18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1999 CUMA 14 KULTUR Pier-Luigi Pizzi, var olan gerçekliği değil, yazann yarattığı gerçekliği önemsiyor Aya Iriııi'ııin büyüsüyle BayezidKültür Ser\isi - Antonio VT- valdinin '•Bayead" (Tamerla- no) operası Leyla Gencer, Fabio Biondi ve Pier-Luigi Pizzi" nin iki yıllık çalışmalan sonucunda ye- ni düzenlemesiyle bu akşam dün- yada ilk kez Istanbul Müzik Fes- tivali'nde sahnelenecek. Keman- cı. yönetmen ve müzikolog Fa- bio Bıondi'nın yaklaşık iki bu- çuk saatlik bir yapıta dönüştür- dügü operayı 25. Istanbul Müzik Festivali'nde de ızlediğimiz "Or- feo" operasını yöneten ünlü ltal- yan rejisör Pıer-Luigı Pizzi sah- neye koyuyor. Pizzi, yapıtm de- kor kostüm tasanmlannın da ya- ratıcısı. Yine Fabio Biondi'nin yöne- teceği üç perdelik operayı Euro- pa Galante topluluğu seslendire- cek. Operada Osmanlı Sultanı Bayezid' i yenen Tatar tmparato- ru Timurlenk"in, Trabzonlu Pren- ses trene'yle nişanlı olmasına karşın Bizanslı komutan And- ronico'nin sevgilısi olan Baye- zid'in kızı Asteria'yaâşıkolma- sı ve devamında gelişen olaylar konu alınıyor. Gencer, Biondi ve Pizzi'nin iki yıllık çalışmalan sonucunda belirlediklen rol dagılımına gö- re Tımurlenk'i Daniela BarceUo- na. Bayezıd'ı Roberto Scaltriti. lrene'yı Manuela Custer. And- ronico'yu Robert Evpert, Aste- ria'yı Enkelajda Shkosa. Idas- pe'yi ise Annamaria Deii'Oste canlandıracak. Bayezid operasının müzik fes- tivalinde geçen yıl sahnelenme- si planlaruyordu. Ancak bu önem- li prömıyerin Osmanlı devletinın kuruluşunun 700. yılı kutlama- lanna denk gelmesi düşünüldü. çalışma süresine bir yıl daha ek- lendi. Yapıtm danışnıan ve koor- dinatörü, dünyaca ünlü opera sa- natçımız Leyla Gencer de yapı- tı değerlendirirken Bayezid ope- rasının ülkemızde gerçek anlam- da yapılacak ilk barok opera ola- (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) izzi, barok uzmanı olmasına karşın Bayezid yorumunda çıkış noktası, Aya Irini'nin gereklilikleri. Yönetmen, operada mekânın atmosferine uygun daha basit bir yol izliyor. Dekor ve kostümlerde ise Bayezid döneminden değil, Guardi'nin resimlerinden esinleniyor. cağını belirterek bu yapıtın bir ge- leneğin ilk halkasını oluşturaca- ğına dikkat çekiyor. Sponsorlu- ğunu Osmanlı Bankası'nın üst- lendiği yapıt, bu akşam \ e pazar akşamı Aya lrini'de izlenebilir. Yapıta ironik bakış açısı Pizzi ve Leyla Gencer 196O'lı yıllarda tanışmış; Gencer, Piz- zi'nin ilk yönetmenlık deneyimi olan DonGiovanni'de rol almış- tı. Orfeo'nun lstanbul'da sahne- lenmesinin mimarlan da yine Gencer ve Pizzi idi. Gencer, Piz- zi'den müzik festivali için bir ya- pıt istedığınde daha önce Mon- te Carlo ve Verona operalannda sahnelenen Orfeo'da karar kılın- dı. Bu kez Aya Irini ıçin özel ola- rak hazırlanmış Bayezid ile çı- kıyor festival izleyicisinin karşı- sına Pizzi. Pızzı, barok dönemi uzmanı ol- masına karşın Bayezid yorumun- da çıkış noktası barokun değil Aya Irini'nin gereklilikleri: "Ba- yezid,Türktarihinde oldukça U- ginc bir kişiiik, bu gösteri de ts- tanbuTda doğuyor bu nedenle. Ancak Aya trini bir riyafro ya da opera salonu değil. Mimari ola- rak geleneksel bir gösteri salo- nunun gerekliliklerini karşıla) a- maz. Barok yapıtlar ise çok faz- la hareket. teknik donanım ve aynnü gerektirir. Aya trini buna uygun değiL Öte yandan kendi- ne özgü, büyfllû, çekici bir hava- sı v-ar. Hazuianma sürecimizde operayı basitleştirerek Aya İri- ni'nin atmosferine uygun bir ya- prt ortaya kovma\a özen göster- dik." Pizzi, ironik bir bakış açısıy- la sahneliyor operayı. Metnin ilk sayfasında yapıtın bir trajedi ol- duğunun belirtilmesine karşın yönetmene göre tek trajedi un- suru Bayezid'in ölmesi. Opera- da Bayezid dışında ciddi bir ka- rakter de yok bu nedenle. Traje- di başlığı altında toplanamaya- cak diger öyküler farklı bir yo- rumla ele alınıyor. Ömeğin ko- medi unsurlan, romantizm giri- yor devreye. Ortaya çıkan yapı- tı "tam anlamryla bir parodi ol- masa da daha canlı bir yakla- şım" olarak nitelendirmeyi yeğ- liyor Pizzi. Yönetmen yapıtta tarihi bir re- sim çizmekten de kaçıruyor. "*Ben bir ltaryanun,o dönemin Osman- h yaşanösmı, olduğu gibi, tarihi bir vaklaşımla arüatamam" dıyor. Bu nedenle yaptığı işi, yaşanan olaylan Vivaldi'nin bakış açı- sıyla ve kendi yorumuyla küçük bir çocuğa aktarmaya benzeti- yor. "Ben tarih vazmıyonun, Vı- \akü'nin operasını sahneye koyu- yorum. Beni ilgilendiren, beste- ci ve libretto yazannın tarihi na- sıi değeıiendirdiğL Sahnekyece- ğimiz dünya da gerçek dcğiL Vi- vakli'nin gördüğü gerçek. Ver- di'nin Aidası gibi. Bu opera da gerçek Mısır'ı değil, Verdı'nin Mısır'ını anlatryor. O yüzden ben Aida'nın piramitlerle sahnelen- mesini çok uygun bulmuyorum. Opera belgesel değüdir. Var olan gerçek değil yazann yarattığı ger- çeklik önenili benim için." Guardi'nin resimleri Pier Luigi-Pizzı'nm dekor ve kostümler konusundaki esin kay- nağı ise 18. yüzyılda yaşamış olan Venedikli ressam France»-. coCuardi. Türk serisinde Istan- bul'u, Osmanlı sarayını. saraya gelen elçileri işleyen ressam. bu Pizzi, yaprtın yönetmenliğini, dekor ve kostüm tasarunını üstJeniyor. yapıtlan Istanbul'a hiç gelme- den Hollandah bir ressamm ya- pıtlannı inceledikten sonra res- metmişti. Pizzi'nin dekor ve kos- tümleri de Bayezid dönemini de- ğil, Guardi'nin 18. yüzyıldaki bakış açısını yansıtıyor. Abdullah Ocalan'ın ttalya'da yakalanmasının ardından Tür- kiye ve ttalya arasında doğan dıplomatik gerginlıği değerlen- dınrken "Ben tiyatn» yapıyonım. Benim içinönemBobntek seybu" dıyor Pizzi. "Şu anda !stanbul\la- yım ve burada olmaktan çok memnunum. tşüni İtalya'day- mışım gibi yapıyorum. Nerede olursanız olun, önemli olan, işi- nizigerekdği gibiyapmaktır. Ya- şanan olaylardan birazcık olsun etkilenseydim, oiumsuz kanıla- nm olsaydı buraya gelmezdim. Zaten sanatın işlevinin bu tür gerginlikleri ortadan kakiınp in- sanları yaklaştırnıak olduğunu düşünüyonım." Peppino Di Capri, yaşı elliyi aşmışlar için duygu, romantizm, dans, aşkla özdeşleşmiş bir isim Akdeniz müziğiPeppino'yla bir başka Di Capri, bu akşam saat 20JO'da Harbrye Açıkhava Tryatrostı'nda bir konser verecek. CUMHUR CANBAZOĞLU Yapı Kredi Sanat Festivali '99'un bu akşamki konugu ünlü ttalyan yorum- cu Peppino Di Capri Harbiye Açıkha- va Tiyatrosu'nda 20.30'da konserine başlayacak Di Capri, yaşı elliyi aşmış- lar için duygu, romantizm, dans, aşk- la özdeşleşmiş bir isim; gençlerin ço- ğu bilmese de bugün bol bol dinledik- leri pop müziğin (o günkü adıyla ha- fif müzik) Türkiye'ye girmesinde ve yerleşmesinde en önemli rollerden bi- rini oynamış sanatçı aynı zamanda. Altmışh yıllarda Türk orkestralan- nın aşağı yukan hepsinin yapıtlannı re- pertuvanna aldıgı. Barı müzigine he- ves etmiş her gencin mutlaka birkaç par- çasını bildiği Peppino Di Capri, o gün bu gündür taptaze kalabilmış bestele- riyle dünyanın dört bir yanında kabul • Gençlerin çoğu bilmese de bugün bol bol dinledikleri pop müziğin Türkiye'ye girmesinde ve yerleşmesinde Di Capri en önemli rollerden birini oynamıştı. görüyor. 1965 yılında Türkiye'ye ge-' lıp ünlü parçası Melancolie'yi Sezen CumhurÖnal'ın yazdığı Türkçe söz- lerle de plak yapan Peppino Di Cap- ri'nın yaşam öyküsünü kısaca aktara- lım: Asıl adı Giuseppe Faiella olan Di Capri 27 Temmuz 1939 Capri doğum- lu. Çocukluğu, Napoli'nin tam karşı- sında yer alan Capri Adası'nda geçi- yor ve babasımn desteğiyle daha dört yaşında piyano çalmaya başhyor. Mü- i Bezemelerîn Doğası' Metropolitan Müzesi 'nin dört bölümlük sergisinin üçüncüsünde 'îslamda Geometri' anlatılıyor ÖZGEN ACAR New York Metropolitan Müzesi (MET) ıle Hagop Kevorkian Vakfı'nca ortaklaşa düzenlenen ve dört bölümden oluşan bir dizi sergide "tslami Bezemelerin Dogası" anlatılıyor. New York'ta zengin bir koleksiyonu da bulunan Hagop Kevorkian Vakfi'nın önemli özelliklerinden biri, Jslam ve dolayısıyla Osmanlı sanatının tanıtılmasına katkıda bulunan çalışmalan desteklemesidır. Dizi serginin u Îslamda Yazı: Kaügrafi" başlıkh ilk bölümü geçen yıl açılmıştı. "Hat-Kaligrafı" konusunun ele alındığı ilk sergide, özellikle Kuran el yazmalannda yücelen bu yazı tekniğinin Islam sanatının köşe taşı olduğu vurgulanmıştı. Yazının dekorasyonda, süslemede kullanımlan açısından verilen ömekler Geometrikbezeme, 19. >üzvilTfirk hafasL arasında 16. yy Osmanlı hat albümleri dikkati çekmişti. Vakıf uzmanlanndan Ayşin Yohar, parçalann seçimine ve yorumlanmasma katkıda bulunmuştu. Bu yıl başmdan sonra sona eren -tsLanıda Bitkisel Motifler" konusunun işlendiği ikinci bölümde sergiye çıkan 25 parça arasında da yine 16. yüzyılda Bursa'da ipek ve simli olarak dokunmuş tekstil örnekleri göze çarpmıştı. 17 Mart'ta açılan, 18 Temmuz'a değin sürecek olan "tslamda Geometri" adh üçüncü bölümünde ise özellikle MET'in kendi koleksiyonlanndan seçilen 25 parça yer alıyor. Bu üçüncü sergide, Islamiyette geometrinin kullanımını göstermek amacıyla seçilen eserler arasında resimli yazmalar, halılar, kabartma ya da kakmalı ahşap nesneler, çanak çömlekler bulunuyor. Islami dekorasyonda kullanılan nesnelerdeki geometrik eserler ile insansız (yazı, bitkisel) bezeme ve Geometrik bezeme, süslemeler bu sergiyle 15. yüzyü Iran çınısı. tamamlanmış oluyor. Bu bölümde üçgen, daire. çokgen, yıldızlann kendi aralanndaki uyuşumlu tekrarlan ile geometrik eserler vurgulanıyor. Îslamda geometriyi anlatan örneklerin başmda 14. yy Mısır Memluk ahşap kapı, 17. yy. Moğol paravanı, 12. yy. altm ve lapizlazuli kakmalı Kuran, 19. yy. bir Osmanlı hahsı ön plana çıkıyor. Serginin Eylül'de açılacak dördüncü ve son bölümünde ise insan ve hayvan figürlerinin yer alacağı bildiriliyor. Yine müzenin kendi koleksiyonundan 30 parça eserin sergileneceği bu bölümde, insanın biçimsel ve biçemsel olarak kullanırrunda Selçuklu Türklerinin yapımı olan seramik örneklerin Bitkisel bezeme, Iran rahle (1360). ziyaretçileri etkilemesi bekleniyor. Dört serginin kapsamına 8-19. yüzyıllar arasında Türkiye, Mısır. Hındistan, Iran, Irak, Kuzey Afrika, Suriye ve Ispanya'da yapılmış eserler giriyor. Dördüncü bölümle Islami süslemeler sergisi Ocak ayı sonunda tamamlanmış olacak. zik dersleri ıçin ada ile Napolı arasın- da gidip gelirken fazla vakit kaybetti- ğınden liseyi Napoli'de okuyor ve 15 yaşında gece kulübü orkestralannda ca- lıyor. 1956 yılında girdiği genç yetenek- ler yanşmasında ilk üç dereceyi alan- lann ısimlerinin hepsi Peppino (Gi- useppe'nin kısaltılmışı) olunca ona Caprili Peppino yani Peppino Di Cap- ri deniyor ve adı öyle kalıyor. llkplağı Malatia'yı 1958'deçıkan- yor, kısa sürede ilgi gören şarkı ona şöh- ret ve para getiriyor. Ancak asıl ünü- nü. ilk eşine yazdığı Roberta ve ar- dından Melancolie adh parçalanyla kazanıyor. 1970'lerleberaberDiCap- ri'nin müzik yaşamında Sanremolu yıllarbaşlıyor. tngilizce sözlümüziğe karşı Italyan müziğini ve plak endüst- risini ayakta tutabilmek için düzenle- nen Sanremo'ya tam on kez ka- tıhyor ve 1973'te Un Grande AmoreeNientediPiu. 1976da Non LoFacck»Piu ile iki kez bı- rinci oluyor. Türkıye'de siyah- beyazlı televizyon günlerinin il- giyle izlenen yanşmalarından biri olan Sanremo aracıhğıyla Di Capri'nin müziğini yeni kuşak- lar da tanıyor. 199 l'de Eurovision Şarkı Ya- rışması'nda Cemm'e e Doce O'Mare ile Italya'yı temsil edi- yor ve dokuzuncu sırayı alıyor.... Peppino Di Capri doksanlı yıllan Napolı'deki kayıt stüd- yosunda keyfıne göre parçalar üreterek, geçmişte yaptığı bes- teleri yeniden elden geçirerek çe- şitli albümlerde toplayarak ge- çiriyor. Milyonlarcaplak satmış, dün- yanın dört bir yanında tanınmış Peppino Di Capri tüm başanla- n büyük bölümünü, ltalyanca değil Napoletanca yazdığı ve yorumladığı parçalanyla kazan- dı. Napoletanca, Italyancayla arasındabüyük farklar olan (ttal- yanca-Napoletanca- ltalyanca sözlük var), dünyanın çeşitli yer- lerine dağılmış Italyan asıllılar- ca da kolay anlaşılamayan bir şi- ve. Işte bu gece Açıkhava'da Di Capri, dinleyıcileri kâh ltalyan- ca, kâh Napoletanca söyleye- ceği Roberta, Melancolie, An- nalisa, Vbce e Notte, Un Gran- de Amore e Niente di Piu. C'era Una Volta D Marc. Scusami Se TîAmo, La Mia Isola gibi hit şar- kılarla Akdeniz "de uzun bir ge- zintiye çıkartacak. Konserin 10 miryon, 8 milyon ve 6 milyon (bu seride öğrenci- lere yüzde 20 indirim yapıhyor) TL'lik biletleri Atatürk Kültür Merkezi, YKY Galatasaray Ki- tabevi, Suadiye Vakkorama, Ak- merkez Vakkorama'dan temin edilebilir. YAZI ODASI SELtM tLERt Roman Adları Ishak Reyna, geçenlerde, "Sizin biryazınız var- dı, kitap adlarından yola çıkıyordu..." dedi. Var mıy- dı? Bir an dalıp gittim. Neden sonra hatırladım, Milliyet'te yazdığım yıl- lardı, Nermi Uygur'un bir denemesinden esinlene- rek öyle bir yazı yazmaya çalışmıştım. Milliyet'teki yazılar çok uzak bir anı gibi geldi bana. Ne var ki, roman adlan... krtap adlan değil de, her nedense, roman adlan çıkageldiler. Severim roman adlannı. Unutamadığım roman adlan vardır. Bunlar, romandan adeta ayrı, bende bir başına yaşariar. örnekse, Kalb Ağnsı. Gerçi Kalb Ağrısı, Halide Edib'in en sevdiğım romanlan arasındadır, ama adı aynca, belki de daha çok severim. Aşklı, kalpli, sev- dalı roman adlan hep biraz küçümsenirya, o küçüm- seyiciler, Kalb Ağnsı'nı hiç küçümseyebilirtermi?! Soy- lu roman adıdır, içlidir, mesafeli durur... Roman adlan tutkum, çocukluğumdan kalma ol- sa gerek. O zamanlar hanımlann ayıla bayıla oku- duklan bir Yeşil Yıltar, Pembe Yıllar romanlan var- dı. Ikisini de Cronin yazmış. Ben bugüne kadar iki- sini de okumadım, fakat adlar belleğimden silinme- di. Yeşil Yıllar'da bir ilkyaz havası eser, hayatın ba- han anlamına herhalde. Pembe Yıllar'a gelince, er- guvanlar açmış gibidir... Bir roman adı var ki, ona, Türkçe çevirisi dolayı- sıyla vurgunum. Colette'in Ch6rie'si. Azra Erhat inanılmaz dil kıvraklığıyla "Cicim" demiş. Böylesi- nebiryakışıklılık... Demin karasevdalı roman adlannın küçümsendi- ğini söyledim. Ben küçümsemem. Zaten hemen hepsinden etkilenmişimdir. Kerime Nadir'den Ruh Gurbetinde, Posta Güvercini, Samanyolu büsbü- tün tatsız adlar mı? ilkinde içe kapanış, ikincisinde gönüller arası do- laylı yakınlaşma, hele Samanyolu'nda bol yıldızlı yaz geceleri, gün gelip yürek sızlatan yaz aşklan duyum- sanmıyor mu? Anna Karenina roman adı mıdır, yoksa kavram- laşmış bir kadın, yaşayan, soluyan, acı çeken bir in- san mı, tıpkı Madame Bovary gibi... Orrtan Kemal'in roman adlanna ne dersiniz; her birinde, Istanbul'un yoksul semtleri düşleri ve ülkü- leriyte belirir, her birinde o semt insanlan hayal kı- nklıklannı söyleyip durur. Hangi birini sayayım: Ar- kadaş Islıklan, Evlerden Biri, BirFiliz Vardı, Kötû Yol, Küçücük... Kemal Tahir'de roman adlan daima teze açılır; he- le DevletAna 'dan sonra. Ama öncekiler de öyle: Yor- gun Savaşçı, Esir Şehrin İnsanlan, hatta Sağırde- re. HaBd Ziya'dan KınkHayatiar, Abdülhak Şinasi'den Fahim Bey ve Biz, Attilâ llhan'dan Kurtlar Sofras/. Kınk Hayatlar ömrün boş yere geçip gitmişliğine gönderme olarak yaşar bende. Fahim Bey'ın 'biz'i belki de bizizdir, Fahim Bey tanıdıklanmız arasında- dır Kurtlar Sofrası'na gelince, yanı sıra o ünlü şiir: "Ben Sana Mecburum"... Ve bir dize: "bu kurtlarsof- rasında belki zor"... Çalmak istediğim roman adlan olmuştur. Roman- lardan sahneler çalabilirsiniz de, roman adlannı öy- te kolay kolay çalamazsınız. Niçın Akşamgüneşi, Dudaktan Kalbe, Eylûl, Öte- lerin Çocuğu, Denizin Çağınşı, Sodom ve Gomo- re, Hep O Şarkı, Büyük Umutlar, Gönül Eğitimi, Svvanlann Semtinden, Rüzgâr Gibi Geçti benim ol- masın?! Hoş, Rüzgâr Gibi Geçti'nin tam çevirisi -Ataç vur- guluyor-, Yel Aldı Götürdü'ymüş. Yel Adh Götür- dü'ye de razıyım. Roman adlan çalınamaz dedim, bununla biriikte roman sözlerinden adlaryürutülebilir. Benim Yaşar- ken ve Ûlürken, Aşk-ı Memnu 'un son sözüdür. Oscar VVilde'ın Dorian Gray'in Portresi, romanı kadar irkiltici gelir bana. Tuhaf, gizemli; kötücül bi- le denebilir. Esat Mahmut'unkileri nasıl unuttum, gerçekten çekici adlar, her birinin ayn romanı var, her birinin başka romanı yazılabilir: Allahaısmahadık, müthiş! Erikler Çiçek Açtı, Japon estampı gibi duruyor. İlk ve Son, bir aşk kadar acı! Bu yazı Refik Halid'siz bitmez: Nilgün, Bugünün Saraylısı, Kaıiı Dağdaki Ateş... Yok, vazgeçtim, bu yazı Reşat Nuri'yte biter Yap- rakdökümü! Takvimde İz Bırakan: "Mutlu adalann sıcak ateşleri artık yalnız başka uzunyıllann dibinde görünüyorbize, ateşsiz, güneş- sizyıllann." AJbert Camus, Yaz, Tahsin Yücel'in çe- virisi, Can Yayınlan, 1994. 27. ULUSLARARASIİSTAIUBUL MUZIK FESTİVALİ BUGUN • Aya trini Müzesi'nde saat 19.30'da 'Bayezid Operası' sahnelenecek. YARIN • Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda saat 17.30'da Navo Topluluğu'nun konseri yer alıyor. • Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da 'Şeytan TriB-12 MüzikalTablo' adlı gösteri 19.30da başlayacak. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle