Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ
DIZIYAZI
983 yılından sonra
"tarikat
pansiyonlan"nm sayısı
hızla arttı. Trabzon'dan
Erzurum'a,
Gaziantep'ten
Denizli'ye, Afyon'dan
Bursa'ya ve Balıkesir'e
dekbir "tarikat ağı"
kuruldu. Bunlar daha
sonra "vakıf kimliğine"
bürünüp ANAP
iktidannca da parasal
olarak desteklendi. Yıl 1971... Küçûk çocuklara Nurculuk öğretiliyor.. •3T
'Çokseslilik' maskesitabyorlaru kişilerin uzaktan yakından "demok-
rasi" ile ilişkıleri yoktu. Zaten bunu
da açık seçik her yerde söylüyorlar-
dı. Kurulu düzeni yıkıp yerine "üm-
metçi bir toplum" yaratmak istiyor-
lardı. Gazetelenn kimı dönek Marksist köşe yazar-
lan da bu kişilere "çanak tutuyor"; demokrasi,
düşünce özgürlüğü ve çokseslilik adı altında on-
lan sanp sarmalıyorlardı.
Türkiye'de izinsiz olarak eğitım yapan "yaüh
Kuran kurston". 12 Eylül 1980 sonrası "Kursve
Okul TaJebelerine Yardım Derneği Pansiyonu" adı
altında çalışmaya başladı. Yaşlan 7-15 arasındaki
çocuklar. tarikat yöneticilerince örgütlü birbıçim-
de yurdun dört köşesmden toplanıp pansiyonlara
yerleştiriliyordu.
Burada tek amaç vardı, o da şuydu:
"Yoksul ailelerin çocuklan toplanacak ve onlar
eğrtüecek™"
Tankatlann öğrenci yurtlannda yatan bu öğren-
cıler (kız ve erkek öğrencilerin pansiyonlan ayn
aynydı) gündüzleri okula gidiyor. akşamlan ise
pansiyonlarda tarikat eğitimi görüyorlardı.
1983 yılından sonra "tarikat pansiyonlan''nrn sa-
yısı hızla arttı. Trabzon'dan Erzurum'a. Gazian-
tep'ten Denizli'ye. Afyon'dan Bursa'ya veBalıke-
sir'e dek bir "tarikatağT kuruldu. Bunlar daha son-
ra "vakıf kimliğine" bürünüp ANAP iktidannca
da parasal olarak desteklendi.
Unutmadan hemen ekleyelim: 12 Eylül'ün cun-
tacı ve üstelik "kaûksız Atatürk (!) paşalan", ta-
nkatlann malvarlığma. yurtlanna el koymadı; on-
lan korudu. kolladı. Çünkü tarikatçılann önde ge-
lenlen. o dönemde cuntacı, Atatürkçü (!) paşala-
nn peşinde ibrikle dolaşıyor, ülkenin bölünmez
bütünlüğü için çalışıyorlardı...
Evet iktidarda ANAP vardı ve tarikatlar bu par-
tinin kuyruğuna takılmışlardı artık. Başta Içişleri
olmak üzere tüm bakanlıklarda örgütleniyor, kur-
duklan dershanelerie askeri lıseiere sızıyorlardı.
Örnekmi?..
Belki kımi okurlanmız anımsar Akyazılı Vak-
fı'nı. Bu vakıf. yurdun dört bir yönünden -özellik-
le kırsal kesimden- yoksul aile çocuklannı topla-
yıp getiren bir tarikat kuruluşudur. Bugün Türki-
ye'nin pek çok yerleşim biriminde Akyazılı Ders-
hanelen ve okullan "örümcekagı'' gibi yaygındır.
1987 yılında Izmir DGM'de ilginç bir dava baş-
ladı. Dinlenen tanıklann 23'ü Maltepe Askeri Li-
sesi'nde öğrenciydi.
lşte sanıklardan Mustafa Gönülal'm o tarihte
DGM tutanaklanna geçen ifadesı:
"Akyazüı Dershanesi'nde 20 gün kadar kaldım.
ftL Büaharekursu ikmalettikten sonra MaltepeAske-
ri Lisesi'ne girebiunem için sağlık kurulundan ge-
çerek rapor almam gerekiyordu. Önce özel bir kli-
nikte muayene oldum. Belkemigimde bir anza ol-
duğu için askeri liseye giremeyecektim. Ali Zeybek
bizim din dersi öğrermenimizdi. Benim yerime bir
başkasını muayeney e soktu. Benim belgelerim üze-
rindeki fotograflan,tanımadığım o kişinin fotoğraf-
lanyla değistirdi. Tanımadığım kişi sağlam çıküğı
için de ben Maltepe Askeri Lisesi'ne kaydoklum."
1971 doğumlu Taner Dündar:
"Rapor almak için Ankara'dan İzmir'e geldik.
Hatay 'da ilahiyat fakültesinin üst taraflannda bir
eve yerleştik. Burada bir ay kaldık. Bu arada baş-
ka evleregjdip geliyorduk. Belimden rahatsızoMu-
ğum için benim yerime Necdet Durmak adlı kişi as-
keri hastanede muayene okJu. Bu kolay uğı tbrahım
Belge yapb. Aynca tbrahim Beige, e\de buiundu-
ğu sırada Said-ı Nursı'nin Risale-i Nur adlı kitabt-
nı okuyarak bize açıklamalarda bulunuyordu. Sı-
zuıü dergisi ve bazı kitaplan okuyordu. Bu düze-
nin iyi olmadığınu Fethullah Hoca'nın sayesinde
ileride bu düzenin değişerek yerine şeriat dûzeni-
nin geleceğini söylüyordu. Bu arada yanunda Mu-
rat Bulut, Necdet Durrnaz, MuratAltın vePoIatÇi-
çek bulunuyordu."
Türk Sılahlı Kuv\etlen bünyesındekı askeri okul-
lara "tarikat pattsiyonlannda" ye,tişttn|ip s*zdın-
lan 92 öğrencinin kaydı, yine 1987 yjlnjda hazı-
ran ayında sitindi..
Bizim tüm bu anlattıklanmız, "çoksesühV mas-
kesiyle ortahkta dolaşanlara, kanlı Sıvas olaylan-
nı yaratanlara sanınm ışık tutuyordu. O nedenle de
Cumhuriyet gazetesine karşı ayru çevrelerden sal-
dın geliyordu. Yobaz çevrelerin tek amaçlan var-
dı. Artık bunu her yerde açık seçik söylüyorlardı:
"Atarürk cumhurryetini yıkmak ve yerine şeriat
düzenini getirmek-."
Susacak mıydık?..
24.7.1993
Lalkllk düşmanlan...
Adı ve adresi bizde saklı olan bir genç okuru-
muz, gönderdiği mektupta, "kara irtica"nın nasıl
boy attığını anlatıyor uzun uzun. Okurumuz şöy-
le sesleniyor "27 yaşmda, Ankara Üniversitesi Zi-
raat Faküitesi'nden mezun bir ziraat mühendisKim.
Şimdiye kadarki gözlemlerim sonucu, ülkemizm
bütünüyie Sıvastaki iğrenç olaylara gebe olduğu-
nu düşüniiyorum. Koltuk sevdalısı poörikacılann,
servet düşkünü züppelerin, emperyalist güçlerin
emeflerine uşakhk edenyavşaklann katkısryia,ben-
üğini yitirmiş bir nesil yeriştirilmişrJr-.*'
Okurumuz "Onun 1901" deyip ekliyor
"Saygı duyduğum değeriere hakaret eden vatan
haiıüermi şikâyet edecegün bir devlet nıcmuru ol-
madığuu düşünüyorum. Atatürk'e sövme modası-
nın yaşandıgL, insani değerierin ortaçaga döndürül-
mek istendiği bir zamanda, bizim gibi düşünen
gençlere sizkrin sahip çıkacağuuza inanryonız»"
Genç okurumuz, 1993 Türkiyesi'nde yaşanan çağ-
dışı olaylara değiniyor. Kişinin yaşama hakkının
elinden alındığını; Sıvas, Başbağlar, Bahçesaray ör-
neğiyle veriyor. Ardından da seksenli yıllarda ya-
şadığı olaylan anlatıyor...
Şöyle diyor okurumuz: "SeksenH yıllarda öğre-
nimini tamamlamış bir vatandaş olarak, nasıl bir
öğrenim ve eğrtime tabi tutulduğumuzu. siziere an-
latmakistedim. L şak'ın Eşme Lisesi son sınıfinday-
ken Süleyman Tırtıl ismindeki brvoloji öğretmeni-
mizin, Atatürk'e dil uzatma>'a başladığını duyduk.
Bu şahıs, bizieri üniversrte sınav lanna hazıriık ama-
cıyla tzmir'de Akyazılı isminde bir dershaneye ka-
yıt ettirdi. Arkadaşlanmın çoğunluğu bunlara ah
yurttarda kaldı (yıl 1984). Bir aylık kurs brtiminde
Nurculukfaaliyetkri
Fethullah Gülen:
Ramis oğlu, 1942 Erzurum
doğumludur.
# 1968 yıh itibariyle fzmirmerkez
vaizi, Izmir Imam Hadp ve llahiyata
Öğrenci Yetiştinne Dernegi
Kestanepazan Kuran Kursu
ögreticisi göre\lerinde bulunmuştur.
# 1969 Agustos ayı içinde îzmir.
Buca'da kendi yöneti mınde olan
dernek ve Kestanepazan Kuran
Kursu'nda okuyan 100 öğrencinin
katılımıyla açılan bir kampta, Kuran
okumanın yaru sıra Risale-i Nur
eğrtimı yapılmıştır.
# Aynı yıl içinde Said-i N'ursi için
Isparta ilinde okutulan mevlide
katılmıştır.
0 1970 yüı içinde Izmir ilinde
Nurculuk üzerine programlar
yapmış, aynca toplantılarda eğiticı
göre%i üstlenmiştir.
# 1971 Ocak ayı içinde, tzmir
tmam Hatip ve İlahiyat Yetiştirme
Dernefi içinde Nurculuk faaliyetlen
yürüttüğü gerekçesı ile dernek ıdare
heyetinden çıkanlmıştır.
# Aynı yıl itibariyle Nurculuk
faaliyetlerinden dolayı Izmir
Sıkıyönetım Komutanlığı tarafindan
ifadesi alınarak hakkında dava
açılmıştır.
# Anılan komutanlıkça açılan
davası sonucunda vaaz etme yeikisi
alınmıştır.
• 1972 Eylül ayı içinde Erzurum'a
gitmiş. anılan ilde Nurcu liderlerle
görüşmüş ve çeşitli Nur
topianHlanna katılmıştır.
• 1973 yû\ itibariyle Edremit'e tayin
edilmesine rağmen tzmir'de ikamet
ederek her hafla cuma günleri
Edremit Alemzade Camii'nde vaaz
vermiş ve her gelişinde ayn ayn Nur
medreselerinde Nur toplantılan
düzenlemiştir.
0 Aynı yıl ıtibariyle Edremit
merkez \ aizligi görevi sırasmda yaz
aylannda Edremit civannda açılmış
olan ve Nurcu öğrencilerin istirak
ettiği kamplarda Nurculuk
faaliyetlerini organize etmiştir.
0 1974 yüı içinde Merkez
Vaizliğine tayin edilmiştir.
0 1974 -1976 yıllan arasmda yurt
çapında çeşitli konularda
konferanslar vermiştir.
0 1976 Temmuz ayı içinde Aydm
çevresinde açılması planlanan Nur
kamplannda F. Gülen'in fikıh dersi
vereceği öğrenilmiştir.
0 1976 Ağustos ayı başında Izmir /
Bornova ilçesi vaizliğine atanmışnr.
Iran rejimt istlyordu.'
0 Münfesıh MSP yanlısı olan
Nurculardan Fethullah Gülen,
Iran'da gerçekleştırilen de\Tiıntn
Türkiye'de gerçekleştırilmesini
arzulamakta olup, Türkiye'de Islami
bir devnm için yurt sathında
teşkilatlanmaya önem vermektedir.
otuz arkadaşımızın. laikUk dûşmam, şeriat tutkn-
nu bir tavır aldıklannı gördüm. Bunlardan altı ar-
kadaş, inıam-hatipten lisemize gelmişti: OzeHikle
bu arkadaşlanmızdan üçü, Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'ne. diğer üçü de Shasal Bilimler
Fakültcsi'nc kayıtoklular. Ben ise Erzurum Atatürk
Üniversitesi Ziraat Fakültesi'neyerteştün. Daha ilk
kaydaghügim gün, ünhvrsitenin kapısmda beni ba-
zı Idşiler karsıladı. Ev kiraladıklannı \e yanlaruıa
arkadaş aradıklannı söylediler. Okula başladıgım-
da. beni ev lerine götürdüler (Bu tip dini egrtim ve-
ren ve Türkiye düşmanı gençler yetiştiren 50 adet
ev vardı). Eve uyum sağlayamadığun gerekçesryte,
beni Erzurum*da Selçuk adında bir yurda yerİeş-
tirdiier. Bir aya yakın bir süre içlerİBde kaldim. FH
kirterim uyuşmadığı için Kredi Yurtlar Kuru-
mu'nda yurt çıkar çıkmaz yanlanndan aynldım.
Peşimi bir yıl boyunca bırakmadılar. Bu evlerde ve
yurtlarda, Dkokullusundan üniversitelisine kadar
insanlar kalryordu. Gündeyedi saat Said-i Nursi di-
ye bir yobazın filarlerini ders olarak öğretiyortar-
dL Bu evierdekabnlardan ümversiteye gktenfer,okul-
lanna hiç gitmiyorlardL Sınavtardan sınavlara fa-
külteye ugruyorlar, diğer zamanlarda bazı kisileri
kazanmak için faalrvetlerde bulunuyorlardı. Yaka-
cak,yağ, şeker,peyuir veetgibiytvecekler,tophı ola-
rak Ankara'dan bazı bakanhklardan geliyordu.
Devlet yurduna çıktığımda, gördüm ki buralarda
da aynı tip düşünceye sahip insanlar hâkimdL Bir
Cumhurrvet, bir Milliyet gazetesini gizü okuyabiB-
yorduk. Ûnrversitenin yemekhanesinden başka,
açık hiçbir yeryoktu. KantinJerimizin açılması için
rektörlüğe ve vuülige müracaat ettiysek de açtıra-
madık. Ramazanın beşjnci günü,yemekhaneyiyak-
laşık 200 kadar kişi bastı ve yemek yiyen arkadas-
laruıuzı dövmey e başladılar. Polisler gekü. oiay ön-
lendi, fakat karakola götürülen arkadaslann bep-
siyemekyiyenlerdendL Türkiye laıktır' diyendev-
let adamlanna müracaatlanmız sonuçsuz kaldı.
Gece sahura kalkmayan arkadaşlanmızla birfikte
her tür baskıya maruz kakük. Aynca şunu da söy-
leyeyim ki, fakültemdeki özeüikle arasürma görev-
lisi ve doktorlar. aynı fikirde insanlar olduğu için,
sınav sorulan üç gün önceden müritlere dağrtıhyor-
du."
Okurumuz daha sonra, Atatürk Üniversitesi'nden
Ankara Ziraat Fakültesi'ne yatay geçiş yapıyor ve
1989 yılında birincilikle mezun oluyor.
Ondan sonra?
Askerliğini yapıyor. Üniversitede arasürma gö-
revlisi olarak kalmak istıyor. Ama çok zor. Çûnkü
köktendinciler, ona "geçit" vermiyor. Sonunda bir
kooperatife giriyor. Şimdilerde Ege'de bir ilçede
görev yapıyor. Salihli'deki Bozdağ Öğrenci Yur-
du'nda. Körfez Dershanesi'nde neler olup bittiği-
ni anlatıyor uzun uzun. Kale Imam Hatip Öğren-
ci Yurdu'ndaki "şeriat tutkunlan"nınçalışmalannı
yansıtıyor. Türkiye, "irtkanın karanuğınar
doğ-
ru. hızla sürüklenmek isteniyor...
Neredesiniz Atatürk devrimJerinin savunuculan;
söyler misiniz, neredesiniz?
Bu yılgınhğınız, bu sessizliğiniz, bu korkak-
lığınız, bu umursamazlığınız nedeo?
Söyler misiniz?
Sürecek
M/ÂT/AYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr.
ANAP stepneli DSP-MHP hükümetinin
Meclis'te büyük bir oy gücü var. Dilediği
yasayı rahat rahat çıkarabılir, çıkarabili-
yor. 'Çok uyumlu' çalıştıklannı kendileri
söyledığıne göre hükümet programını uy-
gulamakta ciddi zoriuklan olmasa gerek..
Onlar da zaten, epeydir sürüncemede
kalmış, kimileri kangrenleşmeye yüz tut-
muş birçok konu ve soruna el attılar.
Sosyal güvenlik kurumlannın yeniden dü-
zenlenmesi, bu çerçevede emeklHik ya-
şının yiıkseltılmesi; Bankalar Yasası'nın
çıkanlması; Vergı Yasası'ndaki aksaklıkla-
nn giderilmesi; memuriarın sendikalaş-
ması sorununun elealmması; yabancı ser-
maye akışını tıkadığı söylenen uluslarara-
sı tahkim düzenlemesi; yeni bir Pişman-
lık Yasası çıkanlması gibi pek çok çetrefil
ve hassas konu ya pariamentoya geldi, ya
gelmek uzere. Kımılen geldı de geçti bıle.
Bunlardan biri Devlet Güvenlik Mahke-
meleriyle (DGM) ilgiliydi. Devlet Güvenlik
Mahkemeleri'ne Avrupa Biriiği'nin itirazı,'
yargıçlar arasmda askeryargıçlann yer al-
masıylasınırtanmıştı. DGM'lerin özel mah-
kemeler oluşu, bunun, hukukun en temel
ilkelerinden biriyle, 'tabii yargıç 'ilkesiyle
çelişkisı üstünde durulmamıştı. Bu sakın-
ca giderildiğınde, Avrupa'nın gözünde
DGM'lerde kabul edilebıliryargı kuruluş-
lanna dönüşecekti.
Imralı'daki duaışma yüzünden yumur-
ta kapıya geldi, DGM yasası apar topar
değiştirildi ve gümbür gümbür ilan edil-
di:
Asker yargıçlar gıtti, DGM'lerin hukuk-
Gümbür Gümbür ve Sessiz Sedasız
sal topallığı ortadan kalktı... denildi!
DGM'lerdeki değişiklik gümbür gümbür
ilan edilir, bir 'hukukay/ö/'nın düzeltildiği,
ele güne övünerek duyurulurken bir baş-
ka yasal değişiklik sessiz sedasız gerçek-
leştjnliyor Uluslararası tahkim düzenleme-
si\
Bir kere, bizcileyin sıradan insanlann
günübirlik yaşamında pek bir anlamı yok
(gibi görünüyor). O yüzden kamuoyunun
ilgi odağında yer alması zaten zor.
UsteSk pek çetrefil bir konu. Btrsürüulus-
lararası hukukteriminin arasında özü, içe-
riği kolayca kayn(atıl)ıyor. Zaten daha çok,
Ingilizcesöylenişinin baş harfleriyle, 'MAI'
Ğyearnldığından neolduğuda kolayca an-
laşılmıyor. Gazetelerdeki yansısı da çoğu
kez, 'yabancı sermayenin Türkiye'deya-
tınm yapmasını engelleyen hukuksal sa-
kmcalar"diye değertendirildtğinden, sokak-
taki adam, neredeyse 'ŞuMAIdenenzık-
kım herne ise biran önce çıkanlsın da bit-
sJn bu çekişme' deyip geçecek...
Oysa sorun pek yalın:
Türkiye'de yatnm yapacak yabancı ser-
maye iie devlet ya da yerii ortaklan ara-
smda bir hukuksal anlaşmazhkçıkarsa, an-
laşmazlığı kim çözecek?
Bugüne dek, anlaşmazlık ilgili mahke-
menin önüne götürülür; uzun ya da kısa
bir yargılama sürecinden sonra karar ve-
rilir; Yargrtay, Danıştay gibi daha yüksek
yargı kurumlanndan geçtjkten sonra da ta-
raflara yargı karanna uymak kalırdı.
Şimdi, çokuluslulaşmış sermaye, olası
bir anlaşmazlığın ulusal mahkemeler ta-
rafindan değıl, ulusiararası hakemlik ku-
rumuncaçözüme bağlanmasını öneriyor
bunda ısrar ediyor; 'Bu olmazsa gelmem
de gelmem' diye bastınyor.
Avrupa Biriiği'nin yargı ofganı olanStıas-
bourg Insan Haklan Mahkemesi'nin, l_a-
hey Adalet Divanı gibi uluslararası mah-
kemelerin kararlanna, 'Bunlar ne hakla
bizim millisorun/anmcaburunlannı soku-
yor" diye, doğrudan ya da dolaylı itırazlar
dile getiren bugünku koalısyonun 'mılliyet-
çi' partileri, DSP ve MHR şımdi kendi el-
leriyte hazırladıklan bir Anayasa değişik-
liği ile uluslararası tahkim kurullannı yargı
sistemimize yerleştiriyorlar.
Böylece, bu çok milliyetçi partiler, dev-
letin ana bileşenlerinden birinin, yargı er-
kinin yetkilerinden bir bölümünü uluslara-
rası kurullara devrediyorlar...
Önümüzdeki günlerde MAI düzenle-
mesiyle ilgili epey haber okunacak, Ana-
yasa değişikliği üstünetartışmalarizlene-
cek. Biz de tadını çtkara çıkara brmıkla-
yacağıtf...
Bugün, hükümetteki milliyetçi partilerin
çrfte standardına, kendi programlan ile
açık açık çelişen 'icraatlan'na ve bunu
becerebildıklerince sessiz sedasız ger-
çekleştirme çabalanna dikkati çekmekle
yetinelim...