24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 1999 SALI DIZIYAZI Dağlamkamplarkuruldu Başlarken Yıl 1966... Fethullah Gülen. Bornova Cami- si'nde vaizdi... Henüz ünlü değildi... Yavaş yavaş çevre edindi... Kestane Pazan'nda sohbetlere baş- ladı, HisarCamisi'nde vaazlarverdi... 12 Mart 1971'de gözaltına alındı.... Bir süre sonra sahverildi... 1975 yılmda "Nur Kamplan''nı kurdu... Yaz aylannda Edremit, Izmir/Ke- malpaşa yöresinde yaşlan 13-15 ara- sındaki yoksul ailelerin çocuklannı ye- tiştirdi... O tarihte "Sızıntı" dergisini çıkar- dı... Akevler Kooperatifi'nin kuruluşu, siyasi ilişkilerinin ilk adımıdır... Kooperatif üyeleri arasmda çok sa- yıda kaymakam, vali, yargıç ve savcı yeraldı... Daha sonra bu kişiler ANAP \e DYP'den milletvekih seçildi, bakan ol- du... 12 Eylül 1980 sonrası arandığı hal- de yakalantnadı. Çünkü Turgut Ozal'ın himayesine ginnişti... Özal'Iatanışması 1977seçimierin- den önce oldu. İzmirde MSP millet- vekili adayı olan Özal, Gülen ve çev- resinden destek gördü... Fethullah Gülen, 1982 yıhnın Ma- yıs aymda bazi askerlerle görüştü. On- İara şu sözü verdi: "1982Anaya.sası'nıdestekleyeceğiın. Yalnız, TSK'deki yandaşlanma doku- nulmasın. Bir de. benim yakalanmam konusundaki yazılı emir kaldınlsuı_." Gülen'in koşullan kabul edıldi... Fethullahçılar 1982 Anayasası'nı destekledi... O tarihte Yeni Asya grubu (Mehmet Kutlular) ile bozuk olan bağlan tü- müyle koptu.... 1*983 seçimlerinde ANAP'ı destek- leyen Fethullah Gülen ve yandaşlan SiUeyman DemireTe savaş açtı... ANAP iktıdan dönemi Fethullahçı- lara yaradı. Askeri liseler, polis kolej- leri ve astsubay okullannda örgütlen- meye başlayan Fethullahçılar, devlet erkindeki etkinliklerini yoğunlaştır- dı... Fethullah Gülen'in hedefi şuydıif '^Sandıkla değil, silahlı darbeyle ilt- tidan ele gecinnek_" Bunun için ne yapmalıydı? Türk Silahlı Kuvvetleri, Adliye. Içışleri ve Milli Eğitim bakanlıklann- daörgütlenmek... 1986 yılmda, Gülen'in, "Akyazüı- lar Vakfl"'nın askeri okullara sahte sağ- lık raporuyla öğrenci soktuğu saptan- dı. Çok kişi tutuklandı, ama Gülen'in bumu bile kanamadı...' Türk Silahlı Kuvvetleri Gülen'e o tarihten itibaren kuşkuyla baktı; 1995 yılindan itibaren de Fethullahçılar MlT tarafindan sürekli izlendi... 1995 yılında "medya"yla yakm iliş- kiye girildi. Sağcısından solcusuna. Atatürkçüsünden şeriatçısına dek çok sayıda yazarla "çıkar yumagı'' oluştu- ruldu... Tansu Çiller, Mesut Ydmaz, Bülent Ecevit,HikınetÇetingibi politikacılar- la yakın ilişki kuruldu; Cumhurbaşka- tıı Süleyman Demirel'le banşıldı, ödüller verildı... Fethullahçılar 24 yıl içinde inanıl- maz bir örgütlenmeyle, yurtiçi ve yurt- dışında 500 okuh işyeri, gazeteler, te- levizyonlar ve radyolar kurdu; trilyon- larla oynamaya başladı... Fethullah Gülen, hakkımda 100'ün üzerinde dava açtı, ancak hiçbir du- nışmaya kendisi gelmedi... Tüm bunlar kimin kontrolünde ol- du? Orta Asya cumhuriyetlerini. Orta- doğu'yu denetlemek isteyen ABD'nin yönetiminde... Cumhuriyet gazetesi. Fethullah Gü- len'in 24 yıl peşindeydi... Cumhuriyet'in yazdıklan doğru çık- tı... Şimdi 24 yıl önceye dönüp, "Nur Kamplan"ndan başlıyoruz... HİKMET ÇETİNKAYA İmam evlendiği gece karısını kestiIki yıl önce Muğla'nın Ula ilçesinde bir cinayet işlendi. Bir imam evlendiği gece, genç kansını bıçakla koyun keser gibi bogazladı. Sonra kanlı bıçağı ile polise teslim oldu. Cinayet nedenini ise şöyle anlattı: "Ben arrık cennete gideceğün. Gerdek gecesi insan kansını keserse cennete gider. Ben rüyamda gördüm bunu." tmam hâlâ içeride. Sonradan anlaşıldı durum. Gerdek gecesi kansını kesen imam Nurcuydu ve aklını kaçırmıştı. 6-12 yaş arasındaki çocukJan topluyor Nurcular. Süleymancılar ise 6-18 yaş arasındakılen. G. Köyü'nde köylülerle konuştuk uzun uzun. Aralannda ne Nurcu ne de Süleymancı vardı. "Ne diyorsunuz Kuran kurslanna" dedim en yaşlı olanına. "Dinimizi öğrenmek bakımından iyidir. Şehir yerde öğrenilmiyor. Yine biz sahip çıkryoruz dinimize." "Şehirierde oturanlar dinsiz mi?" *Yok efendim, öyte demek istemedim. Şehir yerde iş güç çoktur. Kişi pek vakit ayıramaz, ama köyiük yerde boş gezer idşL" "Duymadınız mı Fethiye'de gizli bir Nurculuk okulu basdmış?" "Onlann ne olduğunu bilmiyorum. Nurculuk iyi bir şey değiL Onlar da Müslüman, ama yollan ayn." "Sizin köyde Nur okuluna giden var mı?" "Giden yok, pek bilmiyorum ben." Dığer köylüler de yok der gibi başlannı sağa sola sallıyorlar... "Ya Kuran kursu?" "Yok." "Çocuklar nasıl öğreniyor İslam dinini o zaman?" "Köyün imamı var, o ders veriyor." "Biz köyün imamım aradık, fakat Köyceğiz'e indiği için bulamadık." dalet Partili Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem 'in ilçesi Kemalpaşa dolaylarında, gözden ırakyerlerde eğitim kamplan kundduğunu öğrenmiştik. Balıkesir 'in Edremit ilçesine bağlı Sütüren, Kemalpaşa 'nın Ören ve Yiğitler ile Manisa 'nın Turgutlu ilçesinin Ahmetli bucağında kurulmuştu bu kamplar. ünlerden 1 Temmuz 1975 Salı... Saat 12.30... Amlarımızdan hiç çıkmayacak bir görünüm. llahiler gittikçe yükseliyor... Tekbir getiriliyordu. ören kampına beş kilometrelikyolyapımında Turgutlu Belediyesi 'nin aozerleri kullamlmış. Içişleri Bakanlığı 'ndan bir müfettiş, Turgutlu da bu konuyu kovuşturmuş. Ancak sonuç ahnamamış.... F ethullah Gülen... Biz 24 yıllık öyküyü anlarmadan önce, 30 > ıl öncesine gitmek istiyoruz... Din bezirgân- lannın nasıl örgütlendiğini belgelerle ortaya koymayı amaçlıyoruz... Fethullahçılar nasıl örgütlendi? tsterseniz, "Nur KamplarTndan başlayalım; 1970 yıhnın ortalanna bir göz atalım... Kemalpaşa dağlanna vuruyorduk bir öğle sıcagın- da... Adalet Partili Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem'in ilçesi Kemalpaşa dolaylannda, gözden ırak yerlerde eğitim kamplan kuruldugunu öğrenmiştik. Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Sütüren, Kemal- paşa'nın Ören ve Yiğitler ile Manisa'nın Turgutlu il- çesinin Ahmetli bucağında kurulmuştu bu kamplar. Anadolu'nun çeşitlı yerlennden yaşlan on ikı ve on beş arasında değişen bu çocuklar bu kamplarda eğitim (!) görüyorlardı. Acaba gördükJeri ne eğitimiydi? Saptadığımıza göre eğitim kamplan adı altında "Nur efitimi" yaptınlıyordu. Anadolu'nun çeşitli il. ilçe, bu- cak ve köylerinden gönderilen bu çocuklara, üç ay sü- receğini saptadığımız bu kamplarda, sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeklen veriliyordu. Çocuklann haf- tada bir gün ise tatilleri vardı. Evet, haftada bir gün, sa- dece cuma günleri... Sıcak yine bastırmıştı. Kemalpaşa"nın Ören bucağı- nın değirmen çevresinden kampa doğru yaklaşıyor- duk. Kayalık ve çahlarla kaph, yer yer fundalıklı ya- maçlardan yürüyorduk. Iki yüz metre aşağunızda de- re vardı. Çınar ağaçlanyla çevrili dere uzayıp gidiyor- du. Bize kampı gösterecek olan kişi "Az sonra çadırla- ngöreceksüiiz" diyordu. Bizim istediğimiz gibi fotoğ- raf çekme olanağı yoktu şimdilik ortada. Bir süre daha yürüdük. Artık kamp görünmüştü. GLdi kamp... Çınar ağaçlannın arasındaydı. Kampın sadece giriş bölümüyle yansı görülüyordu. Tahtadan bir konut is- kelesi yapılmış ve üzeri naylon ile örtülmüştü. Önce mavi gömlekli ve takkeli bir çocuk dışanya çıktı. Biz yukandaydık. Kampla aramızda iki yüz metre uzaklık vardı. Sağ tarafimızda ise bir kulübe görülü- yordu. Mavi gömlekli çocuk elinde ibrikle çınar ağaç- lannın arasında kayboldu. Bir süre olduğumuz yerde kaldık. Sonra aşağıya in- meye karar verdik. Fotoğraf makinemizi ve teleleri tor- bamıza koyduk. Şimdi dere boyunda yürüyorduk... Ağaçlann altında iki çocuk göründü. Birisi on iki yaşlannda, diğeri on alüsındaydı sanrnm... Bizim geldiğimizi görünce büyük olanı elinde kita- bıyla bize doğru yürümeye başladı. Biz "Seiamünaley- küm'' deyip irice birtaşın üzerine oturduk. Takkeli, çiz- gili gömlekli çocuk, on metre kadar yaklaştı ve bize "Aleykümselaıi]" diye karşılık verdi. Sorduk: u Ne yapıyorsunuz burada?" "Kitap okuyoruz_" "Çok güzeL. Adı ne okuduğumız kitabın?" Çocuk bırdenbire öfkelendi... "Sizkiınsiııiz?" "Biz madendyiz, maden anyoruz. Şurada biraz din- Yıl 1972. Isparta'nın Kuleönü Köyü'nde Nur Okulu öğrencileri. Jandarma baskını sonucu 15 kişi tutuklanıyor.. Fethiye Kaymakamı Cahit Gündüz, "Adım adım takip ediyo- ruzbunlan" diye başladı söze... Içişleri Bakanlığı'ndan, aşın uç- lann daha yakından izlenmesi için emirlergeliyormuş yazılı ola- rak... Kaymakam Cahit Gündüz"e "Efendim" dedim, "basılan Nurculuk okulu sekiz yildır faaliyet gösteriyormuş. Acaba şimdi- ye değin hiç farkına vanlmamış mı" "Herhalde" di)- e karşılık verdi kaymakam bey... Ve sonra ek- ledi "Bu baskın, oniann en az beş yıl sesini çıkartmaz." Sonra bir teyp dinledik halk eğitim merkezinde... Evini Nur- culuk okulu haline getiren 75 yaşındaki Sadık Aydın bir güzel anlatmış her şeyi. Sadık Aydın'la konuşan kişi ne polis ne de MlT ajanı; adım vermeyeceğiz. Konuşmacı soruyor Sadık Aydın'a: ' • "Bak amca. ben de sizdcn sayüınm. Ama buranm yabancısıyım. Polis şimdi se- nin ifadeni alacak. Gel şöyle bir kenara çekiklim de dertleşefinu." "Nedenmiş o?" "Şey canım, kimse duymasın da_." Sadık Aydm en sonunda inanıyor karşısındaki kişinin Nurcu olduğuna ve baş- Nurcu Sadık Aydın lıyor konuşmaya: "Bizim roaddi durumumuz iyidir. Evimizde bannsın diye eş dost kapısuu açık btrakbk. Yani hanemiz açıknr herkese. Nur- culuk bir meslektir. Cüppe giymek sünnettir. Biz ne dtşanda ye- mek yer, ne jçeriz-" "Khaplan Kestane Pazan'ndan aldım tzmir'de.- Biz beş \«- kit namaz kümayan beynamazın cenazesine gitmeyiz. Biz Nurta- lebesiyiz. Lokantaya hiç gitmeyiz-" "Neden soruyorsun?Jvümeli Nurokullart Bursa'da, Söke'de, Isparta'da, Konya'da, en fazla Ankara'da >-ar. Ankara'da olanlan neden basmı- yorlar?" "Eski yazryı mı? Biz eski yazıyi üç günde öğretiriz yeni Nur talebesine. Kuran ortadan kalkb, biz bunu yeniliyoruz." an "Biz bu mesleği btrakmayız, bu ev kalacak ve Nur talebeieri okuy acak; Ispar- ta'da da basmışlar-" irgün önce özel şekil verdiğimiz sakallarımız belki güven vermişti ona o küçücük aklıyla... Gözleri olanca saflığın çizgisiydi ve kimse duymasın diye bir soTukta "Risale-i Nur " dedi... Yerimizden doğrulduk yavaşça. Çocuk arkasını döndü ve yaşı daha küçük olanının yanına doğru yürüdü. Az sonra ikisi birden ilahiler söylemeye başladılar. leneiim dedik." "Fazla kalmavm burada. tleriye gftmeyin sonra." "Nevarüerkie?" "Bizim kampımız var_" "Nekampıo?" ..: "Dinkampu." "Aferüu. Çok gûzeU" Bu sözler üzerine yumuşadı çocuk. Daha fazla ile- riye gitmememiz için ikinci kez uyardı. Az daha konuşmak istiyorduk. Hemen aklıma geldi ve sordum: "Bu su derin mi?" "tnsan boyunu geçmiyor.-" "Dereye giriyor musunuz?" "Giriyoruz." "Hangi günler?" "Cuma günleri tatiL Dereyegiriyoruz. Çay içmeye gi- diyoruz. Ören'e kahveye_" "Diğer günler çahşıyor musunuz?" "Çahşıyoruz..." "Okuduğun kitabın adım söylemedin bize." Kitabı sıkı sıkı tuttu ve bize bıraz daha yaklaştı. Kampın girişine üç yüz metre kadar kalmıştı. Kitap kaphydı... Bir gün önce özel şekil verdiğimiz sakallarımız bel- ki güven vermişti ona o küçücük aklıyla... Gözleri olan-' ca saflığın çizgisiydi ve kimse duymasın diye bir so-' lukta "Risale-iNur" dedi... îlahiler,. Yerimizden doğrulduk yavaşça. Çocuk arkasını dön- dü ve yaşı daha küçük olanımn yanına doğru yürüdü. Az sonra ikisi birden ilahiler söylemeye başladılar. Ça- lılann arkasından yüz metre kadar öteden teleyle re- simledik ikisini... Fundahklararasında zortırmamyorduk. Şimdi, kam- pı tam olarak seçiyorduk. Bizim oralarda dolaştığımı- zı sezinlediler. Ya da nöbetçiler haber saldılar. Koyu ye- şil çınar ağaçlannın altında beyaz takkeli çocuklar dal- galanmaya başladılar. Aralannda sakallı ve takkeli ki- şiler de vardı. Bizi görmüşlerdi. Çınar ağaçlannın arasında kurul- muş, dal ve yapraklarla örtüîü çınarlara sındüer. Gözcülerden birisi bağmyordu: "Çeküın oradan, buralarda dolaşmak yasak-" Sesinden en fazla on beş yaşlannda olduğu anlaşı- lıyordu. Bir köylü çocuğunun sesiydi bu... Bu kez ben bağırdım: "Neden çekfleceğiz?" "Yasak buralarda dolaşmak_" "Neden yasakmış?'" Bu kez kalın bir erkek sesi: "Burası devtetin kampL Şimdi oraya geiirsek göste- ririzsize_" Günlerden 1 Temmuz 1975 Sah... Saat 12.30... Anı- lanmızdan hiç çıkmayacak bir görünüm. tlahiler git- tikçe yükseliyor... Tekbir getiriliyofdu. Oren kampına beş kilometrelik yol yapımında Tur- gutlu Belediyesi'nin dozerleri kullanılmış. Turgutlu Belediye Başkanı Dr. HüseyinOrhun'un bu davranışını CHP'lı belediye meclisi üyeleri Içişleri Ba- kanlığı'na duyurmuşlar. Içişlen Bakanlığı'ndan bir müfettiş, Turgutlu'da bu konuyu kovuşturmuş. Ancak şimdiye dek bir sonuç ahnamamış. Ören'de kamp konusunu çok kişiyle konuştuk. Mil- liyetçi Cephe hükümetinin kurulmasıyla bu yörede si- yasal baskı ârtarken, Nurcular, Süleymancılar ve ko- mandolar istediklen gibi at oynatmaya başlamışlar. Ören'de konuştuğumuz, ancak adlannı vermeyece- ğimiz kişiler, bize Atatürk devrimlerinin nasıl alaşağı edilmek istendiğini, yurdun çeşitli yerlerinden gelen çocuklann çağdışı medrese eğitimiyle beyinlerinin nasıl yıkandığını anlattılar. SÜRECEK ~ Fethullah Gülen: Fethullahçılık yakıştırmadırProf. Dr. Yuda Yürûm'ün arabasma bomba konulmuş. bilim adamı suikasttan kıl payı kuıtulmuştu. 10 Haziran 1995 günlü Cumhuriyet gazetesinde Pencere kösesinde İlhan Selçuk "Tezgâhı Kim kur- du?" başhklı yazısında şöyle diyordu: "Ük kez Zaman' gazetesi, Sa>ın Yürüm'ü ele almış, Ankara Muse\i Cemaati'nin baş- kanı olan profesörü hedef tahtasına dönüş- rüren bir yayın yapmış. Zaman, Fethullah- çılann gazetesi— Başında Fethullah Gü- len 'in buiunduğu bu cemaat ya da tarikat, kurban derileri ticaretinden rurun da dış ti- carete değin alanlarda fink atan bezirgân takımının elindedir; İslamı kullanarak iyi para kazanıyoıiar." Yazının yayımlanmasından dört ay son- ra Fethullah Gülen'in avukatlan Istanbul Basın Savcılığı'na verdıklen şikâyet di- lekçesinde, tlhan Selçuk'un basın yoluy- la Fethullah Gülen'e hakaret ettiğıni ileri sürdüler. "Yazann Fethullahçıhk diye ifa- de ettigi vasdlandırma doğru olmadığı gi- bi, toplumda bölünmelere yol açan bir ya- kıştırmadır. \lü\ ekkilimiz ne bir cemaatin ne bir tarikatın başıdır. Ne de Zaman ga- zetesi ile ileri sürüldüğü gibi bir ilişki için- dedir" diyen Gülen vekilleri. yazıda kul- lanılan dilın kuşku uyandıncı ve halkın husumetine "maruz kalıcı" olduğunu id- dia ederek İlhan Selçuk'un cezalandınl- ması için dava açılmasını talep etmişlerdi. Basın Savcılığı, ilhan Selçuk'un yazı- sında hakaret bulunup bulunmadığının saptanması için dosyayı bilirkişiye gön- deımiştir. Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, 23 Kasım 1995 tarihlı bilirkişi raporunu şöyle bitirmişrir: "Paragrafindevameden ktsmında bir cemaat veya tarikat mensup- larının kurban derileri ticaretinden dış ti- carete değin alanlarda fink atan bezirgân takımının elinde olduğu, bunlann İslamı kullanarak iyi para kazandddan açıklan- mış \e bu cemaat veya tarikatın başkanı- nın da Fethullah Gülen olduğu belirtilmiş- tir. Böylece bir cemaat veya tarikatın var olduğu, bu tarikat veya cemaatin bezirgân takımının elinde buiunduğu, bunlann ts- lamı kullanarak iyi para kazandıklan açık- lanmış ve başkanlanmn da Fethullah Gü- len olduğu ifade edilmiştir. tslamı kullana- rak para kazanmak, fink atan bezirgân ol- mak TCK 482. maddeyi ihlal eder nitelik- te aşağüayıcı, kişiyi halkın husumetine ma- ruz lahcı isnadardır. Bu isnatiar, tarikat ve- ya cemaatin başkanı olduğu iddia edilen Fethullah Gülen bakımından da geçerüdir. Ancak Fethullah Gülen böyle bir cemaatin başkanı ise gazetenin bunu böylece yazmış bulunması halkı aydmlarma görevi ve hak- kı çerçevesindedir ve suç oluştunnaz. Bu- na karşılık nıüşteki vekillerinin iddialan çerçevesinde Fethullah Gülen'in herhangi bir cemaatle ilgisi olmadığı halde kendisi- ne yöneük olarak bu isnat yapılmıssa ha- karetin varhğını kabul etmek gerekir." Basm Savcılığı, 1995/853 esas sayılı ve 7 Aralık 1995 günlü iddianamesiyle "de- HDerin takdiri" mahkemeye ait olmak üze- re, yaym yoluyla Fethullah Gülen'e söv- me suçundan üç aydan bir yıla kadar ha- pis ve on beş milyon liraya kadar ağır pa- ra cezasıyla cezalandunlmalan için İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Müdürü tbrahim Yddu hakkmda dava aç- mıştır. Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde (1995/1068 Esas) 28 Şubat 1996 günü ya- pılan ilk oturumda İlhan Selçuk; "Bu ya- zıyı yazmamın amacı kimseye hakaret et- mek değildir. Terörün iki boyutu vardır. Bunlardan bir tanesi İslamcı boyutudur. Diğeri etnik boyutudur. Ben sadece bunla- n vurgulamak istedim. Fethullah Gülen'in adının geçmesinin sebebi de kendisi Nur- culuğun bir kolu sayılan bir cemaatin lide- ri olarak kamuoyunda biUnmektedir. Siya- si hayatta etkin bir rolü \anur. Bu yüzden kendisine hakaret söz konusu olmaksızın yazıda adı geçmiştir" diyerek ıddiaya kar- şı sorgu vermiştir. Sanıklar vekili olarak Fethullah Gülen'in mahkemeye gelerek şikâyetinin ne olduğunun sorulmasuu ta- lep etmemiz üzerine, mahkeme, Fethullah Gülen'in duruşmaya gelmesi için vekille- rine süre tammış olmasına rağmen Gülen duruşmalara katıhnamıştır. Savcılık, ya- zıda hakaret buiunduğu görüşüyle İlhan Selçuk hakkında cezalandırma talep et- mişti. Ancak Gülen vekilleri savunma/karar duruşmasından beş gün önce dosyaya ver- dikleri dilekçe ile şikâyetlerinden "fer»- gat" ederek iddialanndan Fethullah Gülen adına vazgeçtiler. Bunun üzerine Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 18 Haziran 1996 günlü oturumda kamu davasınm düşürühnesine karar verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle