Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 MAY1S 1999 PERŞEMBI
14 KULTUR
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Bir Mezopotamya destanı11. Uluslararası Istanbul Tiyatro Fes-
tivali kapsamı ıçinde yann ve cumartesi
günü sahnelenecek olan "Geyikler La-
netler''. Vlurathan Mungan ın "Ylezo-
potanıya Üçlemesi"nin üçüncü oyunu.
Anımsayacaksınız. "Üçleme" 1994 yı-
lında Mustafa Avkıran'ın rejısiyle An-
talya Devlet Tiyatrosu tarafindan sahne-
lenmiş, aynı yıl Istanbul Uluslararası
Tiyatro Festivaii'nde de sergilenerek iz-
leyicilere 11 saatlik bir tiyatro marato-
nu sunmuştu.
O \ıllarda Europalia projesi bağlamı
ıçinde Avmpa sahnelerine çıkanlması ya-
bancı uzmanlarca da öngörülen, ancak
projenin ertelenmesiyle yurtdışına gö-
rürülmeyen "Geyikler Lanetler", buyıl
Berlin'de >apılacak Dünya Tiyatrolar
Festıvali'ne çagnlı. Bir festival oyunu ola-
rak tasarlanan yapıtı bu kez Ankara De\ -
let Tiyatrosu sanatçılanyla çahşan Mus-
tafa A\ kıran. daha önceki yapımdan bü-
tûnüyle farklı bir ürünle karşımızda.
Av kıran'ın elinde Türkçemizin en gü-
zel. en kıvrak. en ustalıklı kuilanımlar-
la bıçımlendınlmiş bir örnegi var. Mu-
rathan Mungan'ın metni herşeyden ön-
ce. dilsel açıdan bir başyapıt. Günler
boyu. dunnadan yenı tatlar yakalaya-
rak yeniden yeniden okuyabileceğiniz,
içeriğinde, "söz"ünde ve "söz"ün tını-
sında duygusal ve düşünsel bütünleş-
meler yaşayabileceğiniz, kımı deyişle-
rine (kendı duyarlılıklannızı dıle getir-
mek ıçin) gönderme yapmadan dura-
mayacağınız. uçsuz bucaksız çağnşım
alanlan olan bir metin. Murathan Mun-
gan'ın metni oluşturması 12 yıl sürmüş.
Demek ki yirmili yaşlannda başlamış
yazmaya, otuzlu yaşlannda son nokta-
yı koymuş. Belki de metni tamamlaya-
bilmek için yaşamda daha çok. daha
çok yol alması gerekmiş.
Murathan Mungan "Geyikler Lanet-
ler~de Mezopotamya'nın destanını yaz-
mış Tarıh boyunca "en verimJi toprak-
lar" dıye bilinip, yüzlerce yıJ ıçinde ni-
ce kavımlenn konup kalktığı, üstüne ni-
ce uygarlıklann kurulup yıkıldıgı, nice
cenklergörmüş. nice tutkuya, coşkuya,
şiddete v e zulme sahne olmuş bu kahır-
lı bölgenin "mitos''unu çıkarmış. "Mi-
tos" ınsan ımgelemının kolektif ürünü-
dür. Gecmışı geleceğe uzandınp "geniş
zaman"da buluşturan ve geniş zaman
ıçınde tarihsel vedüşsel olanı "insan*'ın
"evrensel'' duyarlılığmda damıtıp gele-
cek kuşaklara. ölmezliğe armağan eden,
düş gücûnön gerçekle almaştığı öykü-
cükler demeti.
11.ÜIUSLARAİUSI
İSTAKBUL
TJYATRO FESTt¥ALj
• Murathan Mungan "Geyikler Lanetler"de
Mezopotamya'nın destanını yazmış. Avkıran, renkli ve
sesli bir gösteri anlayışı içinde seyirciyi bir görsel-işitsel
göstergeler bombardımamna tutarak, alışılagelmişten çok
farklı bir izleyicilik deneyimine çağn çıkarmıştır.
Sahnedeki sanatçılar kadar seyirci için de zor bir deneyim.
Devlet Tiyatrolan yapunı 'Geyikler Lanetier' bu yıl Berlin'de yapılacak Dünya Tiyatrolar Festivali'ne çağnh.
"Mftos", insanlann hayvanlarla, bit-
kilerle. dahası kayalarla bile özdeşleş-
tiği, varlıkJann birbirine dönüştüğü, bir-
birinden ayırt edilemez oldugu. sonra ay-
nştığı, sonra bütünleştiği, doganın efsun-
layıcı güzelliginı korkunç karabasan gö-
rüntüleriyle iç ıçe ileten, yaşamı ve ölü-
mü hem yalın hem de gizemli kılan, in-
sanoğlunun tüm korkulannı ve özlem-
lerinı
u
karma$ık" bir "metaforlar"sil-
silesi içinde dile getiren büyülü, büyıi-
leyici bir dünyayı yansıtır. "Geyikler
Lanetier" ışte böyle bir dünyanın anla-
tımına adanmıştır.
Öykünün odağında,
l4
töre"ye karşı
çıktığı ıçin "top/umsal lanet"e, "do-
ğa"nın düzeninı bozduğu için "doğal
varük"lann lanetine uğramış, göçerken
"konar" olmuş bir aşıretin önderleri-
nin dört kuşak boyunca. "esenlik"ten
it
yıkun"a dönüşen serüveni vardır. Öy-
künün "olmazsa olmaz" varlıkJan cin-
lerdir. Onlar. doğanın ve toplumun bi-
tip tükenmeyen "görünmez" enerjisini
simgelerler. Onlar, yapılan yanlışı bağış-
lamazlar. Intikam cinleri... Ve efsuncu-
lar. Yazgıyı doğrultma adına baş,vuru-
lan "oyuncu"lar. Yazgı doğrultulabilir
mi?
En çok da yaşama dair bir oyun
Bir destandır dile gelen. Ancak, iç içe
anlatılan ve hepsi aynı aıleden olmakla
birlikte, kahramanlannın her birinde
farklı bir ağırlık taşıdığı bir dolu öykü
"trajedfdokusundaişlenmıştir. Her bir
öykü "insan"ın kendi ("bfltamez") yaz-
gısını kendi elleriyle biçimlendirdiği,
kendini ("bflmeksizûr) kurban adadı-
gı "trajik" eşiklerde bıçimlenir. Mun-
gan, "çağdaş aydın" kimliginin duyar-
lılıklannı seferber ederek Batı, Doğu ve
Ortadoğu kültürlerinin anlatım biçim-
lerini buluşturmuştur oyununda. Doğu
kültürünün "bilgece masabdj^" ile Ba-
tı'nın Sofoklesçe, Öripidesçe, Şekspir-
ce "trajik" söylemi "Geyikler Lanet-
ter"de birbirini hiç "yadırgamaksızun"
bir araya gelir.
"Geyikler Lanetier", Islam'ın "tazi-
ye" formundan Orta Asya'nın "Şaman"
törenlerine, Ortaçağ Avrupa tiyatrosu-
nun "oyun arabalan" üstünde meydan-
dan meydana taşman gösterilenne, "ça-
dır tiyatrosu'" gelenegine dek uzanan
bir "açık biçiın" tiyatro anlayışı içinde
biçimlenmiştir.
Sahnede yansılanmak için yazılmış bir
destan, "oyun çıkarma" yöntemiyle bi-
çimlendirilmiş bir "trajedyer" demeti-
dir tasarlanan. Aynı zamanda "kadın"
üstüne odaklanmış bir "oyunlar silsile-
si" amaçlanmıştır. Denetleyemedikle-
ri, ama gögüslemek zorunda olduklan
bir dünyada. erkek "erk"ini soydan so-
ya taşımaktan sorumlu, sevdaya yazgı-
lı, acıya zincirlenmış, yalnızlıga tutsak
üç kahırlı güzel kadının, Kureyşa'nın,
Cudana'nın, Süveyda'nın çevresinde
Wisniewski, Faustyorumunda insanın tinselyanına dokunmak istiyor
cr aranusz
Wisniewski,
oyunda, klasik
Faust'un her iki
bölümünden
alınan birkaç
parçadan ve
Incil'den bazı
şiirsel
deyişlerden
yararlanıyor.
Goethe'nin
Faust'unun en
önemli
sahneleri, Isa'nın
TutkuHaftası'na
bağlanıyor
oyunda.
'Insanıtutkutanyönlendirir'GÜL ERÇETİN
Goethe. Fausfta okuru cennetten dünyaya. dünyadan
da cehenneme yolculuğa çıkartıyordu. JanuszWisniews-
ki de, II. Uluslararası Tiyatro Festivaii'nde izleyıcileri
farklı bir ortamda aynı yolculuğa çıkarttı. Goethe'nin
250. doğum yılı kutlamalan çerçevesinde festivale konuk
olan Düsseldorfer Schauspielhaus yapımı oyunla tiyatro,
sirk \e \aryete dünyasından yararlanan bir Faust sunul-
du tiyatrose\erlere.
Polonyalı bıryazar, yönetmen sahne/dekor/'kostüm ta-
sanmcısı olan Wisniewski. ılk olarak 1993 yılında ger-
çekleştırilen 5. Uluslararası tstanbul Tiyatro Festivali
programındaki Kamaşma' adlı oyunla çıkmıştı tiyatro-
severlerin karşısına. 1949 Varşova dogumlu olan yönet-
men. sanat yaşamım 1988'den bu yana Varşova'da ken-
di kurduğu tiyatroda sürdürmesinin yanı sıra konuk yö-
netmen olarak dünyanın ünlü tiyatrolannın yapımlanna
ımza atıyor. Wisniewskı, bu kez Almanya'nın önde ge-
len tıvatro topluiuklanndan Düsseldorfer Schauspielha-
us'un konuk yönetmeni olarak Faust I ve Faust H'yi bir
buçuk saatlik bir görsel şölene dönüştürdügü yorumuy-
la katıldı festrvale.
Wısniewskı, oyunda klasik Faust'un her iki bölümün-
den alınan birkaç parçayı Incil'den bazı parçalarlabirleş-
tıriyor. Goethe'nin Faust'unun en önemli sahneleri Isa'nın
Tutku Haftasf na bağlanıyor o>Tjnda. Bırbağlamda da tut-
kulan sorguluvor Wiesnıe\vski Faust'ta: "Tutkularinsan
için çok önemlidir. Onu > öniendirir. Ancak bu tutkulann
insanın temel yanılgısı oİabiieceğini de unutmamak gere-
kiyor."
Oyuna 'Hölderlin'. 'Kışkırtıcı Armaggedon'. 'Merha-
medi \eronika' gıbi karakterlerinı de ekliyor yönetmen;
izleyicilere insanlar, kuklalar, Meryem, lsa. baca temiz-
leyicisi, şeytanlar. melekler, cadılar, azizeler, paryaçolar,
sakatlar, fahişeler gibi karakterlerden oluşan görsel bir
şölen sunuyor. Oyunun bu zengin karakterleri, Jery Sa-
tanowsld'nin bestelediği müzik eşliğinde sahnenin bir
ucundan öbür ucuna taşıyorlar Faust'u.
Oyunun giriş bölümünde bir tiyatro yönetmeni izleyi-
cilere seslenerek onlan kendilerinin yaptıklan bir kulü-
beye davet ediyor. "Bunun Idtch bir kulûbeolduğunu biz
de biüyoruz" diyor yönetmen. Wisnıewskı de yorumuna
bir açıkhk getirerek "Bu giriş bölümündeki yönetmen ben
değüinu Goettae'nin kendi >aratnğı yönetmen" diyor. Yo-
rumunu bir tiyatro aracılıgıyla sunma nedeni de, yaşa-
mın kendisınin bir tiyatro olması...
Goethe'nin kibirlilik üzerine söyledikkri
Wısnıewski'nin Faust'unda çıkış noktası da, lncil'de
yer alan 'Şeytan kral tahnna otunır ve kralı oynar' bölü-
mü. O>oınun ana temalannı da Paskalya ve Isa'nın Tut-
kulan bölümlen oluşturuyor. Faust'tan da kahramanın Tan-
n ile olan savaşını ön plana çıkaran Spirit (Ruh) hikâye-
si taşınıyor sahneye. Wiesniewski'ye göre de Faust'un en
büyük yanılgısı, kendisıne sorulan akıllıca sorulara, Tan-
n'nın gerekJiliğinı sorgulayan anlamstz yanıtlar verme-
si.
Yorumunda insanın tinsel yanma dokunmak ıstediği-
ni belirtiyor Wısniewski. Çünkü kendisi için en gerçek-
çi olaylan bile bir gazetecı agzıyla anlatmanın bir anla-
mı yok. Anlatılan her şeyin birazcık olsun insan ruhuna
dokunması gerekiyor. Bu nedenle de gerçeği arayan tut-
kulu bir karakter olan Faust'un öyküsünü anlatırken sah-
neye Faust'un en ateşli ve en benzersiz anlannı taşıyor.
Yönetmen için günümüzden 250 yıl önce dünyaya gel-
miş olan Goethe'nin günümüze kazandırdıgı en önemli
hazine, insanın kıbirliligi üzerine söyledikleri. Goet-
he'nin din konusundaki değerlendırmelerini günümüzle
bağlantısını da şu sözlerle açıyor: "BJmıluı sonuna geür-
ken inandmaz bir geüşme yaşıyoruz. Hıristiyanlık. hatta
bütün dinler toprağın alona giriyor, saklanıyor. İnançlar
kaqyorlar. Goethe bunu 200 \ıl önce hissetmiş. eseıierin-
de söylemiş. Onu değerii kılan da bu."
Tiyatro uyarlamalanyla tanınan Wisniewski bir met-
ni tiyatroya uyarlama sürecini şöyle anlatıyor: "Bir met-
ni sahneieme>i düşünihorsam önce iki hafta boyunca bir
kâgıt üzerine güzel kadınlar çizerim. Çizimlerimi tanuun-
ladığunda nereden başlayacağjnu bulmuşohınım. Metin
üzerinde uzun uzun düşünürüm. Başından okurum, so-
nundan okurum, notiar alınm. Çok uzun bir çahşma sü-
recinin ardından gecebilivorum sahneleme süredne. Sah-
nefeme>idüşündüğüm bir metin elime gectiği zaman o met-
ne birlikte olmak istediğim bir güzel. özel bir kadınmış gi-
bi yaklaşınm. l zun uzun uğraşınm onunla. Sabırlı das-
ranınm. Metinlere de hevecanlanm yönehir zaten beni.
Doğrudan yaklaşmam metinlere. Duygularunla karar ve-
ririm. Mernin üzerinde çalışırken de duygulanmı tarts-
nm aslında. Şu anda İstanbul'da olmak. sizlerie konuş-
mak da bir be>ecan konusu benûn için. Bütün bu heye-
canlardayansımalaruıı buluyorelbetteçali|nıalanmda.
n
Faust'ta da ekip olarak düşünme temasını ele alarak ya-
pıttayeralanlarla ılgili birızlenım vermek ıstemişler "Biz
Faust'u okumadık. o bizi okudu adeta" diyor yönetmen.
Ikinci kez katıldığı Uluslararas; Istanbul Tiyatro Fes-
tivali'ni çok ıyi düzenlenmiş bir festival olarak nitelen-
diriyor Wisniewski. Istanbul ise ilham verici bir kent
onun için. Bu nedenle her fırsatta festivali ve Istanbul'u
ziyaret etmek istiyor.
döner oyun. Erkeklerin üstlerine çekti-
gi lanetlerin bedelini hem kadınlar hem
de erkekler öderler. Hepsi "trajik" ko-
numdadır. Ama "trajik tartun"ı "ka-
duı söylemi" oluşturur.
"Geyikler Laneder", toprağın, ate-
şin. suyun ve havanın gizemli bireşi-
minden oluşmuş "varohış"un tükenmez
sancısı içinde,töreile özgüriradenin, sev-
da ile nefretin, bolluk ile yoksunluğun.
büyü ile gerçeğin, 'yerieşik" olmakla
"sürgûnde" olmanın, özlem ile kavuş-
manın, kavuşma ile aynlığm, dış hesap-
laşma ile iç hesaplas.manın buluşup yu-
maklaştıği bir masal evreninde yer alan,
Geyiklere ve Lanetlere, ama en çok da
Hayata dair bir oyundur. "Kakünn ge-
yikleri, kaldınn lanetleri: geriye hayab-
nuz kalır..."
27 kişilik ve üç saati aşıyor
"Geyikler Lanetfcr", olaylann zaman
içinde yaşanış sırasıyla degil de, zaman
aynmı gözetilmeksızin iç ıçe kurgula-
nıp ustalıklı bir "akışr
'içinde yansıtıldı-
gı. "söz" yoluyla atılmış ilmeklerle, olay
örgüsünün baştan sona denetim altında
tutulduğu, sahnede yer alan onlarca tab-
lonun böylece bütünlendigi, yine de se-
yircinin görsel-işıtsel düzeyde tüm al-
gılama gücünü kullanmasını gerektiren
bir metindir.
"Geyikler Lanetler" bütünüyle öz-
gün, geleneksel seyirlik anlayışımızı
çağdaş bir biçimleme yakJaşımıyla de-
ğerlendiren, iletisi evrensel bir Türk
oyunudur. "Geyikler Laneuer"in met-
ni alabildığıne uzun, sahnelenmesi ala-
bildığine zordur. Mungan'ın sahne be-
tımlemelerini bıre bir oranda gerçek-
leştirebilmek için, benim aklımın he-
nüz ermedigi sahne tekniklerine gerek-
sinim vardır. Böyle zorlu bir projeyi
Türkiye'de ancak De\ let Tiyatrolan sırt-
layabilir ve yurtdışındaki şenliklere ta-
şıyabilir.
Mustafa Avkıran'ın, Devlet Tiyatro-
lan'nın "Geyikler Lanetler" projesini
ikinci kez üstlenerek, Türk tiyatrosunu
yurtdışında temsil etme adına büyük
özveride bulunduğunu düşünüyorum.
Haftalarca sürmüş bir masabaşı ve ay-
larca süren sahne provalan sonunda,
tüm çalışanlann ve teknik ekibin aynı
duyarlılık düzleminde buluştuğu, yük-
sek düzeyli bir sahne yorumuna imza at-
mıştır.
Oyuna tüm ekip (27 kişi) oyun' ara-
balanmn üstünde ya da oyun arabalan-
nı çekerek girer ve oyun bitimıne dek
oyun alanında kalırlar "Tören-
si" bir "seyirük" anlayışıyla bi-
çimlendirilen oyunun tüm kişi-
lerini üç saati aşan oyun süresi
boyTuıca sahnede tutma adına,
her şeyden önce bedensel disip-
lini sağlayıcı müthiş bir çalış-
ma gerekmiştır. Cinler her tab-
loda sürekli olarak bedensel bir
devinim içındeyken, tablolar-
da oynayanlar teatral bir hare-
ket düzeni içinde kaslannı de-
netim altında rutmakta, tablo-
da rolü olmayanlar ise heykel-
si bir hareketsizlik içinde görün-
tüyü tamamlamaktadır. Tablo-
lar. oyun arabalannın harekete
geçmesiyle oluşturulur.
Giysi değiştirmelerinin de
sahnede yer aldıgı oyunda. ha-
reket ile söz duyarlı bırtartıma
oturrulmuşrur. Hareket ile ses
birbiriyle; bir oyuncunun sesı.
başka oyunculann sesiyle tar-
hmJanmıştır. Tartımdaki kay-
malar. tıpkı balede, opereda
rastlanabilecek aksamalarda ol-
dugu gibi olumsuz sonuçlardo-
ğuracakur. NazErayda'nın giy-
si ve dekor tasanmı, thsan Kı-
lavuz'un müziği, Övûl Avkı-
ran'ın koreografisi, oyuncula-
nn hareket ve konuşma düze-
ni ile eşzamanlı bir akışı sag-
layacak bir duyarlılık ve işbir-
ligi içinde gerçekJeştirilmiştir.
Avkıran. renkli ve sesli bir
gösteri anlayışı içinde seyirci-
yi bir görsel-işitsel göstergeler
bombardımanma tutarak. alı-
şılagelmişten çok farklı bir iz-
leyicilik deneyimine çagn çıkar-
rruştır. Sahnedeki sanatçılar ka-
dar seyirci için de zor bir dene-
yim. Tekran olmayan... Kanım-
ca mutlaka yaşanması gere-
ken... Hele festival seyircisi ol-
mayı uğraş edinenler için.
Oyunu, Ankara'daki Irfan Şa-
hinbaş Sahnesi'nin orta alanın-
da izlemiş oldugum için, AKM
Büyük Salon'un çerçeve sahne-
sine uyarlanan rejideki aynntı-
lar üstünde düşünce ürermem
olanaksız. Tek bildigim, oj'unu
oturma yerleri çok daha rahat,
havalandırması çok daha geliş-
miş, akustik sorunlan aza indir-
genmiş bir tiyatro uzamında iz-
leyeceginiz. Yine de üstünüze
rahat bir şeyler giyin ve oyuna
olabildigince dinlenmiş olarak
gelin. Avkıran'ın, hiçbirögeyi
rastlantıya bırakmadan, ince bir
nakış gibi işledıği, tüm sanat-
çılar (özellikle de Cudana'da
Ayşenü Şamnoğlu, Kureyşa'da
Zerrin Tekindorve Cınler'i yan-
sılayan oyuncular) için aşılma-
sı zorunfu, ama zorlu bir eşik
oluşturan bu sahne olayını on-
larla en iyi biçimde paylaşabil-
mek için...
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Goethe, Faust,
Tiyatro Festivali
Bu yıl, evrensel ve haklı bir üne sahip olan Jo-
hann VVorfgang von Goethe'nin (1749-1832) do-
ğumunun 250. yılı.
Goethe, genellikle ansiklopedilerde şöyle tanım-
lanır: Alman şair, oyun yazan, romancı, sanat, es-
tetik ve edebiyat denemeleri yazmış, doğa bilim-
leriyle uğraşmış, insan anatomisi ve botanik ko-
nulannda araştırma yapmış. (Eklemek gerekir, ay-
nı zamanda tiyatro yönetmeni ve devlet adamı.)
250. doğum yılı dolayısıyla, bu yılki Istanbul Ti-
yatro Festivali'nin programında iki yabancı toplu-
luğun sergilediği iki Faust "uyartaması" yer aldı.
(Istanbul Devlet Tiyatrolan da Ahmet Cemal'in
Türkçeye çevirdiği Urfaust'u -ilk Faust- sahnele-
mişti. Bu çeviri de Mitos-Boyut Yayınlan'ndan
Ocak 1999'da kitap olarak yayımlandı.)
Faust, Goethe'nin uzun yıllannı almıştır (Ilk Fa-
ust metni 1808, ikinci metin ise 1832'de tamam-
lanır).
Yapıt, 1480-1540 arasında Almanya'da yaşa-
yan ve halk arasında "bir söylence haline gelen"
Georg Faust'un yaşamından esin taşır. Georg Fa-
ust'un büyüyle ilgilendiği, ruhlarta ilişki kurduğu,
kehanetlerde bulunduğu ve sonunda da şeytan ta-
rafindan alındığı rivayet edilir.
Goethe, oyununu. Faust ile şeytan Mefisto ara-
sındaki çatışma üzenne kurar. Iyi ile kötü, sonlu ile
sonsuz, ölümlü ile ölümsüz karşıtlıkları da metnin
ana eksenini ve sorunsalını oluşturur.
Bir anlamda Goethe, varoluşun diyalektik özel-
liğini sergilemeye çalışır. Ortak genel kanı da, Fa-
ust "... hem metafizık hem de tensel tutkularyü-
zünden acı çeken" insanın sergilenişidir.
Ahmet Cemal, Faust'u şöyle betimliyor: "Faust,
ortaçağın ardından özgüheşen yeni ya da mo-
dem insanın tragedyasıdır. Bu insanın trajik konu-
mu, sonsuz bilme tutkusunun bilincine vanşın bu
tutkuyu kötülüğün aracına da dönüştürebilme-
sinden kaynaklanır. Faust, özgürlüğüyle ve zaaf-
lanyla kötülüğün pençesine düşen modern insa-
nın tragedyasıdır."
•••
Festivalin açılışında, "La Fura dels Baus" adlı Ka-
talan tiyatro topluluğundan Faust'un, "Faust Sü-
rüm 3.0" adıyla özgün yorumunu izledik. Tiyatro
sanatının "kurallannın" aşıldığına ve kusursuz bir
teknolojiyle oluşturulan felsefi bir sahne diline, bir
görselliğe tanık olduk.
Bir anlamda, bilinçaltına yönelen bir gösteri,
benzersiz bir "performans"t\.
İkinci Faust uyarlaması ise, Alman "Düsseldor-
fer Schauspielhaus" adlı tiyatro topluluğuna aitti.
Polonyalı yönetmen Janusz Wisniewski, -her iki
Faust'u doksan dakikaya sığdırarak- sahnelemiş.
Sahne ve giysi tasanmı da ona ait.
Yalnızca günümüze ilişkin değil, insanlık tarihi-
ne ilişkin görsel bir eleştirellik, görsel bir ironi ve
çok geniş bir ımgelem dünyası oluşturmuş:
"(Wı'sniewski) Goethe'nin klasik Faust'unun her
ikibölümünden de yalnızca birkaçparça ve Incil'den
de bazı şiir ve deyişler almış. Oyuna 'Hölderlin',
'Kışkırtıcı Armaggedon', 'Meıtıametli Veronika'gi-
bi bazı karakterier eklemiş ve böylece insanlar,
kuklalar, şeytanlar, melekler, cadılar, azizler, palya-
çolar, sakatlar gibi öznelerden oluşan ilginç ve
fantastik bir koleksiyon oluşturmuş. Hayaletlehn
ve ölülehn dans ettiği bir meydan ile panayır ala-
nı arası, ifadeci birimge tiyatrosu... İki eylem bir-
birine bağlı; Goethe'nin 'Faust'unun en önemli
sahneleri oynanıyorve 'Isa'nın Tutku Haftası'nabağ-
lanıyor... Auerbach'ın kilerindeki sahne, Miche-
langelo'nun 'Son Yemek' tablosu gibi düzenlen-
miş. Sonuçta 'Faust'un buyorumunun ana tema-
ları Paskalya ve Isa'nın tutkulanndan oluşuyor."
Bu yılki tiyatro festivalinde iki tane "benzersiz"
Faust yorumu izleme olanağı bulduk. Böylece fes-
tivale keyif ve coşkuyla başladık. (Sırada Attis Ti-
yatrosu var.)
Bir seyirci olarak, "Faust Sürûm 3.0"ün, tekno-
lojik bir performans olarak "77yafro"dan uzaklaş-
tığını (belki de 8. sanat, gelecegin sanatı); öte yan-
dan Faust'un günümüzde "o/mas/gere/cenTıyat-
ro'ya denk düştüğünü düşünüyorum.
Faust oyununun ilk sergilenişinin "selamında"
ayaktaalkışlayan seyirci, dört kez perde açtırdı. (Bir
tiyatro ustasının, Yıldız Kenter'in ardından da Ali
Poyrazoğlu'nun ayakta alkışlaması beni "destek-
leyen" bir göstergeydi hiç kuşkusuz).
• • •
Ömrünün sonunda Faust gibi yalnız kalmış, mut-
suz aşklaryaşamış ve yine son yıllannda Iranlı şa-
ir Hafız'dan etkilenmiş olan Goethe, her ne kadar
romantizmi yadsımışsa da, yapıtlarında romantiz-
min belirgin izleri vardır:
"öyle aranıyor gözlerim durmadan
Tartayı, çalıyı, onrıanı tekrar;
Ey güzel sevgilim, dön artık banai
Seni çağınyor söyledığim şarkılar!"
'Cumhuriyenn Aile Albümleri'
Sergisi İzmip'de
• Kültür Senisi - Tarih Vakfı'nın 75. yıl etkinlikleri
kapsamında geçen yıl Istanbul'da açılan
"Cumhuriyet'in Aile Albümleri' sergisi, 28 Mayıs -
13 Haziran tarihleri arasında Izmir İZFAŞ Sanat
Galerisi'nde yer alacak. Ova Baydar \e Feride
Çiçekoğlu'nun birlikte hazırladıklan sergiyi geçen
yıl Istanbul tarihi Darphane binalannda 55 bin kişi
gezmişti. 'Cumhuriyet'in Aile Albümleri" sergisi,
ilk kez bu sergide yan yana gelen, yollannın yıllar
önce bir yerlerde kesiştiğini belki bilmeyen 17
ailenin hikâyesini sunuyor.
11. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FSTİVALİ
BUGUN
• Herakles'in tnişi Attis Tiyatrosu ve Uluslararası
tstanbul Tiyatro Festivali ortak yapımı olan oyun,
saat 19.00 ve 21.15'te Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde
izlenebilir. •
YARES
• Geyikler Lanetler Ankara Devlet Tiyatrosu'nun
oyunu saat 20.30'da AKM Büyük Salon'da
sahnelenecek.
• Tiyatro Şarkılan Istanbul Şehir Tiyatrolan'nın
düzenlendiği etkınlik saat 19.00'da AKM Konser
Salonu'nda gerçekleşecek.
• Martı Kent Oyunculan'nın oyunu saat 21.15'te
Kenter Tiyatrosu'nda izlenebilir.