Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kuşatılmış Cumhuriyetimizin Çıkış Yolu
Tanju ERDEM Amimi (EJ
H
er şey açıkça. somut ka-
nıtlanyla ortaya çıkıyor:
Büyûk Atatûrk'ün İcur-
duğu Türkıye Cumhuri-
yeti dışandan ve içeri-
den saldınlarla. karşı dev-
rım kuram ve eylemleriyle kuşatılmak
isteniyor. Hedeflen yıkmak. bölmek, ni-
teliğını değiştırmek. Bu çok yönlü örgüt-
lü hareketlenn karmaşasıdır, bileşkesi-
dir. Burada asıl tehlikelı nokta cumhuri-
yetin dev let kadrolannda saldınyi düzen-
leyenlerle ışbırliği yapanlann son elli yıl-
da giderek artan oranda yer alması. Bu.
kaleyi içeriden fethetme anlamına geli-
yor.
Dışandan gelen saldınlann somuta in-
dirgenmesi ıçın belırlenmesi gerek. Bun-
lann başında yenı dünya düzeninin ön-
gördüğü düzenlemeler için cumhuriyetin,
ulus devlet yapısının gevşetilmesi gere-
kiyor. Bu düzenlemeler evrensel bir de-
mokrasi, onun haklan (Etnik kimliklerin
kabulü. dinin polıtikayı ve kamu yaşamı-
nı etkilemesi, bunlan olanaklı kîlan ya-
pılanmalar), insan hakJan, özgür ginşim-
cilığin küresel bir ekonomiye koşulsuz
açılması, kamu vwhktannın özelleştiril-
mesi, uluslararası sermaye yatınmlan-
nın uluslararası güvenceye bağlanması,
bölgesel istikrar ve banş konulannı içe-
riyor. Evrensel demokrasi değerlerine
erişmek, ınsan haklanru savunmak, öz-
gür girişimciliğin desteklenmesi, evren-
sel ve bölgesel banş hedefleri Atatürk
Cumhuriyeti'nin teme] ilkeJeri ve ide-
olojisıyle çelişmiyor. Cumhuriyet çağ-
daş. uygarhğın gereklerini yerine getirme-
yi ülkü edinmiş, onu aşmayı hedeflemiş
çağdaş bir devleti öngörüyor. Uygulama-
da, buna ulaşmada doğal olarak sonınla-
nmız var. Bu sorunlan yaratanlar, son el-
lı yıldır cumhuriyetin yönetimine talip
olmuş kadrolar genelde.
YDD egemenlen isteklerini yaşama
geçinrken devletin, ulus devlet. üniter
yapısını zayıflatmayı, ekonomik ve tek-
nolojik güçlenme politikalannın terkini,
MAI anlaşmasının kabulünü. Kıbns'ta
sağlanan banş ve istikran Türkiye aley-
hıne bozmayı, din unsurlannı kamu yö-
netimine kanştırmayı, böylece Türkiye'yi
dünya egemenlerine teslım olmuş, kay-
naklan rahatça sömürülebilen bir ülke
haline getirmeyi amaçhyorlar. Aynı ege-
menler istikrarsız bir ortamda Türkiye'yi
kendi değerlerini empoze ve kontrollan-
nı sürdürmede çevTe ülkelerine karşı bir
askeri üs ve bir vurucu askeri güç olarak
kullanmak hevesindedirler. Bu da Türki-
ye'nm komşulanyla ilişkilerini bozucu
bir etki yapıyor. Bu düzenlemeler her za-
man salt ve doğrudan dışandan gelmiyor.
Daha kolayı ve gerçeği bu saldınlann on-
lann icerideki gönüllü işbirlikçileri vası-
tasıyla uygulama yöntemidir. Kitle ileti-
şıminin, küresel istihbaratın, propagan-
danın gelişmesi paralelinde bu olabıli-
yor. Son on yedi yılda Türk devletini aşı-
n borçlandırma politikalan bu oluşum-
lan zorlamadaönemli etkendir. Atatûrk'ün
kurduğu genç ve dinamik cumhuriyet bu
borçlarla dış ve iç fînans çevrelerine, bü-
yük güçlerin mali kontrol kurumlanna
bağımlı hale gelmiştır.
İçeriden yapılan saldınlan dışandan
soyutlamak olanaksızdır. PKJC bölücü te-
rör örgütü son on beş yılda nerelerden des-
tek gördü. Bunu artık biliyoruz. Terörle
mücadele vercn güvenlik güçleri cansi-
perane çabalanyla, bölgede terörist ile
vatandaş aynmmı titizce yapma bilincin-
de olarak sonuçta bu hareketi söndür-
müştür. Hareket bölge halkından yaygın
destek görmemiştır. Türk demokrasisi ve
ekonomisi güçlendikçe, uyanık olunduk-
ça, iç politikayı şovenist görüş ve eylem-
ler yönlendirmedikçe, Türkiye'de bölü-
cülük tehdidi ağırlık taşımayacakür.
Türkiye"de siyasi Islam tehdidinin ye-
ni boyuUı F.Gülen olayı ile ortaya çıkmış-
tır. Bu sinsi tehdit aslında biliniyordu.
Şimdi kamuoyuna mal olmuştur. Bu ha-
reket uzun erimde rejimi tahribe yönel-
miş bir karşıdevnm eylemidir. Bunun
açıklaması ve savunması var mıdır? Adam,
yapmak istedikJerini ve yaptıklannı açık-
ça anlatıyor.
Amerikan çevrelerinden ve muteber
kışilerden himaye görüyor. Konu yargı-
da. ama yürütmeye ait, özellikle, devlet-
te kadrolaşmayı ve eğitim kurumlannı
ilgilendiren ciddı önlemlere gerek oldu-
ğu ortada. Dağınık örgütlerden aynı doğ-
rultudaki hevesler bir gün zaman ve me-
kân eşgüdümlü eylemlere dönüşebilirler.
Görülüyor ki; icerideki bölücü ve ge-
rici yapılanma ve eylemlerin arkasında
Türkiye'yi YDD"de gelişmemişler yö-
rüngesine oturtmaya kararlı emperyalist
güçler vardır. Onlar, Türkiye'nin bolge-
sinde güçlü ve bağımsız bir ulus devlet
olmasını istemiyorlar. Ekonomiyi zayıf-
larma çabalan arasında, kamu varlıklan-
nın koşulsuz özelleştirilmesıni isteyenler,
vergi reformuna temelden karşı olanlar
da bu gayelere yardımcı olmaktalar.
Türkiye bu saldınlan bozguna uğrat-
malıdır. Bunun çıkış yolu vardır. Türki-
ye halkıyla, sivil toplum örgütlenyle. dev-
let kuruluşlanyla, parlamentosu ve hükü-
metiyle Atatürk'ün öğretisıni. aydınhk
yolunu ödün vermeksızin izlemelidir.
Sapmadan, bilinçle izlemelidirler. Bu;
aklm ve bilimin rehberliğinde bağımsız
ulusal cumhuriyetin, çağdaş uygarlık de-
ğerlerinin, demokrasinin, laikliğin, hu-
kuk devletinin, insan haklannın, onur ve
erdemin, milliyetçiliğin, ulusal ekonomi
ve teknolojinin, yurtseverliğin, hoşgörü-
nün, banşın, topiumsal adaletin. devnm-
ciliğin yanında olmaktır. Artık aymaz-
lıklar bir tarafa bırakılmalı: popülizmle,
şovenizmle, bilimi ve aklı dışlayan bağ-
nazlıklarla uygar âlemde bir yerc vanla-
mayacağı görülmelidir.
ARADABtR
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
Tarikatlar ve Devlet Ricalimiz
llhan Selçuk'un kapalı çarşının kapısındaki zin-
cir hıkâyesinı anımsatması boşuna değil. Ecevit ve
Yılmaz, Fethuliah Hoca gerçeğini, bu cemaatin
ileriye dönük hedeflerini. kutsal amaçlarını gör-
mezlikten gelmeyi sürdürüyorlar.
Kasetlerin devletin üst makamlanna teslim edil-
mesi yerine medyaya sızdınlmasını devlet ciddiye-
ti ile bağdaşır bulmuyor, bunu kasetlerin içeriğin-
den çok daha fazla önemser görünüyor ve olayın
bu yönüne öncelik vermeyi yeğliyoriar. Peki yıllar-
dır büyüyen, gelişen bu imparatoriuğu, onun dış
bağlantılarını, körpe beyinleri Nurculuk doğrultu-
sunda eğiten ışık evlerini göz ardı ederek, tarikat-
ların iyisı de vardır, demek adeta bu gelişmenin önü-
nü açmak, devlet adamı ciddiyeti ile bağdaşıyor
mu acaba?
Şu açık gerçeği görmemek, en hafif deyimi ile
büyük bir aymazlıktır. Bu insanlar için Türkiye bir
dar-ül harp'tir. Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Ke-
mal Atatûrk'ün önderliğinde islamın yolundan
sapmıştır.
Onu yenıden bir Islam ülkesi yapabilmek için her
türtü takıyye, yalan, iftira, her türiü hilekârlık, yol-
suzluk, fitne, yasadışı elde edilen gelir, hatta Tür-
kiye'nin düşmanları ile işbirliği mubahtır. Çünkü
bunlar Allah yolundayapılmaktadır. Hocaefendinin
sahibi olduğu TV binasında başka hiçbir fotoğra-
fa yer venfmezken 16 tane Atatürk fotoğrafı bulun-
ması, bu kadar çarpıcı, bu kadar açık bir takıyye
de mubahtır. Hıç inanmadan Atatürk'ü övmek de
öyle. Hocanın deyimi ile basit şeylerdir bunlar ca-
nım. "Devlet sinsi yöntemlerie ele geçirilmeli ve
bir dar-ül harp'ten dar-ül Islam'a dönüştürülme-
lidir."
Atatürk'e ve onun'devrimlerine yukandan ba-
kan entellerimize ve bugün laik Türkiye Cumhuri-
yeti'ne yöneltilmiş tehlikelere en sağlıklı teşhisi ko-
yan, en doğru değerlendirmeleri yapan orduya
posta koyan köşe yazarlanmıza, düşünürlerimize,
profesörlerimize, oy uğruna, iktidar sevdasına şe-
riat yandaşlarına ödün üstüne ödün veren politi-
kacılanmıza ve de devlet ricalimize (büyüklerimi-
ze) mahsus selamlarımı sunuyorum.
GEBZE SULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İ1AM
Sayı:1999/lOSatış
Satılmasına karar verilen gayrımenkulün cınsı. kıymetı. ade-
dı. evsafı: l- Gebze ılçesı Tavşanlı kö>üOva mevkıinde 2 pafta,
59 parselde kayıtlı 5620 m2 miktarlı bağ vasnndakı tarla. bağ
vasfını kayıp etmiş boş tarla. Takdir edilen kıymet:
59010.00O.00OTL 2- Gebze ılçesı Tavşanlı köyü Ova mevkıin-
de 2 pafta. 81 parseide kayıtlı 2280 m2 miktarlı bag vasfindaki
gaynmenkulün bag vasfını kayıp etmış boş tarladır Takdir edı-
leıi kı>inet: 23.940.000.000 TL. Imardurumlan: Kocaelı Baytn-
dırlık ve lskan Müdürlû|ü'nûn 31.5.1999 tarih ve 1749 sayıh
ımar yazısında her ikı parselde Bayındırlık ve lskan Bakanlı-
ğı'ncâ 31.5.1995 tarihlı, ile onaylanan 1/25000 ölçeklı Gebze ve
yakın çevTesı çe%Te dûzeni nâzım imar planında fundalık fonk-
sıyonlu alanında kalmaktadır
Sabşşartbn:
1 - 2 pafta 59 parselde kayıtlı gayrimenku!. 2/8.'1999 Pazarte-
sıgünüsaat 10.00'dan 10.30'a kadar Gebze fcraMudürlûfû'nde
b) 2 pafta 81 nolu parsel. 2 8/1999 Pazartesi günû saat 11 .OO'den
11.30'a kadar Gebze Icra Mûdürlûğü'nde açık arttırma suretıy-
le yapılacaktır Bu arttırmada tahmin edilen kıymetın yûzde
75mı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve sa-
tış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle
alıcı çıkmazsa. en çok artnranm taahhüdü bakı kalmak şartı ile
a) 2 pafta 59 parsel 128/1999 Perşembe günü saat 10.00'dan
10.30'a kadar Gebze Icra Mûdürlûğü'nde.
b) 2 pafta 81 parsel 12'8'1999 Perşembe gûnü saat 11.00'den
11,30'a kadar Gebze Icra Mûdürlûğü'nde ıkıncı arttırmaya çıka-
nlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edılememışse gayn-
menkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artlırma
ılanında göstenlen müddet sonunda en çok artrırana ihale edıle-
cektır. Şu kadar kı arttırma bedelinın malın tahmin edilen kıy-
meiının yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyenın alacağına rüçha-
nı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka
paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesı lazımdır
Boyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı düşecektır.
2- Arttırmaya iştırak edeceklenn, tahmin edilen kıvmenn
yüzde 20'sı nispetinde pey akçesı veya bu miktar kadar mıllı bir
bankanın temına! mektubunu vermeleri lazımdır. Satış. peşın pa-
ra iledır, alıcı ıstedığinde 20 günü geçmemek üzere mehıl ven-
lebilır Tellaliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcı-
ya aittır. Bınkmış vergıler satış bedelmden ödenir.
3- Ipotek sahibi alacakhlarla dığer ılgilılerin (•) bu gayrimen-
kul üzenndekı haklanru hususıyle faiz ve masrafa daır olan ıd-
dıalannı dayanağı belgelen ile on beş gün ıçinde dairemize bil-
dırmelerı lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sicılı ile sabıt ol-
madıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelinı yatırmamak sure-
tıyle ihalenin feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklıf
ettiklen bedel ile son ihale bedelı arasındakı farktan ve dıger za-
rarlardan ve aynca temerrüt faızinden muteselsilen mesul ola-
caklardır. ihale farkı ve temerrüt faızı aynca hükme hacet kal-
maksızm daıremızce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle te-
mmat bedelınden ahnacaktır.
5- Şartname. ilan tarihınden ıtıbareh herkesin görebılmesi
ıçın daırede açık olup masrari venldıği takdırde isteyen alıcıya
bır örneğı gönderilebilır.
6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı görmüş ve mündereca-
tını kabul etmış sayılacaklan. başkaca bılgı almak ısteyenlenn
1999,' 10 satış sa\ ılı dosya numarasıyla müdürlügümüze başvur-
malan ilan olunur. 24.06.1999 (•) llgıliler tabınne ırtifak hakkı
sahıplen de dahıldır Basın. 30338
'Başka Bir Nesl-i Cedid'
Muhsine HELİMOĞLU YAVUZ
K
arşımda çeşıtli fakültelerin ile-
tışim, seramik, hemşirelik, psi-
koloji, yabancı diller, matema-
tik, edebiyat, müzik, sosyoloji,
sanat tarihi vb. bölümlerini bi-
tırmiş bir amfı dolusu insan otu-
ruyor. Bunlar ılkokul öğretmenı olmak için "fl-
kögretim sertifıkası programı", "formasyon" kurs-
lanna katılan insanlanmız. Benden de "Tûrkçe
ÖfrednH" dersini alıyorlar. Çoğu iş çıkışı koşa-
rak gelmiş, yorgun, bezgin, konuyla hemen hiç
ılgilen yok, ağızlannda sakız, sıraJara yayılmış-
lar. Yalnızca ellerinde bir sertifıka bulunsun isti-
yorlar. Bunu da çogunun "laf olsun" diye izledik-
len, yalnızca 14 haftalık derslerin sonunda elde
ediyorlar. Yine çoğunun öğrenmek gibi bir ama-
cı yok. Çoğu ise derslere bile devam etmeden, yal-
nızca sınavlara gelerek bu belgeyi aünak, ama mut-
laka bir şekilde "aünak" istiyor. Aynca satır ara-
lannda nasılsa ücret ödüyorum, öyleyse bu bel-
geyi de almayı hak ediyorum havasının sezdiri!-
diği bir tavır dili de takınmaktan geri kalmıyor-
lar. Ne yazık ki çoğu düzgün okuma-yazma be-
cerisine bile sahıp değiller. Aynca iyi yetişmiş bir
ögretmende aranan ye "otmazsa obnaz" olan -ama
I
BILGININ UFUKLARI
ne yazık ki oluyor- alan bilgisi, meslek bilgisi, ge-
nel kültür özellıkJerinden de alan bilgilerini bile-
mem, ama meslek bilgileri, yeterli genel kültür-
leri ve yaşam görgüleri olmadığı ortada.
Bu görüntü karşısında ürperiyorum. Onlara,
nasıl önemli bir işe soyunduklannı, minnacık ve
tertemiz insan beyınlerini eğiteceklerini, bunun
çok sorumluluk ve donanım isteyen güç ve önem-
li bir uğraş, olduğunu, kısaca neyle karşı karşıya
olduklannı anlatıp durumu bir kere daha düşün-
melerini istiyorum.
Pek bir yaran olmuyor. Hele öğretmenlik bel-
gesini alalım da gerisini işe başlayıp sınıfa girin-
ce düşünürüz havasındalar. Öğretmenlerini böy-
lesine baştan savma yöntemlerie yetiştiren bir
eğitim sisteminden, bir eğitim politikasından ne
beklenebilirki...
Elbette ki yanm yamalak yetişmiş, daha doğ-
rusu yetişememiş insanlardan oluşan görgüsüz,
eksik, arabesk bir toplum. Böyle olmasa, adalar
vapurunun yolcu salonuna yetkililer şu uyan lev-
hasını asma gereğini duyarlar mıydı? "1- EHniz-
dekini yere atmayın, 2- Yerlere tükürmevin, 3-
Kohuklan kesmeyin, 4- Cep teiefonunuzia bağh
ra bağıra konuşmaym. 5- Sigara içmeyin."
Oysa bu ülkede bir zamanlar Köy Enstitüleri,
öğretmen okullan. yüksek öğretmen okullan var-
dı ve bu okullarda, başından beri öğretmen olmak
üzere eğıtilen öğrenciler "Ahumızda bilgilerden
bir çeknk /Nura doru can atan Türk genciyiz" ya
da "Candan açük cehle kar^ı bir savaş / E\ bu yoi-
da and içen genç arkadaş /Oğren öğret hakkı hal-
ka durma coş / Durma durma koş" marşlanyla
yetişirlerdi. Bu okullarda okumaktan onur duyu-
lurdu. Çünkü o zaman Hasan AKler ve Tonguç-
lar vardı. Ülkenin, eğitim atılımında altın bir dö-
nem yaşadıktan sonra. içine düştüğü bu ürperti-
ci, endişe verici kaos insanı irkiltiyor. Bütün bun-
lardan sonra "Bizun insanumz neden böyie so-
rusunu" sormanın bır anlamı var mı?
Böyle "gecekondu eğitinıi''yle yeriştirilen öğ-
retmen, işte böyle ınsan eğitir. Doğal bir neden-
sonuç ılişkisı... En alt kademeden en üst kademeye
kadar çevremizdeki yalancı, yağcı, beceriksiz,
tutarsız, cahil insanlan gördükçe, Mevlana'nm
on sekizinci kuşaktan torunu olan Veled Çelebi 'nin
"Bıktıın insanlardan artık, başka insan isterim
Başka bir nest-i cedid-i pâk vicdan isterim"
dızelerinı sanınm artık daha sık yineler olduk.
Olduk olmasma da istediğimiz eskilerin "NesM
cedid'' dediği bu ")«ıi insan" bu içler acısı eğitim-
le mi yetişecek?
ISTANBUL BILGI UNIVERSITESI
EXECUTIVE MBA
(Manchester Business School işbirliği ile)
Tüm dünyada "Manchester Yöntemi" olarak tanınan \e reel
proje yönetiminedayalı. profes\oneller için bir i^letmcyüksek
lisans programı olan BİLGİ Executive MBA 2 yıl süreli \e
İngilizcc'dir. Programda dersler cuma akşamları ile cumarlesi
pazar sabahları yapılır. En az 3 yıl iş deneyimi olan adaylar
baş\ urabilir.
İŞLETME YÜKSEK LİSANS (MBA)
Yöneticilerin iş yaşamında karşılaşdğı rutin \e stratejik somnlann
çözümiine dayalı. proje hazırlama ve yürütıne biçiminde somutlanan,
interaktiföğrenme çalı.şma temelinde oluşan. Türkçeyada İngilizee
2 ayrı dilde yürütülen ve 1.5 yıl ya da 3 yıl gibi iki ayn süre
seçeneğinde tamamlanabilen bir yüksek lisans programı. Ders
saatleri çalışan katılımcıların gereksinimlerine göre hafta içi akşam
ile cumartesi günleıine yayılan ve klasik MBA'den farklı olarak
finans. pazarlama. İnternet'te tiearet, insan kaynaklan, stratejik
yönetim gibi pek çok yeni alanda uzmanlaşma olanağı veren bir
program. Sosyal Bilimler. Mühendisiik, Hukıık \e tüm 4 yıllık
lisans diploması sahibi adaylar başvurabilir.
Avrıntılı Bılgı vc Ba.ş\uru için:
hlka Demır
Tel : (0212) 216 22 22/Fax:(0212)216 25 36
e-mail: mbaubilgi.edu.tr
Adres: İnönü Cad. No:28 Kuştepe - Şişli 80310 İstanbul
"Non scholce, sed vîtce discimus "
"Okııl için değil, yaşam için öğrenmeliyiz"
CIMHURİYETTEN
OKUBLARA
ORHAN ERİNÇ
Yalanlanan Doğpular..
Fethuliah Gülen, kasetleriyie Cumhuriyet'in ya-
yınlarını bu kez de kendi ağzından doğruladı. Bu
kez de dememin nedenı, yayınlann daha önce res-
mi belgelere dayalı olarak yapılmış olmasıydı. Fet-
hullahçılara ilişkin belgelen, mahkeme karariarını
yayımladık. Ardından da yayımlarımızın yalan ol-
duğunu ileri süren ve mahkeme kararlanyla gön-
derilen cevap metinlerini.
Niyetimiz "biz dememiş miydik" gibi bir yakla-
şımı sergilemek değil.
Basın Yasası'nın, "Cevap ve Düzeltme Hakkı"
başlığını taşıyan 19'ncu maddesinin, doğrulann
da yalanlanmasına yol açan düzenleniş ve uygu-
lanış biçimine bir kez daha dikkat çekmek.
Madde, "Birkişinin, haysiyet ve şerefine doku-
nan veya kendisi ile ılgili gerçeğe aykın hareket-
ler, düşünceler ve sözler izafesi suretiyle açık ve
kapalı şekilde bir mevkutede yapılan yayımdan
dolayı" cevap ve düzeltme hakkının kullanılabile-
ceğini belirtiyor.
Yargının devreye girme aşamasıyla ilgili bölüm-
de de "Sulh ceza hâkimi, iki gün içinde cevap ve
dûzeltmeyi; suç mahiyetinde olup olmadığı, ya-
yın ile ilgisi bulunup bulunmadığı, kanunda yazılı
şekil ve şartlan taşıyıp taşımadığı.... cihetlerinden
inceleyerek..." karara vanr deniliyor.
Taraflann verilen karara karşı asliye ceza mah-
kemesine itiraz haklan var. Asliye Ceza'nın karan
kesin ve uygulanması zorunlu.
Madde, içeriği nedeniyle gerçeği yansıtan habe-
rin yanı sıra, objektif bir yaklaşımla yapılmış yorum-
lann da yalanlanmasına olanak sağhyor.
Çünkü yargıca "maddi gerçeğin araştınlması"
görevi verilmemiş.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, kendisine yansıyan bir
karar konusunda geçerli olan hukuk kuralını açık-
larken şu görüşe yer veriyor:
"Haberin gerçekliğine yönelik hâkim inceteme-
sinin objektif ölçülere dayanması, ilgilisince ger-
çeğe aykın sayılmasının değil, basının haber ver-
mek hakkının ve toplumun bilgi edinme olanağı-
nın sınıhanmasına yol açmayacak biçimde görü-
nürdeki gerçeğe uygun olup olmadığının asıl alın-
ması; maddi gerçek araştnlma durumunda ol-
madığı için ortada görünen durum ve taraflann
iddialannı kanıtlamak için sunduklan bilgi ve bel-
geler değehendirilmek suretiyle sonuca ulaşılma-
sı, hukukumuzda cevap ve düzeltme sistemimiz-
ce benimsenen yöntem olmasma göre..."
Başvurulan, yukandaki kurala uygun bir biçim-
le karara bağlayan yargıçlar yok değil. Buna kar-
ştn her karann Yargrtay'da sonuçlandınlması ola-
nağı olmadığı için doğru haberler bile cevap hak-
kı adına rahatça yalanlanabiliyor.
Politikacılanmız bir yandan "yalan" haberden
yakınırken bir yandan da doğru haberlerin yalan-
lanmasına yol açan çelişkiyi ortadan kaldırmayı
nedense düşünmüyoriar. Belki de "Bir gün bizim
işimize de yarayabilir" dfye düşünüyorlar.
Cevap ve düzeltme hakkına saygı gösterilmest
zorunluluğu, meslek ilkelerimiz arasında da yer alı-
yor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin hazırladığı "Tür-
kiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi" ay-
nı zamanda saygının sınırlannı da koyuyor:
"Gazeteci, yayımlanmış heryanlışı en kısa sü-
rede düzeltmekle yükümlüdür.
Gazeteci, istismar edilmemesi, kötüye kullanıl-
mamasıve kabul edilebilirboyutlar ile biçimde ya-
pılması kaydıyla, cevap hakkına saygılı olmalıdır."
Yayımlanan cevap ve düzeltmeler, hem hukuka
hem de Bildirge'ye aykın içeriğiyle gazetelerde boy
gösterebiliyor.
Gazetecileri önce "sakn gerçeğe aykın haberyaz-
ma" diye uyanyoruz. İşimize gelmeyince de, "is-
tediğin kadar titizol, belgeler, tanıklarbul, ben bir
yolunu bulup yalanlanm" diyoruz.
Sorun küçük gibi görünüyor ama kasetler son-
rasında, halkın bilgilendirilmesi açısından taşıdığı
önemin büyuklüğü ortaya çıkıyor.
•
Fethuliah Gülen olayının devlet raporlarında
yer alan çeşitli yönlerini ve Milli Güvenlik Kurulu top-
lantsı çerçevesindeki gelışmeleri Alper Ballı ile Ser-
taç Eş yazdı.
•
Fethuliah Gülen hakkında başlatılan DGM soruş-
tuımasında delillerin karartılmaması için mal var-
lıklanna tedbir konulması istemini ve Gülen'in kont-
rolündeki kimi kuruluşların vergi kaçırma yöntem-
lerini Izmir Büromuz haberleştirdi.
•
Başbakan Bülent Ecevrt'in Rusya ve ABD ge-
zileri öncesi Ankara'nın yakiaşımını Serkan Demir-
taş aktardı.
•
CHP kurultayını, partide kurultay öncesinde ve
sonrasında yaşananlan Türey Köse ile Mutlu Se-
reJi izledi.
•
Hükümetin, "sosya/güvef7//7creformu"adıaltın-
da gündeme getirdiği emeklilik yaşının yükseltilme-
si, kaynaklan rantiyeye aktanlan SSK'nin acze dü-
şürülmesi ve anayasada devletin temel nitelikleri
arasında yer alan sosyal devlet ilkesinin göz ardı
edilmesi konulannı içeren araştırmayı. Dünya Ban-
kası verileriyle zengınleştiren AJi Er hazırladı.
•
Baki Erdoğan'a işkence yapan polislere Yargı-
tay'ın bozma karannın ardından Aydın 1. Ağır Ce-
za Mahkemesi'nin yeniden 5.5'er yıl hapis cezası
vermesini Necati Aygın duyurdu.
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
oerinc(g cumhuriyet.com.tr
İLAN
T.C.
SIVAS 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN •.
1999/364
Davacı Sivas Valıliğı vekili Avukat Oktay Özberk
tarafından davalılar Mustafa Özsoy ve müşterekleri
aleyhine açılan tescil davasmda; Tüm aramalara raf-
men adresleri tespit edilemeyen davalılar Mustafa
özsoy ve Fahriye Gül'ün 5.8.1999 tarihinde bizzat
mahkememizde saat 09.00'da hazır olmalan. aksi
takdırde yokJuklannda duruşma yapılıp karar verile-
ceği hususu teblig olunur. Basın: 29208