23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Demip-çelik ihracatı düştü • ANKARA(ANKA)- Küresel krizden büyük ölçîide etkilenen demir- çeîik sektörünün. yılın ilk dört ayındaki dış ticaret hacminde yüzde 4O'lık düşüş yaşandı. Devlet tstatistik Enstitüsü (DİE) \erilerine göreocak- nısan dönemindeki demir- çelik ihracatı yüzde 34.8 azalarak 571.4 milyon dolardan 372.3 milyon dolara, ithalatı da yüzde 46.9 azalarak 1 milyarO.l milyon dolardan 531.4 milyon dolara geriledi. Böylece demir-çelik dış ticaret hacmi yüzde 42.5'lik düşüşle geçen yılın ılk dört ayındaki 1 milyar 571.6 milyon dolarlık düzeyinden 903.7 milyon dolara indi. GAP çiftçisi bügilendiriHyor • ŞANLIURFA(AA)- Şanlıurfa Tanm îl Müdûr Yardımcısı Ramazan Bozdağ, çiftçileri bilinçlendirme çalışmalannın sahada sürdüğünü belirterek "6 ekibimız pamuk, ikinci ürün mısır ve sebzecilik konulannda çiftçılerimizi bilgilendiriyor" dedi. ABD'h tüketici harcıyor • \VASH1NGTON (AA)- ABD'de tûketiciler, tasarruf etmektense harcama yapmayı tercıh ediyorlar. ABD Ticaret Bakanlığı, mayıs ayında tasarruflann, aylık bazda en düşük seviyesine gerilediğini açıkladı. Bakanlık tarafından hazırlanan raporda, kişisel tasarruf oranmın, mayıs ayında yüzde eksi 1.2 düzeyine düştüğü kaydedıldi. Raporda, bu oranın ayhk verilerin turulduğu 1959 yılından bu yana en düşük düzey olduğu vurgulandı. Üretim yapamıyoruz1 • tZMİR(AA)-Ege thracatçılar Birliği Başkanlar Kurulu Başkanı Hasan Çelebioğlu. hazır giyim ve konfeksiyon ihracatçılannın, talep cephesinde çok canlı pazan olmasına rağmen mal üretip satamadıklannı söyledi. Çelebioğlu, Türk tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin tüm dünyada alıcı bulduğunu ve geniş müşteri portföyü olduguna belirterek •'Ancak bizim mal üretecek ve ihraç edecek durumumuz yok. Son yıllarda ciddi finansman sıkıntısı içine girdik. Bunu kimseye anlatamıyoruz" dedi. Personel, yatırım ve diğer cari ödeneklerin bütçe içindeki paylan transfere aktanldı Bütçe kfanseyi memnun etthedi •Başlangıçtaki tasanda bütçenin yüzde 25.7'si olarak öngörülen personel ödenekleri komisyonda yüzde 25.3'e çekilirken, yatınmlann bütçedeki payı da yüzde 6'dan yüzde 5.2'ye düşürüldü. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Geç ic i bütçe tartışmalan, 1999 yılı ke- sin bütçesinin TBMM'den çıkanlması ile sona erdi. Ancak açık miktannın ta- sarıdakı 5.5 katrilyon lira- lık düzeyinden 9 katrilyon 238 trilyon liraya, giderle- rin 24 katrilyon liradan 27 katrilyon 265 trilyon lira- ya yükseltildiği 1999büt- çesi, ne IMF'yi. ne çalışan- lan ne de hükümeti mem- nun etti. IMF, özellikle faiz dışı fazlanın tasanda öngörü- len 3.4 katrilyon liradan 1.1 katrilyon liraya kadar indirilmesini. giderlerartar- ken vergi gelirlerinin 14 katrilyon 535 trilyon lira- dan 14 katrilyon 200 tril- yon liraya düşürülmesini eleştirerek, başta memur maaşlan ve sosyal gûven- lik aktanmlan olmak üze- re kamu harcamalannın kı- sılmasını istedi.1999 büt- çesinde. kamu çalışanla- nrun maaşlanmn karşılan- dığı personel ödenekleri, tasandaki 6 katrilyon 70 trilyon liralık düzeyinden 6 katrilyon 888 trilyon li- raya çıkanldı. Ancak, gö- rünürde memur maaşlan- nın ödenmesi için arttın- ma gidilse de bütçe için- deki personel ödenekleri payı azaltıldı. Personel ödenekleri, 1989-1993 yü- lan arasında bütçenin yüz- de 37.5'ini oluştunırken, bütçeden aynlan pay 1994- 1995 döneminde yüzde Talıkiıııe karşı guç bırJıgı • Uluslararası tahkime geçişi sağlayacak anayasa değişikliğinde çalışmalar son noktaya gelirken sivil toplum örgütleri ve sendikalar harekete geçti. Ekonomi Servisi - K.o- alisyon ortaklannın ulus- lararası tahkime izin ve- ren anayasa değişikliği üzerindeki çalışmalan son aşamaya gelirken Özelleş- tirme Karşıtı Platform, Enerjı-Yapı Yol Sen, Ha- ber-Sen. Maden-Sen. Elektrik Mühendisleri Odası ve KİGEM, tahki- me karşı güç birliği oluş- turuyor. Tahkimle ilgili olarak ilk aşamada bır im- za kampanyası başlatacak- lannı belirten Enerji-Ya- pı Yol Sen Genel Sekrete- ri Bedri Tekin, 7 Temmuz günü, TEAŞ ve TEDAŞ'a bağlı işyerlerinin önünde kitlesel basın açıklaması yapacaklannı söyledi. Ay- nca Enerjı Bakanlığı hak- kında yapılacak kitlesel suç duyurulan olacak. Sömûrge programı 57. hükümetın, tama- men IMF'nin reçetelerin- den oluşan sömürgeleştir- meyı hızlandırma progra- mına sanldığını savunan Enerji Yapı-Yol Sen, sos- yal güvenliğin, hastanele- rin. telefonun. enerji sant- ral ve dağıtım bölgeleri- nin özelleştirileceği ve bu sektörlerdeki yabancı ser- maye yatınmlanyla ilgili uluslararası tahkim kural- lannın getireleceği birdö- nemin dayatıldığına dik- kat çekti. Bedri Tekin, 7 Temmuz tarihinde TEAŞ ve TE- DAŞ'lann önünde yapıla- cak kitlesel basın açıkla- malannm yanı srra, birhaf- ta boyunca işyerlerini terk etmeme karan aldıklannı dile getirerek "Bu arada topladığımız imzalan Baş- bakan Bülent Ecevit'e ile- teceğiz. Anayasaya avkın bir biçimde anayasa deği- şikliği yapdmasma izin ver- memekte kararlryız. Ener- ji, haberleşme. ulaşım, sağ- hk,sosyalgüvenlik gibi hal- kın yaşamıyla direkt ilin- tiE oİanve kamu tarafindan sunubııası gereken hizmet- lerinözel sektör araahğry- la yapdmasını reddedi- yoruz" dedi. Vergi yasası, sosyal güvenlik paketi tarüşıldı Ecevit: Duraklama süreci aşüacaktır Merkez Bankası'nın anketi Beklentiler kötüleşiyor ANKARA (ANKA) - Merkez Bankası'nın özel sektörde gerçekleştirdiği anket, sanayide gösterge- lerin de beklentilenn de önceki aya göre kötüleş- tiğini ortaya koydu. An- kete göre sanayinin iç ve dış piyasadan aldığı sipa- rişler mayısta azaldı, sa- tış hasılatı düştü. alacak tahsilinde gecikmeler. fi- nansman gereksinimi ve genel gidişata ilişkin kö- tümserlik artış gösterdi. Merkez Bankası'nın ni- san ayında yaptığı anket- te, iç piyasadan alınan si- parişlerin normal ya da normal üstü olduğunu söyleyen sanayicilerin yüzde 60 olan oranı, ma- yıstaki ankette yüzde 53 olarak belirlendi. Buna karşılık sıpariş- lerin normalin altında ol- duğunu bildirenlerin ora- nı yüzde 40tan yüzde 47'ye çıktı. Talep daralması dışpi- yasa açısmdan da kendi- sini gösterdi. Aldıklan ih- racat siparişlerinin nor- mal düzeyde olduğunu bildiren sanayicilerin ora- nı yüzde 54'ten yüzde 52'ye gerilerken norma- lin altında olduğunu bil- direnlerin oranı yüzde 43'ten yüzde 45'e çıktı. ANKARA (Cumhuriyet BOrosn) - 1999 bütçesinin son gûn görüşmelerin- de vergi yasası ve yeni hükümetin ha- zırladığı sosyal güvenlik paketi tartı- şıldı. Eleştirileri yanıtlayan Maliye Ba- kanı Sümer Oral "IMF'ye testim ol- madık. Türkiye kendisine çekidözen vennekzorunda" dedi. Bütçe kabul edildikten sonra teşek- kür konuşması yapan Başbakan Bfitent Ecevit de "Dünya ve o arada Türkiye, Uzakdoğu'daki krizin ctkisivle daral- ma sürecinden geçiyor. Türkiye'nin ge- niş ölçüde bundan kav- naklanan sıkınülan oldu- ğu doğrudur. Ancak bu bütçenin kazandıracağı yeni solukla ve hüküraet- le MecKs'in uyum içinde çalışmasıyla Türkiye bu durakfauna,daraknasQre- dni aşacaktır" dedi. Ece- vit, ekonomik sıkıntılann hızla geride bırakılacağı- nı, kimsenin geleceğe ka- ramsarükla bakmaya hak- kı olmadığını sözlerine ekledi. 'Memıır ezflecek' DYP Genel Başkanı — — — Tansu Çiller, hükümete geçmişte des- tek verenlerin bugün vergi yasasından rahatsız olduğunu ve hükümetin de değışıklığe hazırlandığını vurguladı. Çiller, "Eğer bu yasa yanhşsa niye çı- kardanz,yok eğer doğruysa niye değiş- tiriyorsunuz" diye sordu. ANAP Ge- nel Bas.kanı Mesut Yümaz'ın. çetele- ri "20 günde ortaya çıkaracağT yö- nündeki sözlerinı deanımsatan Çiller. " Hâlâ bekli>oruz, bir şe\ çıkmadL Yri- tarca. telefonlanmız dinleni>or dedi- niz, telekulak skandah meydana çıktı; emniyettekendigöreNçgedrdiğinizkad- • Başbakan Bülent Ecevit, ekonomik sıkıntılann hızla geride bıraİalacağını, kimsenin geleceğe karamsarhkla bakmaya hakkı olmadığını belirtti. roiangörevden aldınız.Kanuıhk,dev- letinicindedryorsunuz.Ozaman2ytl- dır ne yapümz" dedi. Hükümetin, me- mur maaşına yüzde 20'lik zam oranı öngördüğünü vurgulayan Çiller, buTa- kamın gerçekleşmesinin 35-40 milyon kişinin enflasyon altında ezdirileceği anlamına geldiğini vurguladı. Hüküme- te, "IMF politikalannı bn*akuı r> uya- nsindabuhmanve özelleştirmelere hız vermelerini isteyen Çiller'e bir ara DSP sıralanndan "Mabnın hesabını ver" diye laf atıldı. Çiller, bu sözlere ^ ^ _ _ ^ "Ben bağunsız yargıda, her >erde hesap vermeye hazınm" diye yanıt verdi. Maliye Bakanı Sümer Oral. eleştirileri yanıtlar- ken "Komisyonda 273 katrilyon liralık bir bütçe ortaya çıktı. Bütçe açığıda 92 katriryona ulaşti. Tür- kiye son 3-4 yılını scçim tartışmalamla geçirdi. MSetarnktekertekerso- ranbnn cözöfanesfaü bek- Hyor" dedi. Oral, Çüler'in memur maaş zarnlan konusunda- ki eleşrirüerine de "1994te — — — yüzde 61, 1995'te >üzde 84.4 zam verildiğini söylüyor. Bunlar dogru. ama 1994'te enflasyon yüzde 106,1995'te yüzde 93.6, bunkr unutul- ' yanıtıru verdi. DSP-MHP gerginliği TBMM Genel Kurulu'nda, Maliye Bakanlığı ve gelir bütçeleri görüşülür- ken koalisyon ortaklan DSP ile MHP arasında gerginlik yaşandı. Kamuyaah- nacak araçlardaki yerli içerik oranmın yüzde 40'tan yüzde 50'ye çıkanlması için DSP'lilerin verdiği değişiklik Önergesi MHP'yi kızdırdı. 29.8'e, 1996 yılmda yüz- de 24.5'e, 1997'de yüzde 25.8'e, 1998'de yüzde 23.6'ya düşürüldü. Başlangıçtaki tasanda bütçenin yüzde 25.71si per- sonel ödeneklerine ayn- lırken, komisyonda yapı- lan miktar arttınmına kar- şın bütçeden aynlan pay yüzde 25.3'e çekildi. Ay- nı şekilde, yatınmlara da başlangıçta 1 katriryon410 trilyon liraylabütçenin yüz- de 6'sı aynlırken, bu oran da yüzde 5.2'ye düşürüldü. Diğer cari harcarnalann bütçedeki payı da tasanda yüzde lO'luk düzeyinden yüzde 8.7'ye çekildi. Yaü- nm, personel ödenekleri ve diğer cari harcamalardan kesilen bütçe içindeki pay oranlan, transfer harcama- lanna aktanldı. Böylece bütçe tasansında transfer narcamalannın bütçe için- deki yüzde 58.4'lük payı, yüzde 60.9'a çıkanldı. Transfer kalemi içinde baş- langıçta faizlere aynlan 8 katrilyon 890 trilyon lira, kesin bütçeyle 10 katril- yon 300 trilyon lira olarak bağlandı. Böylece yalnız faiz ödemelerinin bütçe- deki payı yüzde 37.6'dan yüzde 37.8'e çıkarken, fa- iz ödemelerinde geçen yı- la göre arnş oranı yüzde 66.7'ye ulaşti. Sosyal güvenliğin payı Sosyal güvenlik kuru- luşlanna aynlan 2 katrilyon 55 trilyon liralık ödenek ise 295 trilyon lira daha arttınldı. ancak oransal pa- yı yüzde 8.7'lik düzeyden yüzde 8.6'ya indi. Sosyal güvenlik kuruluşlanna ay- nlan payın ulusal gelir için- deki oranı yüzde 3 düzeyin- deyken, faiz ödemelerinin oranı yüzde 13.1 oldu. Tür- kiye'de devlet katkısı yeri- ne açıklann kapatılması yoluyla sosyal güvenliğe ulusal gelirin yüzde 3'ü düzeyinde aktanm yapılır- ken, OECD ülkelerinde devletin sisteme katkısı yüzde 12-92 oranlan ara- sında değişiyor. IMF, personel ödenek- leri, sosyal güvenlik kuru- luşlanna yapılan aktanm- lann kısılması yoluyla ka- mu harcamalanna sıkı di- siplin öngörürken, faizdı- şı fazla kalemini hedef ola- rak ön plana çıkanyor. An- cak, faizdışı fazla kalemi başlangıca göre 2 katril- yon 306 trilyon lira azaltı- larak yüzde 14.2'den yüz- de 3 'e kadar düşürüldü. Bu durumu olumsuz değerlen- diren IMF, öngörülen ver- gi gelirleri 335 trilyon lira düşürülürken, giderlerin yaklaşık 3.5 katrilyon lira arttınlmasını eleştirdi. IMF'yle olası bir anlaşma için, özel tüketim vergisi düzenlemesiyle akaryakıt tüketim vergisi ve KDV oranlannda artışa gidilme- si düşünülüyor. V^ONJJK YAZAR Prof. Dr. ALt GÜZEL Marmara Üniv. ÎÎBF tş ve Sosyal GüvenlikHukuku Öğretim Üyesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan'ın. IMF Türkiye Masası Şefi CarloCotarelH ile görüşme- sinden sonra verdiği demeçte yer alan "EVIF heyeti beni fazla enterese etmiyor. Benim hazıriatnğım sosyal güvenlik re- formu. Türk rtıiUetinin veçocuklanmızın geleceğini ilgilendiren bir reformdur" bi- çımindeki ifadeleri (Cumhuriyet. 25.6. 1999)bıryönüyle tarihi bir gerçeği de yan- sıtıyor. Çünkü, Dünva Bankası ve EVIF tarafından yavmüanan çeşhü raporlarda kamu hizmetive devlet görevi niteliğinde- ki sosyal güvenlik sistemlerinin tümüyle tasfneedilerek özeUeştirilmesi istenmek- tedir. Ov sa sos\ al güvenlik. temel bir in- san hakkı olarak, bir ülke halkının bugü- nünü ve yannuıı gü\ence altına almayı amaçlar ve bu yönüyle de bir ulusun k; ve dış gü\enligi kadaryaşanısal bir değerta- şır. Temel ilke ve iştevler unutubnasın... Sosyal güvenlik, bıreyi yoksulluğun acımasız pençesınden kurtarmak için ona ekonomik bır güvence sağlarken, aynı zamanda onurunu ve özgürlügünü koru- yarak. kişiliğini geliştirme olanaklannı da vermiş olmaktadır. Bununla da özgür insan, özgür yurttaş olabilmenin kapıla- n açıhr. Ulusal gelirin yeniden dagınm me- kanizması olan sosyal güvenlik. sosyal adaleti sağlama işlevini de üstlenir. Sos- yal adalet ıse toplumsal bütünleşmeyi sağlama ve dengeli bir toplum yaratma, gıderek ulusal ve uluslararası banşın gi- zemli anahtannı sunar. Özellikle 2. Dün- ya Savaşı'ndan sonrakı dönemde. tüm de\ letlerin ulusal politikalannda sosyal gü- venliğe ayncalıkh bir yer tanıması, sos- Sosyal Güvenlik Reformu ve IMF yal çöküntülerin toplumlann yaşamında, savaşlardan daha derin yaralar açtığı ger- çeğini kavTamalanna bağlanır. Yeni bır sa- vaşın. bir insanlık dramının yaşanmama- sının bir önlemi olarak sosyal devlet kav- ramını ve bunun somut ifadesi olan sos- yal güvenlik sistemlerini ön plana çıka- nrlar. Yine tarihi gerçekler. sosyal gü- venliğin ekonomik krizlerin yol açtığı de- rin sosyal yaralann sanlmasının bir ara- cı olduğunu bize anlatır. Örneğin, Ulus- lararası Çalışma Örgütü (ILO), son As- ya krizinin (IMF reçetelen ile beslenen Asya Kaplanlannı anımsayınız!) yol aç- tığı sosyal çöküntüye (miryonlarca işsiz!) karşı ivedı olarak kapsamlı bir sosyal gü- \enlik sisteminin oluşturulmasını öner- mektedir. G8 ülkeleri devlet ve hükümet başkanlannın Almanya'dayaptıklan son toplantıda. KureseUeşmeyeinsanibirbo- yut(!)kazandırmak ıçın, tüm ülkelerde sos- yal koruma mekanizmalannın oluşturul- ması amacıyla, uluslararası bır fmans ku- rumuna gereksinim olduğunu açıklamış- lardır(20Haziranl999). Belirtilen nedenler, IMF reçetelerinin sosyal güvenliğin doğasına aykın düştü- ğünü göstermektedir. Ne \ar ki, kamuoyu- nun gündeminde yer alan yasa taslağı ha- zırlanırken yıne de Dünya Bankası 'nın ra- porlanndan esinlenerek, SSK'de olduğu gibi, memuriann emekli aylıklan hesap- lanırken son onyılın maaş. ortalamasıesa- sı öngörülmektedir. (Milliyet 26.6.1999.) Böylece zenginlikte değil, yoksullukta eşitBksağlanmaktadır. Oysa sosyal güven- lik yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedef- ler... Erken emeklilik konusunun, sosyal gü- venliğin temel ilkelerine aykın düştüğü ve düzeltilmesi gereken sorunlanndan birisi olduğu yönündeki bilimsel gerçek yadsınamaz. Ancak, sistemin içinde bu- lunduğu ciddiyapısal krizin,sadece erken emeklilikten kaynaklanmadığı, bu ko- nuyla sınırlı bir reformun soruna kısa ve orta vadede bir çözüm getirmeyeceği de artık herkesçe bilinmektedir. Öyleyse, sosyal güvenlik kuruluşlannın üstlendik- leri işlevlerin insaniboyutu göz ardı edi- lerek, sadece açık veren ve devlete yük olan bir KTT gözüyle bakılarak, dar kap- samlı yasal düzenlemelere gidilmesi çok fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Krizde devletin payi büyük Sosyal güvenlik sisteminin bugünkü kriz ortamına sürüklenmesinde devletin de büyük bir sorumluluk payı bulunmak- tadır. Sosyal güvenlıği sağlama görevi anayasa tarafından devlete verildiği (m. 60) ve tüm kalkınma planlannda öngö- rüldüğü halde, son yıllardaki bütçe açık- lannı kapatma dışında, devletin sosyal güvenliğin finansmamna düzenli hiçbir katkısı söz konusu olmamıştır. Oysa di- ğer ülkelerde devletin katkısı, GSMH'nin yüzde 20 ila yüzde 35'i arasında değiş- mekte, Avrupa Bırliği ülkelerinde ortala- ma yüzde 27 düzeyinde bulunmaktadır. Fonlann verimli işletilmemesi, prim kar- şılığı olmayan sosyal yardım zammı. borç- lanma yasalan, prim affını öngören tüm yasal düzenlemeler, sosyal güvenliğin te- mel ilkelerine aykın düşen ve kurumla- n, siyasi amaçlar ugruna mali darboğaza sürüİdeyen çarpıcı örneklerdir. Sosyal güvenlik sisteminin iç dinami- ğinden kaynaklanmadığı halde, sistemin üzerinde ağır bir yük oluşturan dış fak- törler dikkate alınmadanyapılacak birre- form da sorunlan çözmekten uzak kala- caktır. Toplumu olduğu kadar sosyal gü- venlik sistemini de ciddi bir krizle karşı karşıya bırakan sorunlann başında istih- dam yapısındaki çarpıklık gelmektedir. tktidârlar istihdam yaraücı politikalar üretemediği için, ekonomik sistem. sayı- sı 5 milyona ulaşan bir işsizler ve o kadar da (4.5 milyon) kaçak (enfbrmel) istihdam ordusu üretmiştir. Pnme dayalı bir sis- temde, işsizlik nedeniyle prim ödemeyen- lenn sayısı çoğaldıkça kurumlann prim kaybı ve giderek finansman sorunu da büyüyecektir. İşsizlik ve kayıt dışı istih- dam nedeniyle, Sosyal Güvenlik K.urum- lan 'na prim ödeyenlerin sayısında sürek- li düşüş yaşanırken, aylık alanlann sayı- sında ise sürekli artış söz konusudur. Sistemimizin bir başka çıkmazı, ba- ğımlılık oranının çok yüksek olmasıdır. Örneğin Sosyal Güvenlik Kurumlan'na prim ödeyen aktif sigortalı sayısı 10.6 milyon kişidir. Çalışan nüfusun sadece yüzde 47.5'i aktif olarak sisteme katkıda bulunur. Cılızlaşan buprim gelirleriyle 4.4 milyon emekliye ve toplam 37 milyon bağımlı nüfusa sosyal güvenlik yardım- lan sunulmaktadır. Böylece emekli başı- na düşen aktif sigortalı sayısı (aktif/pasif dengesi) 1.9 düzeyinde kalmaktadır. Daha önceki dönemde emeklilik yaş sı- nın benimsenmiş iken, 1969 yılında ka- bul edılen bir yasa ile bugün tartışılan er- ken emeklilik, sistemimize dahil edilmiş- tir. Dahası, 1986 yılında yaş sınınnı ön- gören yasal düzenleme, tamamen siyasi nedenlerle daha uygulanmadan 1992 yı- lmda tekrar yürürlükten kaldınlmıştır. KoşuDara uygun yaş smm befatenmeB Emeklilikte yaş sının, her ülkeye öz- gü yaşam, çalışma, beslenme, sağlık hiz- metlerindenyararlanabümekoşullanna ve ortalamayaşam süresine bağlı olarak be- lirlenir. DPT istatistUderi (VII. Plan) bu yaşı erkeklerde 65.4, kadınlarda 70.0 ola- rak vermektedir. Ancak gerçek rakamın bunun çok altında olduğu bilinmektedir. Dünya Bankası'nın önerdiği gibi emek- lilik yaşının çok yüksek (65) tutulması ha- linde, "mezarüa emeklilik!" feryatlanna da haklılık kazandınlacaktır. Bu neden- le, mali endişelerin baskısından kurtula- rak, ülke koşullanna uygun bir yaş sını- nnın belirlenmesi gerekir. Emeklilik aylığına hak kazanmak için aranan prim ödeme gün sayısı, sigortalı- nın bir işte çalışüğı ve primini ödedıgi sü- reyi ifade eder. Işsizliğin geniş boyutla- ra vardığı, iş güvencesi ve işsizlik sigor- tasmın mevcut olmadığı bir ülkede, prim ödeme gün sayısımn çok yüksek tutulma- sı, emekli aylığına hak kazanma şansını da önemli ölçüde ortadan kaldırmak ve- ya geciktirmek anlamına gelecektir. Sosyal güvenlik konusu, Dünya Ban- kası ve IMF'nin reçetelerinden çok, ülke gerçekleri ışığmda, sosyal taraflann ge- niş katıhmıyla vanlacak sosyal uzlaşma sonucunda yasal düzenlemeye kavuş- turulduğu takdirde ancak, "Türk mfl- letininveçocuklanmnın gekceğbi" bir öl- çüde aydmlatmış olur. ÇİFTÇİ DOSTU SADULLAH USUMİ lHusal Süt Konseyi Türkiye'de hayvan yeminin kiloşu 50 bin lirayken bir kilo sütün maliyeti 90 bin liraydı. Üretici de sütünü 80 ile 85 bin lira arasında satabiliyordu. Son günlerde yemin kilosu yüzde yüze yakın arta- rak 80 bin liraya dayandı. Bu arada, sütün maliyeti de 130 bin liraya yaklaştı. Ama üreticinin eline geçen pa- rada önemli bir değişiklik olmadı. Bir buçuk yıl önce 85 bin lira olan süt fiyatlan 90 ile 93 bin liraya kadar çıkabitdi. Yem fiyatlan bugüne kadar sürekli artış gösterdi. Ya- kında 100 bin liranın üstüne fırlarsa kimse şaşmasın. Bakım masraflan ise dayanılmaz hale geldi. Üretici- ler ayakta kalabilmek için mucizevi arayışlara girdi. İşte... Milyonlarca insanımız bu kötü koşullarda hay- vancılık yapmaya çalışıyor. Bu arada, zararlannı kar- şılayamadığı için elindeki stğırian, danalan kasabasa- tıp hayvancılığı terk edenlerin sayısı da artmaya baş- ladı. Son günlerde hayvancılık öytesine hassas bir nok- taya geldi ki, en küçük bir yanlışlık ve kuşku yarata- cak bir karar, milyonlarca üreticimizin hayvancılığı bir anda bırakmasına neden olabilir. Çünkü, geleceği gü- ven vermeyen bir işi kimse sürdürmek istemez. Demek ki, hayvancılığı kurtarmak ve geliştirmek is- tiyorsak öncelikle yapılması gereken iş, üreticileri pa- ra kazanabilir hale getirmektir. Böyiesine umut verici bir ortam yaratılmadıkça, alı- nacak hiçbir önlem hayvancılıkta yaşanan çarpıklığı gideremez... ••• Hayvancılığımız bu kadar ciddi bir kriz yaşarken, da- mızlık sığır ithal etmek yararlı mıdır, yoksa zararlı mı- dır? Bu sorunun doğru yanıtını bulmadan ve bu işten ge- çinenlere bir güvence vermeden yapılacak ithalat, hayvancılığımızı daha da büyük çıkmazlara sürükle- yecektir. Aslında tek başına ithalat çözüm olamaz. Üstelik, yeni sıkıntılar yaratır. Devletin verdiği rakamlara göre, yıllık süt üretimimiz 10 milyon tonun üstünde. Sana- yide işlenen sütümüz ise 1 milyon 400 bin ton civa- nnda. Yapılan hesaplara göre Türkiye'de süt fazlası var. Eğer, piyasalanmızda yaşanan kriz çözülmeden itha- lat yapılırsa, zaman içinde süt üretimi daha da arta- cak ve bu ortam sanayicilerin içine yarayacak... Iste- diği kadar sütü, istediği fiyattan alacak... Üretici ise kendisine verilen her fryata razı olmak zorunda kala- cak. Eğer, hükümetin sanayicileri zengin etmekten baş- ka bir niyeti de varsa, öncelikle yapılması gereken iş, piyasalarda rekabet ortamı yaratmak ve üreticinin, sütünü para kazanabileceği fiyattan satmasını sağla- maktır. ••• Nrtekim, hayvanalığımizın içinde bulunduğu kriz ve süt piyasalanndaki belirsizlik, bazı sanayicilerimizi de yeni arayışlara itti. Örneğin Sütaş yetkilileri, hayvan- cılığımızın belli bir politikaya kavuşturulması için ye- ni bir proje geliştirdiler. Sütaş Genel Müdürü Muharrem Yılmaz, hayvan- cılıktaki sorunlannı çözülebilmesi için sanayicilerin ve üreticilerin devletle ortaklaşa bir çalışma düzenine girmesi gerektiğini belirtiyor ve öncelikle bir "Ulusal Süt Konseyi" kurulmasını öneriyor. Bunu sağlamak için de, halen Meclis gündeminde bulunan 904 sayılı "Hayyan Islah Kanunu" tasarısına "Ulusal Süt Konseyi" ve "Süt Istikrar Fonu"nun ku- rulabilmesi için bir madde ekienmesini istiyor. Sütaş'ın yakında açıklanacak olan önerisinde, 'Ulu- sal Süt Konseyi"nm hangi kurullarla ve nasıl çalışa- cağı da beliıienmiş... Konseyin genel kurulunda 15 devlet kuruluşu, 28 üniversite, Ziraat Odalan Birliği, Ziraat Mühendisleri Odası, Veteriner Hekimler Konseyi. Tüketici Dernek- leri Merkez Birtiği, üretici birlikleri, kooperatifler, Zira- at Bankası, Setbir gibi kurumlar temsil edilecek. Konseyin 13 kişilik biryönetim kurulu ile süte taban fiyat tespit edecek ve müdahale alımlan yapacak bir komite bulunacak. Aynca, bir komite de, süt hayvan- cılığını ve süt tüketimini geliştirmek için çalışmalar ya- pacak... Konseyin çeşitli kademelerindeTanm, Milli Eğitim, Sanayi ve Ticaret, Maliye bakanlıklan temsilcileri de görev alacaklar. Bakanhklar, kurullarda müsteşar, müs- teşar yardımcısı veya en azından genel müdür düze- yinde temsil edilecekler. İlgili komite her üç ayda bir toplanacak ve süte ta- ban fiyat tespit edecek. Aynca, sütün bol olduğu dö- nemlerde fıyatların aşağıya çekilmesini önlemek için müdahale alımlan yapılacak... ••• Yıllardan beri, süt üreticileri sahipsizlikten, kader- terine terk edilmekten yakınıriar... Tek güvenceleri olan SEK, Et-Balık Kurumu ve Yem Sanayii haraç mezat satıldıktan sonra haklannı savunabilecek bir tek ör- gütü kalmadı... lyi hazırtanmış "Ulusal Süt Konseyi", belki üretici- nin de, tüketicinin de, sanayicinin de, devletin de hak- lannı aynı ölçüler içinde koruyabilir... Masa başına oturmakta yarar var... TUStADmaH ıııilatta ısrarlı EkûDomi Servisi - Türk Sanayicileri ve îşadamlan Derneği (TÜSlAD) Yöne- tim Kurulu Başkanı Erkut Yücaoğhı, "TÜSİAD, ne- reden buklun sonısunun so- nılmasından vazgeçilme- mesini, mali miladm yeni- lenmesi ve bir servet vergi- sine dönüşmemesi güven- cesinin verümesiflebir ara- da savunmaktadır" dedi. Erkut Yücaoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, hükü- metin geriye dönük endişe- leri gidermesinden sonra hâlâ mali milada karşı çık- manın, kayıt dışı ekonomi- yi savunmak anlamına ge- leceğine işaret ederek "Biz kayıt dışı ekonomisiyle övü- nen bir ülke olmak istenü- yonız" dedi. Yücaoğlu, mali milat ko- nusunda sürenin kısıtlı ol- ması ve endişelerin orta- dan kaldınlamaması nede- niyle kaynaklann dövize çevrilip yastık altına ya da yurtdışı tasarruflara kaydı- ğının altının çizıldiğıni kay- detti. Yücaoğlu, yeni süre ve- rilerek mali miladm yeni- lenmesinde, herhangi bir servet vergisiyle ilişkisinin bulunmadığmm vurgulan- masmda ve bunun sözünün verilmesinde, ama mali mi- lattan asla vazgeçilmeme- sinde yarar bulunduğunun belirtildiğini dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle