Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 1999 ÇARŞAME
HABERLER
Oramiral
Kayacan anriacak
• İstanbul Haber Servisi -
Silahlı saldın sonucu
yaşamını yitiren emekli
Oramiral Kemal Kayacan
ölümünün yedinci yılında
mezan başında anılacak.
Kayacan için yann
Edirnekapı ŞehitJigi 'ndeki
mezan başında anma töreni
düzenlenecek.
Koç Üniversrtesi
arazi davası
• Haber Merkezi - Orman
Mühendısleri Odası Başkanı
Salih Sönmezışık, Koç
Üniversitesi'ne arazi
tahsisine ilişkin
Başbakanhk, Orman
Bakanlığı, Bayındırlık ve
fskân Bakanlıği ve Sanyer
Belediye Başkanhğı
kararlanna karşı açılan
davanın görüldüğü Danıştay
8. Dairenin Başkanı Ahmet
Nuri Çolakoğlu'nun basına
yansıyan açıklamalan ile
ihsas-ı reyde bulunduğunu
(oyunu açıkladığı) öne
sûrerek Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'na
(HSYK) şikâyet etti.
Sönmezışık, "Disiplin
bukuku açısından da bu tür
açıklamalann uygun
olmadığını düşünmekteyim"
dedi.
Yüfcsekbaş
tatıliye edildi
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu)-özelleştırme
Idaresı'nin satışa çıkardığı
Sümerbank ile Süt
Endüstrisi Kurumu Adana
Tesisleri'ni aldıktan sonra
çalıştıramadığı için kapatıp
işçileri kapı dışan eden ve
Özelleştirme Idaresi
Başkanlığı'na (ÖtB) olan
borçları için haciz işlemi
başlatan avukatlar Nursel ve
lbrahım Ünal çiftini
öldürraeye azmettirdiği
iddiasıyla tutukiu yargılanan
Mehmet Yüksekbaş dün
yapılan yargılama sonunda
tahliye edildi.
Felsefelogos'un
2. sayısı
• Haber Merkezi -
Felsefelogos dergisinin 2.
sayısı yayımlandı. "Sevginin
ve Aşkın Feisefesi" başhklı
sayida, Afşar Timuçin'in
"Aşk Sersen Bir Bilgedir",
ServerTanilli'nin "Aşk'la
Filozof Arasında Bir
Diyalog'", Atilla Erdemli'nin
"Akıl-Sevgi Bağlamı", Peter
Gorsen'in "Pornografi ve
Aydmlanma", Emmanuel
Levinas'ın "Felsefe, Adaiet
ve Aşk", Friedrich
Nietzsche"nin "Aşk Üzerine
Aforizmalar" başlıklı
yazılan yer alıyor.
hD Gaziantep
Şubesi kapaoidı
• tstanbuJ Haber Servisi -
Insan Haklan Derneğı (İHD)
Gaziantep Şubesi'nin 3 ay
süreyle kapatıldığı bildirildi.
lHD'den yapılan yazılı
açıklamada, şubenin keyfi
gerekçeîerle kapatıldığı ileri
sürülerek "Düşünceye
yönelik baskılar devam
edıyor. Düşüncelerini ifade
edenler cezaevine
konuluyor" denildi.
Aypımsız
afistemi
• İstanbul Haber Servisi -
Yeni Emek-lş Sendikası,
Türkiye"de barış. kardeşliğin
saglanması için sınırsız ve
avnmsız genel affin.
çıkanlması gerektiğini
bildirdi. Yapılan yazılı
açıklamada, memurlara
toplusözleşmeli sendikal
haklann zaman geçirilmeden
verilmesi ve emekJilık yasa
tasansının derhal geri
çekilmesi istendi.
Askeri araç
devpildi: 1 şetıit
• VAN (Cumhuriyet) -
Van'ın Saray ılçesinde bir
askeri aracın devrilmesi
sonucu Jandarma Astegmen
Ömer Peker (28) şehit oldu,
kimlikleri henüz
belırlenemeyen 11 asker
varalandı. Yaralı askerler,
helikopterle Van Askeri
Hastanes^ne kaldınldı.
Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Kuran kurslanyla ilgili olarak FP'ye yüklendi
FP-MHP tarbşması sürüyorANKARA (Cumhurhet Bürosu)-Baş-
bakan Yardımcısı DevJeit Bahçeli, 8 ydlık
temel eğitimin 5. smıfindan sonra öğren-
cilerin Kuran kurslanna gitmelerini sağ-
layan yasa konusunda "bir kaşık suda fir-
tmakopankügmı" savundu. Bahçeli, FP'yi
kastederek "çarpık züuıiyet üe saJdırgan
bir üslubun yansımaJan olan açıklamala-
nn'' sahipJerine zarar vermekJe kalmaya-
rak sorunlann uzlaşma ve hoşgörü orta-
mı içinde çözümlenebilmesi zeminini yok
ettiğini söyledi.
Bahçeli, dün MHP grubunda yaptıgı
konuşmada, 37. hükümetin 2 ayhk süre
içinde çözümlenmesi gereken birçok so-
nına el arrıgını veyeni düzenJemeieryap-
tığını belirterek, ortaya konan performan-
sın parlamentonun itibannı yükselttiğini
söyledi. Meclis oturumlannın zaman za-
man halkı üzen sert tartışmalara sahne ol-
duğunu anlatan Bahçeli, "iyi bir baslan-
gıç ve bir ilk adım çabası" olarak nıtelen-
•MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, FP'yi kasdederek
"Çarpık zihniyetleri kendilerine ve uzlaşma zeminine zarar verir.
Ne cumhuriyet ne de din elden gidiyor" dedi.
dirdiği Kuran kurslannın açılmasına iliş-
kin yasa konusunda bir kaşık suda fırtına
kopanldığını savundu. Muhalefet partile-
rinin bazı sözcülerinin sergiledikleri tavır-
lann düşündürücü ve üzücü bir boyut ka-
zandığını kaydeden Bahçeli, 18 Nisan se-
çimlerindengerekJi dersin çıkanlmadığı-
nı, toplumsal farklılık ve gerilim noktala-
nnın siyasi çıkar malzemesi olarak kulla-
nıldıgını belirtti. Bahçeli şöyle konuştu:
"Bazen akJ ve vicdan dışı bir boyut ka-
zanarakkendindenolrnavantandlndışıgös-
termeye kadar varabüen beyanlar ve ya-
ymbr, her şeyden önce milletimizi ve biz-
leri üzmektedir. Çünkü çarpık zihniyet fle
saldırgan bir iislubun yansımalan olan
açıklamalar, sadece sahipterinezarar ver-
mekle kabnamaktadır. Sorunlann, uzlaş-
ma ve hoşgörü ortamı içinde çözümJene-
bilmesinin zemini yok edilmekte, geçmiş-
te yine benzeri tavır ve beyanlann yol aç-
hğ? tahribaön vekutuplaşmalaruı gideriİ-
mesi zorlaşmaktadır. En önemli terneJ ve
tarihsel sorunlanmızdan biri olan din-la-
iklik. ik'rieilik-gericilik gibi kavgalan ar-
ük aşmanuz lazımdır. Bonun için deönce-
Hkle sorunun iki kutbunu oluşturanlann
zihniyetini ve iislubunu değiştirmesi, so-
runun esas kaynağınm kendÛeri oMuğu-
nu kabul etmeieri zorunludur."
Birtarafin Kuran öğrenimirun yasaklan-
dığı, dının elden girtiği anlamına gelen
sözler söylediği, diğer tarafin da 8 yıllık
temel egatimin hiçe sayıldıgı, laik demok-
ratik cumhuriyete ihanet edildiği yönün-
de açıklamalarda bulunduğunu kaydeden
Bahçeli, her iki yaklaşımın da doğru ol-
madıgını söyledi. Bahçeli, "Ne dinimiz
ne de cumhuriyerimiz elden gitmektedir.
Aziz mületimiz, ne bağunsızhğıınızın ve
v-arhğunızın teminatı olan Türkiye Cum-
huriyeti'ne ne de manevi değerierinin te-
melini oluşturan dininezarar verilmesine
müsaadeeder.Bundanda önemüsi,son hak
özeJ korumasuia ya da onun adına konus-
masına ihtiyacı yokrur. Yüce AJlah, hiç
şüpbesiz onun bütûn zamanJarda koru-
yucu ve kollayıcjsıdır" dıye konuştu.
Ekonomik pakete de değinen Bahçeli,
beiirii bir kesimin kayınlacağı iddiasının
kesinlikJe doğru olmadıgını, paketle sanayi
ve ticaret hayatının canlanması, piyasalara
güven verilmesi ve dışsatımın arttınl-
masmın amaçlandığını belirtti. Bahçeli,
paketin "mucizevi bir ilaç" olmadıgını,
ancak kısa vadeli önlemlerin alınmasına
özen göstenldiğıni kaydetti.
TGC ve Basın Konseyi, af çalışmalarına gazetecilerin de dahil edilmesini istiyor
'Hırsızdtşandüygaz&ed hapiste9
İstanbul Haber Servisi - Türki-
ye GazetecilerCemıyeri (TGC) ile
Basın Konseyi. "yayın yoluyla suç
isledikterT gerekçesiyle hapıs ce-
zası alan, yargılanan, hakJannda
soruşturma açılan gazetecilerin öz-
gürlûklerine kavuşması için çalış-
malannı sürdûrüyor. Basın Konse-
yi Başkanı Oktay Ekşi, af taslağı
üzerinde çalışan hükümete, yargı-
lanan ve cezaevinde bulunan gaze-
tecilerin de özgürlüklerine kavuş-
ması için verdikleri üç yasa öneri-
sini açıkladı. Basın Konseyi 'nde,
Avukat Turgut Kazan ile birlikte
dün bir basın toplantısı düzenleyen
Oktay Ekşi, Türkiye'de ifade ve
dûşünce özgûrlüğünün kısıtlandı-
ğını söyledi. Ekşi, Basın Konse-
yi'nin saptamalanna göre başka
nedenlerle ceza almış görünmele-
rine karşın 11 gazetecinın gazete-
cilik işlevi nedeniyle, 32 gazeteci-
nin doğrudan doğruya gazeteci-
lıkJe ilgili bir nedenle, 21 gazete-
cinın de resmi makamlardan yeter-
li hiJg) edüıilemediği için belirsiz
bir nedenle cezaevinde olduğunu
kaydetti,
Gazetecilerin hükümet tarafin-
dan hazırlanan af taslagına dahil
edilmelerine ilişkin yasa önensini
geçen hafta Adaiet Bakanı Hik-
met Sami Türk ile insan haklann-
dan sorumlu Devlet Bakanı Meb-
met An" Irtemçelik'e sunduklannı
söyleyen Oköy Ekşi, öneride "efer
birafçjkanlacaksa, röportajyapan
^2eteci>iiceridetutup hırsâ-uğur-
suzu serbest otrakmanın çağdaş
birvaklastm o)mad»gı"nın dile ge-
tirildiğıni söyledi.
Çözüm için 3 ayn yoi izlenebi-
leceği belirtilen merinde; ilk ola-
rak 1997'de 4304 sayılı yasadaki
gibi işlenen suçlar için 3 yıl erte-
leme getirilmesi, ancak kapsamın
yazıişleri müdürlerinden tûra ga-
zetecılere genişlenlmesi; ikinci ola-
rak 3713 sayılı Terörle Mücadele
Yasası'nın (TMY) geçici tnadde-
leriyle denenen şartlı salıverme
modeli; üçûncü olarak da anlatım
özgûrlüğünü sınırlayan, özellikJe
TCY'nin 158,159,312.maddele-
riyle, TMY'nin 7 ve 8. maddele-
rinin yeniden kajeme alınması ve
3713 sayılı yasanın 6 ve 13. mad-
deiennin kaldınlması önerileri ge-
tirildi.
Erteleme modelinde belli bir ta-
rihe kadar basın, yayın veya rad-
Basn Konseyi Başkanı Ekşi, gazetecilerin affi kjn hükümete 3 yasa önerisi sundukiannı söyledi.
yo, fîlm, televizyon araçlarmda ya-
pılan yayımlardan dolayı suçu oluş-
turan haberi yazan, karikatûrû ya-
pan, yazar, çizer, muhabir, ressam,
yayıncı sıfatıyla mahkûm edılen
kimselerin cezalannın üç yıl sürey-
le ertelenmesi öneriliyor. Basın
Konseyi'nin birdiğerönerisinde ise
T\fY'nin 7. ve 8. maddelennde
yer alan bölücü örgüt ya da bölü-
cülük propagandası suçlanna çok
yüksek para cezası, hapis cezası-
na alternatifolarakgetiriliyor. Böy-
lece fikirle eylem arasuıda doğru-
dan bağı öngören yakın ve açık
tehlike kriterinin Türk ce2a siste-
mine dahil edilmesi hedefleniyor.
Bununla, yargı sisteminin düşün-
cenin hapisle cezalandınlması zo-
runluluğundan da kurtarılması
amaçlanıyor.
Kazan, bir soru üzerine, kamu-
oyundamafyayla mücadeleyasa ta-
sansı olarak biiinen çalışmalann,
çetelerin ve mafya örgütlenmele-
rinin daha da gelişmesıne neden
olabilecegi uyansında buiundu.
Yasataslağının, gizli bilgilenn mah-
keme tarafından ıstenemeyeceği
ve basın yoluyla açıklanamayaca-
ğını öngiirdügüne dıkkat çeken Ka-
zan, "ilgfli otoritelere danışdma-
dan hazırlanan tasiagın demok-
rasi için büyük bir tehlike olustur-
duğuna" dikkat çekti.
Demirel
'Kamu
görevlilerinin
kıvranmalan
önlenmeli'
ANKARA (CumhuriyetBürosu)
-Cumhurbaşkanı SüJeyman Demi-
reL devlet hizmetlerinı gören kad-
roların "mali sıkuıülar içinde kıv-
rannıalannın" en kısa zamanda
önlenmesi gerektiğini söyledi.
2000'li yıllara girerken uygarlık
denen büyük hareketin yakalandı-
ğını belirten Demirel, "Yahnz bu-
nunlaberaber koşabitaıeniizde zor-
luklar var. Kendimizi zoriamanuz
lazDn" dedi.
Karayolları Bölge Müdürleri
Toplantısı, genel müdürlük konfe-
rans salonunda başladı. Toplantıda
konuşan Demirel, 60 bin kilomet-
re devlet ve il yolu bulunduğunu
anımsatarak, artık bugün Türki-
ye'ningidemediği yerolmadığına
işaret etti. Türkiye'nin istediği ka-
dar demiryolu yapamadığmı be-
lirten Demirel, demiryollan ve li-
manlar kurulması ile otoyol şebe-
kesinin tamamlanması gerektiğini
kaydetti.
Türkiye'nin 114 milyar kilo-
vat/saat elektrik gücünü, gelecek 5
yıl içinde katlaması gerektiğini vur-
gulayan Demirel şunlan söyledi." "5
senesonra ulasım,enerjL alryapısı-
kmOJan nedeniyle ekonomik dar-
boğaza giribnenıesi için çokönem-
li şeyler \apmak la/un. 50 senede
yaptığı kadar işi önümüzdeki 10
sene içinde yapmanuz laam.' Ya-
pabilir miyiz?' Bu suaön cevabı:
Yapmayıp ne yapacagız? Yapma-
vamecburuz, 'Sen böyle diyorsun,
ama bak sıkıntılar diz boyu.' Ne
zaman ne rahatoldu bu ülkede? Sı-
kmtıiangörmiiyordegüun. Hepsi-
nigöriiyorum. 'Söylechklerimi ya-
pamaz, yahut ekonomisi bunlan
yapacak kapasitede değil' dediği-
nizanda Türkiye buraya kadar ge-
tirdiği kalkınmasını buradan Ueri
görüremeyecek demektir."
2000'li yıllara girerken uygarlık
denen büyük hareketin yakalandı-
ğını belirten Demirel. "Yalnız bu-
nunlaberaber koşabilmenıizdezor-
hıklar var. Kendimizi zoriamanuz
lazun" dedi.
MYK'de 15 Ağustos'a dek sürecek yurt gezileri tartışıldı
CHP'den talıkiııı uyarısıATVKARA(CumhuriyetBürosu>-CHP Ge-
nel Başkanı Altan Öymen. TBMM'de görü-
şülen uluslararası tahkim konusunda hükü-
meti bir kez daha uyardı.
CHP Merkez Yönetim Kurulu dün Altan Öy-
men başkanlığında toplandı. MYK'nin gün-
demi CHP programı yeniden gözden geçiri-
linceye kadar belirlenmesi istenen politika-
lardan, uluslararası tahkimden ve yeni dönem-
de başlatılacak yurtiçi gezilerden oluştu.
MYK'de "Türidyeseferberliği'' adı altında
gerçekleştirilecek gezi programı da ele aluı-
dı. Bugün başlatılacak olan geziler 15 Ağus-
tos'a kadar devam edecek. MYK ve PM üye-
lerinin kanlımıyla oluştumlan 19 ayn grup
Türkiye'nin çeşitli yerlerine gidecek. "'Türki-
ye seferberliği'' programıyla parti tabanının
ve yurttaşlann ileriye dönük olarak CHP ile
ilgili değerlendirmelerinin, eleştirilerinin ve
beklentilerinin alınması amaçlanıyor
Altan Oymen, toplantıdan önce basın men-
suplanna yaptığı açıklamada, 24 Temmuz'un
Lozan Barış Antlaşması'nın, başında sansü-
rün kaldınlışının ve işçi haklannın kabul edi-
lişinin yıldönümü olduğunu anımsatarak bu
yıl 24 Temmuz'da, bu konularda geriye gidiş-
lerin ortaya çıktığını vurguladı. Lozan Antlaş-
ması ile Türk yargısının ve mahkemelerinin
bağımsızlığının sağlandığına dikkat çeken
Öymen, "Bugün ise ondan taviz verilmesi an-
lanuna geien aduniann aoknğuu, bununla B-
güian^asadt^Mklerinkgörûşûldüğünügö-
rûyDruz. NfYK' miz uluslararası tahküni gün-
deînine almışnr" diye konuştu.
Başında sansürün kaldınlışının yıldönümü
olmasına karşın hâlâ bu konuda olumsuzluk-
lar yaşandıgını belirten Öymen, hükümetin
olumlu adım atmadığını söyledi. Öymen, ay-
nı tarihin bir zamanlar işçi bayramı diye anıl-
masına karşın, bu kez verilen olanaklann iş-
çilerin elinden ahndığı bir gün olarak tarihe
geçtiğini söyledi.
'Reform paketi çahşmayana yarar'
Altan Oymen, 57. hükümet tarafından "eko-
nonük reform" adı altında açıklanan paketin
çalışan kesimin yükünü arttınrken çalışmayan
kesimin daha çok para kazanmasının yollan-
m genişletriğini söyledi. 55. hükümet döne-
minde hazırlanan vergi yasasının kayıt dışı
ekonomiyi ve vergi kaçakçıhğmı önlemek
amacuıı taşıdığını anımsatan Öymen, reform
adı altındaki önlemlerle bu kez bunlann orta-
dan kalktığını söyledi. Öymen, mali milat yo-
luyla "nereden buldun" diye sorulmasınm 3
yıl süreyle ertelendiğinin altını çizerken "Bu,
Yümaz: Cumhuriyetisivüanlayiş korur
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Genel Başkanı Mesut Yimaz,
asker kökenli cumhurbaşkanı tartış-
malanna üstü kapah olarak tepki gös-
tererek "Türkh^'de 75 yıfcür cumhö-
riyet vardır ama maalesef cumhur kâ-
ğıfta kalnuşor. Cumhuriyetin korun-
ması ancak hürrivetçi, svü, siyasi ao-
layışk mümkündür" dedi. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da 20 yıldan bu
yana süren olağanüsrü hal yöneriminin arbJc kaldı-
nlma zamanının geldiğini savunan Yıbnaz, hiçbir
baskıcı yönetimin hak ve özgürlük istençlerinin
önünü sonsuza kadar kesemediğini vurguladı.
MesutYılmaz, partisinin dünkü Meclisgrup top-
lantısında, Türkiye'nin bölücü, aynlıkçı teröre kar-
şı verdigi mücadelede geçen hafta bireşik daha at-
ladığtnı söyledi. PKK'nin dağılma aşamasuıa gel-
diğini ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da eskisi
kadarrahat eylem alanı bulamadığmı anlatan Yıl-
maz, ancak hiçbir ülkede terörün topyekün, kökten
çözülemediğini, bu nedenle ihtiyatın elden bırakıl-
maması gerektiğini sav undu. Gelinen koşullarda Do-
ğu ve Güneydoğu'da ekonomik ve sosyal atılınüar
için gerçek bir firsat ortaya çıktığuıı kaydeden Yıl-
maz, bunun çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini
söyledi. Yılmaz, OHALuygulaması ko-
nusunda şunlan söyledi:
"20 yıldır bir otağanâsfû yonemn söz
konusudur.Olağanüstü yönetim anaya-
sal bir uygulamadır. Ancak benrli za-
man >t koşuflarda uyguianır. Otağanüs-
rü yönetnnlerdehakveözgüriüklerin k>-
sıtlanması sözkonusudur, ANAPobrak
bugûoe kadar OHAL'e destek\wdik,
hatta bu konuda öncülük yaphk. Ama
geküğimiz noktada 20 yıldan bu yana süren bu uy-
gulama, zamanında dognı gerekçeterte ortaya çık-
mışolsa da savunulamaz halegeimiştir. Bölücü,ay-
nhkçı terör sorununu Türki^'nin gündemindeıı
çtkarmak için Doğu ve Güne>dofu'da olağanüstü
hali kaldırma, hayatı normaieştirme ve ekonontic
ve sosyal tedbirleri alma zamanı geunjştir."
Yılmaz, Avrupa Parlamentosu'nun Abdufiah
Öcaian ile ilgili karannın da Türkiye'nin içişieri-
ne kanşma, hükümranlık haklanna müdahale an-
lamı taşıdıgj için kabul edilemeyeceğini söyledi. Yıl-
maz, Türkiye'de siyasi düzenin yurttaşlık eksenin-
de yeniden kurulması gerektiğini söyledi.
Bkonomtk önlemîeri de savunan Yılmaz, "Ab-
nan tedbirkr doğru tedbirieniir,geçkalmava ramak
kala afanmış tedbirlerdir" diye konuştu.
vergkacakçdtgmmvckayrtdısıekonomininale-
nen teş\ik edflmesi demektir" dedi.
Öymen, bu gelişmelerin yurttaşlara
tt
P»-
ran varsa sakm yaûnmjapma" demek anla-
mına geldiğini belirtti. Öymen, "BövJecedev-
letbütçesifaizödemeyetahsisedilmisolacak.
Bunun alaUamanolda bağdaşır yanı yok" gö-
rüşünü aktardı.
Türkiye'nin AB'ye ginnek istediğini kay-
deden CHP lideri, Avrupa Birliği'ne üye ül-
kelerden hiçbirinde kayıtdışı ekonomiyi teş-
vik eden düzenleme olmadıgını belirtti. Öy-
men, "Türkiye hangi de>1ete özenmektedir?
Vergi cennetkrine mi özenmektedir? O saye-
de mi kalkınacağuu düsünmektedir? Bunlar
hep soru işaren'dir. Umanzsesimiz duyulur ve
hükümet geri adım atar" diye konuştu.
Öymen, bir gazetecinın, Başbakan Bülent
Ecevit'in basın kurumlanna yönelik olarak
yazılan haberlerin borsa üzerinde etkilı oldu-
ğuna ilişkin açıklamasını nasıl değerlendirdi-
ğinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi: "Iş-
»erkörûyegidmce kabahat basında aranır. Baş-
bakanın açıklaması da bunun bir gostergesi-
dir. Aynca bazı şe>lerin görülmesi için iBe de
basınm yazmasma gerek joktur. Borsa has-
sastır, dokunmayın' yaklaşunı borsacdan naz-
h hale getirdl Herkes onlann üzerine ürreme-
ye başladı. Dün>anın her ye-
rinde borsa var. Ama oralar-
da hükümetter onlann ağzı-
nın içine bakarak hareketet-
miyor. Parayia uğraşan ldşi
ve kuruluslar ne söyİerterse
dde edivorlar. Hükümet gö-
rülmemiş bir korku veendi-
şeyle onlann dediklerini ya-
par hale gebniştir. Meydan-
lann sesine kulak vermeven
hükümet üç buçuk borsacı-
nm stsne kukk vermektediıf
Toplantıda, uluslararası
tahkim için anayasayı de-
ğiştirmek isteyen hüküme-
tin, anayasanm milletve-
killiği dokunulmazlığını
düzenleyen 83. maddesi ile
başbakan vebakanJartn Yü-
ce Divan'a sevklerini dü-
zenleyen 100. maddeleri-
nin değişikliğini gündeme
getirmediğine dikkat çekil-
di. Tahkime karşı durulma-
sı konusunda TBMM'de ol-
mamanın dezavantaj oldu-
ğu görüşü dile getirilirken
yurtiçi gezilerinde bu ko-
nunun parti tabanına anla-
tılması benimsendi.
GLOBALPOLfTİKtJLTÜl
ERGİN YILDIZOĞLU
7a Empepyaüzm
Ya Barbarlık!'
Bu başlık, Tony Blair'in'///. Yol', çizgisineyakîn. Pr»s
pect dergisinin temmuz sayısındaki, David Rieff irn
zalı yaz/ya ait. "Ya sosyalizm ya barbariık" olarak bıli
nen bircümlenin, bu şekikte ters yüz edilmesi, insarm
tüylerini ürpertiyor. Bu ifadede, George Orvvell'ir
"7984"ündekidiktatörlüğün, tutsaklığı, özgürlük ve sı
yasi amaçla yalan üretilmeyi de gerçek olarak sunnıa-
sını hatıriatan bir şeyler var.
ABD ve Ing/liz devleti, kapitalizmin krizine, 1980'le-
rin başında, sermayenin dolaşımı ve değertenmesinin
önündekitüm engelleri kaldırarak müdahaleetmeye ka-
rar verdi. O günden bu yana bu seçeneği dayaian,
IMF'nin yapısal uyum politikalannın uygulandığı üike-
terde toplumsal yapılar dağılmaya, etnik çatışmalsır su
yüzüne çıkmaya başladı. Ruanda krizine, Vİtgoslavya'nın
dağılmasına, Orta Afrika'da yaşanan açlık ve kuraklı-
ğa, yakından bakınca, sorunlann kökeninde, bıjyük
devtetlerin siyasi nekabetini, IMF politikaJannın tah riba-
tını görüyoruz. Bu konuyia ilgili olarak, geçmiştf) bir-
çok kaynak aktardık, isteyenler kapsamlı verilen î, Le
Monde Dipkxnatique'ın eskı sayıianndan, Prof. C*HJS-
sodowski'nin Web sayfasından ulaşılabılirler.
David Rıeff, şimdi ortaya çıkan trajeditere yfjnelik,
"önemli ûçüncü dünya devletlerinin müdahale etme-
ye ne kaynaklan, ne de ideolojik eğilimleri var" <dedik-
ten sonra ekliyor: 'Hali hazırda yalnızca Bab'nın hem
gücû, hem de kaynağı ve müdahale isteği vardtr. Ve
Batı deyince de tabiiki esas olarakABD demış oluyu-
ruz." Yazarbirparagrafsonra, bu yaklaşımda, ABD he-
gemonyasının güçlenmesini görertlere hak veriyor...
ama yazısını, ABD hegemonyasına karşı çıkmak adı-
na, soykınmlara göz yummaktansa "Bu yeni omper-
yalist düzeni insanileştirmeye çalışmak gerektiğini"
söyteyerek brtiriyor. Rieff'e göre bugün tek gerçekçi çö-
züm "Büyük devletlenn manda yönetimine dayanan
bir liberal emperyalizmdir."
Rieffin, "yeni emperyalist düzen" mantığı Batı'nm
kendini liberal hatta "yeni sol" olarak gören aydınlan
arasında gittikçe yayılıyor. Bu emperyalizm merakı,
hatta isteği, bu aydınlann NATO'nun Kosova müdaha-
tesı sırasında "oeyaz adamın yükünü" (Rudyard Kip-
iing) üstlenmeye soyunmalanyla başladı sarıınm. ön-
ce sık stk, NATO'yu kastederek "biz" demeye başla-
dılar. Tabii, bu "biz", kolay yutulur bir lokma olmadtğı
için de bir süre sonra, NATÖ yerine, onun da üstünde
olduğu varsayılan bir "uluslararası topluluğun" irade-
sinegönderme yapılarak kullanılmaya başlandı. Örne-
ğin, MaryKaldor'un. "Eğersavaşsınırtanım/yorsabiz
neden tanıyalım" (The Observer 18/07) başlıklı yazı-
sından: "Uluslararası topluluğun, bu türşiddet olayta-
nnı engellemekiçin müdahale etme sorumluiuğu var-
dır. " Böylece tarih tekrar edıyor ve yüzyılın başında ol-
duğu gibi, bu seferde liberal aydınlarve sosyal derrtok-
ratlar emperyalist polıtıkalan pazarlamanın aracı hali-
ne dönüşüyorlar. "Bu seferfaridı, insani çıkaharsöz ko-
nusu" dıyenlere gidip biraz tarih okumalannı öneririz.
Bugüne kadar, hiçbir emperyalist güç saldınlannı, yü-
ce insani değerlerden daha az önemli bir gerekçeyte
açıklamarrMştır. Geçen yüzyılın emperyalist ideolojısı de
Batı'nm "Enyüksekmedeniyetdüzeyineulaştığıvebu
medeniyeti daha az gelişmiş ülkelere taşıma sorum-
luluğu" olduğunu ilen sürmüyor muydu? Bu gün, Bos-
na'y
a
> Kosova'ya demokrasi götürduğünü savunan
ABD, yüzyılın başında Meksika'ya sakjırdığında Wo-
odrowWilson, müdahaleyı "Buhalkaiyiinsanlanseç-
melehnı öğretmek için yaptık" dememiş miydi?
Emperyalist polıtıka, dün olduğu gibi, bugün de yi-
ne meşruiyetini "enyüksekmedeniyetdüzeyi", "ulus-
lararası topluluğun iradesi", hatta "piyasanın gizlı eti"
gibi metafizik gerekçeterteaçıklar; Vaclav Havet'in söz-
leriyte, "Devlet insanın ürünüyken, insan tannnın ya-
ratığıdır... Bu üstün haklann (insan haklan-E.Y.) kötöe-
ri insan kavrayışının ötesinde biryerden, kaynaktanır"
diyerek tannya (beyaz adamın tannsına) dayandırma-
dan edemez. Zira bu insani müdahale adına, pratikte
yaşananlan kabul edebilmek için, gerçekte olanlara
göz yumarak, bir seri neden sonuç ilişkisinı askrya al-
mak, satt inanca sığınmak gerekiyor.
Bu yaklaşım, sanınm ilk önce "tarihin sonu" teziyte,
serbest "piyasa sisteminin" ebediteştirilmesi ve seçe-
neğinin olmadığının ileri sürülmesiyle şekıllenmeye baş-
ladı; giderek de metafizik açıklamalara dayanan "uç-
lan kapalı bir teoriye" adeta "köktendinci bir" söyte-
me dönüştü.
Şimdi, liberal aydınlar, ulus devtetin ortadan kalktı-
ğını, serbest piyasanın, teknotojinin insanlan devtetin
baskısından kurtaımaya başladığını, bireyi (hangi özel-
likteresahip b»- birey bu?) özgürteştirerek, Bosna ve Ko-
sova'da birer portectorat kurulsa bile demokrasiyi
geliştirdiğini savunuyor. Ama, ilginçtir, ABD'de dış po-
litika üreten muhafazakâr çevrelerde bu tür illüzyonlar
yok. Bu çevreler, önünüzdeki yuzyıldaABD'ye altema-
trf yeni bir hegemonik gücün ortaya çıkmasının nasıl
engeltenebileceğini tartışıyorlar (Örneğin: Foreign Af-
fatres: Josef Joffe, S.R Huntington, Eylül-Ekim 1997;
Joseph, Nye Jr. Temmuz-Ağustos 1999). Demokrasi
konusunda da, New York Times yazan T. Friedman'ın,
(bizim liberal yazarca da pek seviten)LexusandtheOli-
ve Tree kitabında sergilediği gibi kafalaraçık: "Birdo-
larbir oydemektir!" dolannız yoksa oyunuz dayok. Ka-
fası gittikçe açılmaya başlayan bir kesim daha var ta-
bii. Bunlan 1995'de Fransa'da, geçen aylarda Ekva-
tor'da, Vfenezüella'da, Brezilya'da ve geçen cumarte-
si de Ankara sokaklannda görmek mümkün oldu...
Muhtarı tehdit iddiası
DSP'li Hasan Akgün
partisine şikâyet edildi
tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Demokratik Sol
Parti (DSP) Giresun Milletvekili Hasan Akgün'ün, Bod-
rum Torba Köyü Muhtan O. Turgut Kavcar'ı 'tehdit' et-
tiği savunuldu. Muhtar Kavcar, önceki gün DSP Genel Baş-
kanlığı'na gönderdiği şikâyet dilekçesinde, olayı hukuk
boyutuna taşıyacagını bildirdi.
Torba Muhtan Kavcar, geçen pazar günü görüşmek
için kendisine gelen DSP'li Akgün'ün 2 yıldır yörede bir
lokantayı işlettiğini, bu bina hakkında 1993'teHazine'nin
tapu iptal davası açtığını anunsattı. Kavcar, açılan dava-
dan Akgün'ün kendisini sorumlu tuttuğunu ve "Seni bu-
rada banndırmayacagını. efer bu bina yıkıhrsa seuin evi-
ni de ben yıkacağım'' tehdıtleri savuıduğunu savundu.
Torba Muhtan O.Turgut Kavcar, DSP Genel Başkanlı-
ğı'na gönderdiği şikâyet dilekçesinde şunJan dedi: "Mil-
letimizin vekilinin sokak kabadayısı üslubu ile ve büyük
bilgisizjik içindesıraladığı tehdiüer beni fazlasıv Ia üzmüş-
tür. Malrvenin kanunsuzolarak denizin doldurulmas su-
reti Ue yapdmıs bir binayı vıkmak için dava açmış olma-
suıdan (Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesi 1993/465 esas
sayıb dosva) muhtaruğuı sodrumlu rurulması ne kadar
akü dışı ise mil>arlarcaMra hava parası karşıhğmda Jokaıt-
tayı dev-retmek için pazarlıkiar vapüğı bütün köyce bib-
nen bu sayin miüervekilinin Idşisel menfaaüannı yasanın
önüne geçirme gayretleri de o kadar üzücüdür."