Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1999 CUMA
10 DIŞ HABERLER dishab a cumhuriyet.com.tr
Tüm dünyanın gözü Kosova'daykenyıllardır Kafkaslar'dasürmekte olan benzer bir dram gözlerden kaçıyor
Kafkasya
y
da Balkanlar hn gölgesi• Bugün Balkanlar'da olduğu gibi Kafkaslar'da da
'savaşı bir anda yaşamlannın içinde bulmuş
insanlar' var. Artık bitip geçmişte kaldığını
sandıklan bir kan ve ateş çağı, hiç beklemedikleri bir
anda yakalayıvermiş onlan. Iradelerinin dışında
gelişen, yakîaştığını bile fark edemedikleri bir
savaşın içinde bulmuşlar birden kendilerini.
Y a l n ı z 5 0 b i n k i ş i l i k n ü f u s l a r ı k a l m ı ş o l a n A b h a z l a r , h a y a t t a k a l m a y a ç a l ı ş ı y o r l a r
Sönmemiş savaşlar yeniden başlayabilir
RUSYA
Karadenız
ACARİSTAN
TÜRKİYE Ermenistan / Azerbay.
Tam sönmemiş savaşlar. görünüşte yıllarca
sürebilecek olan bir dınginlikten sonra bile,
yeri geldığınde yeniden patlayabihrler.
Rakamlarla istendiğı gibi oynanabihrve Ab-
hazlar nüfusun sadece yüzdel8'ını, Gürcüler
ise yüzde 5O'sini oluşturuyordu denebilir. Kıb-
ns'ta nüfusun sadece yüzde 28'ini oluşturan
Türklerin nasıl olup da adanın yüzde 36'sına
sahip çıktıklan sorgulanabilir. Ama bu nûfus-
lar bu oranlara nasıl getiriidi, düşünülmez.
Kıbnslı Türklerin ekonomik ve politik yaşam-
dan uzaklaştınldıklan, giderek şiddetlenen bir
güvensızlik ortamında (ngiltere'ye, Kanada'ya
göçe zorlandıklan ve yerlerine Yunanistan'dan
insan getırildiği söylenmez hiç. Bu uzun 'et-
nikdeğtşikJik' sürecınde Kıbnslı Türklerin se-
sıne kulak verdi mi dünya bir kez? Abhazlar
ise, yûz yıl boyunca ülkelerine doğru süren
Gürcü göçü ve yerleşimınden önce kendi top-
raklanndabirazınlık değildiler. Sovyet rejimi-
nin son yıllannda bile Abhaz nüfusun azalma-
sı süregeldi. Kendilerine bilgi ve becerilerini
kullanma olanagı verihneyen pekçokaydın Rus-
ya'ya gitmek zorunda kaldı ve böylece ülke en
değerh unsurlannı yitirdi. Y'ugoslavya'da ise *et-
nik tetnizüğin' tohuraları daha Tîto zamanın-
daatılmıştı. Hırvat, Sırp, Makedon rrülliyetle-
rinin yanı sıra Tito 'Müslümah milleti' kavra-
mını icat edip nütusun bir bölümünü ya bu
kimlik altmda toplanmaya ya da Türk kımli-
ğini seçerek Tûrkıye'ye göç etmeye zorladığı
zaman atılmıştı felaketin ilk adımlan. Kosova
bugünkü çılgın av sahası görûnümüne ne za-
man büründü? Olaylar yeni mi başladı? Mio-
şeviç adlı psikopatın kışkırtmalanyla mı Sırp
halkı toplu bir cinnehn pençesine düşerek Ko-
sova'yı kana buladı? Artık hiç olmazsa bugün
Kosova'nınneredeoldugunubüıyor Baü.ama
bu ülkenin neredeyse 20 yıla yakın bir.süredir
kuşatmaaltında yaşadığı. yabancılann 'güveo-
Bk ve terör otayian' gerekçesiyle kolay kolay
buraya giremedikleri hâlâ btlinmıyor.
Ve Rııgoıaadlı. kımsenınpek tanirnadığı ufak
teîek bir profesör. yıllardan beri Kosova da
sürdürdükkri banşçı diremşi anlatmak, destek
aramak için Paris'e geldığınde kim kulak ve-
riyordusözlerine?.. Bugün Kosova artık niha-
yet moda. Hem de öylesine moda ki Cannes
Film Festivali'ne katılan bütün ünlüler, Koso-
va'yagiremeselerbile yanıbaşındaki Makedon-
ya'dabir gövde gösterisi yapma geregini duy-
dular fesüvale gkmeden önce. Yann öbür gün
politika, medya ve şov dünyasırun bütün ön-
de gelen isimleri, geçen yıllarda Saraybos-
na'ya taşmdıklan gibi bu kez de Makedonya
veya Kosova'ya abn edecekler. Hiç beklen-
medik bir anda ortaya çıkan bu sığınmacı or-
dusunun acıklı görünümlerinrn verdiği duygu-
luluğu yaşayacaklar birkaç saat veya bir hafta
sonu boyunca. Artık Avrupa'da kalmamışolan
birduygululuğu arayacaklar. Ama biraz geç ka-
lınmış olarak!.. Yalnız 50 bin kişilik bir nü-
fuslan kalmış olan Abhazlar. Kosova gibi 'keş-
fedümeşanstnı'bile beklemiyorlar. Varlıklann-
dan dünyanın haben ister ofsun ister olmasın,
hayatta kalmaya çalışıyorlar sadece. Ve Otar
sırurda nöbet tutmaya devam ediyor. Diğer
Gürcülerle biıiikte Abhazya'dan kaçmış olan
Gürcü babaannesini de Gali'ye geri getirmiş
son zamanlarda. Birlesmiş MületierBanşGü-
cü'nün subaylan da Suhumi'deki tatil köy-
lennde rahatça uyumaya devam ediyorlar.
NLR DOLAY
"Savaşı sadece televizyon
ekranlannda görülen bir şey olarak
düşünmüştüm hep. Sadece
başkalannın başına gekn bir şey.
Ama bir sabah benim de başıma
geiherdi işte. Her zamanld gibi
çahşmak icin isverine gekliğimde.
arkadaşım 0dip bir
silah bulmamı ve digerlerine
kablmamı sövledi. Gülüp geçtim
ilkin. Akşam içkiyi fazia kaçınp
sartıoş olduğunu ve hâlâ
ayılamadığını düşündüm."
47 yaşındakı bu adamın anlattıkları
sıradışı görünse de bugün gerek
Balkanlar"da gerekse Kafkasya'da
onun gıbı pek çok ınsan var. Amk
bitip geçmişte kaldığını sandıklan
bir kan ve ateş çağı, hiç
beklemedikleri bir anda
yakalayıvermiş onlan. Iradelerinin
dışvnda gelişen. yakîaştığını bvle
fark edemedikleri bir savaşın içinde
bulmuşlar birden kendilerini. Hem
de ön plandaki oyuncular olarak. Ve
yavaş ya\aş yaşamlan artık sonsuz
bir askerlığe dönüşmüş. Bundan
bövle sadece "vuruşurkenölmek
için yaşamak" olmuş amaçlan.
Eskı Sovyet Rivyerasrnın o güzelım
plajlannı kana bulayan Gürcü -
Abhaz savaşından bu yana Otar'ın
elinden silah bir daha düşmemiş.
Bugün hâlâ sık sık Abhazya'nm
güney sınınnda nöbet tutmaya ve
ülkeye sızmaya çalışan silahlı
Gürcülere karşı 'gerekirse'
savaşmaya gidiyor. Başkent
Suhumi'dekilenn rahat
uyuyabılmesi için. Rahat uyuyanlar
sadece Otar'ın kendi insanlan değil.
aynı zamanda kent yakınlannda
girilmez bir kaleye dönüştürülmüş
bır tatil köyünde kendilennı
korumaya almış olan BM güçleri.
Ülkedekı görevlen 'banşın
sürdürülmesi." Aslında Otar'ın
yaşamındakı hiçbir şey. onu bir gün
bir 'savaş makiıiesine' dönüştürecek
özellikte değilmiş. Ama artık pek
çok yurttaşı gibi onun da 'normal'
vaşama dönmesi olanaksız. Çünkü
Abhaz halkının tümüyle yok olması
anlamına gelecek bir savaşın her an
yeniden başlaması olasılığı hâlâ var.
Ve tehlıkenın bu kadar vakın olması
insanlardaki yaşama ıçgüdüsünü
süreklı tetıkte tutuyor.
"Elbette bütün halkımıan
mevcudiyeti tehdit alünda" divor.
Cumhurbaşkanı Vladimir Ardzınba.
Oysakı fanatik bir milliyetçilikten
çok uzak bu Hitit tarihi uzmanı.
Sadece. geçen yüzyılda yaşanan
toplu göçün Abhaz halkı üzerinde
bıraktığı onulmaz izlere teTcüman
oluyor. O tarihi sarsıntının izlen
hâlâ toplumun belleğine kazılmış bır
yara çünkü. bilinçaltına yerleşmiş
bir korku.
Büyük göç
Geçen yüzyvl ortalannda
Kafkasyalılar Rus ordulannm
bölgeye yayılmasını önlemeye
çalışırlarken. Abhazlara çok yakın
bir halk olan Ubıhlar bu umutsuz
mücadelede hemen hemen tümüyle
yok olmuşlar. Kalan Kafkasyalılara
ise tek bir seçenek venlmiş:
Topraklannı bırakıp gitmek. Ve
1864 ten itibaren Osmanlı
topraklanna büyük bır göç başlamış.
Bugün genel bir Çerkez tanımlaması
altında topladığımız, Adige, Şapsuğ,
Abhaz gibi halklardan 1 milyona
yakm insan Karadeniz'in kuzey
sahillerinden bu tarafa doğru yola
çıkmışlar. Ama hepsi ulaşamamış
Türkiye'ye. Bir bölümü, o zamanlar
bataklik olan sahillerde Türk
gemilerinin gelişini beklerken sıtma
gibi hastahklardan, hatta açlıktan
ölmüşler. Bir bölümü ise yolculuk
sırasında. tıka basa doluşmak
zorunda kaldıklan gemilerde...
Doruklan karla kaplı Kafkas
dağlannın eteklerinde subtropikal
bir cennet Abhazya ve artık özgür.
Ama aynı zamanda, oldukça
pahalıya kazanılmış bu özgürlüğün
de tutsağı. 1993 Ağustosu'nda
başlayan. başkent sokaklannda,
plajlarda ve köylerde boğaz boğaza
çarpışmalarla 14 ay süren kanlı
savaş Abhazyalılann beklediği
gerçek özgürlüğü getirememiş.
Çünkü kazanıldığı sanılan özgüriük
kısa süre sonra bır hayale dönüşmüş.
Çeçenıstan savaşının başlamasıyla.
actmasız bır Rus ambargosu
Abhazya'yı dünyadan koparûnış.
Bugün bu ambargo hâlâ sürüyor ve
yalnız ticari ılışkilen değil,
insanlann da ginş çıkışmı
engellivor. ister dışandan ülkeye
girmek isteyen yabancılar olsun,
ister ülkeden dışan çıkmak isteyen
Abhazlar olsun. ambargoyu delmek
çok güç. "Bu kapalılık v« dünyadan
kopukhık bizi çok garip bir
psikolojik duruma itiyor" dıye
anlatı>or Lyudmüia. Suhumili bu
genç kadın ülkesindeki diğer
insanlar gibi bunalım içinde. "Tecrit
edilmiş olmak herkes üzerinde
değişik şeldlde gösteriyor etkisini.
Köylüler bile etkileniyorlar. Oysa ki
onlann daha içine dönük, daha
kapah bir vaşama alışkın olmalan
keskinleşeıı bir miOiyetciliğiıı
doğrudan sonucu olarak ortaya
çıkar" diyor Cumhurbaşkanı
Ardzınba Ve hemen eklıyor: "Ama
bizim dunımumuz bir a>nhkcüık
hareketine benzetilemez. Ancak
bugün Endone/>a \e Doğu Tîmor
arasındaki durumla
karşılaştınlabilir. Vani bir ülkenin
diğer ülke topraklan üzerinde
somürgeci emeUeridir söz konusu
olan. l luslararası hukuk acısından
kendi kaderimizi belirleme hakkına
sahibiz. Ama bugün dünyada
egemen olan politik goriiş, tarihi
gerçekleri hiç bir zaman göz önünde
bulundurmuyor. Herkes kendi
çıkarlanna şore karar veriyor.
Uluslararası topluluk Gürcistan'ın
bağımsızlığını tanırken Abhazya'nın
da onun parçası olup olmadığı
sorusunu sormadı hiç. Sorunu
anlatmak istediğimizde herkes
kulağuıa pamuk nkanıış sanki.
Istanbul'daki karşılaşması aslında
yenı bır şey değil. Ama birkaç yıldır
süren bu buluşmalarda taraflar
gittikçe ortak anlaşma noktalanndan
uzaklaşmış görünüyorlar.
Gürcistan'ın ödün vermez tavn
Abhazya'nın da pozisyonunu
gıtgıde sertleştıımesıne neden
oluyor. "Gürcistan her zaman geç
kabyor" diye yakınıyor Başbakan
Serge> Bagapş. ~Bizim
parlamentomuz konfederasyondan
soz ederken onlar üzerimize
tanklannj ve savaş ucaklannı
yolladılar. Sa>aştan sonra bir birük
anlaşması önerdik, reddettilcr.
Artık Abhazva da başlangıç
noktasında kalamaz. Biz de şimdi
bağımsızuk divoruz."
Dışışleri Bakanı Sergey Şamba da
aynı noktanın altını çızıyor:
"Askeri alanda kazanmak zorunda
kaMığımız şe> leri politik masada
vitirmek istemi>oruz. Savaştan alö
çıkmasını sağlamak ve bu çatışmayı
Abhazya'nın içinde bir etnik
çatışma gibi göstermek. Ondan
sonra da buna 'temizlik' damgasını
yapıştırmak pek güç olmayacak.
^Ch saki rıflis ile imzaladığımız ilk
belgeler Abhazya ve Gürcistan
arasında bir anlaşmazhktan söz
ediyordu" dıyorbakan. Ki haber
alan diğer kaynaklara göre de,
Abhazya'da yaşayan başka
mılliyetler arasında smsı bır
kışkırtıcılık faaliyetı söz konusu.
Savaştan sonra ülkede kalan 100 bin
kişilik nüfusun sadece yansı Abhaz
Dığerlen ise Ermenı, Rum, Türk,
Rus ve hatta kaçmayan Gürcü
unsurlardan oluşuyor. Söz konusu
kışkırtıcılık calışması. şimdiye
kadar banş içinde yaşamış bu
ınsanlar arasında düşmanlık
tohumlan ekerek yenı bir kanşıklık
yaratmava yönelık. En ufak bir etnik
çatışmanın doğuracağı riskleri çok
Balkanlar"dakı kanşık manzarada ve
Batıhlann devamlı değışen değer
yargılan arasında kimlerin 'kötü'.
kımlerin 'iyi' sayılması gerektiğıni
anlayamamış gibi görünüyor. Bu
aynmı yaptıktan sonra kendi
sorununa da gereken etiketi
yapıştıracaktır muhakkak.
Çok zor Koşullar
Tiflıs. ablukanin kaldınlmasını.
sığınmacılann hiç bir önkoşul
aranmadan Abhazya'ya
dönebilmelenni sağlamak ıstiyor.
Gürcü güçlennin dağılarak
kaçmalanyla bırlikte panik içinde
ülkeyi terk eden Abhazya Gürcülen
gerçekten de 5 yıldan beri çok güç
koşullarda yaşamlarını sürdürmeye
çalışıyorlar. Bugün Türkiye'de 300
bin kadar Abhaz bulunduğu
söylenıyor ve bunlann büyük bir
bölümü hâlâ kendi dıllerini
konuşuyorlar.
} i
Gürcü-Abhaz savaşından bu yana birçok Abhaz'ın elinden silah düşmemiş. Herkes gibi işlerine güçleri-
ne giderken silah vazgeçilmez bir parçası olmuş yaşamlaruun. Savaştan sonra ülkeyi terk etmek zorun-
da kalan Abhazya Gûrcökri ise 5 yıldan beri çok güç koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çahşıyoriar.
gerekir, değfl mi? Çoğu kez
sikintılannı okumuş >uzmtşlar gibi
ifade etmeyi de bilemiyioriar. O
nedenle en ufak bir sorunun
cözümünde şiddete >öneli)t>rlar,
sokakta en ufak bir tamşma kavgava
dönuşüyor" diyor.
Aslında şiddete kaçmak bile belki
bir yerde daha sağlıklı. daha
kurtancı bır tepkı olabılirdi. ,\ma
Otar gibi düzenli bir şekilde sınırda
çarpışma görevine gıden ebedi
askerlerin dışında, herkes büyük bir
ılgısizliğe gömülmüş gibi. Artık
hayatta hıçbır şey, hatta kendi
kaderleri bile onlan ilgilendirmiyor
sanki. Smırlan kapah, posta ve
ıletişim olanaklan kilitli, insanlan
yeryüzünde yokmuş sayılan bir ülke.
Peki ne yapolar Abhazlar?.. Böylesi
bir cezaya çarptınlmak için hangi
korkunç suçu ışlediler? Kendilerini
kim yargıladı? Süresiz hapis
cezasını kim kesti? Hangi
gerekçelerle0
"Avnhkçıhk, aşın
Kimse sesimizi duymak istemiyor."
Oysaki. aynlıkçılık suçlamalanna
karşın Abhaz liderler savaştan sonra
bile Gürcistan ile köprülen tümüyle
atmamaya özen göstermiştir. Bir
konfederasyon düşüncesinin hâlâ
geçerli olabileceğine ınanmak
istemışler. Ve Abhaz güçlerinin
etkili komutanlanndan biri
Şevarnadze'yi ele geçirmişken.
ılerde bır uzlaşma olanağına darbe
VTiımamak ıçin Ardzınba'nın da
özel ricasıyla serbest bırakmayı
kabul etmış. Ama Tiflis için belli ki
bu tür cömert da\Tanışlann pek
önemi yok. Gürcü lider,
Abhazya'nın soluk borulannı
ablukayla keserek bu küçük ülkeyi
dize gerireceğini sanmış. Daha önce
Soçi'de YeMsin'le birkaç şişe
votkadan sonra, Rusya'nın da örtülü
onayını alarak, Abhazya'nın işini 3
saatlik bir savaşla bitireceğini
sandığı gibi. tki taraf liderlerinin
yıl sonra bOe Gürcüler hâlâ bize
doğru somut bir adım atmış değiller.
Tersine. Ruslardan abtukaşı daha da
ağuiaştırmalannı istivorlar ve
sınırda terörist evlemlerie
istikrarsızlık yaratmava çahşıyoriar."
Gerçekten de ülkenin Günev
sınınnda bulunan Gali bölgesindeki
durum Abhaz liderleri oldukça
kaygılandınyor. Savaştan sonra
Abhazya'dan kaçarak Gürcıstan'a
geçmiş olan 250 bin sığmmacıdan
35 bin kadan şu anda buraya geri
dönmüş durumda. Ama Şamba'ya
göre. Tiflis, Gali'de bir özerk
yönetim yaratmaya çalışıyor.
Ve bu yönetim yasal bir oluşum gibi
hareket ederek Suhumi'nin o
bölgedeki yetkisine karşı çıkacak.
Şimdiye kadar birbiri ardına patlak
veren tatsız olaylar böylesi bir
gelişimi hazırlamaya yönelik.
Amaç. bu yönetimle Suhumi
arasında silahlı bir çatışmanın ortaya
iyi bilen Abhaz yönetimı bu konuda
fazla gürültü koparmaktan
kaçınıyor. Şımdiden kafalan
kanştınp insanlar arasında hâlâ
kalabilmiş olan güveni de
sarsmamak için olsa gerek.
Ama görüldüğü gibi, Bosnalılann ve
Kosovalılann dramı kimilerine
şe>iani fikirler aşılayabiliyor. Sovyet
okulunun eskı kurtlan. kuzu postuna
bürünerek döndükleri Kafkasya'dakı
ev lerinde Balkanvâri senaryolar
hazırlayabıliyorlar.
Batıhlann beğenisini kazanmayı iyi
bilen bir Şevardnadze, 'etnik
temizlik' di>e bağırmaya başlayınca,
bütün kulaklan tıkayan pamuklar
kendisini dinlemek için
çıkanlıverecek kuşkusuz.
Uluslararası çatışmalarda hakem
rolü oynayan NATO. BM gibi
örgütler şimdıden Tıflis'ın
şikâyetlerini kaydetmeye hazırdır
herhalde. Ama henüz Tiflis,
"Onlann kendi anayurtianna
dönebilmeleri bir öncetik
savilmalıdır. Kendilerine büyük bir
haksı/lık yapddL Geri dönüşlerini
daha önceden Sovyet rejimi
engellemişti. şimdi de Gürcistan
engel olmak istiyor."
"Gürcü hükümeti sığınmacılann
dönmesi isteğuıde gerçekten
samimh se. Gali'deki güvenük
sorunlanna da Ugi ^«termetklir"
diyor Başbakan Bagapş. "Orada
terörist eylemleri destekleyeceğine,
güvenük v« düzenin sağlanmasından
kendini en az Abhaz tarafi kadar
sorumhı tutmaLdır." Genel olarak
Abhazlar 'suç işlememiş' Gürcü
sığınmacılann dönüşüne karşı
değıller. Diğerleri için ise. "dönmek
istiyoriarsa ilkin yargdanmayi kabul
etmelilcr' görüşundeler. Ama kâğıt
üzennde en mükemmel anlaşma
sağlansa bile, eskiye dönmek kolay
mı? Yerli Gürcülerden önemli
Yaşayan ölüler kenti 6. asırdan beri bağmısız
Gündüzleri, yanmış yıkılmış binalann
arasında uzayan anacaddelerde yaşam
bir parça solugunu duyursa bile,
akşamüstüne doğru her şey bir çöl
sessizliğine bürünüyor Suhumı'de.
Cumartesi-pazarlan daha da ölümcül
bir mutlaklığa dönüşüyor bu sessizlik.
Bomboş caddeler boyu palmiyeler
yapayalruz ve çaresizce gökyüzünün
maviliğine uzanıp gidiyorlar.
Gölgelerine sığınmış tek bir canlıya
rastlanmıyor. Ne bir çocuk sesi var
ortada. ne bir insan adımının gürültüsü.
Hatta agaç yapraklannın hışırtısını bile
duymak olanaksız. Sanki onlan
kımıldatacak rüzgâr bile bu yaşayan
ölüler kentini terk etmiş. Nükleer bir
savaştan sonra içinin havası boşaltılmış
bir fanusta gezdigi izlenimine kapıhyor
insan. Dünyanın sonunu anımsatan bu
trajik yalnızlık, yıkılmışlık ve terk
edihnişlik tablosu kent dışmda da aynen
de\ am ediyor. Orada burada çökmüş bir
köprü. içi oyulmuş bir bina, raylarda
paslanmaya terk edilmiş hareketsiz bir
tren, yanmış, bir tank, ıssız yollann
ortasında yönünü yitirmiş ınekler,
viraneye dönmüş köylerde yıkmtılann
arasında dolaşan birkaç domuz...
Sadece meyve ağaçlan yaşamm hâlâ
sürdüğünü anımsatıyor biraz. Hiçbir
şeyden haberleri yoionuşçasına hâlâ
çiçek açmaya devam eden meyve
ağaçlan...
Sovyetler Birliği'nin parçalanması ve her
yerden bağimsızlıklaruı fışkırdığı sırada
Abhazya Parlamentosu da 1992
Temmuzu'nda ulusal egemenlik karan alrr.
Zaten Gürcü hükümeti de dört ay öncesinden,
1921 Anayasası'na döndüğünü açıklamıştır ki
bu bir yerde Abhazya'nın yasal özerklik
statüsünün rafa kaldınlması anlamına
gelmektedir. Bütün bunlar, üstelik de aşın
Gürcü milliyetçiliğinin yükseldiği ve ülkedeki
özerk curnhuriyetlerin varhğını tehdit ettiği
bir sırada olmaktadır. SSCB'de bağunsızlığuu
ilan eden ilk cumhuriyetçilenien biri olan
Gürcistan (hemen Baltık ülkelerinden sonra,
1991 Nisanı'nda) daha 1989'dakendisine
SSCB'den aynlma hakkı tanıyan bir metin
kabul etmiştir. Ama kendi halkı için kutsal bir
hak saydığı şeyi Abhazlar veya Osetler talep
etüklerinde, bunu bağışlanamaz bir "ayrdikçı
hareket* olarak değerlendirmektedir. Oysaki
Abhazlar için herhangi bir şekilde şiddet
kullanarak aynlıkçılık söz konusu değildir.
Abhazya da aşağı yukan Gürcistan'ın
yapnğrnı yapmış, İcendı parlamentosunda
1925 Anayasası'na döndüğünü ilan etmiştir
ve bu anayasaya göre de Abhazya, Gürcistan
ile bir federe devlet statflsündedir. Zaten
yüzyıun başmda Abhazya da Sovyetler
BirlığTne Tiflis ile eşit düzeyde egemen bir
sosyalist cumhuriyet statüsüyle kaülmış,
ancak Stalin tarafuıdan 1930'da Gürcıstan'a
ilhak edilmiştir. VT. yy"dan beri beiirli bir
coğrafyası olan ve bağımsız, güçlü bir kraliık
kurmuş olan Abhazlar kendilerini
Gürcistan'ın bir vilayeti gibi
görmemektedirler.
bölümünün Abhazya'ya saldıran
yan askeri çetelere katıldığı
biliniyor. Bosna'da nasıl yerii Sırplar
Karaitziç'in milislerine ve Arkan'ın
cinayet mangalanna katılarak, o
güne kadar birlikte yiyip içtikleri
komşulanna saldırdıysa, kadınlanna
tecavüz edip evlerini yakıp yıkraysa,
bu savaşta da yerli Gürcülerden
önemlice bir bölümü Gürcistan'dan
gelen çetelere katılmakta tereddüt
etmemiş. Ulusal Muhafızlar ve
Mhedrioni (athlar) admı taşıyan bu
ıki paramiliter Gürcü örgütü
Abhazya'daki savaşta
Şevarnadze'nin gayn resmi askeri
gücünü oluşturmuş. Her tür şiddet
uygulaması için örtülü onay almış
bu iki örgütün nasıl fanatik
milliyetçilik duygulanyla
yoğrulmuş olduğu bilinecek olursa,
trajik sonuçlan tahmin etmek güç
değil. Saldınya uğrayanlann da aynı
şiddetle buna karşıhİc vermiş olacağı
bellı. Hele hele bu karşılık verme,
haklı savunma duygusuyla da
birleşmişse... Saldınya uğrayan taraf
canından olmamak için öldürmek
zorunda kalsa bile. hayatta kalma
içgüdüsüyle hareket etse bile, şiddet
ve gaddarhğın böylesine doludizgin
boşandığı bir ortamda haklı olanm
da taşkınlığa kapılmaması mümkün
mü? Karşısındalci masomlan da
hemen suçlularla eş tutarak ya da
potansıyel bir tehlike gibi
algılayarak hareket etmemesi ve
bütün bu olup bitenlerden sonra
sakin bir ortam geri geldığinde,
yeniden birlikte yaşayabilmek İcolay
mı?.. Pişmanltk ya da nefret
duygulanna kapılmadan komşuluk
yapılabilir mi yeniden? Size acı
çektiren ya da sizin kendisine acı
çektirdiğıniz ınsanla yan yana
gehnebilir mi? "Kimin sıiçu? Bütün
bu olup bitenlerden kim suçhı?"
diye soruyor Zahur. Suhumili şoför
terk edilmiş Gürcü köyündeki
harabelerin arasında dolaşırken
ikide bir başını sallıyor şaşkınlıkla.
Yeşil bir sırtm üzerinde kurulmuş
Koçera köyü, arkasını Kafkaslar' ın
karlı doruklanna dayamış. Akıl
almaz güzellikte bir köy. Ve akıl
almaz acılıkta bir hüzün veriyor
insana. Duvarlan yıkılmış, damlan
içe göçmüş evlerde geriye sadece
merdivenler kalmış. "Kiminsuçu
bütün bunlar?" diye sormaya
devam ediyor Zahur. Evet, kimin
suçu? Uluslararası merciler kâğıt
üzerinde yargılayıp karar alıyorlar.
Sanki kalemlerinin altındaki isimler,
rakamlar insan değilmiş. bir
bulmacanın parçalanymış gibi.
Saygınlığı olan, ama konuya
tümüyle yabancı birkaç arabulucu,
son derece pahalı ücretler ödenen
birkaç gözlemci, iki-üç güne
sığdınlacak ziyaretler için bölgeye
yollanıyor alelacele. Ve daha sonra
bu kunımlann içindeki güç
dengeleri ve stratejik çıkar hesaplan
ya da taraflann diplomatik ustalığı
sorunun kalan tarafını hallediyor. En
fazla göze carpan sonuçlara göre
karar veriliyor. Bu köydeki görünüm
gibi. Oysaki Koçera'nın sakinleri
daha Gürcistan"dan milisler
gelmeden önce silahlanmışlar ve
komşulanna saldırmak için
kendilerine söylenen günü
beklemeye başlamışlar. Bir savaşın
yaklaştığından habersız Abhazlar ise
tamamen hazırlıksız yakalanmışlar
olaylara... Bu şema pek çok köyde
gerçekleştirilen saldınnın ana
çizgisini oluşturuyor. tnsan Haklan
Gözlemcileri örgütünün raporlan da
aynntılı olarak açıklıyorlar olaylann
gelişme biçimini. Uluslararası
organlann kararlan, büyük bir
ınsani sarsıntıdan çıkmış
toplumlann yeniden başlangıç
noktasına geri dönmelerini
isteyebilir, bireylerin aradaki maddi
ve duygusal köprüleri yeniden
kurmalan şartını koşabilır, ıki
toplum arasında güvenin egemen
olmasının ve bulmacanın ortaya
saçılan parçalannın yeniden
yerlerine yerleştirilmesinin geregini
vurgulayabilir. Ama acılar henüz
şiddetli bir patlamaya
dönüşmemişken, daha derin ve
sessizken onlara ilgi
gösterilmediyse, kumaş her
tarafindan yırüldıktan sonra onu
yeniden dikmeye çahşmak boş bir
hayalden öteye gidemez.