Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Demip-çelik
ihracatı düştü
• ANKARA(ANKA)-
Küresel krizden büyük
ölçîide etkilenen demir-
çeîik sektörünün. yılın ilk
dört ayındaki dış ticaret
hacminde yüzde 4O'lık
düşüş yaşandı. Devlet
tstatistik Enstitüsü (DİE)
\erilerine göreocak-
nısan dönemindeki demir-
çelik ihracatı yüzde 34.8
azalarak 571.4 milyon
dolardan 372.3 milyon
dolara, ithalatı da yüzde
46.9 azalarak 1 milyarO.l
milyon dolardan 531.4
milyon dolara geriledi.
Böylece demir-çelik dış
ticaret hacmi yüzde
42.5'lik düşüşle geçen
yılın ılk dört ayındaki 1
milyar 571.6 milyon
dolarlık düzeyinden 903.7
milyon dolara indi.
GAP çiftçisi
bügilendiriHyor
• ŞANLIURFA(AA)-
Şanlıurfa Tanm îl Müdûr
Yardımcısı Ramazan
Bozdağ, çiftçileri
bilinçlendirme
çalışmalannın sahada
sürdüğünü belirterek "6
ekibimız pamuk, ikinci
ürün mısır ve sebzecilik
konulannda çiftçılerimizi
bilgilendiriyor" dedi.
ABD'h tüketici
harcıyor
• \VASH1NGTON
(AA)- ABD'de tûketiciler,
tasarruf etmektense
harcama yapmayı tercıh
ediyorlar. ABD Ticaret
Bakanlığı, mayıs ayında
tasarruflann, aylık bazda
en düşük seviyesine
gerilediğini açıkladı.
Bakanlık tarafından
hazırlanan raporda,
kişisel tasarruf
oranmın, mayıs ayında
yüzde eksi 1.2 düzeyine
düştüğü kaydedıldi.
Raporda, bu oranın ayhk
verilerin turulduğu 1959
yılından bu yana en
düşük düzey olduğu
vurgulandı.
Üretim
yapamıyoruz1
• tZMİR(AA)-Ege
thracatçılar Birliği
Başkanlar Kurulu
Başkanı Hasan
Çelebioğlu. hazır giyim
ve konfeksiyon
ihracatçılannın, talep
cephesinde çok canlı
pazan olmasına rağmen
mal üretip
satamadıklannı söyledi.
Çelebioğlu, Türk tekstil
ve konfeksiyon
ürünlerinin tüm dünyada
alıcı bulduğunu ve geniş
müşteri portföyü
olduguna belirterek
•'Ancak bizim mal
üretecek ve ihraç edecek
durumumuz yok. Son
yıllarda ciddi finansman
sıkıntısı içine girdik.
Bunu kimseye
anlatamıyoruz" dedi.
Personel, yatırım ve diğer cari ödeneklerin bütçe içindeki paylan transfere aktanldı
Bütçe kfanseyi memnun etthedi
•Başlangıçtaki tasanda bütçenin yüzde 25.7'si
olarak öngörülen personel ödenekleri
komisyonda yüzde 25.3'e çekilirken,
yatınmlann bütçedeki payı da yüzde 6'dan
yüzde 5.2'ye düşürüldü.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Geç ic i bütçe
tartışmalan, 1999 yılı ke-
sin bütçesinin TBMM'den
çıkanlması ile sona erdi.
Ancak açık miktannın ta-
sarıdakı 5.5 katrilyon lira-
lık düzeyinden 9 katrilyon
238 trilyon liraya, giderle-
rin 24 katrilyon liradan 27
katrilyon 265 trilyon lira-
ya yükseltildiği 1999büt-
çesi, ne IMF'yi. ne çalışan-
lan ne de hükümeti mem-
nun etti.
IMF, özellikle faiz dışı
fazlanın tasanda öngörü-
len 3.4 katrilyon liradan
1.1 katrilyon liraya kadar
indirilmesini. giderlerartar-
ken vergi gelirlerinin 14
katrilyon 535 trilyon lira-
dan 14 katrilyon 200 tril-
yon liraya düşürülmesini
eleştirerek, başta memur
maaşlan ve sosyal gûven-
lik aktanmlan olmak üze-
re kamu harcamalannın kı-
sılmasını istedi.1999 büt-
çesinde. kamu çalışanla-
nrun maaşlanmn karşılan-
dığı personel ödenekleri,
tasandaki 6 katrilyon 70
trilyon liralık düzeyinden
6 katrilyon 888 trilyon li-
raya çıkanldı. Ancak, gö-
rünürde memur maaşlan-
nın ödenmesi için arttın-
ma gidilse de bütçe için-
deki personel ödenekleri
payı azaltıldı. Personel
ödenekleri, 1989-1993 yü-
lan arasında bütçenin yüz-
de 37.5'ini oluştunırken,
bütçeden aynlan pay 1994-
1995 döneminde yüzde
Talıkiıııe karşı
guç bırJıgı
• Uluslararası tahkime geçişi sağlayacak
anayasa değişikliğinde çalışmalar son
noktaya gelirken sivil toplum örgütleri ve
sendikalar harekete geçti.
Ekonomi Servisi - K.o-
alisyon ortaklannın ulus-
lararası tahkime izin ve-
ren anayasa değişikliği
üzerindeki çalışmalan son
aşamaya gelirken Özelleş-
tirme Karşıtı Platform,
Enerjı-Yapı Yol Sen, Ha-
ber-Sen. Maden-Sen.
Elektrik Mühendisleri
Odası ve KİGEM, tahki-
me karşı güç birliği oluş-
turuyor. Tahkimle ilgili
olarak ilk aşamada bır im-
za kampanyası başlatacak-
lannı belirten Enerji-Ya-
pı Yol Sen Genel Sekrete-
ri Bedri Tekin, 7 Temmuz
günü, TEAŞ ve TEDAŞ'a
bağlı işyerlerinin önünde
kitlesel basın açıklaması
yapacaklannı söyledi. Ay-
nca Enerjı Bakanlığı hak-
kında yapılacak kitlesel
suç duyurulan olacak.
Sömûrge programı
57. hükümetın, tama-
men IMF'nin reçetelerin-
den oluşan sömürgeleştir-
meyı hızlandırma progra-
mına sanldığını savunan
Enerji Yapı-Yol Sen, sos-
yal güvenliğin, hastanele-
rin. telefonun. enerji sant-
ral ve dağıtım bölgeleri-
nin özelleştirileceği ve bu
sektörlerdeki yabancı ser-
maye yatınmlanyla ilgili
uluslararası tahkim kural-
lannın getireleceği birdö-
nemin dayatıldığına dik-
kat çekti.
Bedri Tekin, 7 Temmuz
tarihinde TEAŞ ve TE-
DAŞ'lann önünde yapıla-
cak kitlesel basın açıkla-
malannm yanı srra, birhaf-
ta boyunca işyerlerini terk
etmeme karan aldıklannı
dile getirerek "Bu arada
topladığımız imzalan Baş-
bakan Bülent Ecevit'e ile-
teceğiz. Anayasaya avkın
bir biçimde anayasa deği-
şikliği yapdmasma izin ver-
memekte kararlryız. Ener-
ji, haberleşme. ulaşım, sağ-
hk,sosyalgüvenlik gibi hal-
kın yaşamıyla direkt ilin-
tiE oİanve kamu tarafindan
sunubııası gereken hizmet-
lerinözel sektör araahğry-
la yapdmasını reddedi-
yoruz" dedi.
Vergi yasası, sosyal güvenlik paketi tarüşıldı
Ecevit: Duraklama
süreci aşüacaktır
Merkez Bankası'nın anketi
Beklentiler
kötüleşiyor
ANKARA (ANKA) -
Merkez Bankası'nın özel
sektörde gerçekleştirdiği
anket, sanayide gösterge-
lerin de beklentilenn de
önceki aya göre kötüleş-
tiğini ortaya koydu. An-
kete göre sanayinin iç ve
dış piyasadan aldığı sipa-
rişler mayısta azaldı, sa-
tış hasılatı düştü. alacak
tahsilinde gecikmeler. fi-
nansman gereksinimi ve
genel gidişata ilişkin kö-
tümserlik artış gösterdi.
Merkez Bankası'nın ni-
san ayında yaptığı anket-
te, iç piyasadan alınan si-
parişlerin normal ya da
normal üstü olduğunu
söyleyen sanayicilerin
yüzde 60 olan oranı, ma-
yıstaki ankette yüzde 53
olarak belirlendi.
Buna karşılık sıpariş-
lerin normalin altında ol-
duğunu bildirenlerin ora-
nı yüzde 40tan yüzde
47'ye çıktı.
Talep daralması dışpi-
yasa açısmdan da kendi-
sini gösterdi. Aldıklan ih-
racat siparişlerinin nor-
mal düzeyde olduğunu
bildiren sanayicilerin ora-
nı yüzde 54'ten yüzde
52'ye gerilerken norma-
lin altında olduğunu bil-
direnlerin oranı yüzde
43'ten yüzde 45'e çıktı.
ANKARA (Cumhuriyet BOrosn) -
1999 bütçesinin son gûn görüşmelerin-
de vergi yasası ve yeni hükümetin ha-
zırladığı sosyal güvenlik paketi tartı-
şıldı. Eleştirileri yanıtlayan Maliye Ba-
kanı Sümer Oral "IMF'ye testim ol-
madık. Türkiye kendisine çekidözen
vennekzorunda" dedi.
Bütçe kabul edildikten sonra teşek-
kür konuşması yapan Başbakan Bfitent
Ecevit de "Dünya ve o arada Türkiye,
Uzakdoğu'daki krizin ctkisivle daral-
ma sürecinden geçiyor. Türkiye'nin ge-
niş ölçüde bundan kav-
naklanan sıkınülan oldu-
ğu doğrudur. Ancak bu
bütçenin kazandıracağı
yeni solukla ve hüküraet-
le MecKs'in uyum içinde
çalışmasıyla Türkiye bu
durakfauna,daraknasQre-
dni aşacaktır" dedi. Ece-
vit, ekonomik sıkıntılann
hızla geride bırakılacağı-
nı, kimsenin geleceğe ka-
ramsarükla bakmaya hak-
kı olmadığını sözlerine
ekledi.
'Memıır ezflecek'
DYP Genel Başkanı — — —
Tansu Çiller, hükümete geçmişte des-
tek verenlerin bugün vergi yasasından
rahatsız olduğunu ve hükümetin de
değışıklığe hazırlandığını vurguladı.
Çiller, "Eğer bu yasa yanhşsa niye çı-
kardanz,yok eğer doğruysa niye değiş-
tiriyorsunuz" diye sordu. ANAP Ge-
nel Bas.kanı Mesut Yümaz'ın. çetele-
ri "20 günde ortaya çıkaracağT yö-
nündeki sözlerinı deanımsatan Çiller.
" Hâlâ bekli>oruz, bir şe\ çıkmadL Yri-
tarca. telefonlanmız dinleni>or dedi-
niz, telekulak skandah meydana çıktı;
emniyettekendigöreNçgedrdiğinizkad-
• Başbakan
Bülent Ecevit,
ekonomik
sıkıntılann hızla
geride
bıraİalacağını,
kimsenin
geleceğe
karamsarhkla
bakmaya hakkı
olmadığını
belirtti.
roiangörevden aldınız.Kanuıhk,dev-
letinicindedryorsunuz.Ozaman2ytl-
dır ne yapümz" dedi. Hükümetin, me-
mur maaşına yüzde 20'lik zam oranı
öngördüğünü vurgulayan Çiller, buTa-
kamın gerçekleşmesinin 35-40 milyon
kişinin enflasyon altında ezdirileceği
anlamına geldiğini vurguladı. Hüküme-
te, "IMF politikalannı bn*akuı
r>
uya-
nsindabuhmanve özelleştirmelere hız
vermelerini isteyen Çiller'e bir ara
DSP sıralanndan "Mabnın hesabını
ver" diye laf atıldı. Çiller, bu sözlere
^ ^ _ _ ^ "Ben bağunsız yargıda,
her >erde hesap vermeye
hazınm" diye yanıt verdi.
Maliye Bakanı Sümer
Oral. eleştirileri yanıtlar-
ken "Komisyonda 273
katrilyon liralık bir bütçe
ortaya çıktı. Bütçe açığıda
92 katriryona ulaşti. Tür-
kiye son 3-4 yılını scçim
tartışmalamla geçirdi.
MSetarnktekertekerso-
ranbnn cözöfanesfaü bek-
Hyor" dedi.
Oral, Çüler'in memur
maaş zarnlan konusunda-
ki eleşrirüerine de "1994te
— — — yüzde 61, 1995'te >üzde
84.4 zam verildiğini söylüyor. Bunlar
dogru. ama 1994'te enflasyon yüzde
106,1995'te yüzde 93.6, bunkr unutul-
' yanıtıru verdi.
DSP-MHP gerginliği
TBMM Genel Kurulu'nda, Maliye
Bakanlığı ve gelir bütçeleri görüşülür-
ken koalisyon ortaklan DSP ile MHP
arasında gerginlik yaşandı. Kamuyaah-
nacak araçlardaki yerli içerik oranmın
yüzde 40'tan yüzde 50'ye çıkanlması için
DSP'lilerin verdiği değişiklik Önergesi
MHP'yi kızdırdı.
29.8'e, 1996 yılmda yüz-
de 24.5'e, 1997'de yüzde
25.8'e, 1998'de yüzde
23.6'ya düşürüldü.
Başlangıçtaki tasanda
bütçenin yüzde 25.71si per-
sonel ödeneklerine ayn-
lırken, komisyonda yapı-
lan miktar arttınmına kar-
şın bütçeden aynlan pay
yüzde 25.3'e çekildi. Ay-
nı şekilde, yatınmlara da
başlangıçta 1 katriryon410
trilyon liraylabütçenin yüz-
de 6'sı aynlırken, bu oran
da yüzde 5.2'ye düşürüldü.
Diğer cari harcarnalann
bütçedeki payı da tasanda
yüzde lO'luk düzeyinden
yüzde 8.7'ye çekildi. Yaü-
nm, personel ödenekleri
ve diğer cari harcamalardan
kesilen bütçe içindeki pay
oranlan, transfer harcama-
lanna aktanldı. Böylece
bütçe tasansında transfer
narcamalannın bütçe için-
deki yüzde 58.4'lük payı,
yüzde 60.9'a çıkanldı.
Transfer kalemi içinde baş-
langıçta faizlere aynlan 8
katrilyon 890 trilyon lira,
kesin bütçeyle 10 katril-
yon 300 trilyon lira olarak
bağlandı. Böylece yalnız
faiz ödemelerinin bütçe-
deki payı yüzde 37.6'dan
yüzde 37.8'e çıkarken, fa-
iz ödemelerinde geçen yı-
la göre arnş oranı yüzde
66.7'ye ulaşti.
Sosyal güvenliğin payı
Sosyal güvenlik kuru-
luşlanna aynlan 2 katrilyon
55 trilyon liralık ödenek
ise 295 trilyon lira daha
arttınldı. ancak oransal pa-
yı yüzde 8.7'lik düzeyden
yüzde 8.6'ya indi. Sosyal
güvenlik kuruluşlanna ay-
nlan payın ulusal gelir için-
deki oranı yüzde 3 düzeyin-
deyken, faiz ödemelerinin
oranı yüzde 13.1 oldu. Tür-
kiye'de devlet katkısı yeri-
ne açıklann kapatılması
yoluyla sosyal güvenliğe
ulusal gelirin yüzde 3'ü
düzeyinde aktanm yapılır-
ken, OECD ülkelerinde
devletin sisteme katkısı
yüzde 12-92 oranlan ara-
sında değişiyor.
IMF, personel ödenek-
leri, sosyal güvenlik kuru-
luşlanna yapılan aktanm-
lann kısılması yoluyla ka-
mu harcamalanna sıkı di-
siplin öngörürken, faizdı-
şı fazla kalemini hedef ola-
rak ön plana çıkanyor. An-
cak, faizdışı fazla kalemi
başlangıca göre 2 katril-
yon 306 trilyon lira azaltı-
larak yüzde 14.2'den yüz-
de 3 'e kadar düşürüldü. Bu
durumu olumsuz değerlen-
diren IMF, öngörülen ver-
gi gelirleri 335 trilyon lira
düşürülürken, giderlerin
yaklaşık 3.5 katrilyon lira
arttınlmasını eleştirdi.
IMF'yle olası bir anlaşma
için, özel tüketim vergisi
düzenlemesiyle akaryakıt
tüketim vergisi ve KDV
oranlannda artışa gidilme-
si düşünülüyor.
V^ONJJK YAZAR Prof. Dr. ALt GÜZEL Marmara Üniv. ÎÎBF tş ve Sosyal GüvenlikHukuku Öğretim Üyesi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Yaşar Okuyan'ın. IMF Türkiye
Masası Şefi CarloCotarelH ile görüşme-
sinden sonra verdiği demeçte yer alan
"EVIF heyeti beni fazla enterese etmiyor.
Benim hazıriatnğım sosyal güvenlik re-
formu. Türk rtıiUetinin veçocuklanmızın
geleceğini ilgilendiren bir reformdur" bi-
çımindeki ifadeleri (Cumhuriyet. 25.6.
1999)bıryönüyle tarihi bir gerçeği de yan-
sıtıyor. Çünkü, Dünva Bankası ve EVIF
tarafından yavmüanan çeşhü raporlarda
kamu hizmetive devlet görevi niteliğinde-
ki sosyal güvenlik sistemlerinin tümüyle
tasfneedilerek özeUeştirilmesi istenmek-
tedir. Ov sa sos\ al güvenlik. temel bir in-
san hakkı olarak, bir ülke halkının bugü-
nünü ve yannuıı gü\ence altına almayı
amaçlar ve bu yönüyle de bir ulusun k; ve
dış gü\enligi kadaryaşanısal bir değerta-
şır.
Temel ilke ve iştevler
unutubnasın...
Sosyal güvenlik, bıreyi yoksulluğun
acımasız pençesınden kurtarmak için ona
ekonomik bır güvence sağlarken, aynı
zamanda onurunu ve özgürlügünü koru-
yarak. kişiliğini geliştirme olanaklannı
da vermiş olmaktadır. Bununla da özgür
insan, özgür yurttaş olabilmenin kapıla-
n açıhr. Ulusal gelirin yeniden dagınm me-
kanizması olan sosyal güvenlik. sosyal
adaleti sağlama işlevini de üstlenir. Sos-
yal adalet ıse toplumsal bütünleşmeyi
sağlama ve dengeli bir toplum yaratma,
gıderek ulusal ve uluslararası banşın gi-
zemli anahtannı sunar. Özellikle 2. Dün-
ya Savaşı'ndan sonrakı dönemde. tüm
de\ letlerin ulusal politikalannda sosyal gü-
venliğe ayncalıkh bir yer tanıması, sos-
Sosyal Güvenlik Reformu ve IMF
yal çöküntülerin toplumlann yaşamında,
savaşlardan daha derin yaralar açtığı ger-
çeğini kavTamalanna bağlanır. Yeni bır sa-
vaşın. bir insanlık dramının yaşanmama-
sının bir önlemi olarak sosyal devlet kav-
ramını ve bunun somut ifadesi olan sos-
yal güvenlik sistemlerini ön plana çıka-
nrlar. Yine tarihi gerçekler. sosyal gü-
venliğin ekonomik krizlerin yol açtığı de-
rin sosyal yaralann sanlmasının bir ara-
cı olduğunu bize anlatır. Örneğin, Ulus-
lararası Çalışma Örgütü (ILO), son As-
ya krizinin (IMF reçetelen ile beslenen
Asya Kaplanlannı anımsayınız!) yol aç-
tığı sosyal çöküntüye (miryonlarca işsiz!)
karşı ivedı olarak kapsamlı bir sosyal gü-
\enlik sisteminin oluşturulmasını öner-
mektedir. G8 ülkeleri devlet ve hükümet
başkanlannın Almanya'dayaptıklan son
toplantıda. KureseUeşmeyeinsanibirbo-
yut(!)kazandırmak ıçın, tüm ülkelerde sos-
yal koruma mekanizmalannın oluşturul-
ması amacıyla, uluslararası bır fmans ku-
rumuna gereksinim olduğunu açıklamış-
lardır(20Haziranl999).
Belirtilen nedenler, IMF reçetelerinin
sosyal güvenliğin doğasına aykın düştü-
ğünü göstermektedir. Ne \ar ki, kamuoyu-
nun gündeminde yer alan yasa taslağı ha-
zırlanırken yıne de Dünya Bankası 'nın ra-
porlanndan esinlenerek, SSK'de olduğu
gibi, memuriann emekli aylıklan hesap-
lanırken son onyılın maaş. ortalamasıesa-
sı öngörülmektedir. (Milliyet 26.6.1999.)
Böylece zenginlikte değil, yoksullukta
eşitBksağlanmaktadır. Oysa sosyal güven-
lik yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedef-
ler...
Erken emeklilik konusunun, sosyal gü-
venliğin temel ilkelerine aykın düştüğü
ve düzeltilmesi gereken sorunlanndan
birisi olduğu yönündeki bilimsel gerçek
yadsınamaz. Ancak, sistemin içinde bu-
lunduğu ciddiyapısal krizin,sadece erken
emeklilikten kaynaklanmadığı, bu ko-
nuyla sınırlı bir reformun soruna kısa ve
orta vadede bir çözüm getirmeyeceği de
artık herkesçe bilinmektedir. Öyleyse,
sosyal güvenlik kuruluşlannın üstlendik-
leri işlevlerin insaniboyutu göz ardı edi-
lerek, sadece açık veren ve devlete yük
olan bir KTT gözüyle bakılarak, dar kap-
samlı yasal düzenlemelere gidilmesi çok
fazla bir anlam ifade etmeyecektir.
Krizde devletin payi büyük
Sosyal güvenlik sisteminin bugünkü
kriz ortamına sürüklenmesinde devletin
de büyük bir sorumluluk payı bulunmak-
tadır. Sosyal güvenlıği sağlama görevi
anayasa tarafından devlete verildiği (m.
60) ve tüm kalkınma planlannda öngö-
rüldüğü halde, son yıllardaki bütçe açık-
lannı kapatma dışında, devletin sosyal
güvenliğin finansmamna düzenli hiçbir
katkısı söz konusu olmamıştır. Oysa di-
ğer ülkelerde devletin katkısı, GSMH'nin
yüzde 20 ila yüzde 35'i arasında değiş-
mekte, Avrupa Bırliği ülkelerinde ortala-
ma yüzde 27 düzeyinde bulunmaktadır.
Fonlann verimli işletilmemesi, prim kar-
şılığı olmayan sosyal yardım zammı. borç-
lanma yasalan, prim affını öngören tüm
yasal düzenlemeler, sosyal güvenliğin te-
mel ilkelerine aykın düşen ve kurumla-
n, siyasi amaçlar ugruna mali darboğaza
sürüİdeyen çarpıcı örneklerdir.
Sosyal güvenlik sisteminin iç dinami-
ğinden kaynaklanmadığı halde, sistemin
üzerinde ağır bir yük oluşturan dış fak-
törler dikkate alınmadanyapılacak birre-
form da sorunlan çözmekten uzak kala-
caktır. Toplumu olduğu kadar sosyal gü-
venlik sistemini de ciddi bir krizle karşı
karşıya bırakan sorunlann başında istih-
dam yapısındaki çarpıklık gelmektedir.
tktidârlar istihdam yaraücı politikalar
üretemediği için, ekonomik sistem. sayı-
sı 5 milyona ulaşan bir işsizler ve o kadar
da (4.5 milyon) kaçak (enfbrmel) istihdam
ordusu üretmiştir. Pnme dayalı bir sis-
temde, işsizlik nedeniyle prim ödemeyen-
lenn sayısı çoğaldıkça kurumlann prim
kaybı ve giderek finansman sorunu da
büyüyecektir. İşsizlik ve kayıt dışı istih-
dam nedeniyle, Sosyal Güvenlik K.urum-
lan 'na prim ödeyenlerin sayısında sürek-
li düşüş yaşanırken, aylık alanlann sayı-
sında ise sürekli artış söz konusudur.
Sistemimizin bir başka çıkmazı, ba-
ğımlılık oranının çok yüksek olmasıdır.
Örneğin Sosyal Güvenlik Kurumlan'na
prim ödeyen aktif sigortalı sayısı 10.6
milyon kişidir. Çalışan nüfusun sadece
yüzde 47.5'i aktif olarak sisteme katkıda
bulunur. Cılızlaşan buprim gelirleriyle 4.4
milyon emekliye ve toplam 37 milyon
bağımlı nüfusa sosyal güvenlik yardım-
lan sunulmaktadır. Böylece emekli başı-
na düşen aktif sigortalı sayısı (aktif/pasif
dengesi) 1.9 düzeyinde kalmaktadır.
Daha önceki dönemde emeklilik yaş sı-
nın benimsenmiş iken, 1969 yılında ka-
bul edılen bir yasa ile bugün tartışılan er-
ken emeklilik, sistemimize dahil edilmiş-
tir. Dahası, 1986 yılında yaş sınınnı ön-
gören yasal düzenleme, tamamen siyasi
nedenlerle daha uygulanmadan 1992 yı-
lmda tekrar yürürlükten kaldınlmıştır.
KoşuDara uygun yaş smm
befatenmeB
Emeklilikte yaş sının, her ülkeye öz-
gü yaşam, çalışma, beslenme, sağlık hiz-
metlerindenyararlanabümekoşullanna ve
ortalamayaşam süresine bağlı olarak be-
lirlenir. DPT istatistUderi (VII. Plan) bu
yaşı erkeklerde 65.4, kadınlarda 70.0 ola-
rak vermektedir. Ancak gerçek rakamın
bunun çok altında olduğu bilinmektedir.
Dünya Bankası'nın önerdiği gibi emek-
lilik yaşının çok yüksek (65) tutulması ha-
linde, "mezarüa emeklilik!" feryatlanna
da haklılık kazandınlacaktır. Bu neden-
le, mali endişelerin baskısından kurtula-
rak, ülke koşullanna uygun bir yaş sını-
nnın belirlenmesi gerekir.
Emeklilik aylığına hak kazanmak için
aranan prim ödeme gün sayısı, sigortalı-
nın bir işte çalışüğı ve primini ödedıgi sü-
reyi ifade eder. Işsizliğin geniş boyutla-
ra vardığı, iş güvencesi ve işsizlik sigor-
tasmın mevcut olmadığı bir ülkede, prim
ödeme gün sayısımn çok yüksek tutulma-
sı, emekli aylığına hak kazanma şansını
da önemli ölçüde ortadan kaldırmak ve-
ya geciktirmek anlamına gelecektir.
Sosyal güvenlik konusu, Dünya Ban-
kası ve IMF'nin reçetelerinden çok, ülke
gerçekleri ışığmda, sosyal taraflann ge-
niş katıhmıyla vanlacak sosyal uzlaşma
sonucunda yasal düzenlemeye kavuş-
turulduğu takdirde ancak, "Türk mfl-
letininveçocuklanmnın gekceğbi" bir öl-
çüde aydmlatmış olur.
ÇİFTÇİ DOSTU
SADULLAH USUMİ
lHusal Süt Konseyi
Türkiye'de hayvan yeminin kiloşu 50 bin lirayken bir
kilo sütün maliyeti 90 bin liraydı. Üretici de sütünü 80
ile 85 bin lira arasında satabiliyordu.
Son günlerde yemin kilosu yüzde yüze yakın arta-
rak 80 bin liraya dayandı. Bu arada, sütün maliyeti de
130 bin liraya yaklaştı. Ama üreticinin eline geçen pa-
rada önemli bir değişiklik olmadı. Bir buçuk yıl önce
85 bin lira olan süt fiyatlan 90 ile 93 bin liraya kadar
çıkabitdi.
Yem fiyatlan bugüne kadar sürekli artış gösterdi. Ya-
kında 100 bin liranın üstüne fırlarsa kimse şaşmasın.
Bakım masraflan ise dayanılmaz hale geldi. Üretici-
ler ayakta kalabilmek için mucizevi arayışlara girdi.
İşte... Milyonlarca insanımız bu kötü koşullarda hay-
vancılık yapmaya çalışıyor. Bu arada, zararlannı kar-
şılayamadığı için elindeki stğırian, danalan kasabasa-
tıp hayvancılığı terk edenlerin sayısı da artmaya baş-
ladı.
Son günlerde hayvancılık öytesine hassas bir nok-
taya geldi ki, en küçük bir yanlışlık ve kuşku yarata-
cak bir karar, milyonlarca üreticimizin hayvancılığı bir
anda bırakmasına neden olabilir. Çünkü, geleceği gü-
ven vermeyen bir işi kimse sürdürmek istemez.
Demek ki, hayvancılığı kurtarmak ve geliştirmek is-
tiyorsak öncelikle yapılması gereken iş, üreticileri pa-
ra kazanabilir hale getirmektir.
Böyiesine umut verici bir ortam yaratılmadıkça, alı-
nacak hiçbir önlem hayvancılıkta yaşanan çarpıklığı
gideremez...
•••
Hayvancılığımız bu kadar ciddi bir kriz yaşarken, da-
mızlık sığır ithal etmek yararlı mıdır, yoksa zararlı mı-
dır?
Bu sorunun doğru yanıtını bulmadan ve bu işten ge-
çinenlere bir güvence vermeden yapılacak ithalat,
hayvancılığımızı daha da büyük çıkmazlara sürükle-
yecektir.
Aslında tek başına ithalat çözüm olamaz. Üstelik,
yeni sıkıntılar yaratır. Devletin verdiği rakamlara göre,
yıllık süt üretimimiz 10 milyon tonun üstünde. Sana-
yide işlenen sütümüz ise 1 milyon 400 bin ton civa-
nnda.
Yapılan hesaplara göre Türkiye'de süt fazlası var.
Eğer, piyasalanmızda yaşanan kriz çözülmeden itha-
lat yapılırsa, zaman içinde süt üretimi daha da arta-
cak ve bu ortam sanayicilerin içine yarayacak... Iste-
diği kadar sütü, istediği fiyattan alacak... Üretici ise
kendisine verilen her fryata razı olmak zorunda kala-
cak.
Eğer, hükümetin sanayicileri zengin etmekten baş-
ka bir niyeti de varsa, öncelikle yapılması gereken iş,
piyasalarda rekabet ortamı yaratmak ve üreticinin,
sütünü para kazanabileceği fiyattan satmasını sağla-
maktır.
•••
Nrtekim, hayvanalığımizın içinde bulunduğu kriz ve
süt piyasalanndaki belirsizlik, bazı sanayicilerimizi de
yeni arayışlara itti. Örneğin Sütaş yetkilileri, hayvan-
cılığımızın belli bir politikaya kavuşturulması için ye-
ni bir proje geliştirdiler.
Sütaş Genel Müdürü Muharrem Yılmaz, hayvan-
cılıktaki sorunlannı çözülebilmesi için sanayicilerin ve
üreticilerin devletle ortaklaşa bir çalışma düzenine
girmesi gerektiğini belirtiyor ve öncelikle bir "Ulusal
Süt Konseyi" kurulmasını öneriyor.
Bunu sağlamak için de, halen Meclis gündeminde
bulunan 904 sayılı "Hayyan Islah Kanunu" tasarısına
"Ulusal Süt Konseyi" ve "Süt Istikrar Fonu"nun ku-
rulabilmesi için bir madde ekienmesini istiyor.
Sütaş'ın yakında açıklanacak olan önerisinde, 'Ulu-
sal Süt Konseyi"nm hangi kurullarla ve nasıl çalışa-
cağı da beliıienmiş...
Konseyin genel kurulunda 15 devlet kuruluşu, 28
üniversite, Ziraat Odalan Birliği, Ziraat Mühendisleri
Odası, Veteriner Hekimler Konseyi. Tüketici Dernek-
leri Merkez Birtiği, üretici birlikleri, kooperatifler, Zira-
at Bankası, Setbir gibi kurumlar temsil edilecek.
Konseyin 13 kişilik biryönetim kurulu ile süte taban
fiyat tespit edecek ve müdahale alımlan yapacak bir
komite bulunacak. Aynca, bir komite de, süt hayvan-
cılığını ve süt tüketimini geliştirmek için çalışmalar ya-
pacak...
Konseyin çeşitli kademelerindeTanm, Milli Eğitim,
Sanayi ve Ticaret, Maliye bakanlıklan temsilcileri de
görev alacaklar. Bakanhklar, kurullarda müsteşar, müs-
teşar yardımcısı veya en azından genel müdür düze-
yinde temsil edilecekler.
İlgili komite her üç ayda bir toplanacak ve süte ta-
ban fiyat tespit edecek. Aynca, sütün bol olduğu dö-
nemlerde fıyatların aşağıya çekilmesini önlemek için
müdahale alımlan yapılacak...
•••
Yıllardan beri, süt üreticileri sahipsizlikten, kader-
terine terk edilmekten yakınıriar... Tek güvenceleri olan
SEK, Et-Balık Kurumu ve Yem Sanayii haraç mezat
satıldıktan sonra haklannı savunabilecek bir tek ör-
gütü kalmadı...
lyi hazırtanmış "Ulusal Süt Konseyi", belki üretici-
nin de, tüketicinin de, sanayicinin de, devletin de hak-
lannı aynı ölçüler içinde koruyabilir...
Masa başına oturmakta yarar var...
TUStADmaH
ıııilatta ısrarlı
EkûDomi Servisi - Türk
Sanayicileri ve îşadamlan
Derneği (TÜSlAD) Yöne-
tim Kurulu Başkanı Erkut
Yücaoğhı, "TÜSİAD, ne-
reden buklun sonısunun so-
nılmasından vazgeçilme-
mesini, mali miladm yeni-
lenmesi ve bir servet vergi-
sine dönüşmemesi güven-
cesinin verümesiflebir ara-
da savunmaktadır" dedi.
Erkut Yücaoğlu, yaptığı
yazılı açıklamada, hükü-
metin geriye dönük endişe-
leri gidermesinden sonra
hâlâ mali milada karşı çık-
manın, kayıt dışı ekonomi-
yi savunmak anlamına ge-
leceğine işaret ederek "Biz
kayıt dışı ekonomisiyle övü-
nen bir ülke olmak istenü-
yonız" dedi.
Yücaoğlu, mali milat ko-
nusunda sürenin kısıtlı ol-
ması ve endişelerin orta-
dan kaldınlamaması nede-
niyle kaynaklann dövize
çevrilip yastık altına ya da
yurtdışı tasarruflara kaydı-
ğının altının çizıldiğıni kay-
detti.
Yücaoğlu, yeni süre ve-
rilerek mali miladm yeni-
lenmesinde, herhangi bir
servet vergisiyle ilişkisinin
bulunmadığmm vurgulan-
masmda ve bunun sözünün
verilmesinde, ama mali mi-
lattan asla vazgeçilmeme-
sinde yarar bulunduğunun
belirtildiğini dile getirdi.