Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 12 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ
HABERLER
Hükümet, örnek aldığı Avrupa'nın sisteme yaptığı katkıyı göz ardı ediyor
Sosyal giivenlikte çifte standart
BANU SALMAN
ANKARA - Hükümet, Uluslararası
Para Fonu'nun (IMF) istemi doğrultu-
sunda hazırladığı emeklilık yaşının ve
prim ödeme gün sayısmın yükseltilme-
sini içeren tasanda sosyal boyutu göz
ardı etti. SSK'nin 30 milyon kişiye hiz-
met -verdiğı, sağlık alanmda hizmet sa-
yısına göre Sağlık Bakanlığı ve üniver-
site hastanelerinden çok daha hesaplı
olduğu değerlendirilmeksizin, "açık"
adı altında çalışanlara yeni yükler geti-
rildı. Yaş olarak örnek gösterilen Avru-
pa ülkelerinin sosyal güvenliğe devlet
olarak yaptıklan katkı, bu ülkelerde
emeklilere ödenen aylık tutan ve çalış-
ma koşullan ise karşılaştırmadışı tutul-
du. Yaklasık 5 milyon kayıt dışı çalışa-
nın kayda ahnması durumunda SSK'ye
bir yılda 3.5 katrilyon lira gelir kapısı
açılacağı hesaplan da dıkkate alınmadı.
Sosyal güvenlik sıstemmin "Ikaribir
• OECD ülkelerinde, devletin sisteme katkısı olmayan tek ülke Türkiye. DPT verilerine
göre ortalama yaşam süresi kadınlarda 69, erkeklerde 65. Avrupa ülkelerindeki ortalama
ömür süresi, çalışma koşullan, emekli aylık düzeylerini karşılaştınna kapsamına almayan
hükümet, işsizlik ve kayıt dışı sorununu da ele almıyor.
işletme" olmadığı. mali dengeyi sağla-
ma gereği yanında sosyal işlevi bulun-
duğu, 1999 bütçesinde öngörülen "2
katrüyon 450 trihon liralık açık tutan"
gerekçesiyle unutturuldu. Bu tutar, 428
bin 400 liralık kur üzerinden 5 milyar
835 milyon dolara denk geliyor ve 204
milyar dolarlık ulusal gelirin yalnızca
yüzde 2.8'ini oluşturuyor.
Sosyal boyut
SSK, Türk-lş ve Petrol-Iş raporlann-
dan derlenen veriler, sistemin "sosyal
boyutunu" ortaya koyuyor. 12'ler Avru-
pası'nda sosyal güvenlik harcamalan-
nm toplam vergi yüküne oranı ortalama
yüzde 24.2 düzeyindeyken bu oran Tür-
kiye'de yüzde 5.1 düzeyinde kalıyor.
Sosyal güvenlik kurumlanna bütçeden
yapılan harcamalar açık olarak sunulur-
ken Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde
sisteme devlet katkısı yapmayan tek ül-
ke konumunu sürdürmesi isteniyor.
Kamunun sosyal güvenlik harcama-
lannın ulusal gelir içindeki payı, Türki-
ye'de 1999 yılmdabile yüzde 2.8 düze-
yinde kalırken bazı ülkelerde 1994 yılı
itibanyla bu rakam şöyle:
"Avusturya yüzde 25.78, Kanada yüz-
de 19.75, Finlandiya yüzde 3539, Fran-
sa yüzde 28.73, Almanya yüzde 23.68,
Yunanistan >üzde 17.24, İıianda yüzde
20.06, ttalya yüzde 25, HoUanda yüzde
3020, Norveç yüzde 29J2, tsveç yüzde
38.03, tngiltere yüzde 23.42,ABD vüzde
15.64."
t
Günah keçisi SSK'
Sosyal güvenlik kurumlan içinde
"günah keçisi" olarak görülen SSK, nü-
fusun yaklasık yarısına hizmet sunuyor.
Hizmet verdiği kişi sayısı ve özel hasta-
nelerin, hatta devlet hastanelerinin ma-
liyet hesaplan yapılmaksızın. gündeme
getınlen "SSK hastaneierinin içier acısı
haK" iddialanna SSK Genel Müdürlü-
ğü'nün yanıtı şöyle:
"Kunımun maliyetierinin düşüklüğü
özeüikle hizmeti kendisinin üretmesin-
den kaynaklanmaktadır. Şayet kunım
bugün Emekli Sandtğı'nın yaptığı gjbi
İkinci Abant
Piattopmu'
• ABANT (AA) - Gazeteciler
ve Yazarlar Vakfı
öncülüğünde düzenlenen
"İkinci Abant Platformu"
toplantısının sonuç bildırisi
açıklandı. Prof. Dr. Niyazi
Öktem tarafından okunan
bıldiride, "Kimse dini
kimlığinı seçmek, gereklerini
bıreysel olarak veya cemaat
içinde yaşamaktan ve
değiştirmekten
alıkonulamaz" görüşüne yer
verildı. Toplantıda konuşan
Demokraside Bırlık Vakfı
Başkanı Mehmet Bozdemır,
demokratik rejimlenn cesur
insanlara gereksınimı
olduğunu ve inançlannı
yaşamaktan korkmayı
insanlık ayıbı olarak
gördügünü kaydetti.
PKK'den şiddet
sinyaleri
• Dl\ ARBAK1R (ANKA) -
PKK'nin askeri kanadı
ARGK sorumlulanndan ve
PKK Başkanhk Konseyi
üyelerinden/'Cuma" kod adlı
Cemil Bayık, 1 Temmuz günü
saat 12.40'ta 7005 UHF bantlı
büyük telsızle, PKK'nin
Dıyarbakır Bölge Sorumlusu
ıle yaptığı görüşmede tehdit
içerikli ıfadelerde bulundu.
Abdullah Öcalan'ın
açıklamalannı "talihsızlik"
olarak nıteleyen Cemil Bayık,
"Daha çetin bir savaşa hazır
olun" dedi.
Uyuşturucu
operasyonları
• İSTANBfL (AA) - tstanbul
G. Osmanpaşa'da
gerçekleştirilen iki ayn
operasyonda 70 milyar lira
degerinde 2 litre likit esrar.
2.5 kılogram preslenmiş esrar
ve 3 kilo 100 gram eroin ele
geçinldi. tstanbul Narkotik
Şube Müdürlüğü tarafindan
vapılan açıklamada. olayla
ilgili olarak 4 kişinin
gözaltına alındığı belırtıldi.
Bu arada Avcılar'da aynı gün
gerçekleştirilen operasyonda
da 3 kilo 100 gram eroini
piyasava satmaya çalışan 2
kişi yakalandı. Bu operasyon
kapsamında, uyuşturucunun
naklinde kullanılan bir
otomobil de ele geçinldi.
'Dünya Nüfus
Günü'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Dünya Nüfus Günü
nedenıyle bir açıklama yapan
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, Türkiye'nin gelecek
yüzyılın en güçlü 10 ülkesi
arasında yer alabilmesi için
nüfus artış hızını yüzde 1-1.5
seviyesinde tutması
gerektiğini söyledi. Demirel,
"Hedefimiz sadece >r
üksek
kalkınma hızına sahip olmak
değil, aynı zamanda dengeli
bir nüfus artış oranmı
yakalamak olmalıdır" dedi.
Demirel Edirne'de
• EDİRNE(AA)-
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, 21. yüzyılın kültür
yüzyılı olacağını belırterek.
ülkemizi ve kültürümüzü
daha çok tanıtmamız
gerektiğini söyledi. Edirne'de
garnizon komutanlığını ve
belediye başkanlığını ziyaret
eden Cumhurbaşkanı
Demirel, Edirne'nin bir açık
müze olduğunu kaydederek
Edirne'yi dünya kenti
yapmak içın çalıştıklannı
vurguladı. Demirel, bir süre
önce restoras>onu
tamamlanan Selimiye
Camısi'ni de ziyaret ederek
çalışmalar hakkında bılgi aldı.
Zorunlu tasamıf işsizlik
dönüşüysigortasına dönüşüyor• Hükümetin işsizlik
sigortasını zorunlu
tâsarruf fonu kesintileri
ile oluşturarak işveren
kesimine "şirin"
göstermeye çahşacağı
öne sürüldü.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-57. hükümetin TBMM'ye
gönderdiği yeni sosyal güvenlik
yasa tasansıyla işsizlik sigortası
oluşturulurken, zorunlu tasamıf
fonundaki birikimlerin hak
sahiplerine dağıtıiması
öngörülmüyor. işsizlik sigortası.
zorunlu tâsarruf fonu kesintileri
üzerine oturtularak işveren
kesime "şnin* gösterilmeye
çalışılırken; işsizlik sigortası
kapsamına alınmayan
memurlar adına devletin zorunlu
tâsarruf fonunâ yatırdığı yüzde-»
3'lük katkının'maaşlara
yansınlması gereği de dikkate
alınmıyor. Prim ödeme gün
sayısının yükseltilmesi nedeniyle
daha da önem kazanan, eski
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Nami Çağan' ın
taslağındaki "birikimlerin
ödenmesi yerine isteyeıüere her
>il için hizmet süresine 2 ay
eklenmesini öngören olanak" da
yeni düzenlemede yer almıyor.
Hükümet, sosyal güvenlik yasa
tasansıyla zorunlu tâsarruf
olarak çalışanlardan yüzde 2,
işveren ve devletten yüzde 3
orarunda olan kesintiyi
kaldınyor.
Düzenleme yapüamadı
Ancak, zorunlu tâsarruf fonu
birikimlerinin hak sahiplerine
ödenmesi için düzenleme
yapılmıyor. Tasfiyenin nasıl
yapılacağının düzenlenmemesi
nedeniyle Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel 11 Eylül
1996tarihindeREFAHYOL
hükümetinin hazırladığı zorunlu
tâsarruf fonuna ilişkin yasayı
veto etmişti. Veto gerekçesinde,
"Kanunun sevkinde temel amacı
oluşturan ana müessese ortadan
Hükümetin yeni sosyal güvenlik tasansı işçi ve memuıiann protestolanna neden ohıyor.
kaldınhp, o müessesenin işleyişi
ile ilgili usul ve esaslan
düzenleyen hükünüerin
yürürlükte bırakılması" da yer
almışn.
Veto gerekçesine aykın
Bu veto gerekçesine aykın
olarak, yeni sosyal güvenlik yasa
tasansında, birikimlenn tasfıyesi
yer almadığı gibi, zorunlu
tasamıf yasasırun kapsam ve
kesinti tutanna ilişkin 2 hükmü
dışında diğer düzenlemeleri
yürüriükte bırakıhyor. "Devlette
devamkhk" esası anımsatılarak,
bu yasa tasansının da geri
dönmesi gerektiğine dikkat
çekiliyor. Cumhurbaşkanı'nın
veto gerekçelerinden olan "devlet
ya da işverenin yüzde 3lük
katktsının kazaiulmış hak olarak
ücret ve maaşlara yansıtriması
' de göz ardı ediliyor.
fşsızlik sigortası kapsamında
bulunmayan memur maaşlanna.
devletin zorunlu tâsarruf için
ödediği yüzde 3 lük payın
kazanılmış hak olarak
yansıhlması gerekiyor. Yeni yasa
tasansı, Orman Bakanı Nami
Çağan'ın hazırladığı zorunlu
tâsarruf fonunun tasfıyesi ve
işsizlik sigortası oluşturulmasına
ilişkin düzenlemenin de oldukça
gerisinde yer alıyor. Çağan'ın
taslağında, fonun özelleştirilecek
Telekom hisselerinin borsada
kote ettirilerek çalışanlannın
haklannın ödenmesi önerisi
vardı. İşçi kesiminin
özelleştirmelere ortak
edilemeyecekleri savıyla karşı
çıkmalan üzerine, çalışanlara 2
seçenek daha tanındı:
- Çahşantann birikinneri 18-24-
30 ay vadeli de\1et tahvflleriyle
ödenebilir. Süre uzadıkça faiz
oraıuan da artnnhyordu.
- Ziraat Bankası'nda 18-24-30 ay
vadeli hesaplar açılabılır.
Bu seçeneklerin yanında
Çağan'ın tasansında, ısteyenlenn
zorunlu tasamıf fonuna
yatirdıklan tutarlan, her yıl için 2
ay olmak üzere hizmet süresine
ekleme olanağı da tanınıyordu.
Bu olanak, özellikle emeklüik
yaşının yükseltilmesi ve prim
ödeme gün sayısmın
armnlması nedeniyle çahşanlar
açısından daha da önem
kazanıyor. Yine Çağan'ın
taslağında, emekliliğine 3 ay
kalanlann haklannı korumaya
yönelik olarak, bu
durumdakilere birikiminb
toplu ödenmesi de hükme
bağlanıyordu.
sağhk bizmetini tümüyle ve aynı koşul-
bırda satın abaydı, 1996 yıh içinde kişi
başma o yıl harcanamn 4 kaü daha faz-
la para harcaması gerekirdL Yani ku-
rum Emekli Sandığı'yla aynı koşullarda
satm almış olsaydı 1996 yılında 87.9 tril-
yon lira yerine, 439 trihon lira harcaya-
cakn ve bu gjderlerin karşılanması için
Hazine'den ayrıca 351 trihon lira daha
yardım ahnası gerekecekti."
Yine verilere göre, SSK'nin hastane
sayısı 117'yken 1997 yılında 243 bin
764 kişiyi ayakta tedavi etti. Buna kar-
şın 698 hastanesi bulunan Sağlık Ba-
kanlıgı, 69 bin 441 kişiyi, 37 hastanesi
olan üniversite hastaneleri ise 183 bin 41
kişiyi ayakta tedavi etti. Kurum, kendi
bünyesinde 1997 yılında 42 milyon 646
bin 979 ayakta muayene ve 6 milyon
859 bin 508 gün yatakta tedavi hizme-
tini 146 trilyon 513 milyar liraya mal
ederken dışandan satın aldığı 2 milyon
867 bin 5 ayakta muayene ve 377 gün
yataklı tedavi için 52 tril-
yon 716 milyar lira harca-
dı. Yine. SSK sigortalı ba-
şına 43.8 dolarlık sağlık
harcaması yaparken Bağ-
Kur 54.5 dolar, Emekli
Sandığı ise 224.2 dolar har-
camayaptı.
Kayıt dışı ekonomi
Yeni yasada kayıt dışırun
kayda alınmasına yönelik
girişimler, "sigortsüıveiş^e-
ri büdirimi" gibi denetime
bağlı unsurlarla sınırlı tu-
tulurken iş, güvenliği dü-
zenlemesine yer verihni-
yor. Yeni memur maaş kat-
sayısı artışıyla yaklasık 170
milyon liraya yükselen pri-
me esas taban ücreti üze-
rinden 5 milyon civannda-
ki kayıt dışı çalışan kayıt al-
tına altnsa SSK'ye bir yıl-
da 3.5 katrilyon lira ek ge-
lir kapısı açılacaktı. Ancak,
kayıt dışının kayda alınma-
sı yerine yaş yükseltilme-
siyle çahşanlar açısından
da kayıt dışılık ve özel si-
gortacılık özendirilmeye
çalışdıyor.
Devlet Planlama Teşki-
latı'nın verilerine göre, 0
yaştan itibaren ortalama
yaşam süresi kadınlarda
69, erkeklerde 65'ken 20
yaşa göre ortalama ömrün
70'in üzerine çıktığı belir-
n'liyoT.
Avnıpa ülkelerinde orta-
lama ömür süresi, ödenen
emekli aylığı düzeyleri, iş-
sizlik sigortası ödenekleri
karşılaştırmalarda dile geti-
rilmezken Türkiye'nin ça-
lışma koşullan ve iş kaza-
lan sıklığı da değerlendiril-
miyor.
Türkiye'de her gün orta-
lama 4-5 işçi iş kazalan ne-
deniyle yaşamını yitirirken
yaklasık 10 işçi de iş göre-
mez duruma geliyor ve her
gün 3 işçi meslek hastalığı-
na yakalanıyor.
Tanm dışı istihdamın
yüzde 6O'ı, yasal çalışma
süresi olan 45 saatin üstün-
de çalışıyor. tmalat sanayi-
inde 45 saatten fazla çalı-
şanlann, toplam çahşanlar
içindeki oranı yüzde 65.8.
Bu oran ticaret ve turizmde
yüzde 80.4, ulaştırma-ha-
berleşme ve dopalamada
yüzde 66.4, madencilikte
yüzde 45.6, mali kurumlar-
da yüzde 38.1 düzeyinde
bulunuyor.
BİZBtZE.
ERDAL ATABEK
Kendini Oldürme Hakkı
Var mı?..
Insanın "kendini öldürme hakkı" çok tarttşılan
etik bir sorundur. Insana "başkasına zarar verme-
mek koşuluyla özgürce hareket etme hakh"n\ ta-
nıyan ahlak kurallan, bu konuda duralar. Ama in-
san kendisinde bu hakkı gördüğü zaman ne ya-
pabilirsiniz?
"ötanazi" benzer bir tartışma konusudur. "öl-
mek isteyen birine yardım etmek" tıp biliminin gö-
revleri arasına girer mi? Böyle bir isteğe yardım et-
mek ahlak açısından nasıl bir davranıştır?
Sonuçta bu konu gelir, "insanın yaşayıp yaşa-
mamaya karar verme hakkı var mıdır" sorusuna
dayanır.
Insanın dünyaya gelirken karar verme hakkı yok-
tur. Böyle bir hakonatanınmamıştır. Dünyaya ge-
lip gelmemeye karar verme hakkı, sonradan "an-
ne" ve "baba" diyeceğimiz kadınlaria erkeklere
verilmiştir. Amayetişkin insan olarak bizler, hayat-
ta kalıp kalmamaya karar verme hakkımız olduğu-
nu düşünebiliriz.
Stefan Zweig, Avusturyalı büyük yazar, dünya
savaşının çıkmasından sonra "dünyanın artıkya-
şanmaya değmez bir yer olduğu "na karar vererek
kansıyla birlikte intihar etmiştir.
Amerikalı yazar Ernest Hemingway, "artıkya-
zt yazamadığı" kanısına varmış, kendisini hayata
bağlayan en büyük bağın koptuğunu düşünerek
intihar etmiştir.
İntihar olgusunu inceleyen toplumbilim ve ruh-
bilimi, bazı koşullann bir araya gelişinin etkilerini
bulmuştur:
- Güçlü yaşam bağlan oluşturan öz değerierin
varlığı,
- Bu öz degerleri tehdit eden ya da yaralayan,
ortadan kaldıran ağır baskı koşullan,
- Yaşamayı güçleştiren ya da olanaksız kılan bu
koşullann paylaşılamadığı bir dışlanma, yalnız kal-
ma duygusu.
"Güçlü yaşam bağlan oluşturan öz değerier"
birisine göre "özenle koruduğu onuru "dur, bir baş-
kasına göre "üzerine titrediği çocuğu"dur, birisi
için ise "ülkesinin bağımsızlığrd\r. Bu "öz değer-
ter'in tehdit altında olması ya da yok olması, ağır
bir "hayattan çekilme" etkisi yaratır. Depresyon
denilen durum da budur. Bunu paylaşamayan,
kendisini yalnız kalmış duyumsayan insan artık
"umarsızlık" içine girer ki bu da "çözümsüzlüğün
çözümü'nün yolunu gösterir.
İntihar, çözümsüzlüğün çözümüdür.
İntihar, elbette yanlış çözümdür.
Ama olaya çok yönlü baktığımız zaman, insan-
lann yaşadığı güçlükleri daha iyi anlamamız, hele
de paylaşmamız gerektiğini görmezden gelebilir
miyiz?
Oz degerleri olan kim, zaman zaman kendini öl-
dürmeyi düşünmemiştir?
"Böyle rezil bir dünyada", "şu utanılası koşul-
larda", "bu duruma düştükten sonra" sözlerinin
arkasıhdan gelişen duyguyu, "şu işi bitirivermek"
duygusunu kim duymamıştır ki?
Japon, kendisini utanılacak bir durumda gördü-"
ğü zaman "harakiriyapma izni" için yalvanr. Çün-
kü Japon yaşama kültüründe "harakiri yapmak"
ancak onurlu insana tanınan bir haktır. Ama aynı
koşullarda bir başka kültürün insanı aldırmayabi-
lir ya da başka bir yere gidip yaşamını sürdürür.
"Ya istiklal, ya ölüm" sözleri bize neyi anlatmak-
tadır?
Bu sözler, bizim Kurtuluş Savaşımızın parolası
değil miydi?
Eğer başkalarının boyunduruğu altında yaşaya-
caksak, ölmek daha iyi değil miydi?
Hasan Tahsin, öldürüleceğini bile bile "ilk kur-
şun"u bu sözler için sıkmamış mıydı?
İnsan ne pahasına olursa olsun "yaşamalı" mı-
dır?
Bu soru açıkça sorulmalı ve tartışılmalıdır.
Yaşamın ve ölümün anlamt sorgulanmalıdır.
"Yaşamanın değeri" tartışılmalıdır ki, insanlar
"onur" dediğimiz kavramı öğrenebilsin ve "neyin
yaşamaya değer olduğu" üzerinde düşünülebilsin.
Hikmet Uluğbay'a geçmiş olsun diyorum.
Ona teşekkür borcumuz olduğunu düşünüyo-
rum.
Bizi bunca onursuzluğa mahkûm eden pek çok
örneğin içinde "insanın onuru için neler yapabile-
ceğini" gösterdiği için.
Bizi hayretlere düşüren "utanmaz arianmaz tay-
fası"nm dışında yaşamayı hedefleyen insanlann
varlığını hepimize gösterdiği için.
Yaşanan olay Hikmet Uluğbay'ın değil, hepimi-
zin olayıdır.
Doğru çözümü de hep birlikte yineleyelim:
Yaşayalım ve mücadele edelim.
Bu dünyayı değiştirinceye kadar.
Sosyal güvenlik ve sunulan hizmetler açısından temel farklılıklar var
Avrupa ile işçi lıaklamıda uçurum
tstanbul Haber Servisi - Hüküme-
tin. emeklilik yaşını ve en az prim
ödeme gün sayısını armrmayı öngö-
ren yasa tasansını savunurken
emeklilik yaş smmnı örnek göster-
diği Avrupa ülkelen ile Türkiye ara-
sında "sosyal güvenlik" anlayışı ve
sunulan hizmetler açısından tam bir
uçurum bulunuyor. Sosyal güvenli-
ği demokratik sistemlerinin "sigor-
tası'' olarak gören Avrupa ülkele-
rindeki sistem. tüm halkı kapsayan
sağlık, işsizlik yardımı, iş güvence-
si, yaşlı ve özürlülerin bakımı, aile
ve çocuk yardımı ile annelerin ko-
runması gibi çok geniş hizmet alan-
lanndan oluşuyor. Avrupa ile sosyal
güvenlik sistemini kavrayışta da te-
mel farkhlık bulunuyor; sosyal gü-
venliği. devletin en öncelikli görev-
leri arasında gören Avrupa ülkeleri,
bütçelerinden en büyük payı sosyal
güvenliğe ayınrken. Türkiye, nüfu-
sun yansına sağlık hizmeti veren
SSK açıklannı "kara deük" olarak
tanımlıyor.
Avrupa ülkelerindeki sosyal gü-
venlik standardı, ILO'nun 102 sayı-
lı sözleşmesinde belirtilen 9 ayn
sosyal güvencenın sağlanmasından
oluşuyor. İş kazalan, meslek hasta-
lıklan, hastalık. analık, yaşlılık, ma-
lullük, ölüm, işsizlik ve aile sigor-
tası olmak üzere 9 ayn sosyal riske
sağlanan güvencelerin sayısı, son
yıllarda sayılan artan dul kadınlar
ve yaşlılann bakım sorunlanna gü-
venceler getiren iki yeni maddenin
eklenmesiyle 11 'e yükseldi.
Öte yandan, AB Bakanlar Konse-
yi, 1992'de aldığı tavsiye karannda
son yıllarda gözlemlenen "sosyal
dışianma" tehlikesine dikkat çeİce-
rek, tüm ülkelerde ayra standartlar-
da sosyal güvenlik haklannın sağ-
lanmasını istedi. Olası bir sosyal çö-
küntüyü önlemeyi amaçlayan Ba-
kanlar Konseyi karannda, dul ve ço-
cuklu kadınlar, yaşlılar ve işsizlik
ödeneği biten, ancak işsizlik duru-
mu hâlâ süren kişilere ek güvence-
ler getirilmesinin, insanlann ihtiyaç
duyduğu asgari yaşam standartlan-
nın herkese hakkaniyet ve eşıtlik
içinde sağlanmasının önemi vurgu-
lanıyor.
Temel farklar
Marmara Üniversitesi sosyal gü-
venlik ve iş hukuku öğretim üyesi
Prof. Dr. AM Güzel'in saptamalan-
na göre. sosyal güvenlik alanmda
Avnıpa ülkeleri ile Türkiye arasuı-
daki temel farklar şöyle: "
1- Avrupa'da nüfusun tamamı
sosyal güvenlik veücretsizsağhk hiz-
meti kapsamında. Türkiye'de nüfu-
sun yüzde 15'inin hiçbir sosyal gü-
vencesiyok.
2- Avrupa ülkelerindeki 9 sosyal
risk sigortası kapsamında yer alan
"afle" ve "işsizlik sJgortasT Ue "iş
güvencea", ILO'nun ilgili sözleş-
melerini imzalamasına karşın Tür-
kiye'de yok. Bunlararasındaaile ku-
rumunu her koşulda ayakta tutmayı
ve insanca bir yaşam sunmayı
amaçlayan aile sigortası yaşamsal
bir öneme sahip. Bu sigorta Ue ör-
neğin iki çocuklu bir aileye mutla-
ka iki odalı bir ev sağlanmaya çalı-
şılmakta, bunun için örneğin ev ki-
rasının yüzde 75'i bu sigorta tarafin-
dan karşılanmaktadır. Yine bu si-
gorta kapsamında Fransa'da çocuk
başına yıllık 1600 frank eğitim yar-
dımı yapılmaktadır.
3- Avrupa ülkelerinde sağlanan
sosyalyardımlanndüzeyi,ortalama
yaşam standardınm yakalanmasuu
sağlayacak şekilde bcürlenmiştir.
Her Avrupa ülkesindeki emekli yıl-
da en az bir kere tatil yapma olana-
ğma sahiptir. Örneğin. ekonomik ko-
şullan bize en yakın olan komsumuz
Yunanistan"da asgari emekliayhkla-
n 600-700 dolar, emekli ayuğı rne-
muriariçin 20 mihar liraj-a yakın, iş-
çi emeklisinin iseyeni bir ev için ban-
kanmtetediğipeşin parayı karşdaya-
cak düzeydedir. Türkiye'de asgari
emekli nuaşlan ise Bağ-Kur emek-
Bsi için 37 mflyon, işçi emeklisi için
70 mflyon tiradır (1 Temmuz 1999'a
kadar).
4- Avrupa ülkesindeki her yurttaş
tıbbi teknolojinin ve tıp biliminin
sağladığı her olanaktan eşit koşul-
larda yararlanmakta ve hasta ile
doktor arasında para konuşulma-
maktadır. Fransa'da yürürlükte olan
"serbest bekinüik'' uygulamasıyla
hasta dilediği doktora tedavisini
yaptırmak hakkına sahiptir. Türki-
ye'de sigorta güvencesi alündakiler
dahi yeterli sağlık hizmeti alama-
makta, Bağ-Kur'lu hasta, ameliyatı
için öbbi malzemeyi kendi olarîak-
lan ile karşılayamazsa amelıyaü ya-
pılamamaktadır.
5-Avrupa ülkelerisosyal güvenlik
gkterierini "kara delik" olarak de-
ğil, devletin karşılanması zorunlu
ana görevi olarak görmektedir. Bu
bakış açısrvla, gavTİ safı yurtiçi hası-
lalaruun asgari vüzde 2Ö'sini sosyal
güvenlik harcamalanna ayırmakta-
dırlar. Fransa, artan sosyal güvenlik
gtderlerini karşılamak üzere ek ola-
raksigara ve alkollü içeceklerileka-
ra taşıt araçlannın sigorta potiçele-
ri ve ilaç reklamlanndan sosya) gü-
venlik vergisi kesmeye başladı. Ayn-
ca, Fransa'da her mükeOeflen yüz-
de 1-2oranında "sosyal dayanışma"
vergisi alınmaktadır.
Almanya, bütçenm iiçtebirini
sosyalgüvenUğeayırıyor
Istanbul Haber Servisi-
Türkiye'de hükümet, toplam nüfusun
yansına sağlık hizmeti veren SSK ile
Emekli Sandığı ve Bağ- Kur açıklannı
kapatmak için ayırdığı 2 katrilyon
liraya isyan ederken' Almanya, 1999
bütçesinden en büyük payı yüzde 35.5
ile Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na
ayırdı. Alman sosyal güvenlik
sisteminde yer alan "aîleyardımı'",
^•aşhların bakmu", "işszlik s^ortast"
ve "^guveacerf'' gibi sosyal
güvenceler Türkiye'de
bulunmuyor. Türkiye Araştırmaiar
Merkezi'nin (TAM) gazetemiz için
hazırladığı veriler, bu alanda Almanya
ve Türkiye arasındaki "uçurumun"
büyüklügünü ortaya koyuyor. Alman
sosyaî güvenlik sistemiyle ilgili bazı
veriler şöyle:
Bütçeden aynfatn pav: Yüzde 35.5
(173.3 milyar mark)
Emekl ^hgı alanlan 20 milyon 800
bin kişi
Emekfi maaşu Erkekler için ortalama
2.010 mark (450 milyon lira)
Ije başlama yaşı: Yüzde 3r i 15-20
yaş grubunda, yüzde 70'i ise 25-30
yaş grubunda ise başlıyor.
EmekSük vaşı: Erkek 65, kadın 60
(2003
-
te 65 olacak)
Türkij-e'de obnayan sosyal güvenceler:
Bakım sigortası:
Bakıma muhtaç kimselerin bannma,
sağlık vs temel ihtiyaçlannı karşıhyor.
Aik \-ardinru:
Bu isim altında değişik sosyal
güvenceler sağlanmıştır.
Çocuk parası, dogum sonrası ilk 24
ayhk dönem için çocuk yetiştirme
yardnnı, çocuğun üç yaşına gelmesine
kadar işyerinden iş güvencesi
koşuluyla bakım izni, düşük geliriiler
için sosyal yardım, ev kirası gibi
ödenekler bu kapsamda yer
almaktadır. tş güvencesi: Sendika
tarafından da kabul edilebilir haklı bir
gerekçe dışında çahşanlar oldukça
geniş kapsamh iş güvencesine
sahiptirler. Bu konuda isverenle işçi
arasında bireysel ve sendikal düzeyde
yapılmış düzenlemeler bulunmaktadır.
işsizlik sigortası:
Almanya'da çalışanlar 12 ay sigortalı
çalışmak koşuluyla işsiz kaldıklarda.
sigortalılık süresi ve aldıklan maaşa
endeksli olarak işsizlik parası alırlar.
îşsizlik parası için öngörülen süre
bittiğinde, kişinin işsizlik durumu
sürüyorsa, işsizlik yardımı adı altında
daha düşük bir aylık almaya devam
eder.