18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
sQ HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Damperli kamyon Otomobil, TEM Otoyolu'nun üçüncü şeridinde 120 kilometre hızla ilerliyordu. Orta şeritteki kamyon aniden üçüncü şeride geçti. Otomobildekiler, kamyonla bariyer arasına sıkışmaktan son anda kurduldu. Otomobildekiler yolda görecekleri ilk trafik ekibine bildirmek üzere kamyonun plakasını aldı ve şoförüne el kol hareketleri ile duygulannı yansıttı. Kamyon şoförü ise "slalom"a devam ederek Kınalı çıkışından önceki park yerine girdi. Otomobildekiler, az sonra bir trafik ekibine jastladı. Durup, anlattılar. Kamyonun plakasını verdiler: 01 TB 222. * Trafik polisi plakayı p duyunca "Damperli l! sarı BMC mi?" diye * sordu. Evet oydu. JfDemek, başkau ! şikâyetlere de konue olmuş, kimbilir kaç ?^kîşinin canınatC kastetmişti01 TB 222 'n plakalı damperli sarı ! e kamyon. Ancak, trafikıs polisinin sonraki açıklaması karşısında şaşkınlıktan şaşkınlığa düştüler: " O kamyon hergün yaptyor bunu!" Eektronik posts sotnGpostaLCwntiuriyetcom.tr Tel: 0£12£12 05 05 Faks: 0*212.51244 97 - Emeklilik yaşı 62 olacakmış... "Politikacılar için de avnısı olsun!" T ürkiye'yi_kana bulayan sanık terörist Ab- dullah Öcalan, yargılandığı Imralı Ada- sı'ndaki Ankara 2 Numaralı Devlet Güven- lik Mahkemesi'nde oybiriiği ile ölüm ceza- sına çarptırıldı. Sanık terörist Ocalan, son sözü so- rulduğunda vatana ihanet suçlamasını kabul etme- di. Ancak mahkeme heyeti, sanık teröristin Türk Ce- za Yasası'nın 125. maddesine göre vatana ihanet suçunu sabit gördü. Mahkeme Başkanı Turgut Okyay, kararı açıkla- dıktan sonra, mahkemelerde ölüm cezası verildik- ten sonraki geleneklere uymadı; kalemini kırmadı. Dokuz duruşmanın sonunda geriye dönüp baktı- ğımızda mahkeme, hukuki hiçbir tartışmaya neden olmayacak bır yargılama sergiledi. Karar, kamu vicdanını rahatlattı. Kamuoyunun bir kesiminde şimdi "infaz" bekle- niyor, "infaz" için kamuoyu oluşturuluyor. İnfaz için farklı bir süreç var. Mahkemenin gerek- Kanar çeli kararı yazmasından sonra temyiz aşaması ge- lecek. Yargıtay ceza dairelerinde yüzterce dosya, Mec- lis'te ise 27 idam dosyası bekliyor. Sanık terörist Abdullah öcalan'ın dosyası Yargı- tay'da onanırsa Meclis'te 28. sıraya girecek. Bugünkü Meclis'in siyasi yapısı infazdan yana gö- rünüyor. Uzun yıllardır ölüm cezasının infaz edilmediği Tür- kiye'de, öcalan'ı idam etmek için önce 27 kişinin asılması söz konusu olabilir. Türkiye bir "darağacı cenneti"ne çevrilebilir. Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin, sanık terö- rist ya da sıradan bir katil için verilmiş ölüm cezası- nın infazını durdurma yetkisi bulunuyor. Avrupa In- san Haklan Mahkemesi'nin infazı durdurma girişi- mini Türkiye kabul etmeyebilir. O zaman Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden çıkartılması gündeme gelir ki bu da Türkiye'nin Avrupa'dan kopması demektir. Imrah'daki duruşmalar sırasında Öcalan'ın birer cümle ile yanıtladığı ve ayrıntılanna inilmeyen terör örgütünün Avrupa ile olan ilişkileri düşünülürse, bu kopma Avrupa'nm işine gelecektir... Kaldı ki, sanık terörist Öcalan'ın idamı, terör ör- gütünün uluslararası ilişkileri gibi ulusal düzeydeki ilişkilerinin de örtülmesine neden olacaktır. Bu ilişkilerin adı uluslararası ise "işbirliği", ulusal ise "ihanef'tir. öcalan'ın Imralı'da ayrıntılanna girilmeyen ulusal ve uluslararası ilişkilerini açığa çıkartmak için yeni davaların açılması söz konusu olsa gerek. Sanık teröristin bundan sonrasında "tanık" sıfa- tıyla aniatacaklan olmalı. Imrah'daki "tarihi dava", yakın tarihimizi aydınla- tan ilk dava olarak tarihe geçmeli. SESSÎZ SEDASIZ (!) NVRÎKURTCEBE Tiipkiye'nin en demokrat aydınları Kaset yıldızı emekli vaiz Fethullah Gülen için düzenlenen 32. Gün prog- ramında Ercan Anklı'nın kapak yıldı- zı olarak yarattığı Nevval Sevindi bir hanımefendinin ağzına yakışmayan sözcüklerle kendisi gibi düşünme- yenlere saldırdı. Yanındaki Etyen Mahçupyan da kıraathanede muhabbet edergibi ya- yılarak oturduğu sandalyesinden ha- nımefendinin tavnnı onayladı. Kapak yıldızı hanımefendi ağ- zını öyle bozdu ki, Fethullah Gü- len'i her vesile ile öven ve "uz- laşı ve hoşgörü dolu, Islam'ın gerçek değerferinı gösteren, Tür- kiye'yi dine dayalı bir sistemle yönetmeyi değil, gerçek dindarlara saygı gösterilen bir ülke olması için ça- lışan bir yaklaşım ile ön plana çıkmış" bir kişi olarak tanımlayan 32. Güncü Mehmet AJi Birand'ı bile zor durum- da bıraktı. Programı ibretle izleyenlerin dikka- ti hanımefendinin ağzına ve Mahçup- yan'ın yayılmasına takıldığı için çok önemli bir ayrıntı gözden kaçtı. Hanımefendi, Mahçupyan beyefen- di tarafından da onaylanan açıklama- sında, Fethullah Gülen'in demokrat olmadığını söyledi. Ancak, Nevval Hanımefendi ile Et- yen Beyefendi, o kadar demokrattı- lar ki, demokrat olmadığını bildikleri birini bile savunuyoıiardı. Meğer, demokrasiyi "öldüresiye" seviyorlarmış! Mesleğini başanyla icra eden ant- ropologlaria pasta ustalanna saygımız sonsuz ama hayatında haber kovala- mamış bir antropologdan gazete- ci, pastacıdan da köşeyazarı ya-/ parsanız işte böyle olur Türki-\f ye'nin "aydın"lan! • • • • G O R U Ş / MURTAZA DEMİR Laik Devlet, Din ve Takıyye...Irtica, 28 Şubat'tan bu ya- na MGK toplantılarında en önemli iç tehdit unsuriarın- qlan biri olarak gündem olma- ya devam ederken. kurulun başkanlığını yapan Sayın Cumhurbaşkanımız, "irtica- nın hiçbir zaman devleti teh- dit edecek niteliğe ulaşama- yacağım" söyleyebiliyor. Hem de dinin siyasette sonuç alma kolaylığı sağlayan bir "araç" olabileceğini keşfederek, kul- lanan ve bu öngörüsü ger- çekleşince şaşkına dönen MHP'nin iktidar ortağı olma- ya hazırlandığı bir evrede. Kal- dı ki MHP'nin ırk ve din eksen- /i çağdışı siyaset anlayışını da- hatla geliştirerek tek başına iktidar olmayı hedeflediği de biliniyor. Bu bakımdan, Fazi- let Partisi ve MHP başta ol- mak üzere sağ siyasilerin or- tak katkılarıyla üniversite ka- pılarında başarıyla direnen türbanın, TBMM Genel Kuru- lu'nagirmeyi başarmasından sonra, geriye kalan direniş ve engelleri de süreç içinde aş- ması ve nihai amacına ulaş- ması sürpriz sayılmamalıdır. Laiklik toplumsal birliğimizin en temel güvencelerindendir. Eğer ülkemizin geleceğini, ya- ni birlik ve diriiğimizi, kişisel ya da partisel çıkarlarımıza feda eden klasik aymaz tutumu- muzu sürdürürsek, korku dağ- ları aşacaktır. "Korkunun ece- te faydası olmadığına" göre kendimize itiraf ederken da- hi ürperdiğimiz bu gerçeği saklamanın hiçbir faydası ol- mayacaktır. Üzgünüm, ancak bunun hem sosyal, hem de politik altyapısı artık vardır. Yetkililer tarafından söyle- nenlerle gerçeklerin hep fark- lı olduğu ülkemizde, yurtseve- rin bir görevi de siyasetçinin örttüğü kirliliği deşmek oldu- ğuna göre biz görevimizi yap- maya devam edeceğiz, kulak asan olmasa ve bizi kötü bel- leseler de... 12 Eylül öncesinde solcu gençleri kastederek "Asmaya- lım da besleyelim mi" diyen Sayın Evren'in ünlü sözünü böyleşi durumlarda hep hatır- lanm. Üstelik o dönemin genç- lerini solculuğa devlet özen- dirmemişti. Oysa bugün MGK gündeminin başına oturan ir- ticayı netekim anayasa deği- şiklikleriyle din derslerini zo- runlu yapanlar, beş yüzden fazla imam hatip okulu aça- rak din eğitimi alanlara bütün üniversitelerde eğitim olana- ğı sağlayanlar ve laik eğitim, dinsel eğitim olmak üzere çif- te eğitim sistemi üreterek eği- tim birliği ilkesini (tevhidi ted- risat) lime lime eden siyasi muhterister teşvik etti. Bu ihanetin "gaflet ve dala- let içinde" olan sorumluları şimdi "üç maymunu oynu- yor". Tek söz etmiyorlar. Oy- sa toplum soruyor. Hazır kıta olarak "arka bahçenizde" kul- lanmak üzere çocuklarımızı böyle bir eğitime siz yönlen- dirdiniz! Türbanlı (tesettürlü) yaşamın "Tann emri" olduğu- na koşullandırdığınız genç in- sanlan kişisel çıkarlannız için feda ettiniz. Yaşamlan üzeri- ne kumar oynadınız!.. Suçlu- ya söylüyorum, ayağa kalk ve söyle: Verdiğiniz eğitimin do- ğal sonucu olan "türbanlı eği- tim" istemlerine "yasak" di- yerek sorunun çözümlenece- ğine inanıyor musunuz? Ve adalet dağıtıcılanna soruyo- rum: Tann aşkına, hukuk dev- leti bağlamında bunca ihane- tin hiç mi suçlusu yok! Kuşku yoktur ki türban ide- olojik bir simgedir. Ve ana, ba- cı, eşlerimizin saç ve başlan- nı tozdan, kirden korumak maksadıyla kullandıkları ak örtüyü siyasal nedenle kulla- nanlann hedefleri de siyasal Islama (şeriat yasalanna) kar- şı çıkan "müşrikleri" öldür- mek, ortaçağ yasalannı geri getirmektir. Her ne kadar ithal amaçlı senaryolar yazan ve kimler adına yazdığı kuşkulu olan sözde aydınlar, türban adına özgürlük mavalı oku- salar da bu böyledir. Bunlan anlayabiliyorum, fakat ken- dimce dert edindiğim sorun, önümüzdeki yıllarda mevcut- lara ilave olarak, çok sayıda gencimizin daha aynı amaç- la üniversite önlerine yığıla- cağı bilindiği halde, sorunu önleyici bir çözümün halen üretilememiş olmasıdır. Yeni Temel Eğitim Yasası, hiç kuş- ku yoktur ki devrim niteliğin- de bir yasadır. Ancak titizlik- le uygulanması durumunda dahi, sonuçlan yirmi yıl son- ra alınacaktır. Peki, bu sorun daha kaç yıl ertelenebilir? önerim şudur: Her şeyden önce devleti yönetenlerin bu gençlere özür borcu vardır. Hiç olmazsa bu borç ödenme- lidir. Ikinci olarak, Zorunlu Din Dersleri Yasası, imam hatip- lere tüm üniversitelerde eği- tim hakkı veren yasa ve Diya- net işleri Başkanlığı Teşkilatı kaldırılmalıdır. Hem deen ive- di şekilde. Birbirinden şirin 4 tekir yavrusu şefkatli ve sıcak yuvalar anyor. Tel: 0212561 17 72 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI H A R B t SEMtH POROY BULUT BEBEK NLRAYÇİFTÇI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 30 Haziran İN6JLlZL£Jjf/LIST/N) T£fiKEOİYÖRL fM8'K IUtÜN,S0NİN6iüz ASKEKFB*Ö-İ6İP£ FİÜSTİH'İ T&Ksrri. iMGiUzuııtjüHYA a**?1 *)* oomuc/iMimı ALDKIMİ FİÜSTtN'DE 8İK Aİ4/MH YÖHETİMİ KaOUUfTU. OSMAULILAK ZAMfiUINDA VÖ8£YE G£UP y£KL£ŞM£Y£ BAÇlAAAÇ OLAN VAHUDtLER, DufiUMMN HOftANMAYAN ARAPLAR'A JtAgf/MGÖÇLS&M/ aİBPÜfeÜYORt>U.llt>ÜN- YA SAVAŞI'NIN PATLAMASlYLA, Su SÖÇ OAHA M YOĞUH- AÇ. SlLAHA SARILAN A&)f>lAg, YÖHETIMDEICİ , MEYE ÇAUŞTtYSA ÛA, YAHUPİLEK'İN GİZÜ &İZLİ ÜL- K£*E SOKJJLMASINI PUROuRAtoAtt. FİÜSTİN 7OP- RAKLAKlNOA IKJ AYtil pevLET OlMÇrueMA PLANLA- ttl DA İÇLEhlEVİNCE, YAHUDİ-AKAP ÇATTÇMA£INPA TABAF OLMAK. İSTeMEYBH İHGlÜZLEK BÖLG£Yİ TBflK. ETMBYE KAZAZ. tfEgPİ.. PANO DENtZ KAVUKÇUOGLU CHP ya da Avrupa'nın En Biiyiik Partisi Hüseyin Çortu, 1992 yılında Izmir-Balçova'da Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin ilçe başkanlığına . seçildiğinde ilk işi, üye fişlerini gözden geçirip, ilçe- sine bağlı parti üyelerini tek tek ziyaret etmek için yola koyulmak olmuştu. Kayrtlar, o tarihte Balçova'da 3.150 SHP üyesi olduğunu gösteriyordu. Çıçeği burnunda ilçe başkanı bu niyetini çevresine açtığın- da, dostlannın ilk tepkisi "Yahu sen deli misin" di- ye sormak olmuştu. Öyle ya, kapı kapı dolaşıp, bir. "Merhaba!" bile demek, haftalar, aylar alırdı... Ne var ki, Hüseyin Çorlu, bunu bir kere kafasına koymuştu. Zor da olsa, aylar da sürse, partili "dost- /ar'ını ziyaret edecek, onlarlatanışacak, partiye uğ- ramaz olanları yeniden partiye çekmek, en azından parti etkinliklerine katılmalannı sağlamak için çalı- şacaktı. Hem bu tür çalışmalar, SHP gibi "toplumu dönüştürmek", "ülkeyiaydınlığa çıkarmak" söylermy- le yola çıkmış bir partinin yerel yöneticilerinin as^l görevleri arasında değil miydi? Daha önce iki yıl ll Yönetim Kurulu üyeliği de yap; ' mış olan yeni başkanın, elindeki listeye bakıp ilk çal- dığı kapı bir işyeri olmuştu. Genişçe bir masada oturan işyeri sahibi, kapıdan birisinin girdiğini gö- rünce Bir müşteri..." diye düşünüp önce ayağa kalkmış, ziyaretçi, kendisini tanıtınca, yüzü allak bullak olup, "Sen manyakmısın ulan" diye sormuş- tu. Hüseyin Çorlu, durumu "açıMığa kavuşturma" ça- basıyla, "Ben... SHP... ilçe..." gibi sözler edince, adam eliyle arkasındaki duvara asılmış üç hilalli bayraklan, Alpaslan Türkeş fotoğrafını ve uluyan kurt resmini gösterip, öfkeyle, "Sen, hayatına mı susadın!?." diye bağırmış, sonra sinek kovar gibi bir el hareketiyle, •L///cücüyüzötz..."demişti, "sizdenbir arkadaş geldi, oylazımmış, bastık imzayı, gidip ver- dikoyumuzu... ışimizbitti... Haydi, yaylan şimdi..." Hüseyin Çorlu, ter basmış bedenini sokağa attı- ğında, sopa yemediğine mi sevinsin, yaşadığı re- zalete mi üzülsün, bilemeden bir süre sokaklarda dolaşmış, sonra listedeki kapıları çalmaya devam etmişti. Kapıya her çıkan, o "ülkücü üye" gibi de- ğildi. Kimi üyeler, bunca zamandan sonra "nihayet" arandıklarınaseviniyorlar, konuklannı içen alıyorlar, ikramlarda bulunuyorlardı. Fakat bunların sayısı, partiye kayıtlı üyelerin yüzde 30'unu bile bulmuyor- du. İlçe Başkanı, haftalar süren çalışması sırasında daha birçok MHP'li, Refahlı, ANAP'lı üyeye rastla- mıştı. Bunlann hepsi, "delege seçimi" gibi önemli oylamalaröncesi SHP'ye kaydedilmiş, "işleri brtin- ce üyeJiklerinin şilinmesi unutulmuştu! Hete SHP, CHP ile birieşince, üye sayısı "rekor" düzeye erişmişti! Birleşmeden sonra, 1994-1996 yıllan arasında CHP İlçe Başkanlığı yapan, şimdi ise Sosyal Demokrasi Vakfı'nın (SODEV) Izmırtemsilciliğini sürdüren dos- tumun, geçen hafta Inciraltı'nda bir kahvede bana bunlan anlatırken bir ara gülmesi tutmuş, "Hadi, ül- kücüsünû falananlamıştım da..." demişti, "birde te- melleriyeniatılmış evlerden sanal üyeleryazmışlar..." Bu dinlediklerim bana hiç de yabancı gelmemişti. Kısa bir süre önce, bir hafta sonu gittiğim ve CHP'ye kayıtlı 32.000 üye bulunduğunu öğrendiğim Mersin'de de buna benzer "sosyal demokrat öykûler" dinle- miştim! " -.-1--S Cumhuriyet Halk Partisi bu yapısıyla, dünya üze- rinde, kendi içinde ve bilerek "düşman" banndıran "ilk ve tek" siyasal parti olma özelliği taşıyordu! Ikin- ci özelliği ise, birinci özelliğine bağlı olarak Avrupa'nın "en büyük" partisi olmasıydı. Örneğin, 80 milyon- luk Almanya'da 140 yıllık bir gelenekten gelen, ık- tidardaki Sosyal Demokrat Parti'nin topu topu 960 bin üyesi varken, CHP'nin 1 milyon 200 bin kayıtlı üyeyle Avrupa'nın, sağ partiler de dahil, "en büyük partisi" konumuna yükselmesi kolay değildi! Ülkü- cü, siyasal Islamcı, sağ muhafazakâr üyelerinin sa- yısal desteğiyie CHP Avrupa'da °z/rve"ye oturmuş- tu! Şaka bir yana, bizler için anlaşılması zor, -fakat mutlaka anlamamız gereken ilişkiler içinde-, gün- lük yaşamda "siyasetyapmak"tan başka hiçbir ye- tenek ve becerisi olmayan "siyasi profesyoneller"e payanda işlevi gören bu üye - delege - seçim bağ- iantılan, onca yılın Cumhuriyet Halk Partisi'ni "faa- raj altmda, pariamento dışında debelenen" bir kü- melenme haline getirdi. Haftalardır her çarşamba bu köşede dile getiri- yoruz. CHP, gerçekten, yeniden ciddiye alınacak bir siyasal "/curum"a dönüşmek istiyorsa, 1,'den 1.200.000'ciye kadar tüm üyelikleri, -yönetici, par- ti meclisi üyesi, eski milletvekili, basit üye, vb. de- meden, tümüyle-, parti programı temelinde sistem- li bir parti içi eğitim zorunluluğuna bağlayarak ye- niden düzenlemelidir. Bu parti, içinde yüzlerce "ül- kücü" banndırmasının, yöneticilerinin kimbilir kaçı- nın "siyasalIslamcılar'vn, "taşraüçkâğıtçılan"runoy- larıyla bulundukları yeriere gelmesinin utancından ancak böyle kurtulabilir. Toplumdaki saygınlığını an- cak böyle kazanabilir. Yeni Parti Meclisi'ne başanlar dilerken, bir kez da- ha anımsatayım dedim... (Faks:0216-418 8410) (L) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Aşın siyasal çözüm yollannı veanı devrim ey- lemlerinı öngö- rentutum... "Ka- kım"dadenilen kürk hayvanı. 2/ Halk arasında negatif fotoğra- fa verilen ad... 6 Odünç verme. 3/ Kıvnk bir sopa- ya benzeyen ve aücısınageridö- nen bir av aracı. " 4/ En kısa zaman süresi Kabu) etmeyerekgeri çe- vinne... Yahya Kema- 1 l'in hece ölçüsüyle yazdı- 2 ğı tek şiiri. 5/ Birini baş- 3 kasına karşı kışkırtma. 6/ Renk körlüğü.7/ Ulusla- rarası ÇalışmaÖrgütü'nün 5 simgesi... Suudi .\rabis- 6 tan'ın para bırimi. 8/ So- ğanlı bir süs bitkisi... Es- ki Mısır'da güneş tannsı. ° 9/Kirpikboyası. 9 YUKARIDAN AŞAĞI\A: 1/ Sık dokunmuş birtür yünlüya da pamuklu kumaş. II Mev- ki, makam... "Insan —'de hayal ettiğı müddetçe yaşar" (Yah- ya Kemal). 3/ Bir Asya ülkesinin başkenti... Bir bölgede ye- tişen bitkilerin tümü. 4/ Kokusu hardala benzej'en zehirü bir savaş gazı... Bir spor kulübümüzün kısa yazılışı. 5/ Güzel söz söyleme sanatı. 6/ Kullanma süresi... "— Serezli'": Ti- yatro oyuncumuz. II Iki tarla arasındaki sınır... Akşamın se- rinliğiyle yerde ya da bitkilerde toplanan küçük su damla- lan. 8/ Toplumdışı kişilerin kullandığı söz ya da deyimler.. Sivas'ın bir ilçesi. 9/ Tavlada bir sayı... Kumluk yer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle