde gördükleri, srtmanın yaygın olduğu köylerden çok daha çarpıcı: "...iki gün sonra trahomlu bölge köylerine götürûl- dük. Köyün ilkokul çocuklannı hekimlergeliyordiye sı- ralanmış, hocalan başta, hazırol vaziyetinde bızi bek- lerbulduk. Uzaktan bakıldığında çocuklardan ön s/ra- tfa olanlann gözlerinde siyâh gözlük vardı. Yaklaştığı- mızda ne görelim? Siyah gözlük sandığımız kara hal- ka kara sinek değllmi? Hocamız, bu sineklerin göz ka- pakkenariannı tutan trahom kabarcıklannı emdikçe bir tûranestezitesinyaparakyanma ve acılan hafiflettiği- ni, bu nedenle çocuklann sinekleri kovmadığını söyle- yince, yine hepimizi bir ürperti aidı..." Gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'dan böy- le bir miras devralmıştı. Sıtmave trahoma ek olarak ve- rem vb. gibi hastalıklar milleti inim inim inletmekteydi. Ve genç cumhuriyet, o günlerin çok ciddi olanaksızlık- lan içinde, bütün bunlan saf dışı etmeyi becerebilmiş- ti. (1990'lann, nispeten ekonomik dartıoğazı aşmışTür- kiye'sinde, verem hastalığının yeniden yaygınlaşması çok ilginç bir gelişmedir ve bir sürü gevezelik içinde, neretere geri dönmekte olduğumuzu göstennesi bakı- mından üzerinde durulması gereken bir konudur). Dr. Taşbağ'ın daha sonra görev yaptığı ipsala, Kara- burun ve Daday'la ilgili çok ilginç gözlemleri var Gü- nümüzün okurunu düşünceye sevketmek için, İpsala ve Karaburun'a gidişterini sizlerie paylaşmak istiyorum: "...İpsala'da vazifeye 1938yılı Ekim ayının son haf- tasında başladım. Istanbul'dan trenle Uzunköprü'ye, oradan otobüsle Keşan 'a geldim. İpsala'yapostayı gö- türen yaylı bir arabanın gittiğini, başka da vasrta olma- dıgını öğrenince Ahmet isimli arabacı genci buldum. Yola koyulduk. Şonbahar yağmurian başlamış, yollar çamuriçindeydi. Altı saatsonunda arabacım Ipsalaya geldiğimizi söyledi. Arabadan indim, yolda sağa sola sarsılmaktan sersem olmuş, dengem bozulmuştu..." Bugün hızlı bir arabayla 2.5 - 3 saatte gittiğimiz İp- sala, o dönemde işte böyle bir yendi. Hete bugün ne- redeyse Izmir'in bir mahallesi olan Karaburun'a gidişin öyküsü, bence daha ilginç:"... Vapurla Izmir'e, oradan da Karaburun'a hareket ettik... 'Uşak' isimli küçücûk birkörfez vapuru Izmir-Karaburun seferiniyaptyordu, karayolu yoktu... 'Uşak' vapuru körfezde bulunan kû- çûk askeri adalara da uğrayarak 3-4 saatte dalgalarla boğuşarakKaraburun iskelesineyanaştı. Benı de, eşi- mi de deniz tutmuştu, karaya ayak basınca canlandık. Iskele meydanında bekleyen iki kişi vardı: Kasabanın yegâneyüktaşıyıcısıbirkatır, katırcı veyardımcısı! Ge- leceğimizden kaymakam beyin haberi olduğu için bu ekibigöndermiş. Daha sonra, ilçede dört tekerleklihiç- bir aracın olmadıgını öğrendik, çünkü kuş yuvası gibi tepe üzerinde kurulmuş bu kasabada motoriu aracın yürüyebileceğiyolyoktu..." Türkiye bugünlerimize işte o günlerden geldi. Üste- lik birkaç dönem hariç, büyük dış sorunlaria uğraşarak ve zaman zaman kesintiye de uğrasa, önernli bir bölü- mü göreceli bir demokrasi içinde... Günümuz Türkiye'sindeki yönetimden memnun ol- mamız ve sağlananlan yeterlı bulmamız elbette müm- kün değil. Özellikle demokrasi ve paylaşım konulann- da çok ciddi eksiklerimiz var ve bunlan düzeltmek için çabalamak zorundayız. Ancak kötümserliğe yer vermemeliyiz. Eğer o gün- lerden bugünlere gelebildiysek, bugünlerden daha gü- zel günlere gitmemek için hiçbir nedenimiz olamaz. Karamsariık, hızımızı keser... [email protected] im'i Anlamak... '- lan" tezini geliştirdiler. Global- . leşme tartışmalannın yaygın- laştığı bu dönemde de Mark- sizmin soruna ulusal sınırlann ötesinde bakan anlayişının ne kadar önemli olduğu bir kez daha aniaşılıyor. • "Uluslararası tahkim" tartış- ; masına da bir milli sorun olarak î bakmak yerine, çokuluslu şir- îketlerin yarattığı dünya ege- J menliğine nasıl karşı durulaca- ; ğı sorunu olarak bakmak daha ; yerinde olur. Tahkim tartışma- * lan, gazetelerin köşelerinde de * gündemden düşmüyor. örne- * ğin Ertuğrul Özkök, "ulusla- »rarası tahkim"\ eleştirenleri * "milli egoizm"\e, "menfi aydın Xtipolojisi"n\ sürdürmekle suç- İ luyor. ; Özkök, Boğaz Köprü- •sü'nden Türk Parasını Koruma »Kanunu'na kadar uzanan bir »dizi değişikliğe direnenlerin, * "uluslararası tahkim"e de di- ırendiklerini ve bir anlamda I böyle düşünenlerin "tutucu" î olduğunu söylüyor. Aynı gaze- jtununda ise i Bekir Coş- jtiriyor: "Tah- kuk devletini ladi ile gelip, urfann ötesin- de arayanlann ve hukvkv iha- leye çıkartanlann yüz karasıdır. Ama en çok; yağmadır." Uberal görüşleriyle tanıdığı- mız Güngör Uras'ın da tahki- me karşı tutumu ilgi çekici. Uras, Milliyet'teki köşesinde, tahkim nedeniyle verilen bazı imtiyazlann Türk hukuk dene- timi dışına çıkacağını belirtiyor. Bir örnek olarak da Istanbul'un suyunu 30 yıllığına yap-işlet- devret modeliyle devralan Mr. Smith'in hükümetle yaptığı an- laşmanın, Danıştay denetimi dışına çıkacağı olgusuna dik- kat çekiyor. Bu konuda en somut endişe- leri ise Mimarlar Odası dile ge- tirdi. Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu ve şube baş- kanlannın yaptığı açıklamada, bundan böyle siyanürle attın arayan Eurogold gibi, Izmit Körfezi'nin en güzel yerinde devlet arazisini yağmalayan Ford Otomotiv gibi şirketlere karşı Danıştay'a başvurma ola- nağının ortadan kalktığına dik- kat çekiliyor. Mimarlar Oda- sı'nın açıkJaması şöyle devam ediyor: "Mimarlar Odası'nın açmış olduğu davalarda alınan 'Danıştay kararlannın' ne tür yabnmlarhakkında 'hukukaay- kınlık' saptaması yaptığına ve yine hangıprojeler ve imarizjn- leri konusunda durdurma ve iptaJ hûkümleri verildiğine ba- kıldığında da bu anayasa deği- şikliği teklifındeki 'Danış- tay'dan kurtulma' hedefıninne anlarna geldiği vekimlerin bek- lentisi olduğu açıkça görül- mektedir." Mimarlar Odası, bir ömekJe "tahkim"'m neden istendiğine açtklıkgetirmeyeçalışıyor "ör- neğin kimi yabancı sermâye ortakltklan içindeki şirketlerin kurduğu özel 'vakrf üniversite- lerine' devlet ormanlannınpeş- keş çekilmesini 'hukuka aykın' bularak bu yağmaya engel oluşturmaya başlayan tahkim değil Danıştay'dır." • • • Boğaz Köprüsü'ne 1968'li yıllarda karşı olmanın ne kadar doğru ofduğu bugün daha iyi aniaşılıyor. fik köprünün yapıl- masıyla birlikte, iki şehir olarak büyüme imkânı olan Kadıköy ve Batı yakası, ne yazık ki bir- leşti. Bu birleşme, hep yeni bir- leşmeleri zorunlu hale getirdi. Ikinci köprü yapıldı, yetmedi, şimdi üçüncüsü isteniyor. Yann o da yetmeyecek, dördüncü- sü, beşincisi gündeme gele- cek. Bunun sonucunda, dün- yanın en güzel yerlerinden biri- si olan Boğaz diye bir yer kal- mayacak, Istanbul'un ciğeri olan ormanlar kırpıla kırpıla tü- kenecek. Bu nedenle öz- kök'ün köprü örneği yerinde değil. Soruna, bu topraklarda ya- şayanfann kendi yaşam alanla- nnı savunmayı burayla hiç ilgi- si olmayan kurumlara bırakma- sı açısından baktığımız zaman, "tahkimln ne kadar olumsuz olduğu daha iyi anlaşılabilir. Ancak burada milli olmaktan çok sınıfsal bir aynlık söz konu- su. Belgrad Ormam'nı inşaat- laria doldurmaya çalışanlar ya- bancılar mı? Istanbul'u beton yığınına çevirenler yabancılar mı? Gökkafes'i Istanbul'un en güzel yerine bir çirkinlik anıtı olarak dikenler uluslararası şir- ketler mi? Hayır, bizim çok "milliyetçi" ve aşın "vatanse- ver" işadamlarımız. Tahkime, bu güzel toprakla- nmızın yağmalanması olanağı- nı arttıracağı, daha açgözlü şir- ketlerin, daha güçlü kollanyla yağmaya devam olanağı sağ- layacağı için karşı çıkmalıyız. 7 -17 TEMMU21999 »İGARANTİ İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı 6. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin gerçekleştirilmesindeki değerli katkılan İçin Festival Sponsoru Garanti Bankası'na teşekkür eder. FESTtV*L SPONSORU KURUMSAL SPONSORLAfl K0C8ANK MARMARA V REJAUU Bu ilan Cumhuriyet Gazetesİ'nin kafkıstyla vaymlanmtştır. Cumhuıiyef
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle