18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11HAZİRAN 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Harekâfm Hareket'i Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin dokuz korumasından birinin Balkan boks şampiyonu, sekizinin ise Ozel Harekâtçı polis olduğu söyleniyor. Necmettin Erbakan'ın çevresinde de karate şampiyonları görmüştük, ama kadrosu Koruma Şubesi'nde olmayan polis N ^ görmemiştik. J L Bahçeli sayesinde Özel Harekâtçılarla Milliyetçi Hareketçiler arasındaki yakın ilişkiyi de görmüş olduk! Türban Adası Büyükada'daki Devlet Hastanesi'nde doktor Semiha Çakıroğlu ile hemşire Hatice Gürsel'in başlarındaki türbana başta başhekim Abdülhamit Özdoğan olmak üzere kimse sesini çıkartamıyor. Çıkartan olursa da, "şikayet dilekçesi yaz, altına imzanı at" deniyor. Şikayetçi memuru sürüm sürüm süründünmek içinl Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Eiektromk posta: [email protected] - Krizdeki turizmciler 'casino'lann açılmasını istiyormuş... "Yoksa. 'Rus ruleti'ne baslavacaklar!" asal bu ya memleketin birinde Çayland diye bir yer varmış. Zaten masalın adı da "Çayland masalı"' ymış... Çayland'da çay adında bir bitki yetişir ve bu bitkiden de çay adında bir içecek yapılırmış. Çayland'ın her şe- yi çaymış, herkes çay üretirmiş. Çayland'da çay üretenleri beş kişilik "bilenler kon- seyi" adına "en bilen" yönetirmiş. Çayland'ın "en bi- len"i yönettiği çay üreticilerini o kadar çok sever o kadar çok severmiş ki, bir ara yönetmemek duru- munda kalınca üzüntüsünden yataklara düşmüş. Neyse ki, Çaylandlı biri memleketi yönetmeye baş- layınca ve sonra yönetime ortak olunca Çayland'da- ki "en bilen" üzüntülerinden kurtulup iyileşmiş, ya- taktan çıkmış; hizmet için sevinçle kollarını sıvamış. llk işi, "bilenler konseyi"ndeki üyeleri değiştirmek olmuş. Çünkü memleketi yöneten Çaylandlının ba- şında bulunduğu "ancılar" öyle istiyormuş. Sonra sı- ra, çay yapraklarını işleyen fabrikaların müdürlerine Çayland masalıgelmiş. Çünkü "ancılar" öyle istiyormuş. Ancak, memlekette "yargıcılar" da varmış. Memleketin "yar- gıcılar"ı Çayland'da olanlan görünce "dur bakalım" demişler. Çayland'da "en bilen"in yaptıkları, memleketin kurallanna hiç uymuyormuş. Fakat "en bilen" çok akıllıymış. Biraz nazlandıktan sonra "yargıcılar"ın dediklerini yapmış yapmasına, ama yaptıklanyla iş- leri öyle bir karıştırmış, öyle bir karıştırmış ki işin içinden çıkılamaz olmuş. Çayland'ın "en bilen"i, beş kişilik "bilenler konseyi"ndeki üye sayısını yediye, sekize çıkarmış. Fabrikalarda kırk beş müdür var- ken müdürlerin sayısı elliyi geçmiş. Çayland'daki "en bilen"in asıl işi Çayland'ı basi- retli bir tüccar gibi yönetmek ve para kazandırmak- mış, ama ne basiret kalmış ne para... Kimse de çı- kıp sormazmış, bu işler neden böyle oldu diye... Tam aksine, "en bilen"in huzuruna çıkanlar, "si- zinle çalışmak bir ibadettir en bilen efendimiz" der, önünde saygı ile eğilirmiş. Kimse saygıda kusur etmezmiş. Çünkü saygıda kusur etmeyenler paylarına düşeni alırmış. Çayland'da memleketin öteki yerlerindeki gibi "memur" ve "memure" denen insanlar da varmış. Memleketin her yerinde bazı çevrelerin desteği ile bazı "memure"ler giysilerini siyasal sembol olarak kullanınca, memleketi yönetenler "yapmayın" demiş. Ama Çayland'da giysilerin siyasal sembol olarak kullanılması serbestmiş. Çayland'ın "en bilen'M işi- ni iyi bildiği için memleketi kuran "büyük insan"ın fotoğraflarından takvim yaptırıp herkese mavi bon- cuk dağıtırmış. Çayland'da tencerenın dipi tutmuş olsa da ne şış yanarmış ne de kebap! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Eski tas eski hamam, yeni kafatasçılık! Islam âlimlerine riayet eyle ki../ Üç hilalle bir türbana profesörlük un- vanı dağıtılan Samsun'daki Ondokuz Mayıs Universitesi'nin Eğitim Fakül- tesi Ingilizce Bölümü'nde çeviri der- sine giren öğretim görevlisi Ahmet Demirci'nin 22 Mayıs 1999'da öğ- rencilere çevirisini yaptığı metindir: "Allahü Teala'nın emirlerine muha- lif bir iş işlemeyesin. Bilmediğini Islam âleminde sorup anlayasın. lyice bil- meyince bir işe başlamayasın. Sana itaat edenleri hoş tutasın. Askerine in'amı, ihsanı eksik etme- yesin ki insan ihsanın kulcağızıdır. Zalim olma. Âlemi adaletle şenlendir. Allah için cihadı terk etmeyerek beni şadet. Islam âlimlerine riayet eyle ki din iş- leri nizam bulsun. Nerede bir ilim ehli duyarsan ona raöbet et. Ikbal ve bilim göster. Askerine ve malına mağrup olup Islam âlimlerinden uzaklaşma. Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımızAllah'ındininiyakmaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik da- vası değildir. Sana da bunlar yaraşır. Daima her- kese ihsanda bulun. Memleket işlerini noksansız gör. Hepinizi Allahü Teala'ya emanet ediyorum." Samsun'daki Rektör Osman i Çakır ile Ankara'daki YÖK Baş- kanı Kemal Gürüz kontrol et- mek isterse, metnın Ingilizceye çevirisini de yayımlayabiliriz! 3. Bodrum Cevre Filmleri Festivali Büyük ödül *Çiny in Kuş Insanları 'nın KOItür Servisi - Türkiye Sine- ma ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından. Garanti Bankası ana sponsorluğunda ger- çekleştinlen "3. Uluslararası Bod- rum Çevre Filmleri Festivali" dün gece yapılan ödül töreni ile sonaerdi. Jün başkanlığını Atıf Yılmaz'ın yaptığıjürıde; Hintü yazar ve oyun- cu Raissa Brejeat. Alman görün- tü yönetmenı Rebekka Haas. Yu- nanıstanlı oyuncu Katerina Mo- utsatsos ve Fransız yapımcı Eli- ane Stutterheim yer alıyordu. Uluslararasıjün, En iyi Filme ve- rilen "İSİS Büyük Ödülü"ne Ja- pon >apımı "Çin'in Kuş İnsan- lan" adlı fılmi değer buldu. Takashi Miike'nin yönetmen- liğinı üstlendiğı 1998 yapımı fılm. Çin'in ücra bir köşesınde yaşayan. atalannın uçabildiğine ve bu gücün kendılennde de olduğuna inanan köylülerin öyküsünü anlatıyor. Çın'dekı toplumsal değişim süre- cinı mızah ve şiir yüklü bir anla- tımla sergileyen "Çin'in Kuş İn- sanlan". ödül törenınden sonra Bodrum Kalesi'nde gösterildi. Festivalde En İyi Yönetmen ödülü, Fransa - Madagaskar ortak yapımı "Yıldızlar Denizle Buluş- tuğunda"nın yönetmeni Ray- mond Rajaonarivelo'nun olur- ken, Jüri Ozel Ödülü'nü Hollan- dalı Ben Vanlies Hout'un yönet- tiği Hollanda - Özbekıstan ortak ya- pımı "Denizin Uzağında" kazan- dı. Festivalin En İyi Oyunculuk dalmdakı ödülü. oybirliği ile " Ki- ni ve Adams"ın başrollerini üst- lenen iki oyuncu, Vusi Kunene ve David Mohloki'ye verildi. Idris- sa Oudraogo'nun yönettiği fılmin görüntü yönetmenı Jean-Paul Me- urisse, En İyi Görüntü Yönet- meni ödülünün sahibi oldu. Jün, En İyi Senaryo dalındaki ödülü de oybirliği ile Hans Christian Schmid'in yönettiği Alman yapı- mı "23"ün senaryo yazarlan Hans Christian Schrnid \e Michael Gut- mann'a verdi. Mehmet Açar, Sun- gu Çapan. Tuna Erdem, Sevin Okyay, Alin Taşçıyan, Uğur Var- dan'dan oluşan Sinema Yazarla- n Jürisi, kurmaca film dalındaki SİYAD Ödülü'nü yönetmenliği- ni Dorjkhandyn Turmunkh ve Peter Brosens'in ortaklaşa üstlen- diği. 1998 Moğolistan - Belçika yapımı "Köpeklik HalP'ne verdi. Uluslararası Belgesel ve Kısa Film Yanşması jürisı ise, yaptığı değer- lendirme sonunda En İyi Belgesel ve En İyi Kısa Film dalındaki "Mo- nachus Monachus" ödüllennin sahıplennı behrledı. En İyi Belge- sel Ödülü'nü yönetmenliğini Se- an Morris'in yaptığı Ingiliz filmı "Yasak Meyve*'ye verirken, yönet- menliğini Carl A. Fechner'in yap- tığı AJmanfilmi "Dalgakıran"a Jüri Özel Ödülü \erdi. Yönetmenliğini llker Canikli- gil'ın yaptığı "Kedi Gözü" de, En İyi Kısa Film Ödülü'nün sa- hibi oldu. SİYAD jünsı de, "Dal- gakırarTı En İyi Belgesel, "Ke- di Gözü"nü En İyi Kısa Film ola- rak belırledı. 13-17 yaş grubu Bodnımlu genç- ler. Yaprak Gökçe, Serkan Me- mişoğlu, Alp Çınar. Halime Ten- giz ve Güzin Tayhan'dan oluşan Gençlik Jürisi. kurmaca filjnler dalındaki Gençlik Jürisi Ödü- lü'nü Nicholas Kendall'ın yönet- tiği "Kayla" adlı Kanada fılmine verirken. Irmak Gökçe, Gözde Karabağlı, Velican Kurutaş ve Ayşegül Durlu'dan oluşan belge- sel ve kısa film dalındaki Gençlik Jürisi. ödülünü Daniel Winizky'nin yönettiği 1998 yapımı isveç belge- seli "Candamo: Cehennemin Ötesine Yolculuk"a verdi. Izle- yjcinin oyları ile belirlenen Halk Ödülü'nün sahibi Fred Fouega'nın yönettiği Fransız - Hindıstan oftak yapımı "Hanuman" oldu. 'FP turiznti baltalıyor* Fazilet Partili tstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen günlerde tramvay raylannın yenilenmesiyle birlikte ortaya çıkan atıkların, kentin gözbebeği Sultanahmet'te kaldınmda bırakılması yurttaşlann tepkisine neden oluyor. Her gün binlerce yerii ve yabancı turistin gezdiği Ayasofya ile Yerebatan Sarnıcf nın ortasında bulunan alana bırakılan moloz ve mermerlerin günlerce belediye tarafından kaidırılmadığına tepki gösteren yurttaşlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin turizmi baltaladığını vurguluyorlar. Yurttaşlar, "İstanbul, yılın her mevsiminde turistin en çok olduğu bölge. Yetkililer ne yazık ki bu çirkin bir görüntüyü ya görmüyortar, ya habersizler ya da kente sahip değüler" dediler. (Fotoğraf: ÖZKANGÜVEN) HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakCo turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI BULUT BEBEK NVRAYÇIFTÇI y bizd-cn önce uyurlar-- TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 11 Haziran RfCV/IRP S77VWSS 1864'7e BU6ÜN, ÜAUJJ ACM4AI 8ESTBCİSİ RfCHAKD STKAUSS^KMAKD ŞTTeAUS), MUNIC/4'TB DOĞOU-• BABASININ KOKAIO ÇALAM 8/R MÜZfcÇİ OLM/&/ NEDSNİYLE ÇOK KÛÇÛK. K4ÇT* MÜZ/G£ BAŞUH4- CAK, 18'İNO£YKBAJ £>£ /UCS&NFONİS/Nİ YAZ/K/Ui- TIR. A VUSTueyALI VALS SESTECİLEfZJ S7&4USS' L/VZLA HİÇ SİK AKJSABALlgl OLMAYAM &CHAKD S7KAÜSS, KLASİK VE MOOSRN AAÜZJK ÇAĞIA- Rl AKASfAtM M&e ALAtJ, AMA DAHA ÇOK ALMAN MÜZJK MifMSIHA 8A6LI KALACAK S/g BESTSCJPİK.UEDLEfZ, SENFOUİK ÇiHtUER DE S£S- UYeCEK,AUCAK. £M ÇOK OP£BALA/eiYlA 7?W/A/fP GEVİLECEKTİie. "SALOME*Q9OS) , "El£k.TRA*fi9O3') , *£>€*. (f91i) *AieA8etMAm (f9T3) &4ŞLICALABICH* ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLÎT Unutulmayanlar... Cami avlulannda eski dostlarla sık sık buluşuyo- ruz artık. Kocatepe ya da Maltepe'de, kolumuz ka- nadımız kınlıyor, yalnızlığımız artıyor giderek. Kimi zaman düşünüyorum, ölenler daha çok yaşıyor ga- liba. Çünkü çok güzel anılanmız var, onlan kimse ala- maz bizden, diyor sevdiğim bir dost. Maltepe Ça- mii'nin avlusunda eski bir Cumhuriyet okuruyla kar- şılaştım geçen hafta. Kadirli'nin CHP'li Belediye Başkanı Osman Saygılı. llk kez karşılaşıyoruz, ama okur ve yazar olarak 40 yıldır tanıyoruz birbirimizi. Karatepe kraliçesi diye anılan, çok sevdiğim arke- olog Halet Çambel ile başlıyor ilişkimiz. Karşıma. di- kildi, "Beni milli birlikçilere götür" dedi bir gün. Ön- ce şaşırdım, üniversitede yaşanan 147'ler olayında Halet Çambel de var, ama o aldırmıyor, Ankara'ya gelip kaymakam Mehmet Can için destek istiyor 27 Mayısçılardan. Kaymakamı sevmiyor, degişme- sini istiyor çeltik ağalan. Her zaman vurgulanm o yıl- lann güzelliğini. Yazarlığın da başka mutluluğu var- dı. Yazılar belli adreslere ulaşır, etkisi oluşurdu, du- yarsız kalınmazdı. 27 Mayısçılann girişimiyle çeltik ağalan da geriledi, ama belli bir süre! Çoktan gor- müyorum Mehmet Can'ı. Çami avlusunda tazele- nen anılarda onu da anımsadık. ÇHP'de milletve- killiği, bakanlığı da var, amâ ben kaymakamlık dö- nemini hatırlıyorum. Adalet Partisi yönetimi Kadir- li'den Doğu sınınnda Tuzluca'ya atadı onu. Bir sü- re sonra Ankara'ya geldi, Sarni Küçük'ün evinde bu- luştuk bir akşam, Tuzluca masalı anlattı bize. Göre- ve başlayınca kollan sıvıyor, ilçeye elektrik götürü- yor. Sokak lambalan yanınca bir şenlik yaşanıyor ka- sabada. Tuzlucalılar el çırpıyor, gökten gelen bir ışık diye bakıyor lambalara, dans ediyor, şarkı söylüyor. Bir ışık bayramı kutlanıyor nerdeyse. Kimi anılan zaman da solduramaz değil mi? Da- hası gelişen olaylar da! Sayın Ecevit'in ilk başba- kanlığı döneminde yaşadıklarımız da böyle bence. örneğin bir temmuz gecesini unutabilir miyiz? Kıb- rıs olayları nedeniyle gerilim tırmanıyor, en uzun ge- celerden biri yaşanıyor başkentte. Ecevit VVashing- ton'dan gelen Sisco ile konuşuyor Başbakanlık'ta. On yıl önce uygulanan ABD politikasının yanlışlığı- nı anlatıyor. Bu yanlışlık nedeniyle NATO'nun çökün- tüsünü, banşın tehlikeye girdiğini söylüyor. O saatlerde donanmamız Kıbrıs yolunda, ama VVashington yönetimi, blöften öteye gidilemez, bü- yük dostun uyanlan dinlenir havasında! Türkiye'nin çıkarma yapamayacağını düşünüyor. Oysa Sisco Başbakanlık'tan ayrılırken çıkarma başlıyor adaya. Yeni bir gün doğuyor, kesin karaıiı bir politikanın sevincini kutluyor ülkemiz. Sonra çok ters, çelişik olaylar yaşandı, ama o sabah da belleğimizden si- linemez bence. Kesin kararlı politikalara bugün daha çok gerek- sinim var, ama gelişen koşullarda oluşamıyor ya da belli doğrultuiarda oluşabiliyor. Kosova bir örnek buna. AB de başka bir örnek! ••• Yazımı Devlet Tiyatrolan'nın 50. yılını kutlayarak sona erdiriyorum. Konservatuvann uygulama sah- nesinde tanıdım çekirdeğini, çekirdek yeşerdi, dal- landı, boyutlandı, kuşaktan kuşağa uzanarak dev bir kuruluş oldu, 50 yıla ulaştı. En güzel yapıtlar oynan- dı sahnelerinde. Klasikler, çağdaşlar. Başkentyaşa- mında vazgeçilmez bir olay oldu, nerdeyse bir okul niteliğinde. Oyunculan da çağdaş düzeyde. İyi us- talan var, yabancılar ve Türkler, en iyi biçimde eğı- tim görüyor, iyi gelişiyor yetenekler. Sevgiyle, coş- kuyla çıkıyor sahneye, alkışlanıyor, onurlanıyor. Ben de onlar için çok güzel yazılar yazdım yıllar- ca. Yabancı ülkelere gittiler, dönüşlerini bekledim umutla. Tereciye tere satılır mı, diye soranlara gü- zel eleştiriler, alkışlarlayanıt verdiler. Şu günlerde de Brecht'in Mutlu Son oyununu sergiliyoriar Bulga- ristan'da. Yücei Erten'in yönettiği güzel bir oyun. Devlet Tiyatrosu'ndan da güzel bir selam, ama gü- zel oyunlara, oyunculara karşın belli değişim ve dö- nüşümler kaçınılmaz görünüyor bu kuruluşta. Yapı- sal bir onarım, dahası devrim gerekiyor bence. Eleş- tirim sevgiden kaynaklanıyor hiç kuşkusuz, kimi oyunlardadoyuma varamıyor, dahası düş kınklığı ya- şıyor izleyenler. Kimi oyuncular sevgisini yitirmiş gö- rünüyor sahnede, parlamıyor, sönüyor giderek. Da- hası sahneyi de gölgeliyor. Koca dev kan yitiriyor, sağlıksız düşüyor giderek. Kuyrukluyıldızlara karşın aydınlığı yaşanamıyor. Çok sevdiğim Lemi Bilgin 'Memur Oyuncu' de- yimini kullanıyor. Belki de memur deyiminin yozlaş- ması nedeniyle. Memur sözcüğü, görevini, uğraşı- nı sevgisiz yapan kişiler için kullanılıyor ülkemizde. Oyuncu da olur, öğretmen de, gazeteci de... Sevgi ve saygı çok önemli tüm dallarda. Ancak özüne, uğ- raşına, halkına sevgiyle çalışanlar güzel tırmanıyor dallannda, soldurmuyor, yeşertiyorlar. 50 yıl bir sanat kuruluşu için çok önemli bir za- man dilimi, yeni bir yüzyılın başında yeni bir yapıya yönelmek istemesi, özeleştiriye öncelik vermesi de umutlu bir olay. Kutluyor, başarılar diliyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Yan yana kon- muş iİcı küçük davuldan oluşan bir ritım çalgı- sı... Meyve ku- 3 rusu. II Müba- lağa... Tavlada iki sayısı. 3/ Emile Zola'nın tanınmış bir ro- manı... Büyük ün kazanmış si- nema ya da mü- zik sanatçısı. 4/ Yaprakları seb- ze olarak kullanılan bir bitki. 5/ Aşkateşi... Gö- •) zebatan.dfldcatçeken.6/ _ Isviçre'de bir kanton... lcar. II Akdeniz Bölge- 3 si'nde bir akarsu... Nâ- 4 zım Hikmet'in soyadı. 8/ Hem ısıtmaya hem de üzerinde yemek pişirme- ye yarayan büyük mut- 7 fak sobası...Birnota.9/ 8 Bir düzlemin belli bir g bölümünden geçtiği var- sayılan güç çizgıleri... Sırtlan. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ ABD zencilerinin kullandığı, yuvarlak tekneli ve ses tablası denden yapılmış lavta... Büyük kardeş, ağabey. II En küçük ızci kuruluşu... Yüzün şakakla çene arasın- daki yanı. 3/ Itırlı bir bitki... Rıza gösteren, kabul eden. 4/ Duvarlara çiziktirilen ve genellikle hiciv ya da kari- katür niteliği taşıyan yazı ya da desen. 5/ Küçük bitkile- re verilen ortak ad... Rütbesiz asker... Temel, esas. 6/ "Bir yandan yağmur yağar —/Bir yandan hamutlar şak şak eder" (Cahıt Külebi).... Hayvanlara vurulan damga. 7/ Tahılın taşını ayıklamaya yarayan elek. 8/ Avşa Ada- sı'nda yetiştirilen ve iyi bir sofra şarabı elde edilen kır- mızı üzüm. 9/ •'Pınar—": Yazarımız... Bir alay işareti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle