25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1999 CUMA 10 DIŞ HABERLER dishab a cumhuriyet.com.tr Tüm dünyanın gözü Kosova'daykenyıllardır Kafkaslar'dasürmekte olan benzer bir dram gözlerden kaçıyor Kafkasya y da Balkanlar hn gölgesi• Bugün Balkanlar'da olduğu gibi Kafkaslar'da da 'savaşı bir anda yaşamlannın içinde bulmuş insanlar' var. Artık bitip geçmişte kaldığını sandıklan bir kan ve ateş çağı, hiç beklemedikleri bir anda yakalayıvermiş onlan. Iradelerinin dışında gelişen, yakîaştığını bile fark edemedikleri bir savaşın içinde bulmuşlar birden kendilerini. Y a l n ı z 5 0 b i n k i ş i l i k n ü f u s l a r ı k a l m ı ş o l a n A b h a z l a r , h a y a t t a k a l m a y a ç a l ı ş ı y o r l a r Sönmemiş savaşlar yeniden başlayabilir RUSYA Karadenız ACARİSTAN TÜRKİYE Ermenistan / Azerbay. Tam sönmemiş savaşlar. görünüşte yıllarca sürebilecek olan bir dınginlikten sonra bile, yeri geldığınde yeniden patlayabihrler. Rakamlarla istendiğı gibi oynanabihrve Ab- hazlar nüfusun sadece yüzdel8'ını, Gürcüler ise yüzde 5O'sini oluşturuyordu denebilir. Kıb- ns'ta nüfusun sadece yüzde 28'ini oluşturan Türklerin nasıl olup da adanın yüzde 36'sına sahip çıktıklan sorgulanabilir. Ama bu nûfus- lar bu oranlara nasıl getiriidi, düşünülmez. Kıbnslı Türklerin ekonomik ve politik yaşam- dan uzaklaştınldıklan, giderek şiddetlenen bir güvensızlik ortamında (ngiltere'ye, Kanada'ya göçe zorlandıklan ve yerlerine Yunanistan'dan insan getırildiği söylenmez hiç. Bu uzun 'et- nikdeğtşikJik' sürecınde Kıbnslı Türklerin se- sıne kulak verdi mi dünya bir kez? Abhazlar ise, yûz yıl boyunca ülkelerine doğru süren Gürcü göçü ve yerleşimınden önce kendi top- raklanndabirazınlık değildiler. Sovyet rejimi- nin son yıllannda bile Abhaz nüfusun azalma- sı süregeldi. Kendilerine bilgi ve becerilerini kullanma olanagı verihneyen pekçokaydın Rus- ya'ya gitmek zorunda kaldı ve böylece ülke en değerh unsurlannı yitirdi. Y'ugoslavya'da ise *et- nik tetnizüğin' tohuraları daha Tîto zamanın- daatılmıştı. Hırvat, Sırp, Makedon rrülliyetle- rinin yanı sıra Tito 'Müslümah milleti' kavra- mını icat edip nütusun bir bölümünü ya bu kimlik altmda toplanmaya ya da Türk kımli- ğini seçerek Tûrkıye'ye göç etmeye zorladığı zaman atılmıştı felaketin ilk adımlan. Kosova bugünkü çılgın av sahası görûnümüne ne za- man büründü? Olaylar yeni mi başladı? Mio- şeviç adlı psikopatın kışkırtmalanyla mı Sırp halkı toplu bir cinnehn pençesine düşerek Ko- sova'yı kana buladı? Artık hiç olmazsa bugün Kosova'nınneredeoldugunubüıyor Baü.ama bu ülkenin neredeyse 20 yıla yakın bir.süredir kuşatmaaltında yaşadığı. yabancılann 'güveo- Bk ve terör otayian' gerekçesiyle kolay kolay buraya giremedikleri hâlâ btlinmıyor. Ve Rııgoıaadlı. kımsenınpek tanirnadığı ufak teîek bir profesör. yıllardan beri Kosova da sürdürdükkri banşçı diremşi anlatmak, destek aramak için Paris'e geldığınde kim kulak ve- riyordusözlerine?.. Bugün Kosova artık niha- yet moda. Hem de öylesine moda ki Cannes Film Festivali'ne katılan bütün ünlüler, Koso- va'yagiremeselerbile yanıbaşındaki Makedon- ya'dabir gövde gösterisi yapma geregini duy- dular fesüvale gkmeden önce. Yann öbür gün politika, medya ve şov dünyasırun bütün ön- de gelen isimleri, geçen yıllarda Saraybos- na'ya taşmdıklan gibi bu kez de Makedonya veya Kosova'ya abn edecekler. Hiç beklen- medik bir anda ortaya çıkan bu sığınmacı or- dusunun acıklı görünümlerinrn verdiği duygu- luluğu yaşayacaklar birkaç saat veya bir hafta sonu boyunca. Artık Avrupa'da kalmamışolan birduygululuğu arayacaklar. Ama biraz geç ka- lınmış olarak!.. Yalnız 50 bin kişilik bir nü- fuslan kalmış olan Abhazlar. Kosova gibi 'keş- fedümeşanstnı'bile beklemiyorlar. Varlıklann- dan dünyanın haben ister ofsun ister olmasın, hayatta kalmaya çalışıyorlar sadece. Ve Otar sırurda nöbet tutmaya devam ediyor. Diğer Gürcülerle biıiikte Abhazya'dan kaçmış olan Gürcü babaannesini de Gali'ye geri getirmiş son zamanlarda. Birlesmiş MületierBanşGü- cü'nün subaylan da Suhumi'deki tatil köy- lennde rahatça uyumaya devam ediyorlar. NLR DOLAY "Savaşı sadece televizyon ekranlannda görülen bir şey olarak düşünmüştüm hep. Sadece başkalannın başına gekn bir şey. Ama bir sabah benim de başıma geiherdi işte. Her zamanld gibi çahşmak icin isverine gekliğimde. arkadaşım 0dip bir silah bulmamı ve digerlerine kablmamı sövledi. Gülüp geçtim ilkin. Akşam içkiyi fazia kaçınp sartıoş olduğunu ve hâlâ ayılamadığını düşündüm." 47 yaşındakı bu adamın anlattıkları sıradışı görünse de bugün gerek Balkanlar"da gerekse Kafkasya'da onun gıbı pek çok ınsan var. Amk bitip geçmişte kaldığını sandıklan bir kan ve ateş çağı, hiç beklemedikleri bir anda yakalayıvermiş onlan. Iradelerinin dışvnda gelişen. yakîaştığını bvle fark edemedikleri bir savaşın içinde bulmuşlar birden kendilerini. Hem de ön plandaki oyuncular olarak. Ve yavaş ya\aş yaşamlan artık sonsuz bir askerlığe dönüşmüş. Bundan bövle sadece "vuruşurkenölmek için yaşamak" olmuş amaçlan. Eskı Sovyet Rivyerasrnın o güzelım plajlannı kana bulayan Gürcü - Abhaz savaşından bu yana Otar'ın elinden silah bir daha düşmemiş. Bugün hâlâ sık sık Abhazya'nm güney sınınnda nöbet tutmaya ve ülkeye sızmaya çalışan silahlı Gürcülere karşı 'gerekirse' savaşmaya gidiyor. Başkent Suhumi'dekilenn rahat uyuyabılmesi için. Rahat uyuyanlar sadece Otar'ın kendi insanlan değil. aynı zamanda kent yakınlannda girilmez bir kaleye dönüştürülmüş bır tatil köyünde kendilennı korumaya almış olan BM güçleri. Ülkedekı görevlen 'banşın sürdürülmesi." Aslında Otar'ın yaşamındakı hiçbir şey. onu bir gün bir 'savaş makiıiesine' dönüştürecek özellikte değilmiş. Ama artık pek çok yurttaşı gibi onun da 'normal' vaşama dönmesi olanaksız. Çünkü Abhaz halkının tümüyle yok olması anlamına gelecek bir savaşın her an yeniden başlaması olasılığı hâlâ var. Ve tehlıkenın bu kadar vakın olması insanlardaki yaşama ıçgüdüsünü süreklı tetıkte tutuyor. "Elbette bütün halkımıan mevcudiyeti tehdit alünda" divor. Cumhurbaşkanı Vladimir Ardzınba. Oysakı fanatik bir milliyetçilikten çok uzak bu Hitit tarihi uzmanı. Sadece. geçen yüzyılda yaşanan toplu göçün Abhaz halkı üzerinde bıraktığı onulmaz izlere teTcüman oluyor. O tarihi sarsıntının izlen hâlâ toplumun belleğine kazılmış bır yara çünkü. bilinçaltına yerleşmiş bir korku. Büyük göç Geçen yüzyvl ortalannda Kafkasyalılar Rus ordulannm bölgeye yayılmasını önlemeye çalışırlarken. Abhazlara çok yakın bir halk olan Ubıhlar bu umutsuz mücadelede hemen hemen tümüyle yok olmuşlar. Kalan Kafkasyalılara ise tek bir seçenek venlmiş: Topraklannı bırakıp gitmek. Ve 1864 ten itibaren Osmanlı topraklanna büyük bır göç başlamış. Bugün genel bir Çerkez tanımlaması altında topladığımız, Adige, Şapsuğ, Abhaz gibi halklardan 1 milyona yakm insan Karadeniz'in kuzey sahillerinden bu tarafa doğru yola çıkmışlar. Ama hepsi ulaşamamış Türkiye'ye. Bir bölümü, o zamanlar bataklik olan sahillerde Türk gemilerinin gelişini beklerken sıtma gibi hastahklardan, hatta açlıktan ölmüşler. Bir bölümü ise yolculuk sırasında. tıka basa doluşmak zorunda kaldıklan gemilerde... Doruklan karla kaplı Kafkas dağlannın eteklerinde subtropikal bir cennet Abhazya ve artık özgür. Ama aynı zamanda, oldukça pahalıya kazanılmış bu özgürlüğün de tutsağı. 1993 Ağustosu'nda başlayan. başkent sokaklannda, plajlarda ve köylerde boğaz boğaza çarpışmalarla 14 ay süren kanlı savaş Abhazyalılann beklediği gerçek özgürlüğü getirememiş. Çünkü kazanıldığı sanılan özgüriük kısa süre sonra bır hayale dönüşmüş. Çeçenıstan savaşının başlamasıyla. actmasız bır Rus ambargosu Abhazya'yı dünyadan koparûnış. Bugün bu ambargo hâlâ sürüyor ve yalnız ticari ılışkilen değil, insanlann da ginş çıkışmı engellivor. ister dışandan ülkeye girmek isteyen yabancılar olsun, ister ülkeden dışan çıkmak isteyen Abhazlar olsun. ambargoyu delmek çok güç. "Bu kapalılık v« dünyadan kopukhık bizi çok garip bir psikolojik duruma itiyor" dıye anlatı>or Lyudmüia. Suhumili bu genç kadın ülkesindeki diğer insanlar gibi bunalım içinde. "Tecrit edilmiş olmak herkes üzerinde değişik şeldlde gösteriyor etkisini. Köylüler bile etkileniyorlar. Oysa ki onlann daha içine dönük, daha kapah bir vaşama alışkın olmalan keskinleşeıı bir miOiyetciliğiıı doğrudan sonucu olarak ortaya çıkar" diyor Cumhurbaşkanı Ardzınba Ve hemen eklıyor: "Ama bizim dunımumuz bir a>nhkcüık hareketine benzetilemez. Ancak bugün Endone/>a \e Doğu Tîmor arasındaki durumla karşılaştınlabilir. Vani bir ülkenin diğer ülke topraklan üzerinde somürgeci emeUeridir söz konusu olan. l luslararası hukuk acısından kendi kaderimizi belirleme hakkına sahibiz. Ama bugün dünyada egemen olan politik goriiş, tarihi gerçekleri hiç bir zaman göz önünde bulundurmuyor. Herkes kendi çıkarlanna şore karar veriyor. Uluslararası topluluk Gürcistan'ın bağımsızlığını tanırken Abhazya'nın da onun parçası olup olmadığı sorusunu sormadı hiç. Sorunu anlatmak istediğimizde herkes kulağuıa pamuk nkanıış sanki. Istanbul'daki karşılaşması aslında yenı bır şey değil. Ama birkaç yıldır süren bu buluşmalarda taraflar gittikçe ortak anlaşma noktalanndan uzaklaşmış görünüyorlar. Gürcistan'ın ödün vermez tavn Abhazya'nın da pozisyonunu gıtgıde sertleştıımesıne neden oluyor. "Gürcistan her zaman geç kabyor" diye yakınıyor Başbakan Serge> Bagapş. ~Bizim parlamentomuz konfederasyondan soz ederken onlar üzerimize tanklannj ve savaş ucaklannı yolladılar. Sa>aştan sonra bir birük anlaşması önerdik, reddettilcr. Artık Abhazva da başlangıç noktasında kalamaz. Biz de şimdi bağımsızuk divoruz." Dışışleri Bakanı Sergey Şamba da aynı noktanın altını çızıyor: "Askeri alanda kazanmak zorunda kaMığımız şe> leri politik masada vitirmek istemi>oruz. Savaştan alö çıkmasını sağlamak ve bu çatışmayı Abhazya'nın içinde bir etnik çatışma gibi göstermek. Ondan sonra da buna 'temizlik' damgasını yapıştırmak pek güç olmayacak. ^Ch saki rıflis ile imzaladığımız ilk belgeler Abhazya ve Gürcistan arasında bir anlaşmazhktan söz ediyordu" dıyorbakan. Ki haber alan diğer kaynaklara göre de, Abhazya'da yaşayan başka mılliyetler arasında smsı bır kışkırtıcılık faaliyetı söz konusu. Savaştan sonra ülkede kalan 100 bin kişilik nüfusun sadece yansı Abhaz Dığerlen ise Ermenı, Rum, Türk, Rus ve hatta kaçmayan Gürcü unsurlardan oluşuyor. Söz konusu kışkırtıcılık calışması. şimdiye kadar banş içinde yaşamış bu ınsanlar arasında düşmanlık tohumlan ekerek yenı bir kanşıklık yaratmava yönelık. En ufak bir etnik çatışmanın doğuracağı riskleri çok Balkanlar"dakı kanşık manzarada ve Batıhlann devamlı değışen değer yargılan arasında kimlerin 'kötü'. kımlerin 'iyi' sayılması gerektiğıni anlayamamış gibi görünüyor. Bu aynmı yaptıktan sonra kendi sorununa da gereken etiketi yapıştıracaktır muhakkak. Çok zor Koşullar Tiflıs. ablukanin kaldınlmasını. sığınmacılann hiç bir önkoşul aranmadan Abhazya'ya dönebilmelenni sağlamak ıstiyor. Gürcü güçlennin dağılarak kaçmalanyla bırlikte panik içinde ülkeyi terk eden Abhazya Gürcülen gerçekten de 5 yıldan beri çok güç koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bugün Türkiye'de 300 bin kadar Abhaz bulunduğu söylenıyor ve bunlann büyük bir bölümü hâlâ kendi dıllerini konuşuyorlar. } i Gürcü-Abhaz savaşından bu yana birçok Abhaz'ın elinden silah düşmemiş. Herkes gibi işlerine güçleri- ne giderken silah vazgeçilmez bir parçası olmuş yaşamlaruun. Savaştan sonra ülkeyi terk etmek zorun- da kalan Abhazya Gûrcökri ise 5 yıldan beri çok güç koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çahşıyoriar. gerekir, değfl mi? Çoğu kez sikintılannı okumuş >uzmtşlar gibi ifade etmeyi de bilemiyioriar. O nedenle en ufak bir sorunun cözümünde şiddete >öneli)t>rlar, sokakta en ufak bir tamşma kavgava dönuşüyor" diyor. Aslında şiddete kaçmak bile belki bir yerde daha sağlıklı. daha kurtancı bır tepkı olabılirdi. ,\ma Otar gibi düzenli bir şekilde sınırda çarpışma görevine gıden ebedi askerlerin dışında, herkes büyük bir ılgısizliğe gömülmüş gibi. Artık hayatta hıçbır şey, hatta kendi kaderleri bile onlan ilgilendirmiyor sanki. Smırlan kapah, posta ve ıletişim olanaklan kilitli, insanlan yeryüzünde yokmuş sayılan bir ülke. Peki ne yapolar Abhazlar?.. Böylesi bir cezaya çarptınlmak için hangi korkunç suçu ışlediler? Kendilerini kim yargıladı? Süresiz hapis cezasını kim kesti? Hangi gerekçelerle0 "Avnhkçıhk, aşın Kimse sesimizi duymak istemiyor." Oysaki. aynlıkçılık suçlamalanna karşın Abhaz liderler savaştan sonra bile Gürcistan ile köprülen tümüyle atmamaya özen göstermiştir. Bir konfederasyon düşüncesinin hâlâ geçerli olabileceğine ınanmak istemışler. Ve Abhaz güçlerinin etkili komutanlanndan biri Şevarnadze'yi ele geçirmişken. ılerde bır uzlaşma olanağına darbe VTiımamak ıçin Ardzınba'nın da özel ricasıyla serbest bırakmayı kabul etmış. Ama Tiflis için belli ki bu tür cömert da\Tanışlann pek önemi yok. Gürcü lider, Abhazya'nın soluk borulannı ablukayla keserek bu küçük ülkeyi dize gerireceğini sanmış. Daha önce Soçi'de YeMsin'le birkaç şişe votkadan sonra, Rusya'nın da örtülü onayını alarak, Abhazya'nın işini 3 saatlik bir savaşla bitireceğini sandığı gibi. tki taraf liderlerinin yıl sonra bOe Gürcüler hâlâ bize doğru somut bir adım atmış değiller. Tersine. Ruslardan abtukaşı daha da ağuiaştırmalannı istivorlar ve sınırda terörist evlemlerie istikrarsızlık yaratmava çahşıyoriar." Gerçekten de ülkenin Günev sınınnda bulunan Gali bölgesindeki durum Abhaz liderleri oldukça kaygılandınyor. Savaştan sonra Abhazya'dan kaçarak Gürcıstan'a geçmiş olan 250 bin sığmmacıdan 35 bin kadan şu anda buraya geri dönmüş durumda. Ama Şamba'ya göre. Tiflis, Gali'de bir özerk yönetim yaratmaya çalışıyor. Ve bu yönetim yasal bir oluşum gibi hareket ederek Suhumi'nin o bölgedeki yetkisine karşı çıkacak. Şimdiye kadar birbiri ardına patlak veren tatsız olaylar böylesi bir gelişimi hazırlamaya yönelik. Amaç. bu yönetimle Suhumi arasında silahlı bir çatışmanın ortaya iyi bilen Abhaz yönetimı bu konuda fazla gürültü koparmaktan kaçınıyor. Şımdiden kafalan kanştınp insanlar arasında hâlâ kalabilmiş olan güveni de sarsmamak için olsa gerek. Ama görüldüğü gibi, Bosnalılann ve Kosovalılann dramı kimilerine şe>iani fikirler aşılayabiliyor. Sovyet okulunun eskı kurtlan. kuzu postuna bürünerek döndükleri Kafkasya'dakı ev lerinde Balkanvâri senaryolar hazırlayabıliyorlar. Batıhlann beğenisini kazanmayı iyi bilen bir Şevardnadze, 'etnik temizlik' di>e bağırmaya başlayınca, bütün kulaklan tıkayan pamuklar kendisini dinlemek için çıkanlıverecek kuşkusuz. Uluslararası çatışmalarda hakem rolü oynayan NATO. BM gibi örgütler şimdıden Tıflis'ın şikâyetlerini kaydetmeye hazırdır herhalde. Ama henüz Tiflis, "Onlann kendi anayurtianna dönebilmeleri bir öncetik savilmalıdır. Kendilerine büyük bir haksı/lık yapddL Geri dönüşlerini daha önceden Sovyet rejimi engellemişti. şimdi de Gürcistan engel olmak istiyor." "Gürcü hükümeti sığınmacılann dönmesi isteğuıde gerçekten samimh se. Gali'deki güvenük sorunlanna da Ugi ^«termetklir" diyor Başbakan Bagapş. "Orada terörist eylemleri destekleyeceğine, güvenük v« düzenin sağlanmasından kendini en az Abhaz tarafi kadar sorumhı tutmaLdır." Genel olarak Abhazlar 'suç işlememiş' Gürcü sığınmacılann dönüşüne karşı değıller. Diğerleri için ise. "dönmek istiyoriarsa ilkin yargdanmayi kabul etmelilcr' görüşundeler. Ama kâğıt üzennde en mükemmel anlaşma sağlansa bile, eskiye dönmek kolay mı? Yerli Gürcülerden önemli Yaşayan ölüler kenti 6. asırdan beri bağmısız Gündüzleri, yanmış yıkılmış binalann arasında uzayan anacaddelerde yaşam bir parça solugunu duyursa bile, akşamüstüne doğru her şey bir çöl sessizliğine bürünüyor Suhumı'de. Cumartesi-pazarlan daha da ölümcül bir mutlaklığa dönüşüyor bu sessizlik. Bomboş caddeler boyu palmiyeler yapayalruz ve çaresizce gökyüzünün maviliğine uzanıp gidiyorlar. Gölgelerine sığınmış tek bir canlıya rastlanmıyor. Ne bir çocuk sesi var ortada. ne bir insan adımının gürültüsü. Hatta agaç yapraklannın hışırtısını bile duymak olanaksız. Sanki onlan kımıldatacak rüzgâr bile bu yaşayan ölüler kentini terk etmiş. Nükleer bir savaştan sonra içinin havası boşaltılmış bir fanusta gezdigi izlenimine kapıhyor insan. Dünyanın sonunu anımsatan bu trajik yalnızlık, yıkılmışlık ve terk edihnişlik tablosu kent dışmda da aynen de\ am ediyor. Orada burada çökmüş bir köprü. içi oyulmuş bir bina, raylarda paslanmaya terk edilmiş hareketsiz bir tren, yanmış, bir tank, ıssız yollann ortasında yönünü yitirmiş ınekler, viraneye dönmüş köylerde yıkmtılann arasında dolaşan birkaç domuz... Sadece meyve ağaçlan yaşamm hâlâ sürdüğünü anımsatıyor biraz. Hiçbir şeyden haberleri yoionuşçasına hâlâ çiçek açmaya devam eden meyve ağaçlan... Sovyetler Birliği'nin parçalanması ve her yerden bağimsızlıklaruı fışkırdığı sırada Abhazya Parlamentosu da 1992 Temmuzu'nda ulusal egemenlik karan alrr. Zaten Gürcü hükümeti de dört ay öncesinden, 1921 Anayasası'na döndüğünü açıklamıştır ki bu bir yerde Abhazya'nın yasal özerklik statüsünün rafa kaldınlması anlamına gelmektedir. Bütün bunlar, üstelik de aşın Gürcü milliyetçiliğinin yükseldiği ve ülkedeki özerk curnhuriyetlerin varhğını tehdit ettiği bir sırada olmaktadır. SSCB'de bağunsızlığuu ilan eden ilk cumhuriyetçilenien biri olan Gürcistan (hemen Baltık ülkelerinden sonra, 1991 Nisanı'nda) daha 1989'dakendisine SSCB'den aynlma hakkı tanıyan bir metin kabul etmiştir. Ama kendi halkı için kutsal bir hak saydığı şeyi Abhazlar veya Osetler talep etüklerinde, bunu bağışlanamaz bir "ayrdikçı hareket* olarak değerlendirmektedir. Oysaki Abhazlar için herhangi bir şekilde şiddet kullanarak aynlıkçılık söz konusu değildir. Abhazya da aşağı yukan Gürcistan'ın yapnğrnı yapmış, İcendı parlamentosunda 1925 Anayasası'na döndüğünü ilan etmiştir ve bu anayasaya göre de Abhazya, Gürcistan ile bir federe devlet statflsündedir. Zaten yüzyıun başmda Abhazya da Sovyetler BirlığTne Tiflis ile eşit düzeyde egemen bir sosyalist cumhuriyet statüsüyle kaülmış, ancak Stalin tarafuıdan 1930'da Gürcıstan'a ilhak edilmiştir. VT. yy"dan beri beiirli bir coğrafyası olan ve bağımsız, güçlü bir kraliık kurmuş olan Abhazlar kendilerini Gürcistan'ın bir vilayeti gibi görmemektedirler. bölümünün Abhazya'ya saldıran yan askeri çetelere katıldığı biliniyor. Bosna'da nasıl yerii Sırplar Karaitziç'in milislerine ve Arkan'ın cinayet mangalanna katılarak, o güne kadar birlikte yiyip içtikleri komşulanna saldırdıysa, kadınlanna tecavüz edip evlerini yakıp yıkraysa, bu savaşta da yerli Gürcülerden önemlice bir bölümü Gürcistan'dan gelen çetelere katılmakta tereddüt etmemiş. Ulusal Muhafızlar ve Mhedrioni (athlar) admı taşıyan bu ıki paramiliter Gürcü örgütü Abhazya'daki savaşta Şevarnadze'nin gayn resmi askeri gücünü oluşturmuş. Her tür şiddet uygulaması için örtülü onay almış bu iki örgütün nasıl fanatik milliyetçilik duygulanyla yoğrulmuş olduğu bilinecek olursa, trajik sonuçlan tahmin etmek güç değil. Saldınya uğrayanlann da aynı şiddetle buna karşıhİc vermiş olacağı bellı. Hele hele bu karşılık verme, haklı savunma duygusuyla da birleşmişse... Saldınya uğrayan taraf canından olmamak için öldürmek zorunda kalsa bile. hayatta kalma içgüdüsüyle hareket etse bile, şiddet ve gaddarhğın böylesine doludizgin boşandığı bir ortamda haklı olanm da taşkınlığa kapılmaması mümkün mü? Karşısındalci masomlan da hemen suçlularla eş tutarak ya da potansıyel bir tehlike gibi algılayarak hareket etmemesi ve bütün bu olup bitenlerden sonra sakin bir ortam geri geldığinde, yeniden birlikte yaşayabilmek İcolay mı?.. Pişmanltk ya da nefret duygulanna kapılmadan komşuluk yapılabilir mi yeniden? Size acı çektiren ya da sizin kendisine acı çektirdiğıniz ınsanla yan yana gehnebilir mi? "Kimin sıiçu? Bütün bu olup bitenlerden kim suçhı?" diye soruyor Zahur. Suhumili şoför terk edilmiş Gürcü köyündeki harabelerin arasında dolaşırken ikide bir başını sallıyor şaşkınlıkla. Yeşil bir sırtm üzerinde kurulmuş Koçera köyü, arkasını Kafkaslar' ın karlı doruklanna dayamış. Akıl almaz güzellikte bir köy. Ve akıl almaz acılıkta bir hüzün veriyor insana. Duvarlan yıkılmış, damlan içe göçmüş evlerde geriye sadece merdivenler kalmış. "Kiminsuçu bütün bunlar?" diye sormaya devam ediyor Zahur. Evet, kimin suçu? Uluslararası merciler kâğıt üzerinde yargılayıp karar alıyorlar. Sanki kalemlerinin altındaki isimler, rakamlar insan değilmiş. bir bulmacanın parçalanymış gibi. Saygınlığı olan, ama konuya tümüyle yabancı birkaç arabulucu, son derece pahalı ücretler ödenen birkaç gözlemci, iki-üç güne sığdınlacak ziyaretler için bölgeye yollanıyor alelacele. Ve daha sonra bu kunımlann içindeki güç dengeleri ve stratejik çıkar hesaplan ya da taraflann diplomatik ustalığı sorunun kalan tarafını hallediyor. En fazla göze carpan sonuçlara göre karar veriliyor. Bu köydeki görünüm gibi. Oysaki Koçera'nın sakinleri daha Gürcistan"dan milisler gelmeden önce silahlanmışlar ve komşulanna saldırmak için kendilerine söylenen günü beklemeye başlamışlar. Bir savaşın yaklaştığından habersız Abhazlar ise tamamen hazırlıksız yakalanmışlar olaylara... Bu şema pek çok köyde gerçekleştirilen saldınnın ana çizgisini oluşturuyor. tnsan Haklan Gözlemcileri örgütünün raporlan da aynntılı olarak açıklıyorlar olaylann gelişme biçimini. Uluslararası organlann kararlan, büyük bir ınsani sarsıntıdan çıkmış toplumlann yeniden başlangıç noktasına geri dönmelerini isteyebilir, bireylerin aradaki maddi ve duygusal köprüleri yeniden kurmalan şartını koşabilır, ıki toplum arasında güvenin egemen olmasının ve bulmacanın ortaya saçılan parçalannın yeniden yerlerine yerleştirilmesinin geregini vurgulayabilir. Ama acılar henüz şiddetli bir patlamaya dönüşmemişken, daha derin ve sessizken onlara ilgi gösterilmediyse, kumaş her tarafindan yırüldıktan sonra onu yeniden dikmeye çahşmak boş bir hayalden öteye gidemez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle