Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
?7 MAY1S 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN JZİNOE. OKTAY EKİNCt
Görevi devralan CHP'li Belediye Başkanı Mehmet Eriş'ten 'devrimcilerin' beklentileri...
• • - . ,^> -.V- «>• , . , . . , - - . . ^
Odemiş'te 'Cıımhııriyet yapıları'
Koruma karşıtı' belediye
Birgi'de 'tehlikeli'
gelişmeler...
Ege'de Kuvayi MiIJiye'nin ilk örgütlenme mer-
kezlerinden biri de Birgi.. Aynı zamanda Ödemiş'in
beldesi olan Birgı'deki Aydınoğfu Beytiği'nden kal-
matarihi AydınogluCamisi. 15 Mayıs 1919günüdi-
renişçilerin ilk toplantısma tanık olmuştu.
Birgi, bu "Cumhuriyetri" geçmişiyle, 1994-1999
döneminde Belediye Başkanı CHP'li Mehmet Hıfeı
Arslankara'nın önderliği altında "büûnevekültüre'"
kapılannı açtı.
Kentın eşsiz mimari ve dogal dokusunu koruma
konusunda, hem yerel yönetime yardımcı olmak hem
de öğrencileri ve gençleri kültürel mirasa sahip çı-
kan bir bilinç içerisinde yetiştirmek için, Mimar St-
nan Üniversitesi (MSÜ) yaz okulu çalışmalan baş-
lattı. Çok sayıda etkinlikle ve sanat eyiemlenyle Bir-
gi adeta bir "akademi-kent'" kimliğine doğru yürür-
ken ÇEKÜL de. eskıden "okuma odasT olarak kul-
lanılan tarihi evi satın alarak "kühür evi" işleviyle
restore etmeye başladı...
Şimdi bu anlamlı çabalann hemen tümü, 18 Ni-
san 1999'da seçilen DYP'Ii yeni Başkan Ahmet Ko-
nuş'un "SİTe ve korumaya karşı tatunûan1
" yüzün-
den duraksamış gibi.
Seçim kampanyasını, tarihi Birgi evlerini göste-
ren fotoğraflar üzerine "Birgibunlara layıkdeğfl" ya-
alı "kültür düşraanı" afişlerle yürüten Ahmet Ko-
nuş. mazbatasını alır almaz "ÇEKÜL'ü burada iste-
miyorum" demeye başlamış. Birgi için aslında bü-
yük bir nimet ve "ayncahk" olan MSÜ'nün burada-
ki "yüksek okuT projesini gerçekleştirmek üzere
1998'de 49 yıllıgına belediyeden kiraladığı arsayı da
"geri alacağuu" söylüyormuş. Yıllardır kentin tari-
hi dokusunu korumaya can atan belediye fen memu-
runu da görevden uzaklaştırmış. Yerine bir "tabsH-
dar" atamış...
Ahmet Konuş'un kendisine "daruşmao'" olarak
seçtigi kişi ise Ödemiş'in önceki DYP'li belediye
başkanı Münir Bezmez. Bu kişi de baskanlık döne-
minde Ödemış'in tanhi hanlannı yıkıp yerine dev be-
ton ış merkezı yapmak ve kültürel mirasa olan say-
gısızlıgı nedeniyle de lzmir Koruma Kunüu'yla "sfi-
rekli çaüsmak" gibi özellikleriyle tanınıyor...
Sözün kısası, Birgi'de önceki yıllaresen "uygar-
iık riizgârlannın* yerini şimdi "muhafazakâr" bir
yerel yöneticıyle birlikte "yağma ve tahribat firüna-
sı" almak üzere. w , ,_.
^= Umanz, çok geç kalınmadan "hukuk devteti" tem-
siknleri, bu, ilkokulu bıle dışandan bıtırebılmiş ve "to-
rih bilincinden voksun" olduğu her halinden anlaşı-
lan başkanın yaratacağı tahribatı engelleyici önlem-
leri hemen ahrlar. Tarihi Birgi'nin hem Birgililere hem
de gelecek kuşakiara "uygariıkseygisi'' sunmaya de-
vam edebilmesi için MSU, ÇEKÜL. lzmir Va'liliği,
meslek odalan ve bu ülkeye karşı sorumlu olan her-
kese, asıl şimdi çokdaha büyük sorumJuluk düşüyor...
• Kuvayı Milliye'nin
'kurulduğu' kentimiz olarak
Kurtuluş Savaşı ve devrim
tarihimizde özel bir değeri
bulunan Ödemiş'te,
Cumhuriyetin ilk dönemlerine
ait yapılan korumak, gelecek
kuşakiara da Cumhuriyet
bilincini taşımanın önkoşulu...
Cumhunyetin "güvences" olması gereken CHP,
18 Nisan 1999 seçımlerinde parti yönetimine ve-
rilen "'güvensîzu'koyu'* nedeniyle tarihinin en bü-
yük sarsıntısmı yaşarken, aynı partiden, aynı seç-
mene "güven" vererek yerel yönetimlere seçilen
"belediye başkanlarT ise "cumhuriyetdeğerleri-
ni" bulunduklan kentlerde korumak ve savun-
mak görevini üstlenmiş durumdalar...
Böylesine bir "tarihsel sorumluluk" içinde kol-
lan sıvayan CHP"li yeni başkanlar arasında ise Ode-
miş'te yerel yönetimı DYP'den devralan Mehmet
Eriş'in yükümlülüğü çok daha özel bir önem ta-
şıyor.
Çünkü Ödemış. sadece "Kuvayi Mflüye'nin ku-
ruluşu"na önderlık ve tanıklık eden bir kent ola-
rak değil. 1940'larakadarkucakaçtığı "ulusalmi-
marük" örnekleriyle de "cumhuriyet devriminin"
Anadolu'daki adeta simgesel bir yerleşmesi.
Yıtirüen ulusal miras
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ül-
kü Amnoluk. 1950 sonrasındaki cumhuriyete ve
Anadolu uygarlıklanna "duyarsH" imarpolitika-
lan sonucunda. o ilk coşkulu yıllann ürünü olma-
lanna rağmen, "yitirilen" önemlı kentsel değer-
leri şöyle sıralıyor "Ödemiş'e su ve eiektrik ge-
tirilmesinin simgesi olarak 1932'de yapılan park
yok edildi. Bir eşinin sadece Paris'te olduğu söv-
lenen nskneii havuz yıknnldı. Atatürk'ün baJkanı
ve Inönü doneminin başbakaın Şükrü Saracoğlu'na
aitevin de buhınduğu Saracoğlu Caddesi'ndeki di-
ğer tarihi yapılar da ortadan kaldınlarak eski
kimlik tümüyle yok oldu. Yenkami >anındaki çe-
lik karkas ekin pazan bile sökülerek, yerine. aynı
camrvi ezen de> bir işhanı inşa edildi. Kentin mi-
marlık tarihini belgeleyen vapılardan Haa Nuri
Hanı da hantal birçarşı-otopark binası uğruna ver-
lebiredadL."
Ale> Coşkun,Kurtuluş Savaşı'nın ön-
cü hareketlerinden "Ödemiş Direni-
şiniB
anlattıgı "Kuroyı Mfllhe'nin
Kuruluşu" adli kitabında. Mus-
tafa Kemal İstanbtü'dan^am-
sun'a doğru yola çıkarken 16
Mayıs 1919 günü Ödemiş Bele-
diye BinasTnda vapılan \e aynı
gece Tîcaret Odası'nda sadece
direnişçilenn katılımıylasüren top-
lantılardan söz eder.
29 Mayıs "ı 30 Mayıs 'a bağlavan ge-
ce yine Ödemiş'te bu kez Kaymakamhk
Binası'nda alınan kararlar ise özetle şöyledir:
"Bugûnden m'barenÖdemiş'te Kuvayı \1illrve na-
Saraçoğlu Caddesi'ndeki >ikımiardaıı Önce kenti süsie\<en Cumhuriyetdönemisivfl mimari omekieri
(üstte), 1920lerde çekilmiş bir fotoğrafta şimdi de eğitime hizmet verme>i sürdüren okui binası
(altta)(Fotoğraflar: ÜLKU ALTINOLUK)
mı altında bir teşekkül vucuda getirilecektir. (._)
tzmir ve İstanbuJ hükümetleriyle üişki kesilecek-
tir. (-.) Hacıihas köyünün batısındaki sırtlarda
millicephe kunılacak \e Y'unan kuvvetierinin bu-
radan ileri gecmesi engeUenecektir."
Bağımsız Türkıye Cumhunyetı'nin kuruluş
mücadelesinde işte böylesine anılan devrim tari-
himize armağan eden Ödemiş'te CHP'li bir be-
lediye başkanının gerçekten "jans" olabilmesi
için sadece siyasal söyleminde "kuvayı miDiye-
d" olması yeterli olmayacak. Başkan Mehmet
Eriş'ten. siyasetin yanı sıra "imarpolitikası" açı-
sından da yıllardır sürekli tahnp edilen Ödemiş'te-
ki "eWe kalan son tarihsel ntirasr koruması bek-
leniyor.
Devrimin son tanıklan
Peki. Ödemiş'te hem şimdilik hem de gele-
cekteki kuşakiara "cumhuriyet biKncini" taşıya-
cak mimari örnekler acaba nelerdir?
Bu sorunun yanıtı için de Doç. Dr. Ülkü Al-
tınoluk'un AD(Art Decore) dergisinde (1998/sa-
yı: 63) yayımlanan makalesi önemli bir kaynak.
Örnegin. o çağdaş yerleşimin en önemli bi-
nalanndan. neo-klasik üsluptaki Zafer tlkoku-
lu, sonraki yıllarda Ödemiş Spor Lokali olarak
da hizmet vererek kenti süsledi. 1934'te kuru-
lan "YemÇarşı'' bölgesinde, cephesinde "1927"
tarihi okunan ve üzerinde "Mhnar Ata" imza-
sı bulunan zarif saçaklı bina da kentin "ilk no-
terine" çalışma mekânı olmuş.
Altınoluk'un bu envanterinde, 1927'de Mu-
sevi bir mimann yaptıgı Yıkfaz Otei'in, Hükfl-
met Binası'nın, Tekel bınalannın, THK binası-
nin özellikle altı çiziliyor. 1940- 1950 lkinci
Ulusal Mimariık Dönemi'ne ait mimarlık veşe-
hircilik çabalanna ömek olarak ise Alman Mi-
mar Prof. Dr. Paul Bonatz'ın iüri danjşmanlığı
altında düzenlenen "Ödemiş Imar Plaoı Yanş-
ması" (1944) dikkat çekiyor. Yine bu dönemin
ulusakı çizgflerini" taşıyan Halkevi, 2i-
raat Bankası ve PTT binalan da bırer
cumhuriyet mirası" nitelığinde-
ler...
İşte tüm bu degerlere sahip
çıkması için de yeni Belediye
Başkanı Mehmet Eriş'e "ba-
şanlar" dilemek üzere ilk Ege
seyahatinizde Ödemiş'e ugra-
mayı planlarsanız. Bozdağ yo-
luüzenndeki "Paşa Çeşmesfni
ziyaret etmeden geçmeyin.
Çünkü önyüzünde "Cumhuriyet
Hanrası-I927''diyeyazıyor. Ostelikhem
eski Arap harfleriyle, hem de "oyıhn anısı-
oa" Latin harfleriyle...
5ser Selen'in 'Bulunmuş ve Kaybolmuş'adlı enstalasyonu Kasa Sanat Galerisi'nde
Kaçırılmayacak Initüıısel bîr deneyiın
YŞEGÜLGÜÇHAN
Sabancı İ nhersitesi Kasa Sanat Ga-
risibirgenç sanatçıyı ağırladı: EserSe-
n.Selen galeride "Bulunmuş veKaybol-
uş"adlı bırenstalasyon gerçekleştirmış.
i çalışma Sabancı Üniversitesi'nin "Ge-
ceğe Esintiler" projesi kapsamında aç-
p yanşmayı kazanan bir grup çalışma
asında yer alıyor. Bu yanşmayı kaza-
ın projelerin seçim yöntemi de ilginç:
akemler kurulu değerlendiriyor bu pro-
leri. Bu kurulda yer alan hakemlerin
r biri projeleri ayn ayn ve birbirlerinın
çimlerinden haberdar olmadan değer-
idiriyor. Seçim sonuçlannın nesnelli-
açısından Rektör Prof. Dr. Tosun Ter-
)ğJunun önerisiyle bu yol yeglenmış.
Enstalasyon, birbiriyle ilişki içinde iki
sitolarak değerlendirilebilir: Birey'in
retilemesı yumuşak heykeller ve ala-
Idiğıne nesnel ve katı uzam. Birinci ke-
in aktörleri olan figürler yumuşak ve
.yumuşakhk izleyiciye dokunmayı öne-
'or. Amorf heykeller yapay deri ve iç-
ındehertürlüçagnşımaaçık silikon el-
f var. Referans noktası Claes Oldenburg
ın yumuşak heykellerle Selen yeniden
• "idea of soft" oluşturmuş görünüyor
iyüklü küçüklü elli yumuşak heykelin
r biri insan bedeninin bir parçası. Be-
ni, daha doğru bir deyişle özneyi nes-
ye dönüştürme edımi ise Yves KJeina
• gönderme gibi duruyor.
eden transferi ile Ugili
Amorf ve yumuşak heykeller bir yan-
n da çocukluğumuzdan gelen dokuna-
c algıiama. yani beden transferi ile il-
i görünüyor. Bedeninin varlıgını doku-
mla algılayan birey, dokunumu öneren
muşak heykellerle temasa geçtiğinde
beden transferiyle aslında kendi be-
nini algılamaya başiıyor. Bu algıiama
nrası izleyici bu beden parçalarının
rlerini saptama aşamasına geldiginde.
rçalann her binnin uzam içinde deği-
yerlere, hatta tavana, kapı girintilen-
, radyatör köşelerine \arana değin sa-
dığını aynmsıyor. Jackson Pollock'un
rarmalannın üç boyuta dönüşümü gi-
de görülebilecek olan bu saçılma. bi-
'in özgürlük düşünün bir yanılsama
lugu düşüncesının eşiğıne getiriyor
fser Selen'in
enstalasyonu
hem özgürlük
kavramım
sorunsallaştınp
son derece
çarpıcı etkiler
yaratıyor, hem de
biçim
çalışmalanna
dönüşü
imlemesiyle
plastik
sanatlardaki
toparlanma
çabalannı
muşruluyor.
enstalasyonla bütünleşen izleyiciyi.
Bu eşikte izleyiciyi özgürlük yanılsa-
masından gerçekliğe taşıyan ikinci bir
enstalasyon, ses enstalasyonu devreye gi-
riyor. Sekiz dakika insan bedenine iliş-
kin bir ses -diş hekimlerinin kullandığı,
hastanın tükürügünü emen cihazın sesi-
eşiği aşıp özgürlüğün sının uzamla tanı-
şan izleyicinin, ki bu noktada "birey" de-
mek daha doğru görünüyor. yaşamsal tra-
jedisi ile en sert ve soguk biçtmde yüz-
leşmesini hızlandınyor. Bu sekiz dakika-
lık sesi dört dakikahk bir sessizlik izli-
yor Sessizlik daha ağırolduğu için bu oran
bir yandan akustik ve psikolojik denge-
yi sağlarken diğeryandan izleyicinin uza-
mın sınırlan konusunda düşünme firsatı
bulmasını sağlıyor. Bu kısa süreli düşü-
nüm sekiz dakikahk ikinci bir sesli uya-
nyla izleyiciyi gerçekligeyöneltiyor. Böy-
lelikle ses. trajik gerçekliğin taşıyıcılann-
dan biri konumuna geçiyor.
Gerçekliğin ikinci taşıyıcısı uzam. ens-
talasyonunbaşlangıcındaoldukçarahat-
latıcı gibi görünürken -enstalasyon un ger-
çekleştirildiği galeri iç içe üç salondan olu-
şuyor ve giriş kapısından görülen diğer
'Dobnuş', 1997-enstalasyon, plastik kumaş, dikiş.
iki kapı bu yanılsamayj saglayan öğeler
olarak değerlendirirniş- son salona ge-
lindığinde. gündemı oluşruranın "sınu-"
kavramı olduğu kavtanıyor.
Sanatçıyla yaprt bire bir iüşldde
Sının oluşturan öğt. uzamdaki duvar-
Iar. Penceresiz duvariarı aşmaya olanak
bulamayan bedenler, uama yazgıiı oiduk-
lannı özgürlüğe ulaşacak bir çıkış arar-
ken sıçramalarla deneyimlemiş, ancak. sıç-
rama noktalannda "lalakalniişlardn-".
Uzam özgürlüğün sınırçizgisidir. Uzam
salt duvarlar mıdır? Dıvann arkasmda-
ki kent, kent sınırlannm dışmdaki ülke.
ülke sınırlannın dışındaki dünya... "Dfin-
ya sınırsız mıdır?" sorusunu sorduran
Eser Selen. "hayır" yanıtını izleyiciye
örtük ipuçlan ile veriyor. Bu ipuçlannm
en önemlisi ise -duvarlar ve tavan dışın-
da- uzamdaki her şey gibi yumuşak olan
zemin. Üç santim kalmhğında kauçukla
kapianan zemınin dış kaplama malzeme-
si de yumuşak heykellerdeolduğu gibi be-
yaz yapay deri. Ayaklar zemine basarak
uzamı somut biçimde duyumsayan tek be-
densel öğe ve zemine basarak yürüdük-
çe ilerleme değil, batma duygusu hisse-
diliyor. Uzamın özgürlük yanılsamasını
yok edişi yumuşak zemin üzerinde yürü-
me edimiyle pekişiyor.
Yumuşak heykellen oluştururken insan
bedeninden yararlanan sanatçı, bedenin
konturlannı kâğıt üzerine geçırip kahp çı-
kanyor ve bunu yapay den den keserek di-
kiyor. Her birbeden parçası için farklı can-
lı model kullanan Selen, buyöntemlebe-
denleri kişisellikten anndınyor. Yapıtın
her aşamasına katılan sanatçı, böylelik-
le yüzyılın sorunsallanndan olan yaban-
cılaşmanın da üstesinden geliyor. Sanat-
çıyla yapıt arasındaki bire bır ilişkiyi
önemseyen Eser Selen, sergisinin açılı-
şında yumuşak heykelleri ve zeminiyle
aynı malzemeden giysileri ve ayakkabı-
lanyla biryandan enstalasyonun bir par-
çası olduğunu imlerken, diğeryandan bir
beden transferi de kendısı gerçekleştiri-
yor. Sanatçının hem yapıtmın üretim aşa-
malanna sürekli katılımı, hem de yaşa-
minın bir uzantısı gibi duran konsepti -
Bilkent Cniversitesi'nde araştırma görev-
lisı olan Selen önümüzdeki günlerde "Be-
densizfeşen Sanat" başlığını taşıyan yük-
sek lisans tezini savunmaya hazırlanıyor-
sanatsa! kariyerinde iddialı olduğunun
bir göstergesi.
Enstalasyonu algilamada rengin öne-
mine değinmek bir zorunluluk gibi du-
ruyor. Beyazın egemenliğindeki çalışma
biryandan rengin soğukluğuyla anlamı-
nı pekiştirirken, diğeryandan izleyicinin
dikkatini yoğunlaştırmasına yardımcı
oluyor. Öte yandan, beyaz zemin üzerin-
de yürürken ayaklar sürekli iz bırakıyor
ve bu izlerin her biri de bir beden konu-
muna ulaşıyor. Zemindeki ayak izleri ara-
cılığıyla "dışansı" "içeriye" taşınıyor.
Hemen tüm galerilerin sergiye eşlik eden
birdefterbulundurduklan ve izleyiciden
bu deftere izlenimlerini yazmalannın
beldendiği bilinir. Selen'in çalışmasının
bir parçası olan bu ayak izleri de bu ça-
lışmanın kendiliginden oluşan biranı def-
teri niteliğinde. Biryerde. kalabalık için-
de "ben"ini yitiren bıreyin bir metaforu
olarak enstalasyona katılıyor. izleyici
böylelikle "ideme" edimi dışında, gerçek
bir katılım edimi gerçekleştirmiş oluyor.
Eser Selen'in enstalasyonu hem ya-
şamsal bir kavramı, özgürlük kavramım
sorunsallaştırmasıyla son derece çarpıcı
etkiler yaratıyor; hem de son yıllarda ya-
pıtın arkasındaki düşünceyi vurgulu kıl-
ma çabasıyla ikinci plana atıldığı göz-
lemlenen biçim çalışmalanna dönüşü im-
lemesiyle plastik sanatlardaki toparlan-
ma çabalannı muştuluyor.tncelikli tasa-
nmı, konsepti görselleştirme başansı ve
çok özenli artizanasıyla bir "olay" olarak
nitelenebilecek birdüzenleme ve kaçırıl-
mayacak bütünsel bir deneyim "Bulun-
muş ve Kaybolmuş".
Ozgürlüğü bulduğu yanılsamasına ka-
pıldığı an gerçekle yüzleşen ve bulduğu-
nu yitiren bireyin trajedisi. Ancak, bu
noktada sanatçının iletisinin örtük anla-
mı kendini ortaya koymaya başiıyor: Öz-
gûr olmayan bedenlerimizdir; düşünce-
lerimiz değil. Sınırlara takılı kalan da,
aslında birer enerji deposu olan boş kap-
lar olarak nitelenebilecek bedenlerimiz-
dir sadece.
Bu çalışmanm görülmesi değil, dene-
yimlenmesi gerekirtüm "bireyler''tara-
fından. Eser Selen'in projesinin seçimi ne-
deniyle de hakemler kuruiunun kutlan-
ması gerekir.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Okuyan Gençliğe Açık
Mektupd)
Sevgili okuyan gençler,
Buradaki "okuyan" sözcüğü, yalnızca "diplo-
malı" öğrenim yapanlara yönelik değil. Diploma
amaçlansın ya da amaçlanmasın, okuma eylemi-
ni yaşamının bir parçası kılmış ve her şeyden ön-
ce düşünceterinde genç kalmayı bir yaşama bi-
çimi olarak benımsemiş tüm gençlere sesleniyo-
rum.
Çoğunuzla üniversite ortamında her gün birlik-
teyim. Ve biliyorum ki bu ortamın dışındada oku-
yan, en azından okumaya istekli, bu arada da sü-
rekli sorgulamadan yana olan, genç ya da genç
kalabilmiş büyük bir çoğunluk var. Sizler, yani bu
çogunluğu oluşturanlar, bu ülkenin gerçek so-
runlannı, ülkeyi sürekli yönetme hakkını hep ken-
dilerindegören gerçek anlamdakiya^///ardan çok
daha iyi bilmektesiniz. Aynca, nüfusu buncagenç
bir ülkenin yönetiminin neden hepyaşça vebaş-
ça yetmişliklerin tekelinde kaldığına da çoğu za-
man -haklı olarak- akıl erdiremiyorsunuz.
Hemen burada, iyice deşilmesi gereken bir so-
ru var. Bu ülkede siz gençlerin bir türfü söz sahi-
bi olamamanız, neden ileri gelebilir? Tek neden,
size söz verilmek istenmemesi mi, yoksa bunun
yanı sıra sizin de söz sahibi olmak için yeterince
çaba göstermemeniz mi?
Ne ölçüde bilgileniyorsunuz ve bilgilerinizi ey-
leme dönüştürmekte, gerçek anlamdaseçim yap-
ma yürekliliğinı göstermekte ne ölçüde istekJisi-
niz? Bu bağlamda iradenizin yeterince güçlü ol-
duğu, söylenebilir mi?
İse, sorunun ilk bölümüyle başlayalım. Yaşlıla-
nn sandıklannın ve söylediklerinin aksine, okudu-
ğunuzu, ülkedeki gerçek okur kitlesinin, azınlık-
ta olan o kitlenin büyük çoğunluğunu sizlerin oluş-
turduğunuzu biliyorum. Aynca okumakla kalma-
yıp sorguladığınızı da biliyorum. Aksi olsaydı,
bunca yıldır sizlere öğretmeye çalıştıklanmdan
çok dahafazlasını sizlerden öğrenmiş olmazdım.
Ama ne ölçüde ve nasıl okuyorsunuz? Bir konu-
da bilgilenme amacıyla okumaya koyulduğunuz-
da, sonuna kadar da gidiyor musunuz? Okuduk-
lannız üzerinde kafa yorup, kendi düşüncelerini-
zi de üretiyor musunuz? Urettiğinizde, bunlan ne
ölçüde seçimlerinize temel alıyorsunuz?
Şimdi, belki de bana şöyle diyeceksiniz: "Sö-
zegençlerie başladın, ama hemen bizieleştirme-
yekoyuldun?Pekıyaşlılarasoracaklannyokmu?"
Yanıtı hemen vereyim: Hayır, bu ülkenin biraz yu-
kanda kastettiğim anlamdaki yaşlılanna artık ne
bir eleştirim, ne de bir sorum olabilir. Çünkü on-
lar, yıllardır olduğu gibi bugün de yeni ufuklarda
gençlerie buluşmak yerine hep kendi bildiklerini
okumayı sürdürüyorlar. Birzamanlarrahmetli Hal-
dun Taner'in bilgece söylediği şibi, ya hep aynı
şeyleri okuyorlar, ya da farklı şeyler okusalar bi-
le, okuduklanndan hep aynı şeyleri, kendilerini
onaylamalannı sağlayacak şeyleri anlıyorlar. Ay-1
nca, gençleri yetiştirmekten de sizleri olabildiğin-
ce kendilerine benzetmeyi anlıyorlar.
Onlara benzemelisinız ki sizler için; "İşte bizim
yetişt/rdiğimiz kuşaklar!" diyebilsinler. Boşuna
yaşamadıklannı anlayabilsinler. Çünkü onlar, ye-
niliğe ve ileriemeye, zamanın hızlı değişimine bun-
ca kapalılıklanyla, asıl boşuna yaşamışlığın salt
kendi benzerierini yaratmayı hedefleyen bir ya-
şama biçiminden kaynaklandığı gerçeğini asla
göremezler. Onlara benzemelisiniz ki her konu-
da hep haklı olduklan saviarını ayakta tutabilsin-
ler ve asıl yetişkinliğin, ilerde kendisini geçecek-
leri yetiştirmek olduğu gerçeğinin bilincinevarma-
makta direnebilsınler.
Oy verebilecek yaşa geldiğinizde, "Barajı aşa-
mayacağı belli olan partilere oy vermeyin!" uya-
nsıyla sizleri hemen, daha seçmenliğinizin ilk adı-
mında, beyinlerinize gönüllü barajlaryerieştirme-
ye zorlayanlar, oyaşlılar değil mi?
Uselefde felsefeyle uğraşan ve bu alanda, ulus-
lararası felsefe olimpiyatlannda üçüncülüğeyük-
selebilecek kadar pariak başan gösteren genç-
lere hoş gözle bakmayan okul yöneticileri, oyaş-
lılann arasından çıkmıyor mu?
Bir zamanlar bu ülkede "Köy Enstitûlen" adıy-
la filizlenen, ülkenin dört bir yanında düşünen ve
bilginin rehberliğinde eleştiren genç kafalar ye-
tiştirmeyi hedefleyen ışıkJı aîılım da, oyaşlılann tür-
lü kara çalmalan sonucu neredeyse daha kayna-
ğında boğulmamış mıydı?
"Fikri hûr, vicdanı hûr kuşaklar" yetiştirmeyi
genç cumhuriyetimizin neredeysevarlık koşulu sa-
yan o ışık-adam'ın, Mustafa Kemal'ın ardından
sanki gün geldi, birileri çıkıp; "Yo, artık bu kada-
n da fazla!" dediler, "Neymiş düşünen ve tartışan
gençlik? Gençlik dediğin, yalnızca söz dinler, o
kadar!"
Sizler, bu ülkenin okuyan gençleri, söz dinle-
menin size neredeysetek görev diye belletildiğin-
den bu yana, söz dinleyene kadar hep çocuk sa-
yılmaktasınız. Yalnızlıklannız ise o yetişkinlerin(!)
hiç sorunu değil; çünkü onlar hep sürû insanı ol-
mayı yeğleyerekyalnızlığın sorumluluğundan kaç-
mışlardı.
Şimdi anladınız mı neden onlara söyleyebile-
ceğim bir şey olmadığını ve ancak sizlere umut
bağladığımı?
Bir dahaki mektupta görüşmek üzere...
e-posta: ahmetcemalCasuperonline.com
BUGUN
• İFSAK ta saat 19.30'da, Tanju Akleman ın Eh
Kanh Bir Karfldir Zaman O Hiçbir Zaman
Sobeleyemediğimiz' başlıklı saydam gösterisi
izlenebilir. (292 42 01)
• ALLA TURCA MEHTER'DEN MOZART'A
konser dizisi kapsamında Tophane-i Amire
binalannda saat 20.30'da Okav Temiz & Mehteran
konseri yer alıyor.
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde Valere
Novarina haftası kapsamında Le Cornet a des
Tiyatrosu'nun 'Oyuncuya Mektup' adlı oyunu saat
19.00'da izlenebilir.
• BABYLON'da Wiax Poetic dinlenebilir. (292 73 68)
• SABANCI ÜNİVERSlTESJ KARAKÖY
JLETİŞİM MERKEZİ'nde saat 19.00'da Doç. Dr.
tzak Ativas'ın katılacağı 'Kamu HarcamaJan ve
Bütçe Reformunun Siyasal İktisadı' başlıklı
konferans gerçekleştinlecek.
• ADAM KlTABEVt VAYEVEVİGÜNLERİ
kapsamında saat 16.30-19.00 arası Engin Geçtan'ın
katılacağı söyleşi ve imza günü yer alıyor.