Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12TEMMUZ 1999 PAZARTESİ" CUMHURİYET SAYFA
J V L J L J J . U J \ kultur(g cumhuriyet.com.tr 13
Marc Ribot, Los Cubanos Postizos, Chucho Valdes ve Michel Camilo Harbiye Açıkhava'da
Kiiba, Afrika ve Latiıı ezgîleıi
BIUSURRRASI
İSTANBUL
CAZ FESTİUALİ
Kültür Servisi - 6. Uluslararası Is-
tanbul Caz Festivali. tüm hızıyla sürü-
yor. Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda bu akşam saat 21.00'de
Latin meraklılannın ilgisini çekecek
iki topluluk yer alıyor: Marc Libot, Los
Cubanos Postizos grubu ile Arsenio
Rodriguez'in yapıtlannı yorumlaya-
cak. Chucho Valdes ve Michel Camilo
'Jazz en Clave' projelerini sunacaklar.
Valdes ve Camilo'ya trompette Calu-
dk) Roditi. trombonda Juan Palo Tor-
res, saksofonda Irvin Accao. vurmalı çal-
gılarda Giovanni Hidalgo ve Roberto
Vızcaino, davulda Raul Pineda. bas gi-
tarda Frank Rubio ve vokalde Mayra
Valdes eşlik edecek. Michel Camilo.
1997'de yine festivalin konuğu olmuş-
tu.
CharlesLloyd and his Friendsbu ak-
şam Atatürk Kültür Merkezi Büyük
Salon'da saat 19.30'da konser verecek.
Charles Lloyd'a (saksofon) konserde
John Abercrombie (gitar), Jeffrey Litt-
leton (bas) ve Billy Hart (davul j eşlik
edecek. IConserde Lloyd'a eşlik etme-
si beklenen Bill Higgins (da\aıl) sağlık
problemleri nedeniyle konsere katıla-
mayacak.
New Jersey'de doğan Marc Ribot,
ilk gitar derslerini gitarist besteci Frantz
Casseus'dan aldı. Daha sonralan çeşit-
li topluluklarda çalışmaya başlayan Ri-
bot.Peter Zummo.Peter Kotik. Elliot
Sharp. Anthony Coleman, John Zorn
ve Evan Lurie gibı sanatçılarla albüm
çalışmalan gerçekJeşrirdi. Ribot kendi-
sini soul müzik sanatçısı olarak değer-
lendinyor.
'Yaratıcı ve maceracı gitarist'
Günümüzün en yaratıcı ve macera-
cı gitaristlerinden biri olarak adlandı-
nlan Ribot, yapıtlannda New York'un
Downtown'unu anlatıyor. Los Cuba-
nos Postisoz'un repertuv annda ağır-
lıklı olarak Kübalı besteci Arsenio Rod-
nguez'inyapıtlan yer alıyor. Rodrigu-
ez' in hem besteci hem de yorumcu ola-
rak çok iyi olduğunu belirtiyor Ribot:
"Rodriguez'in Ueriediği yol çok ilginç.
Rodriguez yapüğı müzikle. Doğu Afri-
ka kökenlerine dek müziğin tarihine
inmeyi başarabilmiş bir yorumcu. Bun-
dan beş yıl önce Anthony Coleman,
arc Ribot ve
Los Cubanos
Postizos, Arsonio
Rodriguez'in
yapıtlannı
yorumlayacak.
tki piyanist
Chucho Valdes
ve Michel
Camilo da
'Jazz en Clave'
projesini
sunacak.
Rodriguez'in birkaç yapıtını çaldığın-
da çok etkUendim."
Rodriguez'in müziğini çok beğen-
diğini vurgulayan Ribot şunlan anlatı-
yor: 'Rodriguez'in hayatını da çok sy-
nntüı bihniyorum. Bu bir Küba toplu-
luğu değiL Bu Küba müziği yapmaktan
hoşlanan New Yorklu bir topluluk" dı-
yor.
Latin caz mûzisyenleri bir arada
Chucho Valdes ve Michel Cami-
lo'nun sunacağı "Jazz en Clave" pro-
jesi, dünyanın en iyi Latin caz müzis-
yenlerinin bir araya gelmesiyle oluştu.
Bu proje içinde Valdes ve Camilo'nun
dışında Claudio Roditi, Giovanni Hidal-
go ve Juan PaMo Torres yer alıyor.
'Dünyanın en iyi piyanistlerinden bi-
ri' olarak tanımlanan Chucho Valdes'i
dunya basını şu sözlerle anlatıyor: "Kü-
ba'nın en iyi tanınan caz müzisyeni, Kü-
ba Afrika ritimieriyle izleyenleri dansa
davet ediyor."
Piyanist ve besteci Michel Camilo,
Karayibler'in ritmi ve caz armonileri-
ni buluşturuyor yapıtlannda. Etkili bir
müzik dili olan Camilo. Art Tarum.
Oscar Peterson ve McCoj' Tyner gibi
piyanıstlerden etkilendi. Caz müziğin-
de başanlı çalışmalara ve yorumlara
imza atan Camilo, aldığı klasik piya-
no eğitiminin etkilerinı de çalışmalan-
na yansıtıyor.
Charles Lhod ve arkadaşlan
Atattirk Kültür Merkezi'nde
196O'lı yıllarda Charles Hamilton
Quintet'in genç müzik direktörü ola-
rak adını duyuran Charles Lloyd'un, Fo-
rest Flower adlı albümü milyonlarca
satarak bir ilke imza attı. Besteleriyle
'WorW Music' kavramının habercisi
oldu.
9 yaşında saksofon çalmaya başlayan
sanatçının öğTermenleri arasında piya-
nist Phineas Newbom. saksofon sanat-
çısı George Coleman bulunuyor. Los
Angeless caz kulüplennde OmettaCo-
fcman. Bilh Higgins. ScottLaFaro. Don
Cherry, Chariie Haden ve Eric Dolphy
gibi müzisyenlerle birlikte çalma im-
kânı bulan Lloyd. 196O'lı yıllarda ken-
dini New York'ta buldu. Burada çeşit-
li gece kulüplennde çalan sanatçının ka-
riyeri hızlı bir şekilde geliştı.
1960'lann sonunda sessizliğe gömü-
len Lloyd. bu sessizlığını Michel Pet-
ruccianiyle çıktıgı Avrupa ve Japon-
yatumesiyled 982/83)bozdu. Lloyd'un
müzik dünyasına geri dönüşü ıse 'sek-
senlerin en iyi olayı' olarak tanımlan-
dı. Sanatçının 9O'lı yıllardaçıkardığı al-
bümlen arasında "Fish Outof VVater',
'All My Relations' yer alıyor.
Bu yılın şubat ayında ise ECM için
Lloyd, Billy Higgins, John Abercrom-
bie ve Dave Holland'la birlikte 'Vbice
in the Night' albüm çalışmasını ger-
çekleştirdi. Albümde Lloyd'un beste-
lerinin yanı sıra Strayhorn, Costello ve
Bacharach'ın besteleri de yer alıyor.
Heykel kuşağı projesi, bir buçuk kUometreük bir güzergâhı izleyecek. (Fotograf: KADER TUĞLA)
Tanıtım sergisiyle
sponsor arayan projeKültür Servisi - Ender Güzey'in "Konstantino-
polis'ten LstanbuTa. Ortaçağ'dan Yeni Çag'ar
hey-
kel kuşağı projesinin tanıtım sergisi Dolmabahçe
Kültür Merkezi'nde açıldı. West LB'nın sponsor-
luğundagerçekleşensergide Güzey'in 1999-2000
yıllan îçinde gerçekleştirmeyi planladığı 'land-
art' projesinin ağaç ya da benzeri malzemelerden
üretilmiş modelleri yer alıyor.
Güzey'in bronzdan dökülmüş 26 parça heykel-
den oluşacak projesi, Fatih Sultan Mehmet'in ge-
mileri karadan kızaklar yardımıyla çekerek Ha-
liç'e, denize indirmesi olayını canlandıracak. 26 par-
ça heykel, bir gemıyi ve bu gemınin
üzerinde kaydmldığı kütükleri sim-
gelevecek. lstanbul Büyükşehir Bele-
diyesı'nin onayını verdiği ve katkı da
sağlayacağını belirttiği proje Topha-
ne'den başlayıp, Istiklal Caddesi'nden
geçıp Kasımpaşa'dan Haliç'e uzanan
bir buçuk kilometrelik bir güzergâhı
izleyecek.
Projenin başlangıç noktası Topha-
ne"ye geminin kıç omurgasını simge-
leyen bir heykel, tstiklal Caddesi'nin
en yüksek noktası olan Galatasaray
Lisesi'nin önündeki dörtyolabüyük bir
bronz plaka. Kasımpaşa'ya da gemi-
nin baş kısmım simgeleyen heykeller
yerleştirilecek. Ana heykeller 11 met-
re uzunluğunda ve 6 metre yüksekliğinde, aralara
yerleştirilip gemilerin kaydınldığı lazaklan simge-
leyecek 24 kütük formas}on da iki buçuk metre yük-
sekliğinde olacak. Güzergâh üzerine bir heykelden
dığeri görülecek şekilde yerleştirilecek olan yapı-
lar arasına bronz parke taşlan yerleştirilecek. Hey-
kellerin yaya trafiğini engellememesine özen gös-
terilirken Istiklal Caddesi'ne gömülecek bronz ta-
baka üzerinde yürünebılecek. Böylelıkle, günü-
müzün ve geleceğin insanları da bu tarihı projeye
izlerinı bırakacaklar. Kısacası, insanlar Topha-
ne'den başlayıp bu heykel, kütük ve parke taşlan
izleyerek Haliç'e ulaşabilecekler.
• Ender
Güzey'in 26
parça heykeli,
bir gemiyi ve
bu geminin
üzerinde
kaydınldığı
kütükleri
simgeleyecek.
14 Temmuz'a dek açık kalacak sergide, proje-
nin yanı sıra bu projenin yerleştirileceği mekânlar
da canlandınlıyor. Heykellerin yerleştirileceği me-
kânlann tuval üzerine inkjet baskılı fotoğraflan
sergileniyor. Sergi sırasında satışa sunulan bu fo-
toğraflardan elde edılen gelirler projeye aktanla-
cak.
Sergideki modeller ise projeye sponsor bulun-
duğu zaman bronz dökümleri yapıhnak üzere Geb-
ze'deki atölyeye kaldınlacak. Ender Güzey, sergi
çalışmalannın hemen ardından yeniden ana proje
için sponsor arayışlanna soyundu. Aslında uzun bir
süreci kapsıyorGüzey'in sponsor ara-
yış serüveni. Projenin aklında ilk oluş-
tuğu günden beri çeşitli kapılan çalı-
yor Güzey. Uzun süre Kültür Bakan-
lığı 'nın kapısını aşındırmasına karşın
olumlu bir yanıt alamadı. Sonuçta ça-
reyi bu projenin önemini vurgulaya-
bilmek için bir model sergi açmakta
buldu. Ancak bu serginin maliyeti bi-
le onun altından kalkamayacağı kadar
yüksekti. Kültür sanat merkezlerinin
kendisinden istedikleri yüksek kira
bedellen karşısında adeta dehşete düş-
tü. Çünkü Batı'da sergi açtığında pa-
ra harcamıyor, para kazanıyordu. Ba-
kanlığa en azmdan sergı salonlannın
kendisinden kıra almaması yönünde
yaptığı başvurudan da yanıt alamadı.
Yine de yılmadı sanatçı. Almanya'da denedi bu
kez şansını. West LB, projenin büyüsüne kapıla-
rak sergiye sponsor olmayı kabul ettı. "Sıra, pro-
je için sponsor bulmakta"' diyor Güzey. Şımdilik
aldığı tek olumlu yanıt, Büyükşehir Belediyesi'nin
onayı ve projeye bir katkıda bulunacaklan yönün-
deki sözleri. Ancak bu katkının ne şekilde olaca-
ğı kesin değil. Sponsor adaylanna bir de uyansı var
Ender Güzey'in: "Bu proje, sabit bir sergi niteügi
taşıyacak. Lstelik tarihi canlandınrken bölgenin
kiiltürel ve sosyal dokusunu. turizmini de olumlu
yönde etkMeyecek."
ILGIM VERYERİ, BASKIRESİMLERİYLE TÜRKİYE DE
Ana tema 'Pandomim'
MÜMTAZ SAĞLAM
Amerika Birleşik Devletleri'nde sanat çalışma-
lanna devam eden Ilgım Veryeri, son iki yılda ha-
zırladığı baskıresimlerini "Pandomim" teması
bağlammda bir araya getirerek izleyicilere sunu-
yor. Izmir Mazhar Zorlu Sanat Galensı'nde 29
Haziran'da açılan sergı. 30 Temmuz tarihine dek
açık kalacak.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi Resim Bölümü'nü bitirdikten sonra uz-
manlık eğitimı için Amerika Birleşik Devletle-
ri'ne giden Ilgım Veryen. bu süreçte baskıresım-
lerinin yanı sıra kanşık teknikle kâğıt ve tuval gi-
bi yüzeylere boyadığı büyük boyutlu çalışmala-
nyla tanınıyor.
Sanatçının sergilemek üzere Türkiye'ye getir-
. diği baskıresimlerinin ilginç yanı; litografi. se-
rigrafı gibi tekniklere başvurmasına rağmen, bu
disiplinlere karşı müdahale olanaklannı sorgula-
yan bir yapıda hazırlanmış olmalandır. Bir ön-
tanımla Ilgım Veryeri'nin resimlen, yoğunlaşıl-
mış bir biçimsel olasılıklar dizgesi'nin ve çeşitlen-
tne sürecinin sonuçlandır. Biraz daha açarsak; Il-
gım Veryeri'de ilk aşamada yönteme ilişkin bir
yenilik olarak gördüğümüz şey, esasında, baskı-
resim disiplininin klasik ifade yoluyla elde edil-
miş alt-yüzey'e (fon), boyaresmin jestüel dina-
miğini, yani ikinci ya da üçüncü katmanları öz-
gürce ulama düşüncesi ve eylemidir. Sanatçı bu
tavn, müdahale edilmış yüzeye renk, doku v e le-
ke oluşumlannı merkeze alan nihai \iirgulan
önemseyen bir kompozisyon anlayışı üzerinde te-
mellendirmektedır. O yüzden Veryeri'nin baskı-
resimleri bir kerede ve yalnızca bir adet üretil-
miş "orijinal >apıt" tanımına yakın dururlar.
Coşkulu dflnyası ve içtenlikli yapıtlar
Ilgım Veryeri aynca, doğa kaynaklı bir dış-
gözlemden daha çok: içselleşmiş bir görme tar-
zının, başka deyişle. soyutlama iç-tepilerinin gü-
dümünde yapıt üreten bir sanatçıdır. Bu neden-
le, ilk bakışta figür'nesne yapılanmasını anım-
satan maddi koşullar değil de, bilgi ve düşünce-
nin görsel metaforlara dönüştüğü resımleme ey-
leminin nıteliği ve sonucu önemli olmaktadır.
Sanatçının baslcıresımlerinde bu değışim isteği-
nin kararlı ve haz verdiği ke-
sin olan denemeleriyle yüz
yüze geliriz. Baskıresım ön-
ceden tasarlanan ve teknik
eylemin sınırlan dahilinde
gerçekleşen bir dil iken. Ver-
yeri'de bakış açılan çoğalmış,
değişım olasıhklan öne çıka-
nlarak özgün bir anlatıma ze-
min hazırlayan farklı bir dile
dönüştürülmüştür sonuçta.
Ost üste ge/tin/lmiş yüzeyle-
rin gerek saydam gerekse opak
etkilerinın zenginleştırdiği bır
alanda, renkçi bir duyarhğın
peşinde beliren vurgulu renk-
ler, desene ilişkin imler, ya-
zı-çizik ve taramalar yepye-
ni bir yüzey tasanmını orta-
ya çıkarmaktadır. Özü itıba- »i j
Veryeri'nin sergisi MazharZorlu Sanat Galerisi'nde.
nyla. değişmeyen birbaskı kalıbının yinelenme-
siyle oluşturulan resmin alt yüzeyi sanatçının ya-
ratma isteği, hızı ve heyecanı ile ikinci adımda
herbiri başkalaşan. değişen ve/fakat içerdiği ya-
pıntı zenginligi neticesınde apayn atmosferlere
kavuşan özgül tasanmlan ortaya çıkanr. Bu dav-
ranış tarzı, yeni bir kalıpta yeni bir analizin ve ne-
redeyse bir doğaçlamaya dönüşen oluşumun. öz-
gün bır bıçimleme dilini kalıcı ve belirgin hale
getirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik bu-
nu yaratacak bir çözüm önerisine bağlamak ye-
rine: her denemede bilinçle değişüne taşıyan bir
iradenin varlığmı da hissetmekteyiz.
Çahşmalann bütünlüğünde ortaya çıkan ge-
nel durum ise. yapıt oluşturma düşüncesi ve dav-
ranışının sözünü ettiğimiz kimliğin aynksı yan-
lanyla da zenginleşen bir düzeye denk gelmesi-
dir. Bu da, sanatçının renkçi tavnna ve çalışma
coşkusuna rağmen yine de tedirgin. huzursuz
edici, yer yer mistik değerle-
re atıflı bir iç-dünya tasanmı-
nı çağnştırmasından kaynak-
lanmaktadır. Yani. sanatçının
tekniğe ve bıçimleme eyle-
mine ilişkin araştırmacı yanı
ile onu yapıt üretmeye sevk
eden dinamıkler çatışmalı gi-
bidir. Daha basit dile getir-
mek gerekirse, "kurallara
uyar göriinen bir kural-dışılık
ya da kural (uncılık" bir ilke
olarak hareket ve düşünce ya-
pısına yön vermektedir.
Ilgım Veryeri'nin coşkulu
dünyasıyla ve içtenlikli yapıt-
lanyla tanışmak isteyenlere,
sezon sonundaki bu düzeylı et-
kınliğinı mutlaka görmeleri-
ni öneriyoruz.
BU AŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Kapıkulluğundan
Kamu Emekçiliğine
XIX. yüzyılın ikinci yansında isim yapan düşün ve
edebiyat adamlarının yaşamöykülerine bakalım:
Çoğunun medân mâişet motoru devlet..
Ösmanlı münevverinin bilinen yapının "kalemiyye"
kesiminde unvanlan ve masalan olmuş.
Galatasaray, Mülkiye bitirmişse Sadrazamlık, ha-
riciye kalemleri..
Idadi (lise) tamamlamışsa öteki bakanlıklar.
Bizım edebiyat loncasının ünlülerinden Ziya Pa-
şa, mutasarnf, vali olmazdan önce sadaret kalemin-
de. Şinasi ve Namık Kemal gazetecilikten önce
Tercüme kaleminde çalıştılar.
II. Abdülhamid döneminin HalitZiya (Uşaklıgil),
Hüseyin Cahit (Yalçın) gibi genç ünlüleri de gaze-
tecilikten önce oğretmenlik yaptı.
II. Meşrutiyethareketinin devietın yapısındagerek-
lı gördüğü çağdaşlaşma zorunluluğuyla yeni kadro-
lara gereksinim duyduğunu biliyoruz.
DarülfiJnun çıkışlılar çoğalmış...
Öteki yüksekokullan, liseleri bitlrenler, devlet ka-
pısından bekliyor ekmeği.
Yusuf Akçura, daha o zaman, böyle gıderse ül-
kede "birmemurproletaryası" oluşacağından kay-
gı duyduğunu yazıyor.
Falih Rıfkı Atay'ın ünlü 'Zeytindağı' kitabında
okumuştum, Kanal yenilgisinden sonra komutanı
Cemal Paşa'ya soruyor: "Savaşa girmemiz şart
mıydı?" Aldığı yanıt tüyler ürpertici.. "Almanlann is-
teğiniyerine getirmek zorundaydık. Hazine'de me-
mur maaşlannı ödeyecek para yokiu."
Ulusal Kurtuluş Savaşı utkusundan sonra Cum-
huriyetin -Anadolu'ya geçen ve geçmeyenleriyle-
bir memur kalabalığı karşısında kaldığını da biliyo-
ruz.
Bu dönemde de küçük, orta, yüksek gibi farklılık-
lara karşın devletle bütünleşmesi hoşuna giden bir
katman oluşuyor.
Kimi büyük memur, nüfuzticareti yapmaktan baş-
ka senmayesi olmayan 'aferistlerie dirsek temasın-
da.
Tabandakı memurlann yaşam serüvenlerini Reşat
Nuri ve Sabahattin Ali kuşağının öyküleri. roman-
lan yansıtıyor bize.
Reşat Nun öyküsünde büyük kentlerdekilere ba-
karak kendılerinde özel girişimcilik yeteneğinin bu-
lunduğunu sanan küçük memur tipleri de çıkıyor
karşımıza. Ömeğin "Bahçeli Lokanta "öyküsünün ilk
satırları şoyle:
"Haydar Efendi eski evkafkâtitiiydi. Fakat o ken-
disini bir işadamı zanneder. 'Ben ne dedim de me-
mur oldum. Yirmi beş sene evvel bir bakkal yanına
çırak gireydim, bugün dükkân tezgâh sahibi bir adam
olurdum' diye hayıflanırdı."
Sabahattin Ali'nın öykülerindeyse rejimin oturdu-
ğudönemin memur tipleri işlenirçoğun. Onlar, "Dev-
let benim" düşüncesindeki bireylerdir. "Yalnızekmek
parası düşünen ve asıl vazifelehni, tefekkürû tama-
mıyla unutarak basit bir makine haline giren bu ka-
falar"a duyduğu tepkiyi gizlemez Sabahattin Ati.
Demokrat Parti iktidarının on yılında, orta ve bü-
yük memur kesiminden -Marşal yardım planının
beslediği- özel sektörün kanatlanna tutunma çaba-
sında olanlar çoğalarak toplumsal olgu niteliği ka-
zanıyor.
Bu dönemi dışa vuran çözülüşün ilk aşaması sa-
yabiliriz.
1961 Anayasası devletin memuruna da haklann
üstünlüğü ilkesi üzerinde düşünme ortamını yarattı
bence.
Kapıkulluğundan kamu emekçiliği sürecine geçi-
şin ilk aşaması budur, diyebiliriz.
Kol emekçilerinin sendikal haklanna sahip çıkarak
gerektiğinde zor da olsa greve başvurma olanağını
bulmaları, hangi tarihsel kazanımlann sonucuysa,
kamu emekçilerinin örgütlenmesi. haklann üstünlü-
ğü ilkesini yaşama geçirme savaşımı benzer tarih-
sel kazanımlann sonucu olarak düşünülmelidir.
Önüne geçilemeyen, ilerleme bilinci...
Önüne geçilemeyen, tek bir memurun bile "Bana
mı kaldı" sorusuna çagdaşça yanıt verebilmesi.
Osmanlı kapıkulunun kalem efendisi uyuşuklu-
ğuyla geçen hafta alanlan dolduran kamu emekçi-
lerinin dünyaya bakış açılan arasındaki aynm iki yüz-
yıllık aydınlanma savaşımının somutlanmasıdır ben-
ce.
Siyasal iktidariar neyin, hangi hesaplann peşinde
oluriarsa olsunlar.
Kamu emekçileri açık alanlarda..
"Sermayeye değil, emekçiye bütçe.." diye hay-
kırma aşamasına gelmiş mi, gelmemiş mi?..
Şaip Mario Ramous ötctü
• Kültür Servisi - Şair. çevirmen \e dılbilimci Mario
Ramous, 75 yaşında yaşama veda etti. Urbıno
Üniversitesı'nde 25 yıl boyunca estetik derslen veren
Ramous. Catullo ve Virgilius gibi Latin şairlerinden
çeviriler yapmıştı. 1951 yılında yayımladığı 'La
Memoria, 11 Messaggio' adlı yapıtının önsözünde
ühlü Italyan şair Salvatore Quasimodo'nun imzası
vardı. Ramous son kitabı Remedia'yı ise geçen yıl
yayımlamıştı.
Alabina bu akşam İstanburda
• Kültür Servisi -
1990'lann en başanlı
World Music
gruplanndan biri olan
Alabina, bu akşam Hayal
Kahvesi Çubuklu'da bir
konser verecek. Son
albümleri Sahara'nın
tanıtımı için İstanbuPda
bulunan Alabina, Faslı
bır baba ile Mısırlı bir
anneden dünyaya gelen
Ishtar ve dört çingene
müzisyenini bir araya getiren Los Ninos de Sara'dan
oluşuyor. Ishtar'ı. Lambada adlı parçalanyla ünlenen
Kaoma grubundan da tanıyoruz. Latin rüzgârlan,
Ispanyolca, Fransızca ve Arapçanın büyülü kimyası
ile dikkat çeken grubun bu akşamki programı saat
22.00'de başlayacak. Gece, Radyo 5 ve Sony Music
ışbırlığiyie gerçekleştiriliyor.
I Kültür Servisi - 20. Uluslararası Mizah Bıenali,
Tolentino'da başladı. Bu yıl jüri başkanlığını
Arjantinli çizerGustavo Mordillo'nun üstlendiği
bienal. 2000 yılının ocak a\ma dek sürecek. Toplam
2140 yapıtın sergileneceği festivale ilişkin '20th
Century Humour' başlıklı bir de katalog
yayımlanacak.