28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi(o cumhuriyetcom.tr 11 Zonguldak kömür havzası satılıyor ANKARA(AA)-Maliye Bakanlığı, Zonguldak ve çevresınde bulunan kömür yataklan üzenndeki taşınmazlan, kullanıcılara satmaya hazırlanıyor. Havza-ı Fahmiye olarak bilinen taşkömürü havzasındaki Hazine'ye ait taşinmazlann, üzerinde oturanlar ile buralan işleyenlere satılmasına dönük yasa taslağı Maliye Bakanı Sümer Oral tarafindan Bakanlar Kunılu'na da sunuldu. Söz konusu düzenleme ile Zonguldak'ın yanı sıra Bartin, Karabük ve Kastamonu'dakı kömür yataklan üzerinde oturanlann uzun yıllardır devam eden mülkiyet sorununun giderileceği belirtildi. Milli Emlak Genel Müdürü Doğan Cansızlar. Zonguldak. Bartın, K.arabük ve Kastamonu'da son 40 yılın sorunu olan kömür havzası üzenndeki gayrimenkuller için kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdiklerini bildirdi. Cansızlar, konuya ilişkin olarak şunları söyledi: "1958'de çıkan Bakanlar Kurulu karan ile bölgede zillhetlik yoluvla mal edinimi yasaklandı. Karar ile bir gayrimenkul üzerinde 20 yıl oturanlara zilliyetlik yoluyla o mülkfin sahibi olma hakkının. bu yörede uygulanmayacağı ilan edildi. 1986'da yeni bir düzenlemeye gidilerek zilliyetliğini ispat edenlerin söz konusu mülke sahip olabileceği belirtildi. Ancak, 20 yılın ne zaman başladığı tam olarak beÛrtilmediği için çok savıda vurttaş mahkeme>e baş\ urdu. farklı farklı kararlar verikti." Hazine arazileri Bu arada. Bakanlar Kurulu'nun onayladığı Hazine'ye ait tanm arazilerinin kullanıcılara satışına ilişkin kanun tasansının da binlerce çiftçiye mülk edinme yolunu açacağı belirtildi. 1995'teçıkanlan yasadan. çeşitli nedenlerle zamanında başvuru yapmadıgı için yararlanamayan 64 bin çiftçi, ilgili düzenlemenin bir an önce yasalaşmasını istiyor. AB Veterinerlik Komitesi, su ürünlerinin üretim yerleri ve işletme tesislerini kontrole geliyor AB tekrar denetleyecek • Türkiye menşeli bazı su ürünleri ithalatına geçen yıl haziranda getirilen yasak, AB heyetinin hazırlayacağı raporun olumlu olması durumunda kaldınlabilecek. Birliğin tanm ürünlerimize yönelik yaptınmlann engellenmesi için ithal edilecek etin iç piyasayı etkilememesi için ise önlem alınıyor. Ekonomi Servisi - Kırlilik ve bazı tahlillerin yapılmaması nede- niyle geçen yıl Türkiye'den su ürünleri ve çift çenekli yumuşak- çalar ithalatına yasak getiren Av- rupa Birliği'nden (AB) birheyet, balık halleri, üretim yerleri ve iş- letme tesislerini denetlemek için bugün Türkiye'ye geliyor. Bu arada. Avrupa Bırlıği'nin Türk tanm ürünlerine yönelik yap- tınmını önlemek amacıyla, AB'ye tarife kontejanmda verilen 19 bin tonluk et ithalatı tavizini kullan- dırmak zorunda kalan Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nca ithalatın yerli üreticı üzerindeki "psikoto- jiketkisini" önlemek için özel teb- liğ hazıriandı. Tebliğe göre. etin it- hal edileceği ülkedekı kesim yer- leri, öncelikle Tanm ve Köyişle- ri Bakanlığı elemanlan tarafindan incelenecek. AB Veterinerlik Komitesi"nce Heyetin yapacağı denetimler sonucunda hazırlayacağı rapor, ithalatyasağının kaldınlmasını sağlayabiir. oluşturulan heyet. 23 Temmuz'a kadar sürecek denetim süresince midye, istiridye, ıstakoz gibi çift çenekli yumuşakçalar üretim yer- lerini ve işleme tesislerini incele- yecek. Türkiye menşeli su ürün- leri ve çift çenekli yumuşakçalar ithalatına geçen yıl haziranda it- halat yasağı getiren AB'nin, he- yetin hazırlayacağı raporun olum- lu olması durumunda ithalat ya- sağını kaldıracağı belirtiliyor. AB Veterinerlik Komitesi'nin geçen yıl Türkiye'de balık halle- ri ve işleme tesislerinde yaptıkla- n denetimlerde, tesisler yetersiz ve sağlık kurallanna aykın bulun- muş, aynca AB'nin istediği düzen- li tahlillerin de yapılamadığı be- lirlenmiştı. Bunun üzerine Tanm Bakanlığı, işleme ve üretim tesis- lerinin iyileştirilmesine yönelik denetimlerini arttırarak çok sayı- da tesisin ihracat açısından yeter- lilik belgesini de iptal etmişti. Onlemler ahndı Çift çenekli yumuşakçalar üre- tim ve işleme tesislerinde de ol- dukça geniş tedbirler alındığını belirten yetkililer, AB'nin istedi- ği bütün tahlillerin yapılabilir ha- le getirildiğini, bu nedenle komi- tenin olumlu rapor vermesinin beklendiğini söylediler. Komite- nin olumlu rapor vermesi halinde, yasağın kalkmasının 1-2 ay süre- bileceği belirtiliyor. Geçen yıl haziranda uygulanma- ya başlanan yasak nedeniyle AB'ye su ürünleri ihracatı yüzde 25 düştü. 1997'de 15 milyon do- lar olan AB'ye çift çenekli ihra- catı, geçen yıl 9.4 milyon dolarda kaldı. Yasağın açıklandığı dönem- de, "Türidye'nin hayvan ve et it- halatına u> guladığı yasağa misil- leme olarak AB'nin Türkiye men- şeB su ürünleri ve yumuşakçalar itfaalaüna yasak koyduğu" yolun- da görüşler beyan edilmişti. Et ithalatı için 'zor' tebüg Avrupa Büiiği'nin (AB) Türk ta- nm ürünlerine yönelik yaptınm- lannın engellenmesi amacıyla ta- rife kontenjanı kapsamında ithal edilecek 19 bin ton etin, iç piya- sayı olumsuz etkilemesinin ön- lenmesi için "özeltebfiğ" hazırla- nıyor. AB'nin Türk tanm ürünle- rine yönelik yaptınmını önlemek amacıyla AB'ye tarife konteja- nında verilen 19 bin tonluk et it- halatı tavizini kullandırmak zo- runda kalan Tanm ve Köyişleri Bakanlığı, ithalatın yerli üretici üzerindeki "psikolojik etkisini" önlemek için özel tebliğ hazırla- dı. Tebliğe göre, etin ithal edile- ceği ülkedeki kesim yerleri, önce- likle Tanm Bakanlığı elemanlan tarafindan incelenecek. Yapünm karan Bakanlık elemanlan, kesilecek hayvanlan da denetleyecek, hor- mon ve antibiyotik kalınüsı yönün- den hayvan etleri analiz edilecek. Et, bakanlık elemanlan gözeti- minde kesilecek ve dondurulacak. İthalatyasağı nedeniyleAB'nin ge- çen yıl Türkiye'den karpuz, fındık ve domates salçası ithalatına yap- tınm uyguladığına, bu yıl da tü- rün, kornişon turşu ve domates salçası ithalatına yaptınm uygu- lamaya hazırlandığına dikkati çe- ken yetkililer, şunlan söylediler: "AByapünm karannı yann açık- lsyacak. Yaptuim ik Türtdye'nin 220miryon doiarhkihracatıolum- suz etkilenecek. Zarar sadece bununla sınırtı kalma>acak. Bu, yüz binlerce kornişon salatalık ve domates üreticisinin malının elin- de kalmasu devletin daha fazla rü- tün alarak yakmak zorunda kal- ması anlamına geByor." D U N Y A E K O N O M I S Î N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDM ergin@ergin.demon.co.uk Iran altı gün, demokrası yanlısı öğrenci gösterileriyle çalkalandı. Yedinci gün rejim yanlıları tarafindan karşı tepkı olarak dü- zenlenen gösteri yürüyüşlerine en az 24 kentte yıizbinlerce ınsan katıldı. Öğrenci- ler, isteklen yerine getınlmedıği taktirde cumartesi günü sokaga döneceklennı söy- lediler, ama dönmedıler. Şimdi, reformcu iran Daily gazetesinin de Meclıs Başkan Yardımcısı, Yüksek Gü- venlık Konseyi sözcüsü, muhafazakâr Ha- san Ruhani'nin konuşmasına atıfla, "Bü- yük bir ders alındı" başlığını atmasına ba- karak, Molla rejımının muhafazakâr kana- dının, bu yedi günden güçlenerek çıktığı sö- yenebilir mi? Diğer taraftan bu gösterile- rin iran toplumundayarattığı sarsırrtıdan ha- reketle, Başkan Hatemi'yle reformistlerin etkiterinın arttacağını söyternek de kotay de- Öjl- Rejimin fay kınklan Çarşamba günü, İran devletinin bir iç çelişkısine değinmiştim: Bugünkü İran dev- leti uzlaşmaz bir iç çelişkıyle birlıkte doğ- muştu. Birtarafta, laik bir öze sahip Cum- huriyetçi yan halkın iradesıni devlet yöne- timine taşımayı amaçlıyor, diğer tarafta, dini prensıplere dayanan bir anayasa bu iradenin işleyışinin temelinı ve sınıriannı saptıyordu. Dini burokrası halkın desteğı- ne, devlet üzerinde tek başına kontrola İran'ı Sarsan Yedi Gün Hatemi taraftarlannın, hızla yön değiştirip, öğrencilere karşı tutum akJığı görüldü. sahip oluğu sürece, bu çelişki bastınlabil- di. Bu çelişkinin birliği, rejim kurukjuktan sonra üç noktadan zorlanmaya başladı. Bi- rincısı, rejim, kültürel ve ahlaki aianlarda iç tutarlılığını kaybetmeye başladı. Rejimin kadrolan ıktidann nimetlennı paylaşmaya, rejimin koyduğu ahlaki kurallan bızzat ken- dileri çiğnemeye başladılar. Yolsuzluklar CINE5 Gold Card alan tüm üyelere 6 aylık yenileme hediye! Hemen bir iktisat şubesine uğrayın CINE5 Gold Card'ınızı alın. t TlX• ıtankz (212) X ! « * • 532 » ^9 • CAfcpr UI6) 3» » 12 • Ota* f«21 «5 S >2 • t**r 1212) 323 03 44 •fedMrQIÖ SO « 60 • H n ç (2161 « 4Î » • M t r U1İ) 2511» • M t (21^ W> 90 •tatapdc> 2161 » 4U "1 61 • b a | (2W>) 46" (H 10 • 1 taat (2U) 33515 55 • 4İMS • » M Gtote (216) (V «-V • Ş(t (212) 2» «II • aUfe- (216) «2 95 » • *&K U12) »62 P » • < • 02!) W M 01 • M B I 3121 41-» » • U n M v l * ı (3IS H3 »9» • "•«« (312) » » » • r«ı»»»^«|i 1312) «" 58 29 (»1MS » S • * * (224) 255 T)» • Çl* OB> «55 B 35 • M * (25R 2« J> 41 • UHdr (222) 2» 2" 80 • G a ^ O«2) 220 Tl» • Obe Otl) 643 H 20 •ta*<2B) «8 » « • » * * OSB yc «, 19 • •***• ÜB) * * 44 « • k S »2) 3B1100 • H n » a O44) 2n 15 30 • tat (35B 222 B 00 • » ^ <B2) 3» F D . l k > ^ (252) 41) 97 » • Sta» 060 251M 55 • Mrt* OSZ) »13151 İKTİSAT Memnuniyetle HSS (0212) 274 16 16 Wsl% www.iktisatbank.com.tr artarken, ekonomik sorunlann ağırlaşma- sı, bizzat rejimin, iran devrimine gerçekten inanan destekçileri arasından hayal kırık- lığı giderek yaygıniaşta. 1995'de özellikle Is- lamşahr, Akbarabad kentlerinde patlak veren ayaklanmalardan ve ışçi eylemle- rinden sonra gelişmeleri yorumlayan bir Times dergisi makalesi, I lalkın hızla artan fiyatlardan, devnme ve sonra da Irak sa- vaşına bizzat katılmış kımi kadrolann, yol- suzluklardan ve dejenerasyondan yakın- malannı aktanyordu: "Devrim Muhafızlan, dayattaklan ya- şam tarzına kendileri uymamaya baş- lamışlardı. Rüşvet, yolsuzluk yaygın- lasmıştı" (26/06/95). Ikıncisı, zaman zaman kriz düzeyine ula- şan ekonomik sorunlar, rejimin meşruiye- tini sarsmaya başladı. 1990'lann ortasın- da fiyat artışlan yüzde 120'ye ulaştı. 1990- 93 arasında döviz rezervleri hızla tükendi, bunlann büyük bir kısmı Vakıflar, nüfuz sa- hibi pol'rtikacılar tarafindan talan edildiler. ABD ambargosu sorunlan daha da ağır- laştırdı. 1995 Ağustosun'da Londra Sun- day Telegraph'in aktardığına göre, mil- yarlarca dotariık bir skandal Tahran'ı sars- tı. Aynı yıl kendıliğinden başlayan protes- to harekerieri sık sık şiddetli çatışmalara dö- nüşmeye başladı. 22 Ocakta Corriera Della Serra gazetesi, bir futbol maçında başlayan taşkınlıklann hızla hükümet kar- şıtı bir ayaklanmaya dönüştüğünü, bastı- nlması sırasında yüzlerce ölü ve yaralı ol- duğunu aktanyordu. The Independent, petrol ve toplu ulaşım ücretlerinde ani fi- yat artjşlannı protesto edenterte, Devrim Mu- hafızlan arasında çıkan çatşımalarda, 50 kişinin öldüğünü bildirdi. (05/04/95). Ge- çen çarşamba olduğu gibi, o zamanda re- jim, çatışmalann olduğu kentlere kendi ta- raftarlannı doldurup gösteriler düzenle- mişti. "(International Herald Tribune 17/07/99). İran rejimi yüksek enflasyon ve mollalann yönetme kapasitesine ilişkin ha- yal kınklığının etkisiyle istikrannı kaybetme- ye başlamıştı. (Wall Street Journal 18/05/95). Bugün de ekonomik kültürel çürüme derinleşerek devam ediyor. İran nü- fusunun yüzde 65'i, 25 yaşın artında. Res- mi rakkamlara göre yüzde 14 düzeyinde- ki işsizlik, yoksul gençler arasında özellik- te yüksek (Die Wett 12/07, aktaran WSWS). üniversitelere başvuran her 10 kişiden an- cak birinin kaydını yaptırabiliyor. Resmi rakkamlara göre gençler arasında uyuştu- rucu kullanımt yaygın, resmi rakkamlara gö- re 2 milyon kullanıcı var (1HT). Üçüncü, yukardaki, iki basıncın bir so- nucu olarak, rejim içinde dünya ekonomi- sine açılma, kaprtalist ekonominin koşul- lanna uygun bir devlet yönetme biçimleri arama eğilimleri güçlenmeye baıladı. Es- ki, Devlet Başkanı Rafsanjani ve taraftar- lannın güçlenmesı bu basınçla gerçekleş- ti. Rafsanjani, dini hiyerarşinin devlet üze- rindeki denetimini azaltmaya ekonomiyi dışa açmaya çabaladı. Muhafazakârlar "pragmatisler" arasındakı çekişmeler İran siyasi yaşamının parçası haline geldi. Ne ki Rafsanjani btı çekişmeler, uzlaş- malar içinde giderek yıprandı, onu da aşan bir başka reformist eğilim belirmeye baş- ladı. Bugün stk sık Hatemi için kullanılan, Gorbaçev benzetmesi, ılk kez o zaman Raf- sanjani için kullanılıyordu. Demokratik reform talepleri, yukardaki dinamiklerin etksiyle, giderek halk arasın- da daha çok taraftar bulmaya, bir muha- lefet refleksine dönüşmeye, başladı, 1997'de, devlet başkanltğına, insan hak- lan. hukuk devleti, basın özgüriüğü gibi tateplerie öne çıkan Hatemi'nin seçilmesi, bu yri şubat yerel seçimlerinde reformist- lerin, ezici zaferi siyasi iktıdann giderek, re- formistter ve muhafazakârlar arasında bö- lünmeye başlamasına, bir "Mi iktidar" eği- liminin ortaya çıkrnasına yol açtı: Bir yan- da Yüksek Güvenlik Konseyi'nı, parlamen- to çoğunluğunu, yargryı ve güvenlik güç- lerini elinde tutan Islamcı-muhafazakâr güçler, diğer yanda devlet başkanlığını, yerel yönetimleri kontrol eden, giderek de medyayı, ünjversiteteri ve aydınlan etkisi al- tına alan reformcu-cumhuriyetçi eğilim. Siyasal satranç Çarşamba günü aktardığım gibi, bu iki kanat arasındaki mücadele geçen sene sertleşti, birçok cumhuriyetçi aydın, res- mi bir raporun ortaya koyduğu gibi (The Economist 17/07/99) İran gizlı servisi ıçin- deki, dini lider Hamartey'in çevresine ka- dar uzanan bir klık tarafindan katledildiler. The İran Brief (www. Iran.org/tıb) bildir- diğınegöre reformıstlerle, muhafazakârlar arasında, yapılan pazarlıklar sonucunda, Hatemi ve Hameney bu raporu sümenal- tı ettiler. Ancak bu yıl, Hatemi'nin seçilme- sinin ikinci yıldönümü yaklaşırken, mayıs ayında muhafazakârlann saldınlan tekrar hız kazandı (İran Focus). Reformcu med- ya üzerindeki baskılar arttı. Salam gaze- tesi, bu raporu açıklamaya kalkınca da ka- patılmış ve öğrenci hareketleri buna tepki olarak başlamıştı. Öğrenci hareketlerinin sertteşmeye, Ha- mane/in otoritesini doğrudan hedef al- maya başlaması ve bastınlacağının anla- şılmasıyla biriikte Hatemi taraftarlannın, hızla yön değiştirip, öğrencilere karşı tutum aldığı görüldü. Muhafazakâr kanat ise bir taraftan, Hamaney'in sivil milisleri öğren- cilere karşı kışkırtmasından (New York Tı- me 15/07), Hasan Ruhani'nin öğrenci li- derterine yönelik olarak, kışkırtıcılann idam- la yargılanacağını açıklamasından (BBC) da görüldüğü gibi, sertleşirken, diğer ta- raftan da öğrencileri bölmek için "dış ta- hirkleri, kötü niyetlHeri" suçlamaya başla- dı. Hatemi'de, kendi konumunu korumak amacıyla yaptığı konuşmada, bu eğılime katıldı. Reformist İran Daily, çarşamba günü, Hamaney'in resimlerinin egemen olduğu gösteriyi, Hatemi ve Hameney ta- raftarlannın biriikte yaptığı ızlenımını veren bir şekilde, ama inandıncı olmaktan uzak yorumlarla çıktı. Çarşam ba günü Neşat gazetesinin belirttiği gibi, artık, "Öğrenci- ler yalnız kalmışlardı." Diğer taraftan, muhafazakâr kanadında endişeli olduğu görülüyor. Çarşamba gös- terileri devlet desteğiyle, birçok işyeri tatil edilerek örgütlenmiş, tansiyon beklenen düzeye yükselememişti. Gösteriler sıra- sında konuşmacılar, sık sık öğrencilerin haklı taleplerinden söz açtılar, banşçıl gös- terileri övdüler, polis hakkında soruştur- ma açılacağını, ulusal birliğin önemini vur- guladılar, ABD ve Israil'i suçladılar (İran Daily). Bunlar, muhafazakârlann da bir uz- laşma arayışı içinde olduğunu düşündü- rüyor. Yukarda değindiğim "fay kınklan" uz- laşma zeminınin giderek kayganlaştığını gösteriyor. Ancak, muhafazakârlann kar- şı saldınlannın, üniversitelenn kapalı oldu- ğu yaz aytannda yoğunlaşbğını (İran Focus), önümüzdeki yıl bir genel seçimler ol- duğunu düşünürsek, gelişmelerin yönü üzerinde kesin bir şey söylemek, hele Hatemi'nin güçleneceğini düşünek için vakit henüz erken. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK 'Karartılan' Türkiye Çok değil, bundan yaklaşık on ay önce^ hükü- met, gazetelere verilen ilanlarda, 30 Eylül 1998'i "Ak Çarşamba" ve "Türkiye'nin aklandığı gün" olarak niteliyordu. O gün, mali milat olarak ilan ediliyor ve kara paranın aklanacağı, onunla biriik- te de bütün ülkenin aklanmış olacağı vurgulantyor- du. Bugünlerde ise aklanan yerine karartılan bir Tür- kiye var; aynı sayılabilecek hükümet, getirmekte olduğu ekonomik önlemlerle mali miiadı ya erte- leyecek ya da tamamıyla yok sayacaktır. Kara pa- ra aklanmamakta, tersine özendirılmektedir. Eko- nominin kurtuluşu kara paraya kalmıştır. ••• Hükümet yeni ekonomik onlemler getiriyor. Bun- ları da ekonomik ilkelerve dünya uygulamalan gi- bi gerekçelere dayandırmak istiyor. Bu gerekçe- ler hiçbir biçimde gerçeği yansıtmıyor. Önce, Türkiye ekonomisi yüzde 40 dolayında re- el faizle çalışıyor; yani para sermayenin fiyatlardan anndınlmış net kazancı yüzde 40'lardadır. Repo ya da devletin borç senetleri bu oranda getiri sağlı- yor. Ve sıkı durun, bu faiz gelirden kesilen vergi sto- pajını ya bankalar karşılıyor ya da bunlardan esa- sen vergi kesilmiyor. Oysa, temmuza kadar 78, şimdilik de aylık brüt 93.6 milyon lira olan asgari ücretten yüzde 15 oranında vergi kesiliyor. Üste- lik, ücret ve maaş vergileri kaynağında kesiliyor ve vergi oranı da giderek artıyor. Dünyanın hiçbir ül- kesinde yüzde 40 dolayında reel faiz ödenmez; üs- telik bu ödeme devlet bütçesinden yapılmaz, ya- pılamaz. Ve yine dünyanın kendisine demokratik denilen hiçbir ülkesinde, emek gelirieri ile serma- ye gelirieri arasında bu kadar dengesiz ve emek- çiler için haksız bir vergi adaletsizliği görülemez. Ekonomi biliminin doğuşu, yani miladıyla biriik- te ortaya atılan ve benimsenen temel kurallardan biri, belki de birincisi, vergilerin, vergi yükümlüle- rinin ekonomik gücüne göre alınması ve artan oranlı olmasıdır. Hükümet bu en temel ilkeyi çiğ- nerken hangi ekonomi kuralından söz edilebilir? Sonra, hükümet uygulamasının birde hukuk bo- yutu var. Hükümet, açıkça, paradan para kazanan sermaye kesiminin çıkarlannın yanında yer almak- ta; emeğiyle geçinenlerin çıkariannı biryana bırak- maktadır. Bu politikanın açık adı, birtoplumsal sı- nıfın, burada paradan para kazananlann, çıkarla- nnın, devlet gücüyle ya da zorla korunmasıdır. Yeniden ekonomiye dönersek; hükümet, ekono- mi politikası alanında çok keskin bir amaç ikilemi ile karşı karşıyadır. Amaçlardan biri, ekonominin can- landınlması; öbürü de enflasyonu ve giderek faiz- leri düşürerek ekonomik istikran sağlamaktır. Bu ikili, gerçekte, birbiriyie çelişir. Hükümet, mali milat başta olmak üzere serma- ye gelirieri üzerindeki vergi yükünü azaltarak ya da tamamıyla ortadan kaldırarak ekonomiyi canlan- dırmak istiyor; buna karşılık, memur ve işçilerin ma- aş ve ücretlerine verdiği artış oranını ve tanmsal ürün fiyatlannı düşük tutarak ekonominin istikra- ra kavuşacağını bekliyor. Kısaca, ekonominin can- landınlmasının getirisi tamamıyla para sermayeye sunuluyor; istikrara kavuşmasının yükü de yine tü- müyle emekçilere yükleniyor. Bu yöntemle ekonomi düzlüğe çıkmaz. Bu nokta bir yana, emek ve sermayenin yer de- ğiştireceği şöyle bir uygulama gündeme getirile- bilir. Aylardır sanayi sektörü düşük kapasite ile ça- lışıyor ve bunun nedeni olarak da iç pazardaki ta- lep yetersizliğini gösteriyor. Kısaca, sanayici, üret- tiğini ülke içinde satamıyor. Bu durumda ekono- miyi canlandırmak için yapılması gereken, iç pa- zarda satın alma gücünü arttırmaktır. Bunun için de maaş ve ücretlerle tanmsal destekleme fıyat- larında daha yüksek oranda artış sağlamaktır. Hü- kümet daha yüksek maaş ve ücret veremiyorsa, en azından, tıpkı para sermaye gelirlerinde oldu- ğu gibi maaşlı ve ücretli kesimin vergiyükünü azal- tabilir, en azından, asgari ücreti vergi dışı tutan bir politika izleyebilirdi. Bir başka anlatımla, eğer vergileri azaltarak eko- nomi canlandırılmak isteniyorsa, bunun, sermaye emek aynmı yapmaksızın, yani toplumun tüm ke- simleri için eşitlıkçi bir anlayışla yapılması gerekir. Hükümet bu konuda da tek yanlı, yani para ser- maye yanlısı davranmaktadır. Ücretli ve maaşlılann satın alma gücü düşürii- lerek, çiftçiler yoksullaştınlarak, esnaf ve sanatkâr- larla her boyda gerçek üreticiler, yüksek faiz ve eko- nomik durgunluk kıskacında cezalandınlarak eko- nomik istikrar sağlanamaz. Eski ilacı daha aşın oranda içiren bu politika ile siyasal ve toplumsal çalkantılar sürer gider; ülkede ak aydınlık doğmaz; karanlık kalır. DlE'nin imalat sanayii anketi Temmuzda daha yüksek enflasyon • tmalat sanayii sektörünün, çekirdek enflasyon şeklinde nitelendirilen imalat sanayii fiyat artış beklentisi temmuz ayı için yüzde 4.2 olarak belirlendi. ANKARA (ANKA) - tmalat sanayii sektörünün. çekirdek enflasyon olarak da nitelendirilen imalat sa- nayiine ilişkin fiyat artış beklentisi yükselişini sür- dürüyor. Sektör, iç piya- salarda da önemli bir can- lanma bekliyor. DÎE'nin imalat sanayii eğilim anketine yanıt ve- ren ve imalat sanayii üre- timinin yüzde 58.6^mı ger- çekleştiren işyerleri tem- muz ayı içerisinde satış fı- yatlanmn artacağını, yüz- de 1.8'i ise azalacağını bil- dirdiler. Bu bildirimden yola çı- karak DlE'nin yaptığı he- saplamaya göre, sektör temmuz ayında imalat sa- nayii fiyatlannın yüzde 4.2 oranında artmasını bekli- yor. Bu beklenti, son aylar- da genellikle yüzde 2-3 ci- vannda seyrediyordu. Temmuzda kamu sek- törü imalat sanayii fiyatla- nnın yüzde 5.1 oranında artmasrna dönük bir bek- lenti bulunuyor. Özel sek- tör imalat sanayii fiyatla- nnda temmuz ayına iliş- kin artış beklentisinin yüz- de 3.6 olduğu belirlendi. İç saüşlar artacak İmalat sanayii sektörü- nün, yurtiçi sanşlarda tem- muz ayında yüzde 7.7 ora- nında bir artış yaşanması- nı beklediği bildirildi. Bu artış beklentisi kamu sek- törûnde yüzde 13.8, özel sektörde ise yüzde 3.8 ola- rak hesaplandı. Sektör temmuz ayında üretimin yüzde 2.4 oranın- da azalacağını tahmin ediyor. Kamu sektörü iş- yerleri yüzde 1.4 üretim artışı beklerken, özel sek- tör işyerlerinin ortalama yüzde 5 bir azalış tahmi- ninde bulunduğu anlaşıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle