19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBl 14 [email protected] Gülsüm Cengiz, klişelerin yıkılmasından ve yaşamın bütününün gösterilmesinden yana ' Yargtyı çocuğa bırakmak gerek' Cengiz, kitaplanvla çocuklara vaşamı sorgulaüvor. AHSEN ERDOGAN Çocuk edebiyatı, Gülsüm Cengiz'in yazın serüvenindeki ilk göz ağnsı. Şiir, tiyatro oyu- nu, roman, öykû, inceleme gibi türlerin yanı sı- ra 1970'lerden beri edebiyatın bu en çok ihmal edilmiş türünde ürünler veriyor. Cengiz'in 1980'lerden bu yana yazdığı çocuk öyküleri top- lu olarak 'Tomurcuk Kitaplar' başlığı altında Say Yaymlan tarafindan yayımlandı. Bu on beş kitap, bugüne kadar belli klişelerle koşullan- dınlmış olan çocuklan soru sorduklan, sorgu- ladıklan, merak ettikleri ve hata yaptıklan bir yaşama davet ediyor. Gülsüm Cengiz'Ie çocuk edebiyatı üzerine konuştuk. -Çocukedebiyatmdaidserüveniniznasü baş- ladı? Öğretmenlik yaptığım dönemlerde çocuk- lann okuduğu kitaplan incelerdim. 1970'lerin başında Fatih'te bir ilkokulda öğretmenlik ya- parken çocukJar için bir tiyatro oyunu hazırla- mak istedim. Incelediğim oyunlann hepsinde prens, prenses. kraliçe, kötü çocuk. iyi çocuk gibi klişeler vardı. Sevmedim bu oyunlan ve oturdum kendim bir oyun yazdım. IMÇ 'deki ço- cuk işçileri anlatan 'Birlikten Kuvvet Doğar' adını verdiğim bu oyun, hem edebiyata hem de çocuk edebiyatına attığım ilk adım oldu. 'İyi ve kötü çocuk kavramTna karşı - Çocuk edebiyaünda çok kullanılan tiple- meteri onaylamıyorsunuz. Neden? Bu konudaki düşüncelerimi 1970'lerde söy- • Gülsüm Cengiz'in 1980'lerden bu yana yazdığı çocuk öyküleri toplu olarak Tomurcuk Kitaplar' başlığı altında Say Yaymlan tarafindan yayımlandı. Cengiz, "yaşamda var olan gerçekleri çocuğun dünyasına göre vermek ve yargıyı çocuğa bırakmak gerektiğini" düşünüyor. lemeye başladım, ki bugün bile çok az tartışı- lan bir konudur bu. Ömeğin iyi çocuk ve kötü çocuk kavTamı vardır masallarda, öykülerde. Pe- ki ama kime göre iyi, kıme göre kötü bu ço- cukJar? Egemen düşüncenin kendi doğrulan- nı tek floğru olarak çocuklara aşıladığını, ken- di iyilerini salt iyi olarak gösterdiğini, kendi çir- kinlık ya da güzellik kavramlannı dayattığmı fark ettim. Zenginler, krallar, kraliçeler, prens- Ier, prensesler hep iyi ve güzel çiziliyordu da örneğin prensesin dadısı onun yerine geçmek isteyecek kadar kötüydü. Hatta 'Arap'tı. Alt- tan alta bir ırkçılık. açık bir cinsiyetçilik gör- düm bu kitaplarda. Çogunda aşılanan düşün- ce şuydu bence: Sen, senin için çizilen sırurla- nn içinde yaşa, hiçbir şeyi merak etme, soru sorma; dışansı tehlikeli ve güvenliksizdir. An- dersen"in masallannı da sorguladım sıkça. Ger- çek Prenses diye bir masalı var, anımsarsmız. Hemingway 'in 100. doğum yıldönümü kutlamalarına devlet de destek verdi Vaiaf,doğduğu evi restoreettirdi Hani bir kızın gerçek prenses olduğu, dokuz kat yatağın altına konulan bezelyeden rahatsız ol- masıyla anlaşıhr... Bu masal, insanlann doğuş- tan soylu kan ya da halk kanı taşıdığı savını so- kuyor çocukJann bilinçaltına. Andersen'in çok iyi bir yazar oluşunu ve şiirsel dilini saklı tu- tuyorum. - Sizm çocukedebiyatına yöneükönerileriniz neler? Çocuğa kendi doğrulanmızı 'doğnı' olarak kabul ettirmeye çalışmamamız gerektiğini dü- şünüyorum. Yaşamda var olan gerçekleri ço- cuğun dünyasına göre vermek ve yargıyı ço- cuğa bırakmak gerekir. 'Ashnda çocuklar için yaalmamiş' - Gerçekleri çocuğun dünyasına göre anlat- mak derken neyi kastediyorsunuz? Kitaplar çocuklann ruhsal dünyalanna ne veriyorlar, onlan hayata hazırlarken hangi duy- gu ve düşüncelerle donatıyorlar, bunlan sorgu- lamamız gerekir. Andersen'in Küçük Deniz KIZL Kibritçi Ka, Kursun Asker gibi masalla- n yoğun bir hüzünle doludur, karamsarlık ve umutsuzlukla örülmüştür kahramanlann ya- şamlan. Çocuklara yaşamın tek yanını değil, bütününü gösterebilmeliyiz. Ömer Seyfettin'in kitaplannı çok sık olarak görüyoruz çocuklann ellerinde. ömer Seyfet- tin'in çocuklar için yazmadığı öyküleri yayım- cılar ticari kaygılarla basitleştirip, kısaltıp ço- cuklara sunuyorlar. Bu yapıtlarda yoğun ola- rak militarizm, şovinizm ve şiddet var. Diğer ^ _ ^ ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ yandan Nasreddin Hoca'lar, "™"™~"™^™"^ La Fontaine'ler. Ezop Ma- sallan, Beydaba'nın masal- lan, Binbir Gece Masalla- n da çocuklar için yazıl- mamış ya da söylenmemiş- tir aslında. KültürServisi - EmestHemingway in 100. doğumyıldönümü kutlamalannın en fazla yoğunlaştıgı yer, hıç kuşkusuz doğduğu yer olan Oak Park. Nlıonis eya- letinin sınırlan içinde bulunan bu kü- çük belde 14-21 Temmuz günleri arasın- da kutlanan 'Hemingvvay Vüzüncü Yıl Haftası' boyunca okurlann, yazarlann, dünyanın dört bir yanından gelen turist- lerin ve Hemingway'e sırf fırtmalı ya- şam öyküsünden dolayı ilgi duyanlann akınına uğradı. Hafta boyunca Oak Park'ta halka açık resepsiyonlar. öykü an- latma yanşmalan, şiir okuma akşamla- n, konşerler, Hemingvvay'in fötoğrafla- rından olu$an sergiler, 'Hemingway Pa- riste'başlıklıbirparti, •Hemingvvav'e En Çok Benzeyen Kisi Yanşmas' ve daha pek çok etkinlık düzenlendi. Etkinliklerin coşkusu, ünlü yazann doğduğu gün olan 21 Temmuz'da doruk noktasına ulaştı. O gün Oak Park'ın yakınlanndaki Sloppy Joe's adlı bir barda tüm halkın da davet- lı olduğu çok görkemli bir doğum günü partisi düzenlendi ve üzerinde 'Mırtlu Yi- lar Ernest' yazan kocaman birpasta ke- sildi. Bütün bu etkinliklerin altında Ernest Hemingvvay Oak Park V'akfi adlı kuru- luşun imzası yer alıyordu. Oak Park'ın Hemingway'in yaşamında ve yapıtla- rındaki önemini vurgulamak ve yazann //al lafta boyunca öykü anlatma yanşmalan, fotoğraf sergileri, 'Hemingvvay'e EnÇok Benzeyen Kişr Yansması' gibi pek çok etkinlik düzenlendi. dünya edebiyatındaki yerinin unutulma- masını sağlamak amacıyla kurulan va- kıf, işe Hemingvvay'in doğduğu evin res- torasyonu ve çevre düzenlemesiyle baş- ladı. Ancak burada çok çarpıcı bir nok- ta var: Vakıf, tüm restorasyon çalışma- lan için gerekli olan parayı, eyalet mec- lisi üyelerinin bağışlanyla elde etti. Top- lam 875 bin dolar tutanndaki yardım sa- yesinde bütün iç ve dış mekânlann res- torasyonu, çevrenin tarihsel dokusunun yenıden oluşturulması, mobilyalann ona- nmı gerçekleştirilebildi. Böyle büyük bir miktarda yardımın toplanmasında en büyük rol, Eyalet Sözcüsü Angelo 'Skip' Saviano'ya ait. Ernest Hemingway"in doğduğu evin Illinois eyaletinin turizmı için çok büyük bir öneme sahip olduğu- nu söyleyen ve kamuoyundan da büyük destek gören restorasyon çalışmalarına katkıda bulunmanın devletin görevi ol- duğunu düşünen Saviano, 500 bin dolar- la en büyük yardımı da kendisi yaptı. Mekândakı restorasyon çalışmalan hak- kında geniş kitlelere bilgi ulaştırabilmek amacıyla bir de web sitesi açıldı: bttpM hemingway.org. Bu arada, bu yılki Lorian Hemingvvay Kısa Öykü Yanşması'nın Ernest He- mingway'ın doğum yıldönümü kutla- malanna denk düşmesi de yanşmaya ay- n bir anlam kazandırdı. 18 Temmuz'da sonuçlanan ve seçicı kurulunu Lorian He- mingvvay ile eskiden ABD'deki Oxford Yayınlan'nın editörlüğünü yapmış olan kısa öykü yazan Dole Baker'ın oluştur- duğu yanşmada binncıliği 'Umits' (Sı- nırlar) adlı kitabıyla Steven Alburty, ikin- ciliği 'The SheMer' (Sığınak) adlı kita- bıyla Erika Alexia ve üçüncülüğü 'Pool Boy' (Havuz Çocuğu) adlı kitabıyla Do- uglas V MourerofJacksooviOe kazandı. Büyükbabası gibi bir yazar olan ve ' Idng Into The River' ile 'Walk on ter' adlı kitaplan eleştirmenlerce çok beğenilen Lonan Hemingway'in adına düzenlenen yanşma, öykü alanında ürün veren ancak bugüne dek adını duyura- mamış genç edebiyatçılara destek ve ce- saret vermek amacını taşıyor. Yapıtlan- nın toplamı ülke çapında 5000 binden az satmış bütün yazarlara açık olarak dü- zenlenen yanşmada bu yıl toplam 2 bin dolar tutannda para ödülü dağıtıldı. SıınııtDünyamızf da 'Denizin Huyu Suyu' KültürSenisi-Yapı Kredı Yayınlan'nın üç aylık kültür ve sanat dergisi Sanat Dünyamız'ın yaz sayısı çıktı. Sanat Dün- yamız bu sayısmda 'Denizin Huyu Suyu' başlıklı bir dosvayla sanatlarda denizin yansımalannı ırdeliyor. Uçsuz bucaksızlığı, derinliği, binbir rengi ve gizemiyle farklı sanat dallann- da üreten pek çok sanatçıyı etkısi altına alan, müziğe. resme. oyunlara, filmlere konu olan deniz. bu doğa olgusunu çe- şitli yönleriyle ele alan usta kalemlerin 'yüzdögü' bir dosyada ele alınıyor. Enis Batur"un yedi bölümlük bir metninin bu- lundugu dosyada aynca. Uğur Kökden şi- irlerin 'denizi'ne, Göven Turan 'Derin- ligin Gizleri'ne. Mehmet Ergüven deni- ze gızlenenlere, Jak Nejdet Erzen çeşit- li kültürlerin denizle bağlanna, Barbara Sandrisser 'DalgaJann Estetigine', Ali Teoman Germaner Özer Kabaş'ın de- nizlerine, Asuman Kafaoğlu Büke deniz ve izlenimciliğe. Gknmarco Del Re 'Sa- natçınınDerinlikSarhoşluğu'na. Memet Baydur 'Suya Çekilen Fılmler'e, Franço- is Truffeut John Huston'ın Moby Dick'ine ve Sargun Tont 'Deniz Tutkusu'na deği- niyor. Derginin 'Arşivden' bölümünde, bu yıl içinde yitirdiğimız ünlü sanatçı Erol Ak- yavaş'ın dostu ZiyadEbüzzij'a'ya yazdı- ğı ve sanatına dair ilginç ipuçlan verdi- ği, bir düşünü aktardığı bir mektu- bu yayımlıyor. Sanat Dünyamız'ın Şöyleşi bö- lümünün konuğu, Füruzan'la yap- nğı konuşmada yaşamına dair ilginç anekdotlar anlatan Metin And. Der- ginin Tartışma bölümünde ıse Ra- bia Çapa. Beral Madra. Haldun Dostoğlu. İnciEviner. Mevlüt Ak- yıkhz ve Ahu Antmen Türkiye'de sanat galericiliğinin gelişimini, ko- şullanm ve durumunu konuşuyor. Sanat Dünyamız'ın Izler bölü- münde son zamanlann güncel sa- nat etkinlikleriyle ilgili gelişmeler, Düşünceler bölümünde Dikmen Gürün'ün 'AlternarifTKafro Üze- rine Notian'nın yanı sıra Suzi Gab- Hk ve John Rock»eU gibi yazarla- nn günümüz sanatı ve müziğinde- ki gelişmelere değinen kuramsal yazılan yer alıyor. Derginin bu ayki Atölye konuğu Fransız ressam Baptisse. Sanat- Mekân bölümünde ise Orhan Du- ru kıyıda kalmış, ama sık sık ziya- reti hak eden bir müzeyi, Beşik- taş'taki Deniz Müzesi'ni anlatıyor. Düş Müzesi'nde ise Istanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı'nın yönetmeni Merih Fereli düşündeki müze için seçeceği yapıtı sunuyor okurlara. Ege'de seramik sempozyıımu Kültür Servisi - Dokuz Eylül Üniversi- tesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bö- lümii tarafindan üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Seramik Sempozyıımu bu yıl, TC Kültür Bakanlıgı'ran katkılanyla düzenlenecek. 10-29 Eylül tarihlerinde Seramik Bölüm Başkanı Prof. Sevim Çi- zer önderliğinde düzenlenen sempozyu- ma Almanya, Avustralya, ABD, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Ispanya, Makedonya Cumhuriyeti, Nor\eç, Slovakya. Türkiye ve Yunanistan'dan toplam 14 seramik sa- natçısı katılıyor. 3. Uluslararası Seramik Sempozyumu, Workshop ve sergi olmak üzere iki a>n et- kinlikten oluşuyor. Workshop-atölye ça- hşmasmda sanatçılar, Dokuz Eylül Üni- versitesi Seferihisar Payamlı Köyü'nde- ki Dinlenme Tesıslerinde kurulan çalışma ortamında 20 gün süreyle seramik yapıt- larüretecek. Workshop sonunda, geçen yıl- larda olduğu gibi Izmir Resim Heykel Müzesi'nde açılan sergıyle sanatçılann kamp süresince yarattıklan yapıtlan ser- gilenecek. Her yıl düzenlenen sempozyum prog- ramı antik Ege kentlenne, geleneksel se- ramik merkezlenne ve Ege'nin doğal gü- zelliklenne düzenlenen geziler ile slayt, vi- deo gösterilerini ve mesleki, sanatsal bil- gi alışverişi için toplantılan içeriyor. Sem- pozyumda Güzel Sanatlar Fakültesi Sera- mik Bölümü tarafindan yapılan Ege'deki Antik dönem seramik üretim teknolojisiy- le ilgili araştırma ve deneme çaJışmalan sonucunda elde edilen seramik astan, mo- dern çalışmalarda kullanılmak üzere ko- nuk sanatçılara bir secenek olarak sunu- luyor. Etkinlik sırasında ortaya çıkan ya- pıtlar DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nde bulunan sergi mekânmda bir yıl süreyle sergileniyor. Sempozyumda, çeşitli ülke- lerden gelen sanatçılar aracılığıyla ülke- ler arasında dostluğu geliştirmek, ülke- mizi tanıtmak ve sanatçılar arasında ile- tişimi sağlayarak mesleki deneyimleri art- tırmak amaçlanıyor. 3. Uluslararası Seramik Sempozyu- mu'na Çanakkale Seramik, Eczacıbaşı Seramik, Özmak Makina, Adnan Franko Sanat Galerisi, Lions Kulüplen, Resım Heykel Müzesi Koruma Demeği, Sevi- len Şaraplan ve Pıyale Dr. Oetker katkı- da bulunuyor. t Köklügelenekyok' - Son dönem çocuk ede- bryaünı nasü değerlendiri- yorsunuz? Çocuk edebiyatının biz- de çok köklü bir geleneği yok. Bu alandaki gerçek atı- lım 1970'lerden sonra ger- çekleşti. Cem Yaymlan ve Gözlem Yayınlan Türki- ye'deki yazarlan çocukJar için yapıtlarüretmeleri ko- nusunda teşvik ettiler. Bu yapıtlar öncekilerden fark- lı olarak, yaşamı bir bütün olarak algılayan, onun fark- lı yönlerini de anlatan ya- pıtlardı. Yaşar Kemal'in Sakalb Topal Kannça'sından Bekir Yıldız'ın Ölümsüz Ka- vak'ına, Mehmet Başa- ran'ın Yağmur Gelini'ne kadar çok başanlı yapıtlar çıktı ortaya. Bu süreç '80 darbesinde kesintiye uğra- dı ve yaşamın her alanında olduğu gibi bu alanda da basblar uygulandı. Ömeğin çocuk kitaplanna "18 ya- şından küçüklerin okuma- sı yasakür* diye bir tahdit konuldu. Yaşar Kemal'in, Fakir Baykurt'un, Aziz Ne- sin'in kitaplan okul kıtap- lıkJannda, diye ihbarlarya- pıldı gazetelerde. Ve okul kitaplıklanna girmesi ya- sak kitaplar listesi oluşru böylece. Yayınevleri ya kitap ba- samaz ya da bastığı kıtabı satamaz oldu. Yayımcıla- nn yansı hapiste olduğu için yazarlar da yazdıklan kitabı yayımlayacak kişile- ri bulamadılar. Bu dönem- de gerek konu açısından 'sakuıcasız' oluşundan ge- rekse çevre bilincinin öne çıkmasından çevre konulu çocuk kitaplan yayunlan- maya başladı. Ama bu noktada da bazı yanlışlaryapıldı. Sanki çev- reyi, havayı ve denizi çocuk- lar kirletmiş gibi onlan suç- layan, inciten yapıtlar yazıl- dı. Çocuk ve gençlik ede- biyatı son on yılda daha olumlu birsürece girdi. Ai- leyi, toplumu, insan ilişki- lerini, karşı cinsle ilişkile- ri sorgulayan, ayağı yere basan öyküler, romanlar ya- zılmaya başladı. - Ayduıianmız genel ola- rak çocukedebiyaüna ve bu alanda yazanlara nasd yak- Uşıyorlar? Çocuk edebiyatı da, ede- biyatçılan da aydınlann bü- yük bir bölümü tarafindan hep küçümsendi. Bazı ay- dmlanmız çocuk edebiya- tıyla uğraşan yazarlan 'ço- cukçu' diye nitelendiriyor. Bu türün küçümsendiğinin en büyük göstergesi, hâlâ daha çocuk edebiyatı eleş- tirisi diye bir kurumun oluş- mamamış olması. Gerçi eleştiri kurumunun sanatın hiçbir dalında yerleşmedi- ğini biliyorum, ama var olan eleştirmenlerimiz de çocuk edebiyatını önemsemiyor- lar. Sanınm şu anda yalnız- ca Cumhuriyet Kitap Eki bu alanda sistemli olarak yaym yapıyor. DEFNE GÖLGESt TURGAY FtŞEKÇt Hemingvvay'den Kalan Geçen hafta, 21 Temmuz 1899'da doğan ABD'li öykü ve roman yazan Ernest Hemingvvay, yüzün- cü doğum yıldönümü nedeniyle anıldı. Hemingvvay, çoğu okuriçin türlü serüvenlerin ya- zan olarak ilginçtir. Savaşların, denizlerin, dağla- nn yazandır. Bu yönüyte ortaögrenim yıllanndan baş- layarak herkesin okuyabileceği, sevebileceği birya- zardır. Yazann yaprttyla hayatı, birbirine sıkça kanştın- lan iki farklı alandır. Bu kanşmanın başta gelen ne- denlerinden biri de hayatla yapıtın kimi zaman ke- sişme noktalanna rastlanmasıdır. Hemingvvay, bu yönüyle en çok göz önünde olan yazarlafdan biridir. Birinci Dünya Savaşı'na ka- tılmış, Silahlara Veda"y\\ Pans'in bohem yaşantı- sını görmüş, Güneş de Doğar'v, Ispanya İç Sava- şı'nda bulunmuş, ÇanlarKimin İçin Çalıyor'u; Af- rika'yagitm'tş, Klimanjaro'nun Kartan'nr, deniz tut- kusuyla Yaşlı Adam ve Deniz'i yazmıştır. Ne ki, neyin yazann hayatı, neyin kurmaca ol- duğunu kestırebilmek o denli kolay degildir. Yazın ürünleriyle karşı karşıya olduğumuza göre, bu ya- pıtlara öncelikle birer kurmaca olarak bakılmalıdır. Hemingvvay'in yazar olarak asıl önemi bu nok- tada, kurmacadaki başansında ortaya çıkmakta- dır. Hayatta tanık olduğu şeyleri anlatır gibidir. An- cak bu tanıklıklann yazı diline dönüştürülmesi ve okuru o dünyaya ortak edebilmesidir başansı. Burada, seçtiği konular ne denli ilginç olursa ol- sun, bunlan yazarlık bilinci ve çabasıyla yazın ürü- nü durumuna getirebilen bir yaratıcı emekle karşı karşıyayız. Bu yazarlık hüneridir, geçmişte de, bugün de He- mingvvay'in bunca okunur bir yazar olması. Yalnızca ilginç konular, bir yazıyı edebiyat yapı- tına dönüştürmez elbet. Anlatılan konunun edebi- yat yaprtına dönüşebilmesi, onu başkalan için, ya- ni insanlık için de önemli kılmaya bağlıdır. Bir yapıtın insanlık için önemli olabilmesi için de insani bir dramı paylaşması gerekir. Işte Hemingvvay'in başansı da burada ortaya çıkar. Anlatılan onca serüven, aslında o serüven- leri değil, onlann içindeki insani dramlan iletir okur- lara. Bir gazetecinin notlan gibi kısa cümleler kuru- şu, kahramanlar denli, o kahramanları çevreleyen aynntı zenginliğinden yararlanan anlatı tekniği, hep insani yanı öne çıkarabilmeyi amaçlar. Hemingvvay'in yazar olarak bir başka ilginç ya- nı da kişilerinin ulusal ya da yerel özelliklerinden çok, evrensel özelliklerini öne çıkarmasıdır. Ital- ya'da, Ispanya'da, Fransa'da, Afrika'da ya da Amerika'da, insanlar oralı olduklanndan değil, ki- şilikleri ve insanı özellikleriyle öne çıkariar. Ataol Behramoğkı'nun 1975te yazdığı 'Herrvng- way'in Bir Hikâyesinden Çağnşımlaria" adlı şiirin son dizeleri, yazann dünyasına yalın bir yaklaşım olarak belleğimdedir. Kadın daha gerçek biracıyla yaralıydı beikJ d& Tasalı bir sevecenlikle baktı erkeğine _..;ır) Gözyaşlan içinde gülûmsedi. Kadın ve adam oturuyohardı. Aralannda bir masa vardı Ve hüznün aşılmaz engelleri Hemingvvay, uzun yıllardır ülkemiz okuriannın da sevdiği yazarlardan biri. Bu sevgide Memet Fu- at, Ülkü Tamer, Sinan Fişek gibi seçkin yazın adamlanmızca dilımize çevrilmiş olmasının da ro- lü olduğuna inanıyorum. Hemingvvay'den söz edince, onunla ilgili yazıl- mış çok güzel bir incelemeyi de anımsadım. Ön- der Otçu, "Hemingvvay Nedir" adlı yazısında ("Adam Sanat", Haziran 1993, Sayı: 91) yazann "Yağmurda Kedi" adlı öyküsünü irdelerken, yazar- lık tekniği üzerine de önemli açıklamalar getiriyor- du. Keşke böylesi yazılar dergi sayfalannda unu- tulmaya bırakılmasa. Tarihi mevlevihane onarılıyor • GELtBOLU (AA) - Osmanlı döneminin ikinci büyük mevlevihanesi olan Gelibolu Mevlevihanesi onanma alındı. Kültür Bakanlığı tarafindan 95 milyar lira harcanarak aslına uygun restore edilecek mevlevihane, daha sonra kültür merkezi olarak hizmet verecek. 1656 yıhnda saray miman Mustafa Ağa tarafindan, Ağazade Mehmet Dede adına yaptınlan, inşa edildiği yıllarda aşevi, han, evsizler için yatakhane, derviş çocukian için okul olarak kullanılan, aynca zengin bir kütüphanesi bulunan Gelibolu Mevlevihanesi'nin, yıllann etkisiyle birçok özelliğini yitirdiğini belirten yetkililer, ana binanın onanmının süratle tamamlanıp kültür merkezi olarak kullanılacağını bildirdiler. Konya'daki mevlevihaneden sonra, dönemin ikinci büyük mevlevihanesi olan Gelibolu Mevlevihanesi'nin çöken çatısı, dökülen sıvalan ve yıpranan duvarlan onanlacak. Duvarlann onanmı için Çatalca ve Pınarhisar'dan özel taşlar getirtildi. K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle